[garakedi]

Cinler bir cok kutsal metinlerde anlatilir. Ama bizim Anadolu asilli millet buna inanmaz. Kutsal Kitablar Incil, Kuran, Tevrat ve bir cok Asya kutsal Kitablarda görunmeyen Varliklardan bahsedilir ve her dinde bunlara karsi bazi yapilmasi gereken önlemlerden bahsederler. Örnegin Tütsü yapmak her dinde vardir. Tütsü görünmeyen varliklari o mekandan uzaklastirsin diye yapilir. Ama bizim Bilim ve Maddiyata inanan Bilimadamlari ve televizyondan bilgi alan Millet kendilerini her sey bildiklerini söyleyip hic bildiklerini sorgulamaz. Her seyi oldugu gibi kabul edip yeni düsünceleri kabullenmek zor gelir yada kabullenmez. Yada seni Aptal, geri zekali yada sen kafayi yemissin derler.
Cinler, bir irktir, ve isik hiziyla hareket edip bilincleri ve zeki yaratiklardir. Onlarinda bizim gibi evlenip cocuklari, müslümani, hiristiyani, musevisi, budisti vede inanmayani vardir. Erkeklerine Cin kadinlarina Peri denir. Görunmeyen seffaf yaratiklar olup bizim aramizda yasarlar. Bizden 5 kat daha yüksek sayidadirlar. Kemik, tezek, idrar ve yemek artiklarindan beslenirler. Süleyman Aleyselam Cinleri kendisi icin calistirmistir. Cinler Büyü yapmakta kullanilir. Kötü Cinler insanlara musallat olabilirler, buda o insanin kulagina fisildamayla olur. Onun icin bir cok kutsal Kitablar cinlerin vesvesinden uyarmislardir, örnegin kurandaki cin, felak ve nas sureleri gibi. Müslüman Cinlere Rahmani derler, ama cinlerin cogu dinsizdir. Tabiki cogu cinci hocalarda sharlatanlik yapip insanlari soyarlar. Cinler gecmisi iyi bilirler, cünkü 1200 ile 1500 sene yasadiklari ve isik hiziyla hareket eddikleri icin. Ama gelecegi bilemezler, bir cok kisi Falcilara gidip gelecegi ögrenmek istedikleri icin bol bol kazik yerler.

Für die Leute, die jetzt alles ignorieren und denken das sei alles Unfug.
An der Vatikaner-Elite-Universität gibt es sogar einen eigenen Lehrstuhl für unsichtbare Lebewesen.
Gecen Sene Nasadan bir bilim adami Türkiyeye gelip Diyanet Isleri Baskanligina sorup bir sakaryali hoca varmis, bize cinler uydudaki arizayi gidermede yardimci olarbilirlermi diye soriyorsa, gerisini siz dusunun.

[garakedi]

Ein Professor wanderte weit in die Berge, um einen berühmten Zen-Mönch zu besuchen. Als der Professor ihn gefunden hatte, stellte er sich höflich vor, nannte alle seine akademischen Titel und bat um Belehrung. "Möchten Sie Tee?" fragte der Mönch. "Ja, gern", sagte der Professor. Der alte Mönch schenkte Tee ein. Die Tasse war voll, aber der Mönch schenkte weiter ein, bis der Tee überfloß und über den Tisch auf den Boden tropfte. "Genug!" rief der Professor. "Sehen Sie nicht, daß die Tasse schon voll ist? Es geht nichts mehr hinein." Der Mönch antwortete: "Genau wie diese Tasse sind auch Sie voll von Ihrem Wissen und Ihren Vorurteilen. Um Neues zu lernen, müssen Sie erst Ihre Tasse leeren."