Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Liebe, Flirt & Partnerschaft


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1  
Alt 25.08.2014, 21:49
Caka_Bey
 
Beiträge: n/a
Standard Yahya Kemal’in sakladığı saç kimin?

Evet, Yahya Kemal sevdiği kadının saçlarını saklamış!

Geçtiğimiz gün Beyazıt’tayım.

Kubbealtı Vakfının İstanbul Fetih Cemiyetinde “1453” romanım için düzenlediği imza günü için bu tarihi mekânın sır dolu atmosferinde buluyorum kendimi ansızın.

Muhteşem Osmanlı işte karşımda duruyor!

Bu medresedeki avlunun ortasına bağdaş kurup oturmuş dev çınar ağacına bakıyorum bir süre. İçimden sayısız turnalar uçuyor sanki. Sonra avluyu bir anne şefkatiyle saran duvarlar, yalnız ve kimsesiz duvarlara takılıyor gözlerim. Ne de güzel saklamışlar bu tarihi abideyi, ne güzel sarıp sarmalamışlar.

Fetih cemiyetinde görevli Özlem Hanım karşılıyor beni. Bu tür mekânlarda üzerime birdenbire tarifi mümkün olmayan bir huzur ve sükûnet bulaşıyor sanki. Bu binada Yahya Kemal müzesinin de bulunduğunu öğreniyorum Özlem Hanımdan. Heyecanlanıyorum birden. Bu dev şairin hayatından anıların, sırların, eşyaların nasıl gelip geçtiğini tam da öğrenmek vakti diyorum. Ortalıkta kimsecikler yok ve Özlem Hanımla birlikte iki katlı müzeyi dolaşıyorum.

Yahya Kemal’in resimleri, Paris ve Londra’dan gönderdiği kartpostallardan tutunuz, kalemlerine, ayakkabılarına, cüzdanlarına, kravatlarına, çakmaklarına, kupalarına, çalışma masası ve sandalyesine, defter ve kitaplara kadar sürekli kaldığı Park Oteldeki odasından geriye kalan her ne varsa tümü buradalar.

Hele bir büyük bavulu vardı ki minik bir gardırop biçiminde olup içinde takım elbiselerini, gömleklerini asacağı askılardan tutunuz, gömlek ve diğer çamaşır ve ayakkabılarını koyacağı çekmeleriyle gerçekten çok ilginçti. Bugün piyasada böyle askılı valizlerden var mıdır bilmiyorum!

Bu müzede beni en çok etkileyen, yüreğimi burkan bir şey vardı ki bu yazının yazılış amacı da bu husustur. İki yuvarlak kapaklı kutu içinde saklanmış bir tutam sarı saç buklesi özenle saklanmış ve saç aradan uzun zaman geçtiği için rengini kaybetmeye başlamış adeta.

Evet, Yahya Kemal sevdiği kadının saçlarını saklamış!

Bu özenle saklanmış sarı saçları gördükten sonra hayretle kendimi dışarıya attım. Şaşkınım. Şarkılarda, türkülerde, roman ve hikâyelerde ve filmlerde gördüğümüz ancak gerçek hayatta esamisinin okunmadığı bu incelik bu sevda karşısında dona kaldım adeta.

Peki, bu sarı saçları saklanan talihli kadın kimdi?

Aklıma hemen değerli dost, Üstat Beşir Ayvazoğlu’nun Ötüken Yayınlarından çıkan “Yahya Kemal Eve Dönen Adam” kitabı geliyor. Yahya Kemal’in âşık olduğu ve uğruna bir daha evlenmediği kadın yine ünlü bir şair olan Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanımdan başkası değildir.

Rivayete odur ki Celile Hanım İstanbul’un en güzel ve en eğitimli kadınlarından birisidir.

Celile Hanım ve Yahya Kemal Bektaşilikle hiçbir bağları olmamasına karşın sık sık gittikleri Bektaşi dergâhında karşılaşırlar ve aralarında büyük bir aşk başlar. Her ikisi de aşk denilen bir hayal salıncağına binerler ve olanlar olur.

Önceleri Celile Hanımın evine oğlu Nazım Hikmet’e ders vermeye gider. Annesiyle hocasının duygusal yakınlaşmasını fark eden Nazım bir mektup yazarak hocasının paltosunun cebine gizlice koyar ve şunu söyler:

“Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz!”

Yahya Kemal, Celile Hanımı aynı zamanda derin bir kıskançlıkla sever ve ona hiçbir şekilde güvenmez de. Karşılıklı aşkın içinden çıkılmaz bir hal almasıyla Celile Hanım evini, kocasını ve çocuklarını terk eder. Bu terk etmeyi hazmedemeyen Yahya Kemal âşık olduğu, çok sevdiği bu kadına hiçbir vakit güvenmeyecektir.

“Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler
Dikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler”

Yahya Kemal bazen kıskançlık nöbetleriyle sokak sokak dolaşır ve hatta şiddetli lodoslarda Büyükada’dan sandal kiralayıp Celile Hanımı takip edecek kadar kıskançlıkta hudut tanımaz hale gelir.

Evlenmeye karar verilir.

Ancak bir anda Yahya Kemal vazgeçer ve Celile Hanım, bir kadının yaşayabileceği en büyük kırıklığı yaşar. Bunun sebebini Yahya Kemal daha sonraları şöyle açıklayacaktır:

“Bu kadar dile gelmiş bir kadınla ben nasıl evlenebilirim? Sonra herkes bana ne der? Ne gözle bakar?

Sonrası malum.

Büyük şair büyük bir acıyla baş başa kalır ancak Celile’yi hiç unutamaz. Celile resim dersleri almak için ülke dışına çıkar ve bir daha gelmez. Celile’ye çok büyük acı çektirişinin fevkinde bir acıyı da kendisi yaşar Yahya Kemal. Gençlik yıllarında yaşadığı bu aşkı kalbinden söküp atamaz ve hayatı boyunca yüreğinde korur ve bir daha hiçbir kadına bağlanmaz ve evlenmez.

Sanki Nazım Hikmet’in bedduası her ikisini tutmuş gibidir.

Ve bu hikâyenin kendi hayatına etkilerini, yalnızlığını şöyle anlatır büyük şair:

Büyük şair, büyük edip olmaktan önemli olan üç şey var:

Birincisi evlenip yuva kurmak, ikincisi bir ev sahibi olmak, üçüncüsü bir tarafta kimseye muhtaç olmayacak kadar parası bulunmak… Ben bunların üçünü de yapmadım. Akşam oldu mu dostlar dağılır, evlerine gider. Ben şu otel odasında yalnızlığı bütün dehşetiyle duyarım.

Ne şiir, ne kitap ve ne de dostlarım beni bu korkunç yalnızlıktan çekip alabilirler!”

Yazdığı şiirleri öldükten sonra kitaplaşan bu büyük şairin bir tutam saç hikâyesi kısaca böyle. Ne diyelim Allah hiç kimseyi olmayacak aşkların içine düşürmesin.

Muhabbetle Kalınız!

Meryem Aybike Sinan - Haber7
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu