Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #3191  
Alt 15.05.2007, 17:19
Benutzerbild von hiranur83
hiranur83 hiranur83 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard boahh

allah seni bildigi gibi yapsin..AMIN
  #3192  
Alt 15.05.2007, 17:38
Benutzerbild von halitpasa75
halitpasa75 halitpasa75 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Gercekler

Yaklasik 3 ay önce yazdigim bir yaziyi secim serefine yeniden üst siralara koyalim.
Herkes AKP"nin gercek yüzünü görsün diye.

Ekonomi süper,GSMH ikiye katlandi, borclarimiz düsüyor, enflasyon iniste, dis dünyada itibarimiz artti, AB´ye üye olmamiz an meselesi, demokratiklesmede önemli yol katettik, Türkiye bir istikrar abidesi haline gelmis durumda.

Medya ve RTE böyle diyor.

Gercekten böyle mi?

Biraz etrafimiza bakalim ve ardindan konuya egilelim.

Ekonomi süper diyor RTE. Acaba dogru mu? Rakamlara bir göz atalim.

Kasim 2002"de Türkiye"nin toplam borcu 231 Milyar $. Kasim 2006"da 348 Milyar $.

Kasim 2002"de Dis Ticaret acigi 15 Milyar $ iken simdi 52 Milyar $ cikti.

Kasim 2002"de 8 Milyar $ yabancilarin sicak parasi ülkemizde bulunurken, bu rakam Aralik 06 itibariyle 65 Milyar $"a ulasmis.

Aclik ve yoksulluk siniri ikiye katlanmis bu zaman diliminde.

Dolar kuru sunni bir sekilde cok düsük tutuluyor. Reel Dolar kuru yaklasik 2.20 YTL civarinda olmasi gerekiyor. Bu bilgiyi unutmayin, az sonra lazim olacak.

2002 yilinda GSMH 182Milyar $. 2006 GSMH 390 Milyar $. Ancak reel Dolar kurunu baz olarak alirsak, 2002 yilinda GSMH 190 Milyar $iken, 2006 yilinda 254 Milyar $"a cikmis, yani ikiye katlanmamis.

2002"de 1,5 Milyar $ tüketici kredi ve 2,7 Milyar $ kredi karti borclari, yani toplam 4,2 Milyar $ düzeyinde bireysel kredi borclari mevcuttu. 2006 sonunda durum su:
32 Milyar $ tüketici kredileri ve 15 Milyar kredi karti borclari, toplam 47 Milyar $ bireysel borclar.

Türkiye"de issizlik orani yaklasik % 16,9 düzeyinde.

Bu rakamlar, ki tüm rakamlar resmi, Hazine ve TÜIK"e ait rakamlardir, ekonominin hic de anlatilan gibi iyi oldugunu göstermiyor.

Tam tersi. Her sey daha kötü.

Övündükleri tek sey enflasyon, ancak enflasyon sunni bir sekilde düsük tutuluyor.

Milletin alim gücü olmadigi icin ve devlet yatirimlar yapmadigi icin piyasaya para akmiyor ve bundan dolayi fiyatlarda artis yoktur, cünkü talep yoktur. Talep olan ürünlerde zaten ortalama fiyat artislari % 20 - %30 civarinda.

Gelelim artan itibarimiza.

Bizi artik kimsenin takmadigi, bizden kimsenin cekinmedigi itibar kazanci ise, itibar kazandik.

Irak"ta olup bitenlere seyircisin, asiret reisi sana her gün posta koyuyor, sen adamin postallarini yalamaya razi görünüyorsun.

Kiytirik Rumlar seni takmiyor, seni takdir eden Müslüman Arap kardeslerin Rumlarla isbirligi yapiyor, sen önce teessüf ediyorsun, kimse umursamayinca, Rumlarin sözüne geliyorsun, sadece Petrol üretilirse, sana da bir sus payi vermelerini istiyorsun.

Itibarli RTE ve AKP basa geldikten sonra bilmem kac ülke sözde ermeni soykirimi kabul etti ve simdi sira ABD"de. Basimiza cuval gecirildi, askerlerimiz, polislerimiz sehit edildi ve biz elimiz kolumuz bagli izledik.

AB ve ABD emir yagdirdi ve RTE ve AKP istedikleri her yasayi yerine getirdi.
Simdi sira 301"de. Daha söylenecek cok sey var, ancak bu uzun bir konu baska zamana birakiyorum.

Bu bir iki örnek gösteriyor ki biz itibar kazanmadik, itibar ve her seyden önemlisi, güc kaybettik.

AB hepimizin malumu. Bunun ne kadar büyük bir yalan oldugunu artik herkes kavramistir. Kavrayamayanlara söyleyecek bir seyim yok.

Demokratiklesme ve Türkiye.

Hic bir dönem bir Basbakan gazeticiler hakkinda bu kadar tazminat davasi ve sorusturma actirmamistir. Onlarca gazeteci isinden edildi.
Hukuksuzluk diz boyu. Van rektörü olayi, Semdinli vs. Yolsuzluklar, baski, sindirme. AKP döneminde olagan olan bunlardir.
AKP demokratiklesmenin öncülügünü degil, Atatürk düsmanliginin, Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik düsmanliginin öncülügünü yapmistir.
AKP zihniyeti totaliter bir zihniyet ve böylece demokrasi rejimine zit bir parti.
O acidan demokrasiye katkida bulunmalari bu partinin islevine aykiri.

AKP ne yapti. Yine rakamlara bakalim:
AKP"nin cikarttigi yasalarin sonucu:
Türkiye"de her 39 saniyede bir suc isleniyor. Her 4 saatte bir insan öldürülüyor. 6 dakikada bir ev, 7 dakikada bir araba, 9 dakikada bir isyeri soyuldu. 4 saatte bir tecavüz veya tecavüze yeltenme. 4 dakkikada bir yaralama, 18 dakikada bir yankesicilik.

RTE"nin dedigi gibi, bunlar geldikten sonra nerden nereye.
Bunlarin hesabi kesinlikle sorulacak.
Ilk hesap yeri sandik!

Bu yazi Subat ayinda tarafimdan kaleme alinmis. Degisen bir sey yok. Sadece hesap zamani yaklastigi icin, neden Ampul degil, Aydinligi, Kemalist devrimleri, yani CHP"yi secmek zorunda oldugumuzu bir kez daha sunma ihtiyaci duydum.
  #3193  
Alt 15.05.2007, 17:52
Benutzerbild von westorient
westorient westorient ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ihracat 100 milyari asti

Bundan bahseden yok.

Ayrica Askeriyeye o kadar cok harcanmasa, Türkiyenin 1 cent borcu bile olmazdi.

Bütcenin yüzde kaci gidiyor oraya biliyormusun?

Ayrica o borclar hep diger hükümetlerden kaldi.

bundan bahseden yok...

o kadarrrrrrrrrr
  #3194  
Alt 15.05.2007, 18:00
Benutzerbild von westorient
westorient westorient ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard armut

Armut, o dervisler olmasa idi türkiye coktan gavurlarin olurdu.
Laikligi cikaran zaten gavur oglu gavurdu.

bunu bilmezsin ama, yada isine gelmez..

o kadarrrrrr
  #3195  
Alt 15.05.2007, 20:04
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !!!

Aşırı Sağdan Ulusal Sola (22.04.2007)


Yazar Ahmet İnsel


Türkiye’de İncil basıp dağıtan bir yayınevinin Malatya’daki şubesini basan, muhtemelen miliyetçi ve dindar beş genç, çalışanlara işkence edip, onları ekmek bıçaklarıyla öldürdüler. Boğazları kesilerek ölen ve ağır yaralananlar, Protestan Kilisesine bağlı olarak faaliyet gösteren bir kuruluşun çalışanlarıydılar. Aralarında protestanlığa geçmiş Müslümanların, mesleği Almanca-Türkçe çevirmenlik olan ve Türkiye’de birkaç yıldan beri yasal biçimde ikamet etmekte olan bir Alman yurttaşının ve belki orada sadece çalışmak için bulunanların yer aldığı maktul listesi, rahip Santori ve Hrant Dink cinayetlerinden sonra hepimizin yüzüne bir şamar gibi indi. Bir yandan modern ve laik, diğer yandan Müslüman dünyaya örnek olmasıyla her fırsatta iftihar vesilesi yaptığımız bu ülke, ‘gavur’ oldukları ve bunu görünmez kılmaya çalışmadıkları için öldürülenleriyle de dünyada mümtaz bir yer işgal ediyor.



Trabzon’da rahip Santori cinayetine giden yola döşenen dinsel ve ırkçı nefretin üzerine gidilmedi. Olay sıradan bir cinayet olarak gösterildi, cinayeti azmettirenler gizlendi. Rahiplik görevini icra etmekten başka bir suçu olmayan Katolik papaz, yüzde 99’unun Müslüman olmasıyla iftihar edilen bu ülkede, ‘misyoner faaliyetlerinin’ oluşturduğu iddia edilen yakın ve büyük tehlikeyi teşhir ederek siyasal itibar ve parasal gelir elde edenlerin icraatlerine kurban verildi. O cinayet sonrasında, işin arkasında dinî-milliyetçi bir saik bulunmadığını göstermek için bazı yayın organları ve yerel mülki sorumluların nasıl çırpındıklarını hatırlarsınız. Bunların yanında bazı kentlerde kiliselere saldırılar düzenlendi. Her fırsatta misyonerlik faaliyetleri lanetlendi. Ardından Hrant Dink’in göstere göstere katledilmesi geldi. Bugün dahi, bu iki cinayet arasındaki azmettirme veya etkileme bağlarını bilmiyoruz. Daha doğrusu bilmememiz sağlanıyor.



Türkiye’de Müslümanlık propagandası yapanları, İslami tebliğ faaliyetlerinde bulunanları sevecenlikle karşılayan muhafazakar-milliyetçi çevreler, benzer bir faaliyeti Hıristiyanlık için ve çok daha sınırlı biçimde yapanlara karşı birden saldırganlaşıverirler. Ama daha dikkat çekici olan olgu, bu muhafazakar-milliyetçi çevrelerin misyoner faaliyetleri karşısında saldırganlaşmasını, diğer konularda onlarla kanlı bıçaklı olan laikçi çevrelerin de genellikle anlayışla karşılamalarıdır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda yer alan ittifaktır bunun nedeni ve bugüne kadar bu ittifak ‘gavura’ karşı genellikle yürürlükte kalmıştır.



Halbuki Türkiye aynı zamanda bir misyonerler ocağıdır. Türkiye’de sadece cemaatler değil, zaman zaman devlet de aktif biçimde misyonerlik faaliyetlerinde bulunur. Turgut Özal zamanında Türki Cumhuriyetlere uçaklarla Kur’an yollamak misyonerlik faaliyeti değil de, ne idi? Bugün Hıristiyan nüfusun çoğunlukta olduğu onlarca ülkede faaliyet gösteren TC devleti memurları imamlarının da, olaya o ülkenin muhafazakar-milliyetçileri gözünden bakılırsa, misyonerlik hem de resmî görevli misyonerlik faaliyeti yürüttükleri söylenemez mi? Yıllarca, Müslümanlığa geçmiş Hans veya Birgit haberlerinin gazetelerimizin birinci sayfasında iftiharla yer aldığı bir laik ülkeyiz. Bu haberler ortada ne AKP ne de onun büyük dedesi Milli Nizam Partisi varken, gazetelerde boy boy haber oluyorlardı. O zamanlar da ‘misyonerlik faaliyetleri’ yürütenler zaman zaman halkın şikayeti üzerine gözaltına alınır, basında teşhir edilirlerdi. Dinsel amaçlı olamasa da, dünynın dört bir yanında açılan okullarda yabancı çocukaların İstiklal Marşı’nı ezbere söylemesi karşısında hıçkırıklarını bastıramayanlar, ne karşısında heyecanlandıklarını zannediyorlar?



Türkiye’de her zaman milliyetçilikle dinsel fanatizm birbirlerini tamamlayan unsur oldular. Bugün dahi, muhafazakar partilerin dinsel tınılısından milliyetçi vurgusu ağır basanına kadar hepsinin seçmen tabanları arasında var olan büyük geçişkenliğin en büyük nedeni bu milliyetçi-dinsel karması kimliktir.



Ulusalcılığın Türkiye’ye özgü yeni-muhafazakarlığın temsilcisi olmaya başlamasıyla, ‘misyonerliğe karşı teyakkuz’ ittifakını bu cepheden de besleyenlerin sayısı son yıllarda hızla arttı. Bu konuda milat, 2001 yılında Bülent Ecevit’in başbakanlığında MGK’nın gündemine ‘misyonerlik tehlikesi’nin girmesidir. O güne kadar daha çok Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlarında arada sırada, İslamcı yayın organlarında daha sık yer alan bu ‘misyonerlik faaliyetleri’ teşhirleri, bu tarihten sonra ulusalcı kampın sözcülerinin de dahil oldukları güçlü bir koro tarafından seslendirildi. ‘Misyonerlik faaliyetleri’ bölücülük suçlamasının neredeyse yerini aldı.



Son altı-yedi yılın basını taranınca, Türkiye’de ‘misyonerlik faaliyetleri’ teşhirini yapanların sağdan ulusalcı sola siyasal yelpazenin çok geniş bir kısmını oluşturduklarını görüyoruz. Devlet Bahçeli, Rahşan Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Recai Kutan bunların içinde en sivrilenleri. Ama bazı CHP, DYP ve ANAP önde gelenlerinin de zaman zaman bu koroya katıldığını gördük. ‘Misyoner faaliyetlerinin Türkiye’yi bölme amacı taşıdığını’ iddia eden bu koro, AB’yi de zaman zaman ‘yeni bir Haçlı seferi başlatmakla’ suçlayanlar tarafından her fırsatta desteklendi. Ülkü Ocakları Malatya’daki cinayetin işlendiği yayınevinin önünde iki yıl önce gösteri yaparken, bütün bu ulusalcı-milliyetçi-müslüman fanatizminin sentezini sunan sloganlar atıyor, pankartlar taşıyordu.



Bu nedenle taşı sadece radikal İslamcılara atmak, hedef şaşırtmak olur. Malatya cinayetinde, daha önceki rahip Santori ve Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi, militan ulusalcı hassasiyetin rolü de herhalde bir o kadar önemli. Bu hassasiyetin arkasına saklanarak faaliyet gösteren emekli güvenlik güçleri yönetimindeki çeteleşmelerin ayaklarını bastıkları ideolojik meşruiyet zeminini, bugün Türkiye’ye karşı yeni bir haçlı seferi başlatıldığı hezeyanı oluşturuyor. 14 Nisan mitinginde kürsüde Prof. Dr. Alpaslan Işıklı şöyle haykırıyordu:



‘Yeni bir haçlı seferi başlattıklarını ilan edecek kadar gözleri kararmıştır. (...)

Bu bağlamda, ülkemizi ve ulusumuzu özel bir özenle hedef seçtikleri anlaşılıyor. Biz yeryüzünün en kıymetli doğal kaynaklarına uzanan yolun başında konuşlanmış bulunuyoruz. Biz, yirminci yüzyılın başında mazlum milletlerin emperyalizme karşı başkaldırısına öncülük etmiş olan bir ulusun evlatlarıyız. Onlara yüce önder Atatürk’ün önderliğinde verdiğimiz dersi, biz unutsak bile onlar unutmuyorlar. Bu nedenledir ki bizimle çok ayrı bir hesapları var.



Bugün için bizi özel bir nezarethaneye kapatmayı başarmışlardır. Bu nezarethane, Avrupa Birliği’nin bekleme odasıdır. Gardiyanları da içimizdedir, başımızdadır. Bu arada, ülkemizin içinde bulunduğu bölgede, 22 kadar ülkenin coğrafyasını değiştireceklerini açıkça ilan etmiş bulunuyorlar. (...) Minareler süngümüzdür demişti. Geldi haçlı seferlerini yapanların eş başkanlığını kabullendi. Bu arada, Irak’ta yıkılmayan minare kalmadı. Bunların zamanında Hıristiyan misyonerliği başını alıp gitmektedir. İstanbul’u başında Ortodoks patriğinin bulunduğu bir dukalığa dönüştürmek isteyenlerin iştahları iyiden iyiye kabarmıştır.’



14 Nisan günü Tandoğan Meydanında toplanan çok büyük kalabalığı oluşturanların belki çoğunluğunun katılmadığı ama duyunca tepki de vermediği bu mümtaz görüşleri, fanatik bir İslamcının değil, radikal bir laik Cumhuriyetçinin ağzından döküldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu konuşmanın maalesef yüzlerce benzeri medyadan halkın, üniversite kürsülerinden ve okullardan öğrencilerin beyinlerine her gün boca ediliyor. İsterseniz esas yakın ve büyük tehlikeyi başka yerlerde aramaya devam edin.



Ertuğrul Özkök 19 Nisan tarihli Hürriyet gazetesinde ‘Boğazına düğümlenen en katı yazı’ başlıklı yazısında ‘Dün Malatya’da olup biten hadise, Türkiye’nin kollektif sorumluluğudur’ fikrini içeren bir yazı yazdı. ‘Hiçbirimizin Hizbullah cinayeti deyip elimizi yıkayamayacağımızı’ belirtti. ‘Yıllardır sosyal demokrat, demokratik sol diye bildiğimiz, sandığımız siyasetçiler(in) misyonerlik faaliyetleri artıyor diye insanları galeyana getiren demeçlerini’ hatırlattı. ‘En medeni, en laik, en hoşgörülü diye bildiğimiz çevrelerde bile, İncil satan üç beş gence bakıp, ‘Din elden gidiyor’ hezeyanlarını yayanların görüldüğünü’ ifade etti. Neredeyse tamamını bu sütunlarda yayımlama arzusu veren bu yazının yanında, aynı gün Hürriyet gazetesi olayların arka planını ele alış tarzıyla da alışılandan farklıydı.



Rahip Santori, Hrant Dink ve Malatya cinayetleri Türkiye’de Türk-İslam sentezi fikrini kendisine kalkan yapan faşizan ideolojinin artan provokasyonlarına karşı demokratik bilincin artık uyanması, Türkiye halkının sürüklenmek istendiği milliyetçi paranoyaya karşı elbirliğiyle mücadele etmesinin acil gerekliliğini bize gösteriyor. Her şeyden önce elbirliğiyle medyada, üniversitede, okulda, günlük yaşamımızda komplo bezirganlarına itibar etmemekten başlamamız gerekmiyor mu?



Radikal İki, 22.4.2007
  #3196  
Alt 15.05.2007, 20:09
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Yalan ! Dünyadan haberin yok bari sus !

Iste siz akp yandaslari siz busunuz:
YALANCI DINCI SAHTEKARLAR TAYFASI !
Dikkat et, dinci yazdim, dindar yazmadim, cünki siz ancak dincilige kadar götürüyorsunuz isi !

Iste devletin verdigi rakamlar:
TÜİK"in kayıtlarına göre İhracat, Ocak-Kasım 2006 döneminde 76,6 milyar $ değerinde olmuştur.

Simdi senin gibi dincinin verdigi yalan yanlis verdigin rakamlarami inanalim, yoksa TÜIKin verdigi, devletin verdigi rakamlarami !?


Peki ithalatdan haberin varmi !? :-))

Bakalim ithalat ne durumda:
İthalat Ocak-Kasım 2006 döneminde 125,3 milyar $ değerinde gerçekleşmiştir.


Arada 50 milyar dolar acik var !
Bu ne demek biliyormusun !? :-))

Dinci aklinca bana yalan yanlisda olsa karsilik yazacaktin ! :-))

Zaten seninde ne bok oldugun Türk Silahli Kuvvetlerine yaptigin suclamayla belli oldu !
Ulan öküz, hangi ülke Askeriyesine 1 cent bile harcama yapmiyor !?
Askeriye harcama yapmamam icin bir defa corafya durmun iyi olmasi gerek !
Bir tarafda senin din kardeslerin olacak serefsizler, hani su pkk soyuszlarini senelerce besleyen türkiyenin üuerine birakan dinkardeslerin !
Bir tarafdan ermenistan, hani su soydaslarin ! :-))
Bir tarafdan yunanistan ve rumlar, geerci onlarin icimizdeki kahpe hainler kadar zarari olmuyor ama olsun, tedbirli olmak gerek !

Demek sizin gibi akp yandaslarina kalsak Türk Sillahli Kuvvetlerine 1 Cent bile harcama yaptirmayacaksiniz !
Sende herhalde kuyruk acisi ceken ya bir kürtsün yada Cumhuriyet düsmani adi bir fetoscu yada Türkiyeli akp yandaslarindan !
Türkiyeli diyorum, cünki akp yandaslari liderleri tayyip gibi Türküm demeye dili varmiyor. tayyipin mazereti ortada, kendi deyisi ile, esi arap kendisi gürcüymüs.
Yani cocuklarinin soyu soyu belli degil ! :-))

Öküz oldugun zaten yazindanda az cok belli oluyor.
O borclar diger hükümetlerden almismismismis
akp ikdidarin önce 120 milyar disborc vardi, 4.5 sene akp ikdidarindan sonra 350 milyar dolar oldu yaziyorsam ne demek oluyor o !?
Bir insan bu kadar öküz olamaz ama akp yandasi ise oluyor ! :-))

Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın 1.308 Milyon YTL olarak sunulan bütçesi, yüzde 25,2 oranında arttırılarak 1.638 Milyon YTL olarak kesinleşti.
Daha sene sonuna cok, kimbilir daha ne kadar cikacak ! :-))
Diyanete giden vergilerim HARAM olsun !

Aynı şekilde Milli Savunma Bakanlığı‘nın bütçesi yüzde 9,9 oranında arttırılarak, 13.052 Milyon YTL !
Savunma bakanligina giden vergilerim, meydani dinci yobazlara bos birakmadiklari müddetce, her kurusuna kadar HELAL OLSUN !

Ne dinizden haberiniz var politikandan ekonomiden ama ortaliklarda essekler gibi ortada anirrsiniz ! :-))
  #3197  
Alt 15.05.2007, 20:16
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Onun icin basinaza amerikan askerini...

Köpeklerin dualari kabul görseydi gökden kemik yagarmis ! :-))

Dualariniz kabul gördügü icin hep rezil kepazesiniz ! :-))

Onca ibadet ediyorsunuz onca dua ediyorsunuz yine eziliyorsunuz yine eziliyorsunuz yine rezil kepazesiniz yine rezil kepazesiniz ! :-))

Dünyanin hicbir yerinde istenmiyorsunuz ! :-))

Bana beddua edecegine sen irakdaki afganistandaki filistindeki dinkardeslerine dua et ! ;-)
Kimbilir kaciniz dua ediyorda, sizin duanizdan ne oldugu ortada ! :-))

Dedigim gibi köpeklerin duasi kabul görse gökden kemik yagardi ! :-))

Sizin kendinize faydaniz yokki baskalarina olsun ! :-))
  #3198  
Alt 15.05.2007, 20:54
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard *Gavurizm* ;)

Stimmt genau, Laizismus, Demokratie, Humanismus, Menschenrechte und vieles mehr, z.B. auch das Internet sind Produkte der Gavurs. Willst du jetzt das Internet boykottieren ?? *lach*
  #3199  
Alt 15.05.2007, 23:34
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Sizden kral gavur varmi !?

Cok müslüman oldugunuz icinmi islama zit yasam tarsiniz var !? :-))

Atatürke gavur diyorsun ama Atatürk hastaliginda bile kendini Türk doktorlarina teslim etmis birisi !

Siz ise allahin lanetledigi hiristiyan ve yahudilere hizmet usaklik ediyorsunuz ! :-))
Hiristiyan memleketinde yasiyor, hiristiyanlara yahudilere hizmet ediyorsunuz ! :-))
Ne icin !?
Lüks ve Euro icin ! :-))
Ekmek edebiyatini gec !
Türkiyede kimse acligindan ölmüyor !

Görüldügü gibi sen allahida kuranida islamida lüks ve euro icin satiyorsun ! :-))
En adi gavur kimdir !? :-))
Degerlerini para ve lüks icin satandir :-))

Fahiselerle aranizdaki fark ne !? :-))
  #3200  
Alt 16.05.2007, 00:23
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Dincilik Kavgası ve İbadet Özgürlüğü

Dincilik Kavgası ve İbadet Özgürlüğü...
PENCERE
İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi 27.10.1999

Dincilik kavgası Anadolu"ya özgü sayılamaz; tüm İslam coğrafyasında geçerlidir. Türkiye"ye özgü yerel bir olay değil irtica; Afganistan, İran, Sudan, Cezayir vb. ülkelerde başa beladır. Laik cumhuriyet yalnız Anadolu"da var; ama, kanlı dincilik kavgası, laik devlet düzeniyle ilgisi bulunmayan Müslüman ülkelerde bizdekinden daha beter boyutlarda sürüp gidiyor.

Osmanlı"da irtica 19"uncu yüzyıl boyunca sorundu. 1909"da bu ülkenin başında padişah-halife vardı; Şeyhülisam ile kadılar devlet örgütünde yetkili idiler, Şeriye Vekâleti bulunuyordu; 31 Mart"ta irtica ortalığı kana buladı.

Kemalistlere ""laikçiler"" diye yüklenenler ya kasıtlıdırlar ya aymazlık içindedirler. 21"inci yüzyılın eşiğinde irtica, yalnız laik Atatürk cumhuriyetini yıkmaya çalışmıyor; Müslümanlık coğrafyasında bir numaralı sorundur.

*

Anadolu"da iki temel mezhep var: Sünnilik ve Alevilik...

Osmanlı"da Alevi baskı altındaydı.

Nasıl olmasın ki!..

Devletin başı padişah Sünnilerin halifesiydi; Kızılbaşlara uygulanan zulmün haddi hesabı yoktu; Aleviler dağlara
çekilmişlerdi; ancak Atatürk laik cumhuriyeti kurduktan sonra soluk alabildiler.

Ne var ki çok partili rejimle birlikte devlet içinde Sünni iktidarını kuran gericilik, Alevilerin üstünde dayanılmaz bir baskı oluşturdu.

Toplumsal dönüşüm ve nüfus patlaması, Alevileri kırsal alandan kentlere taşıyınca, bunalım yoğunlaştı. Çünkü dağa ve düze yerleşik uzak köylerde ibadetini sürdürebilen Alevi şehirde ne yapacaktı?..

Alevinin ibadet özgürlüğünü kazanmak için savaşımı bu zorunluluktan doğdu. Sonuçta kentlerde cemevleri kuruldu, tapınma özgürlüğü kazanıldı.

Alevi şeriatçı değildir; şeriata karşıdır; camiye değil cemevine gider; din devleti kurmak gibi bir amacı olamaz.

*

Sünnilikte durum ne?..

Sünni şeriatında iki alan vardır; birincisi ""ibadet"" tir, ikincisi ""muamelât"" tır.

İbadet tapınmadır; muamelat kapsamında ceza, miras, aile hukuku da vardır ki bu bölüm baştan sona demokrasi, insan hakları ve temel özgürlüklere ters düşen kurallarla dolup taşar.

Bir Sünni günde beş değil, yirmi beş rekât namaz kılsa kimse karışamaz; çünkü bu ibadettir; ama, bir Sünni, şeriat hukukunun uygulanmasını isterse, kıyamet kopar; daha Osmanlı döneminde şeriatın muamelat bölümündeki kurallar devletin hukukundan bir bir kaldırılmaya başlanmıştır; irtica, yenilikçi Osmanlı padişahlarına ve paşalarına bu nedenle düşmanlaşmıştır.

1923 Cumhuriyet devriminde Sünni devlet yapısı yıkıldı; padişahlık, halifelik, Şeyhülislamlık, Şeriye Vekâleti kaldırıldı; dincinin beli kırıldı; ""Aydınlanma Devrimi"" gerçekleşti; irtica bu uygulamaları içine sindiremedi.

*

Peki, devlet nasıl olmalı?..

Hangi din ve mezhepten olursa olsun, sonuna dek tapınma özgürlüğüne evet!.. Şeriatçılığın toplum düzenine dönüşmesine sonuna kadar hayır!..

İrticanın başını ezmek, yalnız demokrasinin değil, ibadet özgürlüğünün de kaçınılmaz gereğidir.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu