Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #6081  
Alt 19.07.2004, 10:37
Benutzerbild von oezbektasi
oezbektasi oezbektasi ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard hep ayni komedi!

selam kerio kardes!

yazini okudum, begendigim köseler var begenmedigim seyler de yazmissin!

"ben elhamdülillah uygulamada cooook kötüde olsam müslümanim ve ehli sünniyim..!"

iyi..bende "ehli kur"an" olmaya calisiyorum!

"ama sayet alevilik hz ali ve ehlibeyt yandasi ve seveni demekse, ozaman yürekten söyleyimki bende aleviyim!!"

ve yine 1400"den beri süren klasik sünni sacmaligi!! muhterem kardesim: peki sen aliye (a.s.) yillarca minberlerden lanet okutan ve allahin kur"an "da acikca tertemiz kildigi ehlibeyti (a.s.) öldürenleri ve karsi cikanlari
seversin!! bumudur senin ehlibeyt sevgisi anlayisin??

bizlerde böyle kislere lanet okuruz!

"peygamberimiz hadisinde diyorki:"seytana lanet okursaniz o ben zaten melunum lanetlenmisim diye aldirmaz,ama serrinden allaha siginirsaniz eyvah simdi belkemigim kirildi diye feryat eder"."
kaynak göster bari!!

"dinimizde seytana bile lanet etmek dogru bulunmuyorken,insanlara ve kastettigim peygamberimizin arkadaslarina ve eshabindan kimseye lanet okumak kesinlikle dogru olmaz.!!

bizim gibi zavallilar o zamanki canini malini ailesini bile allah ve peygamberi icin birakip hice saymis bu mübarek zatlara laf atmak düsmez..!"

yaa gercekten: sen ehlibeyt taraftarin (alevilerin, siilerin) KIMLERE lanet okudugunun ISIMLERINI SAYARMISIN lutfen??
gercekten benim de simdi ilgimi cekti!!

"allah kuranda peygamberimizin eshabindan razi oldugunu ve onlarin cennetlik olduklarini defalarca bildirmekte,allahin sözü 3 günlük degil hasa,onun icin bize edeplice hepsini sevmek ve saymak düser."

güzel kardesim, mademki iki de bir kurandan bahs ediyorsun, bari ayet"de göster...

maksadim üzücü veya kalb kirici olmak degil!
mademki böyle bir konuyu actin, öte tarafdan sesler gelecegini gözler önünde tut kardes!

kal saglikca!


@enis abimize gelince:

alevileri sevmedigin zaten ortada!
bunun nedeni soracak olursam, alevilerin insan olmadiklari icin galiba...!?

yazilarina yönelmiyorum, cünkü konun icine ettin ve batirdin"da onun icin!

bleib sachlich beim thema!!

vesselam!
  #6082  
Alt 19.07.2004, 12:11
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Begenmediysen yabancilara

oy verirsin.... seni Istanbula oy ver diye zorlayanmi var ?????

Buun dinle alkasi yok.... mecazi anlamda kullandim.... elbet Türk olarak desteklememiz gayet dogaldir..... aksini söyleyen Türk veya aydin bir kisi olamaz....
  #6083  
Alt 19.07.2004, 12:40
Benutzerbild von 76er
76er 76er ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Yuhuuuu
  #6084  
Alt 19.07.2004, 12:48
Benutzerbild von kerio
kerio kerio ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 22
Standard senin su düz mantigin yokmu

buda mi mecaz bir mantiksizliga cözemedim.

sende gercekten yukarida bir takim ciddi hasarlar var. hem biryandan kimseyi oy vermeye zorlamazsin hemde türk olamaz oy veremeyenler.

yani hic elestiriye tahammül yok. birileri karar vermis ve herkes bunu kabul etmek zorunda.

laik yasakci zihniyet baska bir tavir takinabilir mi hic?

hem insanlara demokrasi hürriyet ayaklari hemde böyle bir sacmalik.
  #6085  
Alt 19.07.2004, 12:52
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Lass mich in RUHE

mit dir rede ich nicht.......

Herseyde bir fitne ariyorsun..... evet bir Türk Istanbulu desteklemek zorunda..... bunun dinle alaksi yok..... ama ehli insanlar icin gecerli bu dediklerim, senin icin yazmadim...

O yüzden herseyi üzerine alinma.... istedigini yapmakta hürsün.....
  #6086  
Alt 19.07.2004, 13:12
Benutzerbild von tek1
tek1 tek1 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard CIHAD VE CECENISTAN

Cihad deyince akla ilk gelen belde:cecenistan...

Peki ya cecenistan deyince: Bir yanda hunharca katledilmis müslüman cocuklarinin cansiz bedenleri, diger yanda ise Kafkasya"da destan yazan, ellerinde makinali tüfeklerle "Allahuakbar!" diye nida edip ölüme kosan sakalli sehadet mangalari gözümüzün önüne geliyor.

Sebebi ise; Türkiyede cecenistan Cihadi ve hakliligi.
cecen Cihadi"nin gerekliligi cok iyi anlatildi insanlara.
Türk insani cecenistan"dan cennete bir yolun gittigini adi gibi biliyor.
O zamanlar gerek geceler ,gerekse mitingler düzenlenerek cecen Cihadinin "Cihad" oldugu kazinmisti belleklere.
Ama böyle birsey simdi gündeme gelecek olsaydi;cecen teröristler denilecekdi.

(Bir zaman denmiþti de.)28 subat kokulu miting meydanlarinda ve simdiki cizgisiyle Abd dostu bizim de dostumuz(!)

Rusya"ya laf söylettirilmeyecekti.

Gürcistan"a konaklamis güya terörle mücadelede Gürcü askerine destek olan ve yardim eden; elini soylu Afgan cocuklarinin kanina bulayan Terörist Amerika Paktia"yi
( 17/4/2002 Nisan ayi Abd cecen mücahidlerin bulundugu Paktia"yi B2 lerle bombaladi.)bombalarken gösterdiginde kartel medyasi kinini acik acik kusacakti belki de ..Ama Türk Halki, cecenistan"i, cecen Halkini ve cecen mücahidleri biliyor.

cünkü Türkiye"de cecenistan Cihadi ,yalancilardan önce ve dogru olarak tanitildi.
suan yeryüzünde gelisen diger cihad hareketleri tanitimda cecen cihadi kadar nasipli olmasa da,yalancilardan sonra anlatilsa da,yetkili agizlar yetkisizlestirilse de,bilir kisilerin agzina kilit vurulsa da,Allah muminlerin kalplerini fitnecilerin fitnesinden koruyacaktir.Allah insanlara dogrulari bir sekilde göndermistir.

Dileyen iman eder...

Dileyen inkar eder.

Onlarin inkar ve imanlarinin Allah"a katkisi yoktur.Bunlar ancak vaadedilen cennet yada cehennem icin birer anahtardir.Dileyen müslümanlarin yaninda yer alir,dileyense haclilarin yaninda...

Allah elbette taraflari bilen ve taraftarlariyla beraber hasredecek olandir.Artik simdi dileyen Allah"a;dileyen de diledigine bir yol tutsun...

Diledigi gibi...Diledigince...
  #6087  
Alt 19.07.2004, 13:41
Benutzerbild von tek1
tek1 tek1 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Intihar Eylemi degil Sehadet Eylemi

İntihar Eylemi değil,Amel-i İstişhadiyye(Şahadet Eylemi)

Bilindiği üzere cihad yaşanılan dönemin şartlarına ve gereklerine göre yapılır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) bir hadisinde: "İyi bilin ki kuvvet atmaktır" diye buyurmuştur. (Bu hadisi Müslim, İmare 168"de; Ebu Davud, Cihad 23"te; Tirmizi, Enfal suresi tefsirinde; İbnu Mace, Cihad 19"da; Darimi, Cihad, 14"te; İbnu Hanbel, 4/157"de rivayet etmiştir.) İlim adamları bu hadisi, savaşı yaşanılan çağın gereklerine ve şartlarına göre yapmak gerektiği şeklinde yorumlamışlardır. Bu bütün cihadi ameller için geçerlidir.

Bu itibarla savaşta yasaklar sınırının aşılmaması şartıyla yaşanılan çağın gereklerine göre yeni metotlar geliştirilmesi mümkündür. Dolayısıyla bir metot geliştirilirken dikkat edilmesi gereken onun yasaklar dairesine girip girmediğinin tespit edilmesidir. Eğer bir fiilin benzeri Resulullah (s.a.s.) döneminde yapılmış ve itiraz edilmemişse o fiilin yasaklar dairesine girdiği söylenemez. Ayrıca bilmek gerekir ki, burada önemli olan esasta benzerliktir. Yoksa şekilde farklılık esastaki benzerliğe dayanan kıyası geçersiz kılmaz.

Batılıların literatürlerinde "şehadet" kavramı olmadığından, Müslümanların cihad esnasında şehadeti göze alarak gerçekleştirdikleri eylemleri onlar "intihar" olarak adlandırıyorlar.

Bu isimlendirme bizim İslami yayın organlarına da aynen yansıyor ve halkın dilinde "intihar saldırısı" ismi dolaşmaya başlıyor. Bu kez: "İntihar etmek haram olduğuna göre bu insanlar bu fiilleri neye dayanarak yapıyorlar?" sorusu akla geliyor. Bazıları bu eylemleri zulüm karşısındaki bıkkınlığa karşı bir patlama şeklinde anlamaya çalışıyor ve: "Her ne kadar şer"an bir izahını bulamazsak da başlarındaki zulmü göze olarak bu fiillerini anlayışla karşılamak zorundayız" tarzında birtakım izahlar bulmaya çalışıyorlar. Oysa bizim için her konuda ölçü ve terazi Allah"ın şeriatıdır. Allah"ın şeriatına göre izahını bulamadığımız bir ameli belli bir sebebe dayandırsak bile geçerli ve meşru göremeyiz. Bir amelin ne derece meşru olduğunu ortaya koymak için yapacağımız izahlarda önemli olan olayın sosyolojik veya psikolojik boyutlarını izah etmemiz değil şer"i yönden geçerliliğini ortaya koyabilmemizdir.

Aşağıda siretten, bir insanın cihad esnasında kesin şekilde öldürüleceğini bildiği halde, Müslüman tarafın maslahatı veya karşı tarafın zayıf düşürülmesi için bir eyleme atılmasıyla ilgili örnekler ve fıkıh alimlerimizin bu konudaki görüşlerini sıralayacağız. Bu bilgilerin derlenmesinde, Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Abdurrezzak Halife eş-Şayci"nin haftalık el-Muctema dergisi, sayı: 1192, sh. 44-45"te yayınlanan bir araştırmasından, yine Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi"nin dekanı Prof.
Dr. Acil Casim en-Neşemi"nin el-Kabas gazetesinin 19 Mart 1996 tarihli sayısında yayınlanan fetvasından, Ezher Alimleri Cephesi"nin konuyla ilgili fetvaları hakkında eş-Şa"b gazetesinin 13 Nisan 1996 tarihli sayısında yayınlanan geniş haberden, değişik üniversitelerin Şeriat fakültelerinde görev yapan bazı öğretim görevlilerinin "Şeriat alimlerinin Filistin toprağındaki istişhadi eylemlerin meşruiyeti hakkındaki fetvaları" başlığıyla ortaklaşa yayınladıkları fetvalarından, İbrahim el-Ali"nin, Filistin el-Muslime, Ekim, Kasım ve Aralık 1995 sayılarında (üç sayı arka arkaya) yayınlanan bir araştırmasından ve bunların dışındaki değişik İslami kaynaklardan yararlandık. (Yararlandığımız kaynaklardan bazılarını metin içinde zikrettik.)

Yüce Allah, bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor: "Mü"minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah"a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır." (Ahzab, 33/23)
Bu ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak, Buhari, Müslim, Tirmizi ve daha başkalarının Enes ibnu Malik (r.a.)"ten rivayet ettiklerine göre, Enes ibnu Malik (r.a.)"in amcası Enes ibnu Nadr (r.a.) Bedir savaşında bulunamayınca: "Resulullah (a.s.)"ın girdiği ilk çarpışmada bulunamadım. Eğer Allah bana Resulullah (a.s.) ile birlikte bir çarpışmaya katılmak nasip ederse, mutlaka nasıl (kahramanca) hareket edeceğimi görecektir" dedi. Bu kişi Uhud savaşında şehid edildi. Bu savaşta öldürülünceye kadar kahramanca savaştı. Bedeninde kimi gürz, kimi kılıç, kimi de ok yarası olmak üzere seksen küsur yara görüldü. Bu ayeti kerime de onun hakkında indirildi. (Bu konudaki rivayeti Buhari, Cihad, 12; Tefsir, Ahzab suresi tefsiri, 3; Tirmizi, Ahzab suresi tefsiri, 2,3"de rivayet etmiştir.)
Dikkat edilirse ayetin metninde Yüce Allah, Allah yolunda şehid oluncaya kadar çarpışmayı adayanlardan ve bu adağını yerine getirenlerden övgüyle söz etmektedir ki, bu onların intihar edenler gibi olmadıklarını gösterir. Ayetin nüzul sebebiyle ilgili rivayet de, şehid olmayı göze alarak kahramanca çarpışmanın övgüye değer bir amel olduğunu ortaya koyuyor.

Fakat bilmek gerekir ki, cihadın gayesi ölmek değildir. Ama düşmanın zayıf düşürülmesi veya İslam kuvvetlerinin bir zarardan korunması mücahitlerden birinin veya birkaçının öldürülmesiyle ancak mümkün olacaksa bundan dolayı bazılarının kendilerini şehadete atmaları intihar değil aksine büyük bir kahramanlıktır. Aşağıda vereceğimiz rivayetler de bunu ortaya koymaktadır.
Müslim"in naklettiği bir hadise göre Enes ibnu Malik (r.a.)"in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah (s.a.s.) Uhud gününde ensardan yedi ve Kureyş"ten iki kişiyle birlikte yalnız bırakıldığında, müşriklerin onun üzerine ok yağdırmaları ve kendilerine doğru yaklaşmaları üzerine: "Bunları kim bizden uzaklaştırır, onun için cennet vardır -yahut- o cennette benim arkadaşımdır" diye buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam öne geçti ve öldürülünceye kadar çarpıştı. Sonra yeniden üzerine ok atmaya başladılar. Resulullah (s.a.s.) tekrar: "Bunları kim bizden uzaklaştırır, onun için cennet vardır -yahut- o cennette benim arkadaşımdır" diye buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam öne geçti ve öldürülünceye kadar çarpıştı. Bu şekilde tam yedi kişi şehid oluncaya kadar devam etti. Daha sonra Resulullah (s.a.s.) yanındaki iki sahabisine: "Arkadaşlarımıza insaf etmedik" diye buyurdu." (İmam Nevevi, Müslim Şerhi"nde hadisin sonundaki: "Arkadaşlarımıza insaf etmedik" ibaresini şu şekilde açıklamıştır: "Yani Kureyşliler, ensara insaf etmedi. Kureyşliler çarpışmaya çıkmazken ensardan olanlar teker teker çarpışmaya çıkarak şehid edildiklerinden böyle denmiştir.")

Bu olayda dikkat edilirse yedi sahabi Resulullah (s.a.s.)"a zarar gelmesini önlemek için müşriklerin üzerine atılmış ve geleceği kesin olan bir ölüme kendilerini atarak müşriklerin Resulullah (s.a.s.)"a yaklaşmalarını engellemişlerdir.
Kurtubi, Tefsir"inde bu olaydan, cesaretli bir kimsenin yalnız başına da olsa ölümü göze alarak kalabalık bir düşman grubunun arasına dalıp onlara zarar vermesinin caiz olduğu hükmünü çıkarmıştır.

Enes ibnu Malik (r.a.)"ten rivayet edildiğine göre Bedir"de müşrikler Müslümanlara yaklaşınca Resulullah (s.a.s.): "Genişliği göklerle yer kadar olan cennet için kalkın" diye buyurdu. Ensardan Umeyr ibnu"l-Humam: "Genişliği göklerle yer kadar olan bir cennet mi ey Resulullah?" dedi. Resulullah (s.a.s.): "Evet" dedi. O da: "Tamam, tamam" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.): "Seni "tamam, tamam" demeye yönelten ne oldu?" diye sordu. O da: "Vallahi, oranın (o cennetin) ehlinden olma arzusundan başka bir şey değil, ey Resulullah!" dedi. Resulullah (s.a.s.): "Sen oranın ehlindensin!" diye buyurdu. (Umeyr) sonra heybesinden birkaç hurma çıkardı ve onları yemeye başladı. Sonra: "Ben eğer bu hurmaları yiyinceye kadar yaşarsam bu uzun bir hayat olur" dedi ve yanındaki hurmaları attı. Sonra öldürülünceye kadar onlarla çarpıştı." (Bunu Müslim, İmare, 145"te rivayet etmiştir.)

İmam Nevevi, Müslim Şerhi"nde bu hadisle ilgili açıklamasında şöyle der: "Buradan bir kişinin kafirlerin birliklerinin arasına dalmasının ve kendisini şehadete atmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hareket ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre caizdir ve hiçbir keraheti yoktur."
Taberi Tefsiri"nde rivayet edildiğine göre Ebu İshak, Bera ibnu Azib (r.a.)"e: "Bir adam yalnız başına düşmandan bin kişilik bir grubun içine dalarsa, Yüce Allah"ın: "Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın" derken kastettiği kimselerden olur mu?" diye sordu. Bera (r.a.) da şöyle cevap verdi: "Olmaz. Öldürülünceye kadar çarpışsın. Allah, peygamberine: "Allah yolunda savaş. Sen sadece kendinden sorumlusun." (Nisa, 4/84) diye buyurdu."
Burada Bera (r.a.), söz konusu ayeti fetvasına delil gösterirken şunu demek istemiştir: "Allah, peygamberine: "Sen sadece kendinden sorumlusun" diyerek yalnız başına bile kalsa Allah yolunda çarpışması gerektiğini ona bildirmiştir." Ayrıca rivayetten şunu anlıyoruz: "Bir kişi yalnız başına kalabalık bir düşman grubunun içine daldığında onlarda bir şaşkınlık ve dağınıklık meydana getireceğini, bu arada içlerinden birkaç kişiyi öldürebileceğini ve böylece düşman tarafına zarar verebileceğini ama buna rağmen öldürüleceğini biliyorsa bu eylemi yapabilir." İşte bu bir istişhadi eylem yani şehadeti göze alarak gerçekleştirilen eylemdir. Geçmişte bu tür eylemler bir mücahidin kılıcını alarak düşman kuvvetlerinin arasına dalması suretiyle gerçekleştiriliyordu.

Bugün de vücuduna bomba bağlayarak veya arabasına bomba yerleştirerek düşman kuvvetlerinin arasında patlatması suretiyle yapılıyor. Esasta benzerlik, şekilde ise farklılık söz konusu. Şekilde farklılığın kıyasın geçerliliğini ortadan kaldırmayacağını çünkü çağın şartlarına ve gereklerine göre şekilde farklılık olabileceğini daha önce söylemiştik. Eğer cihad uygulamalarında sadece esasta değil şekilde de aynılık ararsak bugün toplarla, otomatik tüfeklerle ve benzeri savaş aletleriyle cihad etmeyi caiz görmememiz gerekir.

Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İbnu Hibban ve Hakim"in rivayet ettiğine göre Eslem ibnu Yezid şöyle demiştir: "İstanbul"daydık. Birden karşımıza Bizans kuvvetlerinden büyük bir asker birliği çıktı. Bu arada bir mücahit Bizans güçlerinin arasına daldı. Ta ortalarına kadar girdi. Sonra aralarından sıyrılıp çıktı. İnsanlar bunu görünce: "Subhanallah! Bu adam kendini tehlikeye atıyor" dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyub el-Ensari (r.a.) şöyle dedi: "Ey insanlar! Siz bu ayeti (yani "kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın" (Bakara, 2/195) ayetini) böyle mi yorumluyorsunuz. Bu ayeti kerime biz ensar topluluğu hakkında inmiştir. Allah İslam"ı kuvvetlendirince ve destekçileri de çoğalınca biz kendi aramızda gizlice: "Mallarımız zayi oldu. Yüce Allah da zaten İslam"a güç kazandırdı. Artık mallarımızın başında durup da onlardan zayi olanları düzeltsek" dedik. Bunun üzerine Yüce Allah bize cevap olarak bu ayeti kerimeyi indirdi. Burada tehlike ile kastedilen savaştan geri kalarak malların başında durup onları düzeltmeye çalışmaktır."
İlim adamları bu rivayetten yola çıkarak bir kişinin öldürüleceğini bilse bile düşman birliklerine zarar vermek için onların saflarına dalmasının caiz olduğunu söylemişlerdir.

İlim adamları bu hadisin şerhinde şöyle demişlerdir: "Şayet bir kişinin hücumu son derece cesaretinden doğuyorsa ve bununla düşmanı korkutacağını yahut Müslümanları düşmanlara karşı teşvik edeceğini veya buna benzer sahih bir maksat umuyorsa bütün alimlerce bunun iyi bir şey olduğu tasrih edilmiştir." (Bkz. Nimeti İslam"ın İslam mecmuası tarafından yapılan baskısına konulan "Cihad bölümü" ilavesi, sh. 948)
Bir rivayette bildirildiğine göre, Müslümanlar İran tarafına doğru sefere çıktıklarında Müslümanların atları İranlıların fillerinden ürktü. Bunun üzerine Müslümanlardan bir mücahit, çamurdan bir fil yaptı. Sonra kendi atını o file alıştırdı. Daha sonra atıyla İranlıların fillerine doğru saldırıda bulundu. Etrafındakiler: "Onlar seni öldürürler" dediler. O da: "Müslümanlar fetih gerçekleştirecek olduktan sonra benim öldürülmem önemli değil" dedi.
Bu olayda da dikkat edilirse bir mücahit, İslam ordularının önündeki önemli bir engeli ortadan kaldırmak için kendini şehadete atıyor. İşte bu da bir istişhadi eylemdir.
Yemame olayında, Hanife oğulları kaleye sığınınca Bera ibnu Malik (r.a.) arkadaşlarından kendisini bir tulum içine koyarak kalenin duvarından içeri bırakmalarını istedi. Onlar da öyle yaptılar ve tek başına kalenin içine girip düşman kuvvetleriyle çarpışarak içerden kale kapısını açmayı başardı ve böylece Müslümanlar kaleye girdiler.
Bu olayda da Bera ibnu Malik (r.a.)"in Müslümanların kaleye girmelerini sağlamak için şehadeti göze alarak bir eylem yaptığı görülüyor.

Sireti ve genelde İslam tarihini incelediğimizde bu olayların benzeri birçok şehadet eylemi gerçekleştirildiğini görürüz. Ulubatlı Hasan"ın yaptığı da bir istişhadi eylem değil midir? Ulubatlı Hasan sırf Osmanlı bayrağını düşman surlarına asabilmek için kendini şehadete atmıştır. Onu bu eyleminden dolayı sürekli övgüyle anıyor, yaptığı eylemi büyük bir kahramanlık olarak zikrediyoruz da, Filistinli yahut Çeçen veya bir başka mücahidin daha büyük gayeler için gerçekleştirdiği benzer bir eylem karşısında neden: "Öyle şey mi olur, bu bir intihardır" diyoruz. Lütfen sürekli başkalarını çifte standartçılıkla suçlarken kendi değerlendirmelerimizde aynı hataya düşmeyelim.
Aslında İslam tarihinden, istişhadi eylemlere daha pek çok örnek gösterebiliriz. Ama sözü bu rivayetlerle uzatmak istemiyoruz. Meselenin anlaşılması ve yapılanın delilsiz olmadığının bilinmesi için bu kadarının yeterli olacağını sanıyoruz. Şimdi ilim adamlarının konuyla ilgili görüşlerine ve fetvalarına bakalım:
İbnu Arabi (Muhyiddin İbnu Arabi değil fıkıh alimi İbnu Arabi) bir kişinin kalabalık bir düşman grubuna saldırıda bulunması hakkında şöyle demiştir: "Bana göre doğru olan bunun caiz olduğudur. Çünkü bunda dört husus vardır: Birincisi: Şehadeti istemek. İkincisi: Düşmana zarar vermek. Üçüncüsü: Müslümanları onlara karşı cesaretlendirmek. Dördüncüsü: Düşmanları moral yönünden zayıflatmak. Çünkü onlar: "Bu bir kişi böyle yaparsa hepsi birden neler yaparlar!" diye düşüneceklerdir."
Bir kişinin kalabalık bir düşman topluluğuna saldırıda bulunması demek İbnu Arabi"nin yukarıda zikrettiği gayeleri ve İslam kuvvetlerinin yararına düşman kuvvetlerinin zararına olacak daha başka gayeleri gerçekleştirmek için kendini şehadete atması demektir. Çünkü bir kişinin kalabalık bir gruba saldırıda bulunmasının sonucunun o bir kişinin öldürülmesi olacağı kesindir. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi geçmişte bu tür şehadet eylemlerinin kılıçla gerçekleştirilmesi bugün bombayla veya benzeri şeylerle gerçekleştirilemeyeceğini göstermez.

Maliki mezhebi alimlerinden Kasım ibnu Muhaymere, Kasım ibnu Muhammed ve daha başka fakihler, Allah için halis niyetle olması ve kişinin kendinde bir güç olduğunu hissetmesi halinde bir kişinin kalabalık bir düşman birliğine saldırmasının sakıncalı olmadığını söylemişlerdir.
Şevkani de Neylu"l-Evtar"da düşmana esir olmak istemeyen bir Müslümanın öldürülünceye kadar çarpışmasının caiz olduğunu söylemiştir. Bazı ilim adamları da düşmana esir olduğu takdirde kendisine işkence edileceğinden dolayısıyla bu işkence altında Müslümanların sırlarını verebileceğinden endişe duyan bir kişinin kendini ölüme atmasının intihar sayılamayacağını ifade etmişlerdir. Bu yöndeki fetvalar kişinin kendini ölüme atmasının her zaman intihar hükmünde olmadığını, bu konuda niyet ve gayeye bakılması gerektiğini göstermektedir.
Ünlü tefsir alimi Cassas"ın Ahkamu"l-Kur"an, C.1, sh. 309"da naklettiğine göre hanefi alimlerinden Muhammed ibnu Hasan eş-Şeybani şöyle demiştir: "Eğer sonuçta kurtulabileceğini veya öldürülse de düşmana zarar verebileceğini tahmin ediyorsa bir kişinin bin kişiye karşı saldırı gerçekleştirmesinde sakınca yoktur... Sonuçta kurtulamayacağını hatta düşmana da bir zarar veremeyeceğini ama Müslümanlara cesaret kazandıracağını, böylece onların kendisini örnek alarak düşman karşısında aynı cesaretle çarpışacaklarını hesap ediyorsa yine de saldırıda bulunmasında bir sakınca yoktur. Allah"ın izniyle bu hareketinden dolayı sevap alacağını umarım."

Ebu Hamid el-Gazali, İhya"da, bir Müslümanın öldürüleceğini bile bile bir düşman birliğine saldırmasının caiz olduğunda ihtilaf olmadığını bildirmiştir.
İmam Nevevi de cihad esnasında belli bir gaye için kişinin kendini tehlikeye atmasının caiz olduğunu söylemiştir. Nevevi"nin şehadet eylemleriyle ilgili açıklamasını yukarıda vermiştik.

Beyhaki de Sünen"inde, Avf ibnu Afra ile Umeyr ibnu Humam"ın Bedir"de, Enes ibnu Nadr"ın Uhud"da ve Bera ibnu Malik"in Yemame"de yaptığı hareketleri delil göstererek bir kimsenin kendini şehadete atmasının veya şehadeti göze alarak bir eylem düzenlemesinin caiz olduğunu bildirmiştir.

Kurtubi, Tefsir"inde, Yüce Allah"ın: "İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah"ın rızasını kazanma yolunda feda ederler" (Bakara, 2/207) ayetini bir kimsenin düşmana zarar vermek veya Müslümanlara güç kazandırmak amacıyla şehadete atmasının caiz olduğuna delil göstermiştir. (Bkz. Kurtubi Tefsiri, C. 3, sh. 21)
Maliki alimlerinden Ebu Abdillah Muhammed ibnu Ahmed bir kimsenin kalabalık bir düşman topluluğuna veya saldırgan grubuna yahut isyancılara karşı eylem düzenlemesi hakkında şöyle demiştir: "Saldırıda bulunacağı kimseleri öldürüp de kurtulacağına kanaat ederse bu hareketi yapması iyidir. Öldürüleceğine ancak yine de karşı tarafa zarar vereceğine yahut Müslümanların yararına olacak bir etki yapacağına kanaat ederse o zaman yine caizdir." Ebu Abdillah bu görüşüne Bera ibnu Malik"in Yemame"deki hareketini delil göstermiştir.

Yine Maliki alimlerinden İbnu Huveyz Mikdad şöyle demiştir: "Bir kişinin bir gruba yahut kalabalık bir asker topluluğuna saldırması konusuna gelince: Bu kişi eğer kendisinin öldürüleceği ama bununla birlikte düşmana zarar verebileceği veya başarılı çarpışma yapabileceği ya da Müslümanların yararına olacak bir etki yapabileceği kanaatini taşıyorsa bu hareketi caiz olur." İbnu Huveyz, bu görüşüne, bizim yukarıda verdiğimiz ve İranlıların fillerine karşı bir Müslüman mücahidin atını alıştırması ve tek başına bir orduya saldırması olayını delil göstermiştir.

Bu aktardıklarımız Allah yolunda, düşmana zarar vermek veya Müslümanların yararına olacak bir etki bırakmak için kendini şehadete atmanın caiz olduğu konusunda söylenenlerin sadece bir kısmı.

Sonuç itibariyle, İslam fıkhına göre intihar genellikle, bir insanın dünya sıkıntılarından bıkarak ölümü tercih etmesi ve herhangi bir yolla kendi kendini öldürmesidir. Bir tek ilim adamı bile cihad esnasında düşmana zarar vermek yahut Müslümanlara cesaret kazandırmak amacıyla kendini ölüme atmanın intihar sayılacağını söylememiştir. Sadece ölümü göze alarak gerçekleştirilecek eylemlerde gözetilmesi gereken birtakım kurallar belirlemişlerdir. Çağımızın ileri gelen alimleri de aynı şeyi vurgulamaktadırlar. İşte Prof. Dr. Yusuf el-Kardavi"nin konuyla ilgili hutbesinden birkaç cümle: "Ne yazık ki HAMAS"taki kardeşlerimiz yoğun bir baskıya maruz kalınca bütün herkes bıçaklarını onlara doğru çevirdi. Böylece herkes onlara sövmeye, ağır tenkitler ve lanetler yağdırmaya başladı... Böylece suçlular ve terör hamlesi başlatan teröristler topluluğu haline geldiler. Oysa daha düne kadar intifadanın fedaileri, kendilerini şehadete atan büyük kahramanlardı. Bu hareketin geçmişte kahramanca eylemler olarak nitelenen eylemleri nasıl oldu da birden bire "intihar saldırıları" haline geldi? Bunun tek sebebi Arap toplumlarının kafalarının yahudileştirilmesidir. İsrail zihinleri yahudileştirdi. Medya, Rabbimizin merhamet ettiklerinin dışında kalanların kafalarını yahudileştirdi. Rabbimizin koruduklarının -ki onların sayıları da azdır- dışında kalan politikacıları yahudileştirdi. Böylece kahramanları teröristler, onların eylemlerini de cinayet eylemleri olarak adlandırmaya başladık..."
Kuveyt Üniversitesi Şeriat Fakültesi dekanı Prof. Acil Casim en-Neşemi de, Kuveyt"te çıkan el-Kabes gazetesinin 19 Mart 1996 tarihli sayısında yayınlanan konuyla ilgili fetvasında özetle şu bilgileri veriyor: "Üzerine bomba bağlayarak veya arabasına bomba koyarak düşmanların arasına dalan bir genç bu hareketiyle düşman tarafında ölüme yol açmayı ve düşmana herhangi bir şekilde zarar vermeyi amaçlıyorsa bu hareketinden dolayı intihar etmiş sayılamaz. Fakat bunun belli şartları var: Birinci olarak: Bu hareketiyle Allah"ın kelimesini yüceltmeyi (i"layi kelimetillah), Allah yolunda ölümü ve Allah"ın dininin yücelmesini amaçlamış olmalı. İkinci olarak: Düşmana zarar vermek için başka bir seçeneğin bulunmadığı yahut bu seçeneğin diğer seçeneklerden daha çok düşman üzerinde etki yapacağı bilinmeli. Üçüncü olarak: Bu tür bir eylemin fert üzerindeki etkisine değil cemaat üzerindeki etkisine itibar edilmeli, böyle bir eylemin nasıl bir sonuç getireceği cemaat açısından değerlendirilmelidir. Böyle bir eylemin ne gibi sonuçlar getireceği üzerinde araştırma yapılmadan ferdi olarak bu tür bir eyleme girişilmesi ise caiz olmaz." Prof. en-Neşemi bunlara dikkat çektikten sonra ilim adamlarının istişhadi eylemlerin cevazıyla ilgili görüşlerini ve bu konuda dayandıkları delilleri sıralıyor. Biz bunların çoğunu yukarıda verdiğimizden burada tekrar etmeye gerek görmüyoruz.

Ancak şunu belirtelim ki, en-Neşemi, ilim adamlarının bir kişinin kalabalık bir düşman topluluğuna, düşmana zarar vermek yahut Müslümanlara cesaret kazandırmak amacıyla saldırıda bulunmasının cevazına delil olarak gösterdikleri rivayetlerin Filistin cihadı esnasında gerçekleştirilen istişhadi eylemler için de delil sayılacağını ifade etmektedir.
Ezher Alimleri Cephesi de, Filistinli mücahitlerin eylemlerine yöneltilen tenkitler üzerine yayınladığı fetvada bu eylemlerde şehid olanların şehitlerin üstünleri arasında yer almalarının umulduğunu dile getirdi. Ezher Alimleri Cephesi"nin fetvasında da bizim yukarıda sıraladığımız rivayetler ve görüşler delil olarak gösterilmekte, ardından da şöyle denmektedir: "Bu itibarla, Filistin"de ve daha başka yerlerde, Allah"ın kendi üzerindeki hakkını ve Müslümanların haklarını düşünerek kendilerini ölüme atanlar, Allah"ın izniyle, şehadet sevabından mahrum olmayacaklardır... Filistin toprağı canların ve malların uğrunda feda edilmesine en layık topraklardandır. Dolayısıyla, orası için şehid olanlar inşallah şehitlerin en üstünlerinden olacaklardır. Ahmed ibnu Hanbel, Müsned"inde Ebu Umame"nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Ümmetimden bir grup sürekli hak üzere hareket edecek, düşmanlarına üstün geleceklerdir. Allah"ın emri gelinceye kadar (onların bu cihadları devam eder), kendilerine muhalefet edenlerin muhalefetleri onlara bir zarar vermez." "Onlar nerededirler ey Resulullah?" diye soruldu. O da şöyle buyurdu: "Beyti Makdis"de (Kudüs"te) ve Beyti Makdis"in (Kudüs"ün) çevresindeki bölgelerde."... Burada şunu ifade etmeliyiz ki, gasp edici gaspını sürdürdüğü sürece onun gözetilmesi gereken hiçbir mahremiyeti yoktur.

Kanının ve canının da dokunulmazlık hakkı (ismeti) kalmaz."

Prof. Dr. Hemmam Said, Prof. Dr. Yasin Deradine, Prof. Dr. Muhammed Amr, Prof. Salah Abdulfettah el-Halidi, Prof. Dr. Muhammed Uveyde, Prof. Dr. Mahmud Salih Cabir, Prof. Dr. Rasih el-Kurdi gibi tanınmış ilim adamları başta olmak üzere şeriat ilimlerinde otorite sayılan onlarca ilim adamının imzasını taşıyan, "Şeriat alimlerinin Filistin toprağındaki istişhadi eylemlerin meşruiyeti hakkındaki fetvaları" başlıklı bir fetvada da şöyle denmektedir: "İlim adamlarının ileri gelenleri tefsir, hadis ve fıkıh kitaplarında bir kişinin şehid olmayı göze alarak kalabalık bir düşman kitlesine saldırmasının caiz olduğuna ve bu eylemiyle Allah"ın rızasını, düşmana zarar vermeyi gaye edinmesi, niyetini de halis tutması halinde eylem esnasında şehid olmasının saygın bir şehadet olduğuna hükmetmişlerdir." Fetvada daha sonra konuyla ilgili rivayetler ve görüşler naklediliyor. Sonuçta da şu ifadelere yer veriliyor: "Sonuç itibariyle bilinmelidir ki intihar şer"an reddedilen bir harekettir. İntihar, intihar eden kişinin Allah"ın rahmetinden ümit kestiğine, O"nun kaderine rıza göstermediğine, kaza ve imtihanına sabretmediğine delalet eder... Allah"a olan bağlılığı, O"nun dininin yücelmesi, Peygamberinin isra ve mirac topraklarının işgalden kurtarılması için cihad ettiği, düşmana karşı verdiği cihadda ve düşmana zarar verme konusunda bağlı kalmak zorunda olduğu şeriatın kendini ne ile yükümlü kıldığının bilincinde olduğu bilinen, kendisi Allah"a gönülden boyun eğmiş ve yalnız Allah"ın rızasını gözeterek Müslümanların zaferi için kendini şehadete atan bir genç için aynı şeylerin söylenmesi mümkün müdür?

Bu durumdaki kişi Yüce Allah"ın şu ayetinde kastettikleri arasına girer:
"İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah"ın rızasını kazanma yolunda feda ederler" (Bakara, 2/207)
İlim ehli böyle konuşurken ilimden nasipleri olmayanlar ne yazık ki, Filistin"deki fedakar kardeşlerimizin, kutsal Filistin topraklarını siyonizm kirinden temizlemek için cesaretle gerçekleştirdikleri eylemler hakkında ulu orta konuşuyorlar. Düşünmüyorlar ki, İslam adabı insanın bilmeden konuşmamasını, bilmediği bir konuda en azından susmayı tercih etmesini gerektirir. Düşünmüyorlar ki, intihar Allah"ın haram kıldığı bir şeydir ve bu insanlar Allah yolunda canlarını feda ediyorlar. İşin şer"i delillerini bulmadan böyle bir hareketi yapacak, dolayısıyla hem dünya hem de ahiret hayatlarını mahvedecek kadar aptal değiller. Ne yazık ki son zamanlarda, Batı"dan geçme o "bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan ve hiç sevmediğim "ben" merkezli anlayış iyice moda oldu. Artık İslami anlayış sahiplerinin bile çoğunun, bir konuda Allah"ın hükümlerini, ilim ehlinin açıklamalarını araştırma zahmetine katlanmadan: "Bana göre, bence..." ibaresiyle başlayan uzun yorumlar yaptıklarını görüyor ve ciddi şekilde rahatsız oluyorum.

Zaten bu kadar farklı gruplara ayrılmamız da hep böyle "ben" merkezli düşünmemizden ileri gelmiyor mu?

Oysa Yüce Allah: "Eğer bilmiyorsanız zikir ehline (yani ilim sahiplerine) sorun." (Nahl, 16/43) demiyor mu? Ve yine Yüce Allah: "Bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah"a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah"a ve Peygamber"e götürün. Bu daha hayırlı ve sonuç bakımından da daha güzeldir." (Nisa, 4/59) diye buyurmuyor mu? Lütfen Allah"ın kitabını ve Resulullah (s.a.s.)"ın sünnetini her zaman ölçü ve terazi olarak kabul edelim ve kardeşlerimiz hakkında insaflı olalım. Bilmeden başkalarının oyunlarına alet olmayalım.
Kaynak:Ahmet Varol"un yazısından derlenmişdir.
Esselamu Aleykum Verahmatullah
  #6088  
Alt 19.07.2004, 16:45
Benutzerbild von feuerloescher
feuerloescher feuerloescher ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard arkadas o yayin Islami

bir yöndende kötülüyordu sadece adam Ispatyada ki bazi vahabi destekli dernek leri gösterdi intaar komandolarinin coguda onlardan.

Sünnileride var ama adamlar neyin ne oldugunun farkinda deyiller Arab,vahabileri cok gizli planlar pesinde tahminimce.

okadar ufak görmemek lazim onlari gücleri var sonu nolacak hayirlisi.
  #6089  
Alt 19.07.2004, 16:56
Benutzerbild von feuerloescher
feuerloescher feuerloescher ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Ilk önce.

Bu yaziyi hangi forumdan aldin aktara bilirsen sevinirim.

Ikincisi Islam dini asla ve asla Sivil hedeflere saldirmaz bilemiycen ispanyadaki eylemi vahabilerin mi yaptigini.

Alman Fransizda yapa bilir cünkü o eylem alman lari ve fransizlari hakli cikardi abd yandaslarina bir göz dagi oldu.

Isin diyer tarafina gelelim is Islamin üzerine atildi gercegi varmi yokmu bilemiycem.
Ama su gercek varki Islam savunmasiz kisilere saldirmaz.

Istan buldaki bombali eylemlerde öyle düsmandan cok kendi milletimiz zarar gördü.


Bence bazi savaslar vardirki beyinlen yapilmasi lazim.

Tayip Erdogani bir örnek alalim 40 sene dir kibris elden gidiyor söyle böyle dediler o ise bire cözüm getirdi.

kürt sorunu dediler onlara özgürlük verdi noldu kac kisinin agzinda kürtcülük dolasiyor suan alan memnun satan memnun.

Gel gelelim Müsliman larin ezilmisligine Bosnada Mücahitler gitti göyüs göyüse savastilar.

Ama hic biri gidib ribin kizini karisini kesmedi Osmanli Seriat düzenine baktiginda aynisini göre bilirsin.

Bence bizim elimizde cok büyük gücler var ilk yapa bilecegimiz sey bir abd arabasi alib sokak ortasinda yakmaktir.

Bunu bütün Müsliman ülkeleri yapsin bakalim abd ne hale düser.

Onlarin malini almamaliyiz birde onlarin vatandaslarini görünce surat asip onlarin kötü olduklarini onlara yansitmaliyiz ozaman diyalog pesinde olurlar.

Iraka gelince Cevre ne kadar kirlensede bence sanayilere sabotaj yapilmasi lazim abd kaoskun icinde kendini bulur.

Her gün roketlerlen tanklarini vurmak lazim bak bakalim dünya TV leri nasil gösteriyor o yanan tanklari.

Bu savasi Cihadi kafa isiylen yapmamiz lazim bir kac kisi kendini havaya ucuruyor diye sevinmemek lazim.

Diyer yandan Islam lekeleniyor bunuda unutma.
  #6090  
Alt 19.07.2004, 16:58
Benutzerbild von feuerloescher
feuerloescher feuerloescher ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Bunun dinlen ne alakasi var.......

Istanbulda hergün olimpiyat yapiliyor hem TR de yapilsa nolcak birseymi getirecek türkiyeye bir iki ay tv lerde yayinlanacak sonra unutulacak.

Bir kac hortumcoda o tesislere konacak cevre allak bullak edilecek nefessiz sehire yeni beton yiginlari yapilacak.

Istanbulda yapacaklarina Kars ta yapsalar nasil olur bari oralarda bir kac tesis görür.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu