Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #25461  
Alt 04.10.2005, 23:39
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard KOzmik yumurta

sorularin cevabi seniin kendi icindedir cunki ic dunya ile dıs dunya aynı seydir.

ama bir 40 yil a kadar sanirim cevaplanmamis hicbir soru kalmayacak.

bu soru tumtüm tarihin sanatta bilimde dinde mitoloji ve hatta savaslarda bile cevabini bulmaya calistigi sorudur.
bu sorunun cevabi; sanat ,felsefe,astroloji,matematik,din,bilim,tarihten orulmus bir kozmik yumurtadir ve zaman buyuk 7 lik donusunu tamalayinca dunyanin sonunda ortaya cikacak tir.
dogruluktan ayrilmamaniz isiga donebilmeniz dilegiyle.
  #25462  
Alt 04.10.2005, 23:50
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Alıntılardan!!!

"Tanrı, merkezi her yerde, çevresi hiçbir yerde olmayan bir çemberdir."



Empedokles



Alman Mistik ozanı Angelus Silesius bir epigramında der ki: "Ben o bildiğim şey değilim, ben de bilmiyorum neyim? Bir nesne mi, hayır o da değil, bir noktacığım ve daireyim.



Kendini bilmek ya da tanımak, insanın değişmesi zorunluluğunun doğal bir uzantısıdır. Bu uzantıda insan evreni anlama konusunda yeni kavramlara kucak açmaktadır. İşte bunlardan biri: HOLOGRAM...



Hologram sözcüğü ilk olarak 196O"lı yıllarda dünya bilim çevrelerinde duyulmaya başladı, 1980"lerde ise çeşitli alanlardaki kullanımı arttı ve ilgi alanı genişledi. Artık fizik ve kimyadan, psikoloji ve mistisizme dek bilimsel düşüncelerin içinde yer almaya başladı.



En kısa tanımıyla Hologram, üç boyutlu bir görüntü kaydetme yöntemidir. "Tam kayıt" ya da "eksiksiz mesaj" anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi fotoğraf iki boyutlu bir tekniktir. Derinlik yoktur. Uzaklıkları ne olursa olsun, tüm cisimler aynı düzlemde yer alırlar.



Hologram"ın fotoğraftan en büyük farkı, hologram plakasına cisimlerin görüntüsünün değil, o görüntünün elde edilmesi için gerekli bilgilerin kayıt edilmiş olmasıdır. Hologramın çevresinde dolanarak veya bakış açımızı değiştirerek sanki cismin çevresinde dönüyormuş gibi, onu çeşitli açılardan görebiliriz. Paralaks adı verilen bu özellik, cismin resminin 3 boyutlu olarak verilebilmesiyle sağlanmaktadır. Böylece iki boyutluluk sınırı aşılmış ve uzaklık yakınlık gibi derinlik kavramı da kaydedilen resimde yer almıştır. Yani resmin her yanı uzaklık farkı olmaksızın nettir.



Hologramın en önemli özelliği ise, her noktasının bütün cismin görüntüsünü verebilmesidir. Hologramın tek noktasına cismin her tarafından ışık dalgaları gelmekte ve orada kaydedilmektedir. Bu nedenle hologram plakası ne kadar koparılsa, kırılsa bile, her parça bütünün bilgisini içinde taşır ve gerektiğinde bütünün tam görüntüsünü netliği azalsa da tek başına verir.



İşte bu özellik hologramın mistik düşünce ile bağdaştırılmasını sağlar. "Zaman ve mekandan bağımsız olan alan" kavramı, birçok metafizik teoride, Tanrı"nın tanımını içerir.



Ünlü düşünür Leibnitz felsefesinde penceresiz ve bölünmeyen bir bütünlük olan "MONAD" "lardan bahseder. Ona göre bu "MONAD" lar, Evren"in temelini oluştururlar ve Tanrı da bir "MONAD"dır. "Monad"lardan meydana gelen bir organizasyon içinde bir tek "MONAD" tüm "MONAD"ların bilgisine sahiptir ve onları temsil edebilir, Tıpkı hologramda olduğu gibi, her bölüm aynı anda bütünü de içinde barındırmaktadır. Buna şaşmamak gerek çünkü aynı zamanda iyi bir matematikçi olan Leibnitz matematik kalkül kavramını ilk bulan ve geliştiren kişidir.



Denis Gabor da hologramı bulurken matematik kalkül tekniğini kullanmıştır. Yani Leibnitz ile hologram tekniği arasındaki yakınlık bir raslantı değildir. Leibnitz felsefesindeki MONAD"larda penceresiz kavramı yerine merceksiz tanımını kullanacak olursak, monadoloji ile holografi iyice birbirine yaklaşmış olur.



"Tanrı insanı kendi suretinden yarattı" sözü mekansız ve zamansız bir gerçeklik alanını düşünce yolu ile kavrayan mistikler kadar o alana bilimsel olarak yaklaşan bilim adamlarınca da kabul edilebilir oluyor böylece.



Felsefi açıdan hologram tekniğinin en can alıcı noktası şudur: üzerine herhangi bir görüntü kaydedilmiş olan hologram plakası ne kadar küçük parçalara ayrılırsa ayrılsın, bu küçük parçalara laser ışını verildiğinde plakaya kayıt edilen görüntünün tamamını yeniden elde edebiliriz. Yani her birim bütünün bilgisini ve benzerliğini kendi bünyesinde korumakta ve saklamaktadır. İşte bu can alıcı noktanın farkına varmak, bizi oldukça ilgi çekici sonuçlara ulaştırmaktadır.



İnsandaki algılama sistemi frekans analizatörü gibi davranan hücreler tarafından oluşturulur. Bu hücreler birer mini Hologram gibi hareket ederler. Beyin, bu sayısız mini Hologramın yarattıkları dalga boylarının girişim ve kesişimlerinden oluşan dev bir Hologram"a benzer.



Hafıza kayıtları Holografiktir. Daha sonra benzer dalga boylarında gelen frekanslar beyinde kayıtlı bulunan frekanslarla bir çağrışım yaparlar ve bu yol ile hatırlama sağlanır.



David Bohm evrenin de holografik biçimde davrandığını ileri sürmektedir. Görünen ve yaşayan düzenin ardında zaman ve uzaydan bağımsız olan bir Evren vardır. Geçmiş, şimdi ve gelecek bu holografik düzende bir arada bulunmaktadır.



İnsandan da öteye "Evren de holografik biçimde organize olmuştur" dediğimizde, buradan çok önemi üç sonuç çıkar.



EVREN ANCAK TEK TEK ALGILAMALAR SONUCUNDA CANLANIR.



Evren bütünden ayrılıp, tek tek cisimler ve nesneler olarak belirebilmek, bedenlenebilmek, varolmaya başlamak, kısaca "Suret Alemi"ne geçebilmek için algılanmak, farklılaştırılmak zorundadır. Nesneler veya bilgiler dünyası, bizlerin algılamaları ile farklılaşmakta, dışlaşmakta, biçim bulup canlanmaktadır. Yani evrende bir bütünlük, bir ana plan ve süreklilik söz konusudur. Bizler ancak o çok katlı ana planın dalga boylarıyla bir rezonansa, bir paralelliğe girdiğimiz oranda, o frekansın bilgilerini cisimleştiriyor, buluyor ve kendimize mal edebiliyoruz. Böylelikle de evrenin bazı sırlarını çözebilmekteyiz.



Nitekim ünlü batılı bilim adamları da, bu gerçeğin farkına varmış ve bu "farklılaştırılmış süreklilik" kavramına yaklaşmışlardır. Bakın Einstein ne diyor: "Yerçekimi, elektro manyetik güç, enerji, akım, moment ve nötron gibi kavramlar, bunların tümü, "herşeyin temelinde bulunduğu sezilen objektif gerçeği" açıklayabilmek için insan zihninin kurduğu teorik yapılar, benzetmeler ve sembollerden başka bir şey değildir.



Bir de aynı konuda yüzyıllar önce sezilmiş ve söylenmiş olanlara bakalım.



"Herşeyin temelinde bulunmak" olgusunu Şeyh Bedrettin"den dinleyelim: "Mutlak varlık, bütün erdemlerle donatılmış bulunması bakımından Tanrı adını aldı."



Sezilen nesnel gerçek oluşu da Krişna açıklasın bize: "Her yerdedir O. Heptir O. Gözle görülemez, akılla bilinemez ve değiştirilemez. Solmazdır, ıslanmazdır O. Yanmaz, yaralanmazdır O. Değişmezdir, tükenmezdir."



Yine çağdaş Batı bilimine dönelim: Bilimin ilk yaptığı, doğadaki çok çeşitli maddeleri 90 kadar doğal elemente indirmesiydi. Sonra bu elementler bir kaç temel parçacık oldu. Ayrıca dünyadaki çeşitli güçlerin herbiri, elektro manyetik gücün değişik görüntüleri (değişik dalga boyu ve frekansta olan elektro manyetik dalgalar) olarak bilindi.



Evrenin özellikleri de bir kaç temel nicelik halinde ayrıldı: Uzay, zaman, madde ve enerji. Sonra Einstein; madde ile enerjinin eş değerli olduğunu "Özel İzafiyet Teorisi" ile gösterdi.



Yüzyılımızın tanınmış kuramcılarından olan Northrop bu "bölünemezliği" şöyle anlatıyor: "Farklılaştırılmamış süreklilik, doğrudan algılanan tüm farklılaşmaların içinden çıktığı, ilk sürekliliktir. Bu bütün farklılaştırılmış olguları kapsamaktadır. O bölünemez ve değiştirilemez olandır."



Farklılaştırılmamış süreklilik kavramı, tasavvuftaki kesrette vahdet (çokluktaki birlik)tir.



Ayrıca Konfüçyüs düşüncesindeki Jen, Taoizm"deki Tao, Budizim"deki Nirvana, Hinduizm"deki Atman, Brahman ya da Çit"tir.



Mistiklerin "kutsal hiçlik" veya "çok katlı sonsuzluk" diye adlandırdıklarıdır.







HER CANLI YA DA FARKLILAŞTIRILMIS HER CİSİM BÜTÜNÜN PARÇALARIDIR.



Her varedilmiş olan, içinden çıktığı o ana planın ve bütünlüğün bütün özelliklerini, hatta özünü (değişik biçimler ve oranlarda) içinde taşır. Evrenin ana bilgi yığını, bütün canlılara dağılmış durumdadır. Bu özü içlerinde taşıyan ve saklayan canlılarda ana bilgi kaynağına yaklaştıkça, özleri daha net olarak belirir. İnsan hiç bir şeyi yoktan var edemez. Bizler ancak evrende var olan o ana bilgi plakasının dalga boylarıyla ilişkiye girer ve o frekansın olanaklarından yararlanarak, gerçekleri keşfedebiliriz.



Bu emek ve çalışmanın sonucunda elde ettiğimiz en önemli şey, ana kaynağa daha çok benzemektir. Yani ana Hologram plakasının çok küçük parçaları olan biz canlılara tutulan ışığın doğurduğu görüntü ana görüntüye ne kadar "net" olarak benzerse, o parça o kadar "değerlidir" diyebiliriz.



Bilim açısından ise Einstein "Birleştirilmiş Alan Teorisi"ni ileri sürdü ve ayrı kalan son iki gücün (yerçekimi ile manyetik güç) birbirinden ayrılamayacağını, ortaya çıkardı. Artık tüm evren "bir temel alan" gibi görünür. Orada her yıldız, her atom ve galaksiler, temelde bulunan uzay zaman birliğinin içinde bir dalgacık ya da kabarcık gibidir.



"Temel Alan" kavramının Doğu"nun "Değişimler Kitabı"ndaki açıklaması şöyle: Temel olandan (Taeguk) olumluluk ve olumsuzluk (Yang ve Yin) oluşmuştur. Bir Yang ve bir Yin"in birleşmesi ise Tao olarak tanımlanır. Ve Tao bir "söz" dür.



Bu kavrama ilişkin olarak Yuhanna İncili"nde: "Başlangıçta kelam Allah idi. Her şey onunla oldu ve olmuş olanlardan hiçbirşey onsuz olmadı" denir.



Şeyh Bedrettin ise çağdaş bilimde "temelde bulunan uzay-zaman birliği" olarak adlandırılan gerçeği: "Evrende Tanrı"dan başka birsey yoktur" diyerek anlatmış 15.yüzyılda.



Bilim söyle ekliyor: "Böylece doğanın görünüşteki karmaşıklığının yerini, derindeki birlik alır."



Yine Şeyh Bedrettin: "Farklılık ancak dolayısı iledir ve kavramlardadır. Çokluk, hayallerden başka birsey değildir. Belirdiği yerlerin sayıca çok olması ile, Tanrı"nın da çok sayıda olması gerekmez. Her yerde ve her şeyde görünen aslında birdir ve aynı şeydir.



BÜTÜN BİLGİLER HER AN HER YERDEDİR.



Eğer evren Holografik biçimde organize olmuşsa, uzay—zaman koordinatlarının ötesine geçilmiş olmaktadır. Böyle bir planda; geçmiş-şimdi ve gelecek aynı yerde, aynı anda bulunmaktadır. Ayrıca ana Hologram plakasında yer alan herşey, plakanın bütün zerrelerine kadar yayılmış demektir. Uzay ve zamandan bağımsız olarak her birim, her türlü evren bilgisini her alan alabilir ya da içinde hissedebilir, mistik olarak yaşayabilir. Ama bu ana bilgiden yararlanabilmek, kişilerin ruhsal olgunluk derecelerine ve de çok çalışmalarına, kendilerini geliştirmelerine bağlıdır. Yine Şeyh Bedrettin diyor ki: "Sonsuz olan gönül evreni, boyuna, çağına göre bir yüz gösterir, ivediye gerek yok. Her yemişin bir çağı vardır, ancak iyice çalışmak, boş oturmamak gerek." Kısaca, evren denen bu okyanustan herkes ancak kendi kabının büyüklüğü kadar su alabilir.



Bu bilgilerin ışığında, anlatılmaz gibi gelen bir çok şeyi açıklamak da mümkün olmaktadır. Örneğin; telepati, önceden bilme, uzağı görme, falcılık ve benzeri olaylar, aslında var olan ve her an kullanıma açık bulunan Hologram plakasına kayıtlı bilgileri "başka bir gözle" görebilme yeteneğine dayanır.



Paranormal fonksiyonlar, enformasyon"un başka türlü değerlendirilmesinden başka birşey değildir. Çünkü tüm bilgiler, zaman ve uzaydan bağımsız olarak, "her an her yerdedir."



Bilim diyor ki: Açığa çıkan bağlantıların ışığında yerçekimi gücüyle elektromanyetik güç, madde ile enerji, elektrik gücüyle elektrik, alan ve uzay ile zaman arasındaki ayırımlar yiter. Bunların tümü Einstein"ın evren olarak belirttiği dört boyutlu süreklilikte erirler. Böylece insanoğlunun yaşadığı dünya konusundaki bütün algıları ile gerçek konusundaki soyut sezgileri bir olur, evrenin derinliğindeki temel birlik açığa çıkar.



"Bütün algılar" ile "soyut sezgilerin" bir olması, insanın geldiği ilginç bir aşama olarak dikkati çekiyor. Başlangıcından beri birbirine karşıt gibi duran pozitif bilim ile sosyal bilimler ve akıl ile gönül ilk kez aynı noktada buluşmaktalar.



Nitekim tarihe gözattığımızda, bir çok konuda sezginin, bilimin önünde gittiğini görüyoruz.



Buddha; "Ruh hep önde gidendir, madde onu yakalayıp dünyaya çekmeye çalışır" demişti.



16. Yüzyılda ülkemizde yaşayan, bir halk ozanı olan Muhiddin Abdal da: " Muhiddinem, dervişem / Hak yoluna girmişem/ Onsekizbin alemi / Bir zerrede görmüşem" diyor ve bilim burada sözü edilen bilgilere ancak yüzyıllar sonra varabiliyor.



Gerçeğe varmada felsefe bilimden, şiir ve sezgi de felsefeden önde geliyor.



Son zamanlarda bilimin yaptığı aşama ve evrenin Holografik kavranışı, artık sezginin bilimi, bilimin de sezgiyi dışlamadan hareket etmesine yol açacak gibi görünüyor. İnsana hayatta bir çok şey, anlaşılamaz, garip ve bilinemez gibi gelir. Oysa bu, insanın duygularının ve algılarının zayıflığından doğmaktadır. Ayrıca, yine insanın kendi eseri olan bilimin ve onun getirdiği açıklamaların yetersizliği de buna eklenir.



Yoksa, bütün olup bitenler anlamlıdır. Hepsinin bir nedeni ya da gerekliliği vardır. Evren"de dengesizlik, adaletsizlik ve hata yoktur. Önemli olan, bu güzellikleri ve adaleti kavrayabilecek ve de onlara uyum gösterecek olgunluğa erişebilmektir.
  #25463  
Alt 05.10.2005, 02:07
Benutzerbild von 6666mahfuz
6666mahfuz 6666mahfuz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Maide 48....bu yaziyor..

48. Sana da, daha önceki kitabi dogrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab´i (Kur`an `i ) gönderdik. Artik aralarinda Allah´in indirdigi ile hükmet; sana gelen gercegi birakip da onalrin arzularina uyma. (Ey müminler!) Her birinize bir seriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardi; fakat size verdiginde (yol ve seriatlerle) sizi denemek icin (böyle yapti). Öyleyse iyi islerde birbirinizle yarisin. Hepinizin dönüsü Allah`adir. Artik size, üzerinde ayriliga düstügünüs seyleri (n gercek tarafini) O haber verecektir.

( Allah`a inanmis, peygambere ümmet olmus dünya insanlari, farkli görüsler, politika ve menfaatler yüzünden birbiriyle ugrasarak, birbirini yiyecek yerde peygamberlerinin cagirdigi hayirli hedeflere varma yolunda yaris icinde olmalidirlar)
  #25464  
Alt 05.10.2005, 02:52
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard (SUNNI TIPI) Maide 48

KURANDA GECEN MAIDE .48 (SUNNI TIPI) PARANTEZLER ICERMIYOR.
  #25465  
Alt 05.10.2005, 03:23
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Parantez ici

o birgun verilecek haberlerin icinde (parantezin icinde cok bilenlerce Yok edilen kulturler assimile olup ,atheistlesmis , sonradan empoze edilene ayak uyduramayip bunalima dusmus azinliklarin gencleri var, afganistan kadinlarinin pecelikleri var, diger inanclari asagilama ve yalanlama var, 11 eylul var, tore cinayetleri, kan davalari var varda var...)
  #25466  
Alt 05.10.2005, 03:26
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard parantezli tefsirler

(sanata resime kafir isi demek var baskalarinin inaclarini didikleme ve yozlastirma var varda var...)
  #25467  
Alt 05.10.2005, 03:49
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

(Gerçeğe varmada felsefe bilimden, şiir ve sezgi de felsefeden önde geliyor.)

Derin açıklaması aşağıdaki aktarmalar yazımda Enis, gerçi bir kaç kere okuduğunu düşünüyorum.

Düşünceni rahat bırak biraz serbest kalsın.

Esnesin ve kendi özünü bulsun.

Selamlar...
  #25468  
Alt 05.10.2005, 03:52
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Yazılarınızı büyük bir zevk ile okuyorum

Hoş geldiniz bu karışık yere...
  #25469  
Alt 05.10.2005, 08:48
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard anlayana sivri sinek saz

anlamayana davul zurnada az!

anlamama sartlanmis, beton kafa bozuk plak gibi takilip takilip takilip duruyorsun.
  #25470  
Alt 05.10.2005, 08:52
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard acaba? o.T.

ohne Text
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu