Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Aktuelles


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #741  
Alt 02.08.2007, 19:10
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard benim capim senin gibilerini yeter

merak etme

1 mayisi kutlayacagiz diyip iscinin emeklinin bindigi otobüsleri yakmaya devam edin siz
  #742  
Alt 02.08.2007, 19:11
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard bende sana

sezer ve baskalari hakkinda 100lerce sayfa ortaya cikartayim

gör bakalim kim neymis

masonlari laik cumhuriyetin bekcisi olarak gören zihniyet kimmis bi bak baklaim
  #743  
Alt 02.08.2007, 19:24
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard IT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR !!!

Bu yüce milletin artik vatan, millet, sakarya edebiyatina karni tok. Bu vatana gercek hizmet edenleri cok iyi biliyor, o yüzdende AK Partiyi
%47 ye yakin bir oyla tekrar iktidara getirdi. Bu durumdan sen ve senin siyonist patronlarin hosnut olmayacak ama, ne demisler it ürür kervan yürür !!!
Ulan serefsizin evladi, sen TÜRKÜN, MÜSLÜMANIN, ATATÜRKÜN ve TÜRKIYE nin adini o pis agzina almadan önce, git tuz ruhu ile bir yika. Faydasi olmaz ama sembolik bir anlam tasir en azindan. Atatürk senin gibi vatan hainlerinin, rum, ermeni tohumlarinin dedeleriyle savasti denize döktü. Demek senin gibi bir kac tane enik gözden kacmis. Bu vatan sahipsiz degil siyonist pici, meydani bos buldum sanma sakin, hangi maskeyle dolasirsan dolas, ister Roman ol, ister Cyberangel, ister RebellYell, senin gibi satanistleri her zaman ve her yerde tanir bu millet.
  #744  
Alt 02.08.2007, 19:42
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard CAGDAS FIKIRLER CAGDAS INSANLARLA TARTIS

Cagdas fikirler cagdas insanlarla tartisilir. Senin gibi ön yargili, ben merkeziyetci, karsisindakini aklinca sorguya ceken, kendini begenmis tiplerle degil.

Benim sana yazdiklarim gayet acik ve netti. Sen hep ne idügü belirsiz, basi ve sonu birbiriyle celisen cümleler kurdugun icin, anlayamamissin.

Biz bu milletin bagrindan geldigimiz icin milletin diliyle konusuruz. Anlamsiz cümleler kurup icine saklanmayiz. Bu duygularla, "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az".
  #745  
Alt 02.08.2007, 21:32
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ABDULLAH GÜL KÖSK ADAYI OLMAYA MECBURDUR

Abdullah Gül bir ara şöyle düşünebilirdi.

“Seçimlerden büyük zaferle çıktık. Millet söyleyeceğini söyledi. Partim arkamda. MHP, Meclis"e gireceğini açıkladı, 367 problemi kalmadı, en az üçüncü turda Cumhurbaşkanı olmam kesin. Bu durumda hiçbir dayatma netice alamaz.

Ama acaba hükümette mi kalsam...

Başbakan"la yola beraber çıktık. İstişarelerimiz her zaman hayati değer taşıyor. Hükümetin, bu ikinci döneminde ahenk içinde çok daha önemli hizmetlere imza atabiliriz.

Benim Cumhurbaşkanı adayı olmam seçimlerde önemli rol oynadı. Seçimler bir tür demokrasi mücadelesine döndü. Ayrıca, Cumhurbaşkan olduğum takdirde, farklı bir performans sergileyeceğime de inanıyorum. Ama, her şeye rağmen sistem parlamenter bir sistem ve cumhurbaşkanının yetkileri sınırlı. Hele yeni Anayasada bu yetkiler daha da kısılırsa, Cumhurbaşkanlığı bir “geri hizmet” haline gelebilir.

Bu durumda acaba, Cumhurbaşkanlığına, milletin hassasiyetlerini yansıtan bir başka arkadaşımız gelse ben de, hükümette, Başbakan"ın yanında onun yükünü paylaşsam...”

Dediğim gibi böyle düşünebilirdi sayın Gül.

Ben de bir ara, “Şövalye -2” başlıklı bir yazı yazmayı düşündüm. “Şövalye” başlıklı yazım Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlamadan önce Aksiyon"da yayınlanmıştı. Orada Başbakan Erdoğan"ın bu işi yapmaya son derece layık olduğu halde, bir “Şövalyelik” yaparak aday olmayacağını, bu işi Abdullah Gül"e bırakacağını yazmıştım. Nitekim öyle de olmuştu. Şimdi yazacağım “Şövalye -2”de de, yukardaki değerlendirmeleri yaparak, Abdullah Gül"ün “Şövalyelik” yapmasını önerecektim.

Ama artık ne Abdullah Gül, yukarda anlattığım gibi düşünebilir ne de ben, “Şövalye -2”yi yazabilirim. İlave edeyim, ne de Başbakan Erdoğan, Abdullah Gül"den vazgeçebilir.

Çünkü Genelkurmay Başkanı"nın o sözleri, her şeyi Türkiye"nin ana gerilim noktasına sürükledi: Demokrasi sınavına...

Ne oldu denklem?

Abdullah Gül"ün Cumhurbaşkanı olması için, yani “milletin seçimlerde gösterdiği istikamet” için her şey hazır, ama Genelkurmay Başkanı o dayatma ile meydana çıkınca kimya bozuldu!

Millet olayı böyle anlamaz mı?

MHP, çok net bir tavır koymuş.

“MHP, Başbakan"ın dar alanda sıkıştığını gördü, böyle davrandı” vs, denebilir, ama bu davranışı milletin istediği istikamette tam demokratik bir tavır diye okumak da mümkün. Sonuçta “Meclis"e geleceğiz” dediler. DYP ve ANAP"ın yapmadığını yaptılar. Onların yediği silleden kurtulma iradesi diye de yorumlanabilir bu politika.

Bu denklem net iken, Genelkurmay Başkanı çıkıyor Cumhurbaşkanlığı kriterini açıklıyor: “Sözde değil özde anayasaya bağlı!..” Herkes bu sözle Abdullah Gül"ün hedef alındığını düşünüyor, ve askeri rahatsız etmemek için Gül"ün fedakarlık yapması gerektiği yazılmaya başlanıyor. Başbakan"ın “Uzlaşma arayacağız” sözleri de Gül"ün boynuna geçirilmiş bir ilmek gibi gösterilmek isteniyor.

Buna Abdullah Gül razı olamaz. Razı olsa bundan böyle siyaset yapamaz. Çünkü boynunda sürekli “Sözde değil özde anayasaya bağlı” yaftasını taşıyor olacak. “Anayasal özrü” sebebiyle Cumhurbaşkanı olamayan bir insanın Başbakan Yardımcısı olması, MGK"ya katılması, Dışişleri Bakanı olması sakat olmaz mı? Sayın Gül, böyle bir şeyi içine nasıl sindirebilir? Ya da Gül"den bu nasıl beklenebilir? Ya da Askeri tatmin etmek için Türkiye"nin Gül"e kıyması anlamına gelmez mi?

Buna Başbakan da razı olamaz. O zaman en yakın yol arkadaşını feda etmiş olması gerekir. Bunu, hiç kimse Tayyip Erdoğan"dan bekleyemez. Tayyip Erdoğan"ın karizmasının asıl çizileceği nokta budur. Seçimde kazanıp, ilk sınavda kaybetmek tam da budur.

Ve buna, Ak Parti"ye yüzde 46.6 oy vermiş olan seçmen razı olmaz. Çünkü bu oylar önemli ölçüde anlamsız hale gelir. Seçim anlamsız hale gelir. Seçimde kaybedenlerin kazandığı bir sürece dönüşür Cumhurbaşkanlığı seçimi...

Genelkurmay Başkanı bu sürece dahil olmayacaktı. Oyunu sandığa attıktan sonra sade vatandaş rolünü benimseyecekti. Gazeteci o tuzak soruyu sorsa bile, vereceği cevabın süreci nasıl dinamitleyeceğini görecekti. Tabii, dünyaya “Seçimler yapılır, birileri başarı kazanır vs. ama biz ne söylersek o olur” türü bir mesaj verilmek istenmiyorsa... Ne yazık ki, “Uzlaşma” kelimesinin bile dinamitlendiği bir süreçteyiz şu anda.

Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı adayı olmaya mecburdur.

Tayyip Erdoğan, onu Cumhurbaşkanı adayı göstermeye mecburdur.

Bir üçüncü şık: Genelkurmay Başkanının çıkıp, “Askere bağlı spekülasyonlardan rahatsızız. Cumhurbaşkanlığı sürecinde hiçbir dahlimiz olamaz, Millet Meclisi"nin iradesine sonuna kadar saygılıyız” açıklamasını yapmasıdır. Aslında bu nezaketi beklemek sayın Gül"ün de hakkıdır diye düşünüyorum. Belki o zaman kartların yeniden karılması söz konusu olabilir.

Ahmet TAŞGETİREN
  #746  
Alt 02.08.2007, 23:14
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard MUSANIN COCUKLARI VE ERGÜN POYRAZ..

SEÇİM öncesi "Musa’nın Çocukları: Tayyip ile Emine" adlı bir kitap satış rekorları kırdı.

Bu rekorda milletimizin "alengirli mevzular"a duyduğu marazi merakın yanı sıra Başbakan Erdoğan’ın, partisinin grup toplantısında kitabı konu ederek yaptığı muazzam reklamın da payı büyüktü.

Kitabın yazarı Ergün Poyraz, "Tayyip ile Emine" masalı tutup para kazanmaya başlayınca...

Bu kez diğer önde gelen AKP’lilere sardırdı.

Ancak Ergün Poyraz arkadaşımızın mizacı fazla "yaratıcı" olmadığından...

Her bir AKP’li için ayrı bir peygamber adı bulmak yerine, yine "Musa’nın Çocuğu" esprisinden devam etti:

"Musa’nın Gül’ü Abdullah", "Musa’nın Mücahiti Bülent", "Musa’nın AKP’si"...

Bu kitaplar seçim öncesi bir hışımla derlenip toparlanıp piyasaya sürüldü.

Çok görmeyelim: Ne de olsa kapitalizm hükmünü icra ediyordu: Talep vardı ve doğal olarak arz da olacaktı.

Peki bu "çok ama çok satan" kitaplarda ne vardı?

Ne olacak? Sallama metoduyla ortaya atılmış bir sürü saçma tezvirat ve "Abi bunların alayı aslında Yahudi" şeklinde elektrik yaratan Yalçın Küçük saptamaları ya da saçmalıkları.

Tutarlılık mı? Hak getireydi... Yahudi düşmanlığı mı? Bolcaydı...

Düşünün: Kitapta Tayyip Erdoğan hem "azılı mı azılı bir şeriatçı" olarak tanımlanıyor, hem de "aslında Yahudi asıllı" olduğuna dair gizli bilgiler veriliyordu.

* * *

Seçim bitip AKP, hálá şokunu üzerimizden tam olarak atamadığımız bir oy oranı yakalayınca...

Birden bizim Ergün Poyraz gözaltına alınmasın mı?

Daha "Ne oluyor?" demeye kalmadan...

Çıkarıldığı ilk mahkemede tutuklanmasın mı?

İçimden, "Ulan ilk icraat bu mu? Mağduriyetten beslenenler başımıza yeni mağdurlar mı çıkaracak" diye geçirdim.

Serde "herkesin hakkını gözeten hakkaniyetli adam" olma çabası da var ya...

Bu yüzden "Ergün’ün saçmalama hakkı"nı savunmak da yine bana düşüyordu.

Tabii arada gelen "Ey demokrat geçinen yazar! Bak bir yazar sırf yazdıkları için mahpusa düştü. Daha ne duruyorsun" tarzı mesajlar da beni etkiliyordu.

Yani tam da "Ergün’ün saçmalama hakkı" diye bir yazı patlatacaktım ki...

İşin aslıyla ilgili ayrıntılı bilgiler gelmeye başlamasın mı?

Meğer bizim Ergün Poyraz’ın tutuklanması ile yazdığı "Musa’nın Çocukları" başlıklı seri kitapların hiçbir bağlantısı yokmuş.

Meğer iddiaya göre bizim Ergün Poyraz, bir yandan "Musa’nın Çocukları" kitaplarını yazarken, bir yandan da türlü yaramazlıklar yapıyormuş.

Meğer bu vatansever yazarın, Ümraniye’deki el bombalarıyla yakalanan diğer vatansever yurttaşlarımızla bir ilintisi varmış.

Meğer "yasadışı terör örgütüne üye olmak" ve "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri ele geçirmek" gibi suçlamalara maruz kalmış.

Yani... Arkadaşımızı "Bunların alayı Yahudi" dediği için değil...

Başka tür icraatından dolayı alıp götürmüşler.

Bu durumda "Ergün’ün saçmalama hakkı" diye bir durum söz konusu olamıyor.

* * *

Ergün’ün el bombalarıyla bir ilgisi var mı? Bilmiyorum.

Ergün yasadışı örgüt üyesi mi? Bunu da bilmiyorum.

Devletin güvenliğine ait belgeleri aşırdı mı? Vallahi bu konudan da haberim yok.

O halde: Bekleyelim, adamımız yargılansın, "Yüce Türk Adaleti" bir şey desin.

Ancak ondan sonra ben de bir şey diyeceğim.

Ahmet HAKAN
  #747  
Alt 02.08.2007, 23:28
Benutzerbild von rebellerisch20
rebellerisch20 rebellerisch20 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard SENIN KAFANA AKP SANDIGI DÜSMÜS

YOK SIZE GIRDI DÜSTÜ YOK ASKERIN POSTALI GIBI CEVAPLAR YAZMA BANA BOZUK PLAK GIBI bizimkafayada arsa demissin helal olsun gelene salla gidene salla . o ama akpnin parselleyemeyecegi bir arsa .sizofrensin .nedesen hava civa .allah yardimcin olsun .belki sana akp bi kiyak ceker de o yavas yavas sosyetelesen zümrelecen lafta dinci imanli ,dizsizlerin o güzel 5 yildizli hastenelerin de tedavi imkani bulursun .allah sifa versin kocum 5 yil borun öter ondan sonra cikar senin partinin de kirli sepetleri.
  #748  
Alt 02.08.2007, 23:44
Benutzerbild von rebellerisch20
rebellerisch20 rebellerisch20 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard TÜRKLERIN AHLAKI DEGISTIMI ?????

Seçim sonuçlarından şaşkın olanlar, sekiz gündür ayrıştırıyor, birleştiriyor, topluyor, çıkarıyor, ama % 70 ’in tavrına bir türlü anlam veremiyor. Çünkü dünya değişirken, değerler de değişti. Birkaç örnek:
Siz diyorsunuz ki, ABD-AB destekli PKK saldırıyor; sınırlarımızın güvenliği için dağların hemen ötesindeki kamplar, karargâhlar basılsın, çünkü ulusal bağımsızlık bunu gerektirir.
% 70 diyor ki, sınırı geçerlerse ABD ile çatışma çıkar, borsa allak bullak olur, dükkân çöker, traktörün, Japon arabasının, evin taksidini ödeyemeyiz.
Bu kişiler nasıl Cumhurbaşkanı olur; görmüyor musunuz, Bush ne derse onu yapıyor, ulusal gururumuzu, onurumuzu…
% 70 diyor ki, Bush’un yakını olmaları çok güzel, çok yararlı; böylece IMF ümüğümüze basmıyor, gül gibi geçinip gidiyoruz; hem bizimkilere kalsa yüzlerine gözlerine bulaştırırlar.
Oğullarına gemi, villa, Amerika’da ev almışlar; yabancı bankanın milyar dolarlık cezasını bir kalemde silip atmışlar, evrakta sahtecilik yapmışlar, kendilerine af çıkarmışlar…
% 70 diyor ki, soymayan mı vardı, böyle gelmiş böyle gidiyor; hem bu adamlar ötekiler gibi gizliden değil açıktan yapıyorlar; ticaret başka nasıl olur ki!
Siz diyorsunuz ki, tarlaları, bahçeleri, ormanları apartmanlarla, villalarla doldurdular.
% 70 diyor ki, bizim tarlalar buğday vermiyordu, elmalar Avrupa yuvarlaklığına uymuyor; hem iyisini dışardan daha ucuza alıyoruz; ormanlar da boş boş duruyor, üstelik arada bir yangın da çıkıyor; villacılar hiç olmazsa oraları korur…
Kıyılarımızı, limanlarımızı, bankalarımızı Yunana, şeyhlere, gâvurlara satıyorlar, kendi yurdumuzda çırılçıplak kalacağız.
% 70 diyor ki, sermaye dünyada dolanıp duruyor, bize de geliyor; fena da olmuyor, piyasa canlanıyor, çocuklarımıza iş çıkıyor, kavgaya gürültüye ne gerek var, din ayırımı yapmadan kardeş oluyoruz,…
Siz diyorsunuz ki, Kıbrıs gidiyor, İskenderun körfezimizin çıkışını denetim altına alıyorlar; Akdeniz kıyılarımızı tehdit edecekler…
% 70 diyor ki, Kıbrıs mı?.. Kardeşim ne kadar kötüsünüz, maraza çıkarmanın sırası mı? Ambargo uygularlar, ticaret centerleri çöker, para piyasasında hisselerimiz sıfırlanır, yabancı sermaye çekip gider ve işsiz kalırız…
Siz diyorsunuz, bak dinin, kültürün, misyonerler, azınlıklar…
% 70 diyor ki, dünya değişti, Washington’un dediği gibi, dinler çağına girildi; üç din kardeştir…
Amerikan askerlerini topraklarımızdan geçireceklerdi, Irak’a girmeyelim (aslı PKK’yı Irak’ta vurmayalım, Kerkük’ü dert etmeyelim) diye 8,5 milyar dolarlık anlaşma imzaladılar.
% 70 diyor ki, fena mı ettiler, Amerikan askerleri İskenderun’dan Hakkâri’ye dek yerleşseydi, ticaret artardı; daha sonra Suriye’ye girerlerdi kolayca, onlar da kazanırdı, biz de kazanırdık…
Örnekleri çoğaltmak olası; gerisini getirmek kolay, ama işin özü; küreselleşme diyerek işgal liberalizmi, ‘gemisini alan kaptan’ ahlakı yerleşti. Hem de yavaş yavaş… Siz, tüm uyarılara karşın, bu değişimi görmezden geldiniz. Sınırınızın hemen ötesindeki işgalci acımasızca öldürürken, bir-iki barış gösterisi dışında sus pus oldunuz.
Oysa Türklerin ahlakı değişiyordu…
Muhalefetin en milliyetçi kanadı bile, on beş gün evveline dek, “Devleti yıkıyorlar” diye bağırırken, sanki devlet hemen kurtulmuşçasına, mecliste maraza yok, diyerek; değişime ne denli hızlı uyduğunu ilan ediyor! Yeni yıldızları eskinin hariciyecisi daha bir ay önce “Bir Mart tezkeresini Barzani geçirtmedi” diyerek ne denli ABD dostu olduğunu gösterdiğinde uyanmayanlar şimdi uyanırlar mı?
% 70 kim mi? % 46 küsurun üstüne en milliyetçi partinin içinde kalanların oylarını, T.C devletinin ezeli muhaliflerinin ve PKK’nın yarı-legal partisinin oylarını eklerseniz, % 70 ’ten de çok çıkar!.. Aylar önce ne demiştik? T.Cumhuriyeti’ne karşı koalisyon! Bazıları gizli, çoğu açık!
  #749  
Alt 02.08.2007, 23:52
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ZÜGÜRT TESELLISI, KENDINIZI BÖYLE AVUTUN

Herkesin akillisi zannediyorsunuz kendinizi dimi. Millet aptal, siz akilli, yok yaa, nerde bu bolluk.
Cin olmadan adam carpmaya kalkarsaniz böyle yamulursunuz iste.
Millet böyle kodumu oturtur, sizde böyle artik aylarca, yillarca agit yakar yas tutarsiniz..
  #750  
Alt 02.08.2007, 23:52
Benutzerbild von rebellerisch20
rebellerisch20 rebellerisch20 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard TÜRBAN VE CANKAYA (VON EMRE KONGAR)

Yazan: Emre KONGAR on Aralık 24,2006




12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen yıllarda dinci yazar ve düşünür kardeşlerimiz, açık oturumlarda, panellerde, köşe yazılarında hep bir gerçeği dile getiriyorlardı:

"Biz iktidara gelince kadınların başlarını örtmesi için yasa çıkartmayacağız, halkın baskısı kadınların başlarını örttürecek."

***

"Halk" dedikleri, tabii erkekler, babalar, ağabeyler, kocalar.

Tam bir erkek egemenliği.

Tam bir feodal baskı.

***

Sorun sadece feodalite olsa, pazar ekonomisinin gelişmesiyle aşılır .

Sorun sadece köylülük olsa, tarımın makineleşmesiyle çözülür .

Sorun sadece gecekondu kültürü olsa, kentlileşmeyle o da halledilir .

Hatta sorun sadece din ve mezhep olsa, çağdaşlaşmayla onun bile üstesinden gelinir .

Ama sorun siyasal !

Yukarıdaki bütün öğeler, gelenek, görenek, inanç ve din adıyla, siyaset şemsiyesi altında bütünleştiriliyor .

Bu nedenle de aşılamıyor.

Annelerimizin, anneanne ve babaannelerimizin başörtüsü, türbana, sıkmabaşa, tesettüre dönüştürülüp siyaset sofrasında meze yapılınca sorun çözülemiyor.

***

"Türban, sıkmabaş, tesettür inancımdır" diyenlere sormak gerek:

"Dünyada milyonlarca başı açık Müslüman kadın yaşıyor, onlar dinsiz mi, inançsız mı?"

Türbanı, sıkmabaşı, tesettürü, din adına, inanç uğruna savunanlar bu sorunun yanıtını veremiyorlar .

Çünkü bu bir inanç sorunu değil, bir siyasal simge sorunu .

***

Sıkmabaşı, özgürlük uğruna savunanlara sormak gerek:

"Kendisini inançlı bir Müslüman olarak tanımlayan kadınların başları açık gezme özgürlüğü yok mu?"

Buna da yanıt veremiyorlar, çünkü temelde biliyorlar ki, sorun bir özgürlük ya da inanç sorunu değil, siyasal bir sorun .

***

Sıkmabaşı, türbanı siyasal bir simge olarak kullanan, inançları siyaseten istismar eden görüş, laikliğin korunması için sıkmabaşın kamu alanında yasaklanması gündeme gelince, dışarıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "ne, içeride Danıştay "a, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "ın ağzından "Efendi bu senin işin değil, konuyu ulemaya (din bilginlerine) sor" diye eleştiri yöneltiyor.

***

Türbanı, sıkmabaşı bir siyasal simge olarak kullanan, inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan "ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya"ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti"nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir.

***

Çankaya"ya böyle bir kişinin çıkması, anayasa açısından bir sivil darbe değil de nedir?
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu