| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#9881
|
||||
|
||||
![]() din sahibi degil miydi aceba ?
bak bakalim Kanuni Sultan Süleyman zamaandindaki Kanunnameye - tahta ciktiktan sonra tahta cikan Sultan tüm erkek kardeslerini öldürtütdü ...lakin bir damla osmanli kani akmiyarak ! Bu vahsi gelenek taki Haremde kafesleri kurana kadar mevcut olan bir gercektir ! Bunlar müslüman degil mi? |
#9882
|
|||
|
|||
![]() In dem ersten Eintrag war auch nicht die rede von Weihnachten oder von Jesus mein lieber sonder von YILBASI = Silvester, kannst weder türkisch noch deutsch und willst in deinem Beitrag uns weiß machen, dass du Ahnung von Religion hast?! Du meinst wohl du könntest hier einen auf Klugscheißer machen, bei dir scheitert es wohlgemerkt, lern du erst einmal türkisch kleiner dann rede weiter.
Hat keinen blassen Schimmer was die Religionen anbelangt. Du als Atheist halte dich hierbei etwas zurück. |
#9883
|
|||
|
|||
![]() Bizim komsu köyün eski devlet Bakaninin mal varligina tadbir kondu.......
Das ist einer der besten Nachrichten die ich in den letzten 10 Jahren gehört habe..... Es zeigt das das System allmählich mit der AK Parti zugreifft....... mir war vor 10 Jahren schon klar, das dieser Typ den Staat bestohlen hat...... Bu ayni zamanda Allahin mekanizamsinda yatan bir sistemide hatirlatti bize..... "Hic bir sey gizli kalmazki, Allah onu günün birinde su yüzüne cikarmasin" Egal was man tut.... eines Tages kriegst du die Quittung dafür...... Jetzt ist Aydin dran..... Sich an den Steuergeldern des Volkes Bereichern.... iste sonucu Selam Enis |
#9884
|
||||
|
||||
![]() Türkiye topraklarında modernleşme-Batılılaşma çabaları bundan yaklaşık 300 yıl önce başladı aslında. Osmanlı, eski ihtişamlı günlerine dönebilmek için bir çare arıyor, bir yandan kendi devlet yönetme sistemini elden geçirmek üzere hazırlanırken bir yandan gelişmiş Batı"yı inceliyordu.
200 yıl kadar önce en radikal adımlardan biri atıldı, düzenli ordu görevini gören Yeniçeri"nin yanına bir de "Yeni Düzen" askeri kurulmak istendi. Bu girişime muhafazakâr kesimlerin tepkisi sert oldu, Yeniçeri"yle birlikte gelip padişahı tahttan indirdiler. Bir sonraki padişah, yeniden reforma girişmek için bir süre bekledi. Harekete geçtiğinde, gericiliğin kalesi olan Yeniçeri"nin üstüne vardı, önce bu kurumu yok etti ve yerine modern bir ordu kurdu. Bugünkü modern silahlı kuvvetlerin de, bugünkü modern Türkiye"nin de temeli budur. Ve o ordu o günden bugüne Batılılaşmanın öncüsü olmuş, bu ülkenin yüzünün Batı"ya dönük olmasının garantisi olmuştur. Modern Türkiye 1946"da yüzünü iyice Batı"ya çevirdi ve çokpartili seçimler yapıldı. Bu seçim hileliydi ama 1950"de iktidar seçimle el değiştirdi. Anadolu topraklarında tarihte ilk kez bir iktidar kansız biçimde yerini seçimle gelen başka bir iktidara bırakıyordu. 1960 darbesi bu çizgide önemli bir kırıktır ama öte yandan başka olası ve daha büyük kırıkları tamire yaradığı da çok konuşulmuştur. Aynı şekilde 12 Eylül 1980 darbesi de çok önemli, çok büyük bir kırık. Ancak bu darbe de, başka türlü kırıkları önledi aynı zamanda. Çok uzaktan bakarak bir değenlendirme yapacak olursak, yakın zamana kadar Türkiye"nin yüzünün Batı"ya dönüklüğünün teminatı Türk Silahlı Kuvvetleri"ydi. Zaman zaman darbe olsa bile, paradoksal biçimde bu darbeler "demokrasiyi korumak" için yapılıyordu. Ancak bir ülkede demokrasi askeri darbelerle ne kadar daha korunabilirdi ki? Bu sistem sürdürülebilir değildi ve esasen Türkiye"nin Batı"dan uzaklaşma ihtimali de artık yok sayılmıyordu. Kısacası, TSK yakın zamana kadar Türkiye"yi Batı istikametinde tutan bir "çıpa" görevi görüyordu ama bu durum sürdürülebilir değildi. Türkiye"yi Batı yörüngesinde tutmak için daha kalıcı, vatandaşın daha gönüllü katılım sağladığı bir başka mekanizmaya ihtiyaç vardı. O mekanizmanın adı Avrupa Birliği işte. Çok ama çok temel bir değişimden söz ediyorum. Artık demokrasimizi kendimiz koruyacak ve kollayacağız. Bunu beceremememiz ve askeri göreve davet etmemiz demek önce AB"den kopmamız demek olacak. Ve ardından da Batı sisteminden kopacağız büyük ihtimalle. O yüzden darbeler döneminin kapandığını gönül huzuru içinde söyleyebiliriz. Bir daha bu ülkede "emir komuta zinciri içinde ve emirle" darbe olmaz, olamaz. O devir bitti. Ama öte yandan bir daha bu ülkenin 12 Eylül"ün hemen öncesinde olduğu gibi kendi kendini yönetemez bir hale gelmesine de izin verilemez. Henüz bu konuda bir önlemimiz yok ama bir an önce Türkiye"de yöneten bir demokrasiyi de kurmamız, arızalarımızı gidermemiz gerekiyor. Siyaseten Batı"ya kuşkuya yer bırakmayacak biçimde demirlemiş olmanın bir başka getirisi ekonomi alanında yaşanacak. Ekonomik ilişkilerimiz daha da Batılılaştıkça, bu ülkenin vatandaşlarına daha fazla refah sunabilir hale geldiğini de göreceğiz. Bu değişimi henüz idrak etmedik ama emin olun, ağır ağır hepimiz değişeceğiz ve yeni gerçeklere ayak uyduracağız. |
#9885
|
||||
|
||||
![]() 20-25 yıllık bir çalkantı döneminden geçilse de; Türkiye, 21. yüzyılın ufuklarına doğru yola çıkmış bulunuyor.
Hipnozların yarattığı körlüklerle, mezarlığa dönüşmüş kuşakların vaktiyle nasıl kazıklanmış olduğunu gösteren; eğlenceli, görkemli, harika bir yolculuk... Oligarşik bir saltanatın; "bağımsızlık" şalı altında; adeta gizli, özel bir sömürge bataklığına dönüştürdüğü, kapalı bir kutu olan Türkiye... *** Uzay teknolojisinin yan bir ürünü olan uydu yayınlarının da katkısıyla; Hazine"den geçinenler kesiminin üst takımı tarafından hiç sevilmeyen "saydamlık"ın, kapalı bir kutunun içine doğru burnunu uzatması... *** Yolsuzluklar, soysuzluklar, vurgunlar, rüşvetler, karmanyolalar, salkım saçak ortaya dökülmeye başladıkça... Her türlü rezilliğin kurcalanmasını barikatlayan, 78 yıllık faşist Ceza Yasası"na; ne sivil-asker bürokratların, ne de muhalifi, muvafıkı ile politikacıların niçin hiç karşı çıkmamış olduğu merak edildikçe... Ve merak edildikçe yerel seçimlere katılan aday adayı sayısının neden 5 milyona çıktığı; siyasal parti sayısının da neden 50"yi aştığı... Adeta gizli bir sömürgeye dönüştürülmüş bir bataklıkta; en büyük rantın da, "yönetim saltanatı"nda olduğu, çıkar ortaya... *** Haydi gelin biz şimdiden başlayalım eğlenmeye... Genellikle mesleki bir kişilikten yoksun oldukları için, kimliklerine "mistik bir fanatizmde" koltuk değneği arayan dostları çok şaşırtacak bir gerçek işte; Fatih Sultan Mehmet, Hıristiyan olduğunu açıklamıştı... Türkiye"deki bütün kiliselerin, cümle kapısının iç tarafına asabilecekleri, Fatih"in ünlü mısralarını bir kez daha tekrarlayalım: "Avniya -Fatih"in mahlası- bilirdi senin bir kâfir Hıristiyan olduğunu Belde zünnarini boynunda çelipayı gören" (Belinde keşiş kuşağını, boynunda haçını gören) *** Şimdi de gelelim Mehmet Akif"in, Arap dünyasıyla ilgili politik mısralarına: "Türk, Arap"sız yaşamaz; kim ki yaşar der, delidir; Arap"ın Türk ise, hem sağ gözü, hem sağ elidir." Biliyorsunuz, olaylar pek doğrulamıyor Akif"in iddiasını. Ekmek parası için Irak"a giden kamyon şoförlerinden öldürülenlerin sayısı, 80"i aştı... Ya görevli olarak gönderilen gencecik 5 polis... Akif"in mısraları için politik bir yargıda bulunalım: - Onlar geçmişte kaldı... *** İsterseniz tazeliğini sürdüren mısralara da şöyle bir göz atalım: İşte Ziya Paşa"dan; irikıyım makam sahiplerinin yolsuzlukları ve sorumsuzluklarıyla ilgili olarak açılan son davalarda, hukukçu dostların çaktırmadan anımsayacağı mısralar: "Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat Bin türlü teseyyüp (boş verme) bulunur hanelerinde" *** Ve Tevfik Fikret"in volkanik patlayışı: "Bu sofracık efendiler, ki yutulmaya çok hazır Huzurunuzda titriyor -şu milletin hayatıdır Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır (can çekişmekte) Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır Yiyin efendiler yiyin; bu sofra iştahı sizin Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin." Tevfik Fikret, İttihatçı vurgun ve soygunlarına karşı şahlananınca da, ne oldu bilir misiniz? Enver Paşa, takım taklavatını bağırtmaya başladı sokaklarda: "Kopsun seni Fikret diye alkışlayan eller" *** Günümüzün "statüko"dan yana olan, neden "statüko"dan yana oldukları da az çok belli olan tosunları; yolsuzluk, soysuzluk, vurgun, soygun, rüşvetlere karşı, edebiyatımızdaki alevli başkaldırılar için, "onlar geçmişte kaldı" diyemeyeceklerinden, şöyle diyebilirler: - O kadar yolsuzluk başka ülkelerde de oluyor; birkaç çürük elma için, devletin imajını yıpratmayalım arkadaşlar... *** Kendilerini "kadir-i mutlak - kesin bir gücün mutlak sahibi" sanan megalomanlar ise, yozlaşmaya karşı çıkanları da suçlayabilirler: - Bazı hainler, zaten yargının pençesine düşmüş sanıkları bahane ederek, ülkeyi kapkara göstermeye kalkmasınlar; şanlı bir tarihin çocukları olan bu millet, balyoz gibi iner kafalarına sonra... *** Derken efendim, hamaset naracılarının da neleri hapazladığı çıkmaya başladıkça ortalığa... İşte 21. yüzyılın hazırladığı eğlenceler... *** Bir de tabii "bağımsızlık" kavramının kullanım çeşitleri var. Faili meçhul cinayetler, yerinde infazlar, işkenceler türü, "insan haklarını" çiğnemeyle ilgili dış merkezli uyarılara karşı kullanımı ayarlanan "bağımsızlık"... - Burası bağımsız bir ülke, iç işlerimize kimse karışamaz. Böylesi şoven bir formülün içindeki gerçek anlam ise şudur: - Bizler kimsenin karışamayacağı bir ülkenin yöneticileriyiz; yönettiklerimizi ister asar, ister keseriz. Kime ne bizim içeride yaptıklarımızdan?.. Sonra da diplomatik pazarlıklar sonucu, kimsenin haberi bile olmadan birtakım askeri üsler dahi verilebilir bağımsız ülkede; tosunların sırtını sıvazlayan ağabey ülkelere... *** Şimdiye dek kapalı bir kutu olan Türkiye"ye de, saydamlık içeri doğru burnunu uzatmaya başladı... 20-25 yıllık bir çalkantıdan geçilse bile, bir zamanların fanatik körlükleri, politik ihtirasları ve bin bir çeşit hergelelikleri ortaya çıktıkça; harika cümbüşler yaşanacak... Evet, evet; ne mutlu 21. yüzyıllıyım diyene... c.altan@prizma.net |
#9886
|
||||
|
||||
![]() babanin tarlasindanmi kopyaladin o yaziyi.
konunu ele almiyacagim cart curtlu seylerlen kafanizi kendi kendinize yikiyorsunuz :=)) |
#9887
|
||||
|
||||
![]() Babanin findik bahcesimi sandin lannn burayi korayin Din len ne ilgisi var.
Fiwwwttttt isliklariylan bahcelerinizde konusuyorsunuz terbiyesizliginizi heryerde gösteriyorsunuz. Burasi Din forumu Babanin Findik bahcesi deyil. |
#9888
|
|||
|
|||
![]() ben sadece ne gizli yaparsan yap eninde sonunda disari cikar ve bazilari duyar dedim...
Bunu ben degil Kuran söylüyor.... Koray war nur ein Beispiel...... einmal für die Richtigekeit diese Ayets und auch ein Beweis dafür, das sich langsam was tut |
#9889
|
|||
|
|||
![]() Adam "YILBASINI VE NOELI KUTLAMAK HARAMDIR" diye baslik atmis.......
Was da wohl mit Noel gemeint ist ??????? |
#9890
|
|||
|
|||
![]() da spricht mir einer aus der Seele.....
Darbelerin zaten bazilari mesru bile degildi..... 80 darbesinden öncekileri kast ediyorum.... hele hele Adnan Menderesin ölümü cok aci bir olaydi.... Benzeri zamaninda iste Sultanlarla yapidi.... yeniceriler Sultanlari indirip yerine genelde kardesini getiriyorlardi...... Mesela Sultan birinci Mustafa 14 yil hapis hayati yasadigi icin, normal olarak kafadan hasta oldugu halde.... yani DELI MUSTAFA oldugu halde... tahta cikarildi.... olmadi indirildi yerine Genc Osman getirildi.... kisa süre sonra Yedikule zindaninda bogularak öldürüldü..... sonra yine Deli Mustafayi tahta koydular usw. usw.......... Iste Osmanlinin anasini böyle her iki günde derim yapanlar yikti.... bu söyledigi olaylar 5 yili asmiyor...... osmanlinin son döneminde acayip taht kavgalari bas gösterdi.... 10 yil gitmezdi 10 tane Padisah degismesin.... Selamlar Enis |