| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
|
|||
![]() O vayhyiide degil.... Safsatacinin bir HIKAYE KITABINDA mavcuttur.....
Ayni Hiristiyanlar gibi bir Safsatadir.... olsa olsa Bendensel Alemden ancak Rüyasal olarak bir seyler görmüs olabilir... kiiiii buda cok cok ceslikilidir... Cünkü Bedensel Alemden Manyetik ALeme gecemezsiniz.. ölmeniz gerek... HZ. Muhammedde ölmedigine göre yok öyle bir sey |
|
||||
![]() A. Hulusi Diyor Ki;
AHMET KADIYANİ=KADIYANİLİK “Dünya üzerinde, anlattıklarımıza en büyük örnek durumunda olan ve cinlerden birisine bağlı olarak yaşamış bulunun Ahmet KADYANİ, bizzat kaleme aldığı hayat hikayesine göre, Hindistan’ın Kadyan kasabasında doğmuştur... Kendi anlattığına göre, keşif (!) yoluyla ailesinin aslen Semerkand’ lı olduğunu öğrenmiştir... yaradılış olarak kendi kendine kalmaya yönelik ve hassas bir yapıya sahip bir kişidir. Sık sık yalnız bir köşeye çekilip benliğini tanıma çalışmaları yapmaktadır... İşte bu günlerden birinde aniden gizliden bir ses işitir... bu sesi sadece o duyabilmektedir... kendisinden başkası o sırada yanında olsa bile, bu sesi duymamaktadır... İşte bu ses, babasının o gün akşam ezanından sonra öleceğini, bildirir... Ahmet Kadyani bunu işitince çok korkar ve çok üzülür... Bu üzüntü ve korku sırasında ses tekrar gelir: ALLAH kuluna yetmez mi?... Ve gerçekten o gün akşam üstü babası vefat eder... Ahmet Kadyani hikayesini anlatmaya şöyle devam etmektedir: “ O sesi, ondan sonra çok duydum... o ses, bana pek çok şey öğretti!... o ses beni dünyaya tanıttı, meşhur yaptı!...fakir ve ihtiyaç sahibiyken, beni hayra harcamak üzere servete boğdu!...” Ahmet Kadyani’ nin bazı özelliklerinden bahsettikten sonra, cinlerden birisinin onu kendisine nasıl bağladığını; bazı yanlış inançlara yönelttiğini de, bunlar sanki hakikatmış çasına bizzat kendi ağzından nakletmeye çalışacağız. Kadyani’nin kulağına gelen ses hakkındaki görüşleri şöyle idi: “ Kulağıma değen sözlerin rahmani olduğundan asla şüphe etmiyorum...çünkü, şeytan benimle alay etse, içindeki fenalıklar dile gelse, mutlaka farkederdim...” bazen o sözleri uzaktan işitiyordum, bazen de o sözler bizzat benim ağzımdan çıkıyor; fakat söyleyen ben olmuyorum... O kadar ki, bazen hiç bilmediğim lisanlarda bile konuşuyorum... Alelade bir ruhun veya ruhların bana hulul ettiğine “ içime girdiğine”inanmıyorum... Bu iş pek başka bir iş!... fakat ne suretle başka?... başkalığını seziyorum ya!... bu kadarı bana ve bana bağlı olanlara yeterli!... Evet şimdi de CİNİN sonunda iğfal ederek saptırdığı Ahmet Kadıyaninin yapığı işi görelim... Sonunda bir gün ortaya çıkıyor ve şöyle diyor: “ La ilahe illallah, muhammedün resulullah!... ben peygamberlerin en sonu ve en büyüğü olan muhammedin kalbini dolduran şevki ile mesih ibn-i meryem’im... Muhammed’den başka peygamber gelmeyecek yalnız bir kişi onun hilafeti fahiresine ( onun iftihar edilecek mertebesine) bürünecektir... işte ben, oyum!... Kadyanlı Ahmet, efendisi muhammedin hatemün nebiliğine ( son nebi) halel gelmeden nebi olmuş, Tanrısından mukaddes bir görev almıştır!...” Birinci dünya savaşından sonra ölen asıl ismiyle Kadyanlı Mirza Gülam Ahmet’ den “ keramet” diye nitelendirilen bir çok haller de ortaya çıkmıştır... Binlerce kişinin, gördükleri rüyalarla kendisine bağlanmaları; yanında kırk gün kalan kimselerin semavi (!) işaret alarak bütün inkarlarından sıyrılmaları; kötürümleri birkaç el temasıyla, hastaları birkaç sözle iyi etmesi onun en çok görülen ve “ keramet”diye nitelendirilen hallerinden bazıları olmaktadır. Hatta kendisiyle tartışmaya giren birkaç kişinin sonunda ölmesi, kendisinin şöhretinin büsbütün yayılmasına sebep olmuştur... Kendisinin mehdi olduğunu iddia eden; ve mehdi ile ahir zamanda yer yüzüne inecek olan İsa’nın aynı şahıs olduğunu söyleyen; ve sonuç olarak, işte kendisinin “ bu” kimse olduğunu sanan Mirza Gülam Ahmet Kadyani, kaba görüşle her ne kadar islamiyeti yaymış ve genişletmeye çalışmış ve bunda bir ölçüde de başarılı olmuşsa da; mesele inceden inceye araştırıldığı zaman görülür ki, ortada, cinlerin önce bir kişiyi,sonra onun aracılığıyla binlerce kişiyi kendilerine bağımlı kılmaları; ve bu iş içinde islamiyeti koz olarak kullanmaları durumu mevcuttur..”. ( Ahmet Hulusi , Ruh- insan -cin .S:119-122) “İkinci aşamada ise, esas şeytanlığını ortaya koymaya başlar... işte bu aşamada, ancak dini çok iyi bilen kimselerin tesbit edebileceği inanç bozukluklarını onlara empoze etmeye başlar... ki esas oyunda işte burada başlar... Bazılarını “vahdet-i vücud” görüşüne sokar!... ancak bu isim altında anlatılan gerçekte “ vahdet-i vücud” anlayışı olmayıp, “ panteist” görüştür; “ vahdet-i vücud” asla değildir!... ki böylelikle onları, kendilerinin “ Allah” olduğuna inandırmaya çalışır.. ( Ahmet Hulusi, Ruh- insan- cin. S:137) Sayın Hulusi! Siz de bir öz eleştiri yapınız, Ahmet Kadıyani gibi, cinlerin size yaptırdığı bir oyun olmasın? Zira siz de, kitabınızın birçok yerinde: “Bu benim keşfim, bin dört yüz senedir kimsenin anlayamadıkları sırları size açıyorum. gibi iddialarda bulunurken aynı tuzağa düşürüldüğünüzün farkında mısınız?.” “Ben en son Resulüm , bana inanmaları ve yardım etmeleri için Allah (c.c) bütün Resullerden söz aldığını Kuran-ı Kerim de bildirmektedir” diyen ve 1991 yılında öldürülen ,Reşat Halife; aynı şekilde iddiada bulunarak “Ben en son gelen mehdi resulüm bana inanılması ve yardım edilmesi için Allah tarafından bütün resullerden söz alındı; ben arş-ı alada bütün peygamberlerin ruhlarına namaz kıldırıyorum” iddiasında bulunan: Kuran’ı yüzünden okuyamadığı için ümmi olduğunu iddia eden, eski müsteşar yardımcısı ve D.Planlama Uzmanı İskender Evrenesoğlu veya Meryem oğlu İsa olduğunu söyleyen, eski müftü ve millet vekili Hasan Mezarcı ve de (Ben çıplak uyarıcıyım. Millet bugünkü dini terk etmezse İslâm gelmez. Ben çok sayıda cami yıktım. Dinlerini şov yaparak binlerce cami yaptıran dindarların yüzünden Marma*rada 7.4’ lük deprem oldu) diyen ve tepki toplayacağını bildiği için de “Mehdiyim” kelimesi yerine; Nezir-i üryan olan, Peygamberimiz Efendimizin sıfatınının Türkçesini, kendisine yakıştırarak: “çıplak uyarıcı” olduğunu ilân eden, İlahiyat Dekanı Sayın Yaşar Nuri Öztürk gibi, aynı tuzağa düşerek; yukarıda cinlerin bazılarını “vahdet-i vücut görüşüne sokar” Dediğiniz halde; kitaplarınızın bir çok bölümünde tam bir “Vahdet-i Vücut”çu olarak şöyle söylemiyor musunuz? “Allah, ötede bir Tanrı değil, evren ve içindeki her şeyi kendi varlığıyla, ilmiyle, ilminde, “ yok” iken “ var” kılan, yüce varlığın adıdır. Holografik esasa göre, her zerrede tümüyle, -tasavvufa göre, zatıyla, sıfatıyla, isimleriyle –mevcuttur. ( Ahmet Hulusi, Dini Yanlış Algılama s.41) diyorsunuz. Ayrıca kendilerini: Resul, Mehdi, Nezir-i üryan (Çıplak uyarıcı) görenler gibi ; bakın siz de neler söylüyorsunuz: “Ancak ne var ki, Allah’ın takdiri ve kolaylaştırmasıyla elimizden geldiğince izaha çalışacağız... Çünkü bizim varoluş görevimiz de, bu güne kadar dinde izah edilememiş hususları olabildiğince anlaşılır hale getirmektir...” ( Ahmet Hulusi .Hz .Muhammed Neyi Okudu .S:78) |
|
||||
![]() Selam,
benim bu forumda zoruma giden Türk milliyetcisiyim dediginiz an herkes size fasist vs. suclamasini yapiyor. Biz diyoruz ki:"aslin ne olurs ol, bu vatani seviyorsan, türk kültürüne, örf ve adetlerine sagdik isen sen bizdensin". ama bazi ger kafalilar bize irkci suclamasi yapiyor. eyyy cahiller, mesela ülkücüler fasist olsaydi o zaman niye eski ülkü ocaklari baskani alisan satilmis kürttü. size demokrasi ve insan haklari hikayelerini anlatan batililar aslinda dünyadaki en büyük milliyetcilerdir, ve irkci milliyyetciler. Hic kimse ortaya cikip da almanlarin, ingilizlerin, helehele fransizlarin milliyetci olmadigini diyemez. onlar sirf ulusal cikarlar pesinde ve bizi hikayeler ile uyutup sonrada bizi tarihten silmek istiyorlar. herkes diyor ki "sinirlar kalkiyor artik". E sinirlar kalkiyor ise niye bir kürdistan siniri cizmek istiyor AB? tarihi bilmeyen su anki Türkiyenin durumunu anlayamaz. Bakin bir Müslümanlari nasil yok ettiler endulüs adasinda. oradaki oyunlarini taaa aynisi simdi de oynanyior. O zaman ispanyada haclilari destekleyen müslümanlari öbür müslümanlar gibi yok ettiler, kizlarini cahire ve köle olarak sattilar. Kendinize dönün artik. Bizim dilimiz dünyanin en büyük 5 inci dili ve 30000 bir tarihimiz var. ulan, medeniyeti getiren biziz kültürü getiren bizi. Ne insan haklari ulan? bize mi ögreteceksiniz bunu? |