Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #27711  
Alt 28.01.2006, 14:28
Benutzerbild von 1insanol
1insanol 1insanol ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 391
Standard HAYATIN ANLAMI

Hayatin anlamini kavrayan ki$i, vahiyle ve vahyin sahibiyle irtibatini kurmu$ ki$i demektir.
Pascal`in “Bana filozoflarin degil,Peygamberlerin Rabbi lazim” feryadi sadece bir i$ik arayan bir insanin sözü olarak algilanmamalidir!
Zira istisnasiz bütün insanlarin fitratinda hakikatleri arama ve ya$ama yatmaktadir..
Hakikatleride ancak ve ancak yaratanin gönderdiklerinde bulabilen insan oglu..
Bazende kendini felsefi teorilerle yüklü Bati edebiyatina kaptirmi$tir.
Bahsi gecen felsefi akinlar ,insanligi ya bir buhrana ,ya cinnete yada ummadiklari bir anda intihara itiklemektedir..

felsefi akinlar genelde süpheci düsünce üzerinedir.ve faraziyelere dayanan,filozoftan filozofa degisen,düsünce fikirlerdir
sonucta ispati olmayan muallaktaki seyler.$üphe üstünde bir insan huzur bulamaz.vahiy inancinda süphe yoktur.filozoflarin da aslinda aradiklari bu son nokta yani vahiyle gelen bir olan Allah gercegi.

lakin bu gercegi bakar körler görememekteler yada nefislerine kullugu yediremeyen kibir sahibi kimseler görmek istememekteler.vahiy inancinda insan aradigi sorularin cevabini bulmustur.insanin Allah inanci ile herseyin bir sahibi oldugunu ve onu gözetip korudugunu bilmesi ona huzur verir.siginacak bir sonsuz gücün oldugunu bilmek insani en zor durumlarí asmasini kolaylastirir ve vahiyle gelen ebedi hayat vaadi.iste bunlar insanliga ümit veren huzur veren gerceklerdir...
genelde bati kökenli tabiatci ve cok zamanda cok tanrici fikirler tasiyan felsefi akimlar insanligi huzura degil,belirsizlik kafa karisikligina ümitsizlige iten ispatlanmamis hakikatten uzak süphelerdir.

Insan olarak kendimizi nekadar taniyoruz?
Hic kendimizi hesaba cekiyormuyuz?Bugün arzuladigimza yarin kavusunca, neden baska arzular pesinde kosuyoruz?
Ben bunlari kendime sordum, Umarim sizlerde sorma zahmetinde bulunursunuz.

Ne istedigini bilmeyen gönlüm

Ne istedigini bilmeyen gönlüm
İstekler pesinde kosup gidersin
Bi bilsen sende ne cevherler var,
Kullansan aslani koyun edersin

Güzeli görmüstü ezelden ruhum
Bundandir belkimde doyumsuzluklar
Dün arzuladim , bugün kavustum;
yinede doruhta, olumsuzluklar.

Karanlikta yildiza, kayb olunca günese,
Kosup yoruluyorum;
Anladim-ki doyuramaz evren bendeki a$ki
Cenneti gören gözün, genini tasiyorum.
Bundan bala kanmayip, pislige konuyorum
Ben anladi bendeki eksikligi,
Ruhumun gördügü YÜCE-yi` ariyorum

Kavradim-ki akillan taniyamam kendimi
aklim yikmalidir, madde bendini
Anca o zaman hürriyeti yakalar
Kayb olu verir benden, doyumsuzluklar..
  #27712  
Alt 28.01.2006, 14:44
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard bla bla.. sadece tenkit etmek

cözüm ne arar sizde
  #27713  
Alt 28.01.2006, 14:46
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard uns was ist die Lösung deiner Meinung o.

ohne Text
  #27714  
Alt 28.01.2006, 17:08
Benutzerbild von ladyburjuva
ladyburjuva ladyburjuva ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Keraat vakti

Keraat vakti neden uyunmaz? Aciklamasi nedir?
  #27715  
Alt 28.01.2006, 17:34
Benutzerbild von kickboxer21
kickboxer21 kickboxer21 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Kuran yetmez diyenler ?? kim bunlar neyin nesi?
Kurana inan hadislere inanma o anlamama
geliyor yani mesheplere inanma gibi birseymi?
Birazdaha aciklarsan sevinirim!
Simdiden tskler
  #27716  
Alt 28.01.2006, 22:17
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Seriat = Demokrasi

o yüzden herkes kendi sahsi DIN anlayisini af edersin ama kicina soksun diyebiliriz...

DININ asil amaci ortakliktir.. bunu anlamayanlardir SERIAT meriat LAGA LUGASI yapanlar..

CAHILLIK.. ILKELLIKTIR... baska bir sey degil
  #27717  
Alt 28.01.2006, 23:43
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard es gibt keine LÖSUNG..

sind sind alle so selbstbewusst das wir keine anderen Meinungen akzeptieren. Nicht einmal drüber nachdenken möchten. Inzwischen ist es mir wirklich egal, wer was tut und was sagt. Ich kehre vor meiner eigenen Tür. Sollen es andere auch so machen.
Ziel ist einfach REINES HERZENS ZU SEIN!
  #27718  
Alt 29.01.2006, 15:30
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Du musst eines begreifen

ein Leben OHNE GESETZE gibt es nicht...

Jedes noch so primitive zusammen leben von Menschen Personen sogar das zusammen leben von Tieren erfordert eine GESETZESGEBUNG...

Deshalb sind Religion und Menschliche Erfahrungen von EXISTENZELLER BEDEUTUNG...

Auf diesen beiden SÄULEN BASIERT die Gesetzgebung der Menscheit...

SO ohne weiteres ohen fundierte Kenntnisse, kann man das gesamte Sytem nicht begreifen...

Reines Herzen bringt einem nicht weit... kapazität und Wissen ist es der dich im Leben weit bringt und reines Herzen musst du füpr dich selber sein... aber da du nicht alleine Lebst und auch andere um dich hreum hast... musst du ein Basis Wissen mitbringen.. deshlab gibt es Schulen Universitäten usw.... und Religion ist nur ein kleiner Teil des Ganzen
  #27719  
Alt 29.01.2006, 18:22
Benutzerbild von oezsu
oezsu oezsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard SERIAT DEVLETI

Ahmed Hulusi

Bana ulaştırılan samimî ve önemli bir mektuptaki “şeriat devleti” konusu dolayısıyla düşüncemi sizlerle paylaşmak istedim. Zira bu konu dolayısıyla insanlar, Allah’ın kendilerine vermiş olduğu sınırlı enerjiyi hakkıyla değerlendirememenin acısını çok fazla çekeceklerdir geleceklerinde!.

Mektup şöyle:

“Selam üzerinize olsun Üstad! Yazım biraz uzun ama lütfen okuyun. Yazılarınızı devamlı olarak takip eden ve sizin sayenizde bazı gerçekleri idrak etmeye çalışan bir gencim. Ama bazı konularda kararsız kalıyorum. Şu yazınız hakkında bir soru sormak istiyorum.

www.ahmedbaki.com/turkce/kitaplar/insan/insan105.htm

Üstadım, burada İslâm devletine gerek yok demişsiniz. Allah aşkına dünyada şu an dahi onlarca Müslüman öldürülmekte olduğu ve güçlü bir İslâm devleti olmadığı halde bunun sebebini anlamış değilim. Bizim gayemiz tâbi ki Allah yolunda savaşmak olmalıdır diye düşünüyorum. İslâm devlete gelmiş değil insanlara gelmiş bir düzendir diyorsunuz ama eğer insanın içinde yaşadığı devlet Allah’ın kurallarını uygulamıyorsa nasıl İslâm’dan söz edebiliriz? Tâbi ki asıl önemli olan imanımızdır. Ama İslâm’ı daha fazla yaşamak varken niye sadece imanımızla yetinelim. Ben mesela İslâm’ı anlatamıyorum. Gerici damgası yiyorum, şeriatçı diyorlar. Şeriatçıyım yalan değil. Şer"i olanları uygulamakla mükellefim. Ama bunu bilmeyenlerin de öğrenmesini istiyorum. Şimdi sizin bu yazınız, “Din Allah’ın oluncaya kadar savaşın” emrine uyanları bir parça da olsa kararsızlığa itmez mi? Eğer İslâm devletine gerek yoksa niçin Rasûlullah (s.a.v) İslâm devleti kurdu? Onlar da kurulu düzen içinde İslâm’ı yaşayabilirlerdi. Ayrıca Allah da İslâm kanunlarını indirmezdi. Bunun çok önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Beni bilgilendirmenizi rica ediyorum. Benim yazımı okuduğunuz için de teşekkür ederim. Allah’ın selamı üzerinize olsun. Hayırlı günler...”

Şeriât devleti kurulmalı mı?..

Şeriât devleti nasıl olur?..

Yeryüzünde bir örneği var mı?..

Şeriat devletini kimler yönetecek?..

Bakın geçmişe dair bir devremi anlatayım size...

Henüz 18 yaşındayım; bu konulara yeni girmişim... Yalın olarak kelime çeviri bazında hadisleri ve Kurân’ı okumuşum... Büyük bir aşk ve enerji taşması hâli... Alabora olmuş duygu ve düşünceler!. Kadın eli tutmak bir yana, kafamı kaldırıp kadına bakmıyorum bile!.. O heyecanla, pencereden komşu hanımlara bağırıyorum başlarını örtmeleri için!. Sakal bıraktım, bere giyiyorum, şapka giyenlere ters gözle bakıyorum!

O heyecanla, o zaman çıkmakta olan “Yeni İstiklâl” dergisine şeriatçı yazılar yazıyorum değişik isimlerle... Şeriat uygulanmalı falan gibi konularda.

Bu arada İmam Gazâlî, Abdulkadir Geylanî, İbrahim Hakkı, Erzurumî, İmam Caferi Sadık, Hacı Bektaş Veli gibi “Tasavvuf”, yani İslâm’ın düşünsel yanını irdeleyen kişileri okumaya başladım. Konunun ezberci değil akılcı bir şekilde ele alınması gerekliliğini gördüm. İslâm’ın bambaşka bir yüzünü fark ettim tasavvuf ehli sayesinde!. Gerçek amacını keşfettim İslâm’ın!. Uygulamalarım, çalışmalarım değişti... Hayli açılımlar oldu... Bakış açım tümüyle farklılaştı ve 20 yaşındayken “TECELLİYAT” isimli kitabımı yazdım, o günkü anlayışımı anlatan.... O günden bugüne de bu bakış açım hiç değişmedi!.

O bakış açısı ve açılımlar olduğu zaman, yaşadığımız Müslüman toplumların “Şeriat” tepsisinde önümüze getirdiği ile, “orijin Şeriatın” birbirinden hayli farklı olduğunu tespit ettim.

Orijin İslâm’da, bugünkü lâik uygulamaların vermediği ölçüde insan hakları mevcuttur!. Başkalarına bilfiîl zarar verme söz konusu olmadıkça, İslâm kişiyi inancıyla başbaşa bırakır ve zorlamaz; cezalandırmaz!.

Allah Rasûlü ve Nebisi Muhammed aleyhisselâmın yaşadığı süreçte uygulanan kurallar ile, daha sonraki süreçte uygulanan Müslümanlık anlayışının çok çok farklı olduğu apaçık ortada idi...

Hadsiz hesapsız kişisel yorumlardan oluşan fetvalarla; kar topu gibi olan şeriat, günümüze ulaştığında bir çığ olmuştu!.

Geçmişte, tek bir İslâm Devleti olmamıştır Hazreti Âli’nin dünyadan ayrılışından sonra!. Hep saltanatlar veya diktatörlükler vardır!. Ondan önce ise zaten devlet kavramı yoktu... Kabile yaşamı, bir tür devlet yaşamına döndürülmeye çalışıldı!. Bugünkü devlet anlayışı ile o günkü devlet anlayışı arasında sadece isim benzerliği vardır!.

Kulaktan dolma dedikodu din bilgisiyle ancak hüsrana varılır!.

Kişiler kendi anladıkları İslâm’ı, ele geçirdikleri güç ile insanlara “orijin İslâm’mış” gibi kabul ettirerek saltanatlarını sürdürmüşlerdir yüzyıllardır.

“Orijin İslâm” Kurân ve Hadis’tir!.

Bugünkü yanlış kabul ise, “Kurân + Hadis + Kıyası Fukuha + ümmetin ortak kararı”dır!.

İşte yanlış bu noktada başlamaktadır!.

Kurân veya hadiste olmayan HER ŞEY, “KİŞİSEL YORUMDUR”, yani “FETVA”DIR ve kimseyi bağlamaz DİN ADINA!.

Hele hele, Kurân"da veya Hadiste olmayan bir konuya ilişkin kişisel yorumunun(fetva) Din hükmüymüş gibi uygulatılmaya kalkışılması, insanlara en büyük zulümdür!.

Bırakalım geçmişi bir yana...

Bugün dünya üzerinde, yalnızca Kurân ve Hadis temeline dayalı tek bir İslâm Devleti var mıdır?.. YOKTUR!.

Kişinin imanı veya İslâm anlayışı, “islam devleti” veya “şeriât devleti” kapsamına bağlı olsaydı, bugün yeryüzünde imanlı veya İslâmı kabul etmiş tek kişi olmazdı!. Oysa bugün binlerle evliyâullah, “İslâmî olmayan rejimlerle” yönetilen ülkelerde yaşıyor yeryüzünde!.

Mezheb, tarîkat, cemâat anlayışları dolayısıyla, bölgesel Müslümanlık anlayışları ihtiva eden; kendi anlayışları dışındaki tüm inananları “kâfir” gören dar ve sınırlı bakış sahiplerinin oluşturduğu devletleri nasıl İslâm’a bağlayıp, İslâm’ı küçültebilir, o yüzden İslâm’a laf getirtebiliriz?..

İSLAM’ın yüceliği beşeri yanlışlar yüzünden karalanmaktan münezzehtir!

Kendi cemâatlerinden olmayanı, kendi târikatlarından olmayanı, Müslüman kabul etmeyen; başı örtülü olmayan hanımı dinsiz, kâfir kabul edip, kendilerinden saymayan zihniyetler mi şeriât devleti kuracak da toplumları yönetecek elinde sopa ve satır ile?!

Hangi mezheb ya da tarikat veya cemâat anlayışına göre şeriat devleti kurulacak?... Böylece de, kaç kişi, kaç kişiye hükmedecek ALLAH ve DİN ADINA; diyerek!. Düşünebiliyor musunuz bunun sonucunu!.

Bugün Müslümanlar, böylesine birbirini dışlayan veya arkasından kuyusunu kazan anlayış farklılıkları içinde kümelenmişken; kendi görüşünde olmayanların kitaplarını yasaklayan bir kafa yapısına sahipken, nasıl bir birlikten ve o birliğin yönetiminden söz edilebilir ki!.

Gerçekçi olalım ve kendimizi aldatmaktan vazgeçelim. Köyümüz sınırları içinde düşünmekten arınıp, global bakmayı ve değerlendirmeyi öğrenelim!.

Kesin olarak bilin ki, “Mehdî” lakabıyla bildirilen YENİLEYİCİ, eğer olağanüstü kuvvelerle donanmış bir ordu beraberinde, beyaz atlı komutan olarak gelmezse, “şeriat devleti” beklentisi, insanların enerjisini yanlış yolda harcatan ham hayal olmaktan öteye gitmeyecektir!.

Hayal edildiği şekilde bir Mehdi’nin, ortaya çıkmayacağını 1985"te yazdım. Yenileyici"nin, ta o tarihlerde (1400-1410), işlevini yerine getirmeye başlamış olabileceğini yazdım... Yıllardır her sene hacda Mehdi çıkacağını bekleyenler hep boşa çıktılar!. Suudî saltanatı sürdüğü sürece de O Zât’ın açığa çıkacağını sanmıyorum! Bu benim kişisel düşüncemdir. Bundan sonra da ömrü olanlar haklılık derecemi bu konuda da göreceklerdir inşâallah!.

Yenileyici, diyelim 1980 ya da 1985 ten beri görevine başlamış, işlevini yerine getiriyorsa, bu kadar zamandır acaba neyle meşgul? Ne yapıyor?

Yaşadığınız günün gerçeklerini iyi görün!.

İslâm yeryüzünde, dar kafalı, şekilci anlayışlı, robot beyinli, ezberlediğini tekrardan öteye gidemeyen din âlimleriyle(!?) değil, işin hakikatini görüp yaşayan gönül ehliyle yayılmıştır!.

Devleti değil, gönülleri fethetmeye çalışalım!.

Allah yolunda savaşmak demek, Din hakkında bilgi sahibi olup, insanları Rasûlullah yolundan uyarmak demektir!. İnsanların neye, neden, nasıl iman etmeleri gereklerini onların anlayabileceği lisanla anlatmak, açıklamak; onları sürü olarak görüp gütmeye kalkışmamak, demektir!.

Yaşadığımız devir, insanların imanlarının kurtulmasına hizmet vermek devridir! Onlara anladıkları dilden anladıkları tarzda hitap etmek devridir! Ehlinin anlamakta zorlandığı lisanla yazılmış kitap veya hitaplarla topluma hiç bir mesaj verilemez!.

Rasûlullah, devrinde "kılık-kıyafet Müslümanlığı" yapmamıştır! “Gardıropçuluk” ilkel kafalara mahsus bir haslettir!. İlkel insanlar birbirlerinin kıyafetlerine ambargo koymaya kalkarlar!. Rasûlullah, Din gerçekleriyle ilgili olmayan konularda, yaşadığı putperest toplumun örf ve âdetlerine saygı göstermiştir!. Bu bize açık örnektir!

Mevcut yönetimlerin yanlış, haksız ve belki de inançsızlığı doğrultusunda amaçlı uygulamalarını, yerinde bulmamak ve karşı çıkmak ayrı şeydir; onun yerine bir başka yanlışı uygulamak uğruna ömrü hebâ etmek ayrı şeydir!.

Yıllardır, kapkaç olaylarını “gasp” kapsamında değerlendirecek tek bir kanun maddesi çıkartamayıp, toplumu rahatlatamayan kişilerden, daha büyük sorunların çözümünü nasıl beklersiniz?..

Yaşadığınız dünyanın gerçeklerini görün!. Kendinizi aldatmayın!. Bunun faturası en ağır fatura olacaktır!

Yıllardır, Türkiye’de perde arkasından “solcuları” veya “şeriât isteklilerini” dar kalıplı söylemlerle itekleyen aynı merkezin; ve bu süreçte de amaçlarına ulaşanların, kimler olduğunu iyi araştırın!. O söylemlere kanan devrimcilerin bugün hangi çizgide olduklarına bakın!.

Yıllar içinde, çeşitli sebeplerden dolayı, “DİN” anlayışı Türkiye’de yozlaşmış; gizli Kuran kurslarında, cemaat evlerinde, yetersiz ve kalıpsal bilgiyle bloke olmuş, kendi doğrusundan başka birşey bilmeyen beyinler, topluma din adına yön veren noktalara yerleşmiştir!.

Ölüp yok olup, kıyamette topraktan biteceğini düşünen din bilginleri(!) yetiştiren bu kurslar ve cemaatler, İslâm’ın önündeki en büyük perdelerdir esasta, devlet değil!.

İnsanlar kendi iyilikleri için, âcilen, bizzât yeni baştan DİN’i araştırmak ve sorgulamak zorundadır!.

Ömür geçiyor ve hızla tükeniyor!. Süre hızla azalıyor!. Yalnızca dünya yaşamında kazanabilecekseniz ebedi hayatı, bu sizin son ve tek şansınız!.

Türkiye’de sorun, “şeriat devleti” değil, gerçek İslâm Dini bilgisinin kasıtlı olarak örtülmesidir!.

Tek bir anlayış, tek bir yorum insanlara ezberletilerek DİN öğretilmiş olmaz!.

Ne devletin işine gelmektedir GERÇEK İslâm Dini’nin dillendirilmesi; ne de tarîkat veya cemâat ehlinin!.

Neden acaba?...

Bunu iyi sorgulamak ve düşünmek gerekir kanaatimce.

Hiç bir DİNÎ işlev, para karşılığı yapılmaz!. Yapılırsa, ticâret olur adı, Din’e hizmet değil!.

DİN, meslek değildir!. Meslek olmaz!.

Mesleği DİN olanın, işi de ticârettir!.

Din, para kazanmak veya dünyevi başka çıkarlar için kullanılabilir, ama bunun sonucu hüsrandan başka bir şey olmayacaktır!.

Kafasında “tanrı” yaratan, kendi anlayışına göre herşeyi mubah görebilir istekleri doğrultusunda... Ancak Hazreti Muhammed’in açıkladığı ALLAH’ı ve O’nun getirdiklerini anlayanların dünyası bambaşka bir dünyadır!.

Dünya GEÇİCİDİR!.

Hazreti İsa, kendisini siyâset için kullanmak isteyen Barabbas’ın oyununa gelmedi!.

Çünkü o “ALLAH” ehli idi... Biliyordu ki insanlar için önemli olan, “sonsuz olan ölümötesi yaşam”dır!.

Bıraktı onları kendi yaratılış şekilleri üzere dünyevi faaliyetlerle kulluklarını yapmaya!.

Yaşamlarında, şeriâtın ne olduğunu farketmemiş insanların, devlete şeriat isteme duyguları ne kadar enteresandır!.

Bütün bu konularda yanlış anlamanın gerçekte tek bir sebebi vardır:

Kurân işaretleri ve uyarıları ile Rasûlullah uygulamasının bir bütün olarak ele alınmayıp; içinden seçilen tek bir âyet veya hadisin doğrultusunda meseleye bakılması!. Gizli kurslarda veya evlerde ezberletilen yorumların gerçek orijin DİN sanılması!.

Devlet müsaade etse de, herkes görüşünü açıkça TV’lerde söyleyebilse, toplum gerçekleri anlayıp herşeyi değerlendirebilecek; telekomik ilahiyatçıları fark ettiği gibi!.. Ne var ki buna bile izin yoktur! Çünkü düşündüğünü dile getirme özgürlüğü yoktur ülkelerin çoğunda!.

Gerçek özgürlük, düşündüğünü özgürce dillendirebilme özgürlüğüdür! Uygar ve gelişmiş toplumlarda yaşanan bir özgürlüktür!. Bütün özgürlüklerin de başıdır!.

Yol uzun... Ömür kısa... Şiddetli depremler ve çöküntüler, meteorlar yolda!. Üçüncü dünya harbi kapıda... Deccal sırada!.. Yenileyici kendi işlevini yapmakta ortaya çıkmadan!..

Hakikata eremeden, Allah’ı bilemeden, Allah sistem ve düzenini kavrayamadan ve buna göre hazırlanamadan dünyadan ayrılmak her an söz konusu!

Dünya’da yaşamaktan amaç, özündeki Allah’a ait kuvveleri keşfedip onları uygulamaya sokarak sonsuz yolculuğa çıkmaktır!. Bunu başaramazsak, diri diri gireceğimiz mezarda başlayacak sonsuz yolculukta hâlimiz perişan olacak!..

Kâbirdeki üç soru, “Rabbin”, “Nebin”, “Kitabın” sorularıdır sana; Şeriat devleti kurup sopayla insanları hidayete eriştirip eriştirmediğin değil!.

“Biz isteseydik tüm insanlara hidayet ederdik” veya “... Sen onlar üzere zorlayıcı değilsin” âyetlerini iyi düşünmek gerek!..

Konu çok daha geniş, ama sıkmamak için kısa kesmek lazım...

Prensibimizi Rasûlullah koymuş:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; sevdirin, nefret ettirmeyin!..”

Allah kolaylaştıra...

AHMED HULÛSİ
21 Ocak 2006
North Carolina, USA
  #27720  
Alt 29.01.2006, 19:54
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard demek istedigi su:

hadisler uydurma inanma.. alimlere güvenme, sadece kendi kafani kullan..

ardindan enes gibi diger dinleride okuyup uygulamalisin.

ama dinini degistirirsen daha cok sevinebilirlermi bilemiyorum :O)


kac sefer cevabini aldilar, hep ayni seyi bir kac ay sonra tekrar ediyorlar :O)
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu