Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #381  
Alt 14.04.2005, 09:44
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard BABARBAR HALILCIM ! Özledim len senle...

atismayi :-)
  #382  
Alt 14.04.2005, 09:44
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard TOPLUMDA YALNIZLIK ve ARKADASLIK

Numarayı çevirirken, nasıl oldu bilmiyorum ama çevirdiğim numaranın yanlış olduğunu bilmeme karşın telefonu kapatmadan hattın öteki ucundan yanıt verilmesini bekledim. Yaşlı bir adam aksi bir ses tonuyla yanıt verdi. "Yanlış numara!" dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Canım sıkkın, aynı numarayı bir daha çevirdim. Aynı ses "Size yanlış dedim!" dedi ve yine telefonu yüzüme kapattı. Yanlış bir numara çevirdiğimi nereden biliyordu? Bir polis çevresinde olan bitene karşı her zaman ilgili olmak konusunda eğitim görür. Hiç düşünmeden aynı numarayı üçüncü kez çevirdim.

"Yeter artık" dedi adam. "Yine sen misin?"

"Evet" dedim. "Daha ağzımı bile açmadan yanlış numarayı çevirdiğimi nereden biliyorsunuz?"

"Bunu da sen bul!" diyerek telefonu tekrar yüzüme kapattı. Oturduğum yerde ahize elimde kalakaldım. Sonra büyük bir kararlılıkla adamı bir daha aradım.

"Buldun mu?" dedi.

"Aklıma bir tek şey geliyor... Sizi kimse aramaz."

"Tamam buldun!" dedi ve telefonu dördüncü kez yüzüme kapattı. Sinirlerim gevşediği için, gülerek aradım adamı bu kez.

"Şimdi ne istiyorsun?" diye sordu.

"Yalnızca... Bir "Merhaba" demek istedim."

"Merhaba mı?" diye sordu adam şaşkınlığını gizleyemeden. "Neden?"

"Ne bileyim. Sizi kimse aramıyorsa, bari ben arayayım dedim."

"Peki. Merhaba. Kimsiniz?"

Sonunda başarmıştım. Meraklanma sırası ondaydı. Kendimi tanıttıktan sonra, ona kim olduğunu sordum.

Adını söyledikten sonra, "Seksensekiz yaşımdayım ve son yirmi yıldır bir günde telefonla bu kadar aranmamıştım yanlışlıkla olsa da!" dedi ve gülmeye başladık.

Yaklaşık on dakika sohbet ettik. Ne ailesi ne de bir arkadaşı vardı. Yakınlarının tümü ölmüştü. Asansör görevlisi olarak çalıştığı günlere ilişkin anılarından söz ederken sesi çok içten geliyordu. Kendisini tekrar arama konusunda izin istedim.

"Neden böyle bir şey yapmak istiyorsun?" diye sorarken şaşkınlığını saklayamıyordu.

"Ne bileyim. Telefon arkadaşı olabiliriz, hani şu mektup arkadaşları gibi."

Tereddüt etti. "Yeni bir arkadaşım olmasının bence bir sakıncası yok" dedi. Sesi oldukça duyarlıydı bu kez.

Ertesi gün ve sonraki günlerde onu yeniden aradım. Sohbeti tatlıydı. Bana Birinci ve İkinci Dünya Savaşı anılarından, öteki tarihi olaylardan söz etti.

Ona evimin ve ofisimin telefon numaralarını verdim. O da beni arayabilecekti. Aradı da... Hemen hemen hergün. Yalnız ve yaşlı bir adama iyilik yapmak değildi amacım yalnızca. Onunla konuşmak benim için önemliydi, çünkü benim yaşamımda da büyük bir boşluk vardı. Yetimhanelerde, bakıcı ailelerin yanında büyümüştüm, hiç babam olmamıştı. Zamanla onu baba gibi görmeye başladım. Ona işimden, üniversitedeki derslerimden söz ediyordum. Yaşamımda psikolojik danışmanım rolünü üstlenmişti. Üstlerimden biriyle aramdaki anlaşmazlıktan söz ederken, yeni arkadaşıma "Onunla aramdaki bu sorunu bir an önce çözmem gerekiyor" dedim.

"Acelen ne?" diye uyardı beni. "Bırak aranızdaki olaylar biraz yatışsın. Benim yaşıma geldiğinde, zamanın pek çok şeyin ilacı olduğunu anlıyorsun. İşler kötüye giderse, o zaman konuş onunla." Uzun bir sessizlikten sonra, "Biliyorsun..." dedi sakin bir sesle. "Seninle kendi oğlumla konuşuyormuşum gibi konuşuyorum. Her zaman bir ailem ve çocuklarım olmasını istedim. Bu duygunun ne olduğunu anlayamayacak denli gençsin."

Hayır değildim. Ben de hep bir ailem ve bir babam olsun istemiştim. Fakat ona hiçbir şey söylemedim. Çok uzun zamandır yüreğimde taşıdığım acıyı daha fazla taşıyamamaktan korktum. Bir akşam seksendokuzuncu doğum gününün yaklaşmakta olduğunu söyledi.

Kendi ellerimle hemen çok büyük bir doğum günü kartı hazırladım. Kartın üzerinde bir doğum günü pastası ve seksendokuz tane mum vardı. Tüm iş arkadaşlarımdan kartı imzalamalarını istedim. Yaklaşık yüz imza oldu kartta. Bundan çok hoşlanacağından emindim. Dört aydır telefonda sohbet ediyorduk, artık yüz yüze gelmemizin zamanı gelmişti. Doğum günü kartını kendi elimle götürmeye karar verdim. Kendisini ziyarete gideceğimi söylemedim. Sürpriz yapmak istiyordum. Telefon rehberinden adresini buldum ve oturduğu apartmana gidip, arabamı sokağının başına park ettim. Apartmana girdiğimde postacı elindeki mektupları ayırıyordu. Adının yazılı olduğu posta kutusunu denetlerken postacı doğru yerde olduğumu işaret etti başıyla. Yüreğim heyecanla çarpıyordu. Acaba telefonda kurulan aramızdaki kimyasal yaklaşım, yüz yüze de kurulacak mıydı? İçimden bir kuşku duygusu gelip geçti. Belki de babamın beni reddettiği gibi o da reddecekti. Kapısını çaldım. Yanıt gelmeyince daha hızlı çaldım. Postacı başını kaldırıp bana baktı. "Kimse yok" dedi.

"Evet" dedim. Kendimi biraz tuhaf duyumsuyordum. "Telefonu yanıtlaması ne denli uzun sürüyorsa, kapıyı açması da..."

"Akrabası mısınız?" diye sordu postacı.

"Hayır, arkadaşıyım yalnızca."

"Çok üzgünüm" dedi üzgün bir sesle. "Bay Meth önceki gün öldü."

"Öldü mü?" dedim.

Şaşkınlık içindeydim, inanamıyordum bir türlü duyduklarıma. Sonra kendimi toparladım, postacıya teşekkür ettim ve dışarıya çıktım.

Arabaya doğru yürürken gözlerim yaşlarla doluydu. Yaşamlarımızdaki güzelliklerin ayırdına varmak kimi zaman ani ve beklenmedik bir olayla olanaklıdır. Şimdi yaşamımda ilk kez, birbirimize ne denli yakın olduğumuzu anladım. Herşey ne denli de kolay olmuştu; bir dahaki sefere kendime yakın bir arkadaşı çok daha kolay bulacaktım. Yavaş yavaş bir sıcaklık kapladı bedenimi. Birden sanki onun ters sesini duydum. "Yanlış numara!" Sonra kendisini neden bir daha aramak istediğimi sorması geldi aklıma. Yüksek sesle "Çünkü sen benim için önemlisin" dedim. "Çünkü ben senin arkadaşınım."

Açılmamış doğum günü kartını arabamın arka koltuğuna koydum ve direksiyona geçtim. Arabamı çalıştırmadan arkama döndüm bu kez fısıldadım:

"Ben yanlış numara çevirmedim. Sen benim arkadaşımdın."*



BENI COK ETKILEDIGI ICIN SIZLERLE PAYLASMAK ISTEDM DAMIA ´cik :-)
  #383  
Alt 14.04.2005, 10:30
arsena
 
Beiträge: n/a
Standard cok güzell tsk ler.. o.T.

ohne Text
  #384  
Alt 14.04.2005, 10:55
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard rica ederim Arsi... o.T.

ohne Text
  #385  
Alt 14.04.2005, 11:18
Benutzerbild von akshalil
akshalil akshalil ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Ya Ümitsizsiniz..

Ya Ümit sizsiniz

Ya Caresizsiniz
Ya Care sizsiniz!
  #386  
Alt 14.04.2005, 12:19
arsena
 
Beiträge: n/a
Standard ay ay guru verdiniz.. o.T.

ohne Text
  #387  
Alt 14.04.2005, 12:19
arsena
 
Beiträge: n/a
Standard yani gururrrrrrrrrrrrr o.T.

ohne Text
  #388  
Alt 14.04.2005, 12:21
arsena
 
Beiträge: n/a
Standard onlarin sevilecek halleri yok

Bush gibi Katilleri sevebilmen icin onlar gibi Sadist olman gerek evet
Benim bahsettigim Insan Sevgisi Insan olana karsidir ;-)
  #389  
Alt 14.04.2005, 13:24
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard AksTayyipAbi :-))) o.T.

ohne Text
  #390  
Alt 14.04.2005, 14:57
Benutzerbild von hacikischkisch
hacikischkisch hacikischkisch ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Almanci türkcesi

almanyadan gelen turklerin kullandigi turkce.. mesela bir almanci kizin arkadasinin hatira defterine yazdigi yazidan bir parca sunayim:
"sevgili elif, sen cok iyi bir insan, yani kizsin...."
(granieve, 15.01.2002 23:57)

almanya"ya yerleşip oranın da vatandaşı oldukları halde ne yeterince almanlaşabilmiş ne de türklüklerini koruyabilmiş almancı tabir ettiğimiz "aradaki" insanların kendi aralarında geliştirdikleri ne almanca ne de türkçe olan abuk dil.(bkz: şebnem schefer)
(minca, 04.02.2002 16:34)

morel*
filme bakmak*
mac oynayalim*
pantelon*
(bkz: rafet el roman)
(ranable, 21.07.2002 15:47 ~ 21.03.2004 21:44)

ben pazartesi akşam şihtindeyim.
bana bi druka lazım.
mekdonaldsa gidelim.
ben seni ordan abholen yaparım.
(spacetimereality, 21.07.2002 16:18)

mekıs*, tv bakmak*, tikila* , mersidis*, biemvi*.
(felis, 21.07.2002 16:23 ~ 16:48)

ştres*(roxane, 21.07.2002 16:25)

bu hafta kıranklıyım işe gitmicem.

bizim şefle konuşurum salı fray olursam ararım.
(spacetimereality, 21.07.2002 16:31)

fakültenizde alman dili ve edebiyatı öğrencileri var ise, grup halinde dolaştıklarında rahatça gözlemleyebilirsiniz bu konuşma türünü. ama başkalarıyla konuşurken normal konuşur bu insanlar...
(psi, 21.07.2002 16:33)

sinav yazdim*

sinavi basardim*

aa o filmi seyrettim, brad pittle di mi*(kwisatz haderach, 21.08.2002 15:39 ~ 15:40)

ben size bir angebot vereyim yarın alırsınız.
çocuklar spielen yapıyorlar.
(tarator, 21.08.2002 15:42)

gerci hatali bir türkce degil ama, tarih belirtirken bariz bir sekilde türkiyeli türklerden ayriliyorlar. misal yirmibir agustos yerine:


moruk, sekizinci ayin yirmibirinde izne cikiyorum.
(kwisatz haderach, 21.08.2002 15:47 ~ 15:49)

şu kaufhoftan bir ekmek, bir süt al kızım
(dreamer, 21.08.2002 16:06)

konuşanları hayatınızdan ilelebet çıkarmanız gereken konuşma biçimi.
(vito genovese, 21.08.2002 16:12)

bak bunu aldıdan aldım - aldi"den aldım demek istiyorlar
biz kaaf"a gidiyoz gelcen mi - magazaya, alisverise vs gidiyoruz
(kwisatz haderach, 13.09.2002 12:17)

sonlardaki d ve t"leri söylemiyorlar:
arbeitsam"dan mektup geldi - arbeitsamt*
dortmun cok güzel biyer
(kwisatz haderach, 13.09.2002 12:18)

sehir isimleri icin:

münüh - münih
ulüm - ulm
kölün - köln
haydarberk - heidelberg
en güzeli:
aşağıfenburk - aschaffenburg *(kwisatz haderach, 13.09.2002 12:19)

merseders*(shad0021, 27.11.2002 03:20)

mülayim-mülheim
dizbur-duisburg
bir de muayenesi gelen araçlara "senin tüfün gelmiş" demeye pek meraklıdırlar.
(grimak, 27.11.2002 03:37)

faa veee-vw yada volkswagen

devam yap- mach weiter,devam et*

bu soba neyle calisiyor? - odunla!

ne yapiyosun sen?-lehrling yapiyorum

doktordan termin* aldim.

iste oda beni drohung* etti
(katil balina, 27.11.2002 03:48 ~ 19:49)

yenge, gel giril yi. (yani: yenge, gel grill ye)
(grimak, 07.12.2002 17:52 ~ 19.03.2003 02:22)

çocuklara bayramlık almaya seunda"ya (c&a) gidirem.
(grimak, 07.12.2002 17:55 ~ 17:56)

uc kelimeden sonra istisnasiz bicimde bilion mu derler. surekli sinav yapmak gibidir bu adamlarla konusmak.
- bu aksam rtl e x film gelio* , bilion mu ?
(deja, 07.12.2002 17:59)

almanya"nin hangi regionundan stammen ediyorsa o yörenin tipik kelimelerini benutzen yaparlar "türkce` konusurken:

stuttgart-heilbronn-ulm ücgeni:

-annemgiller krank yapmisti waisch (weisst du anlaminda, yani bilion mu) *

daha kuzeyler, hessen ve üstleri:

-sizin evin kirasi soguktu, gell? (degil mi anlaminda) = sizin evin kirasina yakit elektrik falan dahil degil di mi

berlin ve civari:

-moruk sen führerscheini gecen sene yapmistin, wa? = gecen sene mi aldin ehliyetini
(kwisatz haderach, 12.12.2002 18:08 ~ 16.12.2002 14:53)

ama yerine aba* demek, nedense almanyada ilen tersini yapıyorlar.
(guru, 05.01.2003 01:40)

kapi$ : *anladin mi?
ach zu * : anladim
handy * : cep telefonu
aparat : uzaktan kumanda
salak mısın diyecekleri zaman da işaret parmaklarını alınlarına koyarak bi mimikle geçiştirir bunlar..
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu