| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen ![]() |
![]() |
|
Themen-Optionen
![]() |
Thema durchsuchen
![]() |
|
|||
![]() Enis arkadasim, bence aslinda sorun yanlis ve o kadar GENIS bir soruki burda cikip her hangi birinin (YNÖ, Süleman hocan, Fetullah hoca usw..) bu soruya bu FORUM cercevesince cevap vermesi imkansizdir.
Bu CEVAP VEREMEME o insanin capini veya bilgi seviyesini yansitmez. $ERIAT DEVLETINDEN bahsetmek bence yanlis bir deyim. Daha dogrusu >ISLAM DEVLETI< olmasi gerekir. Ama iste burda ne kadar GÖRÜS, TESKILAT, HIZIP, DERNEK, CAMIA, GRUP varsa, bir o kadar da yorum ortaya cikacak. Körlerin FIL HIKAYESI gibi, herkez dokundugu organi anlatacak ![]() ISLAM DEVLETI bir teokrasi terimi olup, DININ HAKIMIYETI anlamindadir. Tanri (ALLAH) adina dünya islerinin yönetildigi devlet seklidir. Tarihi gelismesine bakildigi zaman Hiristiyan devletlerine has siyasi bir telakki olarak bunun Batida uygulandigi görülür. Kaynagini Hiristiyanlikta bulan TEOKRATIK devlet, papa, papaz ve kilise hakimiyetine vücut vermistir. Aslinda teokrasi Hz. Isanin tebliglerinde yoktur. Hiristiyan dünyasinda halkin papazlara gösterdigi saygi ve baglilik karsisinda din adamlarinin (kilisenin) her türlü iktidari ellerinde tutmak icin olusturduklari bir idaredir. Bu idare, ruhban sinifina kayitsiz sartsiz teslimiyeti getirmis, zamanla ruhani reislerin tahakkümüne dönüsmüstür. Bilhassa Batili bilginler, ISLAMiYETin de Hiristiyanlik gibi TEOKRATIK bir düzen getirdigine inanmislardir. Halbuki bütün insanlik ISLAMIYET karsisinda aynidir. Ilahi emirleri sadece kendilerinin okuyup anladigi din adamlari (ruhban sinifi) ISLAMiyette mevcut degildir. Din, bir zümrenin okuyup anlamasi ve yorumlamasi icin degil, bütün insanlik icin nazil olmustur. Kanaatimizce bu konudaki yanilgilari iki sebepten kaynaklanmaktadir. Birinci sebebi HILAFET makamidir. HILAFET, tarihi gelismesini ve ISLAMiYETi bilmeyenler icin papaligi andirmaktadir. Papanin sahsi kutsal ve yanilmaz kabul edilmektedir. Papa, Tanri (ALLAH) adina kanun yapar, yine onun adina kanunlari degistirir. O, yanilmaz kabul edildigi icin, Hiristiyanlarin kaderi ona terk ediliyor ve TEOKRATIK düzen vücut bulmaya basliyor. ISLAMiYETi iyi bilmeyenler icin bu yanilgiya ISLAM devletindeki ilk halifelerin agirliklari da ortam hazirlamis olabilir. Ilk halifelerin dini konularda otorite sahibi olmalari, halife (devlet baskani) olduklari icin degildi; onlar ISLAMiYETi ilk kabul edenlerdi, uzun süre Hz. Peygamber’in yaninda bulunmuslardi, dolayisiyla dini en iyi onlar biliyorlardi. Buna ragmen ashab–i güzin olan bu kisiler cözemedikleri konularda icmaya (danismak) basvuruyorlardi. Icmaya basvurmalari, yorumlarin inhisarlarinda bulunmadigini acikca ortaya koymaktadir. Eger onlar da papalik gibi yanilmadiklarina inanmis olsalardi, icmaya basvurmalarina gerek yoktu. Onlarin bu tutumu, ISLAM devletinin, TEOKRATIK bir devlet olmadigina tartismasiz bir delildir!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Yanilmaya diger bir sebep de cumalari hutbede halifenin adinin okunmasidir. Cumalari hutbede halifenin adinin okunmasi, onun uhrevi (ALllahtan gelen) görevi olmasindan degil, hutbenin ISLAM devletlerinde bir hakimiyet sembolü olmasindandir. Cuma hutbelerinde halifenin isminin gecmesi, ISLAM tarihinden ögrendigimize göre, Hz. Ali döneminde Basra Valisi Abdullah bin Abbas tarafindan baslatilmistir. Uhrevi görev nasslarla verilir. Bütün Müslümanlarin bildigi gibi Veda Hutbesinde Hz. Peygamber, ISLAMiN tamamlandigini ilan etmistir. ISLAMIYET tamamlandiktan sonra yeni uygulamalarla uhrevi görevin verilmesi mümkün degildir. Sonra olusanlar gelenektir, Ilahi görev tahmil etmezler. Tarihten ögrendigimize göre hutbede sadece halifenin adi da okunmuyordu. Abbasi halifesinin hakim oldugu yerde onun adi, diger ülkelerde ise oralardaki hükümdarlarin, yani Tugrul Bey’in, Osman Gazi’nin, Fatih’in adi okunuyordu. Konunun bir de hukuki boyutu vardir; iyilikleri, kötülükleri tohum halinde ruhunda tasiyan insanin kararsizligi malumdur. Insani realist olarak ele alan ISLAMIYET zulümlerin önüne gecmek icin hukuka kaynaklik etmektedir. Roma hukuku gibi, kaynagi olmayan hukuklar insan akil ve iradesine dayanirlar. Insan aklinin sübjektifligi, insan iradesinin kararsizligi düsünülürse, akil ve iradenin yegane kaynak olamayacaklari sonucuna rahatlikla varilir. Zaten bunun icin kolektif suur olarak kabul edilen anayasa, yürürlüge girecek kanunlar bakimindan kaynak kabul edilmemis midir? Töre, örf ve adet, teamülle akli beslemek gayreti de ayni endiseden kaynaklanmiyor mu? Dolayisiyla ISLAMIYET TEOKRATIK bir hukuk sistemi degil, kaynakli bir hukuk sistemi öngörmektedir. Bunda dolayi ENIS arkadasim soruna senin istedigin bir sekilde yanitz veremiyorum !!!!! |