[halitpasa75]

Sözkonusu protokol Ocak 2003 tarihinde Türkiye tarafindan imzalanmistir. ABDullah Gül hükümeti imzalamistir.

Bahceli dogru söylüyor.

[akshalil]

so herrschaften..in einer woche gehen unsere landsmänner zur wahlen..hier ist meine vorhersage

1-religiös, halb liberal halb konservative akp:%30
2-militarist link- nationalistiche chp :%18
3-faschistische mhp:%17

die reste parteien bleiben unter %10 schwelle und so wird eine horrorzsenario zu wirklichkeit: koalition von chp%mhp...devletin basina devlet gelecek!!

[roman]

Bağımsızların önemi.

Perihan Mağden.



Ağbi, içime fenalıklar geldi hakikaten; "Yeni Cami Kenefi"nin 3 CÜMLEYİ AŞMAYACAK şekilde bulunduğu yerin tarifini yap" deseniz bu talimatları kavrayamayacak engellilikte tiplerin atıp tutmalarından. Siyaseten Doğruluk Engelliler"e göre:
Böyle, saftorik 1 takım insanlar var.
Ya da: kötü niyetliler.

Ya da: satılmışlar, tam bunu söyleyemiyorlar da; yıkanmışlar, bağlantılılar. Bi şeyler, bi küçük şeyler.

Bu Süper Demokratlar, Über Zibidiler, Global Saflar öylesine saçma, öylesine tuhaf ve gerçeklerden "kopuklar" ki, gider diyelim değerli mi kıymetli oylarını, Baskın Oran"a verirler! Kürt bağımsızları, desteklerler.
Kenef Tarifi Yazamayacak Yeteneksizlikte Bu Vâkıf Kalemler, taktılar mı Bağımsızları destekleyenlere!

Onlara kalırsa, bizim gibiler Fantezi Demokratlar zira.

Steril Salaklar: memleket gerçekliğinden haberi olmayan gafiller.

Onlar oysa Memleket Gerçekliği"nin üstüne ham çökelek gibi çökmüşler. Memleket Gerçekliği aman değişmesin hiç; bunların farklı bir gerçekliği algılamaya kafaları yetmez, kariyerleri hiç yetmez, pozisyonları elvermez.
Sürüne sürüne/yalaya bayıla vardıkları "pozisyonlarda" pozisyon almışlar işte. Bi sallarsan kayıklarını (Titanic sandıkları), yüzme de bilmiyorlar hakiki demokrasinin denizlerinde, sudan çıkmış balık gibi olacaklarını da balık sezgeçleriyle hissediyorlar pek tabii ki Yeni Bir Türkiye"de. Askeri vesayetin iptaliyle gelen tam bir demokraside.

Onlar hâkimler konuya, kendilerine kalırsa. Biz bir avuç zibidi über demokrat, bihaberiz. Öğütülmemişiz, eğitilmemişiz bürokratik engellerle. Ayrıca da şaşı bakışlı ve dışa bağımlıyız.

"Hepimiz Ermeniyiz!" diye pankart taşımak gibi saçmalıklar yaparız.

Orda taşşş gibi 2 parti dururken: diyelim CHP ve MHP dururken, al birini vur ötekine"leşmenin kıvancı içinde; ayrıca bi de şirin mi şirin Genç Parti alternatifi dahi, dururken- (Çıktılar bu arada ahlaki şirazelerinden 70 yaşlarındaki Kalem Ağbileriyle.)

Tümmm bu güzel ihtimaller var, onların bilginatör beyinleri için. Olmadı DP var. Kemalistler sapına kadar, bi kere. Bağlantısızlar.

"4 yanımız düşmanla çevrili" edebiyatçılar. Kesip atsınlar Türkiye"nin "normal" olma ihtimalini.

Bu kafasız/kavrama engelli/siyaseten yanlışçılığı şiar edinmiş Bürokratik Kabadayı tiplerin; bizleri, oylarımızı, oylarımızı vermek istediğimiz kişileri horrr görmesinden "böööğğh" geldi.

Bakın bu seçimde Bağımsızlar önemli mi önemli.
Yüzde onluk baraj, hakiki demokrasinin önünde ciddi bir engeldir. Engelin daniskasıdır.
Bağımsızlar bu barajın üstünden su aşırma yöntemidir. Artık bizim gibilerin de Meclis"te temsil edildiğini görmek, en tabii hakkımızdır.

Kürtlerin Meclis"te temsil edilmeleri hakiki demokrasinin gereğidir.

Bir Baskın Oran, iki Ufuk Uras, Meclis"te ezberi bozmaya muktedir olabilirler. Kürtler artı Bizim Bağımsızlar, orda, o kürsüden, ceylan derili turuncu koltuklarda kaykılıp ne dediklerini anlamadığımız/dinleyemediğimiz adamlardan, bizim adımıza hesap sorabilirler. Bizim gibi konuşabilirler. Demokrasinin dilinden.

Kürtlerle birlik olup ya da onlara da muhalif olup; zira bilmiyoruz, bu memleket göstermedi, çok gördü bize Kürtlerin Meclis"ten demokratik taleplerinin NE olduğunu dinlemeyi.
Kürtler Meclis"te, Meclisimiz"de demokrasiden yana mı tavır alacaklar, özgürlüklerden yana mı, Kürt Milliyetçiliği"nin bataklığına mı saplanacaklar burunlarına kadar; Lider Sultası"nın ağırlığından kurtulmaya namzetler mi, değiller mi?

Apar topar Meclis merdivenlerinden götürüp ömürlerinden onar yıl çaldığımız bu adamların, nedir demokratik talepleri, demokrasiden talepleri? Ne istiyorlar?
Bizimkiler onlara sahip çıkacaklar mı, onlar bizimkilere? Bağımsızların Bu Meclis"e girmesiyle, seçmenlerimizin hatırı sayılır bir çoğunluğu temsil edilme "hakkına" kavuşacaklar. Lüksüne. En nihayet.
Onun için Bağımsız Adaylarımız"a laf sokuşturan, bizim zihinsel kapasitelerimize, okuma-yazma becerilerimize dil uzatan Ezberciler"den, Statükocular"dan, Dangalaklar"dan, Faşistler"den, Edepsizler"den, Siyaseten Yanlışçılığı Din Edinmişler"den "illallah!" geldi bana. Yettiler medyalamada borazan sesleriyle gayri.
Bizlere ve adaylarımıza sokuşturmalarından-
Densiz güçlerinin tepelerinden bakmalarından köhnemiş akılcıkları ve otomatiğe bağlanmış kalemleriyle-
Laf ebeliklerinden fenalıklar geldi.

Faşizan salaklıklarını/bunaklıklarını yalan yanlış etiketlerle ambalajlamalarından.

Bu seçimlerde Bağımsızlar önemlidir. Kürt adaylara, hakiki sol adaylara oy vermek önemlidir. Ve hakiki 1 sınavdır.

Bir demokrasi sınavı.

Ya aşacağız. Ya aşacağız.

Bizim gibileri horrr görmeye koşullanmış ağız kıvrımlarını ya bükeceğiz, ya dikeceğiz.
Tamam kardeşim: azınlığın azınlığıyız! Ama çoğunluğunuz koktu, kokuyor, çürüdü, çürüyor. Aklın ve basiretin imbatı değil burnunuzda dolanan.

Leş hallerinizin morg dumanları.

Hiper bunaklar!

[roman]

Çoğunluk ve azınlık

Murat Belge



Demokrasi şüphesiz yalnız çoğunluk iradesinin tecelli etmesi değil, aynı zamanda azınlık haklarının korunmasıdır. Aynı zamanda birtakım soyut ilkelerin korunmasıdır. Örneğin, "Çoğunluk iradesine dayanarak "çoğulculuğu" iptal ediyorum" diyemezsiniz. Derseniz, bu "Hitler demokrasisi" olur.

Türkiye"nin "çok-partili parlamenter rejim"e geçmesinden bu yana, demokrasinin "rakkas"ı, genellikle, her şeyin doğrusunu bilen dar bir seçkin grubunun otoriter yönetim anlayışıyla çoğunluğun plebisiter onayını aldıktan sonra yapacağı her şeyi mubah sayan popülist bir anlayış arasında gidip geldi. Kuruluş harcına bu "Jakoben" özentisi bir kere karıştıktan sonra, bunun karşıtının da böyle bir popülizm olacağı bellidir. Kurucu güç, kendine muhalif olacak gücün veya eğilimin de biçimini belirler. "Doğru fikirler"e dayandırılmış bir "otoriter" iktidarın alternatifi de, "halkın iradesi"ne dayandırılmış bir "otorite" olur. "Otorite" faslı değişmez.
Türkiye Cumhuriyeti"nin demokrasi anlayışının bir "evrim"i olduğunu söyleyebilirsek, bu evrim Jakoben kesimde değil, popülist kesimde kendini daha çok gösterdi. Son seçimden bu yana geçen süre içinde bunu pek çok örnek dolayımıyla gözlemledik. "Jakoben" özentisi kesim, alışık olduğu iktidar biçimini elden bırakmamak üzere, kıran kırana bir mücadeleye girdi; halen de o mücadelenin içinde. Mücadele, görünür yüzeyde, "dinci iktidar partisi"ne karşı veriliyor. Gerçekte ise, demokratik gelenek yokluğunda ancak "Avrupa Birliği"ne katılma" fikrinde cisimleşen demokratikleşme perspektifine karşı. Gözünü Türkiye Cumhuriyeti"nin "askeri demokrasi"si içinde açmış, rejime muhalif olsa bile siyaset tarzını ve siyasi ufkunu buna göre biçimlendirmiş herkes, birey, grup veya kurum olarak, bu perspektifle mücadele halinde.
Sanırım bu da çok fazla yadırganacak bir durum değil. Çünkü Türkiye"nin gerçek iktidarı bu kesimdir ve "iktidar" olanın kendini değiştirmesi, dünyanın her yerinde, zor bir iştir. Ayrıca, bunun meşruiyetini "fikirlerinin doğruluğu" inancından (hatta "iman"ından da diyebiliriz) alan bir iktidar seçkini topluluğu olduğunu söylüyoruz. Buna "iman" edince, niye kendini değiştirme gereğini duysun?

Öbür tarafta ise ideolojinin içinde ciddi dozda "iman" bulunan bir siyasi parti ve onun kurduğu hükümeti görüyoruz. Ama bu cenah öteki gibi "iktidar" olmadığı, tersine, kendi varlığını hiçbir zaman güvende görmediği için, evrilmeye daha açık. Nitekim, daha iktidar falan olmadan, ilk kuruluşu anında, AKP, o kesimin uzun süreli evriminin önemli ve anlamlı bir aşamasının ürünü olarak ortaya çıkmıştı.

Yani, kısacası, iktidarın "yolu" seçim olmak zorundaysa, seçim "toplum" demektir, seçilmek, kendini "topluma beğendirmek" demektir ve bütün bunların "terbiyevî" denebilir bir etkisi vardır. Menderes"in "odunu mebus yapan" ve isterse "hilafeti geri getiren" plebisiter anlayışından AKP"nin siyasi tavır alışlarına uzanan hatırı sayılır bir yol var; bu yolu izlediğimizde, burada bir "evrilme"nin belirgin nişanlarını görüyoruz. Bu aslında toplumun bütününün uzun vadede izlemek durumunda olduğu evrim yönüdür. Ama "uzun-vade" oldukça soyut bir kavram (bir kere, hep "uzun" olmak zorunda) ve her zaman, "kısa-vade"nin acarlıklarıyla yolu kesilir, yönü değişir. 2007"nin seçimleri de işte bu ezeli itişmenin son varılmış aşaması olacak.

[cagdasturk]

Türkiye yarın Reuters haber ajansından flaş bir seçim tahmini duyacak.

Tam olarak bildiğim sonuçları, söz verdiğim için yazamıyorum. Ama yaklaşık oranlar şöyle...

AKP yüzde 45-50 bandında...

CHP yüzde 20-25 bandında...

MHP yüzde 10-15 bandında...

DP ve GP barajın çok altında...

Bağımsız ise 30 kişinin altında...

Bu araştırmayı yapan şirketin sahibi ile dün uzun uzun konuştum.

Son 3 seçimdir sandıklar açıldığı anda sonuçları neredeyse kesin olarak duyuran bu şirketin sahibi aynı teknikle yaptığı bu anketin yukarıdaki sonuçlarını yazılmamak kaydıyla paylaştı.

Yani kısaca ben AKPARTİ’nin 330 civarında bir milletvekili çıkartacağına ikna oldum.

AKPARTİ tek başına iktidara geliyor.

Peki bu sonucu kimler biliyor?

Başbakan ve yakın çevresi biliyor.

Asker biliyor. Medya patronları biliyor. Büyük sermaye biliyor.

Daha düne kadar, “AKPARTİ tek başına gelirse darbe olur” diyen çevrelerle bu tabloyu paylaştım.

Yorumlar tamamen revize edilmiş...

Özetle şöyle:

“Başbakan 27 Nisan’dan sonra işin ciddiyetini gördü. Bu çok önemli bir psikolojik faktör oldu. Gül ve Arınç’ın altını boşalttı. Keskin muhafazakarları budadı. Listelere aldığı isimler bir vitrin değişikliği değildi. 367 çıtasından dolayı uzlaşacağını da açıkça söyledi. Yani 23 Temmuz sonrası askerle Erdoğan arasında gerilim olmayacak...”

Peki, resme bakalım öyle mi?

Genelkurmay Başkanı ile Erdoğan’ın Dolmabahçe’de 2 saat baş başa görüşmesinden sonra bir şey dikkatinizi çekti mi?

Birbirlerini yıpratacak tek bir kelime edilmedi.

Başbakan yukarıda sayılanları da yaptı, “Uzlaşırım...”dedi.

Benim yorumum ise şu:

“Ortada bir ‘Büyük Uzlaşı’ tablosu var... Büyük Medya- Büyük AKPARTİ-Büyük Sermaye ve Büyük Asker... Akla gelmeyen bir büyük yol kazası olmazsa 23 Temmuz sonrası gerilim azalacak...”

Bu “Büyük Uzlaşı” tablosu şunu hesaba katmak zorunda bence...

Yüzde 45’ten yüksek bir oy oranı “öteki”nin yer değiştirmesinin tescilinin bir kez daha perçinlenmesi anlamına gelmiyor mu?

O meydanlarda toplanan milyonlar bir yenilmişlik duygusuna girmeyecek mi?

Bu “Büyük Uzlaşı” tablosunda en büyük rol Erdoğan’a düşüyor.

O, Türkiye’nin “yeni öteki”lerinin de Başbakanı olmak zorunda..."

Serdar Akinan
akşam

[1insanol]

Oyumu cöpe atarim

atese atip yakarim

Sana Vermem...

Diyor Yaklasik %35 Sesiz bir kitle..Bizde onlardan biriyiz...

Hic soran olmaz/ olamaz bize, neden cöpe atarsinda sandiga atmazsin...

Soracak yüzlerimi varki sorsunlar

Onlar kuzu sandiklarini gütsünlar ama bize soramazlar

Istisnasiz hicbir partinin soracak yüzü yokta soramazlar

yoktur birbirlerinden farkida soramazlar

Müslüman Türkün degerlerini koruyamadiklari icin,soramazlar

Kuran ahkamini Müslüman Türkün meclisine sokmamaya yemin edip
Ayasofyanin kapisina kara kilit vurup, kiliselere havralara, masonlara yahoacilara, escinsellere nekadar Islam karsiti sapik ideoloji varsa hepsinin cikar ve hürriyetlerini koruduklari icin soramazlar...

Batinin cikarlari icin mehmetcigi sefere cikarip, Müslüman Türkün kardeslerini moskovun, ermeninin ABD ninin israilin insafina biraktiklari icin soramazlar...

Oyumu cöpe atarim ama, zalim iktidarlarin sandigina atmam

tek oylada olsa zalimlere yardim yapmam...

buda bizim secim bildirimiz olsun
hani demo vardi ya:-)
-----------------------------------------------------------------------------------------

Simdi Somut delillerle bu cagrimizi delilleyelim........

[1insanol]

Tek patili döneme CHP ve sonrasi CHP, DP, AP dönemlerine gitmeyecegim...Bugünkü partiler ayni zihniyetin devamidir...Sistem
Müslüman Türke Düsmanlik üzre bina edildigi icin,bu dü$manligin meyveleri partiler araciligiyla halkimiza sunulmustur.

Sisteme tepki olarak ortaya cikan partiler, rejim icine cekilerek entegre edilmis, sisteme hizmet ettirilmistir...
MSP ve benzeri partiler...
ANAP, AKP gibi partiler Erbakanin yetistirdigi kadrolardan olusturulmus,Milletin Dini duygularini sömürerek,sömürgecilerin ömürlerini uzatmak adina halkimizin önüne cikartilmislardir...
Yikilmaya yüz tütmüs sistemi ayaga kaldirmak icin, Müslümanlar kullanilmistir.
sistem biraz nefes almaya baslayinca, menderes dönemi gibi, simdilerde ne olur ne olmaz diye bunlar alasagi edilmek istenmektedir.Yani sistem temkinli, yani sömürgeci efendiler temkinli davraniyor..Peki kimleri kullaniyorlar?
simdi onlara bakalim


Gelelim digerlerine

[1insanol]

CHP eşittir MHP

CHP aday adayı Yavuz Akgün, CHP ve MHP ye ortak oy istedi. Cumhuriyet Başyazarı Selçuk un, açık destek verdiği MHP de, yarım sayfa ilan vererek gazeteye sahip çıktı













İSTİHBARAT SERVİSİ/İSTANBUL

CHP İstanbul 3. Bölge milletvekili aday adayı Yavuz Akgün, Cumhuriyet Gazetesi ne bir ilan vererek CHP ye ve MHP ye oy istedi. MHP lideri Devlet Bahçeli de Cumhuriyet gazetesene sahip çıktı.
Yavuz Akgün, “Kendisini CHP ye yakın hissedenler CHP de, CHP ye uzak görenler ise MHP de buluşsun” yazılı bir ilan verdi. İlanda CHP eşittir MHP yazısı dikkat çekti.

Cumhuriyet Gazetesi ile MHP arasındaki yakınlaşma, MHP nin jestiyle sürdü. Parti, önceki gün Cumhuriyet Başyazarı ve Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk un, gazetenin 2. sayfasında yer alan yazısının altına, yarım sayfa renkli ilan verdi. İlhan Selçuk, bir yazısında, MHP nin bu seçimde “dincilere karşı çıkarak, aslına döndüğünü” yazmıştı.

Önceki gün, İlhan Selçuk un yazısını okumak için Cumhuriyet Gazetesi nin sayfalarını çeviren okurlar, Selçuk un yazısının hemen altında, yarım sayfa olarak yer alan MHP nin reklamıyla karşılaştı. MHP yönetimi, Selçuk un övgülerine, gazeteye yarım sayfa, üstelik de İlhan Selçuk un yazısıyla aynı sayfaya, 22 Temmuz seçimleriyle ilgili yürüttüğü kampanya için reklam vererek jest yaptı.


09.07.2007


<a href="redirect.jsp?url=http://www.yenisafak.com.tr/politika/?t=09...c=2&i=54987
" target="_blank">http://www.yenisafak.com.tr/politika/?t=09...c=2&i=54987
</a>

[1insanol]

<a href="redirect.jsp?url=http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=121639

Bahçeli" target="_blank">http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=121639

Bahçeli</a> İlhan Selçuk u Övdü

14 Temmuz 2007 08:36MHP lideri Devlet Bahçeli, 27 Mayıs darbesini açıktan destekleyen ve 1971 deki 9 Mart cuntasının içinde yer alan Cumhuriyet yazarı İlhan Selçuk u övdü.
Önceki akşam Star Televizyonu nun ana haber bültenine konuk olan Bahçeli, köşesinden MHP ye oy isteyen İlhan Selçuk un "Dün bana işkence etmiş olanlarla bugün el ele vermeyi yurtseverliğin doğal ve sade gereği sayıyorum." sözlerini değerlendirdi. Bahçeli, "Kendisiyle o açıklamasından sonra bir temasım olmadı. Ancak değerlendirmelerini saygıyla karşıladım. Türkiye nin yetiştirdiği önemli bir aydın, iyi bir gazetecidir. Böyle bir değerlendirmesi bizi memnun etmiştir. İnsanlar tanıdıkça MHP yi seveceklerdir." dedi.

Seçim çalışmalarını sürdüren Bahçeli nin dünkü durağı MHP nin güçlü olduğu illerden Afyon du. Meydandaki kalabalık parti kurmaylarının yüzünü güldürdü. MHP lideri Bahçeli, memnuniyetini, "Tarafsız medya, AK Parti nin mitingiyle bu mitingi yan yana koysun, kim iktidar olacak siz karar verin." ifadesiyle dile getirdi. Bahçeli, konuşmasında yine Başbakan Erdoğan ı hedef aldı. Başbakan ın manda ve himayeye talip olduğunu öne süren Bahçeli, "AK Parti açıkça basın aracılığı ile PKK nın siyasi uzantısının sözde mensuplarıyla, bağımsız adaylarla eksiklerini tamamlamayı planlamaktadır." diye konuştu.


----------------------------
ILhan selcugun C gazetesinse cikan son kariktürü

Türbanli fakat vucudu ciplak bir bayan

Ayaklarinan altinda ayetler...
Buyrun cenaze namazina






D.Baykal
Dünyanın en zengin ailelelerinden olan Yahudi Reckkefeller in bursuyla ABD de eğitim gördüğü ortaya çıktı...Bu bursun diğer destekçisi ise CIA...Bursun amacıda ülkelerdeki gençleri yetiştirip Amerikan kültürü hayranlığı ile yetiştirmek...

D.Baykal 1957 yıllarında Ankara Siysal Fakültesinde , Yön Dergisini çıkarmış, ilk şûbelerinide Diyarbakır a "Sosyalist Kültür Derneği" adı altında açmışlardır...PKK nın temelini atan bu YÖN hareketidir...Baykal 1963 tede doktorasını tamamladıktan iki yıl sonra Rockfeller Foundation bursu ile ABD de kaldı. Colambia ile Berkeley evrenkentlerinde(üniversite) eğitimini sürdürdü...

Bu bursun sahibi olan David Rockefeller, dünya yı yönettiği söylenen bir aile...

<a href="redirect.jsp?url=http://www.ateizminsonu.com/forum/index.php?showtopic=904
" target="_blank">http://www.ateizminsonu.com/forum/index.php?showtopic=904
</a>

[1insanol]

Hepsi kamufle edilmis zehir mesabesinde olan partilerin birbirlerinden farki olmadigini bir nebzede olsa gözler önüne sermeye calistik.


Biz kimseye ümitsizlik telkin etmiyoruz.Biz Müslümaniz basiretli olmaliyiz.Bizim Dinimizde Hak metodumuzda...
care arayan, Kuran`a Peygamberin Hayatina bas vurmalidir..gören gözler icin orda careler tükenmez diyorum !
müslüman kardeslerime saygilar sunuyorum.


MÜSLÜMAN KARDESIM!

Irkini üstünlük degil, zenginlik bilmelisin!
yüceligi "kan" da degil,Hakta aramalisin.
Hedefinde irkini yüceltmek varsa,
Islam ahlakiyla, boyanmalisin.

Le$ kargalari gibi, ilim ucmakla olmaz,
marjinal toplumlar hürriyet bulmaz.
Ilimde, irfanda, öncülükse hedefin;
Ümmet bilincini ta$imalisin!

Ahlak lafla olmaz,Hakka itat ister,
Kirlenmis dünyamiz yüce ahlaki gözler,
iffetin,namusun, metafizik gücünü;
Dünya insanligina göstermelisin!

Deden gibil abdest alip firattan,
tunaya eri$,dü$me kirattan!
Nakil ve akillan gönülleri feht edip;
Dünyayi zulümden kurtarmalisin!

Nutuk degil, Hakka cagiriyorum
zan etme ütopya söz ediyorum
Islam`i hayata hakim kilarsan
Sana cemalullahi Müjdeliyorum!

i