Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #6131  
Alt 22.07.2004, 22:36
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Acaba gercekten

benmi hikayelerle doldurulmusum yoksa senmi......

Söyle diyebiliriz, ben senin küfür atan dininden degilim. cünkü küfürden baska bir seyle cevap veremiyorsun......

Her ikide bir Gerzek...etc söylüyorsun..... demekki senin din repertuarinda var bu.....

Sehr interessant..... bu hangi din acaba....?????
  #6132  
Alt 22.07.2004, 22:46
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Acayip yalniz kaldim

Bu Forumda Kurandaki dine ibadet eden, bazi arkadaslar vardi....

Ne olduysa hepsi kayboldu gibi bir sey..... sanki bir tek ben kaldim.....

Artik bende bikmaya basladim..... ikide bir persönlich olmaya basliyor bazi kendini Ilahlastirmis kisiler....

Uzun zamandan beri bircok konulari tartisdik deyelim... aslinda kavgaydi hepsi ama olsun..... genede biraz düsündürdüysek bu bir basaridir....

Umarim bundan sonra, cevaplarda her zaman kaynakli konusurlarda, benuimde degerli zamanimi fazla calmazlar......

Düz yuvarlak laf atmak kolay.... efendi ve bilgin kisi her zaman ayni uslupla ve kaynak göstererek konusur.........

Yine bir yeni konu acmadan edemiyecegim.....

BEN DIYORUMKI, ADEM ILK INSAN DEGILDI, SADECE ILK HALIFEYDI...... DÜNYADA ADEMDEN ÖNCE INSANLAR VARDI...... VE ATALARI TAHMINEN MAYMUN VE INSANA BENZIYEN, EVRENDEN GELEN BIR YARATIKTI.....

Yine her zamanki gibi bunlari ben degil Kuran söylüyor.... simdi yalanmi benim dediklerim..... ????
  #6133  
Alt 22.07.2004, 22:59
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Sizce Rahmet diye gelen Kuranda

kadini dövmek varmidir ?????

Ne der bizim Imam Hatipciler bu hususta....

Hacalari ne anlattilar kendilerine ????

Kuranda gecen darb kelimesini nasil algiliyorlar ve Resul nasil algilamisti ??????
  #6134  
Alt 22.07.2004, 23:11
Benutzerbild von donvonramses
donvonramses donvonramses ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Hadi Enisim ha gayret!! HELE SIKI DUR

hele sabret!!
basini egme dik tut!!
Bu(yobaz&Hokkabaz saldirilari) bir kabustu farzet!!! :-)))

Rasyonel düsünen dindarlarimiz maalesef yok..olsa islam dünyasi böyle elem ve sefalet yasarmiydi???
  #6135  
Alt 22.07.2004, 23:45
Benutzerbild von cansanem
cansanem cansanem ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard seni biraz övek dedim..sen isi

batirdin yine bak olmuyo yaniiii:-)

"Bir gercekte suki.... PKK orosbulari sayesinde Türk Silahli Kuvvetleri TSK form tuttu.... bundan 20 yil önce TSK bir hicti.... ama antreman sayesinde su an süper bir form yakaladi.....
Derler ya her iste bir hayir vardir.... PKKnin hayirida TSKnin antreman yapmasi oldu......



Bir ülkenin en az 50 bin insaninin telef olmasina, trilyonlarca kaynaginin bu ise harcanmasina,bu savas sayesinde uyusturucu trafiginin ülkede kol gezmesine,koruyucularin bu ranti kaybetmemek icin uyusturucu ve cinayet isine girmesine,kontra-gerilla ve mafyanin politika ile icice girmesine ve en önemlisi ülkenin ic huzuruna ve demokrasisine büyük bir darbe vuran bu ic savasin bizden götürdüklerini ordunun antreanman yapip form yakalamasi ile TELAFI edilmis sayiyosun üylemiiiiiiiiiii!!!!!!!!

hay allah sen bana sabir verrrrrrrr...

kusura bakma eniscim;
1-amerika pkk gibi militan-gerilla taktikleriyle savasmiyor..en üst bilisim-savas teknolojilerini kullaniyor..türk ordusunun silah techizat ithalinda kimlere muhtac oldugu da malümun....amerikanin kucagindaki iken ancak ahmaklar amerikaya meydan okur!!!

eee malazgirt, dandanakan,otlukbeli savaslarindaki gibi meydan muharebeleri devri de coktannnn tarih oldu....
yani ordumuzun pkk karsisinda yaptigi antremanlar amerika ile yapilacak olasi bir savasta korkarim bir boka yaramaz kardes.....
  #6136  
Alt 23.07.2004, 00:01
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Biraz sende destek ver

uzun azmandir sende yazi yazmiyorsun buralara.....

Son zamanda Necmuittin Erbakan ideolojisiyle beslenenler basti gibi burayi....
  #6137  
Alt 23.07.2004, 00:08
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Ne alakasi var

neden böyle konulari saptiriyorsun..... elbet bende ic savas falaln istemem... nede olsa herkes Türk vatandasi....

Ben sadece olanda bir hayir aradim ve antreman olarak degerlendirdim....

Zaten ic savaslarda ne hayir olabilirki..... ama gercek suki.... su an ekisinden daha iyi durumdayiz.....

Ben sana katilmiyorum...... Türkiye son 5 yildir... kendi kaynaklariyla savunma sanayisini mobil hale getirmektedir.... ASALSAN en büyük örneklerinden bir tanesidir..... artik ucaklarini yeni moderin hale kendisi sokabiliyor..... gide git Amerikaya bagimliligimiz azaliyor..... zaten o yüzden Türkiyeden cekinilmeye baslanildi...

Farkindaysan Türkiye öyle kimseyi kolay kolay takmiyor daha.... ve öyle olmasida gerek..... hem siyasal, hem demokratik hemde savunma alaninda....

Bir devlet yükselirse her seyide yükselir.... eger cökerse herseyide cöker....

Rusya misali gibi.......
  #6138  
Alt 23.07.2004, 00:15
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard TÜRKİYE"Yİ KEMİREN ZULÜMLER (1)

1) Zulme Seyirci Kalma Zulmü: Neme lazımcılık, gelen ağam-giden paşam zulmü de denen bu zulüm, daha çok ‘pasif zalimlik’ diye anılır. Zulümlerin en tehlikelisidir. Sinsidir, kolay fark edilemez. Türkiye’de büyük kitlenin bulaştığı en yaygın zulüm budur.

2) Haram Lokma Zulmü: Türkiye’de halk tabakalarına kadar yayılmış ve hemen her bünyeyi bir biçimde zehirlemiş olan zulüm haram lokma zulmüdür. Uluslararası holdinglerimizden, arka sokaklarda kasalar üstünde maydanoz-kabak satanlara kadar herkesin pusulasını saptıran bir beladır haram lokma zulmü.

3) Kirli Siyaset Zulmü: Türkiye’nin, kirli ve ilkesiz siyasetten ve siyasetçilerden kurtulma savaşı veren bir ülke olduğu ortak kanaatlerden biridir.

Hiçbir bozukluk ve ümitsizlik yoktur ki siyaset ve siyasetçiyle şöyle veya böyle irtibat halinde görülmesin.

4) Şirk Zulmü: Şirk, putperestlik yani, Allah’ın yanında birtakım yedek ilahlar (kurtarıcılar, aracılar, efendiler, şefaatçılar) kabul eden sapmanın adıdır. Ve bu sapma Türkiye’de çok yaygındır.

Türkiye, İslam adı altında yarı Şintoist-Şaman-tevhitçi bir karma din yaşıyor. Eski Yunan ve Cahiliye Arabistanı şirk panteonlarını andıran yedek ilah kümeleri oluşmuş ve bu kümeler, pagan ilahlarına özgü yetkilerle halkı baskı altına almıştır.

Türbeperestlik Ve Şeyhperestlik diye de anılan bu zulümler, Müslüman dünyayı asırlardır perişan etmektedir.

5) Allah ile Aldatma Zulmü: ‘Sakın Allah ile aldatılmayın!’ emrini veren bir kitabın iman çocukları olmamıza rağmen siyasetten ticarete, dinden ziraate kadar tüm alanlarda Allah ile aldatılarak şaşkına çevrilen bir kitle manzarası arz ediyoruz.

6) Riya Zulmü: Riyakárlık, toplumun ádeta temel başarı aracı, dini-imanı haline getirilmiş bulunuyor. Özellikle din ve siyaset alanları riyakárlıkta yarış yapanların yarışma alanına dönüşmüş. Riyakárlığı dinin inkárı sayan İslam’ın bu uyarısı kimsenin umurunda değil...

7) İkrah Zulmü: Baskı, zorlama anlamlarındaki ikrah, dinde yer almaması gereken bir olumsuzluktur.

Türkiye’de din adına akıl almaz baskılar, yönlendirmeler, zorlamalar yürütülmekte, eğitim sistemi bu baskılarla yozlaştırılmakta, gençlik bunalımlara itilmektedir.

Serbest bırakıldığında en kötü ihtimalle günahkár olacak insanlar, bu baskılar yüzünden, gizli şirk olan riyakárlığa zorlanmakta, dindarlaştırma adı altında âdeta dindışılık yürütülmektedir. Gençlik bu örtülü şirk yüzünden ya başka dinlere kaymakta, yahut da dinsizliği yeğlemektedir. Türkiye, bu riya dinciliği yüzünden bir tür ‘yabancı dinler ve ideolojiler cenneti’ne dönüşmüş bulunuyor.

8) Servet ve refahla şımarma zulmü: Bu illet, ülkeyi kasıp kavuran temel dertlerden biri olarak büyümeye devam etmektedir. Yoksulluk ve işsizlik büyük kitlelerin belini büktükçe, haram servetlerin şımarıkları vur patlasın-çal oynasın álemleriyle halkı ádeta çıldırtıyorlar.

Televizyonların reyting rekoru kıran programlarının hemen tamamı, vur patlasın-çal oynasın programları" dır. Reytingin sonucunu kim belirliyor? Halk. Hangi halk? İsraf zulmünün faillerine tatmin sağlayan haramlar tarafından emeği sömürülüp alay konusu yapılan halk.

Demek ki, Türkiye’de zalimler gerçek zalim ama mazlumlar gerçek mazlum değil.

Her mağdur mazlum değildir.

Mağdur olmak mazlum olmanın şartlarından sadece birisidir. Mağduru aynı zamanda mazlum olması için zulümde en küçük bir payının veya rızasının olmaması gerekir.

Ne yazık ki, Türkiye’de mağdur olan halkın büyük kısmı mazlum değil. Bu böyle olduğu içindir ki zulüm bir türlü bitmiyor.

Türkiye, zalimleri, mazlumların besleyip özendirdiği bir ‘acaip’ coğrafya manzarası arz ediyor.

9) İsraf Zulmü: Kelime anlamıyla da zulüm demek olan israf (savurganlık) toplumda derin yaralar açan bir yozlaşmadır. Türkiye’de özellikle haram servet erbabıyla kamu kaynaklarını talan eden, yiyen çevrelerde doruk noktalardadır.

10) Paylaşımsızlık Zulmü: Buna, ‘sosyal adaletin iflası’ da diyebiliriz. Dinlerin vicdan ve sevgi üzerine oturtmak istediği paylaşım, çağdaş toplumlarda kanun ve kurallarla sağlanmış bulunuyor. Bizim ülkemizde sosyal adalet ve sosyal demokrasi gerçekleşmediği için, paylaşımsızlık, toplumun temellerini kemiren bir mikrop gibi varlığımızı tehdit etmektedir.
  #6139  
Alt 23.07.2004, 00:17
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard TÜRKİYE"Yİ KEMİREN ZULÜMLER (2)

11) Geleneği Dinleştirme Zulmü: Atalar-dedeler kabulü bir yığın âdet ve görenek din sanılmakta, örf, dinin âdeta temel kaynağı haline getirilmiş bulunmaktadır. Atalar-dedeler örflerini dinleştirenleri şirke bulaşmakla suçlayan Kur’an’ın bu ürpertici uyarısı kulak ardı edilmektedir.

İslam, Kur’an’a değil de ata kültlerine, özellikle Arap âdetlerine dayalı bir din haline getirilmiş bulunuyor.

12) Emanet Ve Ehliyetleri Ehline Vermeme Zulmü: En yıkıcı ve en ilkel zulümlerden biri de budur. İş ve emanetlerin ehil olmayanlara verilmesi âdeta tanrısal emir haline getirilmiş, ‘işe uygun adam’ ilkesi, ‘adama uygun iş’ ilkesine dönüştürülmüştür. Özellikle son iktidar, basının "kadrolaşma" dediği bir uygulamayla, ehliyet ve liyakatin yerine "bizden olma" ilkesini koymuş bulunuyor.

13) Kamu Kaynaklarını Talan Zulmü: Yüz bini aşkın camisi ile dinselleşmede tarihsel bir rekorun sahibi olan Türkiye, İslam’ın lanetlediği en büyük zulümlerden biri olan kamu kaynakları talanına örnek ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Müslüman Türkiye, kendi Peygamber""inin, "kamu kaynaklarını talan edenlerin cenaze namazlarını kılmadığını" unutmuş görünüyor.

Türkiye’nin ekonomik çıkmazının aşılması için sadece kamu kaynağı talancılarının çalıp çırptıklarını geri almak bile yeter. Devlet bankalarından çeşitli oyunlarla alınan ve yine çeşitli oyunlarla geri çevrilmeyen kredilerin toplamı 50 milyar dolara yakındır.

14) Emeğe İhanet Zulmü: Esas olan emektir; çünkü üretip yaratan odur. O halde nimet ve imkÂnlardan öncelikle emek yararlanmalıdır.

Türkiye’de emek; kapitale, ranta, hile ve düzenbazlığa boğdurulmaktadır.

15) Kadını Ezme-Horlama Zulmü: Kadınlarımız, Atatürk’ün eşsiz bir dirayet ve basiretle hayata geçirdiği birçok imkândan da yoksun bırakılmıştır. Kadınlarımız, çeşitli baskı ve aldatmalarla din istismarında da bir numaralı araç haline getirilmiş bulunuyorlar.

16) Sevgisizlik Zulmü: Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş gibi koca gönüllü sevgi ve rahmet anıtlarının ölümsüz nefesleriyle ıtırlanan Anadolu’nun çocukları olan bizler, ne yazık ki, o nefeslere ihanet ederek birbirimizi sevmek ve kucaklamakta en geri ülkelerden biri haline geldik.
İslam’ı, o engin gönüllü Anadolu erenlerinin nefesiyle hayata sokan ‘Türkmen yorumu’nu bırakıp kılıç, kin ve çıkar perdesinden algılayan Arap-Acem yorumlarıyla kavrama sürecini açtığımızdan beri din, hayatımızı rahmet unsuru olarak giremiyor; kin, dalaş, riya ve sömürü enerjisi olarak giriyor.

Paylaşmıyoruz.

En küçük bir kırgınlığı kin ve düşmanlık vesilesi yapıyoruz. Birbirimizi saymıyoruz, birbirimize tahammül göstermiyoruz. Bu çürüyüşümüzü bilen dış güçler, bizi sudan bahanelerle birbirimize düşürüp kavga ve kana itmekte hiçbir zorluk çekmiyorlar.

Türkiye""de sevgisizliğin bir günah, bir zaaf olmaktan çıkıp bir din ve şehvet haline geldiğinin en şaşmaz göstergelerinden biri, belki de birincisi, insanların diri diri yakılabilmeleridir.

En büyük Neron zulmünden beter bir acımasızlıkla Sivas""ta 38 insanı diri diri yakanlar, bu ülkenin çocuklarıdır. Dahası, onları "din ve iman" (hâşâ) adına savunan ve alkışlayanlar da bu ülkenin çocuklarıdır.
  #6140  
Alt 23.07.2004, 00:26
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard ADEM KIMDIR ???

Evren teorisini kanitlayan bir mekaleyi dün Prof Dr. Süleyman Ates Hocamiz Vatan gazetesinde yazdi...

60 yildan fazla bir dinde uzmanlik ehliyeti olan Süleyman Hoca.... Ademin varligini ve sonuc olarak kendi ve Kuranin görüslerini net bir sekilde aciklayan bir yazi yazdi.....

Isteyen Vatan gazetesindeki 22.07.2004 lü yazisinda görebilir


Vatan gazetesinden alinti
-----------------------------------------------

"İnsanlığın yaratıldığı tek nefis Âdem"dir"
Kur"ân, insan yaratılışını öyle esnek bir ifadeyle anlatmıştır ki, ne kitap ehline, ne de bilim adamlarına itiraz yeri bırakmıştır




Kur"ân, insan yaratılışını öyle esnek bir ifadeyle anlatmıştır ki, ne kitap ehline, ne de bilim adamlarına itiraz yeri bırakmıştır. Bu ifade, kitap ehlinin söylemine ters düşmez. Çünkü onlara göre insanlığın yaratıldığı tek nefis Adem"dir. Kur"ân"ın söylemi, onların bu inancına uyduğu gibi nâs (insanlar) tabiriyle bir ulusun kastedilmiş olması da mümkündür.

Bu durumda her ulusun bir tek ana babadan yaratıldığı anlatılmış olur. Ayrıca bir tek nefisle insanın ürediği döllenmiş yumurta da kastedilmiş olabilir. O zaman da bütün insanların zigot denilen tek hücreden yaratıldığı anlatılmış olur. Hasılı ayet, hem kitap ehlinin, hem de bilim adamlarının inancına uygun bir esneklik taşır (Bkz. Reşid Rıza, Menâr Tefsiri, 4/325-326).

İlk canlıyı kastediyor
-----------------------------------------
Nisa Suresi"nin l"inci ayetinde, "Ey insanlar, sizi bir tek nefisten (nefes alan candan) yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun" buyurulmaktadır. Bu ayetteki nefis kelimesi, aslında canlı anlamına gelir. Nefes de canlılık belirtisi olan soluk alıp vermeye denilir. Genellikle müfessirler, buradaki nefis kelimesiyle Hz. Adem"in kastedildiğine kani olmuşlardır.
--------------------------------------------
Bizim kanaatimize göre ayetteki nefis, Hz. Adem"i değil, insanın aslı olan ilk canlıyı kastetmektedir. Birçok ayette, insan yaratılışının bazı aşamalardan, evrim safhalarından geçirildiği belirtilmiştir. Nuh Suresi"nin 12-13"üncü ayetlerinde, "Size ne oluyor ki, Allah için saygı (göstermek) istemiyorsunuz? Oysa O, sizi çeşitli aşamalar halinde yarattı" buyurulmaktadır. Demek ki insan, hemen birdenbire ortaya çıkmış bir varlık değil, uzun bir tekâmül sonucu süzüle süzüle yaratılmış en mütekâmil varlıktır.

Mekke halkın atası
İşte yüce Allah, bu ayeti kerimede, kâinatın özü olan bu varlığın yaratılışının ilk aşamalarından birine, ilk üreme safhasına işaret buyurmaktadır. Muhammed Abduh"un yorumuna göre, nefs-i vahide ile Adem"in kastedildiğine dair bir açıklık yoktur. Müfessirlerden bazılarına göre, "en-nâs: insanlar" şeklindeki bu tür hitaplar, Mekke halkına yahut Kureyş kabilesine yöneliktir.

O zaman nefs-i vahide ile kastedilen, Mekke halkının atası Adnan olur. Eğer en-nâs tabiriyle bütün Araplar kastedilmiş ise o zaman tek nefis, bütün Arapların atası Ya"rub veya Kahtan olur. Eğer en-nâs ile bütün insanlık kastedilmiş ise o takdirde bu ayetten herkes kendi inancına göre insanlığın atasını anlar. (Devam edecek)



Eski Diyanet İşleri Başkanı
Prof. Dr. Süleyman Ateş
Fax: 0212 356 26 81
E-Mail: suleymanates@gazetevatan.com

<a href="redirect.jsp?url=http://www.gazetevatan.com/cat/sates.asp?kid=29
" target="_blank">http://www.gazetevatan.com/cat/sates.asp?kid=29
</a>
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu