VIII AYDINLARIMIZ AYDINLANIRSA
VIII AYDINLARIMIZ AYDINLANIRSA
Mezheplerin özü bilinmeden dini gruplara getirilen eleştiriler de mantıksız olur. örneğin İstanbul"un Fatih semtinin çarşamba mahallesinde Sünni Hanefiliği tam uygulamaya çalışan bir grup şiddetle eleştirilirken, yine SünniHanefi olduğunu söyleyen bir Diyanet İşleri Başkanı, SünniHanefi"yim diyen sakalsız bir dini grup lideri, Sünni Hanefi"yim deyip kendi mezhebince bir zina türü olan kadınla tokalaşmayı gerçekleştiren sözde İslami parti lideri, bu açıklamalarından ve fiillerinden dolayı eleştirilmemektedirler. Neden? çünkü aydınlarımız SünniHanefilik nasıl olur bilmiyorlar da ondan. Eğer bilselerdi, Fatih çarşamba"daki kişilerin aslında inançlarında diğerlerinden daha samimi olduğunu göreceklerdi. Onlardan önce parlak şeyhleri, müzik yayını yapan grupları, el sıkışan liderleri eleştirmeleri gerekecekti. çünkü bunlar SünniHanefi"yim diyorlar ama inançlarının gereklerini yerine getirmedikleri gibi, üstelik kendilerini belli dini konumlarda görüyorlar.
Tabi ki Kuran"ın dinine göre sakal, cübbe diye bir mecburiyet yoktur, Kuran müziğe bir yasak getirmez, kadın erkek el sıkışamaz diye bir hüküm de koymaz. Bu sözde orta yolcu, uygulamada samimiyetsiz kişiler Kuran"ın İslam"ına karşı gelip, mezheplerin İslam"ını savunmakta, fakat mezheplerinin gereğini yerine getirmemektedirler. Mezheplerin İslam’ında daha evvel gördüğümüz gibi tüm bu yasaklar vardır. Her şeyden önce mezheplerin İslam"ına uyan bu kişileri samimiyete davet ediyor ve savundukları sistemin uygulayıcısı olmalarını istiyoruz. Hiç kimseyi "tebliğ yapıyoruz, bu tebliğ taktiğidir" diye uyutmasınlar. Siz evvela yaşamınızla savunduğunuz sistemin nasıl yaşandığını gösterin, en büyük tebliğ o olacaktır. Savunduğunu yaşamayıp, bir de tebliğ başlığıyla o sistemin savunuculuğunu yapmak nasıl bir çelişkidir? Bir kısmının devleti ele geçirmek için taktik yaptıklarını etraflarına anlatıp; "Devleti ele geçirmek gibi ulu bir gaye için bu hükümlerden fedakarlık yapıyoruz!.." şeklinde içine düştükleri çelişkiyi açıkladıklarını biliyoruz. Yani bizim karanlıktaki aydınlar uyuyadursunlar, zahiren "çağdaş dinci" diye adlandırılan bu tipler din adına Talibanlar gibi Sünni bir devlet hayalindedirler. Gerçek Sünni Hanefi mezhebini bilmeyenler sakalsız, cübbesiz bu mezhepçileri kimi zaman aydın Müslüman (!) hocaefendiler diye ilan etmektedirler.
Görüldüğü gibi gerçek aydınların Kuran"ı, bu mezheplerden farklarıyla beraber bir an önce öğrenmeleri çok büyük bir zarurettir. Dinsizlik adına bu gruplara yapılan hücumlar bu grupların daha çok güçlenmesine sebep olur. üstelik bu saldırıları seyreden halk, hücumları dinsizlikle aynı kefeye koyunca, mezhepleri din ile özdeşleştirebilir. Bu çok büyük bir tehlikedir. Bu tehlikenin yegane etkili ilacı gerçek din ile mezheplerin uydurmalarla dolu yapısının ayırt edilmesidir. Sunni mezhepler tam anlaşılırsa, o zaman Kuran"ın İslam"ının değeri de tam anlaşılacaktır. Savunduğunu yaşamayanların, savundukları mezhebi tam yaşamalarını bu yüzden istiyoruz. Eğer savunduklarını yaşarlarsa halk Kuran"ın İslam"ının değerini ve mezheplerin izahlarındaki felâketleri çok daha çabuk ve çok daha iyi kavrayacaktır. Bu arada Kuran"ın İslam"ına inananların Kuran"a, mezheplerin İslam"ına inananların mezheplerinin kitap ve ulularına sahip çıktığından çok daha fazla sahip çıkması gerektiğini hatırlatalım. Kuran Müslümanlar"ı mezhepçilerden daha cesur olmalı, daha çok çalışmalıdır ki, Allah"tan, bu mezheplerin karanlığını gidermesini istemeye yüzümüz olsun. Uydurukçularına sahip çıkan, onu bunu aforozlayıp kendini dine kabul, dinden ret makamı görenlerin, dinin kendisi zannedilmesi ne acıdır! Bu şahıslar din adına konuşurken dini bilmeyen halk bunların aslında mezheplerin adına konuştuğunu bilmemekte, üstelik bu kesimin izahlarından sonra birçok kişi dinden uzaklaşmakta ya da din düşmanı olmaktadır. Tabi ki bunda bu uydurukçuları dinle özdeşleştirenlerin ve şahsi cahilliklerini yenmeyip, gerçek dini öğrenmeye çalışmayanların da suçu vardır. Artık hepimizin cehaleti yenip gerçek dini öğrenmemizin ve Allah adına konuşan mezhepçileri susturmamızın vakti gelmiştir. Bunu yapacak olanları kendi dışınızda aramayın. Başımıza gelenler hep "Bu sorumluluğu ben almayayım da kim alırsa alsın" kaytarmacılığından gelmektedir. Bunu yapacak olan benim, sensin, biziz, sizsiniz.
|