xxxrealistxxx
Ey Nuh.....!!
Durdur su gemiyi
Gülusu dünyaya bedel birini unuttuk
O gelmiyecekse ben ineyim......//
xxxrealistxxx
seninle yaşamak için,
aramızda adem ile havva’dan beri
ekilen kara çalıların sökülmesi
yükseltilen duvarların kaldırılması gerekir
bunun için,...
ilk sınıf, ilk hakim,
yalancı ve zalim erkekliğin yenilmesi
ve
uygarlığın çaldığı ateşin alınması gerekir.
prometeus’lara bedel bir kavgayı göze aldım.
dünyayı karşımda buldum
promete’nin memleketinde
haince esir düşürüldüm
ey kutsal ana
ve
sevda kadını...
xxxrealistxxx
seni sevmek yare
yeni okumayı öğrenmek gibi bir histi
Tam seni okumaya başlayacakken
Çözülemeyen bir alfabe olduğunu anladım
çözemedim
sonra tarihte bulurum dedim
tüm tarih kitaplarını okudum
her kitapta senle karşılaşırım sandım
oysa sen Atlantis tin
tarihin içinde kayıp bir uygarlıktın
bulamadım
xxxrealistxxx
Mitolojilerde bulurum diye düşündüm
Tüm efsanelerde aradım seni
Tam Kibele de buldum derken
Anladım kayıp kültürlerin
Kayıp Tanrıçasısın sen
erişilmezsin
Sonra dinlerde aradım seni
Cenneti cehennemi gezdim
Budist olup nirvana ya eriştim
Ama hiç bir dinde yoktu izin
Anladım ki
Sen peygambersiz tanrı(ça)ların dinindensin
keşfedilmemişsin
Şimdi farkına varabiliyorum
Ben seni hep yanlış yerlerde aramışım
Sen benim kültürümde olabilirsin ancak
Dengbejlerin klamlarında
Çirokwanların hikayelerindeydin hep
İşte şimdi buldum seni
Buldum ama .........
SEN
Elde edilemeyen zafer
Kazanılamayan mücadele
Ulaşılamayan aşksın
İşte beni mutlu kılan da bu ya
''En büyük AŞK, ulaşılamayan AŞK'tır''
Ve bu yüzden diyorum ki
''Ben Seninle Değil Ama Sana Sözlenmişim'' (Evina min)
xxxrealistxxx
İhtilaller koparıyorum içimin ayrılığa sürgün “gittin” taraflarında ve tüm militanlığıyla acûze bir yalnızlık tırmanıyor izbe sokaklardan şakaklarıma.
Tam şah damarından kesiyorum geceyi; ki simsiyah karanlığa boyanıyor gözlerimin hicran zifiriliği.
Ne vakit sana revan olsam yüreğimin aşk çukurlarından,uçurum kesiliyorsun yollarıma.
Aralıksız zulmünü kusuyorsun yorgun ayaklarımın altına. Ah ü firaz ediyor çocukluğum.
Ve kâbuslara bulanmış zamanlara gömüyorsun düşlerimi;bî-dâr kalıyorum olmadığın soysuz sabahlara. İz düşürdüğün tüm sokaklar metrûk çıkmazlara açıyor gözlerini.
De hele! Adının hangi harfinden yol tutsam ucu “ikimizliğe” çıkar şimdi ?
xxxrealistxxx
Oysa şimdi Yoksun !
Yoksun!
Yokluğuna uzanan yolların her durağında durmaksızın kanatıyorum gözlerimi. Ve isli tren garlarında ben’liğimi ararken buluyorum kendimi…
Yokum!
Viyana kapılarında Süleyman gibi eli boş dönüyorum şehirlerinden.
Ecelim oluyorsun… “Sen” uçurumlarımdan düşüyorum “kan” çukurlarına…
Ben ölüyorum;sen gülüyorsun!
Sonra Havaran oluyorsun düşüyorsun sevda taraflarıma...
Surlarına geliyorum bir zaman.
Fethedilmez gibi duruşun takılıyor bakışlarıma…
Kimler yitip gitmedi ki vurgun düştüğüm gözlerinin efsunkâr maviliğinde(?)
xxxrealistxxx
Gelseydin ya da hiç gitmeseydin!
Belki o dem bir yağmur geliverirdi şehre güvercinlerin koynunda. Belki “aşk” olur düşerdin karanfil kokulu düş kırıklarıma…
El ele soluklanırdık dilimizde puslu bir suskunlukla gözlerinde yitmiş sarhoş gündoğumlarını
Belki de yan yana uzanırdık ülkemin tepelerinden mavinin uçukluğuna…
Oysa yoksun!
Ve azar azar tükeniyorum yokluğunun dikiş tutmaz yokuşlarında…
Gelmiyorsun…!!!
Ey Nuh.....!! Durdur su gemiyi Gülusu dünyaya bedel birini unuttuk O gelmiyecekse ben ineyim......//
seninle yaşamak için, aramızda adem ile havva’dan beri ekilen kara çalıların sökülmesi yükseltilen duvarların kaldırılması gerekir bunun için,... ilk sınıf, ilk hakim, yalancı ve zalim erkekliğin yenilmesi ve uygarlığın çaldığı ateşin alınması gerekir. prometeus’lara bedel bir kavgayı göze aldım. dünyayı karşımda buldum promete’nin memleketinde haince esir düşürüldüm ey kutsal ana ve sevda kadını...
seni sevmek yare yeni okumayı öğrenmek gibi bir histi Tam seni okumaya başlayacakken Çözülemeyen bir alfabe olduğunu anladım çözemedim sonra tarihte bulurum dedim tüm tarih kitaplarını okudum her kitapta senle karşılaşırım sandım oysa sen Atlantis tin tarihin içinde kayıp bir uygarlıktın bulamadım
Mitolojilerde bulurum diye düşündüm Tüm efsanelerde aradım seni Tam Kibele de buldum derken Anladım kayıp kültürlerin Kayıp Tanrıçasısın sen erişilmezsin Sonra dinlerde aradım seni Cenneti cehennemi gezdim Budist olup nirvana ya eriştim Ama hiç bir dinde yoktu izin Anladım ki Sen peygambersiz tanrı(ça)ların dinindensin keşfedilmemişsin Şimdi farkına varabiliyorum Ben seni hep yanlış yerlerde aramışım Sen benim kültürümde olabilirsin ancak Dengbejlerin klamlarında Çirokwanların hikayelerindeydin hep İşte şimdi buldum seni Buldum ama ......... SEN Elde edilemeyen zafer Kazanılamayan mücadele Ulaşılamayan aşksın İşte beni mutlu kılan da bu ya ''En büyük AŞK, ulaşılamayan AŞK'tır'' Ve bu yüzden diyorum ki ''Ben Seninle Değil Ama Sana Sözlenmişim'' (Evina min)
İhtilaller koparıyorum içimin ayrılığa sürgün “gittin” taraflarında ve tüm militanlığıyla acûze bir yalnızlık tırmanıyor izbe sokaklardan şakaklarıma. Tam şah damarından kesiyorum geceyi; ki simsiyah karanlığa boyanıyor gözlerimin hicran zifiriliği. Ne vakit sana revan olsam yüreğimin aşk çukurlarından,uçurum kesiliyorsun yollarıma. Aralıksız zulmünü kusuyorsun yorgun ayaklarımın altına. Ah ü firaz ediyor çocukluğum. Ve kâbuslara bulanmış zamanlara gömüyorsun düşlerimi;bî-dâr kalıyorum olmadığın soysuz sabahlara. İz düşürdüğün tüm sokaklar metrûk çıkmazlara açıyor gözlerini. De hele! Adının hangi harfinden yol tutsam ucu “ikimizliğe” çıkar şimdi ?
Oysa şimdi Yoksun ! Yoksun! Yokluğuna uzanan yolların her durağında durmaksızın kanatıyorum gözlerimi. Ve isli tren garlarında ben’liğimi ararken buluyorum kendimi… Yokum! Viyana kapılarında Süleyman gibi eli boş dönüyorum şehirlerinden. Ecelim oluyorsun… “Sen” uçurumlarımdan düşüyorum “kan” çukurlarına… Ben ölüyorum;sen gülüyorsun! Sonra Havaran oluyorsun düşüyorsun sevda taraflarıma... Surlarına geliyorum bir zaman. Fethedilmez gibi duruşun takılıyor bakışlarıma… Kimler yitip gitmedi ki vurgun düştüğüm gözlerinin efsunkâr maviliğinde(?)
Gelseydin ya da hiç gitmeseydin! Belki o dem bir yağmur geliverirdi şehre güvercinlerin koynunda. Belki “aşk” olur düşerdin karanfil kokulu düş kırıklarıma… El ele soluklanırdık dilimizde puslu bir suskunlukla gözlerinde yitmiş sarhoş gündoğumlarını Belki de yan yana uzanırdık ülkemin tepelerinden mavinin uçukluğuna… Oysa yoksun! Ve azar azar tükeniyorum yokluğunun dikiş tutmaz yokuşlarında… Gelmiyorsun…!!!