| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
|||
![]() ögrenmeye kendini gelistirmeyi birakmaz ve hic bir zaman ne aklini nede yaptiklarini yeterli görmez...
Eger sen kendini akilli ve yeterli görüyorsan DURAKLAMA DÖNEMINE GIRMISSIN DEMKETIR... Iste Cehaletinde bel kemigi burasi |
|
|||
![]() niye Parantez sokuyorsun araya ???? heeeee
Dann liesmal von neuem.... sana mecburi KAFIR dili saydiginiz ve onunla DIN olamz saydiginiz ve lanetlediginiz TR diliyle kopyalamak zorundayim.. cünkü bana, Arap dili Vahyii olarak inmedi Ey iman edenler! Allah"a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah"a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir. |
|
|||
![]() cekirge gibi bin bir yere atlayip duruyorsun...
Hic bir konuda kalmadin... bitmesine izin vermedin.. kattin karistirdin... Kusura bakma ama, bu son sohbeti corba yaptin |
|
||||
![]() Türkiye’de Din-Devlet-Toplum İlişkileri ve
Diyanet İşleri Başkanlığı (Açılış Konuşması)* Prof.Dr. Ali BARDAKOĞLU Diyanet İşleri Başkanı Anayasamızın 136. maddesinde belirtildiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı genel idare içinde yer alan bir kamu kurumu olup, laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. İlgili kanunda da bu görevler “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” şeklinde belirlenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığının değişmeyen yerel ve evrensel temel görevi; dini anlama ve onun aydınlık mesajını hayatın değişik bölümlerine yansıtma konusunda milletimizin sahip olduğu köklü mirası bütün zenginliğiyle tanıtmak, din ile çağdaş hayat arasında bağ kurmayı ve bu bağı güçlendirmeyi isteyen kimselere rehberlik etmektir. Dünyamızda meydana gelen sosyal ve kültürel değişmeler, hayatın nihai anlamına dair arayış ve yönelişler, fertlerin manevi dünyalarında oluşan boşluklar ve tatminsizlikler sebebiyle kutsala olan ilgi ve isteklerin artmasına paralel olarak Diyanet İşleri Başkanlığının temsil ettiği değerler ve üstlendiği hizmetler de günümüzde ayrı bir önem taşımaya başlamıştır. Buna bağlı olarak kurum çeşitli talep, tartışma ve beklentinin odağı olmaktadır. Cumhuriyetin Osmanlı geleneği üzerine kurduğu önemli bir projesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, bürokratik işleyiş ve yapısı, sunduğu hizmetin kamu hizmeti niteliğinde olması yönüyle bir kamu kurumudur ve devlet organıdır. Toplumu din konusunda aydınlatırken kullandığı dini bilgiyi, bilimsel metodolojiye bağlı olarak ürettiği ve laiklik gereği bu konuda yetkin ve bağımsız olduğu için bilimsel özerkliğe sahiptir. Toplumdaki din realitesinin sebebi değil sonucu olduğu, topluma din hizmeti sunarken toplumun istikrarlı dini tecrübesini, hassasiyetlerini ve beklentilerini göz önüne aldığı ve bunları din konusundaki doğru bilgi ile dengelemeye çalıştığı için de sivil ve demokratik bir tabana sahiptir. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanlığının kamu kurumları arasında yer almasının laiklik ilkesiyle uyuşup uyuşmadığı, ifa ettiği hizmetin kamu hizmeti niteliği, toplumda din hizmetinin sivil örgütlere, cemaatlere, mezhep ve tarikatlara bırakılmasının imkanı ve sorunları, dinin siyaset dışı tutulmasının arka planı ve anlamı, vakıf ve din işlerinin yönetiminin birbirinden ayrılıp din hizmetini ifa edenlerin ücretlerinin genel bütçeden karşılanmasının sağladığı yararlar ve yol açtığı sorunlar gibi konularda ilk dönemlerden itibaren yoğun tartışmalar olmuş, bu konuda zengin bir literatür oluşmuştur. Ancak bu konularda serdedilen görüşlerin önemli bir kısmının, bizatihi teorik bir bilimsel yaklaşım olmaktan çok konuya dair genel bakışın ve tavrın bir yansıması olduğu ya da ulaşılmak istenen hedefin aracı olarak dile getirildiği söylenebilir. Ben bu yöndeki tartışmalardan sarfı nazar ederek burada, Diyanet İşleri Başkanlığının yapı, bilgi ve hizmet politikası olarak özellik ve önceliklerinden söz etmek, bunlar üzerinden geleceğe yönelik imkan ve sınırları düşünmemiz gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Üzerine düşen yasal görevin sınırları içinde kalarak günümüz insanını din konusunda sağlıklı şekilde bilgilendirmeyi, toplumsal huzur ve bütünleşmeye yönelik din hizmeti sunmayı bir sorumluluk kabul eden Başkanlığımız, bir yüzünü kendini geliştirmeye, gerçekleştirdiği ve hedeflediği hizmetleri etkili ve anlamlı kılmaya, diğer yüzünü de geleceğe, dini alanda insanlık camiasına ne gibi değerler kazandırabileceğine, insanlığın barış, mutluluk ve kurtuluş yolundaki ortak ülküsüne nasıl katkıda bulunabileceğine çevirmiştir. Barış, esenlik ve kurtuluş kaynağı olan İslam dini, tarihte olduğu gibi günümüzde de birlik ve bütünlüğümüzün, toplumsal barış ve huzurumuzun mayası olmaktadır. Bunun için de din alanında farklılıkları ve ayrışmayı değil ortak paydayı, ortak bilgiyi ve istikrarı önemsemeliyiz; farklılıkları özgürlük alanı olarak görmeliyiz. Dinle ilgili olarak toplumu aydınlatırken üretilen ve kullanılan bilginin asla bağlılığı, çağdaşlığı ve anlamlılığı, sunulan din hizmetinin de ayrışmayı ve farklılıkları değil, vatandaşlık esasına göre herkesi kuşatması esastır. Zaten kamusal yapılanma ve hizmetlerin kuşatıcılığı da ancak, farklı dindarlık tercihleri ve algılamaları gibi sübjektif olgulara değil, vatandaşlık gibi nesnel ölçütlere dayanması halinde mümkün olur. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak müslüman olmayı hizmetimiz açısından üst kimlik olarak kabul ettiğimiz ve İslam"ın ortak paydasını teşkil eden çerçevede bilgi ve hizmet sunduğumuz için İslam"ın içindeki her türlü farklı inanış, dini hayat tarzı, tutum ve davranışlara karşı eşit mesafede olmaya, aralarında hiçbir derecelendirme ve kıyaslama yapmamaya özen gösteriyoruz. Bireylerin, din alanında tarihsel tecrübeden akıp gelen ve sahih bilgiyle desteklenen ortak kamu din hizmetinin dışındaki ilave dini tecrübe ve geleneklerini sürdürmeleri ise, öteden beri hep özel alanda yaşatılması gereken bir zenginlik olarak algılanmıştır ve bu doğrudur. Diğer bütün kamu kurumları gibi Diyanet İşleri Başkanlığında da bütün idari işlemlerin objektif kriterlere göre olması, şeffaflığı, hukuka uygunluğu ve yerindeliği önemlidir. Özellikle kamusal nitelikteki din hizmetlerinde sübjektif mülahazalardan, siyasi taleplerden, din-ticaret ilişkisinden uzak kalmak, kamu kaynağını son kuruşuna kadar açık, hesabı verilebilir şekilde harcamak hem dinin ve din görevlisinin saygınlığı, hem de kamu haklarının korunması, karşılıklı güvenin tesisi açısından son derece elzemdir. Bu hususların her birine ayrı bir özen göstermekteyiz. Özgürlüklere saygılı olmak insani olduğu kadar dini bir görevdir de. Bu çağda bireyin neye inanacağına ve dinin pratiklerini ne ölçüde yerine getireceğine kendisinin karar vermesi elbetteki en tabii hakkıdır. Bizim, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, din hakkındaki açıklamalarımız ve sunduğumuz din hizmeti, bireyin din konusundaki özgürlük alanına müdahale değil, onu din konusunda doğru bilgilendirmeden ibarettir. Ona kamu düzeni ve istikrarını gözeten, istismarı önleyen ortak paydada bir din hizmetinden yararlanma fırsatı sunmadır. Bu safhada yapılacak en yararlı ve anlamlı tartışma, dinin veya dini bilginin gerekliliği değil sunulan bilginin ve hizmetin doğruluğu ve yerindeliği tartışmasıdır. İnsanların kendilerine sunulan dini bilgiyi ve hizmeti alıp almamakta serbest olduklarını hatırlatmak bile zaittir. Ancak ortada kişilerin yaşam tarzını değiştiren bir etki ve müdahale varsa, o din kurumundan değil din alanında insanoğlunun varoluşsal eğilimini karşılayan doğru bilginin gücünden gelmektedir. Yasalar Diyanet"e, İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütme, toplumu din konusunda aydınlatma ve ibadet yerlerini idare etme görevini vermekte olup bizler yasaların bize verdiği görevin sınırları içinde hareket etmeye özen gösteriyoruz. Yetki ve görev alanımıza girmeyen konularda herhangi bir açıklama yaparak yeni polemik ve gerilimlere yol açmamak da yine görev bilincimizin bir parçasıdır. Siyasi ve ideolojik taleplerin ve projelerin din üzerinden dile getirilmesini, din konusunda yetersiz bilgiyle konuşulmasını doğru bulmuyor, entelektüellerin kişisel inanç ve pratiği ne olursa olsun, dini en azından sosyolojik bir realite olarak görmelerini toplumsal barış ve uzlaşının kurulması ve korunması açısından önemli bulmaktayız. Atatürk"ün, 3 Mart 1924"te yeni bir anlayışla kurduğu ve önümüzdeki hafta 81. kuruluş yıldönümü kutlanacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhuriyetten bu yana ana çizgisini korumuştur. Cumhuriyetimizin bunca yıllık tecrübesi içinde kat edilen mesafeyi, bu cümleden olarak bugüne kadar titizlikle korunan laiklik ilkesini, kamu düzen ve istikrarını, kamu hizmeti anlayışıyla ve vatandaşlık esasına göre hizmet sunmayı, dine dair bilgi üretiminde bilimselliği, tarihsel tecrübeyi, eleştirel bakışı ve rasyonel düşünceyi önemsiyoruz. Bu ilkelere bağlılık, konulan idealleri ve hedefleri gerçekleştirebilme şüphesiz sadece teşkilat personelinin değil hepimizin ortak çabası ve heyecanıdır. Öyle olduğu için de bu çabalar belli neticeler vermiş, Türkiye, İslamla demokrasiyi ve bilimi, dindarlıkla modernliği ve laikliği, kamu düzeni ile özgürlükleri ve farklılıkları uzlaştıran örnekliği ile hem İslam ülkeleri arasında hem de Batı önünde özel ve özgün bir konum kazanmıştır. Şüphesiz ki Osmanlıdan devralınan miras üzerinde Cumhuriyet döneminde yeni bir anlayışla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının yapı ve misyonunun bu kazanımda inkar edilemez bir payı vardır. Elbette ki bugün geldiğimiz nokta yeterli değildir ve bizler mükemmeli gerçekleştirdiğimizi iddia etmiyoruz. Değişen dünya şartlarında, sivilleşme ve özgürleşme eğilimlerinin kamuoyuna mal olması ve demokratik bir talep haline gelmesine bağlı olarak, yeni yüzyılda nasıl bir Diyanet modelinin anılan hedefleri daha iyi gerçekleştireceği hususunu her zaman tartışabiliriz ve tartışmalıyız. Böyle olduğu için de mevcut ana çizgide bize açılım getirecek, katkı sağlayacak her türlü fikre ve gelişmeye açığız. Bu konuda araştırma yaparak, emek, para ve zaman harcayarak daha mutlu bir toplum olabilmemizin, farklılıklarla birlikte barış içinde yaşayabilmemizin yeni imkanlarını arayan herkese teşekkür borçluyuz. Ancak bu vadide soyut temenniler ve talepler yerine her bir önerinin, laik ve demokratik yapı, toplumsal barış ve bütünleşme, vatandaşlık esasına dayalı bir kamusal din hizmeti sunumu yolundaki hali hazır kazanımlarımız karşısında neye tekabül ettiğinin ve ne ölçüde değer taşıdığının açık yüreklilikle tartışılmasını yeğleriz. * TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) tarafından 25 Şubat 2005 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesinde düzenlenen “Türkiye’de Din-Devlet-Toplum İlişkileri ve Diyanet işleri Başkanlığı” konulu toplantının açılışında yapılan konuşma metnidir. <a href="redirect.jsp?url=http://www.diyanet.gov.tr/turkish/bildiri.asp?id=113 " target="_blank">http://www.diyanet.gov.tr/turkish/bildiri.asp?id=113 </a> |
|
||||
![]() Ben fizik derslerine severek girerdim ama anlasilan senin genel olarak okulla bir problemin vardi. Baksana okudugunu anlamiyorsun yada yanlis anliyorsun.
Ben yok olup gitme olayini kendi düsüncem olarak söylemedim, bir ateist düsünce olarak dile getirdim, dolayisiyla senin bu enerji meselesi alakasiz kaliyor ne dersin. Benden sana bir tavsiye, hurafelerden kacayim derken kendi kendine hurafeler yaratma emi.. Hadi bakim.. |
|
||||
![]() bunca millet sana dogrulari hakikatlari anlatiyor Kurani Kerimin ve Hadislerin isigi altinda sen halen burda dik kafalilik yapip anlamak istemiyorsun.
senin yazilarinida okuyoruz sen sapitmisin yolunu, itikat inanc denilen hic birsey sende göremiyorum. sen kim oluyorsunda Rabbimizin bizlere hangi lisanda vahy etmis oldugu Ilahi kitabullahi hangi dilde okunmasini elstirme cüreti göstere biliyorsun, sen bu sapik fikirlerinle ancak kendin gibi insanlarin gözlerinde umdugun destegi ve onayini alirsin. gercek Iman ehli müslümanlarin gözünde bir palyancodan ibaretsin. insallah bir gün islah olursun palyanco efendi |