Eski adı Punto olan Alsancak yıllar boyu İzmir'in simgesi
olmuştur. Dünyaca ünlü birçok seyyah ve yazarın şiir ve eserlerinde yer
almıştır. Victor Hugo 1829 yılında yayınlanan "Les Orientales" isimli kitabındaki
"La Captive" isimli şiirinde ünü batıya yayılan İzmir'i bir prensese benzetir.
Şiir şöyledir; "İzmir, bir prensestir çok güzel küçük şapkasıyla. Mutlu
ilkbaharlar durmaksızın onun çağrısına yanıt verir. Nasıl vazo içindeki
çiçekler gülümserse, O da denizler arasından ışıldar. Hatta Arşipel'in
yaratılışından çok daha tutkulu...." Dünya edebiyatında silinmez izler
bırakan şair Hugo, İzmir'e gelmemesine karşın kentin ününden efsaneli büyüsünden
ve bir amazon kraliçesi tarafından kurulup isimlendirilmesinden etkilenmiştir.
Bahsettiği ise İzmir'in yoksul ve çöküntü halindeki mahalleleri değil,
Alsancak sınırları içindeki Frenk Mahallesi'dir. Alsancak'ta Levantenler
Rumlar, Ermeniler, zengin diğer batılı kesimler oturmaktadır. Kıbrıs Şehitleri
Caddesi'nin iki tarafında uzanan bu dönemlerden kalma yapılar değişik ve
özgün mimarileriyle halen bir inci gibi dizilir.
İlgi çekici yerler
Kordon (Atatürk Caddesi)
Alsancak ve Konak semtlerini birbirine bağlayan 3,5 km´lik Kordon Boyu
ya da Ataürk Caddesi, Körfeze güzel bakışı, Feribot bağlantıları,iş yerleri,
cafe ve restorantları ile İzmirin en önemli ve en işlek caddelerinden biri.
2000 yılında yeniden düzenlenen Kordon Boyu, daha da çekici ve uğrak bir
yer haline geldi.
Atatürk Anıtı
Pasaport semtinde, Efes Oteli ile deniz arasinda bulunan meydandadır.
1932 yılında İtalyan heykeltraş Pietro Canonica ( 1869-1962) tarafından
yapılmıştır. Heykelin taban projesi ise Mimar Asim Kömürcü´nün eseridir.
Heykel Atatürk´ün resmi üniformalı olarak at üzerinde denizi sağ eliyle
göstererek ´Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz´dir, ileri!´ emrini verdigi
günü canlandırmaktadır. Tabanın ön yüzündeki kabartmada; elinde bayrak
tutan kadın, çocuk ve askerin Kurtuluş Savaşı´na katılışı ifade edilir.
Bayraklı
İzmir´in 9 km. kuzeyinde bulunan Tepekule´deki höyüktür. M.Ö. 3. bin
yılında İzmir´in ilk kurulduğu yer olması dikkat çekmektedir. M.Ö. 2000-1000
yılları arasında Hellenistik çağı yaşayan bu bölge M.Ö. 4. yüzyıl sonlarına
kadar ayakta kaldı. 1948-1951 yılları arasında Ankara Üniversitesi Profesörü
Ekrem Akurgal ve Cook tarafından yapılan arkeolojik kazılar sonunda İzmir´in
en parlak çağı olan M.Ö. 7. yüzyıla ait Megaron tipi kerpiçten oval şekilli
bir ev, tapınak, kapı, sur ve çeşme kalıntıları ortaya çikarildi. Kalintilarin
kuzeyinde bulunan mezarlar içinde en büyük Tantalos mezari (4. yüzyil)
kayaya oyulmus iki oda halindedir.
Kadifekale
İzmir´i ve körfezini iyi gören, çok güzel bir manzaraya sahip, şehrin
güneyinde bulunan 186 m. yüksekliğindeki bir tepe üzerindedir. Büyük Iskender´in
emri ile M.Ö. IV. yüzyılda generaller Lysimachos ile Antigone tarafından
İzmir halkının Pers savaşlannda gösterdikleri yardıma karşılık inşa edilen
hediye mahiyetinde bir yapıdır. 1688 yılında yer sarsıntısından zarar görse
de Osmanlılar tarafından onarılmıştır.
Saat Kulesi
Konak Meydanı´nda, Konak Camisi ile deniz arasında bulunmaktadır. Sadrazam
Küçük Sait Paşa tarafından II. Abdülhamit´e, tahta çıkışının 25. yıldönümünde
bir armağan olmak üzere 1901 yılında yaptırılır. Kulenin saati ise Alman
İmparatoru II. Wilhelm tarafından armağan edilmiştir. Bu yüzden ilk adı
´Hamidiye kulesi´ idi. Kulenin bir başka özelliği ise 15 Mayıs 1919 tarihinde
Yunan işgalinde gazeteci Hasan Tahsin tarafından Yunanlılara karşı ilk
kurşunu bu kulenin önünde atılmış olmasıdır. 1974 yılında kule yanına İlk
Kurşun Anıtı dikilmesi bundandır. 1974 yılında depremde zarar gören kule
ve saat 1976 yılında onarılarak eski haline getirildi.
Tarihi Asansör
Mithatpaşa Caddesi ile Halilrıfatpaşa semti arasındaki yükselti farkından
dolayı, iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacıile, 1907 yılında
bir asansör inşa edilmiştir.50 m. ‘ lik yükseklikte yer alan Halilrıfatpaşa
semtine 155 basamaklı merdivenle çıkılıyordu.Buraya inşa edilen asansör
kulesi ile, iki semt arası birleştirilmiştir.Bu kulede iki asansör bulunmakta,
bunlardan soldaki buharla, sağdaki ise elektrik ile çalışmaktaydı.1985
yılında gerçekleştirilen restorasyonla her iki asansör de elektirikle çalışır
duruma getirilmiştir.1994 yılında yapılan ikinci restorasyonda Asansör
Sokağının çevre düzenlemesi yapılarak, hizmete sokulmuştur. Ansörün cafe,
restoran ve barında keyifli bir vakit geçirebilirsiniz.
Karşıyaka
Eski evleri arkalara sıkıştırmış modern yapıları ile Karşıyaka, büyük
bahçeli konakların bulunduğu Bornova, eski levanten köşkleri ile Buca ve
kaplıcaları ve çiçek seraları ile Balçova. Balçova’dan teleferikle çıkılıp
kendir pişir - kendin ye usulü sofralar kurulan teleferik, Karşıyaka’nın
arkasını verdiği ve üzerinde krater gölü bulunan Yamanlar tepesi... İzmir’de
gezilip görülecek çok yer var daha.