| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#1
|
|||
|
|||
![]() Dr. Heller, torunlarının sağlıklı olmasına şükür için, Sungurlu'nun Başkız köyüne bir çeşme yaptırmış, ismini "Üç Torun Çeşmesi" koyup, üzerine de "Biz, canlıları sudan yarattık" ayet mealini yazdırmış.
"41 kere maşaallah" atasözüne binaen, bu sene Türkiye'ye gelmiş ki 41 tane ağaç diksin, şimdi 500 tane dikmeye karar vermiş. Diyor ki: "Almanya'da Protestanlar, dinlerarası diyalog kurmaya çalışıyor. İslâmiyet mi, Hıristiyanlık mı üstün iddialarını bir yana bırakıp, müşterek noktalardan hareket etmeli. İnanç birliği, ahlâk, fazilet gibi şeyler, insanları birbirine yakınlaştırır. Misyonerlikle dini yayma yerine, yaşıyarak, kendimizi, dinimizi çevremize beğendirerek, bu yolda daha başarılı olabiliriz. Kelime-i şahadet çok önemli. Almanya, komünistlerin kolej açmasına izin veriyor, Müslümanlar'a izin vermiyor. Halbuki eğitim, Müslümanlar'la Almanlar arasında köprü olacak, entellektüel seviyede beraberlik sağlanabilecek... Müslümanlar üniversiteye yakın, yatılı kolejler açarsa başarılı olurlar. Bu kolejlere Alman öğrenciler de alınırsa geleceğe daha ümitle bakabiliriz." Doktor Heller, 67 yaşında bir Alman, içki içmiyor, kumar oynamıyor, normal bir aile hayatı yaşıyor. "Bunları hem sağlığım, hem de yakınlarım için yapıyorum" diyor. "İçki, sigara gibi yanlışlıklar yapsam sağlığım bozulacağı gibi, yakınlarım da aynı şeyleri yapabilirler. İyi örnek olabilmem için bu tarz yaşamayı seçtim" diyor. İslâmiyet ne kadar fıtri bir din ki, ecnebiler bile akıl ve bilimle aynı gerçeklere ulaşabiliyor. İşte ben, Avrupa'da Müslüman gibi, İslâm ülkelerinde de ecnebiler gibi yaşıyan insanları gördüm, "bu terslik bizi zor duruma düşürür" diye üzüldüm. Aslında Ali Erkan Kavaklı da destanı yazılacak insanlardan biri. 1972-73 yıllarında fakülte öğrencisi iken edebi sohbetlerime katılırdı. Bana göre birkaç fakülteyi birden bitirdi, birinden diploma aldı. Lise edebiyat öğretmenliği sırasında epeyce dolaştı. Okul içinde ve dışında öğrencileriyle bütünleşebildi. Evine davet ettiği öğrencilerine tepsiyle çay dağıtmasını unutamam. Hani "unutulmayan hocalar" vardır ya, bu da onlardan biri. 1990'da Milli Eğitim, onu öğretmen olarak Almanya'ya gönderdi. Arabça biliyordu, Almanca öğrenmesini de çok istedim. Alman doktora tercümanlık yaparken zorlanmadığını gördüm. Hayatını dopdolu geçiren, iki lisan bilen, 20 kadar kitap yazan Ali Bey, öğretmenler içinde epeyce seviyelidir. Beşincisi hazırlanan dört ciltlik "Derdi mi Seviyorum" kitablarını da kendisi gibi Edebiyat öğretmeni olan Şükrü Apuhan'la beraber hazırladılar. Hikâyeleriyle, makaleleriyle her yere yetişmeye çalışan Ali Erkan Kavaklı'nın yazdığı eserler şunlar: Gönülleri Fethedenler, Yemin, Baş Kaldırıyorum, Umudun Rengi Soldu, Gecenin Siyah Kalbi, Gülü Koklıyamadım, Kader Kapımı Çaldı, İnsanlık Ayağa Kalk ve Alman Doktor! Hekimoğlu İsmail |