ergenekon74
Ípe un serin uncu, yola tel gerin yüncü olun!
Yumurtlamayan tavuga yem vermeyin, düseni kaldirmayin.
"Ínsanlik yapmak" para kazandirmiyor; fitneci olun, fesatçi olun.
"Kaziyin" kazanin, çalin kazanin, kandirin kazanin; tombalaci olun, barbutçu olun!
Türklükmüs, müslümanlikmis! Ne yapacaksiniz böyle lüzumsuz (!) isleri. "Bir tarla bostan, yan gel Osman" akimina uyun. Kartpostal biriktirin, pul toplayin; pulcu olun, ot'çu olun.
Vatan diskoteklerden kurtarilacaktir; kahvehanelerden yönetilecektir. Nemelazimci olun, hapçi olun, rapçi olun.
ÜLKÜCÜ OLMAYIN SAKIN !!
ergenekon74
Gençler!
Dünya hizla degisiyor. Dünün modasinda Arnavutçu, Çinci, Rusçu olmak vardir. Bugünün modasi Türk'ü bölmek; Lazci olun, Çerkezci olun, Gürcücü olun, Kürtçü olun...
Bakarsiniz size bir sey kalmaz. Gözünüzü dört açin..."Bal" dagitilan yere tasla "at" binilen yere süsle gidin. Ragbet görmek istiyorsaniz üç kagitçi, hayâlî ihracatçi olun; bazan arici, bazan atçi olun! bazende ampülcü olun
ÜLKÜCÜ OLMAYIN SAKIN !!!
ergenekon74
Topal Asker
Ey saçları alagorsan kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ?
Sen Şişli´de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık .
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç... İşe güce yaramaz topal...
Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
ATSIZ
ergenekon74
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehit canımız
Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..
Gerçi salonlarda senin yıldızdı adın,
Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!
Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
.........................................
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
ergenekon74
Türk kızı
Pınar başına geldi
Bir elinde güğümü;
Çattı yay kaşlarını
Görünce güldüğümü,
Bağlamıştı gönlümü
Saçlarını düğümü.
Bilmiyordum bu örgü
Acaba bir büğümü?
Sordum: nerdedir yerin?
Nedir senin değerin?
Yedi kral vurulmuş,
Ne bu ceylan gözlerin?
Hangisine varırsın
Bu yedi ünlü erin?
Şöyle dedi bakarak
Göklere derin derin:
Kıralların taçları
Beni bağlar büğü mü?
Orduları açamaz
Gönlümdeki düğümü.
saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü.
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü...
Hüyesin Nihal ATSIZ
ergenekon74
Toy düğünle gittiğin, vatan borcundan senin,
Al bayrağa sarılıp, dönmen varmış şehidim.
Sana gıpta ettimde, o mûbarek annenin,
Gözyaşına dayanmak, inan zormuş şehidim.
Kara haber gelmeden, daha bir gece önce,
Annenden seni sormuş, kardeşin ince ince,
Babanın yüreğine, düşmüş kötü bir sancı,
Nişanlın rüyasında, seni görmüş şehidim.
Memleketten epeyce, hâl, havadis sormuşsun,
Dikenli bir çalıdan, kırmızı gül dermişsin,
Helâllik dilemişsin, sonra gülü vermişsin,
Uyanınca yüreği, yanan kormuş şehidim.
Çarptıkça bu yüreğim, sızlayan acın bitmez,
Bin hainin kellesi, bir tek telini tutmaz,
Dünyada hiçbir makam, senin şanına yetmez,
Sana lâyık makamı, Allah vermiş şehidim.
Bir kuru coğrafyayı, vatan eyleyen sensin,
Bayrağıma rengini, bahşeden asil kansın,
Ölürse beden ölür, sen ölmeyecek cansın,
Ebede giden yola, ismin girmiş şehidim.
Vatanın kıymetini, ancak sevenler bilir,
Koçlar kurban edilir, vatan vatanca kalır,
Soysuz vatanı bilmez, maddeye köle olur,
Ruhsuzun gönül gözü, meğer körmüş şehidim.
Kardelenler çıkanda, çiğdem çiçek açanda,
Dumanlı zirvelerden,yalnız kartal uçanda,
Bak hepsine, yörükler, yaylalara göçende,
Manevi varlığına, selam durmuş şehidim.
ilhan esen
:)) iyi bayramlar
Ípe un serin uncu, yola tel gerin yüncü olun! Yumurtlamayan tavuga yem vermeyin, düseni kaldirmayin. "Ínsanlik yapmak" para kazandirmiyor; fitneci olun, fesatçi olun. "Kaziyin" kazanin, çalin kazanin, kandirin kazanin; tombalaci olun, barbutçu olun! Türklükmüs, müslümanlikmis! Ne yapacaksiniz böyle lüzumsuz (!) isleri. "Bir tarla bostan, yan gel Osman" akimina uyun. Kartpostal biriktirin, pul toplayin; pulcu olun, ot'çu olun. Vatan diskoteklerden kurtarilacaktir; kahvehanelerden yönetilecektir. Nemelazimci olun, hapçi olun, rapçi olun. ÜLKÜCÜ OLMAYIN SAKIN !!
Gençler! Dünya hizla degisiyor. Dünün modasinda Arnavutçu, Çinci, Rusçu olmak vardir. Bugünün modasi Türk'ü bölmek; Lazci olun, Çerkezci olun, Gürcücü olun, Kürtçü olun... Bakarsiniz size bir sey kalmaz. Gözünüzü dört açin..."Bal" dagitilan yere tasla "at" binilen yere süsle gidin. Ragbet görmek istiyorsaniz üç kagitçi, hayâlî ihracatçi olun; bazan arici, bazan atçi olun! bazende ampülcü olun ÜLKÜCÜ OLMAYIN SAKIN !!!
Topal Asker Ey saçları alagorsan kesik hanım kız! Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız! Bacağımla alay etme pek topal diye. Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ? Sen Şişli´de dans ederken her gece gündüz, Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık; Siz salonda dans ederken bizler savaştık . Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız, Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız! Olan işler dimağını azıcık yorsun! Biliyorum elbisemle eğleniyorsun; Biliyorum baldırını o kadar nazla Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden... Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben Neyim? Bir hiç... İşe güce yaramaz topal... Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al: Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz! Ey gözünün rengi bana yabancı güzel, Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel! Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün. ATSIZ
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur, Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık; Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık. Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık; Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık... Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız! Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle; Bugün hesap göreceğiz artık seninle: Ben cephede geberirken, geride vatan Aşkı ile bin belalı işe can atan Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız? Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız! Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda... Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu: Sizin için harp ederken yedim kurşunu. Onun için topal kaldı böyle bacağım, Onun için tütmez oldu artık ocağım. Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda. Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız, Bu amansız boğuşmada öldü yarımız, Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız Size şarap oldu sanki... Şehit canımız Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz; Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!.. Gerçi salonlarda senin yıldızdı adın, Hakikatte fahişesin ey alçak kadın! Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu: Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu. Omuzun da neden seni fuzuli çeksin? ......................................... Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
Türk kızı Pınar başına geldi Bir elinde güğümü; Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü, Bağlamıştı gönlümü Saçlarını düğümü. Bilmiyordum bu örgü Acaba bir büğümü? Sordum: nerdedir yerin? Nedir senin değerin? Yedi kral vurulmuş, Ne bu ceylan gözlerin? Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin? Şöyle dedi bakarak Göklere derin derin: Kıralların taçları Beni bağlar büğü mü? Orduları açamaz Gönlümdeki düğümü. saraylarda süremem Dağlarda sürdüğümü. Bin cihana değişmem Şu öksüz Türklüğümü... Hüyesin Nihal ATSIZ
Toy düğünle gittiğin, vatan borcundan senin, Al bayrağa sarılıp, dönmen varmış şehidim. Sana gıpta ettimde, o mûbarek annenin, Gözyaşına dayanmak, inan zormuş şehidim. Kara haber gelmeden, daha bir gece önce, Annenden seni sormuş, kardeşin ince ince, Babanın yüreğine, düşmüş kötü bir sancı, Nişanlın rüyasında, seni görmüş şehidim. Memleketten epeyce, hâl, havadis sormuşsun, Dikenli bir çalıdan, kırmızı gül dermişsin, Helâllik dilemişsin, sonra gülü vermişsin, Uyanınca yüreği, yanan kormuş şehidim. Çarptıkça bu yüreğim, sızlayan acın bitmez, Bin hainin kellesi, bir tek telini tutmaz, Dünyada hiçbir makam, senin şanına yetmez, Sana lâyık makamı, Allah vermiş şehidim. Bir kuru coğrafyayı, vatan eyleyen sensin, Bayrağıma rengini, bahşeden asil kansın, Ölürse beden ölür, sen ölmeyecek cansın, Ebede giden yola, ismin girmiş şehidim. Vatanın kıymetini, ancak sevenler bilir, Koçlar kurban edilir, vatan vatanca kalır, Soysuz vatanı bilmez, maddeye köle olur, Ruhsuzun gönül gözü, meğer körmüş şehidim. Kardelenler çıkanda, çiğdem çiçek açanda, Dumanlı zirvelerden,yalnız kartal uçanda, Bak hepsine, yörükler, yaylalara göçende, Manevi varlığına, selam durmuş şehidim. ilhan esen