| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#211
|
||||
|
||||
![]() Bilindiği gibi mübarek Ramazan ayı 27 Ekim Pazartesi günü başlıyor. Pazarı pazartesiye bağlayan gece SAHUR"a kalkılacak. Bu konuda birkaç makale göndermek istiyorum.
Oruç, yalnız aç ve susuz kalmak değildir. Bir hayvanı veya inanmayan bir kimseyi bir odaya hapsedip aç, susuz bırakmakla oruç tutturulmuş olmaz. Orucun, sabır, şükür, nefis terbiyesi gibi diğer ibadetlerle irtibatı vardır. Onun için hadis-i şerifte, "Her şeyin bir kapısı vardır. İbadetlerin kapısı ise oruçtur" buyuruldu. (İ. Mübarek) Sinir sistemimizin vücuttaki yeri çok mühimdir. Dil sinirleri felç olan konuşamaz. Bacaktaki sinirler felç olursa, insan yürüyemez. Sinirimizin bozulması nispetinde hayatımız, az veya çok tehlike içindedir. Siniri bozuk kimse, huzursuz olur, sabredemez. Cemiyetteki kavgaların, cinayetlerin çoğu sinirli olmaktan, sabredememekten ileri gelmektedir. " Oruç sabrın, sabır da imanın yarısıdır" hadis-i şerifi oruç tutanın sabırlı olduğunu bildirmektedir. (Ebu Nuaym) VÜCUDUN ZEKATI Böylece orucun imandan da olduğu görülmektedir. İmanlı olan da, imanının kuvvetine göre suç ve günah işlemez. Sinirine hakim olur. Her şeyin bir zekatı vardır. Vücudun zekatı ise açlıktır. Oruç tutarak aç kalanın arzuları kırıldığı için sabretmesi kolay olur. Oruç tutan aç durur. Aç durmak iyidir: Aç duranın basireti açılır. Anlayış kabiliyeti artar. Hadis-i şerifte,"Aç duranın idraki artar, zekası açılır" ve "Tefekkür, ibadetin yarısı, az yemek ise tamamıdır" buyurulmuştur. (İ. Gazali) ÇOK YİMEK Çok yiyen çok uyur, çok uyuyanın da ömrü boşa geçmiş olur. Çok yiyen sarhoş gibi olur, dimağı yorgunlaşır. Zekası, zihni dumura uğrar. Açlık, kalbde incelik doğurur. Hadis-i şerifte, "Az yiyenin içi nurla dolar ve Allahü teâlâ, az yiyip içen ve bedeni hafif olan mümini sever" buyuruldu. (Deylemi) Açlıkta arzular kırılır, nefsimiz uysallaşır, serkeşliği kalkar. Çok yemek, gafleti doğurur. Azgın bir atı zaptetmek zor olduğu gibi, çok yedirmekle azan nefsi zaptetmek de zordur. Açlıkla terbiyesi kolaylaşır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: "İnsan kalbi tarladaki ekin, yemek ise yağmur gibidir. Fazla su ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda da kalbi öldürür." [İ. Gazali] Her zaman tok olan şefkatsiz ve merhametsiz olur. Tok, acın halini bilmez. Çok yiyen sert ve katı kalbli olur. Hadis-i şerifte, "Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!" buyuruldu. (İ. Gazali) Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mani olur. Hadis-i şerifte, "Açlık ve susuzlukla nefisle cihad etmek, Allah yolunda cihad gibidir" buyuruldu. (İ. Gazali) Çok yiyen çok su içer. Çok su içen çok uyur. Çok uyuyanın ömrü uyku ile geçtiği için dünya ve ahiret kazancına mani olur. Demek ki açlık, sinirleri uyanık, zinde tutar. Fazla tokluk ahmaklığa yol açar. Okuduğunu ezberlemesi ve hatırında tutması zor olur. Hadis-i şerifte, "Hergün bir defa yemek yemek itidaldir" buyuruldu. (Beyheki) İki günde üç defa yemek yemenin normal olduğu bildirilmiştir. Hastalıkların çoğu çok yemekten ileri gelir. Hadis-i şerifte, "Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır" buyuruldu. (Dare Kutni) Az yiyenin vücudu sıhhatli olur. Hadis-i şerifte, "Oruç tutan sağlıklı olur" buyuruldu. (Taberani) Çok yiyende acıma hissi azalır. Arzuları artar, harama dalar. Gayri meşru arzuları harekete geçiren yolları tıkamak gerekir. Açlık şeytanın yolunu tıkar. Hadis-i şerifte, "Şeytan, damardaki kan gibi, vücutta dolaşır, açlık ile yolunu daraltın" buyuruldu. (İhya) Bundan sonraki makale ise Ramazan ayının fazileti ile ilgili olacak. |
#212
|
||||
|
||||
![]() ... Die Zukunft Afghanistans und der Plan zur Errichtung einer demokratischen Verfassung auf islamischen Pfeilern..... nachzulesen in der Telepolis Online:
<a href="redirect.jsp?url=http://www.heise.de/tp/deutsch/special/ost/15894/1.html" target="_blank">http://www.heise.de/tp/deutsch/special/ost/15894/1.html</a> |
#213
|
|||
|
|||
![]() Islam ist Tot!
|
#214
|
||||
|
||||
![]() Bilindiği gibi, 26-27 Ekim gecesi sahura kalkıyor ve PAZARTESİ günü oruçlu oluyoruz inş.
Bazı cahiller, "Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen bir kimse, boşuna oruç tutmamalı" diyorlar. Bu, söz dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hasıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Fakat ahirette niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur. Hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkanı olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: "Bütün günahlara tövbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tövbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tövbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı." "ORUÇ TUTMA" DEMEMELİ Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemli ise de, bir kimseye namaz kılmadığı için, "oruç da tutma" denmez. Aksine, "Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme" denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar. Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse, ona, "Diğerlerini bırakmadığına göre bu günaha da devam et" denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa o kadar iyi olur. Allah"tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i şerifte, "Ömründe bir defa Allah"ı anan veya O"ndan korkan Müslüman, cehennemden çıkar" buyuruldu. (Tirmizi) Günah işleyen, oruç tutuyor veya zekat veriyorsa, Aman bunları bari bırakma" demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber efendimiz, "Allah"ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin" buyurdu. (Buhari) |
#215
|
||||
|
||||
![]() Bir genç, Peygamber efendimize, "Şu üç günahı bırakamıyorum" dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah efendimiz, "Bu üç günahtan yalanı benim için bırak" buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, "Bu günahları işleyip Resulullahın karşısına çıkınca, "Ben işlemedim" desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır" diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçip salihlerden oldu.
UTANMAK İMANDANDIR İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayâdandır. Hayâ da imandandır. Günah gizlenmezse, fasıklar bundan cesaret alır. "Falanca günah işliyor. Ben de işlesem ne çıkar?" diyebilirler. Falancalar şunu bunu yapıyor, onlara günah değil de bize mi günah diyebilirler. Buna sebep olmamalı. Her ne kadar bazı sapıklar, "günah işleyen, mesela namaz kılmayan kâfir olur" diyorlarsa da, günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Cebrail aleyhisselam, "Ümmetine müjde ver ki, müşrik olarak ölmeyen Cennete girer" dedi. Ben, "Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer" diye üç defa sordum. Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer" dedi. Daha sonra, "İçki içse de, yine sonunda Cennete girer" dedi." [Buhari] [Ancak bu günahların cezaları çekildikten sonra cennete girilir.] Bu Ehl-i sünnet itikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır ve insanı küfre sürükleyip ebedi Cehennemde kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah"ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir âlim iken, bir günah yüzünden kâfir oldu. Günah işleyen hemen tövbe etmelidir! (K. Saadet) |
#216
|
|||
|
|||
![]() Endlich hat dies mal einer zu Wort genommen. Islamiyetin ve diger dinlerinde temeli hosgörü olmalidir. Biz hic bir insanin icini bilemeyiz. Bunu anca yüce Rabbimiz bilir. Bundan dolayi hic kimseye sen cehennemliksin bile dememiliyiz. Hele hele islamin Sartlarindan olan Oruc tutmayi yasaklamamaliyiz. Bu zaten bizim görevimiz degil. O kisiye nasil oruc tutullur, ne iyi ne kötü diyin, ama herkesin yaptigi sonucta yine kendine kalmis. "Le küm dini küm velliye din" (senin inancin sana benimki bana)
|
#217
|
||||
|
||||
![]() Bilindiği gibi, 3 gün sonra (yani 27 Ekim Pazartesi günü), ?ayların sultanı? olarak bilinen Ramazân-ı şerif ayı başlayacaktır.
Sevgili Peygamberimiz, üç ayların ilki olan Receb-i şerifin başında: ?Ey Allah?ım! Receb ve Şa?bân aylarında bizim için bereket kıl (yani bu ayları bizim için bereketli eyle); bizi Ramazân ayına da kavuştur? diye duâ buyururlardı. Malum, İslâmın beş şartından biri de, mübârek Ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: ?Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmağı farz bilir (vazife bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.? Zâten ?Ramazân? kelimesi de, ?yanmak? demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. Demek ki orucun müjdelenen faydalarına kavuşabilmek için, bu ibâdetin Allah?ın emri olduğuna inanmak ve sevâp beklemek lâzımdır. Şeytanlar bağlanır... Ebû Hüreyre?nin anlattığına göre: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: ?Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.? Aşere-i mübeşşere?den (Cennet ile müjdelenen 10 büyük sahâbîden biri olan) Ebu Ubeyde bin Cerrâh (radıyallahü anh)?ın şu hikmetli sözünü, bu ayda daha çok hatırlamaya çalışalım: O, vefât etmeden önce: ?Namaz kılınız, Ramazân orucunu tutunuz, zekâtınızı veriniz, hac ve umre yapınız. Dünyâ sizi aldatmasın. Allahü teâlâ ölümü yarattı. Herkes ölecektir? buyurmuştur. Peygamberimiz Şabân ayının son günündeki bir hutbede buyurdu ki:?Ey müslümânlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece (Kadir Gecesi), bin aydan (daha) hayırlıdır, faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, oruçluya iftar verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevâp verilir.? |
#218
|
||||
|
||||
![]() Dört şeyi çok yapınız!
Eshâb-ı Kirâm, "Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftâr verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz". Resûlullah efendimiz buyurdu ki: ?Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız su ile orucunu açtırana da, biraz süt ikrâm edene de, bu sevâp verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emirleri altında olanların (meselâ işçi, memur, asker ve talebenin) vazifelerini hafifletenleri (meselâ patronları, âmirleri, kumandanları ve müdürleri), Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda şu dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar: Kelime-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. Diğer ikisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allâhü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O"na sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır.? Bir başka hadis-i şerifte buyuruldu ki: ?Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazân-ı şerifte beş şey ihsân eder ki, bunları hiçbir Peygambere vermemiştir: 1. Ramazânın birinci gecesi, Allahü teâlâ mü?minlere rahmet eder. Rahmet ile baktığı kuluna hiç azâb etmez. 2. İftâr zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya her kokudan daha güzel gelir. 3. Melekler, Ramazânın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların affolmaları için duâ ederler. 4. Allahü teâlâ, oruç tutanlara, âhirette vermek için, Ramazân-ı şerifte Cennet?te yer tayin eder. 5. Ramazân-ı şerifin son günü, oruç tutan mü?minlerin hepsini affeder.? |
#219
|
|||
|
|||
![]() ...ve aradíklarí su
allah azap cekme ve ona göre davranma nimetini bile üzerimizden kaldírmístír. duyan, hisseden, beyin sancísí ceken insanlar hesabína bu acísízlík acísínín derecesini hayal edebilir misiniz? ístírapsízlígín bu kertesi, ístírapsízlík ístírabínín bu derecesi hangi hayale sígabílír? felaket tablosunun cizgilerini parmak hesabiyle tekrarlamaya ve kücük kareler icinde tek tek göstermeye ne lüzum var!.. zaten o da kaníksanmís ve her dikkat ve ihtara sírt cevrilmistir. söylenecek söz su kadarcík: (bütün bunlarí bir vahide irca edip (bir de toplayíp) her seyi o vahide carpmanín ve kurtulusa ne kadar imkan kalmíssa ona göre son bir hamleye girismenin saati calíyor.) bu vahid nedir?.. bu vahid, istiklal harbiyle bizi yoktan var ettikleri iddiasínda olanlarín nihayet (var)dan (yok)a cevirdikleri gercegidir. bu gercek cumhuriyet devri boyunca gide gide, nihayet ucurum noktasíní 1960 da buldugumuz, ucurumun dibine de 1980 de vardígímíz hakikati... nasil tanzimat-i hayriyye isimli tanzimat-i serriye basínda ne maymunlasma, ne de insanlasma, yani ne küfür, ne de islam cephesinde derinligine tek tefekkür cehdi ve hamlesi yoksa, bugün de ne sol, ne de sag cephede hadiselerin mihrak noktasíní gösterici bir (diyalektik) mevcut degildir. 19uncu asír tanzimat maymunlarínín 20inci asír örnegi, solcu goriller, nasil ve ne yüzden meydana geldiklerinin hesabíndan uzak yasarken, sagcí gecinenler de dillerine doladíklarí cevhersiz bir milliyetcilik posasí icinde davalaríní temele oturtmaktan acizdirler. kafasí isleyen bir solcu meydana cíksa da haykírsa: (efendiler! elli küsür yíldír ruhumuzu susuz bíraktíníz! eger bizi; selamet ve adalet yolunu komünizma ve materyalizmada aradígímíz icin su yerine gaz icmekle suclandíríyorsaníz, suyu gösterin de kana kana icelim!) ...cevap verebilirler mi? ama biz cevap verebiliriz. komünistin mevcut olmayan aklí ve mevcut olmayan kafasína bir an icin yakístírdígímíz yaman suale bizde cevap hazírdír: (hayat pínarí islamiyettir ve sizi susuz bírakíp yerine gaz icmeye mecbur kílmís olanlar, iste, bu pínarí kurutan taklitci küfür ve sahte iman yobazlarídír!) ...muhakkak ki, komünizma ve materyalizma batílín son model sistemidir. sistem olmaya sistem... islam ise hakkín ezeli ve ebedi sistemi... sistemin de üstünde sistem; sistemlerin sistemi... bir sistem ancak mukabil ve mütekamil bir sistemle iptal edilebilir. bu bakímdan (metafizik) temeli olmayan ve insan ruhunu doldurucu bir inanís cehdinden yoksun bulunan hicbir davranís komünizmaya karsí cíkamaz. bilhassa, topyekün insanlígí kusatící olmak kíymetinden mahrum ve beyaz, siyah, kírmízí írk ve ayríca zengin, fakir, kuvvetli, aciz milletler darlígí icinde mahpus hicbir dünya görüsü komünizmanín karsísínda tutunamaz. onu, insanlígín ve insan cemiyetlerinin bugünkü hastalíklariyle beraber ancak din capínda bir inanís yenebilir. sistemlerin sistemi olan din, bu hükmün dísíndaki, vadeleri tam 1400 yil evvel doldurulmus, damarlarí ve kaynaklarí büsbütün kurutulmus bulunan öbür dinler önünde ezelden ebede köprü kurucu ve dünya ile ötesinin hesabíní verici islamiyettir. iste kaba softa ve ham yobaz elinde 3-5 asírdír hayatiyet ve harekiyetini kaybeden islam, icten bir fískírísla kendi zatíní ihya ve insanlíga teklif edecegi yerde, tanzimattan beri mankafa liberalizma ve kapitalizma aleminin ürettigi, insandan maymuna gecme sefil kafalar yüzünden akísíní büsbütün kaybetmis, cumhuriyet devrinden sonra ise ayní batí aleminin körü körüne bir cesaretle kopya edilmesi neticesinde kurutulduguna sahit olmustur. bu yüzdendir ki, minare gölgesiyle davul tozu karísímíndan baska bir sey olmayan devrim dedikleri altíok recetesi, batíl tarafíndan bile ideolocya olmak haysiyetine ulasamamís, dipsiz bir bosluk getirmis, ürettigi ve türettigi nesillerin beyinlerindeki (girdi-cíktí)larí ütülemis ve meydana hazmi ve tenasüli cihazlardan baska bir uzvu islemez, dilsiz, beyinsiz, cilesiz, ürpertisiz, hamlesiz bir soy cíkmístír. komünizma, devrim dedikleri devrilmenin bu ifadesinde kendisi icin en verimli fideligi bulmustur. simdi büsbütün silinip giden ve yalníz nebati ve hayvani faaliyet icinde hadim edilmis bir kalabalíktan ibaret kalan altíok nesli, düsünür gibi olanlariyle sola sapmaktan baska care bulamamístír. bu vaziyette meydan yeri islam cephesinin yeni gencligi ile basílacak ve tevhid bayragí göndere asílacakken, geberen mikroplar yerine geberten basiller her tarafí sarmís; ve iste, suyu arayanlarín su yerine gaz icme devri acílmístír. tam 44 yíl önce baslayan (agac mecmuasí) kalem ve dava faaliyetimiz ve 37 yíllík büyük dogu mücadelemiz, eski bir tesbihimizle küfür cumudiyesini hohlaya hohlaya erittikten sonra, simdi din adína salíncakta kolan vuran eski kacaklar yüzünden ortalígín camura dönmesine sahit oldu. ve bir taraftan olmaya ve olgunlasmaya baslayan yeni islam gencligi emrine gecmesi beklenen meydan yeri, bu yüzden komünistlere acílmaya basladí. bütün bunlar 1960 kazanínda pisip bu kazanín 1968 sularínda kaynamaya baslamasiyle meydana geldi. bu arada aziz ve münezzeh davamízí siyasi parti halinde aksiyon planína dökmeye kalkísíp istikbale ait büyük ve heybetli zuhuru maskaralastíran tesebbüsler basta olmak üzere bütün yeltenisler, bazí seyh müsveddeleri etrafínda halkalaníslar, türlü derneklesmeler, ilham ve hayatiyetini bizden alírken, bizim düsük cocuklarímíz olmaktan ileriye gecemedi. islam bir tarafiyle en kolay ve ezbercilik mevzuu, bir tarafiyle de en cetin ve hakketme isi, iki cephe arzeder. bunlar kolayda kaldílar. (*) hazin hikayesini (rapor)larda okumus olmaníz gereken bu tecellilere mukabil, büyük dogu davasí hicbir zaman asliyet ve asaletini yitirmedi ve asagída camurlu yagmur yagarken, bulutlar üstündeki günes mahiyetini korumayí bildi. derhal bir tasfiye ve sahtekarlaríní teshir faaliyetine giristi ve cürüklerini tek tek ayíklayíp iskartaya cíkardí. böylece is kaldí, en ince ve titiz sartlariyle yeni zuhura... necip fazíl kísakürek türk-islam alemine sonsuz sevgi, saygí ve en derin muhabbetlerimle, vesselam... (*) üstad, kötü tarafiyle (msp) ve devsirmelerini, iyi tarafiyle de saf fakat bir okadar ahmak müslümanlari kastediyor. |
#220
|
|||
|
|||
![]() MÜSLÜMAN KARDESLER .... !
bir imsakiye net de nerde bulabilirim? |