| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#7841
|
|||
|
|||
harbi degil
evlilik cok zor birsey bea. Tam tamina uyani bulucanda, anlasincanda, evlencende, gecincende.. ohooo bazen acayip zor geliyor gözüme. Ama ben suna inaniyorumki birgün öyle birisi cikarki karsina tüm korkularini aliverir, herseyin bir ortasini bulmana ve mantikli düsünmene yardimci olur. Buna inaniyorum.
|
#7842
|
|||
|
|||
Mr. Right
Mr. Right / Deniz Dokur
Biz, büyük ve kalabalık şehirlerin içinde kendini kaybetmiş bir halde yaşam sandığımız hayatlarımızı yaşarken, arada sırada bir ‘sevgili’ sokarız gizli dünyalarımıza. Bu ‘sevgili’ pek çok sınavdan geçer ‘sevgili’ unvanını kazanabilmek için. Mesela yaşı uygun olmalıdır, yani ne çok büyük ne de çok küçük olmalıdır ya da mesleği ve kazancı bizimkine denk düşmelidir. Bu özellikler uygun değilse eğer, artık onun bizim için doğru insan olmadığına karar verir ve bir sonraki aday için arayışımıza devam ederiz. Oysa şehrin baskısı ve doğduğumuz andan itibaren bizlere öğretilen ‘doğru’lardan kendimizi sıyırabildiğimiz nadir anlardan biri olan yaz tatillerini düşünün. Her sabah uyanıp penceremizden baktığımızda gördüğümüz apartmanların yerini masmavi bir gökyüzü ile bütünleşen zeytin ağaçları ve zakkum çiçekleri alır ya da ufka uzanan ışıl ışıl bir deniz. İşte ancak o zaman gerçekten yaşadığımızı anlarız. Gri şehirlerde işten eve, evden işe gitmek için trafikte harcadığımız onca zamanın aslında nasıl da boşa harcandığını, kredi kartımızla alıp senede üç kereden fazla giymeye kıyamadığımız takımlarımıza verdiğimiz paranın nasıl da sokağa atılmış olduğunu anlarız birden. Gözlerimizi kör eden o kalabalık ve kaostan uzakta, belki bir teknenin güvertesinde güneşlenirken ya da daldan topladığımız şeftalileri yıkamadan yerken asıl özlem duyduklarımızı yaşarız. İşte böyle günlerde bir başka olur içimizdeki kendimiz. Bir kuş kadar özgür, bir tüy kadar hafif ve bir kaplan kadar cesur oluruz birdenbire. Küfelik olana kadar içer, sabahlara kadar dans eder, fazla kilo ya da selülitlerimizi düşünmeksizin canımızın istediği her şeyi iştahla yeriz. Üstümüzde ne bir baskı ne bir zorlama ne de kurallar vardır. Bu pembe dünyada birden bir yakışıklı çıkagelir ve bastırılmış tüm duygularımızı harekete geçirir. Öyle güçlü ve hızlı bir harekettir ki bu; mantığımız hiç bir şekilde varlığını hissettiremez. Bu yakışıklı hep özlemini çektiğimiz ama yaşamaya korktuğumuz yere yani yüreğimizin derinlerine götürür bizi. Bize asıl gerekeni verir, belki de en temel, en basit ve bu yüzden de en doğal ve en gerçek haliyle aşkı yaşarız. Yaşını ya da işini sormak birlikte geçen onca günden sonra gelir aklımıza. Aslında fazla sorulacak bir şey yoktur, her şey kendiliğinden oluşur. Elini tutmak istediğinde tutar ya da öpmek istediğimizde öperiz. Karnımız acıktığında birlikte yemek yer, sevişmek istediğimizde sevişiriz, aynı müzikleri dinler ve dans ederiz. Belki önceden fark etmediğimiz ama sevilebilecek yanlarımızı keşfederiz. Düşünmeden konuşur, düşünmeden davranırız. Kalbimiz yönetimi beynimizden alır ve tüm bedenimizi ele geçirir. İşte bu yüzden gerçekten mutlu olur ve bu duyguyu kaybetmek istemeyiz. Sonra bir gün dönüş vakti gelir, kopmak istemeyen eller ayrılır, dudaklar istenmedik sözler söyler ve bizi yok eden şehrimize doğru yola çıkarız. Döndüğümüzde her şey bıraktığımız gibidir, kendimiz dışında. Sadece alışkanlık ve sorumluluklardan oluşan dünyamız bizi karşılar ve içine çeker. Telefonlar çalar, müşteriler arar, rejime başlanır, sigara azaltılır, araba su kaynatır, faturalar gelir ve günler birbiri ardına geçer. Arada sırada o yakışıklı gelir aklımızın bir köşesine. Romantik bir müzik koyar belki de bir bira açarız anısına. Penceremizden dışarı bakarız ama göremeyiz o yıldızları, o gökyüzünü çünkü o gökyüzü onunla birlikte kaybolmuştur. Yerinde bizi izleyen bloklar durur, bizi sorgulayan ve bizi çevreleyen bloklar. Bir kez daha pişman oluruz döndüğümüze, bir kez daha lanet ederiz hayatımıza, bir kez daha ağlarız halimize. Geç olmuştur bunları düşünmek için, yatar uyur ve yeni bir güne uyanırız. Oysa sabah hiç bir şeyi değiştirmez biliriz; ama itiraf etmeyiz kendimize. O yakışıklı hep bekler, biz hep özleriz; ama hiç kavuşamayız. İşte bu yüzden bırakmalıyız belki de caddeden alışveriş etmeyi ya da müşteri memnuniyetini ya da ne biliyim kalori saymayı. Kendimize, o yakışıklının yanına dönmeliyiz. Atlayın arabanıza, otobüse ya da uçağa ve geri dönün o yakışıklıya, bir kez olsun hayallerinizi yaşayın, sırf kendiniz için. www. erkekadam. com cok güzel yazilar var burda, tavsiye ederim. |
#7843
|
||||
|
||||
sence Mr Right varmi ? o.T.
ohne Text
|
#7844
|
||||
|
||||
Sen bulmadin mi? Hayret...schließlich...
...sind die Männer alle gleich. Sie sehen nur unterschiedlich aus, damit man sie auseinanderhalten kann....hehe
|
#7845
|
|||
|
|||
...bulamadim, kalmamis :-)
..nee das alle Männer gleich sind glaub ich nicht.. mir sind immer gute begegnet, doch ich warte trotzdem auf den aller aller besten. Ich warte auf den Superman :-)
|
#7846
|
|||
|
|||
hmm sence yokmu?
Her tencerenin kapagi bulunur. Zamani gelince allah herkese hakettigini verir, buna inaniyorum.
|
#7847
|
||||
|
||||
:)) kesinlikle o.T.
ohne Text
|
#7848
|
||||
|
||||
Nimm bitte nicht das Wort Liebe in den
Mund, wenn Du nicht weißt wovon Du sprichst.
Sprich lieber von SEX, DROGEN oder Geilheit |
#7849
|
|||
|
|||
JAAAAA! o.T.
ohne Text
|
#7850
|
|||
|
|||
Yolda nasıl tanışılır?
sizce....?
|