| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#1
|
||||
|
||||
![]() Türkiye yine yanıyor. Ağaçlarımız hayvanlarımız nefesimiz kül oluyor. Her yaz aynı kabus. Ama hâlâ yeterli sayıda yangın söndürme uçağımız yok. Olan uçakların bir kısmı da çalışmıyor. Hangarda çürümeye terk edilmiş durumdalar.
Bu ülke cayır cayır yanarken gökyüzü bomboş. Yangına havadan müdahale yok. Çünkü devletin elinde işe yarar uçak yok. Ama Erdoğan’ın tam 13 tane uçağı var. Lüksünden bir gram bile fedakarlık etmeyen bir anlayışla bu ülke yönetiliyor Koskoca bir ülke üç beş söndürme uçağı alamıyor ama saray filosu büyüyor. İtibardan tasarruf olmaz diyorlar. Ama ormandan halktan doğadan rahatlıkla tasarruf ediyorlar. Bu anlayış sadece kibir değil düpedüz ihanettir Bir insan ne kadar ilkel ve lümpense, o kadar görgüsüzdür Görgüsüzlüğünü zenginlikle örtmeye çalışanlar, en büyük zararı bu millete verir Devlet dediğin halkını korur. Ormanını suyunu hayvanını insanını savunur. Yangına müdahale edemeyen bir devlet güven veremez. Yangınlarla birlikte halkın devlete olan inancı da yanıyor Bugün yanan sadece ağaç değil. Geleceğimiz yanıyor. Sessiz kalan herkes bu suçun bir parçası Saraylar yanmayacak ama ülke kül olacak. Ve bunun sebebi sadece sıcak hava değil. İhmaldir. Sorumsuzluktur. Gösteriş uğruna feda edilen halktır Unutmayın o dumanlar sadece bir yangının değil sizin utanmanız gereken geçmişin ve geleceğin dumanıdır Bu yangını rüzgâr değil, ihmal büyütüyor. Ve artık herkes de biliyor. Geändert von Tabula_Rasa (05.07.2025 um 19:54 Uhr). |
#2
|
||||
|
||||
![]() Ormanlarımızı para hırsı yakıyor
Artık doğa değil, insan eliyle büyüyen açgözlülük yakıyor bu ülkeyi. Ormanlarımızı koruması gerekenler, kâr hesabına ulusal servetimizi küle çevirdi. Elektrik dağıtım şirketleri, yüksek enflasyonu bahane edip, “mevcut tarifeyle yatırım yapamıyoruz” diyerek altyapı yatırımlarını durdurdu, bakım çalışmalarını askıya aldı. Ne mi oldu? Hatlara dokunulmadı, otlar temizlenmedi, kıvılcımlar bir çırpıda yangına dönüştü. İzmir Valisi Süleyman Elban, günlerdir devam eden korkunç yangınların nedenini net şekilde açıkladı. İzmir’in dört bir yanında çıkan yangınların tamamı elektrik hatlarından kaynaklandı. Sabotaj yok, insan müdahalesi yok. Sadece bakımsız bırakılmış, denetlenmeyen hatlar ve onların tutuşturduğu otlar var. Ildır, Ödemiş, Seferihisar, Foça, Aliağa... Her biri aynı hikâyeyi anlatıyor. Devletin göz yumması, şirketlerin para hırsı ve sonunda yanan vatan toprağı. Bu ülkede artık ormanı da yangını da piyasa belirliyor. Yangın söndürme uçağımız yok ama ihalelerimiz bol. Denetim yok ama holdinglere sadakat sonsuz. Bu felaketin adı kuraklık değil, bu felaketin adı ihmal. Bu ülkeyi doğa değil, kâr hırsıyla hareket eden çıkar çevreleri yakıyor. Bu yangının faili sadece doğa şartları değil. Asıl sorumlular bellidir. Ve bu millet unutmaz. |
#3
|
||||
|
||||
![]() Yüreğim yanıyor, ormanlar yanıyor: Allah’ından bulsun bu beşli çete
Ben bir TEMA Vakfı gönüllüsüyüm. Yıllardır bir fidanı toprakla buluşturmanın, bir ağacın gölgesinde insanlık için umut büyütmenin derdindeyim. Ama ne zaman bir yangın çıksa, yalnız ağaç değil, yüreğim de tutuşuyor. Bugünlerde gözlerimden yaş eksik olmuyor. Her haberde, her görüntüde içim parçalanıyor. Çünkü biliyorum ki bu yangınlar kader değil, bu yangınlar ihmalin, açgözlülüğün ve kâr hırsının sonucu. Elektrik hatlarına bakım yapmayanlar, üç kuruş fazla kazanalım diye ormanları hiçe sayanlar, doğaya yatırım yapmak yerine saraylara, beton kulelere para akıtanlar... Hepiniz suçlusunuz. Ve siz, her ihaleyi kapıp bu ülkenin kaynaklarını hortumlayan, milletin sırtına yük olan beşli çete... Allah’ınızdan bulun. Bu milletin ahı yerde kalmaz. O yanan ağaçların, can veren hayvanların, dumandan boğulan çocukların hesabını ya bu dünyada ya öbür dünyada mutlaka verirsiniz. Biz fidan dikiyoruz, siz dozerle geçiyorsunuz. Biz yaşam için mücadele ediyoruz, siz rant için yakıyorsunuz. Ama unutmayın, orman küle döner, toprak acıyı hatırlar. Ve bir gün gelecek, o yanmış topraklar, sizin utanmanız gereken yüzünüz olacak. |
#4
|
||||
|
||||
![]() Vali açıklama yapıyor, yangınların sabotaj değil bakımsız elektrik hatlarından çıktığını söylüyor. Yani ihmalin, açgözlülüğün, sorumsuzluğun sonucu. Ve bu ihmali yapanlar hâlâ utanmadan televizyona çıkıp vatan sevgisinden bahsediyor.
Biz bir ağacı büyütmek için yıllar harcıyoruz. Onlarsa dakikalar içinde binlercesini kül ediyor. Çünkü onlara göre orman sadece "rant alanı", doğa sadece "arsa potansiyeli." Ve bu düzeni kuran, sürdüren, koruyan beşli çeteye Allah’ın laneti yeter. Bu milletin bedduası yeter. Bu toprakların ahı bile yeter. Ben sustukça içim yanıyor. Ormanlar yandıkça yüreğim yanıyor. Ama artık susmuyorum. Çünkü bu vatanı sevenlerin susma hakkı kalmadı. Toprağın hakkını yiyen toprağa karışınca hesap verecek. O zaman göreceğiz kimmiş asıl güçlü olan. |
#5
|
||||
|
||||
![]() AKP devlet falan değildir
Devlet milletindir, halkındır AKP sadece geçici bir hükümettir Ve bugün artık milletin yüzde 29’undan bile destek alamayan Meşruiyetini yitirmiş bir iktidardan ibarettir Halktan kopan, hukuktan sapan, sandığı unutan hiçbir hükümet Devletin sahibi gibi davranamaz Devlet siz değilsiniz Siz o devleti yıpratan geçici bir yönetimsiniz Ve bu millet sizi ilk seçimde tarihin çöplüğüne gönderecek güce sahiptir |
#6
|
||||
|
||||
![]() İzmir yanıyor, destek reddediliyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, daha mayısta Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan yangın söndürme uçağı için izin istedi. Red cevabı aldı. “Uçak almak da yetmiyor, kullanmak için izin vermiyorlar” dedi. İzmir cayır cayır yanarken, yerel yönetime yetki verilmemesi kabul edilemez. Bu yangın sadece ormanı değil, vicdanları da yakıyor. #İzmirYanıyor #Yangın #CemilTugay #İzmirBelediyesi https://www.sozcu.com.tr/alevler-ici...-reddi-p190703 |
#7
|
||||
|
||||
![]() Wenn du ein Thema in einem Forum öffnest, das seit deinem letzten Besuch neue Beiträge erhalten hat, kannst du durch Klicken auf diesen Link direkt zum ersten neuen Beitrag springen — ohne alles manuell durchscrollen zu müssen.
smash karts |
#8
|
||||
|
||||
![]() Kabine Değişikliği Mi? HADI LAN ORADAN! Balık Baştan Kokar…
Yine aynı senaryo. Yine sahnede birkaç figüran değiştiriliyor, ama yönetmen koltuğunda oturan hala aynı. AKP Genel Başkanı ve Saray sakini Erdoğan, "Bazı arkadaşlarla son toplantımız olabilir" demiş. Ne büyük haber! Ne devrimci çıkış! Ne büyük değişim beklentisi! Kusura bakmayın ama bu kadarına da pes. Bu ülkede yıllardır yaşanan her türlü hukuksuzluğun, yolsuzluğun, adaletsizliğin mimarı aynı kişiyken, üç-beş bakan değişimiyle kim kandırılıyor? Ömer gitmiş, Mehmet gelmiş… Ne fark eder? Hepsi bir kişinin iki dudağı arasında şekillenen bir sistemin memurlarıdır. Bu ülkede artık bakan demek, sadece talimatları uygulayan, kendi iradesi olmayan vitrin süsü demektir. Yetki yok, sorumluluk yok, sadece sadakat testi. Erdoğan’ın onayı olmadan masa bile değiştiremeyen bu isimlerin değişmesi neyi çözecek? Zaten haberin satır aralarında gerçek açıkça yazıyor: Bakanların "başarısı" anketlerle ölçülüyor ama başarı oranı yüzde 3, yüzde 4. Üstelik buna rağmen listede "en başarılılar" arasında gösteriliyorlar. Evet, doğru okudunuz. Yüzde 4'le ikinci, yüzde 3’le üçüncü olabiliyorsunuz bu sistemde. Bu bir şaka değilse, trajedidir. Ya halk bakanları tanımıyor, ya da o koltuklarda kimin oturduğu halkın umurunda bile değil. Çünkü herkes biliyor: Asıl kararları veren kişi Erdoğan’dır. Bakanlar değişse ne olur, değişmese ne olur? Asıl gitmesi gereken gitmedikçe bu ülkede hiçbir şey düzelmez. Çünkü bu çürümüş sistemin başında o var. Adalet çökmüş, eğitim iflas etmiş, ekonomi yerle bir. Tarım yok, sanayi yabancıya teslim. Gençler umutsuz, emekliler aç. Ve hâlâ Erdoğan bu enkazın başında oturuyor, ‘kabine değişikliği’ tiyatrosunu sahneye koyuyor. Kusura bakmayın, artık bu numaraları kimse yemiyor. Mesele üç-beş bakan değil; mesele o bakanların hiçbir zaman gerçekten bakan olmaması. Mesele; bu ülkenin tek bir adamın gölgesinde yönetiliyor olması. Yani mesele Erdoğan’dır. Ve o gitmedikçe, değişen hiçbir şey olmayacaktır. Sadece dekor değişir, çürüme devam eder. Gerçek değişim, sarayın değil halkın söz sahibi olduğu bir düzende mümkündür. Çünkü balık baştan kokar. Haberin aslini okumak icin : https://www.cumhuriyet.com.tr/siyase...r-dedi-2415765 Geändert von Tabula_Rasa (08.07.2025 um 09:48 Uhr). |
#9
|
||||
|
||||
![]() Türkiye’de yaşadığımız şey, klasik bir ekonomik kriz değil. Dış şoklardan ya da küresel gelişmelerden kaynaklı geçici bir türbülans hiç değil. Bu yaşadığımız, bizzat Erdoğan’ın ekonomi üzerindeki keyfi ve ideolojik müdahalelerinin doğal bir sonucudur.
Bugün pazarda filesini dolduramayan emekli, iş arayıp bulamayan genç, evine et, süt, meyve götüremeyen işçi bir ekonomik modelin değil, tek adam rejiminin kurbanıdır. Kuralsızlık Ekonomi Politikasına Dönüştü Bir ülkede Merkez Bankası'nın başkanı, Cumhurbaşkanı'nın iki dudağının arasında belirleniyorsa; para politikası değil, saray politikası uygulanır. Erdoğan, “faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek hem ekonomi bilimine savaş açtı, hem de milyonlarca insanı yoksulluğa sürükledi. Sonuç ortada: – Dolar 2018’de 4,50 TL idi, bugün 30 TL’ye dayandı. – TÜİK’e göre bile yıllık enflasyon %75, gerçekte ise %120’yi geçti. – Türkiye, Arjantin’den sonra en yüksek enflasyon yaşayan ülke haline geldi. Ekonomi Değil, Rant Düzeni Üretim yerine ithalatı, tarım yerine betonu, istihdam yerine yandaş müteahhitleri önceleyen bu düzen, “ekonomik kriz” değil, bir rejim krizidir. – Tarım öldü: Mercimeği, buğdayı Kanada’dan, samanı Bulgaristan’dan alıyoruz. – Sanayi geriledi: İhracat artıyor deniyor, ama ithalat daha hızlı büyüyor. – İstihdam sahası çöktü: Üniversite mezunları bile asgari ücretli iş peşinde. Halk Yoksullaşırken Saray Zenginleşiyor Saray rejiminin gözünde halkın refahı değil, iktidarın bekası önemlidir. Vatandaş pazarda tane ile domates alırken, sarayda 15 uçak, 1.000 odalı kompleks, yüz milyonluk güvenlik harcamalarıyla bir israf düzeni devam ediyor. – 1 kg kıyma 600 TL oldu. – Asgari ücretle geçinmek ayın 10’undan sonra imkânsız. – Çocuklar açlıktan okula bayılarak gidiyor; buhranın adı artık “beslenme yoksulluğu”. Hukuksuzluk, Yatırımcıyı Kovdu Türkiye artık sadece ekonomik değil, hukuki bir çöküşün de merkezinde. Hukukun olmadığı yerde yatırımcı kalmaz. Erdoğan rejiminin bağımsız yargıyı yok etmesiyle birlikte, sermaye kaçıyor, gençler yurtdışına gitmenin yollarını arıyor. – Son 5 yılda 600 binden fazla nitelikli insan ülkeyi terk etti. – CDS risk primi 500’ün üzerinde; dış yatırımcı Türkiye’ye girmiyor. Bu Kriz Erdoğan Gitmeden Bitmez Kimse kendini kandırmasın. Bu kriz ne Rusya-Ukrayna savaşından, ne küresel daralmadan, ne de pandemi sonrası etkilerden kaynaklanıyor. Bu kriz, Erdoğan’ın krizidir. Bu kriz, sarayın krizidir. Çünkü Türkiye’de ekonomi artık ne TÜİK tarafından ölçülüyor, ne Merkez Bankası tarafından yönetiliyor. Her şey tek bir kişinin aklına, inatlarına ve günübirlik kararlarına bağlı. Bu düzen değişmeden, ekonomi düzelmez. Bu zihniyet gitmeden, mutfaktaki yangın sönmez. Bu saray susturulmadan, halkın sesi yeniden yükselmez. Bu bir ekonomik kriz değil. Bu, Erdoğan’ın ekonomiye yansıyan rejim krizidir. |
#10
|
||||
|
||||
![]() The difference between degree certificate vs diploma lies in the level of detail and job market recognition. If you want those for formal job requirements, the diploma is ideal for you. At the College of Contract Management, you can gain diploma through their online programs. With a well structured curriculum, their courses will help you to meet your career goals efficiently.
|