| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
Ben anlayanlara sordum
bana aciklama getiren olmadi....
Ben nalamiyorum arkadasim.. Tefsirsiz yada Ilmihalsiz Kurani kavrayamiyorum... düz okumayla kavranir diyenler var Forumda.. aciklasinlar o zaman diye sordum... Üzerine alinmana gerek yok... hemde anlayan banada anlatsin diye yazdim... elbet biraz provokasyon var |
|
||||
o biraz zor cünkü ölmüs bulunmakta
yoksa sen kendini atan icin feda edip böyle bir eylemde bulunmaya hazirmisin?
tezat simdi: hayir dersen demek ki atan icin her geregini yapmiyorsun böylelikle bir atahain oluyorsun. yaparsan zina dinen haram. sein oder nicht sein. muahahahaha |
|
||||
o.T.
"Masonluk özgür bir kurumdur"
İlhami Soysal, Masonluğu evrensel değişim sürecinin bir evresi sayıyordu. Çetin Altan ise Masonluğun özgür bir kurum olduğunun altını çiziyordu. İlhami Soysal Masonluk konusunu kendi siyasi görüşleri çerçevesinde değerlendirmekten kaçınmamıştır: "İdeolojik bir saptama yapmak gerekirse, başlangıcında bir ara Masonluğun totalitarizme karşı özgürlükçü ve liberal bir görüşü temsil etmesine karşın, giderek sosyalizm ve işçi sınıfı karşısında kapitalizmin savunuculuğunu üstlenmiş bir örgüt olduğunu söylemek gerekir. (...) Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de emeğinden başka değerlendirilecek şeyi olmayan birinin, Masonluğa alınması söz konusu değildir. (...) Büyük Üstatlardan Enver Necdet Egeran kitabında, Masonluğun kurulu düzeni koruyan bir inanış sistemi olduğunu şöyle dile getirir: PARAYI VEREN... "Masonluğun eseri, her türlü bedeni ve ahlaki cebir ve şiddetin zıddı ve muhalifi bulunan toleransta meydana gelir. Faaliyeti tamamıyla itidal ve sükun dairesinde cereyan eder, mücadelenin ifrata vardığı karışık devrelerde bu faaliyet durur, localar kendiliğinden kapanır. (...) Fukaralığa ve muhtaç duruma düşen bir birader, locanın himayesine alınır. Ancak bu durum süresince fikir ve oy bağımsızlığını kaybettiği düşüncesiyle o birader loca çalışmalarına alınmaz." Yani Masonluk, parayı verenin düdük çaldığı ve gereğince korunduğu bir inanış düzenidir... Üst tarafı laftır." Masonluğu insanlığa aykırı bir akım saymayan, aksine solcu görüşle evrensel değişim sürecinin bir aşaması sayan Soysal, Atatürk"ün kapatma kararını şöyle değerlendiriyor: "Atatürk devletin ve devleti yöneten tek partinin denetim ve yönetiminde olmayan, kökünün dışarıda olduğu ileri sürülen, ilişkilerinin derinliği bilinmeyen ve İttihat ve Terakki"den arta kalan hemen herşey gibi, zamanının geldiği inancıyla, Mason localarının da kapatılmasına karar vermiştir." ÇETİN ALTAN"IN BAKIŞ AÇISI Atatürk"ün ilkeli bir davranış içinde bulunduğu belirttikten sonra, başka bir yayına rastlanmayan bir tahlille, Masonların herşeyi kendilerinin yönlendirdikleri tezini de şöyle eleştiriyor: "Atatürk"e pek sempati duymayan Masonluk düşmanı bazı çevreler, onun Mason localarını kapattırma yolundaki buyruğunu kendi duygularıyla çelişir gördüklerinden olacak, sonraları "Masonlar, halin icabı olarak bir müddet uyumayı uygun bulmuşlar, fakat kendi kendilerini kapatmanın mensupları arasında uyandıracağı aleyhte tesirlerden kurtulmak için kapatılma kararını temin etmişlerdi" diye yazmaktan ve bir noktada Mustafa Kemal"in bile Masonlar"ın istekleri yönünde hareket ettiğini hiç değilse akla getirme çabasından geri kalmamışlardır." Solun içinde Atatürk"ün ve Kemalizmin yoğun tartışıldığı ve artık aşılması gerektiğinin savunulduğu bir dönemde, böylece Atatürk- Masonluk ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi konusunun gündeme gelmesinde Soysal ilk planda rol oynamıştır. O yıllarda Çetin Altan, solun kuruma bir farklı bakışı bulunduğunu kanıtlıyordu: "Bir ülkedeki yasal dernekler arasında egemen sınıfın kontrolü açısından fark yoktur. Burjuvazinin egemen olduğu bir toplumda burjuvaziye karşı olan biri bile onun örgütlerine girmeden edemez. İşyeri, evi,çocuğunun okulu, o kontrolün altındadır. Kaldı ki Masonluk daha da özgür bir kurumdur. İttihatçılar, Namık Kemal, Yunus Kazım Efendi Mason"du. Abdülhamid, İttihatçılar"a Mason oldukları için kızıyordu. "Türkiye bunların egemenliği altında olamaz" diyordu. Ülke tek başına egemenliği altında olsun istiyordu. Öte yandan Troçki, Allende, Mitterand Mason"dur. Türkiye"de Masonluğun ne olduğu bilinmiyor." Zaman içinde, CHP"nin kimliğini kaybetmesine, solun dağınık ve etkisiz durumuna tanık olan İlhami Soysal"ın, Masonluk konusunda daha radikal yargılara yöneldiğine tanık oluyoruz: "Meşrutiyetten bu yana Türkiye"de üç büyük şehrin emniyet müdürlerinin yüzde 99"u, MİT"in başındakilerin dörtte üçü Mason. İsim isim tespitlerim var. Bu rastlantı değildir. Aynı şekilde İzmir, Ankara ve İstanbul"un vali ve belediye başkanlarının yüzde 80"i Mason. Bu örgütün çapı hakkında bir fikir verir sanırım. Masonların el atmadığı bir alan olduğunu sanmıyorum. Bunlara karanlık işler de dahil olabilir. Niye olmasın? Yüzde yüz de var demiyorum. Çünkü elimde belge yok. "Vardır" dersem, ispat edemem. Söylediğim o ki Masonlar her yere belli adamlarını yerleştirip çok geniş bir şekilde kendi güvenlikleri için istihbarat örgütlerinin bir organı gibi çalışıyorlar. Güçleri de buradan geliyor zaten. (...) Özel Harp Dairesi ile MİT"in Mason locaları ile ilişkisi tabii olabilir. Olmaz, diyemem. Ziverbey Köşkü"nden ben de geçtim. Kontrgerillayı bu yüzden iyi tanıyorum." DAMGA VURMA TUTKUSU Masonluk kurumunun Masonlar"a rağmen aşırı şekilde siyasetle özdeşleştirilmesi, her fırsatta rakip aşağılamak için araç olarak kullanılması sonucunu doğurmuştur. Avrupa ve ABD"de olağan sayılan bu üyelik bizde hep siyasi bağlantıyla değerlendiriliyordu. 1984"den itibaren devlet yönetiminde tek sözcü durumuna gelen Turgut Özal da aynı damgadan payını almakta gecikmedi. Refah"ın sözcüsü Milli Gazete 1 Ekim 1987 tarihli sayısında "ANAP"ta Mason diktatörlüğü" başlığı altında şöyle yazıyordu: "Özal, Masonlar"ı ve biracıları mahkum eden Dinçerler"i bu seçimde kadro dışı bıraktı. Engin Cansızoğlu"nu liste dışı bıraktı. Demek ki Özal"ın muhafazakârlığı yalnızca lafta kalıyor. ANAP, Lions kulüplerini bakanlar kurulu kararıyla resmi dernekler şekline getirerek, Mason diktatörlüğüne, Yahudi ve Rotary, Lions kulüplerinin egemenliğine resmiyet kazandırmıştır. Muhafazakârlarla yola çıkılarak kurulan, muhafazakârların oylarıyla iktidar olan ANAP çirkin bir şekilde Mason diktatoryasını kuruyor. Dıştan icazetli Özal, dıştan aldığı direktiflerle listelerini Mason, Rotaryen ve Lionslar"la doldurdu. Dindar kimliğinin reklamı yapılan Özal, bu sahte kimlik altında Demirel"den çok daha tehlikeli bir şekilde Mason diktatörlüğüne ve Yahudi nüfusuna meşruiyet kazandırdı." YARIN: *Erol Simavi Mason olduğunu Hürriyet"in manşetinden açıkladı. *Mesut Yılmaz"a yapılan Mason yakıştırması büyük yankı doğurdu. Hazırlayan:Orhan KOLOĞLU <a href="redirect.jsp?url=http://www.sabah.com.tr/2005/03/26/gnd118.html" target="_blank">http://www.sabah.com.tr/2005/03/26/gnd118.html</a> |
|
||||
o.T.
Türkiye"de Masonluk
Masonlarla ilgili aklınızda tek bir soru işareti kalmayacak. SABAH sır dolu bir dünyanın kapılarını araladı. "Dünyanın en çok tartışılan konularının başında geliyor Masonluk. Bunda, Biraderlerin kurumsal disiplin çerçevesindeki ketumluğu etkili oluyor. Karşıtları da bu davranıştan doğan esrarengizlik havasından yararlanarak, her türlü yakıştırmayı, araştırmadan gündeme getiriyorlar. Bu yüzden, Emre Kongar"ın icadı "kafakarıştıroloji" deyimi, en çok bu alandaki tartışmalara uygun düşüyor. Ben Masonlar"a özgü deyimle bir "Harici" olarak, konuyu toplumsal işlevi üzerinde yoğunlaşıp inceledim. Böylece, objektif bir değerlendirmeye yöneldim." Gazeteci Tarihçi Dr. Orhan Koloğlu DERLENEN HABERLER "Uygar ülkelerde değerli bir iltifat" Refah cephesi, "Masonluğun kötü olduğu ortaya çıktı" açıklaması yaptı. Masonlar ilk kez gazete ilanıyla saygın bir kuruluş olduklarını duyurdular. Mesut Yılmaz"ın avukatı Erden Arısoy,...devamı Bir Mason isterse tabii ki istifa edebilir Büyük Üstat Paşakay: "Ayrılmayı isteyen Masonik bilgiyle donatıldığı için o bilgiler onda kalır. Manevi yönden ayrılmak çok zordur ama dernekten istifa edilebilir". * Localarda...devamı Koalisyonun kilidi Masonluk oldu 1995 yılındaki seçimlere iki gün kala bir fotoğrafla ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz"ın Mason olduğu iddia edildi Suçlamayı Refah"ın yaptığını düşünen Yılmaz, bir özür bekliyordu. "Yoksa...devamı "Masonluk özgür bir kurumdur" İlhami Soysal, Masonluğu evrensel değişim sürecinin bir evresi sayıyordu. Çetin Altan ise Masonluğun özgür bir kurum olduğunun altını çiziyordu. İlhami Soysal Masonluk konusunu kendi...devamı Çok sırrımız yoktur bizim Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar"ın Büyük Üstadı Kaya Paşakay, locanın kapılarını SABAH"a açtı. Üstat Paşakay Masonlar hakkında en çok merak edilenleri anlattı. Londra"da eğer akşam...devamı Solun Masonluk değerlendirmesi İlhami Soysal"ın Mason araştırması tarafsız olmakla beraber solun bakış açısını yansıtması açısından önemliydi.... Masonluk, Batı"nın tarihinde, Rönesans yapılaşması ve arkasından...devamı Büyük bölünme Demirel olayı Masonlar"ın iç çekişmelerini tetikledi. Sorumluların ihraç edilmesini isteyen Yüksek Şura ile, karşı saldırıya geçen Büyük Loca"nın inatlaşması bölünmeyle...devamı Türk Masonları"nın en büyük bunalımı Parti içi çekişmelerle gündeme getirilen Demirel"in Masonluğu konusu, basında yoğun kampanyaya neden oldu. Mason olmadığına dair belge gösteren Demirel için sorun kapandı, fakat kurumun...devamı Demokrasiyle uyanış Tek parti dönemine özgü yasaların ve cemiyetler yasasının değişmesi, Masonlar"a "uykudan uyanmak" için güçlü bir fırsat doğurdu DP"li vekilin, kurumun kapatılması için verdiği önerge yine...devamı DOSYAYLA İLGİLİ DİĞER HABERLER "Uykuya yatma" devri Osmanlı"da Masonluk İşgal altında değişim Siyonizm damgası Locaların şemsiyesi altında devrim Abdülhamid ılımlı politika sürdürdü Osmanlı ülkesinde ilk Mason mabedi Başlangıçta İslam"ın yaklaşımı ılımlıydı <a href="redirect.jsp?url=http://www.sabah.com.tr/ozel/turkiyede895/dosya_895.html" target="_blank">http://www.sabah.com.tr/ozel/turkiyede895/dosya_895.html</a> |
|
|||
Al-Asr
Im Namen Allahs, des Allerbarmers, des Barmherzigen.
Beim Nachmittag. Die Menschen sind wahrlich im Verlust; außer denjenigen, die glauben und gute Werke tun und sich gegenseitig die Wahrheit ans Herz legen und sich gegenseitig zur Geduld anhalten. |
|
||||
Kanlı Papalık Seçimleri.
Papa?nın komaya girdiği günlerde Kuzey Ruhr?da idim. Okullarda öğretmenler, öğrencilerinden Papa?nın iyileşmesi için dua istiyorlardı. Hıristiyan öğrenciler gibi Müslüman talebelerden de dua beklentisinde bulunan okul idareleri, bizim gibi tepelerinde bir ?laiklik? kılıcı taşımıyorlardı.
Haberlerde, komada yattığı hastahane ilk sıraları alıyordu. Ölümünden iki gün önce, ekstra bir telâş yaşandı. Piskoposların koğuşunu suyolu ettiğinden anlaşıldı ki, Papa hafta içi öldü. Fakat misyoner gelenek, Hıristiyanlık reklâmı uğruna Papa?nın ölüsünü de kullanmaktan çekinmedi. Sabırla beklenip, açıklama cumartesi geç vakit yapıldı. Bu kadar mübarek bir şahsiyet; hafta arası ölecek kadar, yanlış bir seçim yapabilir miydi? Sadece insanlar değil, kerametinin dağlar taşlar tarafından da farkedilmesi için; kutsal pazar gecesi ruhunu teslim ettiği anlatıla anlatıla bitirilemedi. Kiliselerdeki pazar ayinlerinde izdiham yaşanmaması için, bütün tedbirler alındı. Çalışma günlerinin ?akşam sekiz yatış, sabah beş kalkış? rutinine ayak uyduran insanların, hafta sonu Papa için daha iyi gözyaşı dökeceği titizlikle hesap edildi. Hüzünlü ses tonları ile televizyon habercileri; çalışma günü olmadığından pür rahat sokağa dökülen insanları gösterip, ?niye hâlâ evlerinizde oturuyorsunuz? baskıları uygulandı.Yoksul ülkelerin, Güney Amerikalıların, Polonyalıların, zencilerin nasıl sokaklarda sabaha dek gözyaşı döktükleri ekranlara taşındı. Öyle ya, tuzu kuru Avrupalı halkları, dışarı çıkarmak kolay değildi. Papa?nın son sözleri çokça tekrarlandı. ?Ben mutluyum siz de mutlu olun? Yani sadece Hıristiyan olarak mutlu kalabilirsiniz mesajları, İslâm ülkelerine de servis yapıldı. İki yüzlülük, yalan, abartı; sırıttı tabii. Komada olan bir insan nasıl son mesaj verebilir ki. Din terörü yapıldı. İnsanlar sokaklara, duaya çağrıldı. Gözü yaşlı, başıörtülü Meksikalı rahibeler, ekranlara taht kurdu. Adamların laiklikleri yara almadı. II. Jean Paul?ün barışseverliği, diyaloğa açıklığı, insanseverliği anlatıla anlatıla bitirilemedi. Türkiye?ye dönüyorum. Bizimkilerin Papayı yere göğe sığdıramamakta, onları geçtiğini hayretle izliyorum. Papa?nın cami ziyareti, komünizme ve faşizme karşı duruşu allanıp-pullanıyor. Papanın eteğini öpenler taifesi için, Müslümanlar da O?na Kur?ân okuyup hediye etmelidir. Bayraklar yarıya indirilmelidir. İyi de biz kör müydük ki; göremedik. Papa, savaşlar için kılını kıpırdatmadı. Çocuk katili Bush?la görüşmekten onur duydu. Ama Irak ve Filistinlilerin acısını duymadı. Papa bir din bilgini, Teoloji okumuş. İslâm?ı en iyi kendisi bilmekte. Hz. Muhammed?in son peygamber olduğunun adı gibi farkında idi. Halktan cahil bir Hıristiyanın Müslüman olması çok zordur ama Papa bile bile son din; Müslümanlığı kabul etmedi. Devlet Başkanı olduğu Vatikan, kirli işlerle anıldı. Kara paralarla, bankacılık işleri, çocuk pornosu gibi sayısız skandalla gündeme geldi. ?Komdon? fabrikası kurmak gibi bir dinsel suç da Vatikan ile anıldı. ?Zina suçtur? diyemeyecek kadar insanî bir çözüm üretemeyen Hıristiyanlık önderleri, Hastalıktan koruyucu ?komdon? üretip, önerecek kadar saygınlık kaybetti. Papa, günahkârları bağışladı. Şimdi kendisini Allah?a bağışlatabilecek mi? Bir din bilgini olarak, Müslümanlığı kabul etmediğinin sorumluluğunu Allah?a nasıl anlatacak? Şimdi yeni Papa seçilecek. Kardinaller birbirine düşecek. Vatikan?ın güç çeteleri birbirini yok etmeye çalışacak. Zira şimdiye kadar, pek çok papa, zehirlenerek öldürüldü. Bir önceki papa da, 1978?de görevine başladıktan 33 gün sonra, ölü bulundu. Papa, bankacılıkla ilgili bazı yolsuzlukları farkedince, sorumluları soruşturmayı kararlaştırdı, fakat koltuğunda ölü bulundu. Zehirlendiği iddiaları dolaştı ama otopsi yapılmadan gömüldü. Vatikan?da; Mason locaları, gizli servisler, güç odakları cirit atmakta. Papalık tarihi, cinayetlerle dolu. Dileriz başka kardinaller, bu hırs savaşında, canlarından olmaz. Mine Alpay Gün milligazete. |