Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #33421  
Alt 06.08.2007, 23:51
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Evladım KIÇINA veya ALNINA, yada YÜREĞİ,

NE, ÇAĞDAŞ cümlesi yazmak ile, hele, hele uyduruk adına bu terimi eklemek ile ÇAĞDAŞ OLUNMUYOR.

Bunu seni eğitenler, öğretenler açıklayamamışlar, nedeni yalnızca çağdaşlığın ne olduğunu bilmemektir.

Ben sana yazayım senden ne çağdaş olur ne bir bok olur.

Senden hiç bir şeyi anlayamayan, çözemeyen, kavrayamayan her şeyden bir renk kapmış, yapıştırmış, renk, renk değişmiş bir bukalemon olur.

Küfürde eder, sahtekarlıkta yapar, bir bok bilgisi yoktur ama var gibi gösterir bunu fark edenlerede küfürü basar, kırmızıyı görmüş deli ispanyol danaları, yada inekleri gibi saldırır.

Neden bu şiddet, salya küfür, edepsizlik, cehalet, dengesizlik ve MEGALOMON MANYAKLIK diye sorunca ALLAH adına diyerek kuyruğu kurtaran KELER yada ÇİYAN olmaktan der.

Evladım bak ben sane TANRI; ALLAH; RAB; MANİTU HER NE İSİMLERSE VS; SEMAVİ DİNLERİNİN EN ÖNEMLİ ÜÇ DİNİNDEN ALINTILAR İLE BİR DİNİ AÇIKLAMAKTAYIM BUYUR BUNLAR BÖYLE DEĞİLDİR DİYE BANA KANITLAR İLE AÇIKLA YAPAMIYORSANPAPAĞANLAŞMA LÜTFEN.
  #33422  
Alt 06.08.2007, 23:52
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Evladım KIÇINA veya ALNINA, yada YÜREĞİ,

NE, ÇAĞDAŞ cümlesi yazmak ile, hele, hele uyduruk adına bu terimi eklemek ile ÇAĞDAŞ OLUNMUYOR.

Bunu seni eğitenler, öğretenler açıklayamamışlar, nedeni yalnızca çağdaşlığın ne olduğunu bilmemektir.

Ben sana yazayım senden ne çağdaş olur ne bir bok olur.

Senden hiç bir şeyi anlayamayan, çözemeyen, kavrayamayan her şeyden bir renk kapmış, yapıştırmış, renk, renk değişmiş bir bukalemon olur.

Küfürde eder, sahtekarlıkta yapar, bir bok bilgisi yoktur ama var gibi gösterir bunu fark edenlerede küfürü basar, kırmızıyı görmüş deli ispanyol danaları, yada inekleri gibi saldırır.

Neden bu şiddet, salya küfür, edepsizlik, cehalet, dengesizlik ve MEGALOMON MANYAKLIK diye sorunca ALLAH adına diyerek kuyruğu kurtaran KELER yada ÇİYAN olmaktan der.

Evladım bak ben sane TANRI; ALLAH; RAB; MANİTU HER NE İSİMLERSE VS; SEMAVİ DİNLERİNİN EN ÖNEMLİ ÜÇ DİNİNDEN ALINTILAR İLE BİR DİNİ AÇIKLAMAKTAYIM BUYUR BUNLAR BÖYLE DEĞİLDİR DİYE BANA KANITLAR İLE AÇIKLA YAPAMIYORSAN PAPAĞANLAŞMA LÜTFEN.
  #33423  
Alt 07.08.2007, 00:14
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Yukarıda hem senin hemde çağdaşlaşmaya,

çalışan ilkel arkadaşın ve yoldaşın için yazdığım bir parağraftan.

Hani atlamayasın okurken, ilk defa senin gibi internet OTUZBİRCİSİ için bak böylesine emek vermekteyim.

İyi otuz birler sana cahtlerde.



Adam çıkmış benim almancamın olmadığından bahsetmekte, evet evladım benim chatlerde karı düzebilmek için waybee sayfalarının sanal sitelerinde o türlü Almancam yok, ama mesleğim üzerine (sosyal danışman.) Senin gibi ayıları ve yağci sexso manyakları düzeltmek için her türlü eğitimli, mesleki Almancam bulunmakta madem ki Vaybee ile bu kadar samimeyetin bulunmakta benim vaybeeye üye olduğum ismim ile Almanya iç işlerine başvurur ve benim hangi türlü bir eğitimimin ve diplomamın olduğunu öğrenir ve kendinin halen bu kadar ayı olarak neden kalmakta ısrarının nedeninide sorarsın.
  #33424  
Alt 07.08.2007, 00:21
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard İslami araştırmalara devam.

Muhammed Adının İncil ve Tevrat"da Geçtiğinin İddia Edildiği Ayetler
Kuran"ın Saf suresine şöyle bir ayet vardır,
6. Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah"ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat"ı
doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.

Bütün İslami yazarlar bu ayete bakarak, İncil ve Tevrat"ın Hz. Muhammed"in geleceğini müjdelediğini iddia ederler.

Ancak, ne İncil, ne Tevrat, ne de Zabur"da , bu konuyla ilgili en ufak bir işaret yoktur. İslam inananlar bu olmayan işaretin peşine düşerek önceki kutsal kitapların, Hz. Muhammed"in geleceğini müjdelediğini ispatlama gayreti içine girince ortaya komik durumlar çıkar. Bunlara bir kaç örnek verelim.

Elmalılı Hamdi Yazır

Nitekim Habkuk Kitabında şöyle deniliyor : Allah Tur-i Sina"dan, Kudsi Faran Dağı"ndan geldi, Muhammed"in kıymetinden sema bir açılsa ve hamdinden yeryüzü bir dolsa .. Ey Muhammed, oklar senin emrinle tam bir kanış kanacak, yeryüzü nehirlerle gürleyecek. Seni dağlar gördü titredi, sel yağmurları senden bir yana çekildi.

Hak Dini Kuran Dili Cilt 1. Syf . 414 – 415

Öncelikle Elmalılı Hamdi Yazır"ın Tevrat"da Habkuk diye adlandırdığı bölüm, Nahum"dan sonra gelen Habakkuk"dur . Tevrat"ın hiçbir yerinde Hz. Muhammed"in ismi geçmediği gibi, bu bölümde de Muhammed ile ilgili bir benzetme söz konusu değildir.

Elmalılı Hamdi Yazır"ın alıntı yaptığı bölümün tamamı aşağıdaki gibidir.

Habakkuk Bölüm / 3

Hab . 3:1 Peygamber Habakkuk"un Duası - Şigyonot Makamında

Hab . 3:2 Ya RAB, ününü duydum ve yaptıklarının karşısında ürperdim. Günümüzde de aynı şeyleri yap, ya RAB, Şimdi herkes bilsin neler yapabildiğini. Öfkeliyken merhametini anımsa!

Hab . 3:3 Tanrı Teman"dan , Kutsal Tanrı Paran Dağı"ndan geldi. Sela Görkemi kapladı gökleri, O"na sunulan övgüler dünyayı doldurdu.

Hab . 3:4 Güneş gibi parıldıyor, Elleri ışık saçıyor. Gücünün gizi ellerinde.

Hab .3:5 Yayılıyor salgın hastalıklar önüsıra , Ardısıra da ölümcül hastalıklar.

Hab . 3:6 Duruşuyla dünyayı sarstı, Titretti ulusları bakışıyla, Yaşlı dağlar darmadağın oldu, Dünya kurulalı beri var olan tepeler O"na baş eğdi. Tanrı"nın yolları değişmezdir.

Hab .3:7 Kuşan çadırlarını çaresizlik içinde gördüm, Midyan konutları korkudan titriyordu.

Hab . 3:8 Ya RAB, nehirlere mi öfkelendin? Gazabın ırmaklara mı? Yoksa denize mi kızdın da, Atlarına, yenilmez savaş arabalarına bindin?

Hab .3:9 Gerdin yayını, Okların içtiğin antlardır. Sela Yeryüzünü akarsularla yardın.

Hab .3:10 Sarsıldı dağlar seni görünce, Seller her yanı süpürüp geçti. Engin denizler gürledi, dalgalar yükseldi.

Hab . 3:11 Uçuşan oklarının pırıltısından, Parlayan mızrağının ışıltısından, Yerlerinde durakaldı güneş ve ay.

Hab . 3:12 Gazap içinde ilerledin yeryüzünde, Ulusları öfkeyle çiğneyip ezdin.

Hab . 3:13 Kendi halkını, seçtiğin ulusu kurtarmaya geldin. Kötü soyun başını ezdin, Soydun onu tepeden tırnağa. Sela

Hab . 3:14 Başını kendi mızrağıyla deldin. Askerleri fırtına gibi gelmişti bizi dağıtmaya, Saklanan düşkünleri yok etmiş gibi seviniyorlardı.

Hab . 3:15 Sense atlarınla çiğneyip geçtin büyük denizleri, Sularını köpürterek...

Hab .3:16 Sesini duyunca yüreğim hopladı, Seğirdi dudaklarım, Kemiklerim eridi sanki, Çözüldü dizlerimin bağı. Ama bize saldıran halkın felakete uğrayacağı günü Sabırla bekleyeceğim.

Hab .3:17 Tomurcuklanmasa incir ağaçları, Asmalar üzüm vermese, Boşa gitse de zeytine verilen emek, Tarlalar ürün vermese de, Boşalsa da davar ağılları,Sığır kalmasa da ahırlarda,

Hab . 3:18 Ben yine RAB sayesinde sevineceğim, Kurtuluşumun Tanrısı sayesinde sevinçten coşacağım.

Hab . 3:19 Egemen RAB gücümdür benim. Ayaklarıma geyik ayağının çevikliğini verir. Aşırtır beni yükseklerden.

Şimdi ayetin aslından, Hamdi Yazır"ın alıntı yaptığı bölümlerde ifadeleri nasıl saptırdığına bakalım,

Allah Tur-i Sina"dan, Kudsi Faran Dağı"ndan geldi, Muhammed"in kıymetinden sema bir açılsa ve hamdinden yeryüzü bir dolsa ..

Hamdi Yazır , bu ayeti gönlünden geçtiği şekilde aktarmayı daha ugun buluyor.

Ayetin aslı ;

Bölüm / 3 ,

Hab . 3:3 Tanrı Teman"dan , Kutsal Tanrı Paran Dağı"ndan geldi. Sela Görkemi kapladı gökleri, O"na sunulan övgüler dünyayı doldurdu.

Hamdi Yazır ayetleri harmanlayarak, kısa bir anlatımla geçiyor,

Seni dağlar gördü titredi,

Ayetin aslı ;

Hab . 3:6 Duruşuyla dünyayı sarstı, Titretti ulusları bakışıyla, Yaşlı dağlar darmadağın oldu, Dünya kurulalı beri var olan tepeler O"na baş eğdi. Tanrı"nın yolları değişmezdir.

Hab .3:7 Kuşan çadırlarını çaresizlik içinde gördüm, Midyan konutları korkudan titriyordu.

Ey Muhammed, oklar senin emrinle tam bir kanış kanacak, yeryüzü nehirlerle gürleyecek. sel yağmurları senden bir yana çekildi.

Ayetin aslı ;

Hab . 3:11 Uçuşan oklarının pırıltısından, Parlayan mızrağının ışıltısından, Yerlerinde durakaldı güneş ve ay.

Hab . 3:15 Sense atlarınla çiğneyip geçtin büyük denizleri, Sularını köpürterek...

Görüldüğü gibi Hamdi Yazır , okuyucunun nasıl olsa bir araştırma içine girmeyeceğinden emin bir şekilde, diğer bir çok İslami yazarın yaptığını yaparak, Hz. Muhammed"i yüceltmek için olmadık saptırmalar içine girmekte ve okuyucuyu yanlış bilgilendirmektedir. Bunları okuyan Müslümanlar"da , Tevrat"ın Muhammed"den hem de övgüyle bahsettiğine kolaylıkla inanabilmektedirler.

***********************************

Fethullah Gülen

İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur 1. Cilt Syf . 41- Zaman Yayınları

Fethullah Gülen Hoca, Tevrat"ta Hz. Muhammed"in gelişinin bildirildiğini Tevrat"ın Tesniye Bap / 33 de Hz. Muhammed hakkında aşağıdaki ayetin bulunduğunu iddia ediyor.

"Onun yanında binlerce tertemiz, pırlanta misali ashabı olacaktır. Ve sağ elinde ateşten balta bulunacaktır."

Tevrat"ın Tesniye bölümünde böyle bir ayet yoktur. Bir peygamberin gelişi ile ilgili ayet varsa da o ayetin Muhammed ile ilgisi yoktur.

Tesniye Bölüm / 18

Yas 18: 15 Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onu dinleyin.

Yas 18: 16 Horev"de toplandığınız gün Tanrınız RAB"den şunu dilemiştiniz: `Bir daha ne Tanrımız RAB"bin sesini duyalım, ne de o büyük ateşi görelim, yoksa ölürüz.&gt

Yas 18: 17 RAB bana, ` Söyledikleri doğrudur&gt dedi.

Yas 18: 18 ` Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek.

Fethullah Gülen Hoca"da diğerleri gibi, Kutsal Kitaplarda görmek istediği ayetleri kendi kafasından uydurmakta.

********************************

Dr. Said Başaran

Zafer Dergisi / Kaçırılan Kitap Başlıklı Yazı Syf . 19

"Ey muallimi dünyaya geleceğinden bahsettiğiniz o zat kimdir sualine Hz.İsa (AS), "O Muhammed Resulullahtır " cevabını vermiştir. ( Yuhanna İncili Bap 16 Ayet 13 )

Bahsi geçen ayetin aslı aşağıdadır,

Yu 16:13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.

Ayette, hiç bir şekilde Muhammed"in adı geçmemektedir. Müslümanlar, "O yani Gerçeğin Ruhu" ifadesini hemen Muhammed"e atfetmek istedikleri için, böyle bir saptırmaya girmektedirler.

İncil"in hiçbir yerinde Hz. Muhammed"in adı geçmez. Zaten böyle olsaydı, Müslümanlar bunu bütün gazete ve TV lerde bağıra bağıra söylerlerdi.

Bu iddia da, insanları şaşırtmak için uydurulmuş bir yalandır.

********************************

Yeni Çağrı Dergisi

Aylık İslami Dergi-Mayıs 1993

Sadece Barnaba İncil"inde değil, diğer bütün İnciller"de efendimizden bahsetmektedir... Yuhana İncil"i Bap 16/13 de şöyle denilmekte, - Ey muallim dünyaya geleceğinden bahsettiğiniz o zat kimdir- sualine Hz. İsa (as) "O Muhammed Resulullahtır " cevabını vermiştir.

İslama inananlar genelde birbirlerini taklit ettiklerinden, biri ne hata yapıyorsa öteki de aynı hatayı tekrar etmektedir. Biraz önce Said Başatan"ın yaptığı hatanın aynısı burada da görülmekte.

Yuhanna Bölüm 16 Ayet 13

Yu 16:13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.

Ayet Muhammed"den bahsetmiyor ama, İslami Yazarlar Muhammed ismini hemen ayetin bir köşesine koyuveriyorlar.

********************************

Şerif Ali Minaz

Yazar, Müjdelerle Gelen Son Peygamber adlı kitabın 11. sayfasında şöyle diyor ;

Yüce Allah, Zebur"u Davut Peygambere göndermişti. Aradan yıllar geçince bu kutsal kitabın orijinali kayboldu. Buna rağmen değiştirilmiş Zeburlar"da da bazı gerçekler bozulmadan devam edegelmişti . İşte Yunanca bir Zebur"da Allah, Davut Peygamberine şöyle buyuruyordu ; "Senden sonra, kitap sahibi bir peygamber göndereceğim. Bu peygamberin saçtığı nur doğu ve batıyı aydınlatacak. O"na ilk inananlar Arap milletinden olacak. O"na inat edip, düşman olanlar perişan kalacak. O"na bütün ülkelerin sultanları itaat edecek. O"nun dini ve getirdiği kurallar kıyamete kadar baki kalacak.

Yalanın bu kadarına da pes demek gerekir. Tabi ki Tevrat"ın hiçbir yerinde böyle bir ayet olmadığı gibi, bu ifadelere benzer hiç bir ayet de yoktur.
  #33425  
Alt 07.08.2007, 00:24
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Kutsal Kitap ta Hz. Muhammed ile ilgili bir önbildiri var mıdır?
Bazı müslümanlar tarafından Hz. Muhammed in Tevratta ya da İncil de önceden haber verildiği iddia edilir...İncil de ve Tevrat ta iddia edilen ayetler
Başka hiçbir bilgiye gerek duymadan sırf bu ayetlere bakılarak, ayetler yorumlanarak anlaşılabilir.
Bu apaçık ayetler yorumlanırsa;


"Yu 14:15 «Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz.
"Yu 14:16-17 Ben de Baba"dan dileyeceğim ve O, sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhunu verecek.Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır."



İsa Mesih "sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye" demektedir oysa Muhammed in ölümü beklenmedik şekilde olmuştur ayrıca Muhammed "GERÇEĞİN RUHU" , "RUH" değildir bir insandır...Ayrıca daha önemlisi İsa Mesih BURADA HAVARİLERİNE HİTAP ETMEKTEDİR VE "İÇİNİZDE OLACAKTIR" DEMEKTEDİR...Muhammed havarilerin "İÇİNDE" OLAMAZ çünkü bir insandır Ayrıca Muhammed havarilerden YAKLAŞIK 500 YIL SONRA DOĞMUŞTUR! Havarilerle birlikte olamaz



" Yu 14:25 «Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. 26Ama Baba"nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak."



Muhammed İsa Mesih in adıyla mı gönderilmiştir? hayır... ayrıca burada açıkça "KUTSAL RUH" kelimesi geçer Muhamed in "KUTSAL RUH" olmadığı gerçektir. Bir de burada İsa Mesih HAVARİLERİNE seslenmektedir bu "yardımcı" havarilere "öğretecek" ise BU AÇIKTIR Kİ MUHAMMED OLAMAZ MUHAMMED havarilerden yaklaşık 500 YIL SONRA DOĞMUŞTUR! dolayısıyla havarilere "öğretemez"



"Yu 15:26 «Baba"dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba"dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık edecek. "



Muhammed i İsa Mesih mi göndermiştir??? Hayır... Hz. Muhammed "Baba"dan çıkan "gerçeğin Ruhu" mudur? Hayır...



"Yu 16:7 Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O"nu size gönderirim.
Gene aynı soru (BU ARADA BU AYETLERDE Kutsal Ruh PARACLETOS TUR...müslümanların iddia ettiği gibi PERİKLİTOS DEĞİLDİR ayrıca Paracletos ile Peri*****os aynı şeyler değildir ANLAMLARI FARKLIDIR müslümanların aynı iddiayı sürdürmesi halinde orijinal grekçesi gösterilip kanıtlanabilir.) İsa Mesih "gidersem ONU SİZE GÖNDERİRİM" diyor yani Hz. Muhammed i İsa Mesih mi GÖNDERMİŞTİR? Hayır.



"Yu 16:8 O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir."


"Yu 16:13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.
"Yu 16:14 O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size bildirecek.
Yu 16:15 Baba"nın her nesi varsa benimdir. `Benim olandan alacak ve size bildirecek" dememin nedeni budur."


Yine burada Hz. Muhammed "gerçeğin ruhu" mudur? hayır...burada Kutsal Ruh un(yani Tanrı nın etkinliğinin) yine "Baba" dan ve "Oğul" dan kaynaklanan şekilde hareket etmesi anlatılıyor burada İsa "Baba nın her nesi varsa BENİMDİR" demiştir..Bu şekilde Baba kendisine ait olan herşeyi Oğul a veriyor çünkü "Baba" oluşunun dışında sonsuz varlığının tümünü Oğul a iletir..Baba ile Oğul Ruh u üflerken aynı durum söz konusudur..Baba Oğul u yüceltir,Oğul Baba yı Kutsal Ruh da Oğul u.Bir de İsa Mesih burada yine HAVARİLERİNE seslenmektedir(gelecekte olacakları SİZE bildirecek) öyleyse havarilerden YÜZYILLAR sonra doğan Muhammed in bu ayetle ya da havarilerle ilgisinin olmadığı açıktır.

Konuyu biraz daha açmak amacıyla Yuhanna 14:15-18 ayetleride yeniden gözden geçirmekte fayda vardır;

15«Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz. 16-17Ben de Baba"dan dileyeceğim ve O, sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhunu verecek. Dünya O"nu kabul edemez. Çünkü O"nu ne görür, ne de tanır. Siz O"nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır. 18Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri döneceğim.

Görüldüğü gibi burada bir vaatte bulunulmakta ve gelecek olandan söz edilmektedir. Aynı şekilde İncilin ilerleyen bölümlerinde de gelecek olan kişinin zaten geldiği açıkça görülmektedir.

İncil/Elçilerin İçleri 2:1-4

Pentikost günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu. 2 Ansızın gökten, güçlü bir yelin esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. 3 Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler. 4 İmanlıların hepsi Kutsal Ruh"la doldular, Ruh"un onları konuşturduğu yabancı dillerde konuşmaya başladılar.


Bir de Tevratta iddia edilen ayetlere bakılırsa

"Yas.18: 18 "Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber
çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine
buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek."

Bu ayet İsa Mesih i anlatmaktadır...
Ayetin öncesinde ve sonrasında olan ayetlere bakalım:

"Yas.18: 15 Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim
gibi bir peygamber çıkaracak. Onu dinleyin."
"Yas.18: 19 Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben
cezalandıracağım."

Şimdi bazı islami siteler bu "Senin gibi bir peygamber" sözünden yol çıkarak Muhammed ile Musa peygamberin sözde "ortak" özelliklerini sıralayıp dururlar ve listenin uzaması sonucunda kendilerini "haklı" gibi gösterip okuyucuları yanlış yönlendirirler...

Burada kullanılan "senin gibi" kelimesi "Musa nın görevine benzer yani peygamberlik" anlamında kullanılmıştır İsa Mesih bir peygamber ve çok daha fazlasıdır..zaten bunu kutsal kitap defalarca dile getirir...
Bir de bu ayetlerde dikkat edilecek husus: "KARDEŞLERİ ARASINDAN", "ARANIZDAN" "KENDİ KARDEŞLERİNİZDEN" gibi sözler bu "peygamber" in İSRAİLLİ LER ARASINDAN ÇIKACAĞINI KANITLAR YANİ BU "PEYGAMBER" ARAP OLMAYACAKTIR...

Hz. Muhammed İsrailli değil ARAP tır ayrıca çoğu müslüman Hz. Muhammedin İsmail in soyundan geldiğine inanır(BÖYLE OLSAYDI BİLE MUHAMMED YİNE DE YUKARIDAKİ AYETE UYMAZDI) Hz. Muhammedin İsmail in soyundan geldiği iddiası ASILSIZDIR:

İncil deki ayetlere bakalım:
"Mat 21:11 Kalabalıklar, «Bu, Celile"nin Nasıra kentinden İsa peygamber» diyordu."

"Yu 7:40 Halktan bazıları bu sözleri işitince, «Gerçekten beklediğimiz peygamber budur» dediler."

"Yu 4:44 İsa"nın kendisi, bir peygamberin kendi memleketinde saygı görmediğine tanıklık etmişti. "

VE İŞTE TEVRATTAKİ O AYETLERİN İSA MESİH E AİT OLDUĞUNUN KANITI:

"Elç 3:22 Musa şöyle demişti: `Tanrınız olan Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O"nun size söyleyeceği her sözü dinleyin.
Elç 3:23 O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı"nın halkından koparılıp yok edilecektir."
Elç 3:24 «Samuel ve ondan sonra gelip konuşmuş olan peygamberlerin hepsi de BU GÜNLERİ DUYURMUŞTUR.


Şu ayete bakalım:

Bir de bu peygamberin Tevrat ın bildirdiğine göre "Tanrı nın, ağzına kelimeler koyduğu peygamber" olması gerekmektedir

İsa Mesih bu ayetle %100 uyumludur:

"Yu 7:16 İsa onlara, «Benim öğretim benim değil, beni gönderenindir» diye karşılık verdi.
Yu 7:17 «Eğer bir kimse Tanrı"nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı"dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir."

Hz. Muhammed ise (iddiaya göre) "kelimeleri" doğrudan Tanrı dan değil Cebrail adlı melekten almıştır
Kuran dan Necm suresi:
"2. Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.
3. O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.
4. O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir.
5. Onu, müthiş kuvvetleri olan biri öğretti
6. (Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu."

Görüldüğü gibi Hz. Muhammed öğretişleri direk Tanrı dan değil dolaylı olarak bir melekten almıştır...
Kutsal Kitap bize mucizevi şekilde şu ayetleri bildirir:
"Gal 1:8 Biz ya da gökten bir melek bile, size bildirdiğimiz müjdeye ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona! "

Bu mucizevi ayettir çünkü birçok sahte peygamber(BUNA JOSEPH SMİTH DE DAHİL) melek ten vahiy aldığını iddia eder.

Görüldüğü gibi Kutsal Kitap da ,Kuran ın iddiasının aksine, Hz. Muhammed ile ilgili 1 tane önbildiri dahi YOKTUR.
  #33426  
Alt 07.08.2007, 00:26
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Kuran"ın Tevrat ve İncil ile ilişkisi
Muhammed zamanında hem Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncilleri; hem de şu anda var olan Tevrat mevcuttu, bunlar yeni bir oluşum için kaynak olarak vardı.

Zaten, Kuran"da var olan sosyal içerikli temaların hemen hemen hepsi, Tevrat"ta da vardır. Özellikle Tevrat"ın Kuran"ın oluşturulması üzerindeki etkisinin oldukça büyük olduğu gözlenmektedir. bu konuda somut birkaç örnek vermek gerekirse, ebu Hüreyre şöyle demektedir:

"Ehl-i kitap (Yahudiler), Tevrat"ı İbranice olarak okur, bize de Arapça olarak açıklamasını yaparlardı. buna karşı Muhammed bize, "siz onları ne doğrulayın, ne de yalanlayın" diyordu." (tecrid-i sarih, diyanet tercemesi, no: 1679).

Bir diğer örneği de halife Ömer"den dinleyelim:

"Ehl-i kitap kendi aralarında Tevrat okurken, ben de onları dinlerdim. gerçekten Kuran ile Tevrat arasında herhangi bir fark görmezdim" (vahidi, eshab-ı nüzul, bakara suresi, 98.ayet)

Gerek bu ifadeler, gerekse Kuran ile Tevrat"ın birlikte incelenmesi halinde ortaya çıkacak olan tıpatıp ortak noktalar-benzerlikler gösteriyor ki; gerçekten Kuran"ın oluşturulması sırasında Tevrat kültürü fevkalade ekili olmuştur.

Söz, Tevrat ile Kuran arasındaki benzerliklerden açılmışken, bu benzerlikleri, bazı somut örneklerle açıklamakta yarar var. örneğin;

1. Boy abdesti. İslamiyet"ten önce hem Arapların inançlarında, hem de Tevrat"ta (Yahudilikte) mevcuttu. (ibn-i habib, muhabber, s.319; halebi, insanü"l uyun, 1/425 ve Tevrat, "Levililer" bölümü, 15/16-18).

2. Namaz da İslamiyet"ten önce vardı. hatta, bugünkü gibi günde beş vakit kılınıyordu. isimleri, Şaharit (sabah namazı), Musaf (öğle namazı), Minha (ikindi namazı), Neilat şerarim (akşam üstü) ve Maarib (akşam namazı) olarak halk arasında kullanılıyordu. (Hayrullah örs, Musa ve Yahudilik, s.399-405; doç.dr. ali osman ateş, asr-ı saadette İslam; şaban kuzgun, Hz. İbrahim ve Hanifilik, s.117; Epstein, Judaism, s.162.)

3. İslamiyet"ten önce cuma namazı var olup, "Arube" adıyla bilinirdi. bunu, Muhammed"den önce Kab Bin Lüey oluşturmuştu. ayrıca, namazın daha önce var olduğu Kuran"ın birçok ayetinde de bulunuyor. (Al-i imran suresi-39, İbrahim suresi-40, Meryem suresi-31 vb.)

İslamiyet"te varlığı en başta Kuran ile (nisa-43) sabit olan teyemmüm (toprakla temizleme usulü), bile daha önceden gelen bir uygulamadır. (islam ansiklopedisi, wensinck, m.e.b. tercemesi, "teyemmüm" madesi, 12/1-223).

4. Muhammed"den önceki dönemlerde Araplar tarafından kutlanan iki önemli bayram geleneği vardı. 21 mart"ta Nevroz, 22 eylül"de Mihriban bayramları kutlanıyordu. Muhammed döneminde, bu bayramlar Müslümanlara yasaklanarak, bunların yerine ramazan ve kurban bayramları getirildi. böylece, iklim değişikliklerini haber vermesi nedeniyle, tarımsal faaliyetler açısından da rasyonel bir yarar sağlayan Nevroz ve Mihriban bayramları, sadece dinsel içeriği olan bayramlar ile değiştirildi. böylece, bayramların da İslamiyet"in getirdiği yeni bir gelişim olduğundan söz edilemez.

5. İslam"i bir gelenek olduğu sanılan "yağmur duası" da daha önceden vardı. bakara suresi"nin 60.ayetinde bu konuya değinilmiştir.

6. İslamiyet"te kadınların kullandığı başörtüsü, Yahudilik ve Hıristiyan kültüründen gelen bir adettir. Yahudi kadınların, özellikle bir ibadeti izlerken, başlarını mutlaka örtmesi gerekiyordu. bu onlar için bir zorunluluktu. kadınların başörtüsü takması, Hıristiyanlık"ta da önemliydi. (Abdurrakman küçük-Günay Tümer, dinler tarihi, s.227; örneğin; pavlus"un 1.korintoslulara mektupları, 11/3-8).

8. İslamiyet"ten önceki gelenekler ile, kişinin kendi annesi, kardeşi, teyzesi, halası, üvey annesi ve eşi henüz hayatta iken baldızı ile evlenmesi yasaktı. Tevrat"a göre, bunlara uymayan kişi idam ile cezalandırılırdı. bunlar da Kuran"da aynen kabul edildi. (örneğin, nisa suresi 23.ayet). (Tevrat, "Levililer" bölümü, 18/6-24 ile 20/11; İbn-i Habib, Mubber, s.325-327 ve Munammak, s.21; Yakubi tarihi, 2/15; ibn-i kuteybe, el-maarif, s.50; belazuri, ensaül eşraf, 1/87; isfehani, el-ağani, 3/152).

9. İçkinin verdiği zarar göz önüne alınarak, konuyla ilgili yasak Muhammed"den önce de uygulanıyordu. bu yasaktan Tevrat ve İncil"de de söz edilir. ayrıca, Muhammed"den önce Osman bin Maz"un, kus bin saide, Hz. Ali, varaka, ebu zer ve zeyd bin amr yasak koymuşlardı.

10. Oruç ibadetinin Muhammed"den asırlar önce var olan bir adet olduğunu Kuran zaten yazıyor. (bakara 183.ayet). hatta, o zaman orucun başlangıcı bile İslamiyet"teki gibi aya göre tespit ediliyordu. tıpkı, bugünkü Müslümanlar gibi, ay"ı görmek için gözetleme heyetleri bile kuruluyordu. (Hayrullah örs, Musa ve Yahudilik, s.409

11. İslamiyet"teki "Kuran"ı hatmetme, hatim indirme" adeti de Yahudilikten alınmadır. Yahudilikte, "Simra tora" adıyla anılan bu gelenekte Tevrat her yıl bir kez hatmedilir ve bunun sonunda da bayram yapılırdı. (Abdurrahman küçük-Günay Tümer, dinler tarihi, s.231.)

12. İslamiyet"te her ayın 13, 14 ve 15.günlerinde oruç tutulmasının sevap olduğuna inanılır. bu günlere "eyyam-ı biz" denir. bu adet de Yahudilikten alınma bir adettir. Muhammed, "kim ayın bu üç gününde oruç tutarsa, sanki senenin tüm günlerinde oruç tutmuş gibidir" demiştir. (Tevrat, "Levililer", 23/4-6; tecrid-i sarih, diyanet tercümesi, 601 numaralı hadisin şerhi, 4/152; sünen-i ebu Davut, Savm-68, no:2449; sünen-i nesai, savm-84, no:2419-2425; ibn-i mace, savm-29, no:1707

13. İslamiyet"ten önceki dönemlerde de, bir kadın kocası tarafından üç kez boşanırsa, artık birbirlerinden ayrılmaları zorunlu olurdu. İslamiyet, bu geleneği de almıştır. (bakara suresi 229 ve 230.ayetler). ayrıca, hac"da kurban kesmek, şeytan taşlamak, senenin 12 ayından dördünün "hürmetli aylar" olarak kabul edilmesi, ölen birisinin yıkanması, kefenlenmesi, cenaze namazının kılınması, verasette kız çocuklara erkeklerin aldığı payın yarısının verilmesi vb. gibi adetler, İslam"dan önce de geçerliydi. (örneğin ibn-i habib, muhabber, s.309-324; halebi, insanü"l uyun, "batn-ı nahle" bölümü, 3/156).

14. İslam"a göre hırsızlık yapan birinin cezalandırılmasındaki yöntem ve hukuki düzenlemeler de Kuran"ın ortaya attığı yeni bir olay değildir. bunlar, eskiden beri var olan düzenlemelerdi. erkeklerin sünnet olmaları, yeni doğan çocuklar için "Akika" denilen kurban kesilmesi, kadınlarla ilgili "iddet" (kadının eşinin ölmesi durumunda yeniden evlenmesi için belirli bir süre beklenmesi zorunluluğu) ve erkekle kadın arasındaki özel ilişkilerin belli bir düzlemdeki yasalarını ifade eden "zihar", "ila" gibi adetler daha önce de vardı. (Tevrat, "tekvin" bölümü, 17/11-14; Kuran, maide suresi 38.ayet; ibn-i habib, muhabber, 329; ibn-i esir, üsd-ül gabe, no.7527-7530; alusi, büluğü"l ereb, 2/50; taberi tefsiri, 23/76).

15. Çalışanın alın terinin kurumadan ücretinin ödenmesi prensibi, Muhammed"in hadislerinde vazedilen bir düzenleme olarak sanılırsa da, bu düzenleme Tevrat"tan alınmadır. (Tevrat, "Tesniye" bölümü, 24/14-15).

16. Kuran"da var olan bütün İsrailoğulları peygamberlerinin tüm efsaneleri, Tevrat"ta kapsamlı biçimde anlatılmaktadır. (örneğin, Hz. İbrahim, Hz.Musa, Hz.Eyüp, Hz.Davut, Hz.Süleyman gibi).

17. Kesilmeyen bir hayvanın (leş) etini yemek, İslamiyet"ten önce de haram idi. (Tevrat, "Levililer", 22/8).

18. Mekke"nin harem bölgesi (hürmetli şehir) sayılması, Hz.İbrahim"den beri gelen bir gelenekti.

19. İslamiyet"teki köleyi azat etmek geleneği, İslamiyet öncesinde de vardı. (tecrid-i sarih, diyanet tercümesi, no:705-709).

20. Zekat verilmesi de İslamiyet öncesinde var olan bir adetti. bu durum, Kuran"ın kendisinde bile yazıyor. (Hz. İsa ile ilgili Meryem suresi 31.ayet, ismail peygamber ile ilgili Meryem suresi 55.ayet, Hz.İbrahim ile ilgili enbiya suresi 73.ayet).

21. Kabe"yi örtme geleneği İslamiyet"ten önce de vardı (moğultay, el-işare, s.49; moğultay, bu kaynağında şu eserlerden alıntı yapmıştır: askeri, el-evail, 16; süheyli, revdü"l unuf, 1/146; ibn-i kuteybe, el-maarif, 551; ibn"il cevzi, telkih, 446; suyuti, el-vesail, s.84; ibn hazm, cemheretü"l ensab, s.189).

22. Yanlışlıkla öldürülen bir insanın kan bedelinin 100 deve olması, İslamiyet"ten önce de var olan bir gelenekti.

23. Farklı inançlarda olan insanların evlenmesine getirilen kısıtlamalar, İslamiyet"e Yahudilikten alınmıştır. (Tevrat, "Tekvin", 34/1-26; "Tesniye", 7/3; Kuran bakara suresi 221.ayet).

24. erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi de İslamiyet"e, Yahudilikten alınmış bir adettir. (Tevrat, "Tekvin", 16/1...,29/17, 32/22; "2. Samuel", 25/40; "1.krallar", 11/1; Kuran, nisa-54, ra"d-38, ahzab-38, sad-23, 24, vb.)

25. İslamiyet"te herhangi bir davanın ispatı için gereken iki erkeğin şahitliği adeti de İslamiyet öncesinden gelmektedir. (Tevrat, "Tesniye", 17/16, 19/15; Kuran, bakara-282; Yuhanna incili, 8/17; Matta incili, 18/16).

26. Kuran"daki cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, yaraya yara.. şeklinde ifade edilen ceza biçimleri de Tevrat"tan alınmıştır. (Tevrat, "çıkış", 2/23-25, "Levililer", 24/17-20, "Tesniye", 19/21; Kuran, Maide-45).

27. İslamiyet"te yemin, ancak Allah"ın adı ve sıfatları ile geçerlik kazanır. bu gelenek de Tevrat"tan alıntıdır. (Tevrat, "Tesniye", 20/20).

28. Kuran"a göre, Allah"a şirk koşmanın cezası çok ağırdır. (nisa suresi 48 ve 116.ayetler). bu inanç, Tevrat"ta da bulunmaktadır. (Tevrat, "çıkış", 22/20, "Tesniye", 17/2-7).

29. Yol kesenlere ve dine göre terör sayılan hareketlere katılanlara ve yer yüzünde fesat çıkaranlara İslamiyet"ten önce de ağır cezalar verilirdi. Kuran"a da bu adetlerden alıntı yapılmıştır. (Kuran, Maide suresi, 33,ayet; İbn-i Habib, Muhabber, 327).

30. Dicle ie Fırat"ın çok önemli iki nehir oldukları da Kuran"a Tevrat"tan yapılmış bir alıntıdır. (Dicle ve Fırat hikayesi için kaynakça: Tevrat, "Tekvin" bölümü, 2/13-14; tecrid-i sarih, diyanet tercümesi, no:1551; Buhari-Müslim, el-lü"lüü ve"l mercan, no: 103; buhari, bed"ü"l halk, 6; Menakıb-ı Ansar, 42; Eşribe, 12; Müslim, iman, no:164, cennet, no:2839 ve diğer hadis kaynakları).

31. Nuh tufanı efsanesi de Kuran"ın birçok ayetine Tevrat"tan alınmıştır.
  #33427  
Alt 07.08.2007, 00:27
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Hadisler ve Kadın
İslamda reform bu günlerde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanımızın de dile getirdiği bir konu. Bu reformun hangi alanlarda ve nasıl yapılacağı kendisinden önce de böyle söylemlerde bulunan kişilerin yaptığı gibi ne yazık ki havada kalmakta. Reform uygulamada mı yoksa öğretilerde mi olacak.

HADİSLER KALDIRILINCA ŞİDDET DURUR MU?
"Kadının en makbulü koyun" diyen hadis olmaz
Diyanet İşleri Başkanlığı, kadını aşağılayan ve doğruluğu olmayan hadislerin ayıklanması için kolları sıvadı. Hz. Muhammed"in söylediği hadisleri 5 ciltlik kitaplarda toplamaya hazırlanan Diyanet, böylece başta töre cinayetleri olmak üzere son zamanlarda artan kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlıyor 17.06.2006



“Diyanet İşleri Başkanlığı, Hazreti Muhammed"e atfedilen ancak doğruluğu olmayan, kadını aşağılayan ve ona karşı şiddeti öven hadisleri ayıklamak için harekete geçti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu"nun talimatıyla başlatılan çalışmayla, töre cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin önlenmesi amaçlanıyor.

“Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, töre cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik şiddetin kendilerini derinden üzdüğünü belirterek, "Hz. Peygamber"in kadına şiddeti içeren hiçbir hadisi yoktur" dedi. 3 yıldır kadın hakları konusunda çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyleyen Prof. Bardakoğlu, kadına karşı şiddeti içeren hiçbir dini metnin hadis olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Kadına şiddeti onaylayan, kadına karşı ayrımcılığı destekleyen hiçbir dini referans yoktur.”



<a href="redirect.jsp?url=http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=17.06.2006&Newsid =80073&Categoryid=1

" target="_blank">http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=17.06.2006&Newsid =80073&Categoryid=1

</a>

Ben bu yazıyı bir gazeteden aldım ama bu günlerde pek çok gazetede aynı haberi görmek mümkün. Diyanet İşleri Başkanlığı kadına şiddeti önlemek için böyle bir uygulamaya mı gitti yoksa bu uygulamayla gerçek ve yalan hadisleri mi ayırmayı amaçlıyor anlamış değilim. Bu konuda haberleri okuduğumda yapılan çalışmanın sadece kadına yönelik hadislerin bazılarının yanlış olduğunu anlıyorum. Meğerse bu güne kadar sahihi hadis zannettiğimiz hadislerin doğru olmadığını öğrenmiş olduk.



İslamda reform bu günlerde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanımızın de dile getirdiği bir konu. Bu reformun hangi alanlarda ve nasıl yapılacağı kendisinden önce de böyle söylemlerde bulunan kişilerin yaptığı gibi ne yazık ki havada kalmakta. Reform uygulamada mı yoksa öğretilerde mi olacak.



Anlaşılan kadınlar konusunda yapılan reform önce hadislerden başlamakta. Kadının toplumdakini yerini belirleyen en büyük etkenlerden biridir din. Özellikle dini algılama ve uygulamalar kadının statüsünü, kıyafetini, eğitimini, ilişkilerini, kariyerini direk olarak etkilemektedir.



Diyanet İşleri Başkanlığının bu çalışmasının bana düşündürdüğü iki konu var.

Birincisi; Bu güne kadar İncil’in yazılması ve toplanması hakkında söylenenlerin başında zaman içinde değişime uğradığı, papazlar ya da din adamları tarafından içeriğinde oynandığıdır. Bu hadislerin yüzyıllardır “sahih hadis” olarak bilinmesi ve bu gün birden bire gerçekliklerini kaybetmeleri ilginçtir. Sayın Dr. Hidayet Turksal’ın açıklamasına göre “Bu hadislerin de uydurma, yanlış olduğu bilimsel metotlarla ispatlandı.”(Hurriyet 17 Haziran 2006 , <a href="redirect.jsp?url=http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4597954.asp?top=1)" target="_blank">http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4597954.asp?top=1)</a>



Bu bilimsel metotların hangileri olduğu yine sadece havada kalmakta. Eğer İncil yukarıdaki gibi bir suçlamaya maruz kalıyorsa şimdiki bu diyanetin çalışmasına da insanların nasıl tepki göstermedikleri beni şaşırtıyor.


İslamiyet’in Asrı Saadet dini olarak görülmesi ve bütün çağlar için geçerli kurallar ve inancı içerdiği göz önüne alınırsa bu tür reformların nedenini açıklamak zor oluyor. Diyanet’in çalışmasına konu olan hadislerin sahih hadis olarak yüzyıllardır kabul edilmesi bu günkü Müslümanların geçmişteki Müslümanlardan daha bilgili olduklarını mı gösteriyor. Yoksa bir inanç duruma göre değiştirebiliyor, bazı şeyler eklenip çıkarılabiliyor mu?



Hadisler yüzyıllardan beri bilinmekte, İslamiyet’in kadına bakış açısına etkide bulunmuş, ayetleri yorumlarken yardım etmiş, şeriat kanunlarını hazırlamakta bile rol oynamıştır. Bu şimdi Türkiye’de değiştiğine göre diğer İslam ülkelerinde de değişmesi gerekli değil midir? Diyanetin bu çalışması islamiyet’e nasıl bir etkisi olacaktır? Diğer İslam ülkelerinden herhangi bir kurul, komisyon ya da ona y alınmış mıdır?



Sanırım bu soruların cevaplarını şu an için alamayacağız.

Diyanet işlerinin internet sitesine gidip kadın yazdığınızda çıkan sonuçları şöyle bir araştırdığınızda neler çıktığına bir bakın. Ayıklanmış hadislerden biri de çok ilginçtir ki İslam Peygamber Muhammed’in veda hutbesindendir “"... Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız: Namusunuzu korumaları, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır... Kadınların sizin üzerinizdeki hakları: Her ülkenin kendi geleneğine uygun şekilde onların rızklarını ve giyimlerini temin etmenizdir."



Diğer merak ettiğim ve aklıma takılan hususlar ise direk olarak kadının konumu hakkındadır. Diyelim ki bu hadisler ayıklandı ve gerçek olmadığı gerekçesiyle hadis kitaplarında ve uygulamalarda yerini almamaya başladı. Ancak İslamiyet’in kadına bakışı sadece hadislerle sınırlı değil ki. Hadisler esasen farzların uygulanışını ve sünnete yol gösterici olarak görülür. Ancak Kuran ayetlerinde de Kadına yönelik bazı hususlar vardır ki bunlar hakkında Diyanet’in nasıl bir yol izleyeceğini çok merak etmekteyim.



“Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah"a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü"minler"i müjdele.” Bakara suresi 223

"Allah"ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah"ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür"(Nisa/4/34)



"Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır.Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler." (Bakara/228)



"Allah"ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı, erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah"ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır.Serkeşlik etmelerinde endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa onların aleyhine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce"dir, Büyük"tür." (Çevirideki "serkeşlik", ayetteki "nuşuz"un karşılığıdır. "Serkeşlik", Türkçe sözlükte şu anlamdadır:"kafa tutma, baş kaldırma." )



Böyle bir ayetin getirdiği sonuç kaldırılmaya çalışılan hadislerin sonucundan daha mı az zarar verir? Hadislerin kaldırılma gerekçesi “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” olduğu açıklanmıştır. Ancak demek ki ykarıda okuduğumuz Kuran-I kerim ayetlerinden anlıyoruz ki kadına şiddet sadece bu konudaki hadislerin kaldırılmasıyla bitmeyecektir. Toplumdaki kadının rolüne dinin büyük bir etkisi olduğu doğrudur. Ancak kadına yönelik şiddeti sadece hadisleri kaldırarak, ya da yüzeysel reformalarla son verileceğini hiç sanmıyorum.



Bu güne kadar kadının İslam ülkelerindeki rolüne baktığımızda 600’lü yılların sonundan bu güne kadar gelişen hiç bir şeyin olmadığını çok rahat bir şekilde görebiliyoruz.

Diyanetin bu çabası sadece ne yazık ki kendini bağlayacak herhangi bir yaptırımı olmayacaktır.



Kadınların yalnız seyahat edememeleri (Sahih-i..., Cilt IV, sh. 219), imam olamamaları (Sahih-i... , Cilt X, sh. 449 ve d.) gibi uygulamalar bile Kuran’dan değil İslam dünyasının büyük saygı duyduğu bir kişiden gelmektedir.



“İslam"da bir ilk: "Cuma"da kadın imam (Hürriyet 19.03.2005” Hürriyet gazetesindeki bu haber bize yine kadının nasıl bir konumda olduğuna açık bir örnektir. Amerika’da bir kadın kalabalıkları arkasına alarak bir katedralde imam olarak namaz kıldırmıştır. Sonrasında bu bayana yapılan büyük protestolar böyle bir olayın eşitlik inancı olduklarını savunan kişilerin samimiyetini gösterir. BU konuda yapılan bir kaç yoruma yer verelim; Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz: Kadınların erkeklere namaz kıldırması caiz değildir. Kadınlar kadınlara imamlık yapabilir. Uygulamada Peygamberimiz"den günümüzü kadar gelen uygulama böyledir. Eğer dinde yeri olsaydı Peygamberimiz dönemindeki çok mümtaz kadın şahsiyetler vardı. Sahibelerin kendisinden bilgi aldığı Ayşe gibi Fatma gibi. Onlara imamlık yaptırılırdı. Hümmü Varaka rivayeti var, ancak bu çok istisnai bir durumdur.



Sakınca yok; Eski Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş: Kadınların kadınlara imamlık yapmasında görüş ayrılığı yok. Bence bir kadın imamlık yapma şantlarına haizse, bilgi ve birikimi varsa Cuma Namazı kıldırmasında sakınca bulunmuyor.



Özel amaçlı; Prof. Dr. Zekeriya Beyaz: İslam"da Cuma Namazı kıldıran kadın örneği bulunmuyor. Kadınlar kadınlara imamlık yapabilir. Erkeklere yapamazlar. ABD"de ortaya çıkan bu olay, özel amaçlı bir teşebbüstür, diye düşünüyorum.



Erkeğe zor; Dünyanın en üst düzey İslam alemlerinden sayılan, Mısır"ın başkenti Kahire"deki El Ezher Camii şeyhi Seyid Tantavi, `Kadının vücudu özeldir. Kadınlar, kadınlara imamlık yapabilir. Ama erkeklere yaptıklarında, arkasında namaz kılanların imamlarının vücuduna bakması ve sadece ibadete odaklanması zorlaşır" dedi.


Kabul olmaz; Ürdün"ün eski din işleri bakanı, Abdülaziz el Hayat ise, `Din büyükleri, karışık cemaatlere imamlık yapmasına izin vermemiştir. Erkeğin yanında bile namaz kılamazlar, arkalarında kılmalılar. O namazda bulunan erkeğin duası kabul olmaz" dedi.

Diğer İslam ülkelerindeki kadınların yerine bir iki örnek verelim;



İslamcı "Taliban" rejimi altındaki Afganistan"da tam bir "Islam Seriatı" uygulanmaktadır. Bu uygulamanın Afgan kadınları üzerindeki etkisi ise, onları toplumda "tümüyle görünmez" kılmaktır. Afgan kadınlar, sokağa ancak "burka" ile baştan aşağıya örtünerek çıkmak zorundalar. Ancak bu da yeterli gelmemiş olacak ki sokağa çıkabilmeleri için, yiyecek, ilaç ve diğer güncel ihtiyaçlarını bile almak üzere sokağa çıkmaları gerektiğinde yanlarında mutlaka aileden bir erkeği "refakatçi" olarak almak zorundadırlar.



Ayrıca Afganistandaki tüm eğitim kurumları kadınlara yasaklanmıştır.

Bangladeş’te zina yapan kadınlar taşlanırlar, doğum kontrolü yapanlar kocaları tarafından boşanır, ekonomik özgürlüğünü kazanılmasına izin verilmez.



Cezayir’de İslamcı terör guruplarının hedeflerinin ilk sırasında kadınlar vardır. Üniversitelerdeki kadın öğretim görevlileri can güvenlikleri nedeniyle istifa etmek zorunda kalmışlardır.

Cezayir"de bu baskı nedeniyle çok sayıda kız ve kadın örtünmeye başlamışlardır. Bu konuda 22 yasındaki bir kız duygularını açıklarken şunları demiştir:"Hiçbirimiz örtünmeyi istemiyoruz. Ama korku, düşüncelerimizden ve özgür olma isteğimizden daha güçlü, korku bizi her taraftan kuşatıyor. Anne-babamız, erkek kardeşlerimiz hep bir ağızdan, "Yasamak istiyorsan örtün!" diyorlar." (Kaynak: Cumhuriyet, 20.05.1999, Prof.Dr.Necla Arat"in makalesi)

Hürriyet Gazeresi"nde 25.04.2003 günü yayınlanan habere göre, İran"ın önde gelen aktrislerinden Gevher Hayran diş, bir ödül töreninde genç bir yönetmeni alnından öptüğü gerekçesiyle 74 kırbaç cezasına çarptırıldı, ancak halktan özür dilediği için cezası tecil edildi.

Kadınlı erkekli eğlenceler kesinlikle yasaktır.



Yemeni, Katar ve Suudi Arabistan, B.Arap Emirlikleri, Kuveyt, Mısır gibi ülkelerde de durumlar farklı değildir.

Kadına yönelik şiddet ve ikinci sınıf uygulamaların sorunu hala daha hadislerde mi? Belki Diyanet İşlerine göre Kadına şiddet ya da baskıcı tutuma son vermek için bir çözüm parçası olabilir. Kadının bu durumunu hadislerden ya da kitaplardan çıkarabilirsiniz. Ancak yüzyıllardır süregelen bu tutumu insanların yüreklerinden ve zihinlerinden nasıl çıkaracaksınız? Pek çok bilimsel toplantı yapılıp seminerlerde aydın kabul edilen Müslümanlar günlerce tartışabilirler. Sahihi hadislerde olmaması gerektiğini düşündüğü bu hadisleri yok edilip toplumlar uyarılabilir. Ancak sorunun temeli Kuran’ı Kerim’in kadına bakış açısında yatmasını yadsıyamazlar. Yukarıda yazılan ayetleri yok yazarak, ya da dolaylı meallerle yumuşatılmaya çalışılabilir. Ancak her çağ için geçerli olduğu iddia edilen, eşitliği savunduğu söylenen bir inançtaki uygulamalar ne yazık ki bunların böyle olmadığını kanıtlamakta. Çünkü toplumun etkilendiği dini bakış açısı insanların zihinlerine kazınmıştır. Bu böyle gelmiş ve böyle de gidecektir. Bu düzenin böyle olması mecburidir.



Tanrı gerçekten de kadına böyle mi bakıyor? İnsanlar eşittir ama erkekler daha eşittir mantığıyla mı yönetmek ister. Bunun cevabı Kurana göre evettir. Ancak daha başka bir bakış açısı da var.

Kutsal Kitap bunun tam tersini söyler.



Daha fazla bilgi için tıklayın

<a href="redirect.jsp?url=http://www.kutsalkitap.org/index.php?option=com_magazine&func=show_article&id =144
" target="_blank">http://www.kutsalkitap.org/index.php?option=com_magazine&func=show_article&id =144
</a>
  #33428  
Alt 07.08.2007, 00:36
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard YOBAZLAR VE DİN FAŞİSTLERİ İÇİN;

DEĞİL ARAŞTIRMAYI; İNCELEMEYİ; İRDELEMEYİ ve BİLGİ DAĞARCIĞINI GELİŞTİRMEK İÇİN OLANLARA.


GALVANİ YADA ROMAN, her neyse.
  #33429  
Alt 07.08.2007, 01:02
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Bir hatırlatma yapayım.

Benim bu sayfalara aktardığım yazılar çok ince elenip dokunmuş araştırma yazılarıdırlar.

Ben bu yazıları kolay elde etmiyorum, pek çok yazıları birbiri ile karşılaştırarak, araştırarak elde ediyorum.

Benim referans aldığım tek ölçü yazıların propaganda olmaması, gerçekçi, dürüst ve uzmanlık içermesi.

Ve, kutsal olarak bilinen kitaplara ait olmalarıdır.

Hadislere ait bölümdekiler yalnızca sosyal içeerikli olan bölümlere ait olanlardır aktardıklarım, kutsal kitapların içeriği ile olan bir tek satır bile geçmez.

İnsan neye, niçin ve neden inanacağına kendisi karar verir.

Benim ile tartışmak isteyenler önce aktardığım yazıların doğru olmadığını, yanlış olduğunu bana kutsal kitaplaraın yazıları ile açıklasınlar, çünkü kutsal kitapların yazıları kutsal kitapların yazıları ile çözümlenir.

Bunu yapmayanlar ve bütün buna rağmen sırf bana saldırarak dini bütün olduğunu düşünenler benin dindarlığımının kıyısından bile geçemezler, dini inanç dini bilmek ile başlar.

İster inanır ister inanmazsın, lakin din adına olmayan bir dini bana din gibi gösteremezsin.

Din yada dinler, sevgi, saygı, huzur dünyasını oluşturmak olduğu kadar, dürüstlük, öbür dünya ya hatırlamak ve kavuşmak ilkelerini taşır.

Bunun insani ve toplumsal dinleri yer yüzünün şu an ki genel ilahiyat konumunun bir çeşit görüntüsünde zaten bulunmakta.

Din adına, şiddet yapılırsa, uygulanırsa orada ALLAH, TANRI, RAB yada herhangi başka bir isim bu sadistliğin ve insanlığın zayıf yönünün içinde asla yer almaz.

Benim açımdan İslam dini bu muhetevadadır, yoksa 1400 yıldır halen bu tür işler ile uğraşmazlar.

Haçlı seferlerinin biteli yüzlerce yıl oldu, kaldı ki haçlı seferleri sadece Kudüsü İslam yanlılarından kurtarmak için değil, Yahudilerden de kurtarmak için yapıldı.

Sonuç olarak, sevgili Tanrının dini yoktur, Tanrı kendisini düzene sokacak bir ilahiyat sosyolojisine ihtiyaç duymaz.

Din ve dinler gelişmemiş, uygarlaşamamış insanlığın bir kesimi ile; Oldukça gelişmiş ve Tanrıyı bu dünyada bile yakından hissedebilecek okumuş, insan sevgisi, saygısı ve evren yüreği ile dopdolu insanlara aittir.

Sevgili Tanrının katında tüm insan ve insanlık eşittir.

Tanrıda ne şiddet, ne yalan, ne korku, ne dolan, ne sahtekarlık bulunur.

Zaman ve mekan kavramının bulunmadığı bir yerde dinler bulunmaz.

Salt ışıklı, ölümsüz ve sevgi dolu ruhlar bulunur.
  #33430  
Alt 07.08.2007, 01:24
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Isin komik tarafi ne biliyormusun

Bu YABANI YOBAZ DINCI SIRKCI MEDENIYETSIZ ILKELLER müslüman olsa hic bir sey yazmayacagim ama bu bokdan bile pislik yaratiklarin islamla uzakdan yakindan alakalari bile yok !

Sor bu YABANI YOBAZ DINCI SIRKCI MEDENIYETSIZ ILKELLERE islamin 5 sartindan kacini yerine getiriyorlarmis !? :-))

Bu SOYSUZ YABANI YOBAZ DINCI SIRKCI MEDENIYETSIZ ILKELLER daha islamin 5 sartindan birini bile yerine getiremiyorlar ve onun icin iclerinde bir eziklik var !

Akli sira bu ezikliklerini senin gibi, benim gibi gercekleri yazanlara hakaret ve küfür ederek telafi etmek istiyorlar ! :-))

Herseyden önce bu SOYSUZ YABANI YOBAZ DINCI SIRKCI MEDENIYETSIZ ILKELLER para icin lüks icin islami, alllahi ve kurani SATIYOLAR !

allahin ve kuranin lanetledigi insanlara, onlari buldugunuz yerde öldürün, diye emir etttigi hiristiyan ve yahudilere para ve lüks karsiligi hizmet ediyorlar ! :-))
hahahahahahahahahahahahahhaahahahahahaaa :-))

eeee oylarini bile iki torba gidaya satan zihniyetden baska ne beklersin !

Bu SOYU SOPU BELIRSIZ SEREFSIZ KAHPE HAINLERIN SATMAYACAGI deger yoktur !!!!!

Bu YABANI YOBAZ DINCI SIRKCI MEDENIYETSIZ ILKELLER papagan gibi dil ucuyla müslümanlar ! :-))
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu