| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |
|
||||
İnsan!
İnsan özünde her şeyden korkar, korkmayan insan sağlıklı bir insan değildir. İnsan doğuştan korku ve merak doludur.
Korkuyu yenebilmek için merakını kullanır ve korktuğu şeyin anlamını bulur. Korkunun başladığı yerden kaçar, bu kaçışı kendisini güven içinde tutabilmek içindir. Korkunun insan bilgisi ve bilgisizliği kadar çeşitleri vardır. İnsan bilmediği her şeyden korkar, bildiği an o korkusunun önlemini alabileceği (merakının yardımı ile)çözümü mutlaka yaratır. Yaratamayınca onu yaratabilenlerden profesyenel yardımlar alabilecek kadar da akıllıdır, en azından öyle olması gerekir. İnsan tüm korkuyu kendisinde üretir bir başkası ilk görünürde ona hiç tatmadığı bir korku bile sunsa, insan o korkuyu kendisinde, içinde yarattığı için korkunun temeli her zaman kendisidir. İnsan beyni ve ruhu tüm evrende var olan tüm bilinmeyenleri öğrenebilecek ve korkularını aşabilecek bir yeteneğe de sahiptir. Bilemeyeceği tek şey ölüm korkusudur,(yakın ölüm deneyimini yaşayanların dışında) İnsanı korkutan tek şey tür ve ide üzerindeki bilgisizliğidir. |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |
|
||||
GERCEGE VE TARIHE SAYGI
Gerçeğe ve tarihe saygı
Kemal Tahir, 40 yıl önce, bugün Ecevit?in çizdiği Vahdeddin portresini daha canlı ve ikna edici olarak çizmişti. Cumhuriyetimiz 40 yıl daha yaşlandıktan sonra, varlığını temellendirmek için hâlâ hainlere ihtiyaç duyuyorsak, gerçekten yazık. Vahdeddin elbette hain değildi, bulunduğu son derece zor şartlarda, çıkış yolu bulmak için kendince çözümler aradı. İstanbul?da işsiz güçsüz oturan Osmanlı paşalarını Anadolu?ya gönderdi, bunların arasında da eski yaveri Mustafa Kemal?e, rütbesi daha yüksek olanlar üzerine komutan tayin ederek ilave yetkiler verdi (Atatürk?ün rütbesi, Kazım Karabekir?den düşüktü.) Bunları söyleyen Atatürk?ün kendisi; merak edenler Falih Rıfkı Atay?ın Çankaya?sına bakabilirler. 1927 yılında, günler boyu Meclis kürsüsünden okunan Nutuk?taki ?hain? isnadına gelince: Bu metinde ?hain? sıfatını doğrudan veya dolaylı olarak yiyen sadece Vahdeddin değildir. Kurtuluş Savaşı?nın büyük komutanları, Rauf Orbay, Ali Fuad Cebesoy, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis de karşımıza dirayetli komutanlardan çok birer karikatür olarak çıkarlar. Nutuk içinde yer alan zengin belge ve bilgiler yanında, Cumhuriyet?in ilk yıllarında süregiden iç iktidar mücadelesinin bir polemik metnidir. Bu mücadelenin nasıl sürdürüldüğüne dair önemli bilgiler içermektedir. Kuruluş evresinin hareketli ortamında kaleme alınan bu metni, her kelimesi doğru bir kutsal metin olarak okursanız, sadece Cumhuriyet?in kuruluş yıllarını değil, bugünü de anlamak konusunda zorluk çekersiniz. Söz konusu olan şey sadece bir iktidar mücadelesidir. Vahdeddin?i hain ilan ederek Atatürk?ü yüceltemezsiniz. Yücelttiğiniz Atatürk, bir devletin kurucusu, büyük reformlar başarmış bir önder olmaktan çıkar bir mitoloji kahramanına ve bir azize dönüşür. Bizim bir azize değil, çok zor şartlar altında, iktidar mücadelelerinden de başarıyla çıkabilmiş, gerçekçi, ufku geniş ve sonuçta başarılı olmuş bir devlet kurucusuna ihtiyacımız var. Bizim gerçeklere ihtiyacımız var. Çünkü, gerçeğe saygısı olmayanların geleceği olmaz. (turkone@gazi.edu.tr) GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MÜMTAZ?ER TÜRKÖNE |