| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#6011
|
||||
|
||||
![]() Hier mal ne andere Sichtweise zu dieser *Zwangsheiratsgeschichte*...
vielleicht erklärt es, warum die Zahl bei 40% liegen könnte ... sogar eine arrangierte Heirat (à la türkce) wird als *Zwangsheirat* definiert ! Aber die 5 stelligen Sümmchen, die mal schnell als *Hochzeitsgeschenk* oder in Ratenzahlung über die Bühne gehen, fallen unter den Tisch! Und wenn es heißt, warum hast Du den geheiratet ? Ja- meine Eltern wollten, dass ich ihn heirate, damit er nach Deutschland kommen kann ... Nikah satmak desek buna ayip olurmu aceba ? Ama Almanlara Türklerin kizlariyla para icin bu kadar barbarca itip kakildigini anlatmamak icin ne diyoruz ? *..aus traditionellen Gründen werde ich Zwangsverheiratet...* Simdide bu polemigin bir üstpolemigi cikti ... ve bunun rakamlarla olan kayidi 40% oraninda Türk kizlarini babalari tarafindan zoraki nikahlandirildigini tespit etmeye calisan bir *kurban* ... |
#6012
|
||||
|
||||
![]() eziliyor ruhum seni görünce ....
Ismin dudaklarımı yakıyor neden ... Nedir bu çektiğim senin elinden... .... ![]() Iste asil sevginin simgesi bizim kültürümüzde gül yaninda birde Papatya Cicegi Neden Papatya Cicegi aceba ? Necdet Koyutürk"ün ölümsüz tangosu bunu sarkisinda dahi dile getiriyor (Allah rahmet etsin) |
#6013
|
|||
|
|||
![]() PAPATYA Temiz bir kalbin simgesi.
PAPATYA (BAHCE) "Fikirlerini paylasiyorum." kiz Lalaaaaaaa beni bu sabah bu kadar sentimantal yaptin, halbuki ben bugün müsterilerimi KAZIKLAYACAKTIM :-))))) |
#6014
|
|||
|
|||
![]() :-) Liebe macht FREI :-)
|
#6015
|
||||
|
||||
![]() Sen din forumunda allahin devletini kurmaya calisan zat degilmiydin..burda ask sairi kesilmisin..
Gel bilader sen vazgec bu allahin devletinden..Biz seninle askin devletini kuralim.. |
#6016
|
||||
|
||||
![]() Bush ve islamistler gibi din adina savasacagina,
Kamasutra felsefesine göre sevis! :-) |
#6017
|
|||
|
|||
![]() beni o fanatikler ile karistirdin....
ben ASK ve SEVGI adamiyim ya... |
#6018
|
||||
|
||||
![]() Aşk acısı Aşk, insanoğlunun hissettiği en güzel duygu... Onunla beraberken çok mutlu ve huzurlusunuz... Ama ne yazık ki, aşk`ınız sonsuza kadar devam edemiyor...
FIRTINALI başlayan aşk`lar kasırgayla sona erebilir. Ama işler umduğunuz gibi gitmeyebilir. Onunla yaşadığınız unutulmaz anlar sizin için bir kabusa dönüşebilir. Bu durumda yaşanan güzelliklerin ardından her şeyin bittiğine inanmak elbette ki çok zor. Fakat bu zor dönemi aşmanın da yolları var. Yeter ki kendinizi iyi hissetmekten alıkoymayın. Unutmayın kendinizi harap ederek hiçbir yere varamazsınız. Uzmanlar, bu zor dönemi en iyi şekilde atlatmanız için şunları öneriyor: * Sosyal yaşamdan kopmayın. Bu dönemde yalnız kalmak isteyebilirsiniz, ancak yalnızlık, kendinizi iyi hissetmenizi sağlamayacak, sizi daha çok yıpratacaktır. Aileniz ve arkadaşlarınızla daha çok zaman geçirin, belki de onları uzun zamandır ihmal ediyordunuz. * Onunla beraberken yapmak isteyip de yapamadığınız şeyleri yapın. Size, onu hatırlatacak şeyleri ortadan kaldırın. * İmkanınız varsa kendinize yakın hissettiğiniz biriyle küçük bir tatil yapın. Kafanızı toplamanız için faydalı olur. * Küçük şeylerden zevk almaya çalışın, mutlu olmak sizin elinizde. Güçlü olun ve onun sizi hak etmediğini düşünün. * Tüm bunların ardından, kendinizi asla yeniden aşık olmaya zorlamayın. * Sizi en mutlu eden şeyleri yeniden düşünün, o olmadan önce neler yapardınız şöyle bir sayın. * Tüm bunlara rağmen içinde bulunduğunuz zor durumdan kendinizi bir türlü kurtaramıyorsanız, mutlaka bir psikoloğa başvurmalısınız. Aşk acısı üzerine her şey Aşk`ı yaşamak ne kadar güzel olsa da onu kaybetmek de mümkün, terk edilmek de. Uzmanlara göreyse sevmenin insana yakışır taraflarından birisi de, yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmek... Aşk, insanlara mutluluğu tattıran en önemli duyguların başında geliyor. Ancak aşk`ı yaşamak ne kadar güzel olursa olsun, onu kaybetmek de mümkün, tek edilmek de. Zaten etrafımıza şöyle bir baktığımızda gözü yaşlı bir çok kadın ya da erkeğe rastlamamızın en büyük nedeni de budur. Zamanında hepsinin gerçek aşk`ı bulduğunu zannederek ona tutunduğu bu insanlar gün gelip de ellerindeki aşk`ı kaybedince ‘elde var sıfır’ ile yüzleşmişlerdir. Aşk acısı çeken kişi neler yaşar? Uzmanlar kişilerin ayrılıktan sonra geçirilen psikolojik evrelerin, kişinin bir yakınını kaybettiği zaman hissettikleriyle benzer özellikler taşıdığını belirtiyorlar. Kişiler önceleri olanlara inanamıyor ve bir şaşkınlık süreci yaşıyor. Daha sonra ise bu duygu öfkeye dönüşüyor ve kişinin kendisiyle pazarlık devresi başlıyor. Bu dönem içinde kişi terk eden kişinin adını bile duymaya tahammül edemiyor. Söz konusu kişinin beğenmediği yanlarını iyice abartma yoluna gidiyor. Bu dönem içinde en sık rastlanan durumlardan biri de, yine söz konusu kişiyle yaşanılan eski kırgınlıkların hatırlanması. ‘Abaca şöyle yapsam ayrılmaz mıydık’ ise, gibi sorularla sürekli zihnini meşgul eden kişinin, tekrar bir arada olma olasılığının olmadığını anladıkça acısı derinleşiyor, yalnızlık ve çaresizlik duydusu artıyor. Ayrılığın kişi üzerindeki etkisi Belli bir süre hayatı paylaştığımız kişiyle yollarımızı ayırmak ne olursa olsun herkesi sarsar. Ayrıldıktan sonra yaşanan süreç, terk eden ya da etmeyen herkes için çok zordur. Özellikle de uzun süren ve ileriye dönük olarak birbirlerine ruhsal yatırım yapan, belki de evlenmeyi planlayan kişilerin birlikteliği sona erdiğinde, ayrılık sendromunun şiddeti de ona göre artar. Uzun süreli ilişkilerde günlük hayatın tüm alışkanlıkları paylaşılır. İki aşık olmanın yanı sıra aynı zamanda iyi iki dost ve hayat arkadaşı haline dönülür. Kişinin yaşamının büyük bir bölümü haline gelmeye başlayan böylesi bir ilişkinin kaybı ise sadece bir aşk ilişkisinin değil, hem sevgilinin hem de yegane yol arkadaşının kaybıdır ve kişide onarılması zor yaralar açabilir. Özellikle böylesi ilişkilerin sonlanmasından sonra kişi, ‘kayıp duygusu’nu çok daha derin yaşar. Üstelik çoğu ilişki ise sevgi tükendiği için bitmez. Sevgi devam ettiği halde terk edilmek ise ayrılık acısını arttırır. Acıyı dindirmek mümkün mü? Hemen her yerde, iyi bir ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair tavsiyelere rastlarız. Ancak unutulan en önemli şeylerden biri de, iyi bir ilişkiden söz edebileceğimiz gibi, iyi bir ayrılıktan da söz edebileceğimiz gerçeğidir. İlişkiye ait hesaplaşmaların yapıldığı, ayırlık nedeninin her iki tarafça da açıkca konuşulabildiği durumlarda, iyi bir ayrılığında adımı da atılmış demektir. Bu dönemde de yukarıda bahsedilen evreler yaşanmaya başlar. Bu dönemde kişinin dikkate alması gerken en önemli konu ayrılık acısını arttırmamaya dikkat etmektir. Ayrılınan kişiyle iletişim kurmaya çalışmak ise, kişilerin içine düştüğü en büyük yanılgıdır. Çünkü bu olay, zaten varolan bir yarayı kanatmaktan başka bir işe yaramaz. Yine ayrılık sonrası dönemde dikkat edilmesi gerken noktaların başında alkol ve uyarıcı gibi maddelerden olabildiğince uzak durulması ve uzman bir hekime danışılmadan herhangi bir ilaç kullanmaması gerekir. Bunun yanında yakın dostlarla dertleşmek, iş veya hobilere daha fazla vakit ayırmak ve günlük hayata geri dönmeye çalışmak gerekir. Arkadaş kalınabilir mi? Ayrılıklardan sonra arkadaş kalmak mümkün mü? Zaman zaman bir kılişe, zaman zamansa gerçek bir temenni olarak karşımıza çıkan bu tememmi, aslında ‘kayıp’ duygusunu azaltmaya yöneliktir. Ancak uzmanlar taze bir ayrılıktan sonra ayrılınan kişiyle sık sık bir araya gelmenin ve arkadaş gibi davranmaya çalışmanın kişilerin daha da öfkelenmesine, karşısındakilere kırıcı davranışlar sergilemesine neden olabildiğini belirtiyor. Şunu anlayabilmek çok önemli: Karşımızdaki kişiye hissettiğimiz duygular bitmeden tam olarak arkadaş olabilmemiz mümkün değil. Ancak, ayrılıktan belli bir süre sonra, herkes kendi hayatına sağlıklı bir şekilde devam etmeye başladığında, kişiler hala istiyorsa arkadaş olabilmek mümkün oluyor. Çivi çiviyi gerçekten söker mi? Ayrılık yaşandıktan sonra insanların içine düştüğü en büyük yanılgılardan bir tanesi de ‘çivi çiviyi söker’ mantığıdır. Genellikle yalnız kalmaktan korkan kişilerin başka biriyle avunma isteğiyle veya çevreye karşı terk edilmişliğin ezikliğinden kurtulmak için yapılan bu eylem, aslında aşkın doğasına aykırıdır. Kaybedilen bir sevginin yasını tutmadan başka bir ilişkiye girmek, aslında bir sonraki ilişkide yaşanabilecek problemlere davetiye çıkartmaktan başka bir işe yaramaz. Uzmanlar sevginin insana yakışır taraflarından birinin de; yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmek olduğunu söylüyorlar. Çünkü ayrılığın hakkıyla yaşanması, kişinin daha sonra yaşayacağı ilişkilerin de daha sağlıklı olmasına neden oluyor. Çünkü ayrılıktan gerekli ders ve olgunluğu çıkartmayan kişi, geride kalan ilişkisinin tüm zaaflarını da üzerinde, dolayısıyla da yeni ilişkisinde de taşıyor. Kaynak:ntvmsnbc.com |
#6019
|
||||
|
||||
![]() Aşk acısı Aşk, insanoğlunun hissettiği en güzel duygu... Onunla beraberken çok mutlu ve huzurlusunuz... Ama ne yazık ki, aşk`ınız sonsuza kadar devam edemiyor...
FIRTINALI başlayan aşk`lar kasırgayla sona erebilir. Ama işler umduğunuz gibi gitmeyebilir. Onunla yaşadığınız unutulmaz anlar sizin için bir kabusa dönüşebilir. Bu durumda yaşanan güzelliklerin ardından her şeyin bittiğine inanmak elbette ki çok zor. Fakat bu zor dönemi aşmanın da yolları var. Yeter ki kendinizi iyi hissetmekten alıkoymayın. Unutmayın kendinizi harap ederek hiçbir yere varamazsınız. Uzmanlar, bu zor dönemi en iyi şekilde atlatmanız için şunları öneriyor: * Sosyal yaşamdan kopmayın. Bu dönemde yalnız kalmak isteyebilirsiniz, ancak yalnızlık, kendinizi iyi hissetmenizi sağlamayacak, sizi daha çok yıpratacaktır. Aileniz ve arkadaşlarınızla daha çok zaman geçirin, belki de onları uzun zamandır ihmal ediyordunuz. * Onunla beraberken yapmak isteyip de yapamadığınız şeyleri yapın. Size, onu hatırlatacak şeyleri ortadan kaldırın. * İmkanınız varsa kendinize yakın hissettiğiniz biriyle küçük bir tatil yapın. Kafanızı toplamanız için faydalı olur. * Küçük şeylerden zevk almaya çalışın, mutlu olmak sizin elinizde. Güçlü olun ve onun sizi hak etmediğini düşünün. * Tüm bunların ardından, kendinizi asla yeniden aşık olmaya zorlamayın. * Sizi en mutlu eden şeyleri yeniden düşünün, o olmadan önce neler yapardınız şöyle bir sayın. * Tüm bunlara rağmen içinde bulunduğunuz zor durumdan kendinizi bir türlü kurtaramıyorsanız, mutlaka bir psikoloğa başvurmalısınız. Aşk acısı üzerine her şey Aşk`ı yaşamak ne kadar güzel olsa da onu kaybetmek de mümkün, terk edilmek de. Uzmanlara göreyse sevmenin insana yakışır taraflarından birisi de, yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmek... Aşk, insanlara mutluluğu tattıran en önemli duyguların başında geliyor. Ancak aşk`ı yaşamak ne kadar güzel olursa olsun, onu kaybetmek de mümkün, tek edilmek de. Zaten etrafımıza şöyle bir baktığımızda gözü yaşlı bir çok kadın ya da erkeğe rastlamamızın en büyük nedeni de budur. Zamanında hepsinin gerçek aşk`ı bulduğunu zannederek ona tutunduğu bu insanlar gün gelip de ellerindeki aşk`ı kaybedince ‘elde var sıfır’ ile yüzleşmişlerdir. Aşk acısı çeken kişi neler yaşar? Uzmanlar kişilerin ayrılıktan sonra geçirilen psikolojik evrelerin, kişinin bir yakınını kaybettiği zaman hissettikleriyle benzer özellikler taşıdığını belirtiyorlar. Kişiler önceleri olanlara inanamıyor ve bir şaşkınlık süreci yaşıyor. Daha sonra ise bu duygu öfkeye dönüşüyor ve kişinin kendisiyle pazarlık devresi başlıyor. Bu dönem içinde kişi terk eden kişinin adını bile duymaya tahammül edemiyor. Söz konusu kişinin beğenmediği yanlarını iyice abartma yoluna gidiyor. Bu dönem içinde en sık rastlanan durumlardan biri de, yine söz konusu kişiyle yaşanılan eski kırgınlıkların hatırlanması. ‘Abaca şöyle yapsam ayrılmaz mıydık’ ise, gibi sorularla sürekli zihnini meşgul eden kişinin, tekrar bir arada olma olasılığının olmadığını anladıkça acısı derinleşiyor, yalnızlık ve çaresizlik duydusu artıyor. Ayrılığın kişi üzerindeki etkisi Belli bir süre hayatı paylaştığımız kişiyle yollarımızı ayırmak ne olursa olsun herkesi sarsar. Ayrıldıktan sonra yaşanan süreç, terk eden ya da etmeyen herkes için çok zordur. Özellikle de uzun süren ve ileriye dönük olarak birbirlerine ruhsal yatırım yapan, belki de evlenmeyi planlayan kişilerin birlikteliği sona erdiğinde, ayrılık sendromunun şiddeti de ona göre artar. Uzun süreli ilişkilerde günlük hayatın tüm alışkanlıkları paylaşılır. İki aşık olmanın yanı sıra aynı zamanda iyi iki dost ve hayat arkadaşı haline dönülür. Kişinin yaşamının büyük bir bölümü haline gelmeye başlayan böylesi bir ilişkinin kaybı ise sadece bir aşk ilişkisinin değil, hem sevgilinin hem de yegane yol arkadaşının kaybıdır ve kişide onarılması zor yaralar açabilir. Özellikle böylesi ilişkilerin sonlanmasından sonra kişi, ‘kayıp duygusu’nu çok daha derin yaşar. Üstelik çoğu ilişki ise sevgi tükendiği için bitmez. Sevgi devam ettiği halde terk edilmek ise ayrılık acısını arttırır. Acıyı dindirmek mümkün mü? Hemen her yerde, iyi bir ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair tavsiyelere rastlarız. Ancak unutulan en önemli şeylerden biri de, iyi bir ilişkiden söz edebileceğimiz gibi, iyi bir ayrılıktan da söz edebileceğimiz gerçeğidir. İlişkiye ait hesaplaşmaların yapıldığı, ayırlık nedeninin her iki tarafça da açıkca konuşulabildiği durumlarda, iyi bir ayrılığında adımı da atılmış demektir. Bu dönemde de yukarıda bahsedilen evreler yaşanmaya başlar. Bu dönemde kişinin dikkate alması gerken en önemli konu ayrılık acısını arttırmamaya dikkat etmektir. Ayrılınan kişiyle iletişim kurmaya çalışmak ise, kişilerin içine düştüğü en büyük yanılgıdır. Çünkü bu olay, zaten varolan bir yarayı kanatmaktan başka bir işe yaramaz. Yine ayrılık sonrası dönemde dikkat edilmesi gerken noktaların başında alkol ve uyarıcı gibi maddelerden olabildiğince uzak durulması ve uzman bir hekime danışılmadan herhangi bir ilaç kullanmaması gerekir. Bunun yanında yakın dostlarla dertleşmek, iş veya hobilere daha fazla vakit ayırmak ve günlük hayata geri dönmeye çalışmak gerekir. Arkadaş kalınabilir mi? Ayrılıklardan sonra arkadaş kalmak mümkün mü? Zaman zaman bir kılişe, zaman zamansa gerçek bir temenni olarak karşımıza çıkan bu tememmi, aslında ‘kayıp’ duygusunu azaltmaya yöneliktir. Ancak uzmanlar taze bir ayrılıktan sonra ayrılınan kişiyle sık sık bir araya gelmenin ve arkadaş gibi davranmaya çalışmanın kişilerin daha da öfkelenmesine, karşısındakilere kırıcı davranışlar sergilemesine neden olabildiğini belirtiyor. Şunu anlayabilmek çok önemli: Karşımızdaki kişiye hissettiğimiz duygular bitmeden tam olarak arkadaş olabilmemiz mümkün değil. Ancak, ayrılıktan belli bir süre sonra, herkes kendi hayatına sağlıklı bir şekilde devam etmeye başladığında, kişiler hala istiyorsa arkadaş olabilmek mümkün oluyor. Çivi çiviyi gerçekten söker mi? Ayrılık yaşandıktan sonra insanların içine düştüğü en büyük yanılgılardan bir tanesi de ‘çivi çiviyi söker’ mantığıdır. Genellikle yalnız kalmaktan korkan kişilerin başka biriyle avunma isteğiyle veya çevreye karşı terk edilmişliğin ezikliğinden kurtulmak için yapılan bu eylem, aslında aşkın doğasına aykırıdır. Kaybedilen bir sevginin yasını tutmadan başka bir ilişkiye girmek, aslında bir sonraki ilişkide yaşanabilecek problemlere davetiye çıkartmaktan başka bir işe yaramaz. Uzmanlar sevginin insana yakışır taraflarından birinin de; yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmek olduğunu söylüyorlar. Çünkü ayrılığın hakkıyla yaşanması, kişinin daha sonra yaşayacağı ilişkilerin de daha sağlıklı olmasına neden oluyor. Çünkü ayrılıktan gerekli ders ve olgunluğu çıkartmayan kişi, geride kalan ilişkisinin tüm zaaflarını da üzerinde, dolayısıyla da yeni ilişkisinde de taşıyor. Kaynak:ntvmsnbc.com |
#6020
|
||||
|
||||
![]() Ask bir muz kabugudur,dikkat etmezsen ayagin degil,hayatin kayar...
|