Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #31971  
Alt 07.03.2007, 17:14
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Y A N A K A

BU "yalaka" anlamına gelmiyor.

Bu; son günlerde medya-siyaset literatürümüze, Mehmet Barlas’ın Başbakan’ın yanağını okşamasıyla giren yeni bir sözcük:

Yanaka...

Güzel Türkçemizdeki bir büyük boşluğu doldurması açısından önemli ve yeni bir tanım.

Cümle içinde kullanacak olursak:

"Çok yanaka adam..."

Ya da; "Yani bu kadar da yanakalık olmaz" gibi...

*

Bu aynı zamanda Türkiye’nin mutlu geleceği ile doğrudan ilgili bir tanımdır.

Niçin?..

Çünkü yanakalıklar yüzünden bu memleketin başına gelmeyen kalmadığı gibi, gelecek de bize umut vermiyor.

İşte Kenan Evren...

Düşünün; darbe yaptı kimsenin sesi çıkmadı da, "eyalet sistemi" deyince yerden yere vurdular Paşa’yı.

O zamanında demokrasiye ara verdi.

Yaptığı anayasaya kendi cumhurbaşkanlığını monte etti ve "hayır" anlamına gelen mavi rengi yasakladı.

Aydınlardan ses çıkmadı.

Yurdu imam hatiplerle donattı... Atatürk’ün kurumlarını kaldırdı... Mustafa Kemal’in cumhuriyeti emanet ettiği gençlere siyaseti yasakladı, sonuçları ortada...

Ulucanlar’da sabahlara kadar sağdan-soldan gençler asıldı...

"Tık" yoktu...

Ama; belki resim fırçasını kaybettiğinden... Belki yaptığı kuş tavşana benzediğinden, canı sıkılıp da "Netekim eyalet sistemi..." dediği anda kıyamet koptu.

Bu niçin?..

Çünkü o zaman gücü vardı, aydınlar yanaka pozisyonundaydılar.

Bugün gücü yok, azarlıyorlar.

*

Kısacası yanakalık, ulusal yazgıda önemli sonuçları görülen bir şey. Yanak okşamak (yanakalık) orada öyle kalmıyor.

Aydınlar tarafından yanağı okşanan devlet adamları iyi şeyler yaptıklarına inanıyorlar ve kırıp-döküyorlar.

Mehmet Barlas’ın şanssızlığı ise yanaka yaparken objektife yakalanmış olmasıdır sadece.

Yoksa yanaka çok.


Bekir COSKUN
  #31972  
Alt 07.03.2007, 17:21
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Merhaba Enis!!!

Sevgili Enis Merhaba!

Güzel dostum medeni olabilmek bir kişilik, faziletli olmak, olgun, saygın ve sevgi ölçülerinin hem bir bütünlüğü, hem bu güzel ve değerli insani ilişkileri en azından insan kendisi için koruyabilme erdemliliğidir, bunu başarabilen bir başkasını zaten aşağılayamaz, istese de bunu başaramaz.

Bu sayfaların medeni ilişkileri şu dönem bitmiş durumda!!!

Medeniyetin hiç bir güzelliğine sahip çıkamayan, o güzellikten tiksinen, ne kendisine layık gören, nede bir başkasının sahip olabilmesine tahammül edemeyen unsurların sapıklığının içindedir bu sayfalar. Oysa ki tüm farklı düşüncelere, görüş ayrılıklarına rağmen biz burada uygar ilişkileri sağlayabilmiş ve bir hayli yol kat etmiş ve olgun ve seviyeli görüş alış verişlerini hep birlikte yaratabilmiştik.

Yıllarca tanıdığım bir şahıs site, site hovardalık yaparak tüm sitelerden kovulduğu an dönüp geldiği (her seferinde) Vaybee de yine ortalığı karıştırabildi!!! Ve eskinin silah markalı şu an otuz birci isim ile dolaşan ve bir o kadarda silik ve küfürbaz sözüm ona milliyetçi, vatansever vs!!! şahıslar ile kucak kucağa düşebildi ve İslam’dan, dinden, insan sevgisinden dem vurarak, insana düşman, bilime, sanata, düşünene ve Vaybee gibi tuhaf bir yerde ortalığı her zaman yaptığı gibi yine karıştırarak bir köşede sinsi, sinsi gülmeye başladı. Üzücü olan her insanın zayıf duygularının, korkularının, çekincelerin olduğu duyguları kullanarak.

Bizler küfürlerden ürken insanlarız, bizler insanları aşağılayan insanlardan korkan, çekinen ve utanç duyabilen insanlardanız! Ve çoğu konuda sessiz tepkilerimizi başkalarının bu tür tuhaf insanlara yazdıkları cesur yazılardan aktararak ortamın dahada küfür dolu olmasını engelleyebilmedir sıradan çabalarımız.

Yoksa onların seviyesine düşmek hiçte zor değildir, zor olan o düşülen aşağılık konumdan tekrar insan olabilmenin mücadelesidir. Ben artık bu tür insanlar ile olumlu ve olumsuz hiç bir şey yazışmama kararı aldım.

İlginç olan bu cenahın hepsinin insani ilişkisi ve kullandığı dil aynı, kendileri için layık gördükleri isimlerde olayın bir başka boyutu. Hani tencere yuvarlanmış ve kapağını bulmuş

Bir ara buraya çok şeker insanlar katılmaktaydılar, bir an dua, bir Halil, bir Peren, burada bu cenahın yazdığı şiddet eğilimli, bir zümreyi düşman olarak gösteren ve diğer insanları aşağılayan tehdit eden, toplumu buna iten yazılar alman anayasasında suç teşkil etmektedir. Vaybee bu konuda birazcık bilgili olduğu için her ne hikmet ise bu sayfalarda ırkçı, şiddet eğilimli yazılar yazılamaz diye forum hakkında bir açıklaması bulunmakta, ama buna göz yummaktadır. Açıkça yazayım vaybeenin içinde yazılan Faşist, ırkçı, toplumları, zümreleri aşağılayan yazılar ile dopdoludur, her kim ki vaybeyi her hangi bir polis karakoluna, yada anayasayı koruma kurumuna şikayet ederse Vaybee üyük bir sorgulamadan geçecek ve bu tür yazıları yazanlar araştırılacak ve Vaybee kapatılacaktır

Benim açımdan bu ciddi, ciddi değerlendirilmesi gereken bir noktadır.

Bu sayfaların tadı kaçtı, bir komplexli, megaloman bir sapık her zaman yaptığı gibi ortalığı karıştırdı. Bu sayfalar korkak, yağcı ve yalaka ve cahil insanlar ile dolu.

Neyse sevgili dostum kendine iyi bak...

Elbet bu sayfalarda dönen ırkçılığa ve Faşistliğe karşıda bir şeyler hukuksal açıdan yapılır.

Sevgiyle kal...
  #31973  
Alt 07.03.2007, 17:46
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sevgili Enis din bilimcileri dini,

böyle yorumluyorlar.

Dini en azından yirmi değişik sosyal objelerin bir bütünlüğüdür.

Selamlar...


DİN TANIMLARI

Teolojik-Ahlaki-Felsefi-Psikolojik-Sosyolojik Tanımlar

James L. COX


Din Nedir?

Farklı disiplinlere mensup bir çok bilim adamı, din sahasıyla ilgilendi. Dünya dinlerine dair kıtabında John Ferguson (1978, 13-17), aşağıdaki şekilde kategorize edilebilecek olan on yedi din tanımı sıralar: Bunlar, teolojik, ahlaki, felsefi, psikolojik ve sosyolojik tanımlardır. Ferguson’un örneklerinin kısa bir tasvirinin arkasından her bir tanımın merkezi ölçüsünü içeren özet bir ifade yer alacaktır (Ferguson’un tanımlarının bir özeti için bkz. tablo 1.1.)

Dinin Teolojik Tanımları

Dinin Tanrı ya da bir kısım tabiatüstü manevi güçlerle ilişkili olduğunu vurgulayan tanımlar, dinin teolojik tanımları olarak adlandırılabilir. Ferguson’un bu tip örnekleri şunlardır:

a) “Din Tanrı’ya inanmadır”. Bu tanım Fergusan tarafından “din nedir” sorusuna sağduyulu bir yaklaşım gösteren bir okul çocuğuna atfedilir. On üçüncü yüzyıl teologu St. Thomas Aquinas (1225-1274), dinin Tanrı’yla uygun bir ilişkiye işaret ettiğini ilan ettiğinde, yukarıdaki tanıma oldukça benzer bir şey söylemişti (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 6).

b) ‘Din, manevi varlıklara inançtır’. Bu on dokuzuncu yüzyıl antropologu, E.B. Tylor’un görüşlerinin kaba bir özetidir. Tylor’u daha sonra detaylı bir şekilde tartışacağız ancak burada, ilk şekliyle dinin en düşüğünden en güçlü varlıklara kadar uzanan bir ruhlar hiyerarşisini içerdiğini kabul ettiğine işaret etmek yeterlidir.

c) ‘Din, Tanrı’nın insan ruhunda yaşamasıdır’. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl teologu W. Newton Clark’dan gelir. Mezkur tanım, Tanrı’nın ve ruhun gerçekliklerini ve dinin var olması için zorunlu olan bu iki gerçekliğe olan imanı vurgular.

d) ‘Din, hem korkutucu hem de cezbedici olan bir gizemdir’. Bu ifade, dinin özünü, gizemi ve gücünden dolayı insanları cezbettiğini iddia ettiği ‘kutsal düşüncesinde’ bulan yirminci yüzyıl Alman felsefeci Rudolf Otto’dan gelir. Bu, ‘kutsal bir varlığın’ var oluşunu iddia anlamında teolojik bir tanım olarak kabul edilmeyi gerektirmese de, o dini beşerin dışındaki manevi bir alana (yani, Tanrı, ruhlar, korkutucu bir gizem gibi) uygun olarak tanımladığından bu başlık altında tasnif edilebilir.

Yukarıdaki bu dört örnek, dinin teolojik tanımlarını şu şekilde özetlemede bize yardım ederler.

Teolojik bir tanım, bir şeyin din olabilmesinde, genel olarak bir Yüce Varlık şeklinde kişiselleştirilen ancak zaman zaman güçlü manevi varlıklar vasıtasıyla yayılan bir varlık olarak tasavvur edilen ya da gayri şahsi, gizemli, tabiatüstü bir güç olduğu kabul edilen bir güce inancı merkezi ölçü haline getirir.

Dinin Ahlâki Tanımları

Dinin, kendisine inanların nasıl yaşamaları gerektiğini anlatmaktan ibaret olduğunu vurgulayan tanımlar, ahlaki tanımlar olarak isimlendirilebilir. Bu tipin örnekleri olarak şunları zikretmek mümkündür:

a) ‘Din, iyi bir hayata götürür’. Bu, bir başka sağduyu tanımıdır ve Ferguson tarafından yine bir kız öğrenciye atfedilir. Bu tanım basit bir şekilde, dindar olmanın, ahlaki oluşun neyi gerektirdiğini tanımlamaksızın ahlak olduğunu iddia eder.

b) ‘Din, duyguyla karışık ahlak’tır. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl İngiliz yazarı Matthew Arnold’den gelir. Söz konusu tanım, beşeri duygu ya da hislerin mevcut dine yönelik ahlaki anlayışa eşlik etmesini vurgulayarak mezkur kız öğrencinin sağduyulu cevabını tamamlar.

c) ‘Din, bütün görevlerimizi ilahi emirler olarak kabul etmektir’. Bu tanım, on sekizinci yüzyıl felsefecisi Immanuel Kant’ın ‘kategorik emri’nin bir şeklidir; Kant, hepimizin itaat etmesi gereken ahlaki bir yasa olduğunu ileri sürer. Din, bu ahlak yasası Tanrı’dan bir emir olarak yorumlandığı zaman var olur.

d) ‘Din, yeteneklerimizin özgür kullanımına engel olan endişelerin bir toplamıdır’. Ferguson bu tanımı, yirminci yüzyılın başlarında yaşamış bir din felsefecisi olan Salomon Reinach’a atfeder. Bu tanım dine yönelik olumsuz bir tavrı ima etmekle birlikte, dinin fonksiyonunu ezeli yasaları, tutumları ya da adetleri tanrısal emirle uygulama olarak tanımlar ve bu yüzden de, ahlaki bir tanım grubu içine dahil edilebilir.

Yukarıda verilen örnekler şu şekilde özetlenebilir:

Ahlaki tanımlar, kaynağını sorgulanmamış ya da sorgulanamaz bir otoritede bulan ve genel olarak inananlar tarafından desteklenen doğru bir davranış kodunu, bir şeyin din sayılmasının merkezi ölçüsü yaparlar.

Felsefi Tanımlar

Teolojik tanımlarla ilgili olmakla birlikte felsefi tanımlar, genel olarak dini çoğu kez gayr-i şahsi soyut bir kavrama uygun olarak tasvir ederler. Ferguson bu kategori içine dahil edilebilecek olan bir çok örnek iktibas eder.

a) ‘Din bir adamın, kendi başına yaptığı şeydir (what man does with his solitariness)’. Bir yirminci yüzyıl felsefecisi olan Alfred North Whitehead’den alınan bu tanım, soyut yalnızlık düşüncesini, beşeri varoluş içindeki temel dini boyut olarak tespit eder. Muhtemelen bir kimse (tek başına ya da yalnız olmanın aksine ) yalnızlık durumunu başardığı ya da yalnız oluşunun farkına vardığı zaman dini bir tecrübeyi gerçekleştirmiş olur.

b) ‘Din, insanın, kendisinin dışında bir varlık olarak kendine özgü varlığıyla ilişkisidir’. Bu iddia, on dokuzuncu yüzyıl felsefecisi Ludwig Feuerbach’ın, din hakkındaki teorisiyle ilişkilidir. Bu teoriye göre din, beşeri bir projeksiyondur. Bu teori dini, (sevgi, güç, umut ve bilgi gibi) beşeri özelliklerin, mükemmelleştirilerek, dışarıda var olarak tasavvur edilen hayali bir varlığa nakledildiği her yerde var olarak tanımlar.

c) ‘Din, nihai bir ilgidir’. Yirminci yüzyıl teologu Paul Tillich tarafından takdim edilen bu tanım, dinin en basit ancak en temel tanımlarından birini meydana getirir. Tillich’e göre din, insanların nihai olarak kendilerini ilgilendirdiğini kabul ettikleri bir ilişkidir. Açıkça bu ilişki, Tanrı ya da manevi varlıklarla olabilir; ancak, bu ilişki zikredilenlerden daha geniş olduğundan o, farklı hususi özneler, semboller ya da kavramlarda ifade edilen soyut bir ideayı ifade eder.

Yukarıda iktibas edilen bu üç örnek, aşağıdaki özete götürür:

Felsefi bir tanım, inanın kozmik düzen ya da beşeri var oluşla ilişkili olarak nihai ya da son olarak yorumladığı bir ideayı ya da kavramı bir şeyin din sayılabilmesinin merkezi kriteri haline getirir.

Psikolojik Tanımlar

Dinin psikolojik tanımları dinin, dini objeyle ilişkin insanın duyguları, hisleri ve psikolojik durumlarıyla ilgili olduğunu vurgularlar. Ferguson’un verdiği örneklerden bir kısmı şunlardır:

a) ‘Din, sakin bir şekilde düşünüldüğünde, dehşete düşüren bir sahra olan bir dünyada teselli aramanın sonucudur’. Bu tanım, yirminci yüzyıl felsefecisi Betrand Russell tarafından geliştirilmiştir. Bu tanım, bu dünyada tecrübe edilen talihsizlikler ve acılar sebebiyle insanların, dinde teselli ya da avunma aradıklarını vurgular. Daha sonra Sigmund Freud’u tartışmamızda göreceğimiz gibi, teselli ve avuntu psikolojik ihtiyaçlardır.

b) ‘Din, derin deruni tecrübenin bir türüdür’. Bu tanım deruni tecrübeyi vurguladığından dini, mutlak bir bağlılık hissi olarak tanımlayan on dokuzuncu yüzyıl teologu Friedrich Schleirmacher tarafından sunulana benzer psikolojik bir tanım olarak tasnif edilebilir (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 5).

c) ‘Din, evrensel, takıntısal bir nevrozdur’. Bu tanım, Sigmund Freud’un psikanalistik okulunun takipçilerinin bakış açısı içinde yer alır. Bu dini, evrensel bir şey olsa da eğer beşeriyet psikolojik sağlığına kavuştuğunda üstesinden gelinmesi gereken psikolojik rahatsızlık (disturbence) olarak tanımlar.

Psikolojik tanımların bir özeti, aşağıdaki şekilde gösterilebilir:

Psikolojik bir tanım, insanların içinde bulanan his ya da duyguları dinin merkezi kriteri haline getirir. Bu duygular ya da hisler, insanların söz konusu duygu ve hisleri tatmin etmek için daha büyük güçlere baş vurmalarına sebep olurlar.

Sosyolojik Tanımlar

Dini, kültürel normları şekillendiren bir grup bilinci ya da genel olarak toplumun üretimi olarak vurgulayan tanımlar, sosyolojik tanımlar diye adlandırılabilir. Ferguson’un listesi, bu kategori içinde yer alan aşağıdaki tanımları içerir:

a) ‘Din, halkın afyonudur’. Karl Marx tarafından inşa edilen bu tanım, dinin sosyal ya da ekonomik gücü elinde bulunduran kimseler tarafından kalabalıkların bastırılmasından doğduğuna işaret eder. Bu güçler dinin mesajını, bastırılmış olanı, gelecek adil bir düzen ümidiyle bu dünyadaki kaderinden memnun olmasını sağlamak için kullanılır. Bu yüzden de din, hem bastıran hem de bastırılan için sosyolojik bir fonksiyon icra eder.

b) ‘Din, değerlerin muhafazasıdır’. Bu tanım, Ferguson tarafından on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında yaşayan Alman felsefecisi Harald Hoffding’e atfedilir. Ancak bu tanım, Emile Durkheim gibi geleneksel sosyologlar ya da Bronislaw Malinowski gibi antropologlar tarafından yaygın olarak kabul edilen bir görüşü yansıtır. Bu görüşe göre din, toplum içindeki muhafaza edici bir güç olarak tasvir edilir. Bu güç, grubun temel değerlerini tanımlar ve sonra da bu değerleri tabiatüstü güçlere müracaatla muhafaza eder ve güçlendirir.

c) ‘Din, bütünüyle tatmin edici bir hayatın peşindeki ortak bir arayıştır’. Bu tanım psikolojik bir tanım gibi görülmekle birlikte, ortak arayış üzerindeki vurgu, onu sosyolojik kategori içine yer verilmesini sağlar. Ferguson, bu iktibas için kesin bir kaynak göstermez; ancak daha sonra göreceğimiz gibi söz konusu tanım, Martın Prozesky (1984, 153) tarafından sunulan tanıma oldukça benzer görünmektedir. Onun tanımına göre din, ‘nihai mutluluğu aramaktır’. Bu tanımdan şu sonucu çıkarabiliriz; toplumlar en tatmin edici hayata ulaşmayı araştırdıkları her zaman, dini bir ilgi göstermektedirler. Bu anlayış aynı zamanda çağdaş antropolog William Lessa ve Evon Vogt (1965) tarafından da tekrar edilir. Onlara göre din, ‘bir toplumun nihai ilgisine yöneltilen inançlar ve uygulamalar sistemidir’.

Bu örnekler aşağıdaki şu özete götürürler:

Sosyolojik bir tanım, bir insan cemaatinin varlığını dinin merkezi kriteri haline getirir. Bu insan cemaati, bu cemaatin kendisinden daha büyük kuvvetler ya da güçlere olan inançlarıyla özdeşleştirilir ve toplum bu inançlar tarafından bir arada tutulur ve varlığı devam ettirilir.

Kaynak : James L. COX, Kutsalı Anlamak, İz Yayıncılık, İstanbul, 2003.
  #31974  
Alt 07.03.2007, 17:50
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Bir noktada haklısın sevgili dost!

Genetik olan din değil Tanrı, yada yaradan kavramıdır.
  #31975  
Alt 07.03.2007, 17:51
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Benim Oldugum yerde Sana hayat yok !..

Autor: roman
Datum: (07/03/2007 - 17:21)
Forum: Religion & Glauben

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


Merhaba Enis!!!

Bizler küfürlerden ürken insanlarız, bizler insanları aşağılayan insanlardan korkan, çekinen ve utanç duyabilen insanlardanız! Ve çoğu konuda sessiz tepkilerimizi başkalarının bu tür tuhaf insanlara yazdıkları cesur yazılardan aktararak ortamın dahada küfür dolu olmasını engelleyebilmedir sıradan çabalarımız.


**

Yalanci deyus :O)


Sen benim Oldugum hic bir site de yazi yazamassin Yazmayi birak Nefes bile alamazsin.

Cünkü senin Sahtekarligini,Hainligini,ve Dahasi Hacli usakligini devamli yüzüne vururum..

Sonun da kuyrugunu Kistirip Defolursun..

Bu artik bir gelenek oldu )

Demek Sen küfürden korkarsin Bak yazdiklarin asagida..

Sana karsilik olarak yazdiklarimi da sen aktar buraya muhterem Peder...

Haydi Kistir kuyrugunu Ve defol.

Arkandan baksin yine seytan;
Sivri sakalinda biraz keder
Cekik Gözlerinde Biraz daha az hüzün..

)

Utanmaz Küfürbaz.






Autor: roman
Datum: (05/03/2007 - 18:18)
Forum: News & Politik

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


Sen her zaman MHP nin bir köğeğiydin!

Solcu sitelerde kıç yalayıp ben değiştim yalakalıkları yüzüne vurulunca gerçek köpekliğini ortaya döküverdin.

Sahtekar soytarı.

Bir Faşistin değişebilmesi mümkün değildir, değişebilmesi için ilk önce Faşist olmamalıydı.

**

Autor: roman
Datum: (05/03/2007 - 18:34)
Forum: News & Politik

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


? heya valla öyle!

Böyle bozarlar fiyakanı.

Önce dürüst ol.

ayaklarının üstüne bas.

Onun bunun kıçına girme neysen oysun, ben seni bir Faşist olarak tanıdım.

Bir Faşist gibi ol.

Kıvırtma!!!

Senden ne solcu olur, ne devrimci, ne bir bok.

**
  #31976  
Alt 07.03.2007, 17:54
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ! o.T.

ohne Text
  #31977  
Alt 07.03.2007, 17:55
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard İnsan ancak bu kadar komikleşir!!!

Kocaman bir çoban ıslığı sana!!!
  #31978  
Alt 07.03.2007, 17:57
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Varmı başka ekleyeceğin evlat.??? o.T.

ohne Text
  #31979  
Alt 07.03.2007, 17:57
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Dilin mi tutuldu muhterem peder ?..

Yoksa Dr.Jackl & Mr. hyde"i mi oynuyorsun )

Yoksam bu genel ev agzi sana sit degil mi ?..

Ne ?..
Küfürden korkarmis Hasbam )

Senin korktugun sey:

Kerhane kapilarinin kapanmasi )

Savasin o kapilar kapanmasin diye..
  #31980  
Alt 07.03.2007, 17:59
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Bekliyorum!!! o.T.

ohne Text
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu