Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Wissenschaften & Weltansichten


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #731  
Alt 21.03.2004, 21:07
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard bir hikaye

Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için
hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm..
Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye
acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri
yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu...


Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi
yerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucu
bulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için
zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım.
Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda,
özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael"
diye başlıyordu.. Ve "Annesi yasakladığı için
onu bir daha göremeyeceğini" anlatarak
devam ediyor.. "Ama sakın unutma, seni daima
seveceğim" diye bitiyor.. İmza.. Hannah!..

Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun
yazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmez
hemen telefon idaresini aradım.Görevli kisi, kendisine
bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını
vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakat
ısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi.
"Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlar
Kabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin.."
dedi. İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi..
"Bağlıyorum efendim." Telefonda, karşıdaki hanıma
"Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum.

"Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden
aldık" dedi. "Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?.."
"Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takip
ederseniz, belki adres bulursunuz.." deyip bana huzurevinin
adını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş..
Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki ordan
bilirlermiş.. "Bunların hepsi aptalca aslında" dedim
kendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önce
yazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak
için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı..

Bir kadın "Şimdi Hannah"nın kendisi bir huzurevinde"
dedi ve numarayı verdi. Hemen orayı çevirdim.. Ses;
"Evet, Hannah burda yaşıyor" dedi.. Saat ona geliyordu
ama hemen yola çıktım, Hannah"yı görmek için..
Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüş
saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışıl
ışıl ama.. Anlattım olanları.. Cüzdanı ve mektubu gösterip..
Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi,
"Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyle
seviyorum ki.. Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şu
meşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm
diye annem kesinlikle izin vermedi.." Derin bir nefes daha..
"Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirseniz
ona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep.." Bir ufak
sessizlik.. Bir derin nefes daha.. "Ve onu hep sevdim.."
İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden..
"Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki.."
Hannah"ya teşekkür edip odadan çıktım.

Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız
"Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi.." Hiç
değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim..
Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duran
hademe bağırdı.. "Hey baksana.. Bu Bay Michael"ın
cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde
görsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten..
Üç kere ben buldum, koridorlarda..

"Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladım
tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında
kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi.
Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle "Evet
bu benim cüzdanım" dedi. "Öğleden sonraki yürüyüş
sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum."
"Hiçbirşey borçlu değilsiniz" dedim. "Ama özür dilerim.
İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum."
"Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım.
Hannah"yı da buldum.." "Buldun mu? Nerde? İyi mi?
Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle.."
"Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavaşça.. "Bana onun
telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."
Elime sımsıkı sarıldı.. "O benim tek aşkımdı.. Onu
öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup
geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti."
"Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.."

Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı.
Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu..
Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. "Hannah"
dedi.. "Bu bay"ı tanıyor musun?" Gözlüklerini
ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden..
"Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle..
"Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?.."
"Michael" diye yutkundu Hannah. "İnanmıyorum..
Bu sensin. Benim Michael"ım." Michael
Hannah"ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar.
Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı..
"Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanması
gereken herşey, er ya da geç, birgün kesinlikle yaşanacaktır."

***

Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar.
Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim?

Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michael
beni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açık
bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de
lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı..
Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi…


Aşklarını onsekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan
76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında
keşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiği
sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığı
yerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.
  #732  
Alt 21.03.2004, 21:08
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Deniz Feneri

Bir Denizfeneri.. Okyanusla sonsuza dek komşu.
Okyanusun mu ona daha çok ihtiyacı var yoksa,
denizfeneri mi okyanus için vazgeçilmez bir sevgili?

Gündüzleri, denizfeneri isyanlarda... Çünkü yanıbaşındaki
biricik sevgilisi gözlerinin önünde güneşle ihtirasla sevişmekte.
Hep gece olsun ister, sevgilisi ona kalsın, yalnız onda bulsun
gecedeki renginin güzelliğini... Denizfeneri, küçücüktür okyanusa
göre ama güneşin aşkından daha büyüktür aşkı okyanusa...

Geceleri ise denizfeneri, mutluluklar peşindedir, gecenin esrarengiz
sessizliğinde. Her ışık turunda çıldırır denizfeneri zevkten, adeta
danseder okyanusun en uzak noktalarına uzanarak. Daha gerçektir
denizfeneri, gece sadece o ve okyanus vardır sınırlı görüş gizliliğinde.

Gündüzleri denizfeneri bir hiçtir bütün aldatmalara şahit olarak.
Güneş ise gece olunca bu hissi göremez.. Gece, denizfeneri ile
okyanusun aşkının dansedişine güneş şahitlik yapmaz..

Gün bitiminde ve başlangıcında teslim ederler sevgili
okyanuslarını birbirlerine güneş ve denizfeneri.

Güneşin okyanusla arasına giren bir engel
vardır kimi zaman, bu işkencedir güneşi küçülten.
Bulutlardır, bu hain, gündüz aşkında güneşe okyanusu
göstermeyen. Güneş ise tüm gücüyle savaşır okyanusa ulaşmak
için. O kadar yaklaşır ki, bulutlara bulutlar, yoğunlaşır, yoğunlaşır
ve gökyüzü ağlamaya başlar okyanus hasretinden hesapsızca titrer.

Okyanus bütün damlaları özlemle kucaklar, her damla onu güneşine
daha çok yaklaştırmaktadır. Gökyüzü ağlar, ağlar ta ki son damlası
bitene kadar. Okyanus damlalarla büyür büyür büyüklüğüne daha
hacim katarak aşkının sevgi damlalarıyla. Bilmezdi okyanus,
her yağmurla sevgisini ona iletmek isteyen bir güneşinin
olduğunu. Her yağmur yağdığında okyanus kızar
güneşine gündüz onu terkettiğini düşünür,
hırçınlaşır, dalgalanır öfkesinden bilemez
güneşinin ona ulaşmak için savaştığını.

İntikamını denizfenerinden alır okyanus,
onun neden gündüz sevgilisi olmadığını defalarca
kamçılayarak sorar denizfenerine. Dalgalarını büyütür,
cevap alamayınca denizfenerinden.. Denizfeneri onu teselli
edemez, çünkü o sadece gece vardır gerçek gecededir onun için.
Ağlayamaz denizfeneri, ağlamayı deliler gibi istesede, gözyaşları
yoktur, ulaşmak istesede ulaşamaz gündüz sevgilisine.
Çaresizdir denizfeneri, sadece bir dilek geçirir içinden
rüzgarâ yalvarır "bulutları kaçır buradan" diye,
güneşin çıkması sevgilisine sevgi dolu
ışıklarını göndermesini diler.

Okyanusunun mutluluğunu ister
hesapsızca... Çünkü tek mutluluğu budur
denizfenerinin. Ağlayamaz, gündüz ona ulaşamaz,
konuşamaz hislerini okyanusuna. Her okyanusun
sahilinde bir denizfeneri vardır.
Her gece denizfenerleri gemilere okyanusa olan
aşkını haykırırlar, ümitsizce, yarınlarını hiç düşlemeden...
Ve her gece hikayelerini anlatmak için
gemileri beklerler sonsuz gecelerde...
  #733  
Alt 22.03.2004, 11:46
Benutzerbild von cemdean
cemdean cemdean ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Siehst du nicht den starken Kämpfer

WIE OFT FRAGST DU
WO IST MEIN WEG?
WO IST MEIN HEIL?
ER HAT DICH ZUM SUCHER DER EINHEIT GEMACHT;
IST DIR DAS NICHT GENUG?

DEIN KUMMER ENTSPRINGT EINEM EINZIGEN GRUND -
DU KANNST IHN FÜR IMMER BEGRABEN;
DER WUNSCH, DEINE EIGENE SEELE ZU KENNEN,
WIRD JEGLICHES ANDERE SEHNEN BEENDEN.

DER DUFT FRISCHEN BROTES STRÖMT DIR ENTGEGEN
WENN DICH SCHON DIESER GERUCH ERFREUT,
WOZU IST DAS BROT DANN NOCH NÖTIG?
UND WENN DIE LIEBE DICH ERGRIFFEN HAT,
IST SIE DOCH SCHON BEWEIS GENUG.
HAT SIE DICH ABER NICHT ERFASST,
WOZU IST EINE PRÜFUNG NÖTIG?
BIST DU DENN BLIND?
WENN DU KEIN KÖNIG BIST,
WAS SOLL DANN DEIN GEHABE?
UND WENN DIE SCHÖNHEIT NICHT IN DIR IST,
NÜTZT DIR AUCH DAS LlCHT NICHT VIEL,
DAS DU UNTER DEM MANTEL VERSTECKST.

VON WEITEM BEREITS BEBST DU VOR ANGST -
SIEHST DU DENN NICHT DEN STARKEN KÄMPFER,
DER SCHON IN DEINEM HERZEN IST?

DAS FEUER IN SEINEN AUGEN
HAT JEDE GAUKELEI VERBRANNT.
WARUM STELLST DU DICH HINTER EINEN VORHANG
UND FÜRCHTEST DICH VOR DEM,
WAS DU NICHT SEHEN KANNST?
MACH DEINE AUGEN AUF,
DENN DER GELIEBTE
BLICKT DIR GERADE INS GESICHT!

HAT EIN MEISTER NICHT SEIN LICHT IN DEIN HERZ GESETZT,
WELCHE FREUDE KANNST DU WOHL
HIER IN DIESER WELT NOCH FINDEN?
JEDE BLUME BLEIBT DANN OHNE LEBEN
UND OHNE GESCHMACK DER SÜSSE WEIN.



(Rumi: Lied der Liebe, Verlag: Heyne)
  #734  
Alt 22.03.2004, 13:07
limonata78
 
Beiträge: n/a
Standard weil heute montag ist...

es gibt Tage
die leuchten nicht

es gibt Tage
die werden nicht hell

es gibt Tage
die verlängern nur die nacht

doch kannst nicht mehr schlafen
sitzt am Fenster
fragst tausend Fragen

wartest
bist müde
und wach zugleich

wartest auf die nächste Nacht
ohne dass es dazwischen
Tag werden wird ...

(die sonne kommt hier heute einfach nicht durch und da dachte ich... dass dies hier gar nicht mal so unpassend ist)

liebe grüsse an alle "philosophen" ;-)
  #735  
Alt 22.03.2004, 17:14
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard o.T.

Bir gün seni anlatacağım.
Gidişi gelişinden çabuk oldu,
Bitişi, başlamasından kolaydı
“Bir sevda rüzgârıydı
Esti, geçti.” diyeceğim.

Bir gün seni unutacağım.
Ellerini, gözlerini,
Dokunuşunu, öpüşünü
Ve sana ait herşeyi...
“Biri vardı bir zamanlar
Yıktı, geçti.” diyeceğim.

Bir gün seni
tekrar yaşayacağım.
Gözlerim kapanırken
Son kez hatırlayacağım...
“Birini sevmiştim bir zamanlar
Hâlâ seviyorum.” diyeceğim...
  #736  
Alt 23.03.2004, 09:26
limonata78
 
Beiträge: n/a
Standard ....

baska söylenebilcek laf yok, ben bulamiyorum... yazdiklarin zaten herseyi ifade etmis bile.
  #737  
Alt 24.03.2004, 16:37
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard *grübel*

Sorry, aber was heisst denn SURVIVEL OF THE FITEST und was hat das mit der Evolution zu tun?
  #738  
Alt 25.03.2004, 15:53
Benutzerbild von elaurens
elaurens elaurens ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Tatlim...

was Evolution k.a. aber:

Foruma pek ender sorular yazilir.
Sana yardim edebilmek ve soruna yanit verebilmek icin kücük arastirma yaptim, iste cevabi:
Survival of the Fitest-sich mit fremden Federn schmücken, kelimesinin manasi:
mesela sen sana ait olmayan bir cümle yaziyorsun mesela bir atasözü, ama kendininmis gibi, sanki o cümleyi sen bulmussun gibi. Anladin mi?!
Mesela bu Forumda hic kimsenin senin kadar bilgisi yok( or? )
Sen bir soru soruyorsun ve cevabi ancak yarin aliyorsun.neden? cünkü yanit vermek istiyen ilk önce sana verecegi cevabi arayip bulacak.
Bu Philosophie Din Politik ve tüm diger arastirma bilgi düzeyinde Forenler olabilir alacagin cevablar cogunlukla Survival of the Fitest!
Bu gibi seylere cevap verme niteliginde olan insanlar maalesef bu Forumlarda yoklar, belki hic bile girmiyorlar, bunlari okumuyorlar.
Böyle birsey alsada asla kendilerini desifre etmezler.
Eger böyle biri faraza senin bir sorunu yanitlarsa, o cümlede muhakkak güncel yasamimizda her zaman kullanmadigimiz yabanci kelimeler vardir o kelimelerin manasini anlamak icin sana bir sözlük gerekir.
Mesela ben hem türkce konusamiyorum hemde yazamiyorum. Bu cevabi bile tercüme ettirdim!
Sen simde bana sorarsan, benim bu Forumda isim ne diye
1) baskalarinin fikirlerinimi caliyorum basky yere aktarmak icin?
2) bilgimimi tazeliyorum ?
( 7 sene okula gittim)
3) yalniz okumakmi istiyorum?
( anlamadigim halde )

Neyse, umarim bu cevab sana yeterli gelir, belki birseylere baslangic olur.

Imma schön ehrlich sein ;-) !!
  #739  
Alt 28.03.2004, 16:37
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard O ja..

diese Tage kenne ich allzu gut.. sehr schön geschrieben!
  #740  
Alt 28.03.2004, 16:43
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard *verstanden hat*

Da ich nicht immer die Möglichkeit habe mich philosophisch weiterzubilden, verstehe ich auch die meisten Sätze nicht, die ich in vielen Beiträgen lese..Danke dir. Echt sehr nett, dass du das sogar hast übersetzen lassen, wäre nicht nötig gewesen. Ist aber ein Zeichen, dass du interessiert bist ;-) HDL "T"
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu