Bati denilince ABD degil eher EU akla gelir... yani Demokratik yapi.... insanlarin degil... devletin yapisi esastir... insanlarin cogu popülarist yapidadirlar...

ohne Text

ve cagdas bir yaklasim göstermistir....

Amac Mesihlik taslayip insan kafasini kesip direklere dikmekse... o halde devletin yaptigida esasen cokta az denilir bir olay....

Dersim olaylarini bölge insanini mobilize eden 4-5 kisinin kafasi altindan cikan bir olaydir....
Bölge halki bu oyunlara gelmis....

Ideolojik akimlarin bir devlet sisteminde yeri yok... cünkü TR-Devleti Asiret yada kisisel cikarlar tarafindan degil.. MECLIS tarafindan yönetiliyor...

Dersim olayi tamamiyle SIHLARIN kendilerini ALLAH ilan etmeleriyle olmustur.... olay bu... bu kisler olmasaydi herhangi bir sorun olmayacakti.... birde yabanacilarla yapilan isbirliklerine girmeyecegim... cünkü dis devletlerden destek alan hangi bir toplum islah olmuski... ? bu acik ortada

ama bilki.. Azinlik demek tami tamamina TC-Vatandasinin haklarina sahip OLMAMAK demketir.... yani 2 sinif vatadas sinifina inmek... veeeeeeeeeeeeeeeee rezervat seklinde, tüm TR capindan toplanip bir araya sürmekle olur....

Öyle bir durumda sanmaki Trabzonda yada Izmirde veya Istanbulda Kürt birakilir.... nerde Kürt agirlikli vilayetler varsa oraya gönderilir ve orada bir araya toplanir...

gerekirse diger TR-Bölgelerinden ayrilir ve kendi basina delet yapilmasina izin verilir ve Talabanin yönetimi altina veya Barzaninin yönetimi altina verilir...

Bak dostum bu senaryo cok ama cok cok gercekcidir... hatta bu senaryolar bu sekilde hazir durumdadir... sanirim gün gelecek bu sekildede uygulanacak....

Bunun Türkceci MÜBADELEDIR... nasil Yunanistanla Kurtulus savasindan sonra yapilan Mübadele vardiysa aynisida AZULARSANIZ silzleri bekliyor....

Kimse zorla TR-Vatandasi olamk zoirundan degil... kimse zorla tüm imkanlarini kullanmak zorunda degil.....

Olay bu kadar basit....

[fearless84]

İNSANI ANLAMAK

İnsanı anlamak insanlık tarihi kadar eski bir olgu olsa gerek ki bu çaba ilk insanın var oluşundan bugüne dek süregelmiştir. Bunu ifade etmemin sebebi bu konunun önemini vurgulamaya yönelikti. Ben bu yazımı bir deneme olarak değerlendiriyorum zira yazacaklarım ilmi bir geçerliliğe sahip olmayabilir. Ayrıca bir şeyler ispatlama bir tez sunma çabasında değilim, hoş görün.
İnsanın kendini anlama çabası içerisinde olması onu diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliğidir. İnsan da diğer birçok varlık gibi bir bedene sahiptir yalnız insan diğer varlıklarda olmayan bir ruha ve akla sahiptir. O zaman insanı iki boyutlu bir varlık olarak nitelemek yanlış olmaz sanırım. Bunun sonucunda anlaşılması gerekense kanımca insanı insan yapan onun aklı ve ruhudur. Dolayısıyla her ne kadar bir insan bedensiz hayal edilemese de benim anlattıklarım onun ruhu ve aklıyla ilgili olacaktır.
Elbette insanı yaşadığı çevreden ayrı olarak değerlendirmek imkânsızdır. İnsanı anlamak için dünyanın genel yapısını anlamak gerek desem garipsenmesin.
Dünyaya yani insanın yaşadığı, varlık bulduğu mekâna bir göz attığımızda onun kusursuz bir düzene belli bir sisteme sahip ve tabi olduğunu görürüz. Ben bunu kader olarak değerlendiriyorum. Neden? Kader Arapça bir kelimedir kaderin sözlük manası ölçü demektir. Dünyanın bir kaderi vardır. Olmasaydı bilimde olmazdı! Suyun her kaynamada belli bir sıcaklığa ulaştıktan sonra buharlaşması onun kaderidir. Eğer bir ağaç yetiştirmek istiyorsan bunun için belli şartları gözetmen gerekir, mesela susuz bir ağacın yetişemeyeceği gerçeğini çölde çok net görebiliriz. O zaman onun kaderi de bu şartlardır. Evet, insan da bu kader dünyasına ait bir varlıktır ama insan farklıdır. O düşünen bir beyne ve düşünceleriyle, arzularıyla yönlendirebileceği bir iradeye sahiptir. Mesela insan acıkır, acıkmanın doğal sonucu açlığın giderilmesidir(hisleri ona yemek yemesini ve karnını doyurmasını telkin eder).Ama insan açken dahi en leziz yemeği reddetme seçeneğini seçebilecek bir iradeye sahiptir. O zaman insanı insan yapan onun seçebilme hakkıdır. Belki de özgürlüğe bu açıdan yaklaşırsak insanın özgürlüğe olan aşkının manası daha bir anlaşılır olur.
Kimileri insanı alet yapabilen bir hayvan olarak niteler. Bence bu söz kısmi olarak doğrudur. Tabiatta insan gibi alet yapabilen ikinci bir varlık yoktur. Ama dikkate değer olan kısmı ise her ne kadar insan bu aletleri oluştururken tabiatın kaderini aşamasa da yani onun öngördüğü ölçüleri kullanmak zorunda olsa da insan bunlardan yeni şeyler icat eder çünkü o yaratıcı bir beyne sahiptir. Çağımız teknolojisi bunun en büyük örneğidir. Sanırım burada sanatla ilgili bir şeyler söylemem gerek ki anlattıklarımın anlaşılmasında yardımcı olsun. Ben sanatı insanın dünyaya olan bir haykırması, itirazı, baş kaldırışı olarak değerlendiriyorum. Birileri sanatı her ne kadar tabiatı taklit etme çabası olarak değerlendirse de ben buna katılmıyorum. Ünlü bir ressam fırçasını eline alıp renkleri seçerek birkaç fırça darbesiyle bir sanat eseri yaratabiliyor.Aynı fırçayı aynı şekilde bir maymun yada insanın dışındaki bir yaratık kullanmış olsa ve aynı tablo ortaya çıkmış olsa buna ne kadar sanat diyebiliriz?! Maymun ne düşünmüştü? Neye üzülmüş, neyden korkmuş, endişelenmiş, neyi sevmiş neyi anlatmaya çalışmıştı? Hiçbir şeyden ve hiçbir şeyi! Evet, sanatçı fırçasıyla içinde var olan dışarıda göremediği bir şeyi ortaya çıkarıyor. Sevgilisini bir gül olarak çiziyor, canlı ve kusursuz bir gül. Bu çizdiği ne dışarıdaki güldür ne de gülün kendisi sevgilisidir. Sadece hissettiği sevgilisini anlatmak istediği kusursuz bir güzellik resmi. O zaman O yani sanatçı gördüğü ve yaşadığı çelişkileri çiziyor hayata itiraz ediyor böyle olmaması gerekir demeye çalışıyor bir de kusursuz bir güzellik karalıyor böyle olması gerekir diyor. İşte bu insanın içindeki mükemmellik arzusunun eksikliklere itirazıdır.
İnsan itiraz ediyor. Etrafındaki varlıkların tek tek yok olduğunu görüyor oysa insan ben yaşamalıyım benim sonumun olmaması gerek diyor. Ben de diyorum ki insan itiraz eden bir canlıdır!
Evet, insanı tanıma çabası şu son yüz yıllarda psikoloji bilimi olarak çıkıyor karşımıza. Her şeyi belli bir kurala, kadere bağlayan bilim insanı da kendi ölçüleriyle anlamaya ve anlatmaya çabalıyor ama nafile insan seçebilen insan(!) onun kendisini genelleyemeyeceğini haykırıyor ve deneylerin sonucu dışında bir tercih yaparak bilime yeni bir tez sunması için yol veriyor?
Sonuç olarak bu insanı anlama çabalarının gerekliliği ve faydası inkâr edilemese de insanı anlamak onun ikinci boyutuyla ve bilhassa ruhuyla ilgili olmasından ötürü imkânsızdır diye düşünüyorum? Bende bir insanım)
İnsanı kusursuz tanıyabilen bir tek varlık onu bu mükemmellikte var edendir diyor ve yazımı noktalıyorum.
mehmetemin

[fearless84]

değerli arkadaşlar insanı anlamakla ilgili değerlendirmeyi eklememin sebebi insanı tanımadan onun haklarından bahsetmemizin sağlam bir temele oturmayacağını düşünmemdendir(itiraf etmeliyim ki bu yazı sadece bir giriştir ve asla yeterli değildir ancak dolduracağı bir boşluğun varlığı söz konusudur)...ayrıca günümüzde insan hakları çığırtkanlığı yapanların bir çoğu sömürgeci ülkeler katagorisindedir sözü uzatmadan herkese merabalar....

[roman]

Peki ne yapabiliriz???

Yapabileceğimiz tek şey yeryüzünde olan tüm savaşlara karşı oluşan barış insiyatiflerinin içinde yer alabilmek olmalıdır.

Amerikanın hem Irakta, hem Filistinde ve belkide önümüzde ki dönem başka yerlerde (o bölgede) insanları birbirine kıydırma politikasını şu anki G. Busch yönetimi ile sürdürmeye devam edeceğidir.

Bunu bu kadar uzaktan siz bile görmektesiniz Nihal, her aileden bir kişi kayıp verildikten sonra mı farkına varılacak cümleniz ile. Belki de şu an her aileden bir kayıp zaten bulunmakta.!!

İlginç olanı birbirlerini boğazlayanların boğazlama nedeni siyasi de değil, din ölçekli, mezhep ölçekli.

İslamın bir an önce siyasallığını İslam ülkeleri bitirmelidirler. Bir din politikanın içine bu kadar bulaşırsa sonunda birbirlerine boğazlatacaklarda işte böyle kullanırlar o dini.

İslam ülkeleri o kadar bağnazlar ki, bunun bile farkına varamamaktalar.

Selamlar...

[oezsu]

Ayni sey kendini HRISTIYAN´lik ile yakindan uzaktan alakasi olmayan ve kendini Hristiyan zanneden Ülkeler icinde gecerli!!!!!

[roman]

Ama, onlar birbirlerini boğazlamıyorlar. Mezhep farklılıkları için can almıyorlar. Yüzlerce insanların alış, veriş yaptığı pazar yerlerini bombalayıp onlarca insanı öldürmüyorlar. G.Busch gibi bir dengesizin yarattığı ortama kanmıyorlar. Filistine bir çok EU yardımı para olarak yüklüce gidiyor, hem de çok uzun bir süredir. İsrail de çekildi, ne yapıyorlar şimdide birbirlerini kırıyorlar. Bu büyük bir çılgınlıktır, çıldırmış bunlar!!! Bilhassa Filistinin şu an elinde yaşadıkları topraklar üzerinde her türlü sivil yaşamı kurabilecekleri şansları ilk defa bu kadar çoğaldı ve birbirlerini kırmaya başladılar.

İslam her türlü siyasetten arınmak zorunda aslı görevine dönebilmeli, ibadete dönmeli. Türkiye gerçekten o çevreden kat, kat ilerde ve aklı başında.

[oezsu]

Dogru, onlar bombalari kendi patlatmiyor..! Onlar sahneye, müslüman kiligina girmis, Islamiyeti anlamamis insanlari Terörist olarak yetistirip, Islam adi altinda burayi karistiracaksin diye görev veriyorlar!!

Bu yöntem daha Dürüst bi yöntem cünkü degilmi?

Dogru, onlar mezhep savasi yapmiyorlar degilmi?? Senelerdir Irlandada Katolik ve Protestanlarin yaptigi savas ne savasiydi peki? Vatikanin gizli planlari nedir??

Büyük devletlerin su an acliktan yerlerde sürünen toplumlari bombalamasi nedir??

Afrikada FBI tarafindan igneyle virüsler dagitmak nedir??

Isleri bitince, kendi adamlarini öldürmek nedir??Tarihe bakarsak, her dönem dktatörler gelmistir hem sosyal hemde DIN kelimesini yanlis kullanarak insanlara yansitarak.. ve nedense Her diktatöre yada Idam kanunu cikmistir, yada Intihar resmi cizilmistir..Biraz garip degilmi??

Neyse, arkadaslar insanliga katliam tiyatrosunu izlemeye devam.. Nede olsa MODERN SILAHLAR ile yapilinca BArbarlik olmuyor, onun adi o zaman HALKI KURTARMAK OLUYOR!Tebrikler!

Ne kadarda cok dürüst insan kalmis dünyada...!