Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #18141  
Alt 25.05.2005, 19:24
Benutzerbild von berlinfatih
berlinfatih berlinfatih ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ISLAM Devleti Hilafet Yakindadir

ALLAHin izniyle yakin bir zamanda ISLAM Devleti Rasidi Hilafet kurulacaktir, bundan hicbir Müslümanin süphesi kalmamistir.
  #18142  
Alt 25.05.2005, 20:18
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Enis gibilerine bir soru: kimi daha cok

seviyorsunuz?

1) Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)
yada
2) S.A., A.H., Y.N.Ö ve bunlar gibi kendilerini herkesten daha üstün gören, simdiye kadar gelmis gecmis her alimi hice sayan sahte uzmanlarimi?
  #18143  
Alt 25.05.2005, 20:40
Benutzerbild von wwahrheit
wwahrheit wwahrheit ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sacma

Bunun cok sacma bir soru oldugunu cok iyi biliyorsun...Wie kannst du es wagen diese Personen miteinander zu vergleichen? :-(
  #18144  
Alt 25.05.2005, 21:45
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard wen hab ich mit wem verglichen? und wesw

egen sollte es schwachsinnig sein? In welcher ayat steht, dass ich unseren Propheten (s.a.v.) nicht mit AH, YNÖ und SA vergleichen kann? Außerdem ist das kein Vergleich, sondern eine Gegenüberstellung! Gibt es eine Ayat, die dagegen spricht? Dann beantworte die Frage oder halt dich raus! :O)
  #18145  
Alt 25.05.2005, 21:51
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ATES, ÖZTÜRK ve Ögretmenlerinin yanlisla

ri..

KADERİ KABUL ETMEYEN Y.NURİ ÖZTÜRK, HÜSEYİN ATAY Ve SÜLEYMAN ATEŞ


Diyorlar ki:



Kader; ölçü, düzen, takdir, ahenk demektir. Kur’an da kader kelimesini hep bu anlamda kullanır.



Bu kelimenin resmî akide içinde iman şartlarının altıncısı olarak gösterilmesi Kur’an’daki (Allah’ın tavır ve tarzı) anlamında kabul edilebilir. Bu anlamda kadere imanın Kur’an bünyesinde yer aldığını söyleyebiliriz. Kur’ân-ın onay vermediği kader, kelam ve fıkıh kitaplarının bahsettikleri insan fiillerinin Allah tarafından önceden belirlenmiş olması anlamındaki kaderdir. Başka bir deyimle, Kur’an’daki kader kavramının insanın iradesi ile ilgili bir yanı yoktur. Kavramı bu yönde açıklayan hadis patentli rivâyetlerin, sonraki devirlerin mezhep çatışmaları sırasında uydurulmuş sözlerdir.



Kur’an’daki kaderin, hayatın ve kâinatın kanunları anlamında olduğunda hiçbir tereddütümüz yoktur. Bu çerçevede olmak üzere kader, insana da uzanır.



Kader meselesi üzerinde Türkiye’de en önemli çalışmalardan birini yapmış olan sonuçta Kur’ân-ın Müfessir Süleyman Ateş’in kanaati de küçük nüanslarla budur.” (Kur’an’daki İslam s.93-94 Y.N.Öztürk)







HÜSEYİN ATAY’IN “CEVİZ KABUĞU” PROGRAMINDA KADERİ İNKAR EDİŞİ


Sn. Öztürk’ün hocası Prof. Hüseyin Atay’ın ve ekibinin inancına göre Allah (c.c.) insanın ne olacağını bilemez: (11.12.1999 gecesi Hulki Cevizoğlu’ nun ceviz kabuğu programında saat 03:00 sıralarıydı.) Hulki Cevizoğlu ona sordu:

“Hocam kader var mıdır, bu hususta ne dersiniz.?

“Onların anladığı mânada kader diye bir şey yoktur. Kader demek her şeyin ölçüyle yaratılması demektir.

“Hocam Allah insanın ne yapacağını bilemez mi?

“Hayır bilemez. Bilir dersem kaderi kabul etmiş olurum.

“Hocam ne diyorsun? Allah kendi yarattığı kulunun ne olacağını bilemez mi?



“Hayır bilemez. “Bir deniz düşünün, denizin içinde çeşitli balıklar yaşamakta, istedikleri gibi dolaşıp hareket etmektedirler. Bunlar denizin içinde olduğu halde, deniz bunların ne yapacaklarını bilemez ve onlara müdahale edemez; işte bizde Allah’ın ilminin içindeyiz, fakat Allah bizim ne yapacağımızı, ne olacağımızı bilemez.” demişti.



Bu sözler, insanı şüphesiz inkara götürür. Çünkü, gaybları da, gayb olmayanları da yaratan bizzat Allah (c.c.)’dır, olmuş ve olacak her şeyi O bilir.
  #18146  
Alt 25.05.2005, 21:56
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard AKIL KUR’AN’DAN ÜSTÜNMÜŞ (!)

Başka bir ceviz kabuğu programında yine Sayın Öztürk ve Mustafa İslamoğlu ile beraber iken, Sayın Atay “Akıl Kur’an’dan üstündür” demişti de; hiç birinden ses çıkmamıştı, hatta Sayın İslamoğlu dahil.

“Akıl Kur’an’dan üstündür” diyen Sn. Atay! Size soruyorum! Yaratılmış olan denizi; yaratıcısı olan Allah’a nasıl denk tutuyorsunuz,? her şeyi yoktan var eden yaratan Allah’la nasıl kıyas ediyor ve yaratıcı Allah’ı, onun yarattığı aciz bir denize benzeterek, yarattığı insanın ne olacağını bilemeyecek kadar aciz bir Allah tanımı yapıyorsunuz? Çok güvendiğiniz ve Kur’an’dan üstün dediğiniz aklınız, yaratıcı Allah ile, yaratılan denizi nasıl eşit tutabiliyor.? “Deniz balığın ne yapacağını bilemediği gibi Allah’ da insanın ne olacağını bilemez” diyebiliyorsunuz.? Sayın Atay! Yoksa sizin aklınıza göre: fuhşa batanların, ateist, satanist, sokaklarda yatan uyuşturucu tutkunlarının ve puta tapanların akılları da mı haşa Kur’an’dan üstün.? İlahiyatta okuyup halkı aydınlatacak yarının ilim adamlarını bu mantıkla mı yetiştiriyorsunuz.? Yazıklar olsun! Halbuki Kur’an Allah kelamıdır, ezelidir, hiç kimsenin aklı Kur’an’dan üstün olamaz. Allah hidâyet versin... Amin.
  #18147  
Alt 25.05.2005, 22:01
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard YNÖ"nün bir baska SAFSATASI!

BİR YAZARIN “PEYGAMBER GAYBI NE BİLSİN” SÖZÜNE CEVAPLARIMIZ

İlâhiyatçı olmadığı gibi, basılı hiçbir kitabı da bulunmayan, buna rağmen sık sık TV. kanallarına çıkartılıp konuşturulan ve de tasavvufa karşı olmasıyla bilinen Sayın yazar ile; Hulki Cevizoğlu’nun Show TV.’de yayınladığı Ceviz Kabuğu programında tartışırken, Sayın Öztürk hadisleri kabul etmeyip; “Kur’ân’dan başka kaynak tanıyan, müşrik yani Allah’a eş tutmuş olur” dediği halde Peygamberimiz Efendimiz’in “Allah (c.c.) Her yüz yılın başında bu dini yenilemek için bir müceddid (yenileyici) gönderir.” şeklindeki hadisi şerifini, işi düştüğü için kaynak göstererek; kendisinin çıplak uyarıcı(!) olduğunu, kırk kitabı boşuna yazmadığını anlatırken, sayın yazar; şiddetle müdahale ederek; “Şuna bak! Peygamberimiz hadisinde her yüz yıl başında bir müceddid gönderilir diyormuş! Yahu peygamber gaybı ne biliyormuş da haber vermiş. O gaybı ne bilsin?” diyebilmişti.
  #18148  
Alt 25.05.2005, 22:02
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Biz diyoruz ki:

Peygamberimiz de (s.a.s), diğer peygamber ve veliler yani Allah dostları da, kendilerinden müstakil bir güçle elbette gaybı bilemezler. Fakat Allah, hem peygamberlere hem de dostlarına dilediği zaman dilediği kadarını bildirir ve de bildirmiştir. Resûlullah Efendimiz (s.a.s) kıyamete kadar olacak bir çok olayları haber vermiş ve bu güne kadar bunların günümüze kadar olan kısmı çıkmıştır. Öbürleri de zamanı geldiğinde şüphesiz çıkacaktır, çünkü O yanlış söylemez. İşte âyetler:

“O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O"na hiçbir şey gizli kalmaz.) O"nun bildirdiklerinin dışında insanlar O"nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler (O’nun bildirdikleri bilirler). O"nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara sûresi âyet : 255)

“Gaybı bilen O’dur. Gizli bilgisini kimseye açmaz. Ancak, razı olduğu peygambere açar. Çünkü O, elçinin (peygamberin) önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar.” (Cin sûresi âyet : 26-27)

Sayın yazar, bu âyetleri hiç görmediniz mi? Yoksa okudunuz da anlayamadınız mı? Yukarıdaki birinci âyette; “O"nun bildirdiklerinin dışında insanlar O"nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler (O’nun bildirdiklerini bilirler).” buyururken Cin sûresindeki âyetlerde ise: gaybi razı olduğu resûle (peygambere) açacağını âşikar bildirmektedir. Bu açıklıktaki bir âyeti nasıl görmezlikten gelerek, peygamber gaybı bilemez diyorsunuz?

En başta Kur’an’ı Kerim’de bildirilen bütün gaybi bilgiler; Resulullah efendimizin vahiy katiplerine söyleyerek yazdırdığı vahye dayalı gayp bilgilerdir..

Ayrıca kıyamete kadar olacak olayları Allah’ın izniyle bizlere bildirmiştir; işte bu konuyu aşağıya alıyorum. Resûlullah sevgisi böyle mi ifade edilir? Allah’ın (c.c.) verdiğini kim geri alabilir? O’nun yücelttiğini kim indirebilir.?
  #18149  
Alt 25.05.2005, 22:05
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard hem hadis beyenmez hemde hadis kullanir

ulan bu adam varya, sizde pesinden kosarsiniz.. size ne gülünür ne aglanir.. yaptiklarinizla sadece kendinizi kücük düsürüyorsunuz!

hem hadis kabul etme hemde hadis söylerek "ben iste bu yenileyicilerdenim" de.. YUUUUUHHHHHHHHHHHHHH BEEEEEEEEEEEEE!
  #18150  
Alt 25.05.2005, 22:26
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard YNÖ; bumu alim? bumu 1400senedeki

"yanlislari" düzelten?
bir bakalim..


Bundan sonra biz eleştirilerimize devam ediyoruz. Şimdi çıplak uyarıcı (!) Öztürk’ün kitabından bir bölümü okuyalım:



İnsanlık hiçbir devirde uyarıcıları gereğince dinlemedi. Allah, her devirde her topluma “nezirler” uyarıcılar gönderdi. (Kur’an; Fatır,24)

Uyarıcılar sürekli gönderilmiştir, ama insanlık bunları dinlememiştir...

Peygamberlerde (uyarıcı) sıfatının yanında, hatta ondan önce (müjdeleyici) sıfatı vardır.

Uyarıcıların, çok önemli zaman dilimlerine hitap edenlerine, “diyoruz.

Kur’an, kullandığına göre, 15 nci yüzyılın çıplak uyarıcısı yaklaşık çeyrek asırdan beri beklenmektedir.

Ben derim ki burada bir özellik daha dikkat çekmektedir: Miladi takvimi esas alarak baktığımız da, kameri takvimin 15 nci yüzyıl çıplak uyarıcısı, miladi takvime göre iki yüzyıla da hitap edecek demektir: 20 nci ve 21 nci yüzyıllar. Bu olgu, Allah’ın bu yüzyılın çıplak uyarıcısına lütfunun bir göstergesidir.”(Kur’an; Cum’a,4)

(Y.N. Öztürk Depremin Gösterdikleri S.233-235)

ÇIPLAK UYARICI (!) YA CEVAPLARIMIZ


Sayın Öztürk yukarıda okuduğunuz gibi, Peygamberimizin görevlerinin bir kısmını kendi yüklenmiş zannıyla: Peygamberimiz alemlere rahmet olduğu için kendini de Allah’ın (c.c) bir rahmeti olarak; Peygamberimiz’e (s.a.s) hitab eden, ve daha önceki uyarıcı peygamberlerden bahseden, yukarıdaki yazdığı Cum’a sûresinin 4 ncü ayetine sığınarak, kendisini de uyarıcı elçiler sınıfına katmaktadır. Bu ise Kur’an’ı tahriftir. Çünkü; âyet gelecekten değil, geçmiş uyarıcı elçilerden bahsetmektedir. Yine Cum’a sûresinin 2 nci ve 3 ncü âyetlerini atlayarak, Bektaşi’nin yaptığı gibi, burada da, Allah’ın (c.c.); Peygamberimizi tarif ettiği âyetlerin son cümlesi olan 4 ncü âyetini yalnız alarak, kendi lehine yorumlarla, yine Kur’ân-ın mânasını tahrif etmektedir. Âyetleri hep beraber okuyalım:
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu