Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1591  
Alt 11.03.2008, 12:37
Benutzerbild von aysenisahoca
aysenisahoca aysenisahoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Gökteki Ay mı, Arabistan"daki Hira Dağı

Gökteki Ay mı, Arabistan"daki Hira Dağı mı daha büyük?

İlkokul öğrencileri bile böyle soruyu saçma bulur, değil mi? Ama hadiste anlatılana bakılırsa bu soruya saçma dememek gerek.Malik Oğlu Enes anlatıyor:

Mekkeliler, Peygamberden bir mucize göstermesini istediler. Peygamber de onlara ayı ikiye bö1ünmüş olarak gösterdi. Öylesine ki, onlar, Hira Dağı"nı, bu iki parçanın arasında görüyorlardı." (Bkz. Buhari, e"s-Sahih, Kitabu"1-Menakib/36; Müslim, e"s-Sahih, Kitabu St- fati"l- Münafdun/46-47, hadis no: 2802.)

"Abdullah İbn Mes"ud anlatiyor: Peygamberle birlikte Mina"daydık. Birden ay iki parçaya bölündü. Bu parçalardan biri, dağın arkasında, biri de dağın beri yanında kaldı. İşte o sırada Peygamber. Bakın da tanık olun!" dedi." (Bkz. Buhari, es-Sahih, aynı yer; Müslim, e"s-Sahih, aym yer, hadis no: 2800.) Düşünün. İnanmazlar, Muhammed"den, peygamberliğini kanıtlamak için bir mucize istiyor. Tanrı da Muhammed"e güç veriyor. Muhammed mucizesini gösteriyor: Şu gökteki, şu Amerikalıların ayak bastığı, şu bildiğimiz ay, iki parçaya bölünüyor. Parçalanan Ay, yere düşüyor. Yeryüzünün ufacık bir bölgesine sığınıyor. Düştüğünde orada, kimseyi ezmiyor. Ay böylesine ufakmış ki: Hira dağı ondan daha büyük. Çünkü geriden bakınca, Hira Dağı, ayın iki parçası arasında gözükebiliyor! Ve düşünün: Böyle bir "olay"ı bile, Mekkeliler bir mucize saymıyor. "Olay"a tanık oldukları halde! Ve dünyanın her yanından gözüken şu ay, o sırada ikiye bölünüp yere düşüyor da, dünyanın hiçbir yerinde, kimse farkında olmuyor. "Olay"i ne gören oluyor, ne de yazan. Muhammed"in Sahabilerinden başka... Ayrıca: Ayın "bölünmesi", haber verilegelen kıyametin yaklaştığının bir kanıtı oluyor.

Yukarıdaki ayet ve hadislere göre, bütün bunlara "inanmak" gerekiyor. İnanan inanır kuşkusuz. Kim ne diyebilir? Bizim burada yaptığımız şey, yalnızca bir belirleme ve sergileme, Şu da unutulmamalı: İnananın nasıl inanma hakkı varsa, inanmayanın da inanmama hakkı vardır. İnsanoğlunun aklına, bilime özgürlük tanımak bunu gerektirir. İnsan, kınanmasız ve saldırısız bir ortam içinde insanlığına yakışır nitelikte geliştireceği düşüncesini, kişiliğini meyvelendirir. Bu köşedeki sergilemeler de bunun için...
  #1592  
Alt 11.03.2008, 12:38
Benutzerbild von aysenisahoca
aysenisahoca aysenisahoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard KURAN" IN TANRISININ BEDDUALARI

Bilindiği gibi "beddua"nın anlamı "kötü dua"dır. Türkçesi : İlenme ya da ilenç.

Aşağı durumda olan bir kimse, yukarıda olan birinden bir şey istediğinde, bir dilekte bulunduğunda "dua" denir buna. Kötü olanına da "beddua". Bu dilek yöneltildiği zaman, birinin kötü duruma düşmesi istenir. Bunu sağlaması için yukarıda olan birisinden, üstün bir güçten dilenir.

İnsanların "tanrı"dan, "üstün bir güç"ten dilekte bulunmaları doğal. Ama "tanrı"nın dilekte bulunmasına gelince, anlaşılır gibi değil. "Tanrı" her gücün , her şeyin üstünde görüldüğüne göre hangi üstün güçten dilekte bulunur? Gelin işin içinden çıkın!

Kuran"daki tanrının beddualarını akla uygun bir biçimde yorumlamaya çalışan Kuran yorumcuları çok zorlanırlar, işin içinden çıkamazlar bir türlü.

Kuran tanrısı en başta insan denen varlığa beddua eder:


-"Canı çıksın o insanın, o ne nankördür."(Abese, ayet 17)

Böyle bir beddua kimin için yapılır? Kuşkusuz düşman için. Demek ki Kuranın tanrısı insanı da düşman görüyor.

Sonra inanmazlardan özellikle kimilerini seçer, onlara beddua eder. Örneğin yahudileri, hıristiyanları:

-"Onları (yahudileri, hıristiyanları) Allah yok etsin!"(çev. Diyanet, Tebe, ayet: 30)

Allahın kendisi "Allah onları yok etsin!" diyor. Şaşılacak şey değil mi?



Tüm kafirlere, özelliklede bir kesimine:

-"And olsun ki ey inkarcılar ! Siz aykırı görüştesiniz! Bundan dönebilecek kimseler döndürülür. Boş sanıda bulunan, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! (çev. Diyanet, Zariyat, ayet: 8-11)


-"Ey Muhammed! Onlara baktığın zaman, cüsseleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Tıpkı sıralanmış kof kütükler gibidirler. Her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar. Onlar düşmandır. Onlardan çekin Allah canlarını alsın Nasılda aldatılıp döndürülüyorlar!" (çev. Diyanet, Münafıkün, ayet: 4 )

Burada da Allah, münafıklar için beddua ediyor.

-"Çünkü o düşündü, ölçtü, biçti! Canı çıkası ne biçim ölçtü biçti! Canı çıkası sonra yine ne biçim ölçtü biçti! (çev. Diyanet, Müddessir, ayet: 18-20)


Hadislerde, Kuran yorumlarında belirtildiğine göre, burada kınanan, beddua edilen kişi, Muğire Oğlu Velid"dir. (Bkz. F.Razi, 30/198-202) Aynı kişi için Kalem suresinde de sövgüler yer almış, en sonunda "piç" anlamında "zenim" denmiştir. (Bkz. Kalem, ayet:8-13, Celaleyn, 2/230 ve öteki tefsirler).

- "Ebu Leheb"in elleri kurusun! Ok olsun malı ve kazndığı kendisine fayda vermez. Alevli ateşe yaslanacaktır. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır." (çev. Diyanet, Tebbet, surenin tamamı)

"...elleri kurusun!" yerine, "iki eli kurusun " diye çevrilirse, ayetteki aslına daha uygun düşer.

Tanrı"nın burada beddua ettiği "Ebu Leheb", Muhammed"e inanmadığı için ve düşman sayıldığı için Tanrı beddua ediyor.
  #1593  
Alt 11.03.2008, 12:39
Benutzerbild von aysenisahoca
aysenisahoca aysenisahoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard RÜŞVETLE MÜSLÜMAN OLANLAR

Malik İbn-Avf, Muhammed"e karşı savaşanların başkumandanıydı. 630 yılında Huneyn, bir başka adıyla Hevazin savaşında Müslümanlara yenilmişti. Mekke ile Taif arasındaki Huneyn vadisinde yapılan savaş, Arapların Hevazin ve Sakif kabileleri ile , Müslümanlar arasında olmuştu. Malik İbn Avf, Huneyn"i; terk ederek Taif"e gitmişti. Kendisi İslam düşmanı idi. Ama öneriyi ilgi çekici buldu. Çünkü öneri peygamberden geliyordu : Eğer Müslüman olursa, tüm malları ve tutsak ailesi kendisine geri verilecek, ceza görmeyecek, dahası 100 deve alacak, bir de kendisine yönetimde yetki verilecekti. Hemen kabul etti ve Müslüman oldu.

Buhari, Mütercimi Kamil Miras"a göre bu öneri, "olağanüstü peygamberlik cömertliği "idi.

Ama temel tefsirlerden olan Taberi tefsirine göre ise bu düpedüz "rüşvet" idi. (Kaynak: Camiu"l-Beyan fi Tefsiri"l Kuran c.10, s.141)

Peygamber;"Rüşvet verene de alana da Allah lanet etsin" demişti. Rüşveti veren İslamın peygamberi idi.

Rüşvet verilenler:"Müellefetü"l-Kulub"

"Müellefetü"l-Kulub", gönülleri İslama ısındırılan ve pekiştirilen kimseler demektir. Hevazin savaşından sonra Arap kabilelerindeki güçlü ve etkili kişilerin gönülleri İslama kazandırılmak isteniyordu. En iyi yol ganimetlerden pay vermekti. Ortada da bir ganimet vardı. Hem de o tarihe kadar alınan ganimetlerden benzeri görülmedik derecede çoktu, bunlar:

6000 kadın

24000 deve

40000 davar

4000 okiyye gümüş"tü. (Kaynak: Sahih-i Buhari)

Peygamber kabile üyeleri arasında kimlerin daha etkili, nüfuzlu olduğunu çok iyi biliyordu. Müellefetü"l-Kulub için , yani rüşvet verilecekleri bunlar arasından seçti.

İslam hukukçuları ne diyor ?

Maliki fakihlerine göre bunlar İslama özendirilmek istenen kafirlerdir. Kimilerine göre de bunlar yarı Müslüman olmuş olanlardır. Ama müslümanlık henüz kalplerine yerleşmemiştir.

Görülüyor ki İslamı güçlendirmek için kimlerin güç ve destek sağlayabileceklerine inanılıyorsa, onlara rüşvet kapısı açık tutulmuştu. Toplumda güçlü olacakları görülen kimseler, gerek ganimetlerden, gerek zekat mallarından yararlandırılmışlardı.

Peygamberin, İslamı güçlendirmek gerekçesiyle, kimi insanları kazanmak için başvurduğu örtülü ödenek, ganimet, mal ve develeri, hurmalıklar, araziler ve zekattı.
  #1594  
Alt 11.03.2008, 12:41
Benutzerbild von aysenisahoca
aysenisahoca aysenisahoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ÇAMURDAN YARATILIŞ

"And olsun ki, biz insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra da onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Ve sonra onu başka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah"ın şanı ne yücedir." (Mü"minün, 12-16 ayetler.)

İslam"ın kutsal kitabı Kuran ilk insanın yaratılışını böyle anlatır. Daha bir çok surede aynı açıklamayı okuyoruz: "Hakikat Biz onları cıvık çamurdan yarattık."(Es Safaat,11), "O, insanı bardak gibi çınlayan kupkuru bir balçıktan yarattı."(Er-Rahman,14)

Sad Suresi"nde ise, insanın yaradılışından tedirginlik duyan şeytanla Allah tartışıyor: "Rabbin o münazara zamanında meleklere demişti ki: "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın: Bütün melekler toptan secde etmişlerdi. İblise gelince, o büyüklük taslamış ve kafirlerden olmuştur. Allah: "Ey İblis, kudretimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? Böbürlendin mi? Yoksa gururlandın mı?" dedi. İblis :"Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın" dedi." (Sad:71-76)

Kuran"a göre, Adem çamurdan yaratılmıştır, sonra onun kaburga kemiğinden Havva, sonra ikisinin birleşmesinden Habil ile Kabil. Öykü uzar gider.

Sıtkı, Luksor Tapınağında

Sıtkı, dinine bağlı bir gençti. Namazını, orucunu hiç kaçırmazdı. İmam Hatip mezunuydu. Bütün amacı daha da derinleşmekti. Süleymaniye"nin arka sokaklarında otururdu. Babası manifaturacıydı. Geceleri, Kur"an ve Hadis kitapları okurdu. Meraklı bir gençti, felsefeyle ilgilenirdi. Bütün düşüncesi, Mısır"da El-Ezher"de okumaktı.

Babası sonunda kararını verdi. Elindeki avucundakiyle, Sıtkı"yı Mısır"a yollayacaktı. Oğlu, orada okuyacaktı. Dünyalar, Sıtkı"nın olmuştu.

Mısır, Sıtkı"yı büyülemişti. Gezecek, görecek, araştıracaktı. Bir gün, ünlü Luksor Tapınağı"nı gezmeye başladı. Elinde bir katalog vardı. Sayfalarını karıştırdı. O ne? Ne kadar ilginç bir kabartma resmiydi. Hemen altındaki yazıyı yutar gibi okudu: "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı Khnemu"yu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratırken görüyoruz."

Sıtkı"nın kafasında birden şimşekler çaktı. Soluğu kabartmanın önünde aldı. Aklına, Kuran"daki sureler gelmişti. Kur"an, ilk insanın çamurdan yaratıldığını söylüyordu. İşte, önündeki kabartmada, öküz başlı Mısır tanrısı Khnemu, bir çömlekçi ustalığıyla, çamura biçim verip insanı yaratıyordu. Hem de Kuran ayetlerinin inişinden yüzyıllar öncesine ait bir kabartmaydı bu.."Allah, Allah.." dedi.

Düşüncelere daldı Sıtkı. Acaba, eski çağların, diğer uygarlıklarında yaratılış öyküleri nasıldı? "Tanrılara sormalı" diye düşündü. Sonra kendi kendine kızdı. Ne biçim şeyler düşünüyordu. Mısır"da öğle sıcağı ne kadar bunaltıcıydı. Gevşedi. Luksor Tapınağının loş bir köşesinde tatlı hayallere bırakmıştı kendisini. Birden silkelendi, araştıracaktı. Sıtkı, eski efsaneleri, mitoloji ve arkeoloji kitaplarını topladı. Durmadan okuyor, kitap sayfaları arasından tanrıları çağırıyor, onlarla konuşuyordu.

Zeus da çamuru kullanmış

"Ey yüce tanrı Zeus, in bakalım Olimpos dağından. Yanına Prometheus"u da al gel bakalım." Böyle bağırıyordu Sıtkı, Olimpos Dağı"na karşı. Zeus da şaşırmıştı. Aşağıda bir ademoğlu kendisine emrediyordu. Olacak iş miydi? Vardır bir hikmeti diye düşündü Zeus. Prometheus"u da yanına aldı, merakla indi.

"Önce sen anlat Prometheus, anlat bakalım insanı nasıl yarattın?"

"Ey ademoğlu, 2000 yılının adamı, anlatayım" dedi Prometheus. Falso vermemek için iyice düşündü ve söze başladı: "Babam Titan Giapeto, Zeus ile savaş halindeydi. Ağabeylerim Menezius ve Atlas"ı, gaddar Zeus cezalandırdı. Ben savaşa katılmamıştım. Fakat, Zeus"u da hiç sevmedim. Çünkü, evrenin dört köşesinde yaşanan acılara tatsızlıklara karşı çok ilgisiz davranırdı Zeus. Nefret ederdim ondan. Sonunda kararımı verdim. Kendim gibi duygulu varlıklar yaratmalıydım. Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum. Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece."

"Ey Prometheus, neden çamuru kullandın?" diye sordu Sıtkı.

"Bilmem ki," dedi Prometheus. "Ben, önceki tanrılardan böyle gördüm. Böyle terbiye aldım. Örneğin, Zeus da böyle yaratmıştı insanı."

Onlar nereden bileceklerdi Sıtkı"nın ne düşündüğünü? Kuran"ı okumamışlardı ki. Elindeki mitoloji kitabına baktı. Prometheus, doğru söylüyordu. Hışımla Zeus" a döndü:

"Sen anlat bakalım gaddar tanrı, sen nasıl yarattın insanı?"

"Namlı, şanlı Hephaistos"u çağırdım hemen, "bir parça toprak al, suyla karıştır" dedim. "İçine insan sesi koy, insan gücü koy. Bir varlık yap ki, yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin." Koca Hephaistos, topal tanrı, hemen yaptı dediğimi. Bir kız biçimine soktu toprağı. Ses koydu içine. Ve, Pandora adını koydu. İşte, böyle yarattım insanı."

İyice terlemişti Sıtkı"nın karşısında Zeus. Koca yunan tanrısı, yalan söyleyecek değildi ya. Milattan önce 8.yüzyılda yazılan Hesiodos Destanı da aynen öyle anlatıyordu olayı.

"Ey Zeus, insanı yaratmak için çamurdan başka bir şey bulamadın mı?" diye sordu Sıtkı. Örneğin, demirden veya taştan yaratılsa, belki insanın mayası daha sağlam olurdu. "Bizde adet böyledir," dedi Zeus. "Benden önce, Marduk da böyle yaratmıştı insanı."

Sümerlerdeki ilk harç

"Peki, dönün bakalım yüce dağınıza," diye emretti Sıtkı. Bu sefer aklına Marduk takılmıştı. Sümer tanrısıydı, Marduk. Mezopotamya"da yaşardı. Kitabına baktı. Ilk Sümer dönemine dayanan ve milattan önce 7. Yüzyıla ait olan tabletler, 1914-1929 yılları arasındaki arkeolojik kazılarda bulunmuştu. Oluşma tarihi dörtbin yıl öncesine uzanan Sümer Efsaneleri"nde, "Enuma-eliş Destanı"nda tanrı Marduk"tan söz ediliyordu.

Sayfaları karıştırdı Sıtkı. Karıştırırken, Dicle ile Fırat"ın birleştiği bereketli topraklarda buldu kendini. "Marduuuk" diye bağırdı. Marduk hemen gelmişti. "Söyle derdini ademoğlu" dedi.

"Olimpos"un tanrısı Zeus senden söz etti. Anlat bakalım insanı nasıl yarattığını" dedi Sıtkı.

"Bizim eski tanrılar, yaptığım işlerden dolayı teşekkür etmişlerdi bana. Hallerinden çok memnun olduklarını, ancak kendilerine hizmet edecek, tanrı niteliği taşımayan bir yaratığa ihtiyaçları olduğunu söylemişlerdi. Bunun üzerine, ben de Ea"nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu"nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."

Bu kadar da benzerlik olur mudiye düşündü Sıtkı. Yoksa Marduk palavra mı atıyordu? Kitabından "Enuma-eliş Destanı"nı buldu. Okudu. Hayret!..Sadece Enuma-eniş"te değil, Ullikumi, Sankhuniaton gibi diğer Sümer efsanelerinde de yaratılışın ilk harcı olarak çamur kullanılmıştı. Marduk"a teşekkür etti. "Kafamı iyice açtın sevgili Marduk" dedi.

Marduk da şaşırmıştı. Kimdi bu ademoğlu? Nasıl olur da yüce tanrıları sorguya çekerdi? Zeus kendisine önceden haber vermişti. "Amam, dikkat et," demişti. "Bu Sıtkı dedikleri 2000 yılının adamı." Marduk, "Ben de Aruru"yu arayayım" diye düşündü. "Ne de olsa dayanışmak zorundayız bu devirde. Ademoğulları işi azıttı."

Gılgamış"ta da yaratılış çamurdan

Sıtkı okuyordu, sürekli. Bir ara eline Gılgamış Destanı geçti. Daha önce okumuştu. Fakat yaratılış açısından hiç incelememişti. "Okuyalım bakalım" dedi kendi kendine.

Birden karşısında Aruru belirdi Sıtkı"nın. Bulunmaz fırsattı. "Ey yüce Aruru," dedi Sıtkı, "Bir inceleme yapıyorum, tüm tanrılara soruyorum, insanı nasıl yarattınız diye?" Aruru, hazırlıklıydı. Marduk"tan bilgi almıştı. Karşısındakinin kül yutmayacağını biliyordu. "En iyisi doğruyu anlatmak," dedi ve başladı konuşmaya: "Büyük gök tanrısı Anu -ki, kendisini ben yarattım- Uruk halkının ah ve figanlarını dinlemişti. Beni çağırdı. "Sen," dedi, "Beni yarattın, şimdi de fikrimi yarat." Bunu duyar duymaz, Anu"nun fikrini kalbimde yarattım. Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda, kahraman Engidu"yu yarattım. Çamurdan yarattığım Engidu, demir gibi serttir. Bütün gövdesi kıllardan simsiyahtır. Kadın gibi uzun saçları vardır."

"Doğru söylüyor," diye düşündü Sıtkı. Gılgamış Destanı"nı hatırlamıştı. Fakat şimdiye kadar çamur meselesi ilgisini çekmemişti. Şimdi, herşey kafasında yerli yerine oturuyordu. Bereketli toprakların efsanelerinde ilk harç, çamurdu.

Önce böcekten, olmayınca çamurdan:

Acaba uzak diyarların tanrıları da insanı çamurdan mı yaratmıştı? "Çinliler ilginçtir," diye düşündü Sıtkı. "Bir de onlara bakalım." Kitapları okumaya devam etti. Çin Efsaneleri bölümünü buldu. Tanrı Pen-gu"dan bahsediliyordu. "Pen-gu" iye seslendi. Zümrüdü Anka"nın kanadına binerek geldi Pen-gu.

"Anlat bana yüce Pen-gu," diye sordu Sıtkı. "Sen nasıl yarattın insanı?"

"Ben çok kuvvetliydim," dedi Pen-gu. "Havayı toprak ve yeryüzü olarak ikiye böldüm. Sonra öldüm. Nefesimden rüzgarlar, sesimden gökgürültüsü, gözlerimden güneş ve ay, vücudumdan dağlar, kanımdan ırmaklar ve denizler, saçlarımdan yıldızlar, terimden de yağmur meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedenimde kaynaşan böceklerden insanlar oluşmuş."

"Hah!" diye bağırdı Sıtkı. "İşte şimdi değişik bir öykü buldum. Demek Çinliler böcekten geliyorlar."

"Daha bitmedi, sabırlı ol," diye seslendi yüce Pen-gu, bilge bir tavırla. Ve devam etti.

"Zamanla gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun üzerine tanrıça Ngüho, yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

"Hayret," dedi Sıtkı. "Demek Çin tanrıları da insanı çamurdan yaratmışlar." Pen-gu"ya teşekkür etti.

Tevrattan Kur"an"a:

Nereye al atmışsa, önüne çamurdan yaratılış çıkmıştı. Evet, hepsi birbirinden "kopya çekmiş"ti.

Acaba, Tevrat ne diyordu? İşte bulmuştu, okudu:

"Ve Allah dedi: "Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım/Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah"ın suretinde yarattı./Ve Rab Allah yerin toprağından Adam"ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve Adam yaşayan can oldu./Fakat adam için kendisine uygun yardımcı bulunmadı./Ve Rab Allah Adam"ın üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı./Ve Rab Allah Adam"dan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu Adam"a getirdi.."

Adem ile Havva"nın ilk günahları ve cennetten kovuluşları ile devam eden bu yaratılış öyküsü, hemen hemen aynen Kur"an"a geçmişti.

Neden Çamur?

"Neden çamur?" diye düşüdü Sıtkı. Kimbilir, belki de atalarımız, kendilerine son derece gerekli olan, tüm ihtiyaçlarını karşılayan su ve toprağa özel bir önem vermişlerdi. Su ve toprak birlrşince çamur oluyordu. Zaten günümüze değin gelen büyük efsaneler, soyut düşünce sistemleri, Dicle"nin, Fırat"ın, Nil"in, Indus"un, sulak ve bol çamurlu topraklarından yeşermişti. Büyük uygarlıklar yaratan bu topraklar, zengin efsanelere de yataklık etmişti. Bin yıllar öncesi insanlarının su ve toprağa olan bu şükran borçlarını anlamamak mümkün değildir.

Ortadoğu Tanrılarının Etimolojik Gelişimi:

Ortadoğu"da çeşitli dönemlerde yaşayan halkların tanrılarının adları ilginç bir evrim gösterir:

Ibraniler"de kah "Yehova" kah "Elohim" olur. Tevrat"taki bu iki tanrı adı Yehova ve Eloha"nın geçtiği satırlara dayanılarak metin ayrılıkları saptanmış. Aramice "elah" kelimesi ile Tevrat"taki bu "eloha" kelimesi, Incil"de Isa"nın ağzından, "Eloi, eloi, Lama sabachtani" (Tanrım, tanrım. Beni niçin bıraktın) biçiminde görülür. Islam öncesi Araplar"da erkek tanrı için kullanılmış olan "ilah" kelimesi de Islamiyet"ten sonra ufak bir gramer türetilmesi ile "Allah" olur. Kur"an"ın bazı surelerinde yer yer "ilah" kelimesine de rastlanır.

"İnsan Çamurdan Yaratıldı" Efsaneleri Özeti:

Kutsal kitaplarda sözedilen "insanın çamurdan yaratıldığı" fikri, kutsal kitapların ortaya atılmasından çok daha önceki çağlarda yaşayan insanların eserlerinde ve efsanelerinde görülmüştür. Bu durum, kutsal kitapların içine bu eser ve efsanelerden alıntı yapıldığının göstergesidir. Bu efsane ve kutsal kitapların ifadeleri şu şekildedir:

1)Gılgamış Destanı: "Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda ,kahraman Engidu"yu yarattım."

2)Sümer"lilerin Enuma-eliş Destanı: "Bunun üzerine ben de Ea"nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu"nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."

3)Çin Efsanelerinden: "Bunun üzerine Tanrıça Ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti. Ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

4)Mısır"da Luxor Tapınağı"nda bulunan kabartma bir resim: "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı Khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratıyor."

5)Hesiodos Destanı. "Namlı, şanlı Hephaisdos"u çağırdım hemen. "Bir parça topral al, suyla karıştır" dedim. "İçine insan sesi koy, insan gücü koy."

6)Yunan Efsaneleri"nden: "Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum (Prometheus anlatıyor.) Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)

7)Tevrat"tan: "Ve Rab Allah yerin toprağından Adam"ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."

8) Kur"an, Mü"minün 12-16: "And olsun ki Biz insanı süzme çamurdan yarattık."

9) Kur"an, Es-Safaat 11: "Hakikat Biz onları cıvık bir çamurdan yarattık."

10)Kur"an, Sad 71-76: "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın
  #1595  
Alt 11.03.2008, 12:42
Benutzerbild von aysenisahoca
aysenisahoca aysenisahoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ÇAMURDAN YARATILIŞ

"And olsun ki, biz insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra da onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Ve sonra onu başka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah"ın şanı ne yücedir." (Mü"minün, 12-16 ayetler.)

İslam"ın kutsal kitabı Kuran ilk insanın yaratılışını böyle anlatır. Daha bir çok surede aynı açıklamayı okuyoruz: "Hakikat Biz onları cıvık çamurdan yarattık."(Es Safaat,11), "O, insanı bardak gibi çınlayan kupkuru bir balçıktan yarattı."(Er-Rahman,14)

Sad Suresi"nde ise, insanın yaradılışından tedirginlik duyan şeytanla Allah tartışıyor: "Rabbin o münazara zamanında meleklere demişti ki: "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın: Bütün melekler toptan secde etmişlerdi. İblise gelince, o büyüklük taslamış ve kafirlerden olmuştur. Allah: "Ey İblis, kudretimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? Böbürlendin mi? Yoksa gururlandın mı?" dedi. İblis :"Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın" dedi." (Sad:71-76)

Kuran"a göre, Adem çamurdan yaratılmıştır, sonra onun kaburga kemiğinden Havva, sonra ikisinin birleşmesinden Habil ile Kabil. Öykü uzar gider.

Sıtkı, Luksor Tapınağında

Sıtkı, dinine bağlı bir gençti. Namazını, orucunu hiç kaçırmazdı. İmam Hatip mezunuydu. Bütün amacı daha da derinleşmekti. Süleymaniye"nin arka sokaklarında otururdu. Babası manifaturacıydı. Geceleri, Kur"an ve Hadis kitapları okurdu. Meraklı bir gençti, felsefeyle ilgilenirdi. Bütün düşüncesi, Mısır"da El-Ezher"de okumaktı.

Babası sonunda kararını verdi. Elindeki avucundakiyle, Sıtkı"yı Mısır"a yollayacaktı. Oğlu, orada okuyacaktı. Dünyalar, Sıtkı"nın olmuştu.

Mısır, Sıtkı"yı büyülemişti. Gezecek, görecek, araştıracaktı. Bir gün, ünlü Luksor Tapınağı"nı gezmeye başladı. Elinde bir katalog vardı. Sayfalarını karıştırdı. O ne? Ne kadar ilginç bir kabartma resmiydi. Hemen altındaki yazıyı yutar gibi okudu: "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı Khnemu"yu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratırken görüyoruz."

Sıtkı"nın kafasında birden şimşekler çaktı. Soluğu kabartmanın önünde aldı. Aklına, Kuran"daki sureler gelmişti. Kur"an, ilk insanın çamurdan yaratıldığını söylüyordu. İşte, önündeki kabartmada, öküz başlı Mısır tanrısı Khnemu, bir çömlekçi ustalığıyla, çamura biçim verip insanı yaratıyordu. Hem de Kuran ayetlerinin inişinden yüzyıllar öncesine ait bir kabartmaydı bu.."Allah, Allah.." dedi.

Düşüncelere daldı Sıtkı. Acaba, eski çağların, diğer uygarlıklarında yaratılış öyküleri nasıldı? "Tanrılara sormalı" diye düşündü. Sonra kendi kendine kızdı. Ne biçim şeyler düşünüyordu. Mısır"da öğle sıcağı ne kadar bunaltıcıydı. Gevşedi. Luksor Tapınağının loş bir köşesinde tatlı hayallere bırakmıştı kendisini. Birden silkelendi, araştıracaktı. Sıtkı, eski efsaneleri, mitoloji ve arkeoloji kitaplarını topladı. Durmadan okuyor, kitap sayfaları arasından tanrıları çağırıyor, onlarla konuşuyordu.

Zeus da çamuru kullanmış

"Ey yüce tanrı Zeus, in bakalım Olimpos dağından. Yanına Prometheus"u da al gel bakalım." Böyle bağırıyordu Sıtkı, Olimpos Dağı"na karşı. Zeus da şaşırmıştı. Aşağıda bir ademoğlu kendisine emrediyordu. Olacak iş miydi? Vardır bir hikmeti diye düşündü Zeus. Prometheus"u da yanına aldı, merakla indi.

"Önce sen anlat Prometheus, anlat bakalım insanı nasıl yarattın?"

"Ey ademoğlu, 2000 yılının adamı, anlatayım" dedi Prometheus. Falso vermemek için iyice düşündü ve söze başladı: "Babam Titan Giapeto, Zeus ile savaş halindeydi. Ağabeylerim Menezius ve Atlas"ı, gaddar Zeus cezalandırdı. Ben savaşa katılmamıştım. Fakat, Zeus"u da hiç sevmedim. Çünkü, evrenin dört köşesinde yaşanan acılara tatsızlıklara karşı çok ilgisiz davranırdı Zeus. Nefret ederdim ondan. Sonunda kararımı verdim. Kendim gibi duygulu varlıklar yaratmalıydım. Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum. Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece."

"Ey Prometheus, neden çamuru kullandın?" diye sordu Sıtkı.

"Bilmem ki," dedi Prometheus. "Ben, önceki tanrılardan böyle gördüm. Böyle terbiye aldım. Örneğin, Zeus da böyle yaratmıştı insanı."

Onlar nereden bileceklerdi Sıtkı"nın ne düşündüğünü? Kuran"ı okumamışlardı ki. Elindeki mitoloji kitabına baktı. Prometheus, doğru söylüyordu. Hışımla Zeus" a döndü:

"Sen anlat bakalım gaddar tanrı, sen nasıl yarattın insanı?"

"Namlı, şanlı Hephaistos"u çağırdım hemen, "bir parça toprak al, suyla karıştır" dedim. "İçine insan sesi koy, insan gücü koy. Bir varlık yap ki, yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin." Koca Hephaistos, topal tanrı, hemen yaptı dediğimi. Bir kız biçimine soktu toprağı. Ses koydu içine. Ve, Pandora adını koydu. İşte, böyle yarattım insanı."

İyice terlemişti Sıtkı"nın karşısında Zeus. Koca yunan tanrısı, yalan söyleyecek değildi ya. Milattan önce 8.yüzyılda yazılan Hesiodos Destanı da aynen öyle anlatıyordu olayı.

"Ey Zeus, insanı yaratmak için çamurdan başka bir şey bulamadın mı?" diye sordu Sıtkı. Örneğin, demirden veya taştan yaratılsa, belki insanın mayası daha sağlam olurdu. "Bizde adet böyledir," dedi Zeus. "Benden önce, Marduk da böyle yaratmıştı insanı."

Sümerlerdeki ilk harç

"Peki, dönün bakalım yüce dağınıza," diye emretti Sıtkı. Bu sefer aklına Marduk takılmıştı. Sümer tanrısıydı, Marduk. Mezopotamya"da yaşardı. Kitabına baktı. Ilk Sümer dönemine dayanan ve milattan önce 7. Yüzyıla ait olan tabletler, 1914-1929 yılları arasındaki arkeolojik kazılarda bulunmuştu. Oluşma tarihi dörtbin yıl öncesine uzanan Sümer Efsaneleri"nde, "Enuma-eliş Destanı"nda tanrı Marduk"tan söz ediliyordu.

Sayfaları karıştırdı Sıtkı. Karıştırırken, Dicle ile Fırat"ın birleştiği bereketli topraklarda buldu kendini. "Marduuuk" diye bağırdı. Marduk hemen gelmişti. "Söyle derdini ademoğlu" dedi.

"Olimpos"un tanrısı Zeus senden söz etti. Anlat bakalım insanı nasıl yarattığını" dedi Sıtkı.

"Bizim eski tanrılar, yaptığım işlerden dolayı teşekkür etmişlerdi bana. Hallerinden çok memnun olduklarını, ancak kendilerine hizmet edecek, tanrı niteliği taşımayan bir yaratığa ihtiyaçları olduğunu söylemişlerdi. Bunun üzerine, ben de Ea"nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu"nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."

Bu kadar da benzerlik olur mudiye düşündü Sıtkı. Yoksa Marduk palavra mı atıyordu? Kitabından "Enuma-eliş Destanı"nı buldu. Okudu. Hayret!..Sadece Enuma-eniş"te değil, Ullikumi, Sankhuniaton gibi diğer Sümer efsanelerinde de yaratılışın ilk harcı olarak çamur kullanılmıştı. Marduk"a teşekkür etti. "Kafamı iyice açtın sevgili Marduk" dedi.

Marduk da şaşırmıştı. Kimdi bu ademoğlu? Nasıl olur da yüce tanrıları sorguya çekerdi? Zeus kendisine önceden haber vermişti. "Amam, dikkat et," demişti. "Bu Sıtkı dedikleri 2000 yılının adamı." Marduk, "Ben de Aruru"yu arayayım" diye düşündü. "Ne de olsa dayanışmak zorundayız bu devirde. Ademoğulları işi azıttı."

Gılgamış"ta da yaratılış çamurdan

Sıtkı okuyordu, sürekli. Bir ara eline Gılgamış Destanı geçti. Daha önce okumuştu. Fakat yaratılış açısından hiç incelememişti. "Okuyalım bakalım" dedi kendi kendine.

Birden karşısında Aruru belirdi Sıtkı"nın. Bulunmaz fırsattı. "Ey yüce Aruru," dedi Sıtkı, "Bir inceleme yapıyorum, tüm tanrılara soruyorum, insanı nasıl yarattınız diye?" Aruru, hazırlıklıydı. Marduk"tan bilgi almıştı. Karşısındakinin kül yutmayacağını biliyordu. "En iyisi doğruyu anlatmak," dedi ve başladı konuşmaya: "Büyük gök tanrısı Anu -ki, kendisini ben yarattım- Uruk halkının ah ve figanlarını dinlemişti. Beni çağırdı. "Sen," dedi, "Beni yarattın, şimdi de fikrimi yarat." Bunu duyar duymaz, Anu"nun fikrini kalbimde yarattım. Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda, kahraman Engidu"yu yarattım. Çamurdan yarattığım Engidu, demir gibi serttir. Bütün gövdesi kıllardan simsiyahtır. Kadın gibi uzun saçları vardır."

"Doğru söylüyor," diye düşündü Sıtkı. Gılgamış Destanı"nı hatırlamıştı. Fakat şimdiye kadar çamur meselesi ilgisini çekmemişti. Şimdi, herşey kafasında yerli yerine oturuyordu. Bereketli toprakların efsanelerinde ilk harç, çamurdu.

Önce böcekten, olmayınca çamurdan:

Acaba uzak diyarların tanrıları da insanı çamurdan mı yaratmıştı? "Çinliler ilginçtir," diye düşündü Sıtkı. "Bir de onlara bakalım." Kitapları okumaya devam etti. Çin Efsaneleri bölümünü buldu. Tanrı Pen-gu"dan bahsediliyordu. "Pen-gu" iye seslendi. Zümrüdü Anka"nın kanadına binerek geldi Pen-gu.

"Anlat bana yüce Pen-gu," diye sordu Sıtkı. "Sen nasıl yarattın insanı?"

"Ben çok kuvvetliydim," dedi Pen-gu. "Havayı toprak ve yeryüzü olarak ikiye böldüm. Sonra öldüm. Nefesimden rüzgarlar, sesimden gökgürültüsü, gözlerimden güneş ve ay, vücudumdan dağlar, kanımdan ırmaklar ve denizler, saçlarımdan yıldızlar, terimden de yağmur meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedenimde kaynaşan böceklerden insanlar oluşmuş."

"Hah!" diye bağırdı Sıtkı. "İşte şimdi değişik bir öykü buldum. Demek Çinliler böcekten geliyorlar."

"Daha bitmedi, sabırlı ol," diye seslendi yüce Pen-gu, bilge bir tavırla. Ve devam etti.

"Zamanla gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun üzerine tanrıça Ngüho, yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

"Hayret," dedi Sıtkı. "Demek Çin tanrıları da insanı çamurdan yaratmışlar." Pen-gu"ya teşekkür etti.

Tevrattan Kur"an"a:

Nereye al atmışsa, önüne çamurdan yaratılış çıkmıştı. Evet, hepsi birbirinden "kopya çekmiş"ti.

Acaba, Tevrat ne diyordu? İşte bulmuştu, okudu:

"Ve Allah dedi: "Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım/Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah"ın suretinde yarattı./Ve Rab Allah yerin toprağından Adam"ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve Adam yaşayan can oldu./Fakat adam için kendisine uygun yardımcı bulunmadı./Ve Rab Allah Adam"ın üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı./Ve Rab Allah Adam"dan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu Adam"a getirdi.."

Adem ile Havva"nın ilk günahları ve cennetten kovuluşları ile devam eden bu yaratılış öyküsü, hemen hemen aynen Kur"an"a geçmişti.

Neden Çamur?

"Neden çamur?" diye düşüdü Sıtkı. Kimbilir, belki de atalarımız, kendilerine son derece gerekli olan, tüm ihtiyaçlarını karşılayan su ve toprağa özel bir önem vermişlerdi. Su ve toprak birlrşince çamur oluyordu. Zaten günümüze değin gelen büyük efsaneler, soyut düşünce sistemleri, Dicle"nin, Fırat"ın, Nil"in, Indus"un, sulak ve bol çamurlu topraklarından yeşermişti. Büyük uygarlıklar yaratan bu topraklar, zengin efsanelere de yataklık etmişti. Bin yıllar öncesi insanlarının su ve toprağa olan bu şükran borçlarını anlamamak mümkün değildir.

Ortadoğu Tanrılarının Etimolojik Gelişimi:

Ortadoğu"da çeşitli dönemlerde yaşayan halkların tanrılarının adları ilginç bir evrim gösterir:

Ibraniler"de kah "Yehova" kah "Elohim" olur. Tevrat"taki bu iki tanrı adı Yehova ve Eloha"nın geçtiği satırlara dayanılarak metin ayrılıkları saptanmış. Aramice "elah" kelimesi ile Tevrat"taki bu "eloha" kelimesi, Incil"de Isa"nın ağzından, "Eloi, eloi, Lama sabachtani" (Tanrım, tanrım. Beni niçin bıraktın) biçiminde görülür. Islam öncesi Araplar"da erkek tanrı için kullanılmış olan "ilah" kelimesi de Islamiyet"ten sonra ufak bir gramer türetilmesi ile "Allah" olur. Kur"an"ın bazı surelerinde yer yer "ilah" kelimesine de rastlanır.

"İnsan Çamurdan Yaratıldı" Efsaneleri Özeti:

Kutsal kitaplarda sözedilen "insanın çamurdan yaratıldığı" fikri, kutsal kitapların ortaya atılmasından çok daha önceki çağlarda yaşayan insanların eserlerinde ve efsanelerinde görülmüştür. Bu durum, kutsal kitapların içine bu eser ve efsanelerden alıntı yapıldığının göstergesidir. Bu efsane ve kutsal kitapların ifadeleri şu şekildedir:

1)Gılgamış Destanı: "Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda ,kahraman Engidu"yu yarattım."

2)Sümer"lilerin Enuma-eliş Destanı: "Bunun üzerine ben de Ea"nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu"nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."

3)Çin Efsanelerinden: "Bunun üzerine Tanrıça Ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti. Ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

4)Mısır"da Luxor Tapınağı"nda bulunan kabartma bir resim: "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı Khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratıyor."

5)Hesiodos Destanı. "Namlı, şanlı Hephaisdos"u çağırdım hemen. "Bir parça topral al, suyla karıştır" dedim. "İçine insan sesi koy, insan gücü koy."

6)Yunan Efsaneleri"nden: "Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum (Prometheus anlatıyor.) Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)

7)Tevrat"tan: "Ve Rab Allah yerin toprağından Adam"ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."

8) Kur"an, Mü"minün 12-16: "And olsun ki Biz insanı süzme çamurdan yarattık."

9) Kur"an, Es-Safaat 11: "Hakikat Biz onları cıvık bir çamurdan yarattık."

10)Kur"an, Sad 71-76: "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın
  #1596  
Alt 11.03.2008, 14:09
Benutzerbild von xassitoni31
xassitoni31 xassitoni31 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard dummkopf

frag doch mal nen prof!!!!

hier hast du ne mail wo du anfragen kannst

philosophie@fu-berlin.de

das wort (causa) kommt aus dem lateinischen und wurde nicht von aristot erfunden ))))))))

aristot ist einfach nur der bekannteste philosoph in europa, und viele dummköpfe denken er hätte die "kausalität" erfunden.

UND NOCHMAL ER ERFAND DIE 4 ARTEN VON KAUSALITÄT!!!!! und nicht die kausalität an sich.

iyi ögren ve konus!!!!!!!!!
  #1597  
Alt 11.03.2008, 14:10
Benutzerbild von xassitoni31
xassitoni31 xassitoni31 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard TSK-CHP gerilimi tırmanıyor

Genelkurmay"ın "Yapılan haksız eleştiriler hainlerden daha fazla zarar veriyor" açıklamasının ardından başlayan TSK-CHP gerilimi tırmanıyor.

Hain ve Seviyesiz olarak nitelendirilen Baykal ne yapacagini sasirdi. Artik Atatürk"ün arkasindada saklanamiyor.
  #1598  
Alt 11.03.2008, 14:42
Benutzerbild von xassitoni31
xassitoni31 xassitoni31 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard inek kafalim benim :))))

  #1599  
Alt 11.03.2008, 14:42
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard o.T.

von mir bekommst du auch gleich eine Anzeige wegen Rufmord! Hör auf den Leuten nachzustellen und irgendwelche Märchengeschichten zu erzählen was gar nicht stimmt. Tyly und deine anderen 20 Nicks kannst du dir sparen.
  #1600  
Alt 11.03.2008, 14:43
Benutzerbild von xassitoni31
xassitoni31 xassitoni31 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard anladin dimi aptalligini

))))


hüüüü dul kadin
eline, diline ve kalin beline hakim ol
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu