Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #24211  
Alt 14.09.2005, 10:38
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard 1 Ikincisi Basma Hanim ????

GB nizdeki fotoda cocuklara ne kadar örnek oldugunuzu gösteriyor.

Bir yasli bayanin orta parmagini gb nizde gösterirseniz cocuklarinizda aynen sizin gibi yaslilari insan yerine koymaz.


TV ler ve fantazi hayatlara özenmeyin cocukalarda o gibi seylere özenmez ve sorun cözülür bence.

astalavista...........
  #24212  
Alt 14.09.2005, 10:47
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Cocuklari Basi Bos Biraktinmi

Çocuk eğitiminde annenin sorumluluğu çok önemlidir. Çocuklarının kişilikli yetişmesinde annenin rolü babanınkinden çok daha büyüktür. Çünkü çocuklar babadan daha çok anneye yakındırlar. Zamanlarının çoğunu anneleriyle geçirirler. Dolayısıyla anne çocuklarıyla ilgili her özel durumu yakından bilir ve tanır. Akıl ve zeka durumlarını, neye eğilimli olduklarını anne, daha iyi bilir. Bunun tabii sonucu olarak, müslüman kadının yerine getirmekle yükümlü olduğu, yapmaması halinde de sorumlu olduğu görevlerin başında, edep ve terbiye ölçüleri içinde çocuklarını yetiştirmek gelir.

İslam’da kadına verilen en uygun vasfın analık olduğunu görürüz. Organizması analık vasfına göre düzenlenmiştir ve insan neslinin devamı ananın fonksiyonları ile yakından ilgilidir.

Anne çocuk ilişkisi çok yönlü ve psikolojik açıdan farklı sonuçlar doğuran fıtri bir ilişkidir.

Kuran’ın, annenin çocuğunu modern psikolojide “bebeklik dönemi” kabul edilen “tam iki yıl” emzirmesi yönündeki tavsiyesi (Bakara 233) çocuğun beden yapısının teşekkülünde anne sütünün önemini ortaya koyar. En son tıbbî gelişmeler de beden ve ruh sağlığı konusunda anne sütünün yerini başka hiçbir gıdanın, anne kucağının yerini de başka hiçbir ortamın alamayacağını göstermiştir. Hayata gözünü açan insan yavrusu, etrafında güvenli ve rahat bir dünyanın mevcut olduğu hissini yaşadığı ölçüde ruhen gelişip olgunluğa doğru ilerler. Anne ile çocuk arasındaki fıtrî bir duygu olan anne sevgisi ve şefkati, çocuğun rûhî melekelerinin sağlıklı gelişmesinde temel etkendir. İlmî araştırmalar, bu sevgiden mahrum olarak büyüyen çocuklarda güçlü bir kişilik yapısının ve temel güven duygusunun yerleşmesinin hemen hemen imkânsız olduğunu göstermiştir. Bu bakımdan İslam dini çocuğun belli bir yaşa kadar annesinin yanında kalmasını öngörür. Herhangi bir sebeple anne ve baba arasında bir anlaşmazlık çıkarsa, hukuk, çocuğun (erkek ise 7-9 yaşına kız ise 9-11 yaşına kadar) annenin yanında kalmasını hükme bağlamıştır.

Annelerin çocuklarıyla ilgilenmesinin sayısız sevapları olduğunu şu rivayetten anlıyoruz.

Esma binti Yezid el Ensari’den rivayet edildiğine göre Esma, Peygamber efendimiz ashabının arasındayken ona gelerek şöyle dedi:

“Annem ve babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü! Ben kadınların sana gönderdikleri elçileriyim, Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber olarak göndermiştir. Sana da, seni gönderen Rabbine de iman ettik. Biz kadınlar topluluğu sizlerin evlerinize kapatılmış, evlerinizin temelleriyle kuşatılmış ve karnımızda çocuklarınızı taşır durumdayken, siz erkekler Cuma namazı kılmak, camilere ve cemaate çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, defalarca haccedebilmek, bunlardan daha önemlisi cihat edebilmek gibi faziletlerle bizden üstün kılındınız. Ancak sizden biriniz, hac ve umre ziyaretinde bulunmak ya da Allah yolunda cihat etmek amacıyla evinden ayrıldığı zaman sizin mallarınızı biz korur, iplik eğirir elbiselerinizi dokur ve çocuklarınızı besleriz. Öyleyse bizler sizlerin yaptığı bu hayır ve sevaplı işlerin hayır ve sevaplarında sizlere ortak olabilir miyiz?

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Esma’nın bu sözlerini dinledikten sonra yanlarında bulunan ashabına dönerek: “Siz hiçbir kadından dini ile ilgili konularda bundan daha güzel bir soru işittiniz mi?” buyurdu. Onlar da, ‘Ey Allah’ın elçisi biz bir kadının böyle güzel bir şekilde anlatabileceğini zannetmezdik’ dediler.

Peygamberimiz tekrar o kadına seslenerek: “Ey kadın iyice anla ve seni gönderenlere de anlat. Kadının kocasıyla iyi geçinip, kocasının kalbini kazanması ve işlerinde kocasının muvafakatini almaya özen göstermesi, o faziletli işlerin hepsine denk olur.”(Müslim) buyurmuşlardır.

Ailede daha çok koruyucu ve fedakâr olan annedir. Anne çocuk için örnek modeldir. Bir düşünür “İyi bir anne, yüz öğretmene bedeldir.” demiştir.

Çocuğa doğru yolu gösteren, Rabbini tanıtan, Kur’an’ı öğreten, Peygamberini tanıtan annesidir. İlk vicdan, ilk sevgi, ilk acıma hislerini ona veren annesidir.

Dünya hizmetleri, maddî zorluklar, para ve mal endişeleri gibi dünyevî menfaatlerin hepsi maneviyatın sağlanması ve ebedî saadeti kaybetme endişelerinden sonra gelmelidir. Bu sebeple annenin, dînî ilim tahsili ile idrakinin açılarak genişletilmesi ve basiretsizlikten kurtulması lazımdır. Çünkü “kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez” prensibini unutmamak gerekir.

Anne görevinin bilincinde olmalıdır.Anne ilk öğretmendir.

“İyi evlatlar iyi anaların meyveleridir” sözü bir gerçeğin ifadesidir.



TERBİYEDE UYGULANACAK METOTLAR

Çocuk yetiştirme konusunda pek çok tavsiyeler yazılı kitaplar vardır. Bununla birlikte çocuklar arasında o kadar çok farklılıklar vardır ki, bütün çocuklar için geçerli olacak formüller vermek kolay değildir. Çocuk yetiştirmede doğru olarak kabul edilen ilkelerle onların yorumları zamanla değişmektedir. Sosyal şartların değişmesi ile çocukların eğilimlerinde de değişmeler olmaktadır. Örneğin bizler ve çocuklarımız arasında çok büyük farklılıklar var. Oyunları, hayattan beklentileri gibi..

Çocuk eğitimi yapılırken onun sahip olduğu kabiliyetleri, mizacı, iyilik ve kötülüğe meyilli olması dikkate alınmalıdır. Gazali: Tabiatlar muhteliftir, bazısı terbiyeyi zor kabul eder bazısı kolay kabul eder, demektedir.

Elbetteki çocuğun yaratılışıntan intikal eden özellikleri arasında iyi ve kötü olanları vardır. Her çocuğun buna bağlı olarak reaksiyonları, sinir sistemleri farklılık arz eder. Bütün bunlara rağmen çocuklara iyi bir terbiye verebilmek için uygulanabilecek çeşitli metotlar vardır. Bunlardan önemli olarak gördüğümüz birkaç metot aktaracağız.



ÖRNEKLİK METODU

Eğitim sahasında model şahsiyetin çocuk psikolojisi üzerinde büyük tesirleri vardır. Çocuk genellikle ana-babasını taklit eder. Hatta ana-babası çocuğu (İslam fıtratı üzere doğan çocuğunu) Yahudi – Hıristiyan – Mecusi yapabilir.(Hadis)

Örnek olma metodu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin en temel eğitim metotlarından biridir. Çünkü insanoğlunun genel özelliği, gördüğünü daha çabuk kavramasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Peygamberin örnekliği konusu önemle vurgulanır.

Ahzab suresi 22. ayet:

“And olsun ki, sizin için sizden Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Rasulullah’ta güzel örnekler vardır.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ibadet ve ahlakta bütün insanlara en yüksek mertebede örnek ve rehberdir. İnsanlar her devir ve çağda Peygamberin o çok kapsamlı ibadet ve ahlakını en kâmil manada örnek olarak bulacaklardır. Yetişkin bireyler için eğitimde örnek ne kadar önemli ise yetişme çağında olanlar için örnek model çok daha önemlidir. Çocuklar bilgi birikimlerini, görerek artırırlar.

Ana-babanın güzel örnek olmaları durumunda çocuk, onların söz ve davranışlarını kontrol ve denetime tabi tutacak, neden ve nasıl sorusuna cevap isteyecektir. Bu aşamada çocuğa verilecek cevap hayırlı ve ikna edici olursa sonuç hayırlı olacaktır.

Çocuklarımıza yapmalarını istediğimiz durumlarda öğüt vermeden önce kendimiz o şeyi yapıp yapmadığımızı kontrol etmeliyiz. Anne çocuk arasındaki ilişkide güven çocuğun yetişkin olduktan sonra insanlarla olan ilişkilerinin temelini oluşturacaktır. Sürekli olarak annesi tarafından kandırılan bir çocuk yetişkin bir birey olduğunda, zorlandığını hissettiği an yalan söyleyerek insanları kandırma yoluna gidecektir.

Bir Hatıra:

“Hollanda’ya gezmeye giden bir gezgin, misafir olduğu evin küçük çocuğunu sevmek için yanına çağırır ancak çocuk gelmek istemez. Adam çocuğu yanına getirebilmek için ona bir şeker vereceğini söyler. Çocuk bunun üzerine adamın yanına gider. Adam çocuğu kucağına aldığı anda evin hanımı adamdan çocuğa şeker vermesini ister. Ancak adamda şeker yoktur. Adam kendisinde şeker olmadığını söyleyince kadın çocuğunu adamın kucağından alır ve adamın hemen evini terk etmesini söyler, çünkü, siz çocuğuma yalan söylemeyi öğretiyorsunuz, der.”

Çocuğun tabiatı saf olduğu için, iyi ve kötü huyları kendi akranlarından, en yakın ve en çok ilişki kurduğu insanlardan öğrenir. Bir bakıma karakterinin oluşma dönemi olan 0-5 yaşları arasında en çok beraber olduğu annesinden öğrenir. Çocuğunun yanında sürekli olarak şikayetlenen bir annenin çocuğunda da aynı özellikler görülecektir. Ya da çocuğunun yanında sürekli olarak başkalarını eleştiren bir annenin çocuğu da arkadaşlarını eleştirecektir. Ya da eve gelerek veya telefonla kendini arayan birisi için evladına “babam yok de” dedirten bir baba yalnızca çocuğuna yalancılığı öğretiyor demektir. Yine anne ve babanın çocukları yanında ya da bizzat çocuklarına geçmiş dönemlerinde yapmış olduğu kötülükleri anlatmaları çocuğun da büluğ çağında benzeri işleri yapmasına sebep olabilir.

Çocukların karakter oluşumu döneminde onlara iyi ve değerli insanları övmeli, kötü ve düşük karakterli insanları da yermelidir. Bu sayede çocuklar iyi insanlara imrenir ve onları örnek almaya çalışırlar, kötülerden de uzak durmaya çalışırlar. Fakat en etkin yöntem ise çocuğu zaman zaman iyi insanların ziyaretine götürmektir.

Sadece çocukların değil yetişkinlerin de salih insanlarla beraber olması konusunda Tevbe suresinde “Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun” şeklinde açık bir emir bulunmaktadır.

İnsan tabiatı, çevresinden etkilenme ve çevresini etkileme özelliklerine sahiptir. İyi insanların yanında bulunanlar onların güzel davranışlarını önce taklit etmeye sonra da bilinçli olarak tekrar etmeye başlayacaklardır. Bunun ötesinde insan ruhu, içinde bulunduğu güzel ortamlardan etkilenir. Bunun için evlerde kurulan güzel konuşma ortamlarından çocukların da istifade etmesi için onları o ortamlardan uzaklaştırmayınız. Konuşmalardan hiçbir şey anlamasalar bile ruhlarında güzel duyguların temelleri atılmış olacaktır.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor:

“Bir kimsenin çocuğunu terbiye etmesi ve ona edep öğretmesi, her gün bir miktar sadaka vermesinden daha hayırlıdır.”

Ebu Saîd radıyallahu anh anlatıyor: Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Kim "üç kız" veya "üç kız kardeş" veya "iki kız kardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te"diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."

Sonuç olarak: Çocuk her organı ile tam bir insandır. Ve sürekli olarak çevresini süzerek öğrenme ve anlamaya çalışır. Annenin her hareketine bir anlam vermeye çalışır. Eğer ona aklî açıklamalar yapılmazsa çocuk kendisine göre bir sonuç çıkarır. Özellikle söz ve davranışlarımız onun tertemiz bir beyaz sayfa gibi olan zihninde kalıcı etkiler oluşturacaktır. Biz de belki de farkında olmadan ya şahsiyetli ya da şahsiyeti bozuk bir insan yetiştirmiş olacağız.



SEVGİ METODU

Vazgeçilemeyecek metotlardan birisi de SEVGİ metodudur.

Öğretim kafaya, eğitim ise daha çok kalbe hitap eder.

Çocukla iletişim, ona yaklaşma, terbiyenin asıl ve ilk aşamasıdır. Aile, çocuk ile olan diyalogu sayesinde “terbiye” müessesinin temelini atar.

Kucağa alıştan başlayarak, öpüp, koklayarak süren bu diyalogdaki sevgi, en insanî, en asil tarzdır.

Sevgi…

Ama nasıl bir sevgi?.

Çocuğun her istediğini yerine getirmek, onu her vesile ile öpmek, pahalı oyuncaklarla ödüllendirmek gerçek sevgi değildir. Sevgi, ilgilenmek, çocukla beraber olmak, onunla bir şeyleri paylaşmak, onun yanında olduğumuzu, ona önem verdiğimizi hissettirmektir.

Hz. Peygamber’in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i omuzlarına alıp taşıdığı, secde de iken omuzlarına çıkan torunlarının secdeden doğrulurken düşmemeleri için secdeyi uzattığı hatta ashabına hutbe irat ederken onları kucağında bulundurduğu bilinen gerçeklerdendir.

Berâ radıyallahu anh anlatıyor:

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi, Hasan ve Hüseyin omuzlarındayken gördüm. Şöyle dua etti:

“Allahım, ben bu ikisini seviyorum, sen de sev!” (Buhârî)

Sevginin gereğinden az ifade edilmiş olması çocuğu en önemli ve zarurî ihtiyacından mahrum bırakmak demektir. Bu da çocuğa karşı büyük bir haksızlıktır.

Çocuğun her isteğini yerine getirmek çocukta ailede tek belirleyicinin kendisi olduğu hissini uyandırır ki bu, çocuğun yetişkin olduğunda çevresi ile ilişkilerinde problemler doğmasına neden olabilir. Her isteğinin yapılmış olmasına alışan çocuk bunu her zaman isteyecek bu da arkadaşları ile iletişimini bozacaktır. Bunun tersinde de yani şımarmasın, olgun, efendi olsun ya da hanım hanımcık olsun diye her zaman istekleri reddedilen, yeteri kadar sevgi görmeyen çocuklarda da kendine güven duygusu yeterince gelişmeyecektir.

O halde her konuda denge esas olduğu gibi sevgide de denge esastır.

Bir de pazarlıklı, şartlı sevgiler var: “Yaramazlık yaparsan seni sevmem!..” Ya da “bakkala gidersen seni severim.” gibi. Sevgiyi şartlara bağlamak küçük ve hassas bir çocukta, yanlış bir düşünceye yol açabilir.

Çocuklarımıza dini terbiye verirken, anne ve babaların hatırlarından çıkarmamaları ve çok dikkat etmeleri gereken önemli husus, onların kalplerine Allah ve Peygamber sevgisini yerleştirmek olmalıdır.

Çocuklarda doğuştan Allah korkusu yoktur. Kendilerine Allah Teâlâ nasıl anlatılırsa onlar öyle inanırlar. Onun için çocuklara Allah inancı ve iman duygusu öncelikle “sevgi” ile verilmelidir. “Yalan söylersen Allah seni taş yapar” yerine “doğruyu söylersen Allah seni daha çok sever”, “Allah iyilik yapan çocukları cennetine koyar” gibi ifadeler çok daha doğrudur.

Sevgi dolu bir kalple Allah’a yöneltilecek çocukların, kendilerine güven duyguları gelişecektir. Onlar her zaman Allah’ın kendilerini koruyacağına inanacaklar ve sıkıştıkları zamanlarda Allah’a sığınacaklardır.

Unutulmamalıdır ki sevgi bütün canlı varlıkların -bitkiler dâhil- ortak olgusudur.



TEDRİCİLİK

İnsan psikolojisi için en uygun eğitim-öğretim metodu tedricîlik metodudur. Bu metot uygulanırken muhatabımızın durumu göz önünde bulundurularak bilgiler zaman içinde peyderpey verilir.

Öğrenme, çocuk için anne rahminde başlar. İlk öğrendiği parmak emmektir. Dünyaya geldiğinde bu bilgiyi kullanacaktır. Anne rahminde bu ona Rahman tarafından verilir. Ancak dünyada görerek-duyarak-uygulayarak öğrenecektir. Bu zaman zaman çokça soru sormalara neden olabilmektedir. Bu anda anneye iki vazife birden düşmektedir. Birincisi sabır. Çocuğun soruları ne zaman, nerede ve hangi konulardan olacağı belli olmadan gelebilir. Böyle bir sürprize hazırlıklı olmalı ve çocuğa o anda sabır göstermeli. İkincisi ikna edici açıklamalar yapmalı ya da o konuyu kendisine daha sonra anlatacağını söyleyebilmelidir. Ama kesinlikle doğru olmayan bilgi verilmemelidir.

Örnek; beraberce bulunulan bir aile toplantısında çocuk, “anne ben nasıl oldum?” diye sorarsa: “Evladım seni leylekler getirdi; demek zamane çocukları karşısında kendimizi küçük düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çünkü çocuklarımız tv. gibi iletişim araçlarından leylekler tarafından getirilmediklerini çok iyi biliyorlar.

Bu soruya en makul cevaplardan birisi: “Yavrum seni Allah yarattı, dünyaya da ben getirdim. Bunun için hem sen hem de biz Allah’a şükretmeliyiz” şeklinde olabilir.

Tedricîlik metodu Kuran ve Peygamber metodudur. Hz. Allah İslam toplumunu yetiştirebilmek için Peygamberine Kur’an’ı 23 yılda inzal etmiştir. Bazen bir davranışı topluma yerleştirebilmek için farklı farklı zamanlarda birden fazla ayet inmiştir. Bu konuda Hz. Peygamber:

“İnsanlara, anlayabilecekleri seviyede konuşunuz.” buyurmaktadır. Dikkat çeken nokta ‘’konuşunuz’’ ifadesidir.



İKNA METODU

Hz. Peygamber çocukları eğitirken onlara yaptıkları yahut yapacakları davranışların muhtemel sonuçlarını açıklayarak onları bilgilendirmiştir. Hatta Peygamberimiz olumsuz tavır gösteren kişileri de kızmadan bağırmadan, tahkir etmeden güzellikle ikna etmeye çalışarak hatasından döndürmeye çalışmıştır.

Bir örnek: Bir gün Kureyş’ten bir genç gelerek Hz. Peygamberden; kendisinin bir kadınla zina edebilmesi için kendisine izin vermesini ister. Bu anda orada bulunan ashabı kiram öfkelenir ve gence haddini bildirmek isterler. Hz. Peygamber buna izin vermez ve genç ile konuşmaya başlar; Gence;

- Annenin zina etmesini ister misin?

- Hayır, ya Rasulullah

-Zaten annesinin zina etmesi hiç kimsenin hoşuna gitmez. Peki, bir başkasının kızınla zina etmesine razı olur musun?

-Hayır

….

Hz Peygamber gencin zina etmek istediği bir bayanın bir başkasının annesi, kızı, kızkardeşi, halası, olacağını anlatmıştır. O genç isteğinin ne kadar çirkin olduğunu anlamış ve pişman olmuştur.

Çocuk bir şeyi öğrenmekte ki gayenin ne olduğunu iyi kavradığı, yaptığı işin doğruluğunu, kendine sağlayacağı faydaları fark ettiği zaman daha faal duruma geçer.

“Ben öyle istiyorum” “Böyle yapmak mecburiyetindesin” gibi ifadeler çocuklarımızı asla tatmin etmiyor. Çocuk ikna olmamış ise sabır ve kararlılık göstererek başka bir uygun zamanda bir daha ikna etmeye çalışmak gerekir.



MÜKÂFAT METODU

İnsan takdire alışıktır. Bu sebepten aşırıya kaçılmadan, şımartılmadan verilen mükâfatlar, çocuğu iyi şeyler öğrenmeye motive eder. Çocuk dikkat çekici bir iş yaptığında, ara sıra mükâfatlandırılsa teşvik edilmiş olur. Mükâfatlar her zaman maddî değildir. Bazen onu alkışlamak, ona sarılmak vb. ona verilebilecek iyi bir mükâfattır.

Mükâfat, çocukta vazifesini yapma şuurunu geliştirmiyorsa, o zaman her işin karşılığını bekleyen menfaatçi bir tip ortaya çıkar.



OYUN METODU

Çocuklar için en etkin eğitim-öğretim metotlarından biride oyun metodudur. Oyundan maksat, vakit doldurmanın, ya da çocuğunuzun siz iş yaparken ayağınızın altından uzak durmasının ötesinde, çocuğun rahatlamasıdır. Bununla birlikte oyun çocuğun hem kabiliyetlerinin ortaya çıkmasını sağlar hem de çocuğun ufkunu açar. Arkadaşlar ile oynanan oyunlarda çocuk paylaşımı öğrenir. Oyun içinde kendisine düşen görevi yerine getirirken de sosyal yaşantıya ilk hazırlık dönemini geçirmiş olur.

Bir anne zaman zaman çocuğunun oyununa katılarak ona güzel bilgiler, doğru davranışlar öğretebilir.

Bir kız çocuğunun bebekleriyle, erkek çocukların arabaları veya oyuncak silahları ile oynaması onları hayata yavaş yavaş hazırlayacaktır. Günümüz ekonomik şartlarında aileler çocuklarının okuyabilmesi için çocuklarını aşırı bir şekilde zorlayabiliyorlar. Unutmamak gerekir ki çocuklar eti-kemiği ve özellikle de ruhlarıyla bizim çocuklarımız



TERBİYEDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR



DEVAMLI DUA EDİLMELİ

İnsana her zaman, her yerde istenilen düzeyde eğitim vermek zordur. Eğitimcinin elinde her şeyi beceren sihirli bir değnek olamayacağına göre, gelecek neslin yetişmesinden daima endişe içinde olunmalıdır.

İstenilen sonucun alınmasında daima Allah’ın takdirinin asıl olduğu unutulmamalıdır. Bunun için de her zaman Allah’ın yardımının ulaşması için sık sık Allah’a dua edilmelidir.

Dua, İslam eğitiminin temeli ve önemli usullerinden biridir. Duasız eğitim Allah’ın mülkünde, O’nun müdahalesi olmadan bir iş yapmaya benzer.

Dua, insanı Allah’a yaklaştıran, Allah’ın rahmet ve inayetini celbeden ve ilahî bereketi artıran bir hareket noktasıdır.

Örnekler:

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in duaları:

“Ey Rabbimiz, bizi sana teslim olan kul eyle ve bizim neslimizden sana teslim olan bir ümmet meydana getir. Ey Rabbimiz, soyumuzdan gelen müslümanlar içinden, onlara ayetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten ve onları günahlardan temizleyen bir peygamber gönder.”(Bakara 129 )

Hz. İbrahim başka bir duasında Allah’a şöyle yalvarır:

“Rabbim! Beni ve neslimi namaza devam edenlerden eyle.”(İbrahim 40)

Kuran’ı Kerimden bir dua örneği de şöyledir. Furkan 74:

“Ey Rabbimiz! Bize, hanımlarımızdan ve nesillerimizden gözlerimizin nuru olacak iyi kimseler yetiştir ve bizi korunan kimselerden yap.’’

Anne ve babaların çocukları için yapacakları duaların önemini şu hadis çok güzel açıklamaktadır.

“Üç dua reddolunmaz, kabul olunur: Misafirin duası, mazlumun duası ve evladı için babanın yapacağı dua.”

Duaların ne zaman kabul olacağı belli olmadığından her fırsatta dua etmeye gayret göstermeliyiz.



BEDDUADAN SAKINMAK

Evlatlarımız bize tevdi edilen çok önemli emanetler olduğuna göre onların üzerinde titizlikle hareket etmeliyiz. Yaramazlıkları esnasında dahi onların hayrını dileyebilecek bir dil alışkanlığına sahip olmaya çalışmalıyız. . Zaman zaman da olsa çocuğuna beddua eden anne ve babalar çocuklarında ortaya çıkan olumsuz davranışlardan şikayetlenmemelidir.

Örnek: Toplum içinde huzursuzluk çıkaran bir evladından bıkan -sabırsız- bir baba camide cemaate namaz kıldırdıktan sonra cemaate dönerek:

“Cemaat, ben içimden bir dua edeceğim siz de amin deyiniz” der ve duasını eder. Duanın sonunda duasının kabul olunduğu ilham olunur. İlk anda memnun olan baba çok kısa bir süre sonra ömür boyu kendisine vicdan azabı çektirecek bir hata yaptığını anlayarak, daha mihraptan ayrılmadan hıçkırıklarla ağlamaya başlar. Bu durumun nedenini soranlara: “Benim bir oğlum vardı kendisinin ahlakı zayıf idi. Zaman zaman komşulardan ve birçok insandan onun hakkında şikâyetler oluyordu. Bizim uyarılarımızı da dinlemiyor ve bizi komşularımız arasında zor duruma sokuyordu. Bunun için ben de bu çocuktan kurtulmak için Allah’a bu çocuğu yanına alması için dua ettim. Ve biraz önce ilham olundu ki duamız kabul olunmuş. Bunun için ağlıyorum. Ancak ağlamamın sebebi oğlumun vefatı değil. Yanlış duam. Eğer oğlumun ıslahı için dua etmiş olsaydım, o şimdi hem yaşıyor olacaktı hem de bizim için hayırlara sebep olacaktı.”

İmam Gazali çocuğun çok azarlanmasının, bu tür sözler duymaya alışmasına ve artık ona söylenen sözün tesirsiz kalmasına neden olacağını belirtir. Aynı şekilde İmam Şafi de çocuklara kötü söz söylemekten, hakaret etmekten sakınılmasını ister. Böyle yapılmadığı takdirde çocuğun kardeşlerine ve hatta anne ve babasına karşı aynı şekilde konuşmaya kalkışacağını söyler.

Çocuklar yaramazlık yaptıklarında ya da bir şey kırıp döktüklerin de onlara karşı; terbiyesiz, ahlaksız, hayvan, lanet olsun, Allah cezanı versin, Allah’ın cezası, kahrol vb. gibi çirkin kelimelerle tekdir, tazir ve beddua etmemeliyiz. Zira bu hareket şeytandandır. İnsan bu sözleri sarf ederek hem günaha girmiş olur hem de çocuğunun bedbaht yetişmesine amil olmuş olur.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

“Kendiniz çocuklarınız ve mallarınız hakkında beddua etmeyiniz. Çünkü Allah’ın her dileği kabul edeceği bir vakte rastlayabilirsiniz. O zaman da beddualarınız kabul edilir.”



TATLI DİLLİ VE GÜLERYÜZLÜ OLMAK

Prensip olarak anne ve babalar çocuklarını tatlılıkla ve ikna ederek terbiye etmelidirler. Tatlı dil ve güler yüz terbiyenin temelini oluşturur. Çocuğu isyana sevk edecek baskı ve şiddetten kaçınılmalıdır. Bu konuda, “Baba ve annenin yuvada sevgi ile terbiye edemediğini hayat acımasızca terbiye eder. Hayatın terbiye edemediğini de cehennem terbiye eder’’ sözü unutulmamalıdır. Çocukları hayatı boyunca bir kere olsun azarlamayan Rasulullah, onları gücendirecek tavır ve davranışta bulunmazdı. Bir gün namaz kıldığı sırada Zeynep binti Ebi Seleme önünden geçince “onlar her zaman galip gelir.” diyerek hoşgörü göstermiştir.

Kur’an-ı Kerim’de, Lokman aleyhisselamın oğluna nasihati sırasında kullandığı dilin nezaket içerdiği açıkça görülmektedir. Lokman aleyhisselam:

“Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma. Doğrusu şirk büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman 12)

Anne ve babalar çocuklarına, aşağılayıcı, emir verir tarzda hitap etmekten kaçınmalıdırlar. Aile bireyleri de dillerini kibarlığa ve güzel hitaba alıştırmaya çalışmalıdırlar. Çocuklarının yaptığı bir iyiliğe karşı: ‘’Teşekkür ederim, Allah razı olsun, eline sağlık evladım, gibi onların hoşuna gidecek ifadeler kullanmaya özen göstermelidirler.

Çocuğa bir iş yaptırabilmek için emir cümleleri yerine, “Bunu yapmayı ister misin? Ders çalışacak mısın? Biraz buraya gelir misin?” gibi ifadeler kullanılabilir. Çocuk bir şey söylediğinde garipsenecek şeyler olsa bile, alay, istihza havasına girmemek, gülmemek ya da başkalarıyla konuşmamak, etraftaki herhangi bir şeyle meşgul olmamak gerekir. Ona ciddiyetle cevap vermek gerekir.



ALTERNATİFLER BULMAK

Bazen annelerin veya babaların çocuklarını hayata hazırlarken başvurdukları yanlış yollardan biri de çokça yasaklamalar koymaktır. “Sen yapamazsın! Sen bilmezsin! Öyle konuşma, ayıp!” gibi. Bu ifadeler bazen öyle bir hal alır ki çocuk ne yapacağını, nasıl yapacağını, ne söyleyeceğini hatta nerede duracağını bile şaşırır bir hâle gelir. Giderek beceriksizleşir veya aptal olduğunu zannederek üzülür. Bazı anne – babalar da bu yasaklamaların içine dini kavramları da sokarlar. “Öyle konuşma günah, böyle yapma haram” gibi. Halbuki çocuklar masumdur.

Bütün bunlar yapılırken yanlış yapıldığının farkında olmayan anne ve babalar maalesef azımsanmayacak kadar çoktur. Halbuki çocuklar oynayacak ve enerjilerini harcayacaktır. Onlar büyükler gibi ağırbaşlı olamazlar. Oturup-kalkmalarında, hareketlerinde kontrollü olmaları zordur. Kaldı ki, yasaklamalar çoğu kere aşılacaktır. O zaman yapılması gereken iş onlara alternatifler sunmaktır. Örneğin, salon da oynamak isteyen bir çocuğa ‘Çık oradan’ demek yerine kendi odasında oynamasını söylemek daha makuldür.

Unutulmamalıdır ki çocuklara yasakların mantığını anlatmak ve bunu kabullendirmek hemen hemen imkânsızdır. O halde yasak koymak yerine alternatifler bulmak daha makuldür.

Misal: Hurma ağacını taşlayan çocuk Hz. Peygambere şikayet edilir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, çocuğa ağacı taşlamamasını ancak ağacın dibine düşmüş olan hurmalardan yemesini tavsiye eder. Yani yasaklamak yerine çocuğa alternatif sunmuştur.



ÇOCUKLARA İLGİ GÖSTERMEK

Bir kimseyi bir konuda hareketlendirmenin yolu onunla ilgilenmektir. Eğitimde temel esaslardan biri eğiten ve eğitilen arasında iyi bir diyalogun kurulmasıdır. Bunun en kolay yolu da eğitimcinin muhatabı ile yakından ilgilenmesidir.

İlgi esastır. Karnını doyurmak, altını temizlemek, okula göndermek ilgi değildir. Asıl ilgi, çocukla zaman geçirmek, ona onu sevdiğimizi, onun bizim için çok kıymetli olduğunu hissettirmektir. Hatta zaman zaman verilen cezaların bile onun yararı için verildiğini anlamasını sağlamaktır. Ananın kanı, süt ve et olduysa anne ve babanın ilgisi şahsiyet olacaktır.

İlgilenmede üç yön vardır.

1- İçimizden gelmiyorsa bile çocukla ilgilenmek gerektiğini, kendi içimizde hissetmeye çalışmak.

2- İlgilenmenin yöntemini bilmek

3- İlgilendiğimizi çocuğa bizzat hissettirmek

<a href="redirect.jsp?url=http://www.ilkadimdergisi.com/203/kadin_ve_annelik_m_akif_deniz.htm
" target="_blank">http://www.ilkadimdergisi.com/203/kadin_ve_annelik_m_akif_deniz.htm
</a>
  #24213  
Alt 14.09.2005, 11:55
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard kopyalasaydim, neden kopyaliyorsun

derdin.. kopyalamayinca böyle bir tavir.. senin kastinmi var?

demokrat insan olarak benim cevabin yerimi göstermem veya aynisini tekrarlamam seni neden rahatsiz ediyor.. benim düsünce hürriyetimi neden daraltiyorsun?

demokrat degilmisin yoksa.. :O)
hani benim yazilari okumayacaktin artik :O)
  #24214  
Alt 14.09.2005, 12:14
Benutzerbild von oezsu
oezsu oezsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard xStudentx midir ismin herneysen..

..sen ne kadar arapca yada üstadin dedigi gibi Kuran´ca biliyorsunda, burda sallayip duruyorsun..

hadi buyur getir kanitlarini kim kimi yada neyi yaniltiyormus, hodri meydan ortaya dökelim!

Son defa, bizim yürüdügümüz yol, Hz. Muhammedin yolu, Kurani Kerim kitabimiz ve Kütübi Sitte Hadisi Serifler..

35 yilini vermis bi insanin arastirdiklarini önce bi önyargisiz incele, ister kabul et ister etme senin bilecegin is, fakat bilmeden lekelemene hic gerek yok!

Kal saglicakla!
  #24215  
Alt 14.09.2005, 12:16
Benutzerbild von oezsu
oezsu oezsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Tabi bunlar

agir konular ..

Beyni olmayanlarda ortaya cikmaz..

Secilmis insanlar arasinda degilsindir, olsun biz fakirler senide seviyoruz ne kadar kit beyinli olsanda...Yaratilani severiz yaratandan ötürü
  #24216  
Alt 14.09.2005, 12:32
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Kuran´ca bir dilmi? o.T.

ohne Text
  #24217  
Alt 14.09.2005, 15:33
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard anladıkların anlayısın kadardır.

dalga gecmek için hatta sırf bu yuzden tasarlanmıs bir tartısma izlenimi uyandıran danısıklı dögüs gibi görünen örneklerini kaale alıp da cevap vermeye vaktim yok dedim.yok sinek de yok biri böyle demiş de.yazdıgın hadisler mevzu izlenimi uyandırmıyor değil.mevzu hadis vardır dediğimde sözüne gelmiş olmuyorum.en basından dediğim su:hadis ilmi sahabeden sonra gelen neslin yalan hadislerin cok fazla yayılması ve islamın yayılması neticesinde genislleyen cografya ve artan nufus sebebiyle peygamberi tanımak isteyen insanların fazlalığı ortaya cıkan ayrısmalar neticesinde hetorodokslasmaya karsı duyulan tepki nedeniyle sunnete dayalı bir dini hayatın korunması adına dasi ilmi 150 yıl gibi bir surec de dogup gelişmiş ve cok saglam tetkiklerle inceleme ve tasnifler de bulunmustur.gercekten durusat bir sekilde inceleme zahmetine girenler hadis ilminin nedenli titiz davrandıgını görur.söyledigin sözleri de ciddiye alacak değilim yok bu mevzumu bak burda ne diyor bak b u buharide geciyor.bana ne git hadis alimine sor arastırsın incelesin söylesin.

halil hz ibrahimin lakabıdır.habib de peygamberin.peygamber efendimizin bu konudaki hadisinde bir suphe yoktur.istedigin kadar zırvala.sen dedin diye mevzu olacak değil.ya da senin mursitlerin ve yandasların dedi diye.eger br peygamber ne hakla kendisine habiblik makamı verir dersen peygamberliği bilmiyorsun demektir.Allahın sevgili kulu olmak diye bir sey varken en sevgili kulu olmak nerden acayip oluor.edip efendinin elçilik ilanını oturtabilmesi için ilkönce peygamberi yerinden etmesi gerek.attıgı yaygaralar da tutacak gibi değildir.

bu konuda sahih bir hadis metninden esinlenerek ortaya konan nat ı seriflerde ki mevlut de bunlardan biridir habib kelimesinin sıkca kullanılması cok normaldir.istediğin kadar zırvala.yok efendim Allah sevgili edinmiş.senin yaptıgın peygamberin kendisine iftira etmek ten öte bi zatihi Allaha yapılmıs bir hakaret oluyor.cunku halil edinen habib de edinir.Allah bir kuluna habiblik mertebesi lutfetmisse bas egilir.yavs bu nasıl olurmus beya bu yalandır kesin demek terbiyesizliktir.

simdi ben sana bu hadisin sahih oldugunu dört koldan ispatlasam bu ispat sekli hadis ilminin verileri ısıgında olacagı için alay edeceksin.dediğin gibi sen dedin diye mevzu olmaz. o kadar.

diger mesele yani Allahın isminin yanında peygamberin anılması ve bazı seyhlerin Allah sevgisine daldım peygamberi bıraktım lafları insanı sirke bile götürür.DUNYADA PEYGAMBERDEN USTUN İNSAN PEYGAMBERDEN İYİ MUKEMMEL MUSLUMAN ALLAH DOSTU ALLAHI SEVEN VE ONA İTAAT EDEN ONA YAKIN KİMSE YOKTUR.Allah itaat etmenin yolu peygamberi sevmek ve ona itaat etmekten gecer.PEYGAMBERSİZ DİREK TEGET ARACISIZ ALLAH ULASMAK DİYE BİR SEY YOKTUR.peygamberin ustunde bir konum sevdalısı olmak peygamberi dıslamak seytanın vesvesesinden öte bir sey değildir.Allah insanlarla peygamberler aracılıgı ile konusurlar.ve onlara peygamberlerin diliyle hitap ederler.peygamberler yerle arsı ala arasında kapı görevi görürler.insanlar peygambere itaat eettikleri ölcüde Allah itaat etmiş olurlar.eger peygamber yeryuzunde değilse onun ögrettiği dısında herhangi bir yol belirleme ve geliştirme diye bir sey sözkonısı değildir.böyle bir iddiası olanlar hetorodokslasmıs sapık fırkalar haline gelmiş olurlar.

musevilik musa peygamberin isevilik de isa peygamberin dinidir.muhammedilik yani islam da muhammed peygamberin dini.kimse muhammed as asıp da Alla ondan da yakın olamaz.lafı uzatmanın geregi yok.ister inan ister inanma.rasul size neyi verirse alın neyden sakındırırsa uzak durun diyen Allahu teaala.senin sözün de ne olaki.
  #24218  
Alt 14.09.2005, 16:37
Benutzerbild von alpaneros
alpaneros alpaneros ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sucu kendinde ara bence!!

Senin saldiri hedefin yanlis!

Öncelikle bu analarin hicbirinin cocugu uyusturucu ile su ya da bu sekilde iliskili degiller. Onlarin yaptiklari bütün cocuklar ve anneler icin baslatilmis bir eylem. Bir aksam sokak ortasinda 13 yasinda bir cocuga zorla uyusturucu sattirilmak istenirken bu analar olaya canli sahit oluyorlar. Ve her sey buradan basliyor.

Ama öyle ya da böyle onlar, alenen ortada olan bir soruna karsi bir seyler yapiyorlar. Pembe dizi seyrediyor dedigin anneler, erkeklerin mentalitesi sayesinde tv karsisina mihlaniyorlar. Sizler kahve ve kadin pesinde seyirtirken onlari sokaklardan ve yasamdan uzak tutunuz ve simdi onlara hesap soruyorsunuz.

Peki sen ne yapiyorsun? Bir de bunu anlat istersen?

Cocuklarin uyusturucu batagina bulasmalarini sen gayet anlamsiz bir sekilde aciklamissin: dininden ve uzak kültüründen ayri yasamalari... Uyan da baliga cikalim, yakalama ihtimalin daha yüksek!!!
  #24219  
Alt 14.09.2005, 16:39
Benutzerbild von alpaneros
alpaneros alpaneros ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

1 Ikincisi Basma Hanim ????

GB nizdeki fotoda cocuklara ne kadar örnek oldugunuzu gösteriyor.

Bir yasli bayanin orta parmagini gb nizde gösterirseniz cocuklarinizda aynen sizin gibi yaslilari insan yerine koymaz.


TV ler ve fantazi hayatlara özenmeyin cocukalarda o gibi seylere özenmez ve sorun cözülür bence.

astalavista...........



Sizin evde cocuklar vaybee ye girip GB leri mi seyrediyor?

Sen de saticilar kadar suclusun? Hedef saptirma!!! Ya analara ve bunun uzaminda cocuklara destek ol ya da git kahvene cigaraligini sar!!! Bi ise yaramiyorsan ayak altinda dolasma en azindan...
  #24220  
Alt 14.09.2005, 18:41
Benutzerbild von emredoganx06
emredoganx06 emredoganx06 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard bütün sünniler yobaz degil

tespih salamak,sakal birakmak gibi seyler sünniligin temelinde yok.araplasmamis, öz türk kültründen kopmamis,
gayet modern düsünen ve alevilige yakin olan sünnilerde var.
mesela yasar nuri öztürk"ün islam yorumu alevilige cok benzer.

ama söylemeden edemeyecegim.seninde alevi olduguna ianmak güc.biraz seviyeli tartis.

insanlarin inanciyla alay edilmez.

özelikle alevilige ve alevilere hic yakismaz.
sen alevimisin?
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu