| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#2811
|
|||
|
|||
![]() Hayiz halinde olan Kadinlar.
Namaz da kilarlar Oruc ta tutarlr Camiler e de Giderler. Fakat allah onlara ayricalik vermistir. Hallerinden dolayi Rahatsizlik Duyarlarsa Bunlari yapmadiklari takdirde Üzerlerine Günah yoktur. Fakat Fikihlar ne yapmistir. Onlara Hayizli halde Ibadeti yasaklamistir.. ![]() Afedersiniz Kendi basurlu dötleri kan icindeyken Camii ye girmekte sakinca görmeyen asil erkekler Kadin i Ibadet den MEN edebilmislerdir. Fakat sehvetleri kabarinca KURAN YASAGINA bile bir care Bulmuslardir. Buna Müslümanlik denmez SATANISTLIK DENIR !.. Hoscakal |
#2812
|
||||
|
||||
![]() es-selamunaleyküm coach kardes!
ilk önce bunu nerden copy+paste uyguladigini gercekten ögrenmek isterim! zira bana göre biraz iki yüzlülük ve küstahlik var bu yazida.... |
#2813
|
||||
|
||||
![]() O yazi Aleviler hakkinda yazilabilecek en hosgörülü yazidir. Lütfen arkadasi yalan yanlisseylerle deitham etmeyin. O yazida ne iki yüzlülük var ne de küstahlik var.
Saygilar |
#2814
|
||||
|
||||
![]() A.selam Oezbektas kardes.
nerden copyaladigimi bilmiyorum benim arsivde idi yeri geldi ve paste ettim. Sana asagiki yazina cevap ekledim umarim cevap verirsin bana ben senin yazilarini cevapsiz birakmiyorum. |
#2815
|
||||
|
||||
![]() salatu"selam coach kardes!
"yanlisin var ben Peygamber efendimizin ehli beytine zülüm eden tarafinda degilim hic bir sünni degildir. Zaten en büyük yanlis burada bizi Yezidle ayni kefeye koymanizdan" kardesim...simdi ben buna güleyimmi aglayimmi? azizim, siz bu emevi alcaklarina mesela muaviya"ya (lanetullah aleyhi) "hazret" diyerseniz, onun pis ismi gectikce "radiyallahu ahn" - (allah ondan razi olsun) diyorsaniz, "o aliye karsi haksizlik yapti, ama hicte ise onun bir sevabi oldu alinin"de iki sevabi" beyinsiz"ce ifadeler kullanirsaniz, YALAN SÖYLEYEREK ona "vahiy katibi" diye inlenirseniz, imam aliye (a.s.) (kendisine sevgi iman, BUGZ ise küfür ve münafiklik"dir***SAHIH MÜSLIM***) LANET VE KÜFÜR yagdirana överseniz, ve onun itine yezide lanet etmek"den sakinirsaniz vs vs vs vs... O ZAMAN EVET MUHTEREM KARDESIM SIZ EHLIBEYTE ZULÜM YAPANLARIN TARAFINDASINIZ! "Yezid sunnimiydi" babasi ve kendisi ve emevi akrabalari kendilerin "EHLI SÜNNET VE"L CEMAAT" diye adlandiriyorlar! ve evet yine söylüyorum azizim, siz onlarin yaptiklarinia IMZA atarcasina davraniyorsunuz! ve daha nice seyler!!! "Hasan ve Hüseyini sehid edende Yeziddir kendi koltuk savasi icin sehid etti Hasan ve Hüseyinimizi." iste seni de tebrik ederim! islami tarihinden ZERRESINE kadar hic bir bilgin olmadigini kendin kanitladin! azizim bir kere hz.hasani (a.s.) yezid kerbela"da degil muaviya zehirle sehit ettirmistir! sen azcik daha kendi kaynaklarini oku azizim! bu zehir olayini da göz ardi etmelerini sebebi ise muaviya (l.a.) temize cikarmak icindir! " Anlatabildimmi?" evet ben gercekten cok sey anladim! "Hayat83 kardesimize Peygamberimizin ehli beytine her türlü zulüm edenlerin tarafa gectin diyemezsin. Bu ayiptir bunu nasil yazabilirsin anlayamiyorum." kardesim eger imam ali (a.s.) ve hz.fatima anamizdan ZORLA BIAT almalari icin, hz.fatimanin (s.a.) EVINI BASANLARA VE HATTA YAKMAK ISTENILINCE "EY ÖMER! BU EVDE FATIMA VARDIR" (denildigi halde ömer:"FARKETMEZ!") halifeligi ali degil onlar yürütmesinden yanayim diyorsa (ki demin zikrettigim olay yüzlercesinden BIRTANESIR!!), o zaman yine EVET diyorum muhterem kardesim, ehlibeyte zulüm edenlerin tarafina gectiginin kanaatindayim! hayat83 ve sen ilk önce kendi kitablarinizi okuyun! sünnilerin ve sia"nin ITTIFAK ettikleri olaylarda ve hadith"leri agir agir düsün kardesim! o zaman benim derdimi anlarsin! "Siz Ehli beytine sadik kalabildinizmi ? Ehli beytin dedelerimi vardi ?" kardesim ayni seyi sana"da sorabilirim: sahabelerin hocalari , ruhban sinifi varmi idi? dedelik bugün maalesef elden gidiyor azizim, bunu ben biliyorum! "Ehli beyt camiilerinde namazmi kilardi yoksa, sizin gibi cem evlerinde dedelerden sohbetmi dinlerlermiydi." iste azizim yine sen hataya düsüyorsun! bir kere peygamberin zamaninda minareli, ici süslü püslü ve pahali lüks halili camii mamii yoktu!!! bu lükslügü kime borclusun biliyormusun? evet azizim EMEVILERE!! öyle emeviler"ki kendilerini "EHLI SÜNNET VE"L CEMAAT" diye adlandirirlar ve ehlibeyte 60-70 sene minberlerden KÜFÜR VE LANET YAGDIRIRLARDI!! eskiden mescitler vardi, buna ben karsi birsey demiyorum, ama oralarda sedece ibadet degil, toplantilar, beraberce yemek yenilirdi, hatta sportif etkinlikler yapilirdi! üstelik sadece namaz degil, zikir ve tasavvufi ayinleri yapilirdi!(yani alevilerin algiladigi sekilde CEM). namaza gelince: PEKI SIZ PEYGAMBERE SADIK KALABILDINIZ MI? peygamber kollari baglamiyordu namazda, tespih cekmezdi, pahali seccade denilen birsey yoktu (topragin üzerinde secdeye inerdi), sonra"dan (!) meydanan cikan camiilerde topluca teravih namazi kildirmazdi, sabah ezani bile degistirildi, hutbeler sirf ehlibeyte lanet okunmak icin ve insanlarin(sahabelerin) kacmamalari icin cuma namazin ÖNÜNE yerlerstirildi.... ve daha nice seyler azizim....!! evet siz acaba sadik kalabildinizmi? islam adina o kadar zulüm, pislik ve terör isletenler EHLIBEYT DOSTLARI olan sii ve alevilermi di? yoksa kimler?? kimlerde 11 eylül lekeleri var? kim muhammed askina ve onun adina INSAN yaratiyor ve kimler ise CANAVAR??? vs vs vs " Asil ehli beyte en büyük zulmü siz ediyorsunuz. Neyi savundugunu iyi bil kardesim onlardaki hayat bicimi hic birinizde yok. Yani siz Ehli beytten uzaklasmissinizdir." azizim bir takim cahil insanlar alevilik adina safsata konusanlar vardir, bunu asla inkar etmem!benim degindim konu ise bilincli bir sekilde alimsiz birakilan alevi insanlara degil, aleviligin özü"dür, aleviligin ÖZ kaynaklaridir!! mesela sünnilik adina o kadar safsata ve canavarca fetva veren "din adamlari"(!) varki, akli basinda olan insan kacar!! diger aktardigin hadisler ve olaylara gelince.. kaynaklarin adresini verebilirmisin azizim? yoksa öyle kup kuru bir sekilde copy+paste etmenin bir anlami yok! medalyonun iki tarafi vardir.... simdilik bu kadar ve selamunaleyküm! |
#2816
|
|||
|
|||
![]() Aile ve Önemi
Anne-babanin, birbirlerine karsi her müspet tutum ve davranisi, çocuklarin irfan dagarcigina atilmis essiz bir elmas mahiyetindedir. Mevsimi geldigi zaman çocuk, dagarcigi açar; elmasi çikarir ve degerlendirir. Simdi, bu noktadan geri dönerek, haneye kusbakisi bir göz atmak ve sonra da bizzat onun talim ve terbiyesine ve bu hususta ona verilmesi gerekli olan seylere temas etmek istiyoruz. Aile, çocugun içinde büyüyüp gelisecegi bir (hücre) ve mescerelik (fidanlik) ve onu topluma yükselten en birinci dinamik müessesedir. Aslinda mükemmel kurulmus bir aile, onu meydana getiren fertleriyle dar çerçevede bir millet ve küçük bir toplumdur. Dede, nene; anne, baba; büyük ve küçük kardesler ve hatta, maca ve halalardan tesekkül eden -olabilirse- derli toplu mevzun ve ahenkli bir toplum... Milli yapinin en saglam rükünleri, bu küçük hücrede serpilir gelisir. Âdap, ahlak ve içtimai muaseret orada elde edilir. Evet, yaslilara saygi ve hürmet, küçüklere sefkat; arkadaslara gönülden ve insanca davranma hep orada ögrenilir. Orada, dede ve nenesine merhamet; anne ve babasina hürmet ve itaat; emsallerine insanca davranma ve mürüvveti ögrenen kimse, toplum içinde de bu yüce hasletleriyle varolacak ve görünecektir. Orada, faziletlerden mahrum ve ?güdük? yetisenler ise, toplumda içtimai cereyanlara sebebiyet vereceklerdir. Buna binaen, terbiye için mutlaka derli, toplu ve sihhatli bir aileye ihtiyaç vardir. Ailenin sihhati nispetinde, yetisen nesiller de, dengeli ve millete yararli olur. Aksine, o aile, toplum düsmani yetistiren bir fabrika gibi, yurdun da yuvanin da aleyhinde isler durur... Ailenin sihhatli ve dengeli olmasi 1. Anne-baba, birbirlerine karsi hak ve vazifelerinde, münasebet ve davranislarinda tam açiklik ve uyum içinde bulunmalidirlar. Anne-babanin, birbirlerine karsi her müspet tutum ve davranisi, çocuklarin irfan dagarcigina atilmis essiz bir elmas mahiyetindedir. Mevsimi geldigi zaman çocuk, dagarcigi açar; elmasi çikarir ve degerlendirir. Aksine, ebeveynin her huysuzlugu da, onlarin masum dimaglarinda simsiyah bir çizgi olarak kalir gider. Onlari menfi (olumsuz) tanitan ve küçük gösteren siyah bir çizgi... 2. Aile fertleri behemehal(kesinlikle) bir reisin etrafinda toplanmali ve onu o haneye ait bütün islerde merci kabul etmelidirler. Böyle bir davranis, yuvada itaat düsüncesinin yerlesmesine, birlik ve düzenin teessüsüne yardimci olur. 3. Hanenin reisi, bütün aile fertlerine ve bilhassa küçüklere karsi, mülayim (yumusak), lütufkar, onlarin hizmetinde ve onlari sevindirecek davranislar içinde bulunmalidir. Reisin, kendine düsen mükellefiyetleri bihakkin yerine getirmesi, ona karsi aile fertlerini yumusatacagi gibi, onun idari islerini de bir hayli kolaylastiracaktir. 4. Aile reisi, örf ve adetler geregince ve imkanlari nispetinde, onlara hediyeler almali ve alamadigi zamanda, neden almadigini, onlarin içinde herhangi bir kuskuya meydan birakmayacak sekilde izah etmelidir. Yoksa, onlardan bazilarinin içinde, büyüme istidadini gösteren bu rahatsizlik, onulmaz bir ailevi hastaliga dönüsebilir. 5. Reisin, eve ait bazi islerde, hanimina ve çocuklarina yardimci olmasi, her ne kadar, kendine ait islerin yaninda bir külfet ise de, her an aile içindeki agirligini korumasi ve istikbalin yuvalarini kuracak olan çocuklara ders verilmesi bakimindan oldukça mühimdir. 6. Aile fertleri, birbirlerine karsi çok saygili ve terbiyeli davranmalidirlar. Böyle hareket, ister istemez çocuklara da tesir eder ve onlarin disa karsi münasebetlerini seviyeli kilar. Bundan baska, sira onlara geldigi zaman, onlar da teskil ettikleri hanelerde birbirlerine karsi kibar ve efendi olmaga çalisirlar. Daha çocukluk çaglarinda, kalp ve ruhlarina yerlestirilen bir hususu, hayata intikal ettirirken, riya ve sunilige girdiklerini iddia etmeye de imkan yoktur. 7. Anne-baba, kendi anne ve babalarina karsi gösterecekleri hürmet ve tazim, çocuklar için en büyük terbiye dersi olacaktir. Modern yuva, dede ve neneye kendi içinde barinma hakki tanimadigi için, günümüzün çocuklari bu noktada talihsiz ve nasipsiz sayilirlar. Keske yuvalarimizi, onlari da barindiracak sekilde ayarlayip, dede ve neneler torunlarini sevme imkanini, kendimize de, anne ve babalarimiza hizmet etme zemini hazirlayabilseydik. Heyhat! Bir tarafta, bakim-görüme muhtaç ve çocuk sevgisine susamis dedeler ve neneler; beri tarafta da bütün hayati tek basina omuzlamaya çalisan toy babalar ve görüp gözetilmeden mahrum bedbaht yavrular... Surasi bir kere daha hatirlanmalidir ki, yuvanin emniyet ve huzur verici olmasi, içinde teati edilen karsilikli his alis verisine baglidir. Büyükler, sevecek ve sefkat edecek; küçükler de hürmet ve saygida bulunacaklar... Ana-baba, hep sever ve sefkat eder, çocuk ise, daha ziyade bir vazife ve mükellefiyet suuru içinde, ebeveynine hürmetli ve saygili olmaga çalisir. Insanda hizmet ve vazife suurunun gelismesi, uzun temrinlere (egzersiz) baglidir. Çocuk, elli defa, baba ve anneye, nasil itaat ve hürmet edilmesi lazim geldigini görmelidir ki, onu kavrasin, hazmetsin ve yasayabilsin. Yoksa, pratigi olmayan mücerret (gecici) telkinlerle, beklenen neticeyi almak oldukça zor; belki de bazi ahvalde imkansizdir. Denebilir ki; herkesin kendi büyüklerini yaninda bulundurmasi, bulunduranlarin da bu isin devamini temin etmeleri bir hayli müsküldür. Hususiyle günümüzdeki hayat sartlari, aile fertlerinin, ayri ayri yerlerde yasamalarini mecburi kilmaktadir. Bu ise, arzu edilen stilde bir yuvanin teessüs (meydana gelme) ve devamina mani gibi görünmektedir. Bunlar bir bakima dogru olsa bile, ideal yuvanin kurulmasini imkansiz kilacak mahiyette sebepler degillerdir. Neden, sene, belli bölümlere ayrilarak, her bölüm, aile fertlerinden birine tahsis edilip onunla geçirilmesin! Her mevsimin, aile fertlerinden birinin yaninda geçirilmesi pekala mümkündür.! Bence, çocugun ruhuna duyurmayi tasarladigimiz seyleri, ona duyurmak için, icabinda, Çin"den, Maçinden dede ve nene ithal etmek gerekse dahi, bundan geri kalinmamalidir. Evet, çocugu doyurmak ve tatmin etmek için her sey, ama mesru olan her sey, mutlaka yapilmalidir. Aksi halde o, evde bulamadigi seyleri sokakta arayacaktir. Bu ise, aile reisinin isini bütün bütün zorlastiracaktir. Zorlastirmasi bir tarafa, çocuklarin tamamen ele avuca gelmez birer azgin olmasini netice verecektir. Bir kere düsünün, evin içinde çocugunu tatmin edememis, kendine baglayamamis baba, ona sahip çikmak için, sokakla da bogusma mecburiyetinde kalmistir. Keske, çocugu uslandirmak ve insan kilmak için, gerekli olan herseyi onun yataginin basina kadar getirebilseydik de, sokaklarda, endiseli nazarlarla arkalarindan kosturup durma mecburiyetinde kalmasaydik! 8. Yuva içindeki bütün isler ve bilhassa çocugun bakim ve görümüyle alakali olanlari, önceden tanzim edilip, sonra bir program altinda yürütülmelidir. Bu hususta hülasa olarak sunlar söylenebilir: a. Yatip kalkma ve yeme içmenin düzene sokulmasi. b. Okuma, düsünme, çalisma ve çocuklarla mesgul olma saatlerinin tanzim edilmesi. c. Çocugun, mektep, sokak ve arkadaslariyla geçirdigi zamanlardaki durumunu tetkike sarf edilecek vaktin belirlenmesi. Yiyip içme ve yatip kalkma düzene konmamis bir hanede, ne bugün, ne de yarin verimli çalismadan, istirahat ve sihhatten bahsetmeye imkan yoktur. Evet, fertleri, vakitli vakitsiz yatip kalkan bir ailede, istirahat saatleriyle mesguliyet saatleri iç içe girdigi için, hem istirahat bozulmus olur hem de çalismalar neticesiz ve semeresiz kalir. Birinin yatma saatini öbürü; berikinin çalisma saatini de digeri ihlal edince, o hanede hiçbir sey yapmaya imkan kalmaz... Bu bakimdan, çocuklarin, kendilerine en uygun saatte yatirilmalari; soguk-sicak hisaba katilarak, münasip vakitlerde disariya çikarilmalari ve her gün onlarla mesgul olmaya tahsis edilen saatlerin, onlarin yaninda ve onlarin terbiyesinde geçirilmesi elzemdir. Onlara karsi muvaffak olmanin çok mühim bir yolu, sevgi, disiplin ve prensip üçlüsünden meydana gelmektedir. Bu yol, insanlara kadar uzanan, kainat çapindaki ilahi ahlak ve fitrat yoludur. Bu itibarla, bu yolda yürüyen anne ve babalar rahat ve emniyetli, toplum da mesut ve huzurludur. |
#2817
|
||||
|
||||
![]() Esselamüaleyküm Ozhaci kardes.
biraz sinirini yen ve benim neyi bildigmi neyi bilmedigmi örcmeye kalkma. Cünkü sen insan sarrafi degilsin. Ben size karsi gayyet saygli konusmayi tercih ediyorum, bu da alevi olmana ramen her yazinda Allahin selamini esirgememen. Bunu daha hic bir Aleviden duymamistim. "Hasan ve Hüseyini sehid edende Yeziddir kendi koltuk savasi icin sehid etti Hasan ve Hüseyinimizi." Bu cümlede Hz. Hasan ile Hz.Hüseyini sehid ettiler diye yaziyorum. Ama nerede ve nasil oldugunu belirtmedim kardesim hatirlatayim. Yani yanlis yorum yapiyorsun. Beni cok kirdin bu ithaminla. Benim kime (Hz.) veya (ra.) diyecegimi cok iyi biliyorum. Sahabelerin hepsine (Hz.) derim. Sunu belirteyim gerekce ne olursa olsun hic bir Sahabinin aleyhinde hic bir söz söylemem. Hz. Muaviyye olmak üzere. Resulullahin Vahiy katipligni yapan katibe terbiyesizlik yapamayiz. Ve sunuda söyleyim Kerbele olayi cinayetin baslanmasi, Hz. Muaviyyenin vefaatindan sonradir. Hz. Muaviyye yasamis sag olmus olsaydi Kerbela olmayacakti! Seninde saygili olmani isterdim ama o senin tercihin. Hz. Hasani sehirlediler ve onu sehirleyenler fitnecilerdir. Eski bir köle olan karisi sehirledi. Badagina elmas tozu atti karisi. Onu görevlendirenler fitnecilerdir. Hüseynide bildigin gibi Kerbelada sehid ettiler. Sadece hüseyin degil ogullari Aliülkebir ve Abdullah, kardesleri Abdullah, Cafer, Osman, Muhammed, Abbas, Ebu Ebekir. Hz. Hasanin cocuklari Akilin üc cocugu ve ismini hatirlamadigim daha cok sehid. -----Alinti--- eskiden mescitler vardi, buna ben karsi birsey demiyorum, ama oralarda sedece ibadet degil, toplantilar, beraberce yemek yenilirdi, hatta sportif etkinlikler yapilirdi! üstelik sadece namaz degil, zikir ve tasavvufi ayinleri yapilirdi!(yani alevilerin algiladigi sekilde CEM). namaza gelince: PEKI SIZ PEYGAMBERE SADIK KALABILDINIZ MI? peygamber kollari baglamiyordu namazda, tespih cekmezdi, pahali seccade denilen birsey yoktu (topragin üzerinde secdeye inerdi), sonra"dan (!) meydanan cikan camiilerde topluca teravih namazi kildirmazdi, sabah ezani bile degistirildi, hutbeler sirf ehlibeyte lanet okunmak icin ve insanlarin(sahabelerin) kacmamalari icin cuma namazin ÖNÜNE yerlerstirildi.... -------------- Cem evleriyle o eski mescitleri nasil ayni kefeye koyabiliyorsun anlayabilmis degilim. Cem evlerinde namaz kiliniyormu ? Sizin o cem evi dediginiz bizim cemiyetlere benzer cay icilir, konusulur sohbet edilir. Dedelerin vaazlari dinlenir. Mescitler namaz toplu halde namaz kilmak icin yapilmistir hatirlatayim efendi. Peygamber efendimiz kollarini baglayarakta kilmistir baglamiyarakta kilmistir. Her ikiside kabul dur efendi. Tesbih cekerek Allahi anariz efendi biz. Sevaptir. Ama mecburi bir görev degildir. Bu tesbih sadece Türkiyemizde vardir baska Islam ülkelerinde yoktur. Zaten farzda degildir. Kusura bakma benim pahali seccadem yok. Böyle kötüleyeceksen Namaz kilanlari vay halimize ![]() Peygamber efendimiz terafih namazi sünnettir. Yani Allahin bir buyurugu degildir. Bunu bil Terafih namazini kilmamizin sebebi sünnet oldugu icindir. Yani Peygamber efendimiz Ramazan ayinda kilarmis bu Namazi. Ezan degistirilmisti (türkceye) Allaha sükür eski halini aldi yine. Copy Paste yaptigim yorumlari üzerinde belirtiyorum kadesim yani kendi ismimi yazmiyorum altina ister okursun ister okumazsin. O sana kalmistir 11. Eylülü sünnilermi organize etti yoksa b.ladinmi ? Siyasette temas etme ben onlara karsiyim bunu biliyorsun. Sen kendin kaynaksiz yaziyorsun senin su yazilarin kaynagi kim Haci bektasimi ?? Saygilar selamlar. Not. Ben Siilerin Arab olmasina ramen onlari kendimize sizlerden daha yakin hissediyorum. Sizin neye ibadet ettiginiz bile belli degil. Hasa Hz. Aliyi Peygamber sinifina koyuyorsunuz. |
#2818
|
||||
|
||||
![]() ohne Text
|
#2819
|
||||
|
||||
![]() Namazın Beş Vakit Olduğunun Kur"an"da Tesbiti
Namazın Beş Vakit Olduğunun Kur"an"da Tesbiti Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: "Gündüzün iki ucunda ve gecenin bir kısmında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir." (Sad suresi : 114) Gündüzün iki ucu akşam ve sabah namazı, bir kısmında da yatsı namazı vardır. Üç vakit bu ayette. "Güneşin batıya yönelmesinden gece karanlığına kadar namazı kıl. Tanyeri ağarırken de sabah namazını kıl. Zira bu namaz görülmeye değerdir." (İsra Suresi :7 Güneşin batıya yönelmesinden gece olana kadar kılınan namaz ikindi namazıdır. Sabah namazı tekrar edilmiştir. "Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce ve batmasından sonra Rabbini tesbih et (namaz kıl) geceleyin ve gündüzün yanlarında da tesbih et (namaz kıl)." (Taha suresi : 130) Güneşin doğmasından önce sabah namazı, batmasından önce ikindi namazı, geceleyin yatsı namazı, gündüzün yanlarında akşam ve öğle namazı kılınacak. Bu ayetle beş vakit namaz sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları sabit oluyor. Beş vakit namaz; sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları Kur"an-ı Kerim içinde değişik yerlere serpiştirilerek zikredilmektedir. Bazan ikisi, bazan üçü, bazan dördü değişik bir ifade üslupla anlatılmaktadırlar. Cenab-ı Peygamberimiz, Kur"an-ı Kerim"i hem sözü ve hem de işi ile tefsir etme hakkına sahip olduğu için bu hak kendisine Allah tarafından verilmiştir sözü ve işi namazın beş olduğunu açıklamıştır. |
#2820
|
||||
|
||||
![]() ohne Text
|