Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #31531  
Alt 13.01.2007, 17:55
Benutzerbild von fearless84
fearless84 fearless84 ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard tartışma isteğim derken?

merabalar kardeşim tartışma isteğimden söz etmişsiniz açık konuşmak gerekirse eğer sizlerle fikir paylaşma arzumu atrniyetli bir tutum olarak algılıyorsanız vede sözlerim sizi gücendiriyorsa lütfen söyleyin maksadım sizleri yada bir başkasını kırmak değil yalnız sizinde takdir edeceğiniz gibi bizler bildiğimiz doğruları doğru bir dille anlatabilmeliyiz...eğer bu yazıdakiler size yabancı geldiyse vede yanlış düşünmüşsem kusuruma bakmayın kuşkularımdan sıyrılmadan tartışma isteğiniz cümlesini tam olarak manalandırmam biraz güç saygılar vesselam
  #31532  
Alt 13.01.2007, 18:48
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Buyur açıklayın görüşlerinizi, tek bir,

isteğim var konuda kalmanız.

Ben görüşlerimi sürekli sunmaktayım. Ve sizlerin de var ise bu konulara ait görüşleriniz buyrun koyun ortaya.

Ben oldukça açık yazıyorum kadının canını bile verebilecek ölçüde ezildiğini ve bunun nedenlerinin nerelerden kaynaklandığını.

Bir de sizler açıklayınız sorun nedir, çözüm nedir.

Buyrunuz...
  #31533  
Alt 16.01.2007, 12:59
Benutzerbild von ozkangunduz
ozkangunduz ozkangunduz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard 12 imamlar

ÇÖL YANIYORDU, GÖK YANIYORDU,GÖNÜLLER YANIYORDU,DİLLER HAYKIRIYORDU;SU....SU.....SU......
İMAM HÜSEYİN BAŞINI KALDIRDI "BU NE TUFANDIR YARAB" DEDİ.
GÖNÜLLER SUSMUŞ, YÜREKLER SUSMUŞ, VİCDANLAR SUSMUŞTU.
BİR AVUÇ İNSAN, İNSANLIK DEĞERLERİNİN YAŞATILMASI İÇİN KANLA MESAJ YAZIYORDU...EHL-İ BEYT KADINLARININ FERYADI ARŞ-I ALAYI İNLETİYORDU.KEFENSİZ ŞEHİTLER KANLAR İÇİNDE YATIYORLARDI.
İŞTE MİNİ MİNİ ALİ ASKER...SANKİ HALEN PARMAĞINI EMİYORDU.İŞTE KARDEŞİ YİĞİT ABBAS.KANLAR İÇİNDEYDİ YÜZÜ SEÇİLMİYORDU.KOLLARI YOKTU.İSYANI BİTMEMİŞTİ.İŞTE 18 YAŞINDAKİ FİDAN BOYLU ALİ EKBER"İ...
YUMRUKLARI SIKILIYDI,GÖZLERİ AÇIKDI.SANKİ KENDİSİNE BAKIP GÜLÜMSÜYORDU...
İMAM HÜSEYİN İNİLERCESİNE "YARAB! BANA SABIR VER, SABIR VER. "DEDİ...
FIRAT MASUM MASUM AKIYORDU....ÇÖL YANIYORDU...İNSANLIK FERYAT EDİYORDU: SU... SU... SU...
VE YÜRÜDÜ İMAM HÜSEYİN...GÜNEŞ YAKIYORDU...İMAM HÜSEYİN TEK TEK YÜZLERİNE BAKTI. AAAAAHHHHHH YİĞİT KARDEŞİM ZEYNEP! NE OLMUŞ SANA...NE HALDESİN BÖYLE...SANA EMANETTİR EHL-İ BEYT KADINLARI YILMA YIKILMA SEN.SANA MUHTAÇTIR ZEYNEL ABİDİNİM...
ZEYNEBİN SABRI KALMAMIŞTI...KARDEŞİ HÜSEYİN İN YÜZÜNE BAKTIĞINI GÖRÜNCE

FERYADINI YER GÖK İNLEMEYE BAŞLADI:
ARTIK KAYBEDECEĞİ BİR ŞEY KALMAMIŞTI.YAKINLARININ VE EVLATLARININ ACISI İLE ÖLÜMÜ MİLYON KEZ TATMIŞTI... ÖLÜM NEDİR Kİ?... KAVUŞMAKTIR...
DEDESİYLE, BABASIYLA KARDEŞLERİYLE VE SEVDİKLERİ İLE BİRLEŞMEKTİ...DEDESİNİN KILICINI ALDI, BABASININ SARIĞINI TAKTI VE DEDESİNİN HEDİYE ETTİĞİ ZÜLCENAH İSİMLİ ATINA BİNDİ.VE ÖLÜM MEYDANINA GELDİ.AT ÜZERİNDE SANKİ BABASI ALİYE BENZİYORDU...
TÜM METANETİ İLE SESLENDİ...
"GELDİM İŞTE... BİR BEN KALDIM...BEN VE SİZLER...

10 EKİM 680 GÜNLERDEN CUMA
BİR OK ATARLAR DEDESİNİN ÖPÜP KOKLADIĞI AĞZINA GELİR VE ARDINDAN KILIÇ DARBELERİ İLE KOLLARI KESİLİR...BİR ÇOK ÖLÜMCÜL YARADAN SONRA İMAM DÜŞER ATINDAN...............................

10 MUHARREM GÜNLERDEN CUMA....SONSUZLUĞU AYDINLATMAK İÇİN GÜNEŞ BATMIŞTI O GÜN KERBELADA...
YASSI MATEMİMİZ........
  #31534  
Alt 16.01.2007, 13:01
Benutzerbild von ozkangunduz
ozkangunduz ozkangunduz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Karaağaç Dergahi Gerçek Sahiplerine Tesl

?KARAAĞAÇ BEKTAŞİ TEKKESİ?

Yıkıcı işgali kaldırılmalıdır, dergah asıl sahiplerine teslim edilmelidir ...

İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Sütlüce Mahallesi 3257 / 3258 no?lu adalarda ?Osmanlı Dönemi? nden kalma ?Karaağaç Bektaşi Tekkesi? ve bu tekke sınırları içinde Bektaşi Dedeleri; Cafer Baba, Münir Baba, Kömürcü Baba ... lara ait mezarların bulunduğu tarihi kayıtlarda bilinmektedir.

Tarihte Karaağaç Bektaşi Tekkesi, Karaağaç Tekkesi, Münir Baba Tekkesi, Sütlüce Dergahı olarak adlandırılan bu dergah Beyoğlu Sütlüce ilerisinde, Dutluk Karaağaç Mevkiinde, eski 1929, yeni 3257 / 3258 ada 1 (belki de 2-3-4 ...) parsel (ler) de II. Beyazıt vakfından arazi üzerine III. Sultan Mustafa devrinden sonra Bektaşi Tekkesi olarak inşa edilmiş ve 1826 yılında da Yeniçeri Ocaklarının kaldırılması ile ilgili kanun gereği lağvedilmiş, Cumhuriyet Döneminde de Tekke ve Zaviyelerin kaldırılması ile ilgili kanun gereği kapatılmıştır. Dergah yaşatıldığı devirlerde Baba Erenlerden en yaşlısı Karaağaç Dergahı postnişini olur ve ? Hacı Bektaş Vekili? ünvanını alırdı. Bu dergahta 19 yüzyıl düşünürü ? Neyzen Tevfik? Bektaşiliği kabul ederek Münir Baba dan ?nasip? almıştır.

Mülkiyeti önceleri Vakıflar a ait iken İstanbul Büyükşehir Belediyesine istimlak yolu ile geçen bu ada ve parseller daha sonra Beyoğlu Belediyesi toplu konut alanında kalmış ve dergah arazisine paletli inşaat araçları sokularak mezar taşları dağıtılmış var olan Tekke izleri yok edilmiştir. Yapılan toplu konutlar ise 1999 depreminde çatladığı için belediyece yıktırılıp, hepimizin parası çarçur edilmiştir. Arazinin "Miniatürk" yapıldıktan ve "Haliç Projesi" n den sonra kıymetlenmesi sonucunda "rant" ve "yoketme" peşindeki AKP li belediyelerce istimlak edilmeye çalışılıp, başarılamayınca, Kiptaş"ın bünyesinde ama aynı adı taşımayan bir şirket kurdurularak, dergahın da bulunduğu parsel hülle yolu ile satın alınmıştır. Bu ?Yıkıcı işgal? in acilen kaldırılarak ?Karaağaç Bektaşi Dergahı? nın, ?İzlerine İstinaden Tescil? işleminin gerçekleştirilmesini sağlayan "Alevi - Bektaşi Vakfı", halen toprak altında temel izleri bulunan tarihi eser niteliğindeki yapılarının kazı / rölöve çalışmalarının büyük bir titizlikle yapılması ve eserlerin asıllarına uygun olarak hazırlanacak restitüsyon projelerine göre yeni işlevler verilerek inşa edilmesi gerekliliğini savunmuştur. Eserlerin tarihten süzülen kültürel taşıyıcılık niteliği vurgulanmalıdır denilmiştir. Anıtsal nitelikteki ağaçlar saptanıp korumaya alınmalı ve restorasyonun bu çerçevede geliştirilmesi sağlanmalıdır diye uyarılmıştır. Proje ve uygulama aşamalarındaki bütün çalışmalar, kentsel imar planlarına, mimarlık meslek etiğine, bilimsel disipline, metropoliten alan üretimindeki evrensel ilkelere, kent kimliğine, insanların gerçek gereksinimlerine yanıt veren mekanlar üretme sanatı olan ?Rasyonel Mimari? kurallarına uygun olarak gerçekleştirilmelidir diye belirtilmiştir. Ana hedef; yaratılan kamusal alanla, kentin sosyal, düşünsel, eğitimsel düzeyinin yükselmesine katkı sağlamak olmalıdır, diye hedefler konmuştur.

Bilimsel gerçekler yok sayılarak denetimden uzak, gerçekleşen bugünkü çarpık kentleşmenin neden olduğu zararlar gözler önündedir. Kamu ortak malı olan bu arazilerin kimi şahısların elinde rant ve spekülasyon aracı haline geldiği bilinmektedir. Bütün bu olgular kamu arazilerinin, kamusal yarar sağlayacak ve modern kent kimliğine, insanların yaşam kalitesine katkı sağlayacak şekilde onarılıp, kullanılması gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Bizler ?Şahkulu Gençliği? olarak günümüzün ?Hümanist Düşünce? lerinin yayılmasını sağlayan ve Anadolu kültür mozayiğine önemli katkıda bulunmuş olan; İstanbulumuzun ve Anadolumuzun her köşenine dağılmış bu Dergahların korunmasını, onarılmasını, kültürümüzün yaşatılmasını hedeflemiş ve çabalarımızı yoğunlaştırmış bir ?Sivil Toplum Kuruluşu? yuz.

Modern Cumhuriyet projesinin damıtılmış bir ifadesi olan; ?fikri hür, vicdanı hür, zeki, çevik ve ahlaklı nesiller? yetiştirilmesi gerektiğine ve bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının önemine inanmış olan bizler, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazır ve istekliyiz.

Cumhuriyet Tarihinde önemli kararlara imza atmış olan ve olmazsa olmazlığına inandığımız ?Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu? muz ?Kalıntılara İstinaden Tescil İşlemi? nin yapılmasını sağlamıştır. Bugün "Hülle" yolu ile mülkiyet sahibi olan "Kiptaş" ca yapılması düşünülen ?Yıkıcı İşgal? in kaldırılması için gerekli merciilerin uyarılarak, bu kirli işe bir an önce son verilmesini, "Dergahın gerçek sahiplerine teslim edilmesini" istiyoruz ...

sevgiyle
  #31535  
Alt 16.01.2007, 19:43
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Semazen!

Sema" ve Semazen ne demektir? Niçin Dönüyorsunuz?
Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ’, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur

Sema’, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder.

Sema’ eden canlara Sema"zen denilmiştir.

Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur. Mevleviler Sema" eder. Her tarikatın zikir ederken (Allah"ı anarken) kendilerine özgü bürhanları vardır. Mevleviliğin de bürhanı Sema" dır.

Sema" ederken başınız dönmüyormu?
Sema" belli kuralları ve teknik eğitimi olan bir zikir şeklidir. Sema eğitimi alırken vücudu yavaş yavaş belli eğitimlerle hazırlayarak baş dönmesi ortadan kalkar.
Sema" ederken ne hissediyorsunuz?
Sema" ederken semazen her çarh"da Allah ismini (ism-i celal) okur. Ve her selamın anlamlarını düşünerek bir vecd içinde Allah"ı anar. Bir de mühim olan şuursuzca dönmek değil, Sema" ederken Allah"ı düşünmektir. Bu sayede Allah"ın sevgisini kazanmaktır. Hissettiklerimize gelince anlatılacak veya yazılamıyacak kadar bir duygu selidir.
Hz. Mevlana Sema" etmiş mi?
Sema", Hz. Mevlana"dan çok önceleri de islam toplumlarında bilinmektedir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur
Kıyafetlerinizin anlamları nelerdir?
Siyah hırka kabiri toprağı, Tennure saflığı ve kefeni, sikke ise tevhidi ve mezar taşını ifade eder.
Post"ta oturan kişi kim?
Kırmızı Post"a oturan kişiye Postnişin denir. Hz. Mevlana"nın makamını temsil eder. Herkesin oturması uygun değildir.
Postnişin"in başındaki Destarın anlamı nedir?
Sarık kelimesinin Farsça karşılığı Destar"dır. Sarık sarmak Hz. Peygamber"in sünnetidir. Mevlevilerde Destar sarmak, Şeyhlerin ve Halifelerin hakkıdır. Şeyh, seyyid ise; yani Hz. Muhammed"in soyundansa yeşil, değilse beyaz destar sarar. Halifeler ve Çelebiler, dühani, yani bakılınca siyah görünecek derecede mor destar sararlar. Çelebiler, destarı, alttan sikke görünmeyecek tarzda sarar, çelebi olmayanların destarlarının alt tarafından sikkeleri görünür.

Şeyh"in elini öpüyorsunuz oda size birşey söylüyor bunun anlamı nedir?
Semazen şeyhe doğru ilerler ve şeyhin açıkta duran elini, şeyh de eğilerek onun sikkesini öper. Orada konuşma yoktur.
Otururken niçin secde ediyorsunuz?
Mevlevi sâliki, eline aldığı her şeyi, meselâ su içeceği vakit bardağı, eline aldığı kahve fincanını, yatacağı vakit ve kalktığı zaman yastığını, üstüne çekerken ve üstünden atarken yorganını, giyer ve çıkarırken, hırkasının ve çamaşırını yakasını, sikkesinin kenarını, otururken veya kalkarken yeri öper bu öpüşe de görüşmek denir. Bu suretle küllî ruhun her şeye sâri olduğu, daha doğrusu her varlık, tek ve mutlak varlığın tezahürü bulunduğu anlatılmış olur.
Meydanı 3 kere dolaşıyorsunuz bunun anlamı nedir?
Mevlevi dervişinin hırkası kabridir, sikkesi de mezar taşı. Otururken ölmüş sayılan derviş, adeta bir sur sesini duyup dirilir ve Devr-i velediye başlar. Bu bakımdan Devr-i Veledi ölümden sonra dirilmeye benzer. Semahaneyi ikiye böldüğü kabul edilen hatt-ı istivâa, bu çizginin sağ tarafı zahir alemi ve sol tarafı da batın alemidir. Bu devirler, şeyh denilen mânevî terbiyecinin rehberliğinde Mutlak Hakîkat’i “İlm-el Yakîn” olarak bilişi, “Ayn-el Yakîn” olarak görüşü, “Hakk-al Yakîn” olarak da O’na erişi sembolize eder.
Post"un yanında niçin birbirinize eğiliyorsunuz?
Şekilde gizli ruhun ruha selamıdır. Semâ’ meydanının sağ tarafından post hizasına gelen semâzen, Hatt-ı İstivâ’ya basmadan ve posta sırt çevirmeden dönerek karşıya geçer. Böylece arkasından gelen semâzenle karşı karşıya gelir. Bir an göz göze gelen iki derviş, aynı anda öne doğru eğilerek birbirlerine baş keserler. Böylece herkes birbiriyle selâmlaşmış olur ki buna "cemâl seyri" veya "cemâl cemâle gelmek" denilir.
Hırkanızı niye öperek yere bırakıyorsunuz?
Mevlevi dervişleri üzerindeki hırkayla görüşerek, sembolik olarak kabrinden kalkarak hakikate doğar ve kollarını bağlayarak bir rakkamını temsil eder. Böylece Allah"ın birliğine şehadet eder.
Yapılan bu 4 selamın anlamı nedir?
I.Selâm, insanın kendi kulluğunu idrâk etmesidir.

II.Selâm, Allah’ın büyüklüğü ve kudreti karşısında hayranlık duymayı ifâde eder.

III.Selâm bu hayranlık duygusunun aşka dönüşmesidir.

IV.Selâm ise insanın yaratılıştaki vazîfesine yani kulluğa dönüşüdür. Çünkü İslâm’ da en yüce makam, kulluktur.



Semazen ayakta dururken sağ ayağının başparmağı sol ayak başparmağının üzerinde niçin?
Bu duruma "ayakları mühürlemek" denir. Sebebi ise Hz. Mevlana"nın ahçıbaşısı Ateş Baz-ı Veli ye hürmeten yapıldığı söylenir.
Selam aralarında Postnişin birşeyler okuyor, okudukları nelerdir?

I.Selâmın başında, "Gerçek varlığınızın çevresinde dönün; istidanıza, yaratılışınıza uyun, itaat edip amelde bulunun." mealindeki,







dua okunur.



II.Selâmın başında, "Allah"tan esenlik size; Allah, duyuşlarınızı da niyetlerinizi de sağ-esen etsin ve sizi; esenlikle, gerçek olan başlangıç noktasına ulaştırsın." mealindeki,







dua okunur.



III.Selâmın başında "Allah, tam esenlik versin size ey sevgi ve aşk yollarında yürüyenler, can gözlerinizden perdeyi kaldırsın da, devrin ve gerçek merkezin sırlarını görün." mealindeki,







dua okunur.



IV.Selâm ın başında ise "Ey aşıklar ve gerçekler, Allah"tan esenlik size; devirleriniz tamamlandı, ruhlarınız arındı; Allah size yakıyne, yakıynın gerçek makaamına ulaştırdı." mealindeki,







dua okunur.

Sema" ya başlamadan önce birisi birşey okuyor, bu nedir?
Sema’ Töreni, “Nâ’t-ı Şerîf’le başlar. Nâ’t-ı Şerîf kâinatın yaratılmasına vesîle olan, yaratılmışların en yücesi Hz.Muhammed’i öven, Hz.Mevlânâ’nın bir şiiridir. XVII.yüzyılda bestekârlarından “Itrî” adıyla tanınan Buhûrîzâde Mustafa Efendi’nin Rast makamından bestelediği bu na’t-i, na’t-hân ayakta ve sazsız okur. Anlamı için buraya bakabilirsiniz.
Semazen"in hareketlerinin anlamları nelerdir?
Niyaz vaziyetinde ayakta durması Allah"ın birliğini, tevhid"i temsil eder.

Sema ederken sağ eli yukarıya sol eli aşağıya bakacak şekildedir. "Allah"tan aldıklarını kendisine mal etmeden halka ulaştırmaktır; bir yokuz; görünüşte var olan; vasıtalık eden bir suretten başka şey degiliz" Aynı mealde "Göğe ağarız, yere yağarız; aleme rahmetsiz; sıfatlardan zata varırız; zattan sıfatlar alemine, zuhur alemine geliriz; alemlere rahmet olan Hz. Muhammed"de (s.a.v.) yok olmuşuz biz demektir.

Sema vaziyeti sanki ters bir "la" şeklindedir insan gövdesiyle beraber "illa" ya tekabül eder. "la" ve "illa", müslümanlığın esas umdesi olan "la ilahe illallah"(Allah"tan başka ilah yoktur) sözünü temsil etmekle beraber mutlak varlığı ispat, ondan başka bütün mevhum varlıkları nefiy (reddetme) esasını içine alır.

Herkes semazen olabilir mi?
Mevlevilerde sema"; aşk ve cezbeyi meydana getirmek için bir vesiledir. Her Mevlevi, mutlaka sema" etmesini bilir. Meşk edip sema" etmeyi öğrenmiye "sema" çıkarmak", sema" öğrenmiş Mevleviye de "sema"zen" adı verilir.

Mevlevi olmadan Semazen olunmaz. Çünkü Sema" Mevleviliğin bir cüzüdür.

Semazen olmak için nasıl bir eğitim alınıyor?
Yuvarlak bir tahtanın ortasında bir çivi vardır. Çivi, sabit bir şekilde sema etmeye alışmanız içindir. Çivinin olduğu yere antiseptik görevi görsün diye tuz da dökülür. Sol ayak başparmağı ve ikinci parmak çivinin arasına sokulur ve ilk başlarda 18 çark atılır. Sema"ya ilk başlayan tennure giymez, normal kıyafetle döner. Atılan çarklar her gün fazlalaştırılır. Bu sırada ellerimiz çapraz şekilde omuzlarımıza kavuşturulur. Bakıldığında "1" sayısı gibi gözükürsünüz. Öyle durulmasının amacı, "Allah"ın birliğine şahadet ediyorum" anlamına gelir. Atılan çarklar fazlalaştıkça, yavaş yavaş kollar açılır. Belli bir süre sonra tennure giyilir. Sema aç karnına yapılır. Bir de mühim olan fıldır fıldır dönmek değil, dönerken Allah"ı düşünmektir.
Her yerde Sema" yapılırmı yada bunun bir zamanı ve yeri varmı?
Kitaplarda yazıldığına göre evvelce mukabele günü ve vakti yokmuş. İhvan toplanır sohbet esnasında bir vecd, bir zevk hâsıl olursa şeyh, meydancıya emreder, o da canlara haber verir, semâ"hâneye gidilip mukabele yapılırmış.

Otellerde, Lokantalarda, düğün-sünnet, Fuarlarda velhasıl heryerde hatta şarkıcıların yanında Sema" yapılıyor bu Sema" mıdır?
Sema" olmadığını orada bulunanlarda söylüyor. Ama yapmayın dendiğinde herkes yapıyor ve insanlar istiyor gibi bir manasız cevap çıkıyor karşınıza.

Adabına uygun olarak yapıldığında kimsenin söz söylemeye hakkı olamaz. Çünkü bu işin aslı zikirdir ve zikrin yapılacağı ortam ve yer önemlidir.

Bu gibi yerlerde yapılan Sema"ya siz neden müdahale etmiyorsunuz? Ve buradaki semazenler bu işin bilincinde değillermi?
Şu anda kimse kimseye müdahale edemez. Bu bir rant olarak görüldüğü için. Herkes gerçeğini ben yapıyorum diyor, Kime göre gerçeği o bilinmiyor. Her dönen insan Mevlevi değil.

Önce Hz. Mevlana’yı tanıyacaksınız. Birçok kimse Mevlana’yı tanımadan ben Mevleviyim diyor.Önemli olan bütün sorumluluk karar merciinde olanların, onlara sema" yapmalarına izin vermemeleri ve semazenlerin bu işin bilincine göre hareket etmelerini beklemek, temennimiz bu yönde.

Genelde yapılan bir tartışma var. Bayan semazen olurmu?
Bayan semazen olmaz olurmu ve neden olmasın. Tarihte kadın Semazen vardır. Fakat 700 sene içersinde kadın ve erkek yanyana dönmemiştir. Ancak aile meclislerinde kadın erkek yanyana olabilir. Bunu kadın erkek eşitliği ile anlatmak çok mantıksız olur, Hz. Mevlana"nın kadına verdiği önemi söylemeye bile gerek yoktur.
Sema" öğrenmek ve Sema" etmek isteyen bay ve bayanlara ne önerirsiniz?
Önce Hz.Mevlana"yı ve Mevleviliği tanımaları gerekir.

Mevleviliğin adab ve erkanı hakkında kitaplar vardır. İlk önce kendilerini fikir planında eğittikten sonra Sema" etmeyi düşünmeleri lazım.

Naçizane tavsiyemiz; bu zamana kadar Mevleviliğe giriş kitabı sayılan Sultan Veled"in Maarif adlı kitabını da okumaktır.

İcazet ne demektir? İcazet"i kim verir? Bağlayıcı bir özelliği var mıdır?
İcazet anlam itibariyle izin demektir. Eskiden 1001 günlük çile dönemi yada 18 günlük hücrede halvet halinde olmak gerekirdi. Ama bugün Çelebi tarafından verilen icazet geçerlidir. Yazılı olması zorunludur. Ama bu zamanda okadar çok icazetsiz şeyh ve ehil olmayan icazetli şeyh vardır ki. İnşaallah temennimiz bu işlerin hatır-gönül işinden kurtulmasıdır.

Yurtdışında da sema ediyorsunuz, nasıl karşılanıyorsunuz?
Yurtdışında Mevlevi Ayinlerini kim yaparsa yapsın okadar büyük bir ilgi ve alaka ile karşılaşmıştır ki bu herkes için böyledir. Bunun sebebi belki bir arayış belki bir özlem belki bambaşka duygulardır.
Mevleviliği öğrenmek isteyenler ne yapmalıdır?
Semazenliği öğrenmek isteyenlere verdiğimiz cevap gibi ilk önce okumak, okumak, okumak...
Herkes Mevlevi olabilir mi?
Böyle bir ayrım olabilir mi. Herkes olabilir.
Yurtdışında Sufizm diye bir akım var, Mevlevilik bu akımın içinde midir?
Sufizm anlamı aslında Tassavvuf akımı demektir bu anlamda Mevlevilik bu ekole dahildir. Ama kullanıldığı yer bakımından Sufizm, inancın önemi olmadan tasavvufdan zevk alma gibi kullanılıyor. Her dinin içinde yer alan mistik bölümleri bayraklaştırarak bir ekol olarak kullanmakta. Mevlevilikte ise Allah inancı çok önemlidir. Allah ve Peygamber sevgisi, Hz. Mevlana"nın kitaplarında en önemli yeri tutar.Velhasıl bu bir bütündür. İnanç olmadan tasavvuf içi boş birşeydir.
Bir Mevlevi"nin yaşantısı nasıl olur?
Sanat tarihimizin hiçbir şubesi yoktur ki onun en seçkin simaları arasında temiz yüzü, asil tavırları ve zarif giyinişiyle bir Mevlevi görünmesin. Mevlevilik daima sevilen ve hürmet gösterilen bir müessese olarak kalmış ve Mevleviler de kendi çevresinde hareketleri, tavırları, vakarları ve saygı ve hoşgörülüğü ile herkesin beğenisini kazanmıştır.

Mevleviler herkese elinden geldiği kadar iyilik ve nezaketle davranır ve kattiyetle karşılık beklemez. Hazreti Mevlana"nın esas hali aşk halidir, bunun için Mevlana muhipleri ve müntesipleri birbirlerini gördükleri zaman "aşkı niyaz ederim" diyerek birbirlerine aşk-ı dua ederler.

Edeb çok önemlidir, Edebsizde aşk olmaz onun için Mevlevi"de olamaz, Edebe riayet etmemek en büyük nezaketsizliktir. Mevleviler Edebe riayet ederler.

Temiz ve güzel giyinmekte Mevlevi adabı arasındadır.

Bazen sizlere Derviş deniyor, siz Derviş misiniz?
Sözlük anlamıyla Tarikata dahil olmuş kişi, Alçak gönüllü, hoş görür kimse demektir. Ayrıca bütün tarikatlerde bendelerine derviş ismi verilmektedir.
  #31536  
Alt 16.01.2007, 21:27
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Bunlarin hepsi zaten var... o.T.

ohne Text
  #31537  
Alt 16.01.2007, 21:27
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Hikaye... Mevlüt Hikayesine benzer o.T.

ohne Text
  #31538  
Alt 16.01.2007, 21:29
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Dergah falan yok bu zamanda

caga ve zamana uymak sart...

Dincilik Ideoloji bunlar CAG DISI anlayislardir....

Cagin ortak DINI ise Demokrasi ve evrensel insanlik degerleridir...

Bu degerlere uymayan zamanla kaybolur... Tarih öyle gösteriyor
  #31539  
Alt 16.01.2007, 21:33
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Güzel arkadasim.. sende Mevlevilik bir

Ideoliji degilmidir...

Allaha ulasmak icin illa dönmek yada sarki söylemek veya müzik dinlmek kanaatimce gerekmez...

Allaha varmanin hissetmenin bir olmanin TEKE varmain sonsuz yollari olmasi gerek ve vardirda...

Herkes farkli farkli algilar Allahi...
Mevlevilik anlayisi ise Sonsuz olan bu yollardan bir tanesi... hepsi bu... tabi bu benim görüsüm...

Sevgiler
ENis
  #31540  
Alt 16.01.2007, 21:35
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Yanlis yazdim... sence mevilik bir Ideol

oji degilmidir olacakti...

Tuslar üst üste olunca cabuk yazma esnasinda yanlis kacti... )) yoksa ufkunun evrensellige acik oldugunu en iyi bilenlerdenim...
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu