| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#3231
|
|||
|
|||
![]() Ne sikayet ediyorsun ?.. .o)
Bak Adam yasa cikardi Alman vatandasi da olsan Türkiye de evlendigin Karini getiremiyeceksin artik ![]() Ben Buna Demokrasi insan haklari ve Integrasyon derim iste.. 4 milyon degilde 500 bin olsun ![]() Senin pasa gönlün hos olsun ![]() Almanya da türk yasadigi kadar yahudi yasasin Onlara danismadan Yasa cikartamazlar.. Bu da Koyun sürüsü ile Toplum arasindaki farktrir. Sonra senin gibi Cin bakisli Uyanik kardeslerimiz cikar Osmanli da Türkler eziliyordu filan diye geyirir ![]() Dehsetli Bir Atatürk milliyetcisi oldugunuzdan kaynaklansa gerek Avrupa daki Icler acisi halinize de ancak Bu sekilde bir yanit yazarsiniz. Onuda Birak okudugunuz bir makaleyi de anlamazsiniz. ben dedim ki Alman Radyolari 4 milyon Türk ü yok sayar bir tek sarki yayinlamaz. Sen gelmis bana filimlerden Gelen giden sanatcilardan Törkis Organizasyonlardan Bahsetmissin ![]() Alman seni Adam yerine koymuyor huuuuuu !.. ![]() Annadin ?.. ![]() Nerede o günleeeer ?.. ![]() |
#3232
|
|||
|
|||
![]() Ben AKP yi de Tayyip i de Sevmem.
Hatta cinim kadar sevmem. Ortda Bir gercek var. Türkiye 14 nisan a kadar Istikrari yakalamis Ve büyük atilimlar yapmaya hazirlanan bir ülkeydi. Fakat yine engellendi. Engelleyenler VATAN HAINIDIR !.. Buradan Ilan ediyorum. Türkiye de demokrasi Olmadigina inanmiyordum# Artik inaniyorum. Türkiye de Adalet Olmadigina inanmiyordum Artik inaniyorum. 367 Hadisesi Büyük Bir politik ve Adli bir SKANDALDIR !.. Atatürk Dahil bütün Cumhurbaskanlarinin Asilligi gecersizdir !.. Bu sistem ile Cumhurbaskani secen Türkiye kendilerin " Laik " yaftasi vuran Yobaz Fasistlerle Büyük Bir skandala imza atmislar Atatürk Cumhuriyetini Dinamitlemislerdir. Kendilerini Buradan Vatan Haini ilan ediyorum !. |
#3233
|
|||
|
|||
![]() Eürkiye nin Irak ile ilk 4 aylik ticareti export olarak 6 milyar dolardir.
Bir Basbakanin Bunu yok etmesi Salaklik emaresidir ![]() Sabalak Atatürkcüler türkiye gerceklerini bilmedikleri icin Bunu Amerika emri filan sanirlar Onlara cok görülmez. ![]() Bu Ülkenin gercekleri arasinda Silahli Kuvvetlerin subyalarinin Nasil ve nelere göre Rütbe aldiklari incelenmelidir. TSK" de Subaylar Birliklerinde kayip verdikleri anda rütbe alamazlar. Bu Durum Subaylarimizin yani Komuta takiminin Terör e pirim vermesine neden olur. Doguda bir Birlik komutani rütbe alamiyacagi endisesi ile PKK ya karsi Pasif kalmayi tercih eder. Bu Ülkenin de basbakani Buna dikkat cekerek " Askerlik yan gelip yatma yeri degildir " deyince Kiyamet kopar. Ülkesinin Gerceklerini bilmeyen insanlarin her seye itiraz etmeleri gercekten acidir. |
#3234
|
||||
|
||||
![]() Atatürk, Inönü, Bayar, Gürsel, Sunay, Korutürk 1982 Anayasa kurallarina göre secilmediler. Onlar icin farkli Anayasalar gecerliydi ve bu acidan Atatürk"ün asaletine laf söyleyemezsin.
Evren secilmedi. Demirel ve Sezer"in oylamalarinda 2/3 cogunluk mevcuttu. Bir tek Özal"in oylamasinda bu cogunluk yoktu. Gelelim 367 olayina. Isin ilginc tarafi Anayasal bir kurum olan Anayasa Mahkemesi"nin yetkisi dahilinde olan bir olaya yorum getirmesi neden anti-demokratik ve bir skandal oldugunu pek anlamis degilim. Bagimsiz mahkemeler acaba nicin vardir? AKP"nin hosuna giden kararlar vermek icin mi? Hayir. Mahkeme konuyu degerlendirmis ve kararini vermis. Bu mahkemenin anayasal hakki. Ve bu karara saygi göstermeyenler anti-demokratiktir, cünkü demokrasinin getirdigi kurallari hice sayiyorlar. Bu AKP acisindan anlasilir, cünkü demokrasi amac degil, aractir. Türkiye"de 14 Nisan tarihine dek istikrarin mevcut oldugunu saptamak ne kadar dogrudur bilemem. Ekonomik veriler pek ic acici degil, asayis berbat, dis politika teslimiyetci ve terör, 0 terörden bugüne geldik, yani Tayyip"in dedigi gibi nereden, nereye. Eger AKP"ye, bunlarin teslimiyetciligine, din tüccarligina ve teröre verdikleri hizmete karsi cikmak vatan hainlikse, o zaman ben vatan hainiyim ve bundan onur duyarim. Onca insanimin kanina girmis RTE ve onun tayfasi elbette hesap verecek! |
#3235
|
||||
|
||||
![]() Gerçek bölücülük!
Laiklik tartışılamaz! Bal gibi tartışılır. Laikliği tartışma konusu yaptırmayız! Siz kim oluyorsunuz da, demokrasileri demokrasi yapan tartışma hakkını yok sayabiliyorsunuz? Bir rejimin adı eğer demokrasi ise en başta ifade özgürlüğüne saygı gerekir. Laikliği tartışmak, rejimi tartışmaktır! İlle de öyle değildir. Bazı konuları kutsallaştırıp tartışma alanı dışına çekmek ancak totaliter, despot rejimlere özgüdür. Özetle: Bizde laikliğin tartışılması gereken birçok yanı var. Çünkü laiklik öylesine tarif edilmiş ki, din ve inançlarda özel alanın daralmasına yol açılmıştır... Laikliğin uygulaması öyle olmuş ki, devletin din üzerine düşen gölgesi ve denetimi hiç eksik olmamıştır... Bizde devletle din ilişkileri, -Diyanet İşleri Başkanlığı örneğinde olduğu gibi- laiklik ilkesini bazı bakımlardan zorlamış, hatta çiğnemiştir... Mesela, laikliğin bir gereği olarak devletin bütün din ve inançlara eşit mesafede olduğunu söyleyebilir misiniz Türkiye"de?. Bir başka tartışma konusu: Kamu alanı ve türban. Örneğin Çankaya Köşkü kamu alanı mıdır, türbanlıya kapalı olan? Cumhurbaşkanı Sezer uygulaması böyle ama yanlış... Tartışamayacak mıyız? Örneğin ben üniversitelerdeki türban yasağına karşıyım. Bundan dolayı şimdi ben irtica taraftarı mıyım? Devletin din kurallarına göre yönetilmesini mi istiyorum? Geçelim. Örneğin, Danıştay Başkanı Çörtoğlu, "Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı her türlü hareket irticadır" diyor. Doğru mu? Bu da yanlış. Böyle bir irtica tarifi olamaz. Böyle bir irtica tanımı adı demokrasi olan bir rejimde yoktur. Atatürkçülüğü eğer böyle tarif etmeye kalkarsanız, demokrasiyi rafa kaldırmış olursunuz. Murat Belge, böyle bir Atatürkçülük anlayışını Radikal"deki köşesinde(12 Mayıs) sosyalizm ve liberalizm örneklerini vererek eleştiriyordu. İkisinin de Atatürkçülükle herhangi bir ilişkisi olmadığını, ama sosyalist ve liberal olmanın da herhalde irtica sayılamayacağını, demokrasilerde yasaklanamayacağını söylüyordu. Demek ki, tartışılacak konularımız arasına eğer demokrasi diyorsak Atatürkçülük de konmalıdır. Yani laiklik gibi irtica tarifi üzerinde yüzde yüz mutabakat sağlamak da uzak ihtimal. Ama bu çerçevede bir noktanın belirtilmesi lazım. "Ben dinimi yalnız özel alanda değil, kamu alanında da yaşamak istiyorum" diyenleri ne yapacaksınız? Hapse mi atacaksınız? Devlet işlerinin dini esaslara göre yürütülmesini isteyen, yani laikliği reddedenlerin -irtica taraftarı olanların- demokrasilerde söz hakkı olmayacak mı? Olacak, zaten var. Laikliğe hayır diyenler de ifade özgürlüğünden yararlanır. Demokrasi kendine karşıt olan görüşleri de, -hiç kuşkusuz şiddete, ırkçılığa, hakarete uzak durmaları şartıyla- izin veren bir rejimin adıdır. Bu özgüvenidir, demokrasileri güçlü kılan... Bu ülkede demokrasinin taşlarını yerli yerine oturtabilmek için tartışılması gereken o kadar çok şey var ki. Örneğin, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi... Ben de taraftar değilim. Fakat CHP lideri Baykal"ın ya da YÖK Başkanı Prof. Teziç"in bu yola karşı çıkarken öne sürdükleri görüşlere de kesinlikle katılmıyorum. Baykal"a göre, cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirse, "Türkiye bölünür"... Prof. Teziç"e göre böyle bir seçim, "Devlet iktidarının siyasi çoğunluk tarafından ele geçirilmesi" anlamına gelecek... Bu görüşleri demokrasiyle bağdaştırmak çok güç. Bu görüşlerin arka planında sanki 27 Mayısçı özlemler yatıyor. Bir başka deyişle: "Asker-sivil bürokrasi"nin ya da 1960"ların moda deyişiyle "asker-sivil aydın zümre"nin millet egemenliğinden çekinen, bu nedenle "vesayet rejimi"ni sürdürmeyi amaçlayan, bunun için de Çankaya"yı kendi tekelinde tutmak isteyen anlayış yatar, Baykal"la Teziç"in çıkışlarının altında... Olabilir. Ama olmayacak olan, tartışma alanlarını daraltmak, bazı konuları tartışma alanı dışına çıkarmaya kalkışmaktır. İşte asıl o zaman korkulan başa gelir. Bölücülük asıl o zaman başlar. Örneğin Türkiye"de asıl 27 Nisan Muhtırası olmuştur, son zamanların en büyük bölücü adımı... Kısacası: Demokrasilerde kimsenin yorum tekeli olamaz. Her şey tartışılabilir, eleştirilebilir. Bazı şeyleri kutsallaştırıp tartışma alanı dışına çıkarmak demokrasilerin işi değildir. Bu ancak totaliter, despot rejimlerde vardır. (*) Bu yasakçılığı bugün hâlâ savunmak ise Türkiye"yi cephelere ayıracak gerçek bölücülüğün ta kendisidir. ————————————— * Bu konuda değerli tarihçi Prof. Dr. M. Şükrü Hanioğlu"nun yazısı, Zaman, 18 Mayıs 07, s. 26. h.cemal@milliyet.com.tr Hasan Cemal. |
#3236
|
|||
|
|||
![]() Bu Makale Belgedir !..
__________________________________ Tarihten yapraklar: Neyse, gazetelerin sayfa sekreterleri “pikaj” dönemini çoktan geride bıraktılar da, başlıktan “p” harfinin düşme tehlikesi yoktur! Eskiden ara sıra olurdu böyle azizlikler... Bir keresinde de “şoförlere zam yok” başlığından “z” harfi düşmüştü, sayfa kartonu ofset filmi çekilmek üzere götürülürken! Kimse de farkına varmamış, ertesi gün rezillik çıktı tabii, hangi gazeteydi hatırlamıyorum. Konumuz yakın tarih. Tek parti döneminde hangi yıl genel seçim, hangi yıl cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığını ha deyince söyleyebilecek babayiğit var mı aranızda, diye sormuştuk... Varmış: Nail Güreli. Sayın cemiyet başkanım oturdu bir dizi yazdı, peyderpey yayınlanıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ayrıntılarını şöyle bir hatırlatıyor. Daha da incesini isteyenler Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in kitabını okusunlar. Biz de Güreli’nin kaleminden, milletvekili seçimlerinin 1923, 1927, 1931 ve 1935 yıllarında yapıldığını hatırladık... İnönü devrinde de seçimler 1939 ve 1943 yıllarında yapılmıştı... 1946 ve sonrasını az buçuk mürekkep yalamış herkes bilir, çünkü “gerçek” seçimler bunlardır. Evet, tek parti seçimleri, seçim meçim değildi. “Şeklen” öyle oluyordu yalnızca. O zamanlar cumhurbaşkanının görev süresi meclisin süresini aşmaz, her meclis yenilendiğinde cumhurbaşkanı da yeniden seçilirdi. Evet ama bunlar “tek adaylı” seçimlerdi, yani aslında bunlar da seçim sayılamazlar. Önümüzdeki günlerde de öyle olacak, tek aday gösterilecek ve tek turda iş bitecek. Birileri arasından birisini seçmiyorsun, adayı onaylayıp onaylamadığını gösteriyorsun, adına seçim diyorlar. Fakat Sayın Güreli’nin yazısından, öğrenmenin yaşı da yok sonu da çok şükür, benim de bilmediğim müthiş gerçekler öğrendim: 1923 yılında mecliste yapılan cumhurbaşkanı seçimine 158 milletvekili katılmış ve hepsi de Atatürk’e oy vermiş ama, meclis genel kurulu üye tam sayısı 287... Yani tam 129 kişi, neredeyse meclisin yarısı, şu ya da bu nedenlerle (o nedenleri bilen bilir tabii), oylamaya katılmamış, Atatürk’ü seçmemiş! 1927 seçimlerinde bu kez koltuk tam sayısı 316 (eskiden bu sayı da değişkendi), fakat oy kullanan 288... Oturuma katılan herkes Atatürk’e oy vermiş ama katılmayan da 28 kişi var! 1931 seçimlerinde koltuk sayısı 317, oy veren 289... Gene 28 kaçak var... 1935 seçimlerinde koltuk sayısı 399, fakat oy veren 386... O zaman bile 13 kişi ortadan kaybolmuş. Elbette meclis başkanını bu hesaba dahil etmemek lazım, birer sayı düşünüz. Acaba bu adamlar sağlık nedenleriyle mi oy kullanmadılar? 1938’de İnönü’ye 348 kişi oy veriyor, 51 kişi ortalıkta görünmüyor... 1939’da yepyeni bir mecliste bile 16 kişi oy vermemiş... 1943 yılında, anlı şanlı Milli Şef’in en koyu dikta döneminde bile 455 mebustan 435’i oy veriyor, 20 kişi gene yok... 1946’da kaçaklar 14 kişi. Herhangi bir “spekülasyon” yapmıyorum, yalnızca bilgilerinize sunuyorum. Fakat bir de soru soruyorum: Acaba ikinci, üçüncü adaylar da çıksaydı daha iyi olmaz mıydı bu seçimlerde? Diyelim Atatürk’e karşı Fethi Bey de, İsmet Paşa da adaylıklarını koyuyorlar da gene Atatürk seçiliyor... Ya da Milli Şef, görüntüyü kurtarmak için kendi dikta döneminde kendisine karşı şeklen de olsa başka bir adaya, sözgelimi Peker’e ya da Saraçoğlu’na izin veriyor... Sonuç değişmezdi, diyeceksiniz. İşte sonucun değişmemesi de bu yönetimin bir demokrasi olmadığını gösterir. Demokrasi olsaydı ayrı bir partiden Hüseyin Avni Bey de aday olurdu, hiç olmazsa mecliste bulunurdu, Rauf Bey de, Kâzım Karabekir de, hatta belki TKP üyesi Doktor Şefik Hüsnü de... Kazanırlardı, kazanamazlardı, o ayrı konu. Hiç olmazsa sesleri duyulurdu. Yazımızı Nail Güreli’nin bir cümlesiyle bitirelim de, en azından İnönü konusunda başka söze gerek kalmasın: “Atatürk, cumhurbaşkanlığı için kendisinden sonra Mareşal Fevzi Çakmak’ı düşünüyordu!” Hani şu CHP mahfillerinin ısrarla “tutucu, gerici, gericilerin adayı, karşıdevrimci” dedikleri kişi canım... Meğerse Atatürk’ün adayıymış! Bu haksızlığın ayıbı günümüzün hangi “sözde solcusuna” yetecek? Engin Ardic ( Aksam ) |
#3237
|
|||
|
|||
![]() Atatürk ün Cumhurbaskanligi Tartisilmiyorsa
Bu günkü durum göz önüne alindiginda Etik acidan bir sorun var demektir. ![]() Atatürkcüyüm Laikim Filan diyen zevatin Sapkalarini önlerine koyup ve Hatta,ve hatta,hatta Aynaya Dahi bakip Düsünmeleri gerekir. Neyi mi ?.. Demokrasi adini verdikleri SAHTEKARLIGI.. Degil mi ?.. Etik diyorum.. Bir kavram !.. Ahlak in Kücügü ... Bazilarin da dogustan eksik olan.. Yani.. ![]() |
#3238
|
|||
|
|||
![]() Sen simdi Atatürk ile bu kanibozuk soyusuzlari hangi nedenlerle kiyaslama cesareti gösteriyorsun !?
Senmi ülkücüdüyn !? Seninde bu akp tayfasi olacak dinci serefsizlerden hic farkin yok ! Yeterki serefsiz hain kahpenin biri allah peygamber diye önünüze düssün, koyunlar gibi onun arkasina düsüyorsunuz ! Günümüzün TURSUCUK ülkücüsü seni ! :-)) |
#3239
|
|||
|
|||
![]() Burada Atatürkcülük oynamiyoruz.
Bir Devletin Etik ve adalet anlayisini tartisiyoruz. Bu devlet bir hukuk devleti midir Yoksa Guguk mu Ona Yanit Bulmaya Calisiyoruz.. Duygusalligin bir anlami yok. Sen Meclisin dört de ücüne sahip bir Partiye Cumhur baskani ectirmiyorsan Ayak Oyunlarina girip Anayasa mahkemesini de kullanip Katakulliye getirerek bir rezalete imza atiyorsan; Bu Ülke de Hic bir Cumhurbaskaninnin asaleti gecerli degildir. Sen Bu rezalete Gerinerek " HUKUK " ya da Baska bir sey diyorsan Mesela " adalet " ya da " ahlak " Bütün bu degerleri Ayaklar altina alip Hem Hukuksuz hem adaletsiz Hem de ahlaksiz oldugunu kanitladigin gibi Türkiye de TBMM "ne hic bir sekilde Cumhurbaskani sectiremezsin. Cünkü Bu aymazligin -Ahlaksizligin Adaletsizlige ve hukuksuzluga yol acmistir. Önümüzdeki Hic bir cumhurbaskanligi seciminde Parlamento Cumhurbaskani secemez. Bunun icin Muhalefetin Meclise girmemesi Yetecektir. Bütün Bunlari Görmeden Her hiyarin pesine bir bayrak acarak ya da biraz tuz alarak kosan diplomali Koyun sürüsüne Acimaktan baska yapacak bir sey bulamiyorum. Bu yaptiklarini da " Demokrasi " sanmalari Cehaletin veya Salakligin boyutunu gözler önüne sermeye yetiyor. Demokrasi sahibi Ülkeler de bu acikli halimize Biyik altindan Gülüyor gayet tabii.. Atatürk ?.. Onun bu Rezaletlerle ilgisi yok. Cünkü O Cumhurbaskani iken Latife Hanim da Bas örtülü idi ![]() Daha Laiklik Disiplini de bir yobaz anirtiya dönüsmemisti.. Hey gidi Günler heyyy !.. ![]() |
#3240
|
|||
|
|||
![]() Ulan serseri o kadar demokrattinda, ne diye solcu diye baska TÜRK EVLATLARIYLA kavga ettin, kimbilir onlarin caninada kiymissindir sen !?
Niye 1980den sonra Türkiyeden kacmak zorunda kaldin !? :-)) Sanki 1980den önce Türkiyede hak hukuk yokmuydu !? Sizin gibi cakallar demokrasiyi tanimadi, hak hukuk tanimadi, tas zamanindaki insanlar gibi birbinizi bicakli tabancali tüfekli öldürdünüz ! O zaman niye demokrasiden bahis etmediniz !? :-)) akp tayfasi gibi serefsiz hainler ordusu sanki cokmu demokrat insanlarda demokrasi, hak hukuk diye aniriyorsun sen !? Senin gibi demokrasi hak hukuk diyenler ortada ! pkk yandaslari, dinci serefsiz hainler ! Hersey demokrasi adina ! :-)) Demokrasi simdiki gibi cahil cühelanin eline kalirsa seriat yanlisi yabanileri secerlerse, elbetde antidemokrat girisimlerde dogaldir ! |