| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
|
|||
![]() bile sizden daha imanli. Insanlar sirf insan oldugu icin deger veriyorlar. Senin neandertal hortlaklarin mi imanli? O zaman bu imansizlarin topraklarinda ne isin var? Senin gibileri iste böyle pismis kelle gibi ikiyüzlülükle serefsizligin ispatidir. Gavurlarin ekmegini yiyorsun bir de yedigin kaba tükürüyorsun. Takkiye yaptigini saniyorsan cok yaniliyorsun. Artik bu "hicra taktikigini" kimse yutmaz. Bu kadar imanli idiniz ve Allah yolundaydiniz da Allah sizleri niye mükafatlandirmiyor da sicanlar gibi pisliklerden pisliklere daldiriveriyor? Ama bunu anlayacak kapaste zaten yok sende.
|
|
|||
![]() Isami Muhammedmi ????
Sen Allahi tanimiyorsunki ne oldugundanda herin yok... kalmis Allahin dini varmis falan filan... O halde Allahtan dah üst bir güc varki Allaha din vermis olsun..... Vielleicht Muhammed..... Arkadas ich lach mich über Menschen wie dich schrott |
|
||||
![]() Korkma kama,din elden gitmez..ya "vatan elden gidiyor" ya da "din elden gidiyor" diye diye milleti disa kapali,süpheli,korkak ve komploteorilerine inanan egzantrik yaratiklar yaptiniz!!
Bu ne korku, süphe ve nefrettir icinizi saran..yahu kimse kilisye gidelim,hristiyanligi ögrenelim demedi.. Damia sadece bir bassagligi diledi, enis ise kendi yorumunca cennetlik olup olamayacagi üzerine spekülasyon yapti!! kaldi ki bu bile bana göre yanlis...adamin cennete gidip gitmeyecegi üzerine spekulasyon yapmak kimin haddine?? ne var simdi bunda?? yahu dindari bosver,insanlikta mi kalmadi sizde..önce bir haddinizi bilin! sabah aksam burda yüce Allahin merhameti ve sevgisi üzerine nutuk cekersiniz! Düsüncenizi acik acik söyleyin yahu: "Islam son ve mükemmel dindir, ve hristiyani,yahudisi,budisti usw. islama gecmedikleri sürece günah isliyorlar" Peki bu nasil bir Allahtir? nasil bir Allaha inanirsiniz siz? onca din ve inanc göndermis,sonra onlara o dini bozdurmus, ve en son hepsinin hak dini Islama gecmesini istiyor öylemi? Nasil bir Allah bu? kimini Mekkede doguruyor ve ezan sesleri arasinda büyütüp otomatikman müslüman yapiyor, digerini ise kilise can sesleri dibinde avrupada dogurtuyor, ve ona hak dini islama gecmesini sart kosuyor.. bu nasil Allah, Adaletin sembolü Allah bu mu? kilse dibinde dogan cocuga ne gicikligi var bu Allahin? Persler zerdüstlügü gönüllü mü birakip islama gecti saniyorsun? türkler Schamanizmi gönüllü mü birakip islama gecti saniyorsunuz? Dinin ileri gericisi,iyisi kötüsü olmaz..en ilkel dinin üyeleri bile kendi dinlerinin en iyisi olduguna inanirlar..ama hic biri baska dindekilerin kafir olmamak icin kendi dinlerine gecmeleri gerektigine inanmaz..Bu sadece sivri zeka müslümanlarimiza aittir!! sizin derdiniz müslümanla,yahudi ile budist ile esit olmayi hazmedemiyorsunuz..hosgörü icin ama esit olduklarini kabul edip hazmetmeniz lazim.. Sizler gibi insanlari görünce Bushun uydurdugu "Islami terör" kavraminin pk de hayal ürünü olmadigini düsünüyorum..Müslümanlarin maalesef büyük cogunlugu dünyaya ayak uyduramayan bir nevi 21. yüzyil dünyasinin "Fremdkörper" si diyebiliriz Korkarim bu gisisatla ben de dahil bütün dünyayi Bushcu ve Putinci yapacaksiniz |
|
|||
![]() 62- Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah"a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.
62- İslâmiyet"e zahirde iman etmiş olanlar, yani, Muhammed dinini dilleriyle ikrar ettiklerinden dolayı insanlar arasında müslüman sayılanlar, Musa dinine mensup olan yahudiler, İsa dinine mensup hıristiyanlar, bu üç dinin dışındaki dinlerden olanlar yani onlardan her kim, Allah"a ve ahiret gününe, bu sûrenin b aşında beyan buyurulduğu üzere, gerçekten dış görünüşleriyle ve içyüzleriyle iman eder ve bu imana yaraşır şekilde iyi bir iş yaparsa şüphesiz bunların Rableri katında ecir ve mükafatları vardır. bunlara korku yoktur ve bunlar mahzun da olacak değille r dir, yani, yapılan inzarlar, uyarı ve tehditler bunlar hakkında değildir. İnsanlar Âdem"in sülbünden yeryüzüne indikleri zaman Cenab-ı Allah kendilerine "Eğer Ben"den size bir hidayet gelir de kim benim hidayetime uyarsa, işte onlara herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü de çekmeyecekler." (Bakara, 2/38) diye herhangi bir zamanda gelen hidayetine uymaları şartıyla bunu vaad etmemiş miydi? İşte Âdem"in tevbesinin semeresi olan o ilahî va"d, ebediyete kadar sürüp gidecek bir genel kanundur. Ve bu â yet ilahî kanunun bir inkişafıdır. Şu halde yahudiler gibi zillet ve meskenete düşenler ve Allah"ın gazabına uğramış olanlar bile her ne zaman tevbe eder, Allah"a ve ahiret gününe cidden iman ederek, Allah"ın son zamanda gönderdiği hidayete uyar ve ona gö r e salih amel işlerlerse o gazaptan kurtulurlar. Ve Allah katında ecir ve mükafat bulurlar. Sonuçta sırrına mazhar olarak, korku ve hüzünden kurtulurlar. Lakin bundan yararlanmak için görünüşte, yani insanlar arasında mü"min ve müslüman sayılmak yetmez, h atta belli bir süre salih kişi olarak yaşamış olmak da kâfi gelmez. O imanda sebat edip, güzel bir sonla gitmek, yani son nefeste iman ve güzel amel ile Allah"a kavuşmak lazımdır. Bu sûrenin baş tarafında "İşte onlar Rabblerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve gerçekten kurtuluşa erenler de ancak onlardır." (Bakara, 2/5) müjdesinin kimlere mahsus olduğu bilinmektedir ve bunda "Sana indirilene ve senden önce indirilene inananlar." (Bakara, 2/4) şartı da bulunmaktadır. Bunun için ahirete iman v e gerçek anlamda yakîn de bütün peygamberlerle birlikte Hz. Muhammed"e (s.a.v.) ve ona indirilen kitaba iman etmiş olanlara mahsus bulunduğu tebliğ edilmişti. Şu halde cümlesiyle beyan buyurulan gerçek imanın Hz. Muhammed"in peygamber olarak gönderilmesi n den sonrakiler diye tefsir edilmesi lazım geldiğinde hiç şüphe yoktur. Zaten bu âyetin bilhassa bu noktadan İsrailoğulları"na hitap şeklinde bir icmal olup, bütün bu açıklamaların İslâm dinine davet sadedinde ve "Sizin yanınızda bulunan kitabı doğrulayan bu kitaba (Kur"ân"a) iman edin ve onu ilk inkâr eden olmayın!" (Bakara, 2/41) ilâhî emrini desteklemek için gelmiş olduğunda şüpheye yer yoktur. Hz. Muhammed"in peygamberliğinden önce Allah"a ve ahiret gününe iman eden ve iyi amel işleyenler bile Tevrat v e İncil hükmünce geleceğin büyük peygamberine iman ile mükellef idiler, buna işaret olmak üzere "Ahdimi yerine getirin." (Bakara, 2/40) buyurulmuştu. Böyle iken Hz. Muhammed"in peygamberliğinden sonra onu inkâr edenler arasında gerçek iman ehli bulunduğ u varsayımına imkan kalır mı? Allah"a ve hesap gününe imanı bulunan ve bu iman ile mütenasip salih amel işleyecek olan kimselerin Hz. Muhammed"in peygamberliğini inkâr etmelerine imkan tasavvur olunabilir mi? Tarih sayfalarının şahitliğinde Hz. Muhammed"in peygamberliğinden daha açık, daha belirgin hangi peygamberlik vardır? Şu halde gökyüzündeki yıldızlardan bazılarını kabul edip de güneşi inkâr edenlerin Allah"a karşı imanlarında ciddiyet ve samimiyet tasavvur etmek gerçekle bağdaşmayan bir çelişki teşkil eder. Dikkat çekici olan şey şu ki, bu âyette iman, biri insanlara nazaran zahirî, diğeri Allah katında geçerli, hakikî iman olmak üzere iki defa zikredilmiş ve her şeyden önce "iman edenler" sözü, yahudilere, hıristiyanlara ve sâbiilere mukabil tutulmuştur. Demek ki, bu üçü, Kur"ân"ın sözkonusu ettiği imanın mutlak olarak dışındadırlar. Bununla beraber zahirî iman sahipleri bunlarla eşit tutulmuş ve hepsinin kurtuluşu kâmil iman ve salih amel şartına bağlı gösterilmiştir. Demek ki, gerek zahirî mü"min o l an müslümanlar, gerek müslümanların dışında kalan yahudi, hıristiyan, sâbiî vs. Kur"ân"da yer aldığı şekilde Allah"a ve ahiret gününe dış görünüşte ve içyüzüyle cidden iman eder ve salih ameller yaparlar ve bunda sebat gösterirlerse o zaman "Onlara kork u yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar." ifadesinin sırrına mazhar olacaklardır ki, bunda da İslâm dininin davetiyle ve hidayetiyle bütün insanlara açık ve cihanşümûl bir din olduğu aşikar olur. Bu âyetten nihayet şu sonuca geliriz ki, İslâm dininin haki m olduğu müslüman toplumun teşekkülü için İman-ı Hakikî (gerçek iman) şart değildir. Onun zahirî bir ikrar ile dahi gerçekleşmesi sözkonusu olduğu gibi, bunun içinde dünyaya ait nokta-i nazarlarla bir siyasî anlaşma ile öbür dinlere mensup insanlar dahi di n hürriyeti ile hayat haklarına mazhar olurlar. Fakat bütün bunlar arasında ferdî veya ictimaî (sosyal) anlamda gerçek selamet (kurtuluş) ancak kâmil iman ve salih amel sahiplerine vaad olunmuştur. Çünkü toplumun temel direği ve nizamın esas dayanağı bunla r dır. İşte İslâmiyet"in gerek dünya, gerek ahiret için vaad ettiği selamet ve saadetin sırrı da bu gerçeğin içinde gizlidir. Şu halde kâmil iman ve salih amel erbabının bilgi ve amel feyizlerinden mahrum olan, sadece dış görünüşüyle müslüman bulunan bir İs l âm toplumunun "Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklar." ilâhî va"dine mazhar olması sözkonusu değildir. Allah"a imanı olmayanlar, hakkı yerine getiremezler, ahirete imanı olmayanlar da ebediyete hizmet edemezler. Herkesin yalnızca kendi nefsi için çalıştığı bir toplumun manzarası "Kimsenin kimseye faydası dokunmayacağı günden korkun!"(Bakara, 2/48) âyeti ile tasvir edilen kıyamet gününün bir benzeridir. Yahudi: Arapça"da (hâde-yahûdü-hevden) esasen tevbe etmek mânâsına olduğu gibi, Yahudi olmak mânâsına da gelir. Deniliyor ki, Araplar arasında bunlara Yahudi denilmesi, ya daha önce geçtiği gibi, buzağıya tapmaktan vazgeçip tevbe etmeleri dolayısıyladır, yahut da "Yahûza" isminin Arapça söylenişi sebebi iledir. Yahûza ise Hz. Ya"kub"un on iki evladının en büyüğünün ismidir. Buna göre; Yahudî, İsrailoğulları"nın on iki boyundan birincisinin adı olması gerekirken, öneminden dolayı zamanla bütününe birden isim olmuştur. Bu demektir ki, "Yahûd" cins ismi olarak kavmin veya boyun adıdır. Tekil o larak kullanıldığında "Yahudî" denilir ki, o kavme mensup olan kişi demektir. Nasârâ: "Nasrânî" kelimesinin cem"îdir (çoğuludur). Keşşâf"ın beyanına göre; tekil (müfred)i "nasran"dır ve sonuna mensubiyet "ya"sı geldiği zaman Ahmedî gibi mübalağa anlamı ifade eder. Hıristiyanlar kendilerine bu ismi vermişlerdir ki, bu da üç ayrı sebebe bağlı olarak beyan ediliyor: 1- Hz. İsa"nın nâzil olduğu (indiği), "Nasıra" köyüne nisbettir. İbnü Abbas, Katade, İbnü Cüreyc bu görüştedirler. 2- Aralarında tenâsur (yardımlaşma) bulunması, yani birbirlerine yardımcı olmaları yüzünden bu adı almışlardır. 3- Hz. İsa, havarîlerine "Allah"a giden yolda bana yardım edecek kimdir?" (Âl-i İmrân, 3/52) buyurmuş, onlar da "Allah"ın yardımcıları biziz." (Âl-i İmrân, 3/52) diye cevap verdikleri için bu isimle anılmışlardır. "Nasrânî" Grekçe"ye "hıristiyan" diye tercüme edilmiştir ki, "Hristos"a nisbettir. Frenkler "Kırist" diye telaffuz ediyorlar. Hıristos, halaskâr, fidye-i necat (can kurtarma akçesi) ödeyerek kurtaran "müncî" diye açıklandığına göre "Nasrânî" bunun Arapça"sıdır. Şu halde "nasranî" hıristiyan, "nasârâ" da hıristiyanlar demek olur. Sâbiîn: Yahut "sâbîe" hakkında da çeşitli görüşler vardır. Evvelâ lügat bakımından denilir ki, "filan adam dininden çıktı, filan dine girdi." demektir. Bu anlamdan dolayı Mekke müşrikleri Hz. Peygamber"e diyorlardı. Çünkü eski dinlerine aykırı yeni bir din ortaya koyuyordu. Ayrıca yıldızlar doğuş yerlerinden çıkıp yükseldikleri zaman denilir. Binaenaleyh g erçek lügat anlamı itibariyle ve karşılık karinesiyle "Sâbiîn" izafî bir anlam taşıdığından, İslâm, Yahudi ve Hıristiyanların dışında kalan diğer dinlerin mensuplarına şâmil olur. Bununla beraber geleneksel bir deyim olarak daha özel ve dar anlamlarda da k ullanılmıştır. 1- Katade"nin açıkladığı şekilde bunlar, meleklere tapan bir taifedir. 2- Yıldızlara tapan bir taife oldukları da tefsirlere geçmiştir. Fahruddîn Râzî, akla yakın olan budur, der. Ve bunların başlıca iki görüşleri vardır: Birincisi; derler ki, "Âlemin yaratıcısı Allah Teâlâ"dır. Lakin Allah, yıldızlara saygıyı ve bunların ibadet için kıble yapılmasını emretmiştir." İkinci iddiaları ise şudur: "Allah Teâlâ, burçları ve yıldızları yaratmıştır. Fakat bu âlemdeki hayır ve şerri, sağlığı ve hastalığı meydana getiren, canlıları yöneten ve yönlendiren yıldızlardır. Şu halde bu dünyanın, bir anlamda Rabbi onlardır ve insanların onlara saygı ve ta"zim göstermeleri vaciptir. Çünkü onlar da Allah Teâlâ"ya ibadet ederler ve insanlara aracı olur l ar." derler. Bu mezhep, Gildânîlere mensup olanların görüşüdür ki, Hz. İbrahim bunları red ve iptal için peygamber olarak gönderilmiştir . Bunların Hz. Nuh"a ve bazı rivayetlerde Hz. İdris"e nisbet iddiasında bulundukları da söylenir. Günümüzde yıldız falına inanma ve yıldızların gücüne sığınma bunlardan kalmadır. Maide sûresinde bununla ilgili açıklama gelecektir. (Bkz: Maide, 5/69). |
|
|||
![]() Iman Nedir?
Iman, lügatte, bir sey"e tereddütsüz inanmak ve kesin olarak, içten ve yürekten baglanmak demektir. Dinî mânâsi ise, Allah"in varligina, birligine, tereddütsüz inanmak ve Hz. Muhammed"in (asm) peygamber oldugunu ve bize bildirdigi seylerin hepsinin hak ve dogru bulundugunu, hiçbir sübhe duymadan kabûl ve tasdik etmektir. (YANI PAPA BUNA GÖRE IMANSIZ KAFIRIN TEKIYDI) Iman iki kisma ayrilir: 1. Icmalî îman, 2. Tafsilî îman. Icmalî Iman Ne Demektir? Peygamberimizin Allah"tan alip haber verdigi seylerin hepsine birden, topluca inanmak demektir. Bir kimse, mânâsini bilerek ve kabûl ederek: "Lâ ilâhe illâllah Muhammedün resûlüllah" dese icmalî olarak îman etmis olur. Bu cümleye Kelime-i Tevhid denir. Mânâsi sudur: Lâ ilâhe illâllah: Allah"dan baska hiçbir ilâh ve hakikî ma"bud yoktur. Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah"in Resûlü ve Peygamberidir. Tafsilî Iman Neye Denir? Peygamberimizin Allah"tan haber verdigi seylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktir. Diger bir ifadeyle, dinin zaruriyatini bütün tafsilât ve teferruâtiyla ögrenip tasdik etmek demektir. Dînin Zaruriyâti Nedir? Dînin zaruriyâti, Âmentü"de yer alan 6 îman esasi ile dînin namaz, oruç, hac, zekât gibi farz kildigi ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi haram saydigi fiillerdir. Bunlari, her Müslümanin teferruâti ile bilmesi ve inanmasi sarttir. Âmentü Nedir, Âmentü"de Yer Alan Iman Esaslari Nelerdir? Âmentü, her Müslümanin inanmasi, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarindan ibarettir. Âmentü"de yer alan îman esaslari 6"dir ve sunlardir: 1. Allah"a inanmak, 2. Meleklerine inanmak, 3. Kitablarina inanmak, 4. Peygamberlerine inanmak, 5. Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak, 6. Kadere, hayir ve serrin Allah"dan olduguna inanmak. Imani Dil Ile Söylemek de Lâzim midir? Dil ile söylemek imanin sarti degildir. Insan dil ile imanini itiraf etmese bile, kalben inandiktan sonra mü"min sayilir. Ancak îmanini dili ile söylemeyen bir kimsenin kalbindeki îmanini biz nasil bilecegiz? Bu sebeble, dil ile söylemek, kisinin îmani hakkinda hüküm verebilmek ve öldügünde kendisine Müslüman muamelesi yapabilmek için gereklidir. Bunun içindir ki îmanin rüknü, "kalb ile tasdik, dil ile ikrardir" denilmistir. Burada îmanini dili ile söylemek aslî rükün degil, kisinin îmani hakkinda hüküm verebilmek için gereken sarttir. Cemaatle namaz kilmak, dinî bir vecibeyi yerine getirmek de, îmanini dil ile ikrar gibidir, hattâ ondan daha kuvvetli bir alâmettir. Bu konuda Peygamber Efendimiz söyle buyurmuslardir: "Sik sik camiye gittigini gördügünüz kimsenin îmanina sehadet ediniz. Çünkü Allah Teâlâ, "Allah"in mescidlerini ancak Allah"a ve âhiret gününe îman edip namaz kilan ve zekât veren kimseler îmâr eder" (et-Tevbe, 18) buyurmaktadir." Dil ile ikrâr, îmanin temel sarti olmadigi için, bir zorlama durumunda veya buna benzer bir mâzeret karsisinda kalben degil, sadece dil ile inancini inkâr etmek, îmana aykiri söz söylemek dînen câiz olur. Böyle bir duruma mecbur kalan kimse îmandan çikmaz, kalben tasdikini korudugu için de mü"min sayilir. Nitekim Asr-i Saâdette Ashabdan Ammâr bin Yâsir, mâruz kaldigi agir baski ve iskencelere tahammül edemiyerek imanini diliyle inkâr etmis, böylece ugratildigi iskencelerden kurtulmustur. Resûlüllah Efendimiz, onun bu hareketini tasvib etmis; kalb îman ile dolu iken, zor karsisinda inkârin, bu îmana zarar vermiyecegini belirtmistir. |
|
||||
![]() olsuun bunlar..
Neandarthalbile olamaz bunlar..Bu tirp adamlari tarif etmek icin Homosapiensin evriminde daha da geriye gitmek lazim..Neandarthal modern insanin ilk sablonudur..bunlarda ise insan olmanin minimal emaresini göremiyorsun.. |
|
|||
![]() Allah bize Islam dinini secmis. Burada ama alimler denen zindiklarin adlarini okuyamiyorum. Nerede bizim buhari kardas, yada o yagiz delikanli Tirmizi, ya da Halife Ömer"in hadis yazma diye ikaaz ettigi ve dinlemedigi icin sirtinda sopaya kirdigi Ebu Hürreye, nerede bizim Ebu Davutlar. Icmaalar nerede, ulemalar, sarimsakiler? Hani nerede? Iste bir insan kendi kendini ancak BU KADAR REZIL EDER
|