
Die umstrittenen Dialoge im „Haus der Liebe“

Murat Taşdemir: Çayı koyarken fazla yaklaşma çaydanlığa, göbek önde ya senin. Banu Alkan: Sen benim göbeğime kurban ol. M.T: Yaklaşma çaydanlığa yakarsın göbeği. B.A.: Sen kendi göbeğine bak.
M.T.: İğrenç bir göbeğin var durma öyle. B.A.: Ben seni canım yavrum diye seviyorum yoksa sonsuza kadar küsüm seninle. M.T.: Sen var ya hayatta kilo veremezsin, baksana ananası bile iştahla yiyorsun. B.A.: Ama etimin sıkılığını sağlamak için her gün balık yiyeceğiz.
* * *
B.A: Seni rüyamda gördüm. M.T: Zaten anca rüyanda görürsün.
* * *
B.A.: Senin için ne yapabilirim. M.T.: Susarak başlayabilirsin. B.A.: Sustum bak.
* * *
M.T.: Tek kelime ederim düşer bayılırsın. B.A.: Et de duyalım. M.T.: Ölçüyü de veririm. B.A.: Ben 90-60-90’ım. M.T.: Başlarına bir de koyarsan iyi olur.
* * *
M.T.: Ruslana gibi kadın istiyorum. B.A.: O zaman Ruslana’ya git. M.T.: Bana 3 de yetmez. 10 tane.
* * *
B.A.: Ben ne giyeyim? M.T.: Açık birşeyler giy. Her zamanki gibi. B.A.: Kıskanmıyorsan giyinirim. M.T.: Kendini hangi sınıfa sokmak istiyorsan öyle giyin.
***
B.A.: 4 kilo vereceğim. M.T.: Senin 14 kilo vermen lazım. BANU: Bak 14 kilo veririm. Kemik gelir eline. M.T.: Ben sana dokunmak istemiyorum ki.
***
B.A.: Bugün çok güzel yemekler yedim. M.T.: Dünyayı yemişsindir. Mezelerle başlayıp, üstüne kaymaklı ekmek kadayıfı yemişsindir.