| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#1
|
|||
|
|||
![]() Sıra Dışı Yaşam Becerileri Seminer Programı’ndan öğrencim ve dostum Necdet Büyükbay ile yaptığımız bir sohbet sırasında bir aydınlanma yaşadım. Sizinle onu paylaşmak istiyorum.
Düşünmek insanı tüm diğer canlılardan ayırsa da birçoğumuz günlük yaşamın koşuşturmacası içinde bu faaliyete özel olarak odaklanmaya çok fazla fırsatımız olmuyor. Elbette beyin asli işlevini, bizim kararımıza bakmadan sürdürüyor. Ancak benim düşünmekten kastım, ilkokulda öğrendiğimiz yöntemle toplama çıkarma yapar gibi, yaşadıklarımızın, gördüklerimizin, gün içinde olan olayların altına bir çizgi çekip bir sonuç çıkarmak. Eczacı bir başka öğrencim gün içinde bir sürü şeyle uğraştığını belirtiyor. Müşteri sorunları, verilecek siparişler, stok yönetimi, bilgisayara girilecek bilgiler, evde hazırlanacak yemek ve bunun gibi birçok şeyle uğraşmaktan düşünmeye zamanı kalmadığı söylüyor. Sanırım milyonlarca çalışan insanın durumu bu öğrencime benziyor. Gün içinde bir sürü işimiz var; ulaşım planlanacak, otobüse yetişilecek, araba park edilecek, cep telefonu şarj edilecek, günde üç kez yemek yeniyor; onun lojistik sorunların çözülecek, para çekilecek, para yatırılacak, fatura ödenecek, aileden birileri aranacak, ödev yapılacak… Bütün bunların içinde birçok örnek de düşünmeye fırsat olmuyor. Aslında bütün bunları düşünmeden yapabilmek mümkün değil. Elbette düşünüyoruz. Bunlar daha çok operasyon planlama düşünceleri. Yani yaşamımızı gözden geçirmek, doğruları ve eğrileri ayırmak, kararlarımızı ve sonuçlarını anlama süreci değil. Bütün bu uğraşılara rağmen gün içinde düşünmek için birçok fırsatımız da oluyor. Düşünmek için en iyi fırsatlar önemli ölçüde psiko-motor faaliyetleri gerçekleştirdiğimiz anlardır. Yürümek, araba kullanmak, banyo yapmak, tuvalet yapmak, bisiklete binmek, yemek yemek (özellikle tek başına yiyorsak) bunlar hep düşünmek için iyi fırsatlardır. Bunun yanı sıra düşünmek için iyi fırsatlardan biri de yolculuktur. Hemen herkes gün içinde bir yerlere otobüsle, özel aracıyla, uçakla ya da gemiyle ulaşmaya çalışıyor. Bunların hepsi de düşünme fırsatlarıdır. Okuma alışkanlığı fazla olan bir toplum da olmadığımız için örneğin İstanbul’da bir vapurda ortalama 20 dakika boş gözlerle düşünen binlerce kişiyi görebilirsiniz. Bu insanların yaptığı şey aslında düşünmektir. Namaz kılanların, namaz kıldıkları sürelerde düşünme süreleridir. Namaz’a bildiğim kadarıyla tefekkür anı – fikir edinme anı da deniyor. Yoga yapanlar için de yoga yaptıkları anlarda düşünme anıdır. Bütün bu düşünme fırsatlarına rağmen neden “hayatımıza ışık verecek, geçmişte aldığımız kararlardan daha iyi kararlar almamıza yardım edecek, davranışlarımızı iyileştirecek, ailemizi, arkadaşlarımızı daha iyi anlamamıza yardım edecek, işimizde sıçrama yaptıracak şeyler” düşünemiyoruz? Necdet Büyükbay, bu soruya cevap veriyor. Ne düşüneceğimizi seçebileceğimiz halde, seçmiyoruz. Seçmeyince de masanın üstünde ne varsa, ki hemen her zaman günlük yaşamın operasyon sorunları (para yatırma, Ahmet’e telefon açma, eve giderken süt alma vb. gibi) oluyor; onları düşünüyoruz. Dolayısıyla insan günlük yaşam için de ne düşüneceğini seçmeli. Kendine iyi sorular bulmalı. İyi sorulardan bir tanesi şu: Bu olanlardan ne öğrendim? Ne ders çıkarabilirim? Elbette yüzlerce başka soru da olabilir. Özellikle bir şey bittikten sonra soru sormalı insan kendine. “Okul bitti. Bu yıl kendimle ilgili, ilişkilerle ilgili, ders çalışma stilimle ilgili ne öğrendim?” “Babam öldü. Babamın yaşamından öğrendiğim en önemli dersler nelerdir?” “Bu filmden ne ders çıkarabiliriz?” “Bu köşe yazısı da bitti. Bu yazıdan ne öğrendim?” Melih Arat |