| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#51
|
|||
|
|||
![]() .....
Dışarda hayat düşmandır size İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup Kulak verdiğiniz saat tiktakları Kaplar tekin olmayan göğümüzü Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz Bakınıp dururken duvarlara Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek, Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına, Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya Kendimizi hazırlar gibi. Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken, Ve kazanmış görünürken derinliğimizi Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar Göremeseniz de, bilirsiniz Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar. Bana zamandan söz ediyorlar Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onalar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir. Gün gelir bir gün Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide O eski ağrı Ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten bitmissinizdir. Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Günlerin dökümünü yap Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini Kim bilebilir ikimizden başka? Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış Bir ilişkiyi, duyguların birliğini, Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Bunlar da bir işe yaramadıysa Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda. Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden İkindi yağmurlarını bekleyen Yaz sonu hüzünlerinden Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim Geçti her cağın bitki örtüsünden Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından Bakarken dünyaya Yangınlarla bayındır kentler gibiyim: Çicek adlarını ezberlemekten geldim Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların Unuttuklarını hatırlamaktan Uzun uzak yolları tarif etmekten Haydutluktan ve melankoliden Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden Duyarlığın gece mekteplerinden geldim Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim. Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Yaram vardı, bir de sözcükler Sonra vaat edilmiş topraklar gibi Sayfalar ve günler Işık istiyordu yalnızlığım Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk...Bitti. Soldu şiir. Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde Ask yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır: Eksiliyorduk Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim Her otelde biraz eksilip, biraz artarak Yani çoğalarak Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında Ağır ve acı tanıklıklardan Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları Ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri... panayır yerleri... Ölü kelebekler... Ölü kelebekler... Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim. Adım onların adının yanına yazılmasın diye Acı çekecek yerlerimi yok etmeden Acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? İpek yollarında kuzey yıldızı Aşkın kuzey yıldızı Sanırsın durduğun yerde Ya da yol üstündedir Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı. Aşkın bir yolu vardır Her yaşta başka türlü geçilen Aşkın bir yolu vardır Her yaşta biraz gecikilen Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler Gözlerim Aşkın kuzey yıldızıdır bu Yazları daha iyi görülen Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler İlerlerim Zamanla anlarsın bu bir yanılsama Ölü şairlerin imgelerinden kalma Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta Yeniden yollara düşerler Düşerim Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler Yaşamsa yerli yerinde Yerli yerinde her şey Şimdi her şey doludizgin ve çoğul Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi Şimdi her şey yeniden Yüreğim, o eski aşk kalesi Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren. Murathan Mungan |
#52
|
||||
|
||||
![]() Ehl-i sünnet itikadı, nazm üzre ey civan,
Oldu aşağıda sana, açık dil ile beyan: Doğru olan itikadı, ister isen kardeşim, Gece gündüz, ilmihali oku hem de, pek candan! Ruhuna rahmet eylesin, Hak Ebu Hanife’nin, Kur’an yolunu gösterdi, bize o yüce Numan. Dünyaya gönül bağlama, akar ömür su gibi! İslamiyet’e uyan kimse, her dem olur şadüman. Önce ilmihali öğren, çocuğuna da öğret! Din bilgisi öğrenmezsen, olursun sonra pişman! Düşmanlarımız sinsice, nasıl saldırıyor bak! Sen de dini yaymak için, çalış kaybetme zaman! Dinsizler hep yalanla, gençleri aldatıyor, İslamı yok edecekler, artık gafletten uyan! Müslümanlar da şaşırmış, tuzağa düşmüş çoğu, Ehl-i kıble sözde hepsi, ayrılmışlar hak yoldan. Kim ilmihalden anlamaz, kendini koruyamaz, Kâfir veya sapık olur, Ehl-i sünnet olmayan! Doğru olan bilgileri, yayanlara yardım et! Cihad sevabını kazan, olsun bunda mal revan! Resulullah hiç durdu mu, Eshabı uyudu mu? Dini yaymak için hepsi, olmuştu bir kahraman! Çalış boş durma sen dahi, din düşmanı pek kavi! İçten dıştan ezecekler, gidecek, dinle iman. Eshaba uzatma hiç dil, hepsinin kadrini bil! Birbirini severlerdi, buna şahittir Kur’an! En üstün Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali hem, Muaviye’yi de çok sev, Odur Kur’anı yazan! Rabbimiz cisim değildir, zamanı, mekânı yok, Maddeye hulul eylemez, böyle olmalı iman! Mahlûka muhtaç değildir, ortağı, benzeri yok, Her şeyi Odur yaratan, hem de varlıkta tutan. İyi, kötü, iman, küfr, madde, kuvvet, enerji, Hepsini O var ediyor, yaratamaz hiç insan! Herkese akıl, irade verdi, doğruyu gösterdi, Kim iyilik diler ise, yaratır hemen Rahman! Önce, itikadı düzelt, emri, yasağı gözet! Saadete kavuşamaz, İslamiyet’ten ayrılan! Ta önceden âdet oldu, kim ekerse o biçer, Pek aldandı, ziyan etti, ekmeden buğday uman! Yetmiş üç fırkadan ancak Ehl-i sünnet kurtulan, Resulullah’ın yolunu onlardır bize sunan! |
#53
|
|||
|
|||
![]() İlk öpüştüğüm kişiydi o.
Dudakları dudaklarımdayken, Söylediği sözü hatırlayınca, Gülümseme oluşur yüzümde, engel olamam. 'Sen öpüşmeyi bilmiyorsun ki' ...Evet Bilmiyorum. Ama hiç şüphesiz ki, sana koca bir masumiyet sunabilirim, ki sundum! Olmadı, aşkları da ticarete döktüler artık. Her sevgili tecrübeli eleman arıyor. Şimdi söyle; Aşkına layık olmam için kaç referans göstermem gerekiyor? Can Dündar |
#54
|
|||
|
|||
![]() kar yağdı durmadan üç gün üç gece,
tıkandı geçitler yollar kapandı. yalnızlığın buzdan çetelesinde kimseler umursamadı karı. yüzlerinde iğreti bir kibirle hep düşürmekten korktukları, dalıp gittiler günlük işlerine. diz boyu birikmiş kar içinde yürürdük uzatarak açtığımız kanalı, iki kar güvesi gibi sokaklarda seninle anardık bütün yitik aşkları bu karlı kış gününde. güngörmüş dağlara karşı sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize. -sevgilim, yanımda olsaydın keşke! şölensiz, sevinçsiz yaşıyoruz şimdilerde, bir iğdiş ve buruşuk zamanı. kimsenin türküsü yok dilinde karşılayacak yağan karı coşkulu ve sarhoş sesiyle. bıçak açmıyor ağızları; acı, yalnız acı var yüreklerde. kar yağdı durmadan üç gün üç gece, yaslandı duvarlara, kapıları zorladı, pencerelerden baktı ev içlerine. kar hiç böyle kimsesiz kalmadı kendi özgül tarihinde. çıngırakların, kızakların karı yağdı herşeyin üstüne sessiz bir öfkeyle. birikti bir çamaşır ipine bile. saçaklardan sarktı, attı kendini gürültüyle yere, kimse sahip çıkmadı; yığıldı kaldı duvar diplerine. yalnız kuş ayakları bastılar incelikle göğsüne. -sevgilim, yanımda olsaydın keşke! kar var yaşadığımız günlerde. umutsuzluk çevremizi kuşattı, kıtlık kıran gündemde. yine de ele güne karşı, özenle saklıyorum yüreğimde sana duyduğum aşkı, dört yanım kar içinde. metin altıok |
#55
|
||||
|
||||
![]() Değirmenciler
Beyin öğüten değirmenciler At hırsızı besiciler Bahçıvan dilenciler Prof titel`li şirk üreticiler, Köle taşıyan gemiciler Alın teriyle beslenen servetrciler Gece başınızı yastığa koyunca, Rahat uyuyabiliyormusun`uz Hamurlarını kanla yoğuran ekmekçiler I.A 1 insanol |
#56
|
|||
|
|||
![]() Aldanma insanların samimiyetine! menfaatleri gelir her şeyden önce. Vaad etmeseydi Allah cenneti; O'na bile etmezlerdi secde.
Mehmet Akif Ersoy |
#57
|
||||
|
||||
![]() dile min e min da teye
cave min e timli teye were min gri venekle le zalime min guneye |
#58
|
|||
|
|||
![]() moda
ey yüksek sosyeteye mensup modacı hanım eğlence zümresinin başının tacı hanım bu metod ki sizlerin müsbet ilacı hanım dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır yerindedir tahsilin güzelliğin şahane varsa türkten talibin bul çeşitli bahane bir ecnebi hovarda yakalarsan daha ne dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır flörtünün sayısı en az on beş olmalı kimisi halis züppe kimisi keş olmalı altın kolyen kürk manton taksin beleş olmalı dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır iç votkayı şarabı sokaklarda nara at medeniyet sizlerle yükselmektedir kat kat çeşni ruha gıdadır her gün bir yatakta yat dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır hiç durma twist öğren her gün baloya git tırnağını yüzünü dudağını boya git suni peyke varis ol conilerle aya git dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır bazan düz pantalon giy traş ettir enseni bin dolaş bisiklete göster şöyle sen seni kabahat ailende anlıyorum ben seni dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır artist ol filim çevir ismine yıldız derler bin kez kürtaj yaptırsan gene sana kız derler çıplak resim çektirsen ne şahane poz derler dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır mayoyla endam göster git jürinin önünde mahremini teşhir et her birinin önünde seçil bir kraliçe imtihanın sonunda dışının görünüşü içinin aynasıdır açıl kızım utanma bu devrin modasıdır hayır inanma kızım bunlar hep istihzadır namus insanlar için en mukaddes meyvadır gençlikte hissiyatın belki seni aldatır dışının görünüşü içinin aynasıdır haddinden çok açılmak soysuzun modasıdır türk oğluna anne ol iftihar et onunla elin soysuz züppesi bağdaşamaz seninle bu yurdun kızı isen şu sözü iyi dinle dışının görünüşü içinin aynasıdır yapacağın düşüklük bize yüz karasıdır Abdurrahim Karakoc Heftigggg ;-) |
#59
|
|||
|
|||
![]() Bu Kadar Sevmedimki
Dönemem terk ettiğim hiç bir yere Dolaşıp duruyorum sokaklarda Dilimde o son duam Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedimki Sonsuzluk gibi çıkıyordu Bu söz içimden Umutsuz bir yakarış gibi Hiç bitmeyecek bir hasret gibi Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedimki Cezmi Ersöz |
#60
|
|||
|
|||
![]() Aşktan Nefes Alamadığım Yerde
Çocukluğumun bahçesiydin sen Bütün bilinen mutluluklardan uzakta, O sarışın akşam üstlerinde, Istırabın eşiğinde… Nefesim sıkıştığında seni sevmekten Ömrümü okurdum o acı neşede, Boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes Sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen Her baharda dönerdim oraya… O sarışın akşamüstleri Hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu… Bilinen bütün mutluluklardan uzakta Kalırdım orada, Kalırdım çocukluğumun bahçesinde, Aşktan nefes alamadığım o yerde… Cezmi Ersöz |