Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #2371  
Alt 10.03.2007, 12:02
Benutzerbild von idealkizz26
idealkizz26 idealkizz26 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard had hadi daglara git :))

orda cadirlarda cok sevindirdin heralde milleti simdi sira ovadakilere geldi degilmi
  #2372  
Alt 10.03.2007, 12:20
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Böyleleri Problemli,apartman cocugu :o)

Evvel zaman icinde, kalbur saman icinde
Cok uzak degil, yakin bir ulkede
Sevimli, uslu, kucucuk gozlu
Kucuk kediler yasarmis

Yemekleri ortak, yataklari birmis
Sevincleri hepsininmis
Duman rengi, acik kahverengi
Kucuk kediler yasarmis

Yakin ulkenin yaninda
Donemeci donerken
Ruzgarlarin saginda
Ormanlarin solunda
Sesli, hirsli, kocaman gozlu
Buyuk kediler yasarmis

Sabahlari okumakla
Aksamlari dusunmekle
Gunduzleri konusmakla
Geceleri calismakla
Yorgun gozleri, sismis elleri
Buyuk kediler yasarmis

Siz kardesler hangi kedileri seversiniz?
Hangi kediler gibi yasamak istersiniz?
Sevimli, uslu, sesli, hirsli?
Hangi kedilerdensiniz?

)
  #2373  
Alt 10.03.2007, 12:27
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Tüketici Toplum

İçinde bulunduğumuz toplumu en iyi belirleyen ya da özetleyen sözcükler belki de bunlar: "tüketici toplum". Bu yalnızca benim ülkeme has bir durum mu diye düşünüyorum; ama aklıma birden dünyamızın artık küreselleşmiş olduğu geliyor. Yani bir yerde var olan, heryerde oluyor. O zaman "özgünlük" diye bir şey kalmadığı bir toplumdayız diye düşünebilirim. Hatta şunu da iddia edebilirim : Küreselleşme yozlaştırmayla denk düşüyor. Aynı giyinen, aynı müziği dinleyen; aynı dansı eden kocaman yalnız bir kalabalık canlanıyor gözümün önünde. Küreselleşmenin başarısı budur bence; tüm dünyadaki insanları biribirine benzetmek; onları ürettiklerinin tüketini yapmak.


İçimde kızgın bir ses söylevler veriyor : " Tüketiyoruz; aklımıza ne gelirse onu tüketiyoruz. Baktık tüketilecek gibi değil; çok güçlü bağları var; vaz mı geçiyoruz? Hayır! Tabi ki hayır; o zaman da yozlaştırıyoruz; içini boşaltıyoruz. Kültürel anlamda tam bir tükeniş içerisindeyiz. Ciddi bir kimlik problemiyle karşı karşıyayız ve "kimlik" insan ihtiyaçlarının en önemlisidir. Bu sürecin bilinçli yaşanmaması için ise sürekli olarak kültürel saldırılara maruz kalıyoruz. Medya; mitolojilerde anlatılan korkunç canavarlar da canavar; acımasız bir savaşçı olarak sürekli bizi tüketiyor. Yeni dünyanın sloganı ; bu satılabilir mi ("Is it marketable?"). "Presentable", "vizyon" kelimeleri var daha sonra; ve bunların yanına türkçelerini yazmama gerek yok. Bunlar bize benimsetildi; birileri televizyonlar sürekli tekrarlayarak ezberletti bize. Küreselleşmeciler yaptıklarından çok mutlu; keyifleri yerinde gülümsüyorlar. Yarattıkları kocaman kelek bir karpuz. Ben küçük ama lezzetli karpuzları özlüyorum. Yarın içi kıpkırımız karpuzları da yapmayı başaracaklar; ama o özgün tadı, o özgün kokuyu veremeyecekler. Hormonlu yiyeceklerin tüketicisi olmaya mahkum edildik. Neden kimse bundan duyduğu mutsuzluğu dile getirmiyor; neden ? Bir cevap geliyor aklıma; çoğu o özgünlüğün tadını hiç almadı ki; nasıl özlesin; nasıl karşılaştırsın ve bulunduğu koşulların farkına varsın. Ama ya diğerleri..."

Bu öfkenin haklı bir çıkış olduğunu düşünüyorum. Çünkü yaşamımız elimizden alınıyor; biz duruyoruz. Hollywood sağolsun; bütün duygularımıza onlar hakim. Medya sağolsun; bizim neyi ne kadar bilmemiz gerektiğini; ve olayları nasıl görmemiz gerektiğini anlatıyorlar. Bizim gövdemizin üzerinde taşıdığımız şeylere kullanmamıza gerek kalmasın istiyorlar. Ne kadar da düşünceli ve iyiler bunlar. Tüketeceğimiz fikirleri üretiyorlar yani. Tembel insanoğlu; aklını kullanmıyor; verileni alıyor; benimsiyor; kendi gerçeği yapıyor. İnsanlarla konuşamak ne zor oldu; konuşurken karşındaki kah "Gülgün Feyman" kah "Ali Kırca", kah "Reha Muhtar" oluyor. Sözcükleri bile değiştirmeyecek kadar tembelleşmiş insanlar. Hiç soru sormamış kendine; karşısındakine, yazana, çizene. Hep almış; yani hep tüketmiş. Sonra farklılıktan bahsediyor ama farkında değil ki; farklı olması gerektiği de ona benimsetilmiş. Bu laflarda aslan medyanın.

Yok oluyoruz insan kardeşlerim. En sağlam dayanağımız şu dünyada aşkımızdı, sevdamızdı; o da yozlaştırılıyor. İnsanlar birbirni sevmezse; ama kelimen tam ve gerçek anlamıyla sevmezse; nice olur bu dünyanın hali. Aşk deyince önümüze "seks" sürüyorlar. Eğlence sektörü diye bir şey var. Ekonomide çok büyük bir payı olan bir sektör. Aşkın kökeninde yalnızlığa direniş yatar. İnsanının yalnızlığını kırdığı gerçek nokta sevdanın başladığı yerdir. Peki ne sunulur güzel kardeşlerim bize: "Sevip acı çekeceğine; parayı ver al. İçkini içerken yanına dünyalar güzeli bir kadın mı istiyorun; ver parayı gelsin biri. Ne istiyorsun; aşk mı? Aşk kalmadı ama istersen onun yerine sana; istediğin kadar sehvet verelim. Sana pahalıya patlar ama istersen... "

Artık satılan; satın alınan bir çağdayız. Herşeyin bir bedeli var. Bizde bedel ödüyoruz: Yalnız ve Mutsuzuz. Bu kadar çok şeyin içinde nasıl olupta mutsuz olduğumuza; bu kadar insan içinde nasıl olupta yalnız olduğumuza şaşarak...

"Ne ekersen onu biçersin" derler ya; durumuz bu. Duygularımız, düşüncelerimiz tarla gibi kullanıldı. Dilenen fikirler, istenen duygular ekildi. Hasat vakti; bine bin veriyor. Yani bu yozlaşma sürecinin ideloglarının başarısını gönülden kutluyorum. Yani ancak bu kadar başarılı olunabilinir. Akıllara hakim olan görüşlere; insanlara hakim olan düşüncelere bakıpta şok olmamak ne mümkün.

Bulunduğumuz koşullar o kadar karışık ki; insanlar kolayca aldanabiliyor. İnsanın en temel ihtiyacı nedir kimlik. Sizin kimlik sorunuzu sizin adınıza çözüyorlar; bir takım tutuyorsun; bir siyasi partiye sempati duyuyorsunuz; bir şarkıcı seçiyorsun; bir tv kanalı seçiyorsun; al sana kimlik. Şimdi yok kardeşim onları ben seçtim diyeceksiniz. Bende güleceğim tabi... Zorunlu seçmeli diyeceğim gülerken. Neyi seçiyorsun; sana uzatılanları... Hiç kendini bulmana; sunulanların dışındaki fikirlere; kendine; düşünmene; soru sormana izin veriyorlar mı? Emin evet denilecek bu soruya; bende yeniden düşünemeniz; ve hatta iyice düşünmeniz konusunda ısrar edeceğim.
İnsanın en temel çelişkilerinden biri "ait olmak ve birey olmaktır." Birey olmak yerine size bencil olmayı; ait olma yerine de takım tutmaya yakın şeyleri. Bilinçli bir seçimle yanyana olmak değilde; bir sürünün parçası olmak sunulacak.

Ölüm korkunuzdan para kazanmak için sigortacılık kurumu ortaya çıkacak. Yani aklınıza gelen her türlü ihtacınız ve duygunuz birileri tarafından sıkı sıkı düşünülüyor; inceleniyor ve üzerinde nasıl para kazanılacağı hesaplanıyor. (Mesala; "Sevgiler günü için özel indirimli günler" afişleri...)

Yazılacak, söylenecek çok söz var. Ama sonuç? Ne vadediyorum sonunda? Ama cevabım Johanna Grenberg"ten: "Sana Gül Bahçesi Vadetmedim". Vadedilen sadece bu yanlışlıklara rağmen kendimi koruyabilecek kadar güçlü olduğumuzdur. Tüm bu olumsuzluklara rağmen; kendimiz varedebilir; yanlızlığımızı kırabiliriz. Yaşamın amacı insanın mutluluğudur bence. kendi mutluluğumuz için yaşayabiliriz. Şehvetin değil aşkın; bencilliğin değil bireyselliğin; kalabalıkların değil toplumsallığın; kısacası insanın kendi öznelliğinin peşinden gidebiliriz.


__________________
  #2374  
Alt 10.03.2007, 12:34
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Yol da Yol Üzerine....

Ölümle yaşam arasındaki yolculuğum sürüyor, hala yolcuyum, ne güzel bir şey bu... Ama bir gün gelecek ve ben ölümün değişmezliği olacağım... Çocukken ne kolaydı herşey, artık gençliğin son demlerimdeyim, ölümü sağımda solumda görmekten kaçamıyorum... Değişmezliğe bürünmeden, katılaşmadan yapmak istediğim ne çok şey var ve ölümü korkunç yapanda bu... İstediklerim yaşama ait ama sonsuz yaşama; yani sevmeye dair... Doyasıya sevmek istiyorum, bir kızım olsun istiyorum, onunla yeniden doğmak, yeniden çocuk olmak, yeniden büyümek istiyorum... Ondan öğrenmek isteğim o kadar çok şey var ki... Ona şiirler okumak istiyorum, öyküler, hikayeler... Biraz daha büyüdüğünde tartışmak ve öğütler vermek... öğütlerini almak... Yaşamak yeniden, ölümsüzlüğü yaşamak...
Bunları yaşacak kadar şanslımıyım, bilmiyorum? Bilmek de istemem aslında. Geleceğin bilinmez olması güzel, yoksa yaşam çekilmez olur.
Daha bir saat önce bedenim acı çekiyordu, ruhum acı çekiyordu, acı çekiyordum... Bu acıları yaşarken geldi aklıma geldi gerçekleştiremediklerim. Bu yaşta bu kadar ölüm eksenli düşünmem sağlıklı olmasa gerek, ama bunun çözümlemesini meraklılarına bırakmak istiyorum...
Ölüm bedenimi işlevsiz hale getirdiğinde, ruhumda kendi kazanımlarını artıramayacak... Bu yüzden bu yolculuğu iyi değerlendirmek gerekiyor... Oldukça kötü bir dünyada yaşıyoruz, bedenimiz kölesi durumundayız. Artık bedenlerimiz çok rahat ediyor ama hiçbirimizi mutlu değiliz; çünkü ruhumuzu ve onun ihtiyaçlarını unuttuk... Asla sahip olamadığımız şeyleri sahiplenip kendimiz aldatıp duruyoruz. İnsan maddeye sahip olamaz ki. Sahip olabileceğimiz şeyler duygularımız ve düşüncelerimiz yanlızca... Sevmek gerek zenginleştirmek için yüreğimizi, ruhumuzu, sevmek gerek kurtulmak için yanlızlığımızdan. Ruhumuz yapayalnız ve acı çekiyor, ve biz onu görmezden geliyoruz... Sorunlarımızı çözmek yerine kaçıyoruz, acılarımızın kaynağını bulup iyileşmek yerine kendimiz uyuşturmayı tercih ediyoruz. Her yanlış acımızı derinleştiriyor... Doğru ile karşılaştığımızda korkular sarıyor heryanımızı... "Ama başkaları hala kendini kandırıyor..." En büyük savunumuz bu, başkalarının da yanlış yapması bizi rahatlatıyor ama bu hiçbirşeyi halletmiyor aslında, bunu da biliyoruz. Biliyoruz ki gerçekler acı veriyor... Ama gerçeklerle yüzleşecek cesareti bulduğumuzda, korkularımıza merhaba dedikten sonra acılarımız iyileşme yolunu tutuyor. Biraz zaman gerekiyor, kendimize bunu çok görüyoruz. Emek vermeden ne elde edilir ki? Biraz emek vereceğiz, acı çekeceğiz, seveceğiz... Karşılık beklemeden seveceğiz ama ne garipdir ki, hiçbirşey beklemeden ne yapsan bir karşılık doğuruyor kendine, doğuracak... Her samimi ve karşılık sevgi bir sevgi doğurur karşısında
Bunlar ütopya değil, rüya değil... Ama... Hayal diyeceksiniz tabii, çünkü beynimizin içine kazınıyor arzu edilen insan tipi... İsteniyor ki hep tüketen olsun, sahip olamadığı ve asla olamıyacağı şeyleri sahiplensin, sahiplenmeye çalışsın... Üretmesin hiç... En büyük üretim sevgidir, sevmesin hiç... Çünkü sevgi güzelliktir, doğurgandır, koruyandır... Sevginin var olduğu yerde herşey insan için üretilir, insanı yüceltmek için. Tüketmek amacıyal üretilmez sevginin varlığında, yozlaşma olmaz... Ama hızla yozlaşıyoruz, yabancılaşıyoruz içinden kopuk geldiğimiz doğaya... Sevgi bu yüzden tehlikede... Sürekli saldırılara uğruyor bu yüzden
Sevgiyi kim ölçebilir ki? Ama ölçü veriyor insanlığın düşmanları, tüketimde katkısı varsa seni seviyordur, gülleri dalından koparıyorsa seviyordur, satın alıyorsa seviyordur
  #2375  
Alt 10.03.2007, 14:03
hipermetrop
 
Beiträge: n/a
Standard Yazik"lar olsun

Good link Mr.Henry Miller!!!

Wie gut das es Menschen gibt die sich um Ihre Herkunft gedanken machen ;-)

Und andere die nicht mal in der Lage sind drei Schritte vorwärts zu machen ohne über Ihre eigene Logik zu stolpern sind immer eine Bereicherung *lolol*
  #2376  
Alt 10.03.2007, 14:43
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard o.T.

Dile gel be Anadolu"m dile gel,
Dile gel bugünü dünü de anlat.
Kimse beni dinlemiyor hele gel,
Hele gel istersen bunu da anlat.

Anlat,çünkü ben anlatsam can sıkar
Muş çalışır İstanbul yer,Muş bakar.
İzmir mamur Bursa şenmiş ne çıkar
Yozgat"ı Bitlis"i,Van"ı da anlat.

Sen anlat,bulunur elbet bir duyan
Yerli kırem beğenmezken şu bayan
Ağustos ayında orak sallayan
Sıcaktan kavrulan teni de anlat.

Hep sustun harama helal denirken
Bağrında öksüzün hakkı yenirken
Küfür kara kara filizlenirken
Yüreğe gömülen dini de anlat.

Sen vatansın susma, söyle adını,
Çeken bilir her acının tadını.
Üstünde yaşayan karabudunu,
Budun"dan habersiz han"ı da anlat.

Yaraların eskimedi çok yeni
Kan gölüyken biliyorum ben seni
Kurşunların ıslak çaldığı dünü
Dün"lerin yediği gün"ü de anlat.

Ne günü unut sen ne de geceyi
Unutmaktan ateş sardı bacayı
Kanlı katil yetiştiren hocayı
İlimi,irfanı,feni de anlat.

Bir selden kurtuldun kim idi bendin
Bendi de bilirsin seli de kendin
Hangi yöne sürüklenmek istendin
Gelecek öğrensin yönü de anlat.

Tarih bazan inkar eder gerçeği.
Birliğine kim sapladı bıçağı?
Su ile beslenmez huzur çiçeği
Çiçeği besleyen kanı da anlat.

Şu ananın gözündeki yaşa bak!
Şu mezarın başındaki taşa bak!
Ne yazıyor doğumuna yaşa bak!
Uğrunda verilen canı da anlat.

Tekme vuran çok olurmuş düşküne
Arif miydi bomba koyan köşküne?
Suçlu isem susma Allah aşkına,
Beni de beni de...beni de anlat.


Ozan Arif
  #2377  
Alt 10.03.2007, 14:46
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard çağa...

Bilmez mi kahpe felek,
Nasıl geldim bu çağa?
Ben düştüm bayrağımı,
Düşürmedim alçağa.
Felek tuttu yine bak,
Fırsat verdi alçağa!
  #2378  
Alt 10.03.2007, 16:19
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard benden aldigini bana satma..

..ama kendi fikri ve düsüncesi olmayana anca bu yol yakisir..ezbere laflariniz bittimi calmaya baslarsiniz degilmi hahaha..
  #2379  
Alt 10.03.2007, 16:38
Benutzerbild von idealkizz26
idealkizz26 idealkizz26 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard aa birde hirsizliklarida cikti ortaya

Maso bunlar isi iyice azittilar baksana hirsizlikta yapiyorlar desene artik )
  #2380  
Alt 10.03.2007, 19:39
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Türkler nasil Müslümanlastirildi ( el-Ce

Bu konuda arsive bakmak yetecekti aslinda )

Buraya aktarayim Fii tarihinde yine peygamber Düsmanlari is basindaymis onlara yazmisim )

Yani Kedi Filan Pampers Giyiyormus o tarihlerde )


Re: Türkler Nasıl Müslümanlaştırıldı?
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 02-15-04 14:10

<a href="redirect.jsp?url=http://t_u_r_k_c_u.sitemynet.com/

http://www.geocities.com/kafirscript/talkan.htm

************************************************** *******

Bu" target="_blank">http://t_u_r_k_c_u.sitemynet.com/

http://www.geocities.com/kafirscript/talkan.htm

************************************************** *******

Bu</a> sitelere bakarsaniz Bu yukaridaki safsatalari bulunursunuz )

Bunlar komunistlikten ac kalip Islam a salya akitmaya TÜRK (!) adi altinda devam edebileceklerini sanan Bir sürü protestan zangocudur ... )

Simdi gercege bakalim )

Ilk Müslüman olan Türkler:

Tolunogullari ( 875-905 )

Ihsidiler (935-969 ) Gördügünüz gibi Arkadaslarin verdigi tarihlerden oldukca uzak..

Bunun icin Tarih veremeden zirvaliyorlar olsa gerek )

640 li ve 670 li yillardan bahsediyorlar ve ne hikmetse Türkler Karluklar ve Uygurlar 651 de Cinlilere karsi müslüman ordularinin saflarinda büyük bir zafer kazaniyorlar isin komigide bütün dünya bunu biliyor Yani okutulmamis degi )

Sonra herhalde tesekkür icin olsa gerek bilinmeyen bir taihte Arablar Türkleri kesmis )

Bakin Milliyetci bir site ( süphe duymadigimiz ) ne diyor:


Emevi Halifeliği zamanında müslüman Araplar, Suriye ve İran"ı hâkimiyetlerine alarak Maverâünnehir bölgesine ulaşmışlardı. Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının arasındaki bu bölgede Türkler bulunmaktaydı. Böylece Araplar ile Türkler ilk defa temasa geçmişlerdir. Emeviler bölgede İslâmiyet"i yaymaktan çok, yeni zaferler peşinde koşmuşlar; Müslüman olmalarına rağmen yerli halka ağır vergiler yüklemişlerdi. Bu sebeple ilk karşılaşma pek dostça olmamış ve Türklerle Araplar arasında küçük çapta çarpışmalar cereyan etmiştir. Özellikle Kuteybe bin Müslim"in Horasan valiliğine getirilmesiyle mücadele iyice kızışmıştır (705). Kuteybe bin Müslim"in Maverâünnehir "in doğusuna düzenlediği akınlara karşı Türgeş Beğleri güçlü bir direnme göstermiştir. Göktürklerin batı kanadında yer alan Türgeşler, Arapları savunmaya çekilmeye zorlamış ve bu mücadele Göktürklerin yıkılmasına kadar devam etmiştir (745 ). Göktürk hâkimiyetinin sona ermesiyle Türk toprakları doğudan Çinliler, batıdan Arapların ilerlemesine maruz kalmıştır. Bu dönemde Maverâünnehir bölgesinin savunmasını, Türgeşlerden sonra Karluk Türkleri üstlenmiştir.

Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara karşı âdil ve eşit davranmamaları huzursuzluğu artırmıştı. Bu duruma karşı çıkanlar, Emevi idaresine son vererek yerine Abbasi Devletini kurmuşlardır (750). Türkler, Abbasi Devleti"ni daha çok benimsemişler, yeni yönetime daha sıcak bakmışlardır. Göktürk Devletinin yıkılmasından sonra, Çinliler bütün Türk ülkelerini ele geçirmeyi plânlamaktaydı. Emevilerin ortadan kalkmasından da faydalanmak isteyen Çin ordusu daha batıya yönelerek Karluk topraklarına girmişti. Bu durum üzerine Karluklar, Abbasilerin Horasan valisi olan Ebû Müslim"den yardım istediler. Ebû Müslim, komutanlarından Ziyad ibni Salih"i bölgeye gönderir. Arap ordusu ile batı bölgesinin genel valisi komutasındaki Çin ordusu Talas ırmağı boylarında karşılaşırlar. Türklerin de İslâm ordusu yanında hücuma geçmesi sonucunda Çinliler büyük bir yenilgiye uğratılır ( 751).

Türklerin İslâmiyet"le ilk tanışmaları Emevi dönemiyle başlar. Ancak Emevi yönetiminin tutumu sebebiyle, Türk toplulukları arasında İslâmiyet fazla yayılmamıştır. Buna rağmen, az sayıda da olsa Emevi ordusunda görev alan Müslüman Türkler bulunmaktaydı. Meselâ Horasan Vâlisi Ubeydullah bin Ziyad henüz 674 tarihinde 2000 Türk okçusundan bir ordu oluşturmuştu. Talas Savaşı, Türklerle Müslümanların birbirlerini daha yakından tanımalarını, dostane ilişkiler kurulmasını sağladı. Bu sebeple Talas Savaşı hem Türkler hem Müslümanlar için bir dönüm noktasıdır. Bu savaş neticesinde İslâmiyet Türkler arasında hızla yayılmaya başlamıştır. Abbasi ordusunda çok sayıda Türk görev aldı. Zamanla Türk askerleri, ordunun ve yönetimin denetimini ele geçirdiler . Hatta bazı Türk komutanları, Abbasi Devleti sınırları içerisinde kendi devletlerini bile kurmuşlardır.

Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle X. yüzyılda hız kazanmıştır. Henüz 900 tarihlerinde İtil ( Volga) çevresinde bulunan Bulgar Türkleri arasında Müslümanlığa çok büyük ilgi vardı. Nitekim İtil Bulgarları hükümdarı Almış Han, 920 "de Abbasi halifesine müracaat ederek din âlimleri ve mimarlar göndermesini rica etmişti. Aynı tarihlerde Önce Karluk, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti"ni, Oğuzlar ise Selçuklu Devleti" ni kurmuşlardır.

Türklerin Müslüman Olmasının Sebepleri: Türkler İslâmiyet"i kılıç zoruyla değil, kendi rızalarıyla kabul etmişlerdir. Şüphesiz bu dini seçmelerinin en önemli sebebi, eski Türk inancı ve anlayışı ile İslâmiyet arasında birçok benzerlik bulunmasıdır:

1- Eski Türk dini, Gök-Tanrı inancı adıyla bilinmektedir. Bu inanışa göre Türkler, İslâmiyet"teki gibi tek bir Allah"a inanıyor ve O"na Tanrı (Tengri) diyorlardı. İslâmiyet"te Esmâ-i hüsnâ denilen Allah"ın sıfatlarından bazıları, eski Türk inancında da mevcuttu .

2- Ahiret ve ruhun ölmezliği, her iki inançta da mevcuttu. Türkler cennet için uçmağ (uçmak), cehennem için tamu sözünü kullanmaktaydı.

3-İslâmiyet"te olduğu gibi Gök Tanrı inanışında da Tanrıya kurban sunuluyordu.

4-İslâmiyet"teki gaza ve cihât ile Türklerin dünya üzerinde töreyi hâkim kılmak için yaptıkları savaşlar benzer mahiyettedir. İslâm anlayışına göre savaş sonunda elde edilen ganimet helâldir.
Türklerde ise aynı şekilde yağma geleneği vardır.

5-İslâmiyet"in telkin ettiği ahlakî kurallar, Türk anlayışına da uygun düşmektedir.

Türkler tarih boyunca çeşitli dinlere girmişlerdi. Ancak bu dinler halk arasında değil daha çok idareci kesimde kabul görmüştü. Buna rağmen İslâmiyet dışındaki dinlere girenler Türklüklerini koruyamamışlardır. İslâm dini, millî yapıya uygun olduğu içindir ki Türkler kitleler hâlinde bu dini kabul etmişler ve Türklüklerini korumuşlardır. Türklerin İslâmiyet"e Hizmetleri: Türklerin İslâmiyet"i kabul etmeleri hem İslâm âlemi hem de dünya tarihi açısından büyük sonuçlar doğurmuştur. Türkler, karışıklık içinde bulunan İslâm dünyasının koruyuculuğunu üstlendiler. Selçuklular, Abbasi halifelerini himaye ettiler.

Batıda Haçlı Seferleri"ne, doğuda Moğol akınlarına karşı Türkler tarafından set oluşturuldu . Böylece İslâm dünyası dağılmaktan kurtulmuştur . Bin yıla yakın bir süre Türkler, İslâmiyet"in bayraktarlığını yapmıştır. Gazneli Mahmud"un Hindistan"a kadar yaptığı seferler neticesinde İslâmiyet Hindistan"a kadar ulaşmıştır. Böylece yakın dönemlerde kurulan Pakistan ve Bangladeş"in temelleri atılmıştır. Osmanlı döneminde ise Türkler Balkanlara yerleştiler. Arnavutlar, Bosna-Hersekliler (Boşnaklar) bu dönemde Müslüman oldular.

Türklerin İslâmiyet"e hizmetleri sadece siyasî ve askerî alanla sınırlı kalmamıştır. Devlet idaresi ve askerî yapılanmada bütün İslâm dünyasını etkileyen Türkler, İslâm medeniyetinin gelişmesinde de inkâr edilemez hizmetlerde bulunmuşlardır. Bilim, sanat ve edebiyat alanında İslâm rönesansı, Türklerin katkıları ve sağladıkları huzur ve emniyet sayesinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla İslâm dininin ve medeniyetinin, dar Arap ve Fars çevresine sıkışıp kalmayarak, evrensel hâle gelmesi yine Türkler sayesinde mümkün olmuştur, demek yanlış olmaz.Meselâ, Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından Bağdat"ta kurulan Nizamiye Medreseleri (1066 ), öyle büyük bir üne sahip oldu ki, bu medreseler İslâm medreselerinin ilk örneği olarak kabul edilmişti. Halbuki Samanoğulları ve Gazneliler devrinde de medreselerin bulunduğu bilinmektedir. Ancak Nizamiye Medreseleri dinî bilimler yanında müspet ilimlerin de okutulduğu ilk medreseler olmakla, modern üniversitelere öncülük etmiştir.

Abbasiler zamanında başlayan eski Yunan ve Helen medeniyetlerine ait eserler ve felsefe akımlarının çevirileri, Türk hâkimiyeti devresinde zirveye ulaşmış idi. Böylece İslâm medeniyetinde büyük gelişmeler olmuştur. Batıda unutulmuş olan Yunan ve Helen medeniyeti, Haçlı Seferleri sayesinde İslâm medeniyeti ile birlikte tekrar Avrupa"ya taşınmıştır. İslâm medeniyetinin öncüleri durumunda olan Türk bilginler bütün dünya tarafından tanınmış ve eserleri yüzyıllarca bilime rehberlik etmiştir. Bu Türk bilginlerinin en ünlüleri Farabi, Birunî ve İbni Sina"dır.


Simdi ben nerelere gideyim kimlere danisayim ??


En iyisi ben talkanli sanal cengaverlere bir sorayim..


MOSKOVA da havalar nasil ?


Muhahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahaha haha..

Soguk di mi ??


Bu Mesajı Cevapla


Re: Türkler Nasıl Müslümanlaştırıldı?
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 02-15-04 14:26

Yukarida tarihi ** 651 ** olarak yazmisim **751 ** olacakti ..
Düzeltir Özürlerimi fiskirtirim..

)


Bu Mesajı Cevapla


Re: Türkler Nasıl Müslümanlaştırıldı?
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 02-15-04 14:46

<a href="redirect.jsp?url=http://www.islamiyetgercekleri.org/domuz.html


Domuz" target="_blank">http://www.islamiyetgercekleri.org/domuz.html


Domuz</a> etinin zararı yok ki;

DOMUZ ETİ YİYEN ÜLKELERDE İNSANLAR DAHA UZUN YAŞIYOR


Bu makalenin anafikri, domuz eti yemenin omru uzatacagi degildir. Bu makalenin anafikri, domuz eti yemenin zararli olmadigini, islamiyette bosu bosuna yasaklandigini ifade etmektir.

Avrupa"da ve Japonya"da domuz eti yiyenler insanlarin ortalama omru, domuz eti yemeyen musluman ve yahudilerden kisa degildir.

Islamiyette domuz eti yemeyi Muhammed Kuran adli kitabinda yasaklamistir. Bunu da yahudilikten kopya etmistir. Muslumanlara niye bu yasagin oldugu soruldugunda "domuz eti zararli da ondan dolayi yasaklanmistir.." derler. Halbuki, asagida aciklandigi uzere, bu dogru degildir. Saglikli bir sekilde uretilen domuz eti, saglikli bir sekilde uretilen dana ya da koyun etinden farkli degildir.

Bu nedenle muslumanlara konulan bu yasagin bilimsel bir temeli yoktur. Bugun acliktan sefil durumda olan bazı musluman ulkelerde domuz eti yense belki de bu durumda olmazlardi!..

Islam ükelerinde domuz eti yemez insanlar.. Kuran"da Nahl(16) Suresinin 115.nci Ayeti ile, zorunlu haller disinda domuz eti yenmesi yasaklanmistir:

16/Nahl/115: "Allah, size ancak les, kan, domuz etini, Allah"tan baskasi icin kesileni haram kilmistir. Kim istemeyerek ve sınırı asmayarak yemek zorunda kalirsa, bilsin ki Allah, Gafur ve Rahim"dir."

Domuz eti yenmesi, Musevilik"te de (Yahudilik) yasaklanmistir. Belli ki, Muhammed, Kuran"i hazirlarken bu adeti, tipki erkeklerin sunnet edilmesi gibi aynen Yahudi"lerden almistir.

.........Böyle devam ediyor )

Arkadaslarin Kaynaklari bu..

Yani Arablar Türkleri kesti diyen MILLIYETCI (!) kaynak bu )


Muhahhahahahahahahahahahahahahahahhaaaha..

Merkezmis herkesmis filan derken
Erken unuttular TÜRKES i ERKEN ....

)


IFTIRA yani les yeme aliskanligida yukaridaki sitenin Gösterdigi isiktan geliyor olsa gerek...

Domuz Insan Ömrünü Uzattigina göre les yiyip kan icmekte olsa olsa ABIDELESTIRIR !..

Bol sanslar dilerim..

Iyiki varsiniz !..

Ben sizin gibi insanlarin varligini kabul etmiyordum..
Bu günleride gördüm

)

Damarimizdaki asil kan a Gelince bizler onu Bu yurdun bu Din in bekasi icin oluk gibi akitabiliriz..


Akitabiliriz dediysem Akitmadik sanmayin Sakin

SEHIT verdik SEHIT on bine yakin..

Hareket olarak verdigimiz bunlar
Ya daha önce sehit olanlar ?

Düsünmelisiniz SIZ HAZIR VATAN BULANLAR !..

Gecen gecsin !..

BEN VAZ GECMEM DAVAMDAN !..

Bu DAVA VATANDIR ! DINDIR ! MILLETTIR !..
Bu DAVA: Devlet-i ebed Müddettir !..

Bendeki Sevdasi ILELEBEDTIR !..

GECEN GECSIN BEN VAZGECMEM DAVAMDAN !..


YA RABBI !
Müslüman türküm !..

Bu düzen tartmiyor cok agir yüküm TÜRK ve Müslümanlarin yeniden hüküm

Sürecegi zamanlara eristir ..

Efendiler !..
Sizler bu sözleri hak ettiniz. ETTINIZ INKAR ETMEYIN !
Biz Esir-Müslüman Türk derken..
Siz Catlak catlak Öttünüz..ÖTTÜNÜZ INKAR ETMEYIN !

Biz esir Türk ellerinden bahis acinca dün..
Cin Carpmisa dönerdiniz ..EVET CIN !..
Bu yüzden yillarca bize Kin;
Güttünüz..GÜTTÜNÜZ INKAR ETMEYIN !..

Biz emrettikce GÜZELI IYIYI
Durmadiniz Kazdiniz bize KUYUYU

Biz BOZKURT dedikce Siz AYIYI

Tuttunuz..TUTTUNUZ INKAR ETMEYIN !..

Ama simdi Sizdeki Su hallere
Sasiyorum düstünüz yollara..

Allah a Peygamber e Söverek TURAN denen Illere
Gittiniz..GITTINIZ INKAR ETMEYIN !..

Gidin tabii gidin heves ettiniz..

Halkim ibret ile bakiyor Cok Has ettiniz !..

Imansiz Kitapsiz ilimsiz iHANET ICINDE::

FIKREN IFLAS ETTINIZ !..
BITTINIZ !.. Bittiniz.. INKAR ETMEYIN !..

)
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu