Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #18681  
Alt 31.05.2005, 17:18
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard Günahkardir

Yani kafir olmaz asla.
Bu ayni alkol kullanan müslüman gibidir.

Ikiside haram isler ve günahkar olurlar.
  #18682  
Alt 31.05.2005, 17:19
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard Ne uydurmasi ?? o.T.

ohne Text
  #18683  
Alt 31.05.2005, 17:24
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Türkler Cumhiriyetlen Birlikte Dahada

Salaklasti eskiden hertürlü bilime önem veren Osmanli simdilerde Universteleri payonlara benzetti.

Parasi olan diplomayi aliyor uni bahcelerinde kitab okuyacaklarina ask yapmayi tercih ediyorlar.

Teknolojileri yok ciklek atlet heykel don yaparak sanayi gelistirdiklerini millete yutturmaya calisiyorlar.

Ormanlari yok edib Aids li avrupalilari denizlerimize sokuyor ve cevreyi kirletiyorlar.

Cimcek kirmenjii düsmanlari Osmanli düsmanlari eyvallahh eyvallahhh cilar basima gine toblanir. hahahahaha

Ama isin aci tarafi gercekleri görmeyip baskasinin yaptiklarini sanki kendileri yapmis gibi bizlere satmalaridir.

Neyse birazda teyibi acip dans edeyim eyvallah sehim eyvallah türküsünü aciyorum.......
  #18684  
Alt 31.05.2005, 17:28
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sana birse sorcim

sadece bir yöne dogru konusuyorsun hic Meseb düsmanlarini elestirmiyorsun??????

hangi Cemmattensin berlin efendi.

1993 te kaplancilarin camisine giderdim arasira hutbede hoca oturup kalkana kadar beton kemal ve daha nice sözlerlen tc rejimini elestirirdi.

simdi ikiye bölünmüsler bir gurubu Yanliz Kuran diyor diyer gurubta hemen hemen ayni yolu izliyor

sen hangi guruba mensupsun ben fazla kaplandan maplandan birsey beklemiyorum ve onun Halife olmasinada karsiyim fazla bilgileride yok

halife olacak birisi varsa bu dini büyüklerimiz secer ve kim daha bilgiliyse o olur kanatindeyim
  #18685  
Alt 31.05.2005, 17:30
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard İbn Sina ve avrupalilara bilim dagi

İbn Sina

İbni Sina (979-1037), Avrupa?da Avicenna adıyla bilinir; devrinin en büyük hekimi ve filozofuydu. İran?da, Buhara?da doğdu. Farklı birçok alanda yaklaşık 270 kitap yazdı; son derece bilgili ve çok yönlü bir innsandı. Daha 16 yaşındayken tıpla ilgili çalışmalar yapmaktaydı. Yaşamının değişik dönemlerinde kanun adamlığı ve öğretmenlik yaptı. Ayrıca politikayla da ilgilendi,İran hükümdarlarının danışmanı oldu. Ölümü,kolikten (karın bölgesi iltihabından) olmuştur;ama zehirlenmiş olabileceği konusunda da kuşkular vardır.

İbni Sina tıpla ilgili dev bir kitap olan Kanun?u yazdı Bu kitap Avrupa?da tıp öğretimini 17. yy?a dek etkiledi.İslam yasaları insan vücudunun kesilip parçalanmasını yasakladı için kitap daha çok hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilaçların hazırlanışından söz ediyorddu. İbni Sina ?nın başka bir büyük çalışması da Şifa başlıklı,felsefeden,matematik ve fiziğie kadar çok geniş bir alana uzanan büyük bir ansiklopediydi.

(Struan Reid- Patricia Fara, Bilim adamları,TÜBİTAK,5. basım s:10)

Halk arasında Ebu Ali Sina diye efsanevi kişiliği çok yayılmış olan büyük filozof 980"de Buhara yakınlarında Harmesine kasabasında doğdu.Babası Sina bin Abdullah, Buharalıdır. Sina bin Abdullah, Samani hükümdarı Nuh?un katipliği ile devlet hizmetine girmiş, Harmisen dolaylarında Afşana kasabasında mal müdürlüğü yaparken orada ölmüş ve oğlu İbn Sina, Harmisen?de doğmuştur. Filozof, önce babasının terbiyesi altında yetişti. Sonra Natıli adında bir fakihten dini ilkeleri öğrendi. İsmail Zahid ona mantık, Öklides geometrisi ve Mecesti diye ünlü olan Batlamyus?un Almageste tercümesini okuttu. Bu öğrenim az sonra İbn Sina?nın özel çalışmalarıyla tamamlandı. Eski Yunan düşünürlerini özellikle Aristo?nun bütün tüm tercüme ve şerhlerini okudu. Düşünmeye son derece dalmış ve babasının kütüphanesinde etrafını unutmluştu. Babasının Batıni olma olasılığı vardır. Çünük kütüphanesinde Batıniliğe ilişkin çok sayıda eser okuduğunu söyler. Kültüründe İhvan-üs-safa risalelerinin büyük rolü oldu (s: 190). En sonra Ebu Mansur Hasan Kameri ve Yahya bin İsa adlı iki kişiden tıp öğrendi.Yaşamında bu öğrenim en etkilisi oldu.Bu dönemde İbn Heysem,İbn Rıdvan gibi Yunan bilimen yeni unsarla ekleyen İslam bilginleriyle tanıştı ve genç yaşta esr yazmaya başladı.Aristo metafiziğini çok karışık uluyordu.Doğgaya ilişkin düşünceleri onu Aristo?dan uzaklaştırıyordu.Bir gün çarşıda bulduğu Farabi?nin El-İbane?si Aristo?yu anlamasına ve doğa felsefesiyle Aristo felsefesini uzlaştırmasına sebep oldu. Bu sırada yine Farabi?nin Talim-üs-sani ?sini okuma fırsatını buldu. Ana kitaplarının birçok bilgisini buradan almıştır. Hatta Nuh?un Kütühnasi yandığı zaman İbn Sina?nın bunu Farabi?yi unutturmak için kasten yaptığı bile rivayet edilmiş;ama bu rivayet pek olası görünmüyor.İbn Sina, babası gibi Samani hükümdarının hizmetine girdi. Onun kütüphane memurluğunu yaptı. Sonra vezirlik derecesine kadar yükseldi. Bazı yazıları ve sefahata düşkünlüğü yüzünden hükümdarın gözündün düştü. Önce ?nefy?, sonra hapsedildi. Bunun için eserlerinden çoğunu yollarda, hapishanelerde ve çok zor koşullar altında yazdı.Bu gezilerinden birinde eşyası eşkiyalar tarafından zaptedildiği için bir eserini ezberden yeniden yazdı. 1037"de Hemedan?da kulunç hastalığından öldü.

Çok küçük yaşta yazmaya başlayan İbn Sina?nın pek çok eseri vardı. Şifa, onun ansiklopedik tarzda yazdığı, Meşşai felsefesinin sistematik eseridir. Burada mantık ve matematikten başlayarak bütün doğa bilimlerinden metafiziğe kadar gider. İbn Sina bu en kapsamlı eserini sonradan kısaltarak üç küçük cilt halinde Necat?ı yazdı. Daha sonra Necat?ı da kısaltarak ve zamanla gelişen düşüncelirini ekleyerk düzelterek İşarat ve tenbihat adlı, en düzenli ve en mükemmel eserini yazdı. Hayatın son eserlerinden olan İşarat?ta temel düşüncelerini özetlemekte,itirazlara yanıtlar vermekte ve eski düşüncelerinden hangi noktalarda ayrıldığıını açıklamaktadır. İbn Sina ?nın bu tür kitaplarından ilki Hikmet-i aruziye, gençlik eseridir. Fikirleri yeni gelişmeye başlarken yazdığı bir eserdir bu. Son eseri de Hikmet-i Meşrikiye?dir. Burada bütün düşüncelerini sayıp dökmüştür.

İslam dünyasında Eşşeyhürreis diye tanınan filozofun ikinci kısım kitaplarına gelince,bunlar çeşitli felsefe sorunlarına ilişkindi. En önemlisi hikmet ve tabiata ilişkin dokuz risalenin bulunduğu Hikmet ve Tabiata Dair Dokuz Risale(Tis?a resail fi?l-hikmet-i ve?t-tabiiyat ) adlı eseridir. Bu kitabın ilk cildi olan Hikmet Kaynakları (Uyun-ül-hikme) doğa felsefesi açısından çok önemlidir. Bundan başka İbn Sina?nın psikolojiye,mantığa ve tasavvufa ilişkin eserleri vardır. tasavvufi eserlerinden bazılarını roman tarzında yazmıştır. İslam tarihinde felsefi roman şeklini ilk deneyen düşünür İbn Sina?dır. Bu tarz sonra Endülüs filozofları aracılığıyla Batı?ya geçmiştir(s:191).

İbn Sina?nı tıpla ilgili bir çok eseri vardır. Bu konudaki en ünlü eseri Kitab-ül-kanun fi?-t-tıb ?dır. Kısaca Kanun diye bilinen bu eser, bütün Doğu ve Batı ortaçağında klasik olmuştur. Batı tıbbı, kanun?dan öğrendi.İbn Sina, İbn baytar, İbn Rıdvan ve İbn Zühr gibi doğrudan doğruya bilimsel gözlem ve araşştırma yapan bir kimse değildi. Fakat mevcut gözlem ve araştırmaları çok iyi düszenlemiş ve açıklamıştır. Bu büyük yapıtın yararı kadar zararı da olmuştur. Bu kesin düzenleme, ?her şey kitapta vardır? anlayışına yol açmış ve araştırmaların gelişmesini önlemiştir.Osmanlılarda bile onun eserinin okunmasıyla yetinilmiş hatta Kanun?un çevirisi Mustafa bin Ahmet tarafından Batı tıbbının geliştiği bir devirde-çok geç olarak- yapılmıştır.

İbn Sina?da ampirizmle rasyonalizm bir bütün oluşturmaktadır. batıda Saint Thomas, skolastiği ne derecede temsil etmektteyse Doğu?da İbn Sina onu o derece temsil etmektedir. Skolastiğe,tecrübeye önem vermiyor diye yapılan hücumlar bu bakımdan yerinde değildir. Tam tersine skolastik tecrübe ile akıl bütünlüğüne dayanır. Onun hatası henüz çok zayıf olan bir ilimn hizmetinhde aklı kullanmasındandır. Orada aklın eleştirici rolüne hiç kımet verilmemiştir. Skolastikten gerçek kurtuluş ancak akılla tecrübe arasındaki bu erken evliliğin bozulmasından sonra başlar ki o da Doğu?da Gazali ve Batıda Guillaume d?Occam ile oluşmuştur. Akıl ancak tecrübeye karşı eleştirici rolünü aldıktan sonradır ki,felsefi zihniyet gelişmiştir.

İbn Sina akıl ve tecrübe bütünlüğünü Razi ve Farabi felsefelerini birleştirerek yapıyor. Bu amprist-rasyonalizst bütünden derece derece irrasyonalizme yükselir. Bu sistemin gelişimi İslam felsefesi tabiriyle meşşailikten işrakiliğe doğrudur. bunun için İbn sina meşşai felsefesini son haddine getirmiş ve işraki glsegfesine zemen hazırlamıştır diyebiliriz.Gerçi bu eğilim Farabi?de de görülür. Fakat ondaki tasavvuf eğiliminden başka bir şey değildir: Allah zuhurunun şiddetinden dolayı batındır. O akılla bilinemez, ancak tasavuufu vecitle nüfuz edilebilir demekle asıl felsefesinin mantıkçı-rasyonalist karakterini değiştirmiyordu. Oysa İbn Sina?da bu, sistematik ve metafizik bir yükseliştir. Rasyonalizm onda derece derece panteizme ulaşmıştır.


<a href="redirect.jsp?url=http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13" target="_blank">http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13</a>
  #18686  
Alt 31.05.2005, 17:32
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard pssst...

ALLAHA inanan herkes cennete girecektir. Ama Allaha gercekten inaniyormuyuz onu sadece Allah bilir. Ve bizde ancak Mahserde ögreniriz.

Gelelim Peygamberimiz Muhammed (sav.) den önce gelen insanlar icin. Onlarada peygamberler ve kitaplar gönderilmistir. Onlar kendilerine gönderilen Peygamberlere ve kitaplara iman etmislerse su an Cennettedirler.

Allahu teala niye peygamberler ve kitaplar göndermistir ? Önemli olan soru budur!
Kurani Kerimden önce gelen kitaplarin tümünü insanlar degistirmislerdir. Niyemi yapmisler? Onlarin cikarlarina ters düstügü icin degistirmislerdir. Ayni günümüzdeki reformcular misali iste.

Kurani kerim peygamber efendimizin zamanindaki gibi taze ve orginal halindedir. Ama tabiiki bazen görüyoruz. Bir kisim insanlar cikar ugruna Kurani degistirme niyetindedir. Isim vermeye gerek yok.

Benim saysen tavsiye ettigim: Elmali Meal ve tevsirdir. Tabiiki saglam olan diyer mealer (tevsirler) vardir ama bu ikisi quasi ein Standardir !!
  #18687  
Alt 31.05.2005, 17:37
Benutzerbild von donpepelino
donpepelino donpepelino ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Nasirüddin Tusi (1201-1274)

Dahada cok önem veriyordu.

Nasirüddin Tusi (1201-1274)

Asıl adı Ebu Cafer Mehmed bin Hasan ?dır. İslam bilgelerinin en ünlülerindendir. Aynı zamanda büyük bir matematikçidir. Horasan?da Tus şehrinde doğdu. Sonra gelenler arasında Allame veya Hoca Nasireddin Tusi ünüyle bilinir. Gençliğinde Kemalleddin bin Yunus Musuli, Muiniddin Salim bin Bedrian mısri gibi dönemin ünlü ustalarından ders aldı. Kühistan?a giderek orada bir süre vali Nasireddin Ebu?l-Feth b. Mansur?un yanında oturdu. Nasirinin Ahlakı adlı eserini bu kişi için yazdı. Söylentiye göre bir aralık Halife El-Mutasım zamanıda Bağdat?a gelmiş ve hatta bu halifeye Tecrid-ül-akaid adlı ünlü esirini sunmuştur.

Kühistan?da bulunduğu sırada nasireddin, halifeye bir övgü yazarak gönderdi. Fakat bunu öğrenen halifenin veziri İbn Alkami, Tusi?nin kendisine zarar vermesinden korkarak Kühistan egemenine bir mektup gönderdi ve onun İsmaili hükümdarı Alaeddin Mehmed?e teslim edilerek Almot kalesine hapsettirilmesine sebep oldu. Tusi, Hülagu?nun Almot kalesini zaptedeceği zamana dek (1247) orada mahpus kaldı.

Tusi, mahpusluk zamanını boş geçirmedi ve matemetiğe ilişkin eserelerinin çoğunu hapishanede yazdı. Ancak ilimdeki ünü her tarafa yayıldığı için Hülagu kendisini kurtararak danışmanlığına (müşavirliğe ) aldı ve uzun süre onun görüşlerine güvenerek yanından yarmadı. Hülagu?nun 1258"da Irak üzerine yaptığı seferde Tusi de onun yanındaydı. Söylentiye göre Hülagu?yu İstanbul (Konstantiniyye) üzerine yapacağı seferden vazgeçirerek Bağdat?a yönlendiren ve Abbasi halifeliğine son vermeye teşvik eden oydu. Fakat bunun doğruluğunu destekyleyecek kanıtlar yoktur. Ancak şurası kesindir ki, Hülagu?nun yanında itibarı çok büyüktü. Zaptettiği tüm memleklerde evkaf işini Tusi?ye bırakmıştı.

Nasireddin bu nüfuzundan yararlanarak Bağdat?ta bulunduğu sırada eğitim için Hülagu?ya pek çok evkaf ve hayrat yaptırdı ve buradan Azerbaycan?da Meraga kentinde 1258"de bir gözlemevi ve kütüphane kurdurdu. Sonradan Hülagu?nun oğlu Abaka Han zamanında gözlem aletlerinin mükemmelliği ve gözlemcilerin hünerliliği ile ünlenen gözlemevi buydu. Tusi, bu gözlemevine bitişik olan kütüphanede-rivayete göre- dört yüz bin cildi bulan bir kütüphane toplamış ve her taraftan ilim ve fen adamları çağırtmıştı. Bu arada Müeyyed-iddin Arazi?yi, Fahreddin Maragi?yi, Muhyiddin Mağribi?yi davet etti.

Nasireddin 1274 yılında öldü. Bağdat?ta İmam Musa Kazım türbesine gömüldü. Yaşamını hep inceleme ve araştırma ile geçirmiş olan Tusi fizik,ahlak,felsefe, biyoloji ve özellikle matematiğe ilişkin Arapça ve Farsça pek çok eser bırakmıştır. Matematiğin çeşitli bölümlerine ilişkin eserlerinden başka Zeyc-i- İlhani, Zeyc Şahi, Tezkere-i hayat?ı vardır.?

(H. Ziya Ülken, İ. Düşüncesi, s: 264 )

Nasirüddin Tusi

Tarihte bazı kentler genellikle kültürün, özellikle bilimin geliştiği merkezler olarak ünlenir. Bu kentlerden biri de Meraga?dır. Meraga?nın böyle bir üne kavuşmasında Moğol Hükümdarı Hulagu ile bilim adamı Nasirüddin Tusi büyük rol oynamıştır.

Tusi, 1201"de Tus kentinde doğdu. Kendini astronomi alanında yetiştirdi. İsmaililer tarafından Alemut kalesine kaçırıldı ve bir süre orada tutuldu. Hulagu,1256 yılında burayı zaptetti ve Tusiyi kurtardı, kendisen vezir yaptı. ?Meraga?da çağını aşan bir gözlemevi kurdu. Burada son derece ayşarılı gözlem araçları yaptırdı. Batı?da bu ayarda bir gözlemevinin kurulması için 16. yy?ı beklemek gerekmektedir.. dakik gözlemler yapılmış ve Tui bu gözlemlere dayanarak bir astronomi kitabı yazmıştır. O, Batlamyus?un Dünya merkezli sistemini eleştirmiş, hatalarını ortaya koymuş, yine Dünya merkezli başka bir sistemin planını vermiştir. Bu sistem bayşarılı olamamış, ancak Kopernik?e giden yolu açmıştır.?

Tusi, geometri alanında özellikle Öklid?in beşinci (paralel) teoremini kanıtlamaya çalışmış; ama bunu kanıtlayamamıştır.Bu çabası boşuna olmamış, ama önermernin ne olduğunu aydınlığa çıkmasını sağladığı gibi Öklid dışı geometrinin kurulmasın a zemin hazırlamıştır.

Trigonometri alanındaki çalışmaları da şöyle özetlenebilir: Esi Yunanda açılar kirişlerle ölçülmeye başlandığında trigonometride büyük gelişmeler olmuştu. Yunan?da kirişlere ilişkin her şey söylenmiş, gerekli katkılar yapılmıştı. Bu alanhda yeni bir atılım gerekiyordu. Bu aılım, İslam Dünya?sında gerçekleşmiş ve açılar sinüs, kosinüs, sekant, kosekant, tanjant, kotanjant gibi trigonometrik fonksiyonlarla ölçülmeye başlanmıştır(Bilim Tarihi, Doruk y:s:57)

Moğolların Horasan ve İrana?a girmeleri Cengiz?in torunu Hülagu Han zamanında oldu. O bu ülkeleri yerle bir etti. Yaptığı biricik güzel şey Alamut?taki Haşşaşin kalesini-Bağdat?ı yıkmadan önce- yıkmasıydı! Şeyhül Cebel?e karşı kendisine yardım göndermesi için Halifeye haber yolladığı rivayet edilir. Fakat Halife?nin kuvvetleri yoktur. Irak Selçuklu hükümdarları da çok ürkek davranır. Bu zamanlarda birçok halk Hülagu Han?a katılmıştı. Onun danışmanları arasında Şiilerin kendisini Muhakkiki Ahval (Gerçeğin İlk Kurucusu) diye kabul ettikleri ünlü bilgin Nasireddin Tusi de vardı. Hülagu, Bağdat?ı kuşattı ve sonra zaptetti. İslam kültürünün merkezi harap edildi: kütüphaneler yakıldı ve kitaplar nehre atıldı,güzel saraylar,okullar,hastaneler ve camiler yerle bir edildi Halife ve ailesi ilkönce hasedildi,sonra başları kesildi. Bütün bu bölgenin fethini değerlendirmek amacıyla Hülagü Han?a İl Han ünvanı verildi. Moğollar, geldiler Türk, İran,Suriye,Arap, Yahudi,berberi ve İspanya,Sicilya?dan müslüman olanlar gibi çeşitli unsurların oluşturduğu uygarlığı harap ettiler.(S.F.Mahmut, İ.T. s: 155-156) Nasirüddin Tusi?nin ünü, Ömer Hayyamı?ın Hülagu han?la arkadaşlığı ve yakınlığı ile zedelendi. Tusi,sadık bir Şii olduğu için Sünni olan Bağdat?ın harap edilmesinde onun da parmağının olduğundan bazı insanlar kuşku duyarlar. Bu, doğru olamazdı. Hülagu Han ona çok değer verirdi,ona Tebriz yakınında el-Maraga gözlemkevini yaptırdı ve onun için çok masrafa girerek büyük bir kütüphane oluşturdu. Bu kitaplar,bütün İlhanlı ülkelerinden toplanmıştı;çünkü Moğollar bu bölgelerin büyük medreselerin yıkmışlardı. Sadece bu kitaplar için bile Nasirüddin Tusi?nin adına saygı gösterilmesi gerekir.(S.F. Mahmud,İ.Tarihi s: 158-159)

Tusi, Kesenler Teoremi adlı kitabıyla trigonometriyi bağımsız bir disiplin haline getirmiştir. Önceleri trigonometri astronomnin içinde inceleniyordu. Batı?da bu disiplinin bağımsız hale getirilmesi ancak 165. yy?da gerçekleştirilmiştir.

(Bilim Tarihi, Sevim Tekeli, Esin Kahya, Melek Dosay, Remzi Demir, H.Gazi topdemir, Yavuz Unat s:57-58 )

Ortaçağ döneminde İspanya?daki Araplar tabiat bilgisi, zooloji ve botanikle ilgili çalışmalar yapıyorlardı. Botanikle ilgili çalışmaların kaynağı Dioscorides?in Materia Medica adlı eserine dayanılarak yapılıyordu. Bizans İmparatoru 7. Konstantin, Halife 3. Abdurrahman (912-961)"a adı geçen eseri göderiyor. Halife de Nicholas adlı bir Bizanslı rahibteh eseri tercüme etmesini istiyor.Halifenin saray hekimi,hazinedarı ve Musevi veziri olan Hasday ibn Şaprut da rahibin Yunancadan Arapça?ya tercümesine yardım ediyor. Hasday, ünlü cerrah el- Zehravi(ö:1013)"nin de meslektaşıydı. Bu tercüme, Galen diğer alimlerin kitaplarına ek olarak - ünlü İbn el-Baytar da dahil olmak üzere-botanik çalışmalarına temel oluşturmuştur.

Malagalı İbn el-Baytar?ın çağdaşı Mürsiyeli Muhyiddin İbn el-Arabi (öl:1240) Anadolu?ya olan gezisinin entellektüel ve dini açıdan çok büyük etkisi olmuştur. Arabi, 1204"te Mekke?ye giderek orada Konya?dan ve Malatya?dan gelen hacılarla tanıştı. 1204-1230 yılları arasında Anadolu?nun Malatya, Konya, Aksaray ve Sivas şehirlerinde değişik sürelerde kalarak Selçuklu Sultanı 1. Gıyyaseddin Keyhüsrev?in büyük lütuf ve ihsanına mazhar oldu.. Sonraki yıllarda Kudüs, Kahire ve Mekke?ye (s: 87) giden Arabi, 1209-10 senesinde Konya?ya döndü. Burada aynı yıl Risalat al-Anvar adlı eserini yazdı. En ünlü öğrencisi Sadruddin el Konevi (öl: 1274)"ni yazdığı eserlerle ve Konya?da başında bulunduğu Moğol istilasının önünden kaçanilim sahabi sufilerin toplanma yeri olan Hanikah, onun doktrininin yaylmasın sağladı. konya?dan kaynaklanan bu görüşlerin etkileri İran?a ve oradan da Hindistan?a kadar uzandı. Arabi?nin etkileri, selçuklu lardan sonra Konevi?nin etkisiyle Anadolu?da kök saldı ve Osmanlı Türkyesinde de uzun yıllar yaşadı.

(E.İhsanoğlu, BCFF s: 86-88 )

<a href="redirect.jsp?url=http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13" target="_blank">http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13</a>
  #18688  
Alt 31.05.2005, 17:45
Benutzerbild von coach01
coach01 coach01 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 3
Standard son zamanlarda okudugum

en kötü yazilardan birisi!

Öncelikle kendini tanitigin icin sagol.
cimbomun arkasindaki yüzü tanidik artik.

Alevilerde türktür buna karsi cikan kimse yoktur. Her isteyen türk vatandasi olabilir. Amerikalisindan tut japonyalisina kadar hepsi türk vatandasi olabilir. Bunu niye büyütüyorsun bu kadar.

Insan bazen konustukca( burada yazdikca ) ne kadar samimi bir müslüman oldugunu ortaya döküyor. Bunuda sen yapmis oldun iste.

Türbana karsi olan nefretin normaldir. Ön yargili olmasin ama alevilerin cogu bu görüstedir. Sanada cok görmüyorum.

Tarihe bak. Aleviyiz diye geciniyorsunuz.
Hz. Alinin Haniminin kafasi acikmiydi ?
Peygamber efendimizin Hanimlerinin kafasi acikmiydi ?? Yazmadan önce biraz düsün.

Alevilige gelince. Alevilik diye bir sey yok zaten. Yeziti savunan kimse olmamiski karsiti olsun. Bende yeziti en az senin kadar sevmem.
Hz. Aliyi tüm müslümanlar sever. Yazitide tüm müslümanlarda sevmez. Niye bu degisiklik o zaman ? Hz. Ali öldürüldü diye mi namaz kilmiyorlar ve mum ile dönüp duruyorlar aleviler ? Tekrarliyorum Alevilik diye bir sey yoktur. Cünkü her müslüman Hz. Aliyi sever en az sizin sevdiginiz kadar ?
  #18689  
Alt 31.05.2005, 17:46
Benutzerbild von boer
boer boer ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard osmanli maalesef bilimi kapisini kapatti

..Sultan Süleyman devrinde kadinlar saltani basladi..devlet kütüphaneleri kapatildi...bilim ve ilim gittikce geriledi...ilk üniversiteyi yahduyi asilli bir bilim adami kurdu..
  #18690  
Alt 31.05.2005, 17:53
Benutzerbild von xladylaz61
xladylaz61 xladylaz61 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard KOCAM BENI EVE KAPATIYOR :(

Disariya cikamazsin diyoo kendisi ama herseyi yapiyor.
Diskoya gidip Türk kizlariylan eyleni,yooo-----

Zaza sevgilim daha moderndi benim baska Erkek lerden flört yapmaya izin veriyordu

Modern bir Kadin partner deyistire bilir-----´`-----``

Bizler Özgür dogduk bizim Erkek leri anliyamiyorum.

Ikide bir Cumhuriyetten dem vuruyor Cumhuriyeti övüyor.
Hani Kadinlara haklar verilmisti

Mannoooo Eski Zaza sevgilim Homosexuellige gecmeseydi onlan tekrar kontaga girmeyi deniyecektim.

Zaza larda normalmis belirli bir süreden sonra Homosexuellik Belirtileri gösteriyormus.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu