| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
||||
![]() Siyaseten hayvan hakları...
İnsan türünün, bütün canlılar içindeki en üstün tür olduğuna dair saplantılı inanış, ilk defa teorik olarak aşıldı, pratikte de ilk adım atılmış oldu. Hollanda’da, demokrasi tarihi içinde ilk defa bir hayvan partisi kuruldu, hayvan haklarını savunan ilk siyasi örgütlenme yapıldı böylece. Artık, hayvanların demokratik hakları, insanların demokratik haklarıyla eşit düzeyde savunulacak Hollanda parlamentosunda. Bu bir örnek olarak da yaygınlaşacaktır bence. Dünyanın bütün parlamentolarında hayvanların demokratik hakları, pozitif ayrımcılık da gözetilerek temcilcileri tarafından savunulur hale gelebilir. Geçen hafta Hollanda’da yapılan erken genel seçimde hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek oy çoğunluğuna ulaşamazken, sağdaki ve soldaki merkez partiler oy kaybına uğrarken, aşırı uçtakiler ve marjinaller de güç kazandı. Bu arada tek amacı hayvanlara kötü muamele edilmesini önlemek olan bir parti 150 sandalyeli Hollanda meclisine 2 üye sokmayı başardı. Gündemi hayvan haklarını savunmak olan hayvan partisi bundan böyle parlamentoda hayvanları temsil edecek. Avrupa’nın ilk hayvan hakları partisinin başkanı Marianna Thieme, “Köleler özgürlüğe kavuştu, kadın hakları tanındı. Şimdi de sıra hayvan haklarında. Bu konuda anayasa değişikliği istiyoruz. İnsanların hayvanlara acı çektirmesi engellenmeli” diyor. Hayvan haklarıyla ilgili yeni yasaların çıkarılması, uzmanlaşmış hayvan hakları mahkemelerinin kurulması ve hayvan hakları konusunda uzmanlaşacak avukatların ortaya çıkması, bundan sonraki yeni adımlar olabilir Hollanda’da. Siyaseten hayvan haklarının gündeme gelmesi insanlık zihninde yeni boyutlar açacaktır çünkü. Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi dünya savaşçılarının bir zaferi olarak da yorumlanabilecek bu üst düzey uygarlık örneğinin, Türkiye için de etkileyici bir insanlık girişimi olmasını diliyorum. 30 Kasım 2006, Perşembe Pakize Barışta. Sevgili Işın hayvan hakları üzerine var olan duygularında yalnız değilsin. Bu çevirmen ve yazar hanımefendi çok uzun bir dönemdir bu konuyla yürekten ilgilen bir kişi. Yazılarını, gazetem net, ten bulabilirsin. Selamlar... |
|
|||
![]() kendiliginden gelir..... artik birakalim Hiristiyanmis falan filanla yarismayi.... olay DIN olayi degil.... DIN ist sehr sehr RELATIV.....
Zaten belirli bir seviyeden sonra insalikdir ortada kalan... DIN ise insanlari toplumu yönetmek icin kullanilan bir enstrüman.... kaldiki oda yüzyillar önceydi... Su anki Müslümanlik ve Hiristiyanlik DINLE alakali degil.... O yüzden DINI anlayisinla kimseye örnek olamazsin.... Örneklik ancak bilgi yasam tarzi ve Sosyal hayatta davranislarin veya yardimlarinla olur... iste buda Müslümanlara EZIYET gibi gelen olaydir |
|
|||
![]() Tierschändung hat weniger religiöse Hintergründe, als unkultivierte.
Unter den Christen gibt es auch solche Typen, aber wahrscheinlich nur an der Anzahl weniger, weil die westlichen Länder eher zivilisiert sind, als die muslimischen. (Sorry, aber ist nunmal so.) Wenn man das aus religiöser Sicht betrachtet, ist Tierquälerei eine genauso abartige Angelegenheit, wie aus ethischer Sicht. - Wenn Du allerdings WILDE in Kleider steckst, ohne sie vorher zu "dressieren", kann´s schonmal vorkommen, daß sie sich trotzdem wie WILDE verhalten. - Ich hasse Tierquäler wie die Pest! |
|
|||
![]() keinen Religion oder sont was... es ist nur WAHR... und schön....
Heut zu Tage kopiert jeder von jedem |
|
|||
![]() ohne Text
|
|
|||
![]() Umariz artik bir daha ALLAH adina insan basi kesilmez... DIN elden gidiyor diye geceleyin karanlik yerlerde düzenbazlik kurulmaz.....
HER KATLIAMDA... daima Allahida araya katmaya calisir tüm DINKOLIKLER.... hem Hiristiyanlar hemde Müslümanlik adina SAHSI mefaatleri icin calisan kesimler.... Insallah böyle HAYVANCA davranislar bir daha olmaz |
|
||||
![]() saygıyla karşılıyorum. Fakat, bu kadar ince ve uygar düşünebilen bir beyin, kişilik idama karşı durmalıdır.
İdam cezası asla bir ceza değil intikam, şiddet, kısasa kıssastır ve yapılabilecek bir yanlış hükmün asla geriye dönülemeyecek bir yaptırımı bulunur. Cezalar hem toplumu koruyabilmek için hem de hükümlünün tekrar topluma kazandırılmasını öngörmelidir. Ömür boyu hapisi hafife almamak gerekir. ömür boyu hapis eğer ki siyasi çıkarlar için bu tip suçlara af getirmez ise bir insanın yaşarken çekebileceği en ağır bir hükümdür. Ve o kadar yıllar cezaevlerinde öylesine kolay geçmez. Ben ceza yaptırımından o kişinin tekrar cezasını çeker iken sunulan, eğitim, sosyal faaliyet ve meslek öğrenirken, elbet ruhsal rahatsızlığı var ise ki çoğunda bu bulunmakta yardımlar sunularak cezası bitince tekrar toplum içinde yer alabilmesinden yanayım. Bir başka açıdan bir insanı ama yasal kılıflar ile, ama başka nedenlerden öldürülüme fiili cinayettir. Bir caninin yaptığı suçun aynısını o caniye uygulamak yani can almak her iki açıdan da cinayettir. Ve bu cezayı veren kişiler ve cezanın oluşumunda yasa çıkarıcalar cellat olmayıda asla kabul etmiyorlar, parayla tutulan bir insanı cellat yapıyorlar ve onu da sebeb ne olursa olsun cani yapıyorlar. Ne etik açıdan doğru, ne insanlık açısından, nede dini açıdan hoş görülebilen bir şey, bu noktada İslam ülkelerini ve Amerikanın bazı eyaletlerini bir baz olarak almıyorum, çünkü bu her ikikesimde bunları uyguluyorlar ve benim açımdan tüm değerlerini yitiriyorlar. Benim değer verdiğim hukuksallık AB ülkeleridir. Şiddet şiddeti doğurur, bir insan hem nefretten, hem intikamdan nefret edebilmeli ve kendisini kontrol edebilmelidir. Elbet bütün bunlar hukuğa güven ile ve kişinin gelişmişlik düzeyine göre şekillenir. İnsan bu tür insanların oluşmaması için toplumun her türlü eğitiminin içinde aktif olarak yer almalıdır. Ben yaşamımda hiç bir idam sahnesine bakmadım bakmamda sevgili Tanrının en büyük değerler ile yarattığı bir canlıyı öldürmeye bakmanın ilkelliğine ne eşlik ederim, nede destek veririm. İdam yeryüzünün en ilkel cezasıdır. Yazık halen her ne sebebten olursa olsun insanların bu tür şeyler yapmaları. Ben insanın yaşam kutsallığına inanan bir insanım, bu dünya yalnızca eğitim dünyası. Selamlar... |
|
||||
![]() araştırması, sanıyorum bir kaç sene öncesine ait.
ÖLÜM CEZASINI KALDIRAN VE KALDIRMAYAN DEVLETLER: Dünya ülkelerinin yarısından fazlası ölüm cezasını yasal olarak ya da pratikte kaldırmamış durumda. Bu konudaki sayılar şöyle; Ölüm cezasını tüm suçlar için kaldıran : 74 Ölüm cezasını sadece adli suçlar için kaldıran : 15 Ölüm cezasını pratikte kaldıran : 22 Ölüm cezasını yasal olarak ve pratikte kaldıran : 111 Ölüm cezasını kaldırmayan : 84 ÖLÜM CEZASINI TÜM SUÇLAR İÇİN KALDIRAN ÜLKELER: Yasaları, hiç bir suç için ölüm cezasını öngörmeyen ülkeler: ANDORA, ANGOLA, AVUSTRALYA, AVUSTURYA, AZERBAYCAN, BELÇİKA, BULGARİSTAN, CİBUTİ, ÇEK CUMHURİYETİ, KAMBOÇYA, KANADA, CAPE VERDE, KOLOMBIYA, KOSTARIKA, COTE D"IVOIRE, HIRVATİSTAN, DANİMARKA, DOMINIK, DOĞU TİMOR, EKVADOR, ESTONYA, FİNLANDİYA, FRANSA, GÜRCİSTAN, ALMANYA, GİNE, HAİTİ, HONDURAS, MACARİSTAN, İZLANDA, İRLANDA, İTALYA, KIRİBATİ, LİECHTENSTEİN, LİTVANYA, LUKSEMBURG, MAKEDONYA (Eski Yugoslavya Cumh.), MALTA, MARSHAL ADALARI, MAURITIUS, MIKRONESYA (FederaL Devletler), MOLDOVA, MONAKO, MOZAMBIK, NAMİBYA, NEPAL, HOLLANDA, YENİ ZELANDA, NIKARAGUA, NORVEÇ, PALAU, PANAMA, PARAGUAY, POLONYA, PORTEKİZ, ROMANYA, SAN MARINO, SAO TOME AND PRINCIPE, SEYCHEL ADALARI, SLOVAK CUMH., SLOVENYIA, SOLOMON ADALARI, GÜNEY AFRIKA, İSPANYA, İSVEÇ, İSVİÇRE, TÜRKMENİSTAN, TUVALU, UKRAYNA, İNGİLTERE, URUGUAY, VANUATU, VATICAN ŞEHİR DEVLETİ, VENEZUELA ÖLÜM CEZASINI SADECE ADLİ SUÇLAR İÇİN KALDIRAN ÜLKELER: Yasalarında, askeri yasa uyarınca ya da istisnai koşullarda işlenmiş suçlar gibi sadece istisnai suçlar için idam cezasını öngören ülkeler: ARNAVUTLUK, ARJANTİN, BOLİVYA, BOSNA-HERSEK, BREZİLYA, ŞİLİ, COOK ADALARI, KIBRIS, EL SALVADOR, FİJİ, YUNANİSTAN, İSRAİL, LATVİA, MEKSİKA, PERU ÖLÜM CEZASINI PRATİKTE KALDIRAN ÜLKELER: Ölüm cezasını, cinayet gibi adli suçlar için saklı tutan fakat son 10 yıldan bu yana hiçbir infaz gerçekleşmediği ve uygulamada, infaza yönelik bir politika sürdürmeyeceğine inanıldığı için ölüm cezasını pratikte kaldırmış olarak değerlendirilen ülkeler. Bu liste aynı zamanda, ölüm cezasını uygulamayacağını uluslararası bir taahhütle belirtmiş olan ülkeleri de içerir. BHUTAN, BRUNEI DARUSSALAM, BURKINA FASO, MERKEZİ AFRİKA CUMHURİYETİ, KONGO (Cumh.), GAMBİA, GRANADA, MADAGASKAR, MALDİVLER, MALİ, NAURU, NİJER, PAPUA YENİ GİNE, RUSYA FEDERASYONU, SAMOA, SENEGAL, SRİ LANKA, SURİNAM, TOGO, TONGA, TÜRKİYE, YUGOSLAVYA ÖLÜM CEZASINI KALDIRMAYAN ÜLKELER: Ölüm cezasını adli suçlar için yasalarında tutan ülkeler: AFGANiSTAN, CEZAYİR, ANTİGUA VE BARBUDA, ERMENİSTAN, BAHAMALAR, BAHREYN, BANGLADEŞ, BARBADOS, BELARUS, BELIZE, BENIN, BOTSWANA, BURUNDI, KAMERUN, ÇAD, ÇİN, KOMOROS, KONGO (Demokratik Cumh.), KÜBA, DOMİNİK, MISIR, EKVATOR GİNESİ, ERİTRE, ETOPYA, GABON, GANA, GUATEMALA, GİNE, GUYANA, HİNDİSTAN, ENDONESYA, İRAN, İRAK, JAMAİCA, JAPONYA, ÜRDÜN, KAZAKİSTAN, KENYA, KUVEYT, KIRGIZİSTAN, LAOS, LÜBNAN, LESOTHO, LİBERYA, LIBYA, MALAWI, MALEZYA, MORİTANYA, MONGOLYA, FAS, MİANMAR, NİJERYA, KUZEY KORE, UMMAN, PAKİSTAN, FİLİSTİN OTONOM BÖLGESİ, PİLİPİNLER, KATAR, RUANDA, SAINT CHRISTOPHER & NEVIS, SAINT LUCIA, SAINT VINCENT & GRENADINES, SUUDİ ARABİSTAN, SIERRA LEONE, SİNGAPUR, SOMALİ, GÜNEY KORE, SUDAN, SWAZILAND, SURİYE, TAYVAN, TACİKİSTAN, TANZANYA, TAYLAND, TRİNİDAD VE TOBAGO, TUNUS, UGANDA, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİĞİ, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ, ÖZBEKİSTAN, VİYETNAM, YEMEN, ZAMBYA, ZIMBABVE ÖLÜM CEZALARI VE İNFAZLAR: 2000 yılında 27 ülkede 1.457 hükümlü infaz edildi ve 65 ülkede 3.058 kişi idama mahkum edildi. Bu rakamlar, Uluslararası Af Örgütü tarafından bilinen olguları içermektedir ve gerçek rakamlar kesinlikle daha yüksektir. 2000 yılında, bilinen tüm infazların %80’i Çin, İran, Suudi Arabistan ve ABD’de gerçekleşmiştir. UAÖ’ne ulaştırılan sınırlı ve eksik raporlara göre bu ülkelerdeki infaz sayısı en az 1.000’dir ve gerçek rakamların bundan çok daha yüksek olduğuna inanılmaktadır. Suudi Arabistan’dan rapor edilen infaz sayısı 123’tür fakat bu toplamın daha yüksek olması mümkündür. ABD’de 85 kişi infaz edilmiştir. İran’da infaz edilenlerin sayısı en az 75’tir. Bunların yanında Irak’ta yüzlerce infaz olduğu rapor edilmiştir ancak bunların pek çoğu yargısız infaz olabilir. 1990’dan bu yana 7 ülkenin (Kongo Demokratik Cumh., İran, Nijerya, Pakistan, Suudi Arabistan, ABD ve Yemen), suç tarihinde 18 yaşın altında olan kişileri infaz ettiği bilinmektedir. ABD, varolan verilere göre en çok sayıda çocuk suçluyu infaz eden ülkedir. Bu sayı 1990 yılında 15’tir. ÖLÜM CEZASININ KALDIRIMASININ SUÇ ORANLARINA ETKİSİ: Ölüm cezasını kaldıran ülkelerde şu andaki suç oranları, ölüm cezasını kaldırmanın zararlı sonuçları olduğunu ortaya koyamamaktadır. Kanada’da adam öldürme suçları, 1975 yılında her 100.000 kişi için en fazla 3.09 iken, ölüm cezasının cinayet suçları için kaldırılmasından bir yıl sonra, 1980’de 2.41 olmuş, daha sonra da düşmeye devam etmiştir. Ölüm cezasının kaldırılmasından 23 yıl sonra, 1999 yılında adam öldürme oranı her 100.000 kişi için 1.76 olmuştur. Bu da 1975’ten %45 daha düşük bir oranı göstermektedir. MASUMLARIN İNFAZ EDİLMESİ: Ölüm cezası varolduğu sürece masumların infaz edilme riski de ortadan kaldırılamayacaktır. 1973’ten bu yana 90’dan fazla ABD’li hükümlü, ölüm cezasına hükmedildikleri suçlardan masum olduklarını gösterir kanıtlar bulunduğu için ölüm koridorundan serbest bırakılmışlardır. Bazıları, uzun yıllarını ölüm cezası altında geçirdikten sonra infaza çok yaklaşmışlardır. Güvenilirliği olmayan tanık beyanları, fiziksel deliller veya itiraflar ve yetersiz savunmanlar gibi savcılık ya da polis hataları kendi davalarında da tekrar etmiştir. ABD’li diğer mahkumlar ise, suçlulukları hakkında şüpheler olduğu halde ölüme gitmişlerdir. İllinois eyaleti Valisi olan George Ryan, infazlar için Ocak 2000’de bir moratoryum ilan etmiştir. Valinin bu kararı, ABD’de ölüm cezasının yeniden uygulanmaya başladığı 1977 yılından bu yana hakkında verilen ölüm cezası kararının yanlış olduğu ortaya çıkan 13’üncü hükümlünün temize çıkmasından sonra vermiştir. Bu süreçte, diğer 12 İllinois’li hükümlünün cezası infaz edilmiştir. ABD’DE ÖLÜM CEZASI: 2001 yılında ABD’de infaz edilen hükümlülerin sayısı 66’dır. 1977’den bu yana infaz edilenlerin toplam sayısı 749’dur. 1 Ocak 2001 itibariyle 3.700’ün üstünde hükümlü ölüm cezası almıştır. 50 ABD eyaletinden 38’i , yasalarında idam cezasını korumaktadır. Ölüm cezası, ABD federal askeri ve medeni yasalarında da korunmaktadır. aristo Üye Kimliği aristo İsimli Üyeye Özel Mesaj Gönderin aristo İsimli Üyenin Tüm Mesajları Arayın 05-05-2002, 03:27 #6 aristo İdam Cezası Yöntemleri -------------------------------------------------------------------------------- Gaz Odası Bu infaz yöntemi ilk olarak 1920’lerde kullanılmıştır ve I.Dünya Savaşında kullanılan zehirli gazdan ve bir o kadar da intihar yöntemi olarak kullanılan gazdan esinlenilmiştir. Bu yöntemde kişi, hava geçirmez bir odada konularak burada bir yatağa sabitlenir. Sinyal verildiğinde sübap açılır, odanın içine hidroklorik asit verilir. Diğer bir sinyal üzerine potasyum siyanür ya da sodyum siyanür kristalleri mekanik olarak asidin içine düşer ve hidrosiyanür asidini oluşturur. Hükümlünün derin nefes alması durumunda hidrosiyanür asit bir iki saniye içinde bedenin hemglobin üretme yeteneğini yok eder ve bilinç kaybına neden olur. Ancak kişi nefesini tutarsa ölüm çok geç meydana gelir ve bu da hükümlünün çok acı çekmesi, vahşice kıvranması demektir. Ölüm genellikle 6 ile 18 dakika arasında gerçekleşir. Ölüm gerçekleştikten sonra gaz odası karbon ve nötralize edici filtrelerle temizlenir. Badeni temizleyecek olan ekip gaz maskeleri giyer. Bunu uygulamayan herhangi biri de ölecektir. İğne Amerika’da kullanılan en yaygın infaz yöntemidir. Hükümlülerce “en büyük yükseklik” olarak bilinir. İğne ile ölüm, birbirini takip eden üç değişik ve ölümcül ilaç ile sağlanır. Hükümlünün elleri ve ayakları bağlanarak zapt edilir. Kalbi izleyen bir monitör ve bir steteskop hazırdır. Her biri ayrı kollara olmak üzere iki tuzlu sıvı damar içine verilmeye başlar. Sonra kişi bir çarşafla örtülür. Sonraki aşamada tuzlu sıvılar kesilir ve Sodium Thiopental enjekte edilir. Bu, kişinin uyuması içindir. İkinci olarak bir kas gevşetici olan Pancuronium Bromide verilir. Bu, kişinin diyaframının ve ciğerlerinin felce uğrayarak solunumunun durmasına neden olur. Son olarak, kalbi durdurmak için Potassium Klorid verilir. İdam İdam, halihazırda kullanılan en eski infaz yöntemlerinden biridir. Elektrikli sandalye, çok acı veren bir yöntem olan idama alternatif olarak önerilmiştir. İnfazcılar, ipin, kişinin yapısına göre ipin uzunluğunu ayarlayamadıkları durumda sorunlar çıkabileceği için idamın fiziksel ve biyolojik uygulama ilkelerini planlamak zorundaydılar. Asılacak olan kişinin ağırlığı ile ilgili hesaplar yapılarak hazırlanan ilmek boynuna geçirilir. Düğüm, kişinin boynunun kırılmasını sağlamak için sol kulağın arkasına getirilir. Sonra, bedenin aşağı düşmesini sağlayacak olan düzenek açılır... Eğer gereği gibi yapılırsa üçüncü ve dördüncü servikal omurların kırılması ya da boğulma sonucunda ölüme neden olur. Bu uzun süreç ani ölümü sağlar ve neredeyse hiç çürük oluşmaz. Elektrik En tipik uygulaması elektrikli sandalyedir. Hükümlü, özel olarak yapılan sandalyeye bağlanır, kafası ve bedeni, bakır elektrotlarla daha iyi temas etsin diye tıraş edilir. Asıl infazcının hangisi olduğunun bilinmemesi için genellikle üç ya da dört infaz görevlisi düğmelere basar fakat sadece birinin bastığı düğme gerçek elektrik kaynağıyla bağlantılıdır. İlk elektrikli sandalye 20. yüzyılın başlarında George Westinghouse tarafından yapılmıştır. Uygulanmakta olan infaz yöntemin –idamın-, pek çok kişi tarafından insanlık dışı ya da eski olarak görülmesi nedeniyle Westinghouse, bir elektrikli sandalye yapmak üzere New York Şehir Cezaevinde işe alınmıştır. Westinghouse, cezaevi görevlilerine, sandalyeye bağlanan kişinin ilk 5 saniyede ölmesi için uygulanacak elektriğin 1.000 volt olması gerektiğini söyler. Ancak ilk uygulamada, infaz edilen kişi ilk 5 saniyede ölmez. Kişi, 4 dakika sonra ölene kadar sürekli elektrik verilmek zorunda kalınmıştır. Hükümlü bu süre içinde sigara içmeye başlamış, kollarındaki kıllar ve saçları tutuşmuş; yüzündeki her bir delikten kan akmaya başlamıştır. Bundan sonra, elektrikli sandalye bir başarısızlık olarak değerlendirilmiş ise de ABD’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Kurşuna Dizme Bu yöntemin ne zaman kullanılmaya başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Pek çok örnekte, suçlunun bedenine 5 kişilik bir ekip hedef alır ve bunlardan bazıları boşa hedef alır. Bu yöntemle, infaz eden kişinin kim olduğu bilinmez. ABD’de 1996 yılında kurşuna dizilen John Taylor, iğne yerine kurşuna dizilmeyi seçmiştir çünkü “ölümünü, devlet için mümkün olduğunca güçleştirmek” istemiştir. Giyotin 1789 yılında Dr. Joseph Guillotin tüm suçluların aynı yöntemle infaz edilmesini önermiştir. Baş kesmenin, en az acı veren yöntem olarak genellikle kabul edildiği bu dönemde giyotin bir kafa kesme makinesi olarak önerildi. Fransız Devrimi sırasında yaygın olarak kullanıldı. Giyotinle halka açık infaz en son Fransa’da, Haziran 1939 yılında yapıldı. Fransa’da giyotin en son 1977 yılında kullanıldı ve daha sonra bu infaz şekli resmen yürürlükten kaldırıldı. aristo Üye Kimliği aristo İsimli Üyeye Özel Mesaj Gönderin aristo İsimli Üyenin Tüm Mesajları Arayın 05-05-2002, 03:31 #7 aristo -------------------------------------------------------------------------------- AVRUPA İNSAN HAKLARI VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİ KORUMAYA DAİR SÖZLEŞMENİN ÖLÜM CEZASININ HER KOŞULDA KALDIRILMASINA YÖNELİK 13 NOLU PROTOKOLÜ Vilnius, 3 Mayıs 2002 Aşağıda imzası bulunan Avrupa Konseyine üye devletler; Yaşam hakkının demokratik toplumun temel değeri olduğunu, ölüm cezasının kaldırılmasının, bu hakkın korunması ve tüm insanların niteliğinden doğan onurun tam olarak kabul edilmesi için çok önemli olduğunu kabul ederek, 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan Temel Haklar ve Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi (bundan sonra “Sözleşme” olarak kullanılacaktır) tarafından garanti altına alınan yaşam hakkının daha iyi korunmasını dileyerek, 28 Nisan 1983’te Strasbourg’da imzalanan Ölüm Cezasının Kaldırılmasına ilişkin 6 nolu Protokolün savaş zamanı ya da yakın savaş tehlikesi dışında ölüm cezasına istisna getirmemiş olduğunu belirterek, Ölüm cezasını tüm koşullarda ortadan kaldırmaya yönelik son adımların atılmasını kararlaştırarak, Aşağıdaki konularda anlaşmışlardır; Madde 1- Ölüm cezasının kaldırılması Ölüm cezası kaldırılmalıdır. Hiç kimse böyle bir cezaya çarptırılmamalı ya da bu ceza infaz edilmemelidir. Madde 2- Askıya alma yasağı Bu Protokolün düzenlemelerinden hiç biri Sözleşmenin 15.maddesi uyarınca askıya alınamaz. Madde 3- Çekince koyma yasağı Bu Protokolün düzenlemeleriyle ilgili olarak Sözleşmenin 57.maddesi uyarınca çekince konulamaz. Madde 4- Bölgesel uygulama 1. Herhangi bir ülke, imza anında ya da onay belgesi sunulduğunda, kabul edildiğinde veya uygun bulunduğunda bu Protokolün uygulanacağı bölge ya da bölgeleri belirtebilir. 2. Herhangi bir devlet, daha sonraki herhangi bir zamanda Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir deklarasyon ile Protokolün uygulamasını, deklarasyonda belirtilen bölgeler için genişletebilir. Böyle bir bölge için Protokol, buna yönelik deklarasyonun Genel Sekreterliğe ulaşmasından itibaren geçecek üç ayı izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer. 3. Bu deklarasyonda belirtilen herhangi bir bölge ile ilgili olarak, önceki iki paragraf altında yapılacak olan herhangi bir deklarasyon Genel Sekretere yapılacak bir bildirim ile geri çekilebilir ya da yeniden düzenlenebilir. Geri çekme ya da yeniden düzenleme, bu bildirimin Genel Sekreterliğe ulaşmasından itibaren geçecek üç ayı izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer. Madde 5- Sözleşme ile bağlantı Taraf devletler arasında olduğu gibi, 1’den 4’e kadar olan düzenlemeler Sözleşmeye ek olarak kabul edilmeli ve tüm düzenlemeler Sözleşmeyle uyum içinde uygulanmalıdır. Madde 6- İmza ve onay Bu Protokol, Sözleşmeyi imzalayan Avrupa Konseyine üye devletlerin imzasına açılır. Protokol, onayı ve kabul edilma ya da uygun bulma ile yürürlük kazanır. Bir üye devlet onaylamadan önce ya da Sözleşmenin onay anında bu Protokolü onaylayamaz, kabul edemez ya da uygun bulamaz. Onaylama, kabul ya da uygun bulma belgesi Avrupa Konseyi Genel Sekreterine verilir. Madde 7- Yürürlüğe Giriş 1. Bu Protokol, Avrupa Konseyi üyesi on devletin, 6.madde uyarınca bu Protokole bağlanma iradelerini ortaya koymalarından sonra geçecek üç aylık süreyi izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girer. 2. Bağlı olma iradesini ortaya koyan herhangi bir üye devlet için Protokol, onaylama ve kabul edilme ya da uygun bulma belgesinin verilmesinin sonraki üç ayı izleyen ayın ilk günü yürürlüğe girer. Madde 8- Saklama İşlevleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Avrupa Konseyine üye tüm devletlere; a) Her imzayı, b) Verilen her onaylama ve kabul edilme ya da uygun bulma belgesini, c) 4 ve 7.maddeler uyarınca bu Protokolün yürürlüğüne ilişkin her tarihi, d) Bu Protokole ilişkin başka her türlü işlem, ihbar veya bildirimi, bildirir. Bu Protokol imza yetkisine sahip kişilerce imzalanmıştır. Avrupa Konseyi Arşivlerinde saklanacak olan ve her iki metin de aynı derecede geçerli olmak üzere İngilizce ve Fransızca, tek bir nüsha olarak 3 Mayıs 2002 tarihinde Vilnius’ta düzenlenmiştir. Genel Sekreter, bunun tasdikli örneklerini Avrupa Konseyine üye devletlere gönderecektir. |
|
||||
![]() DERNEK kuralim.. ben kendim bir hayvan koruma dernegine uyeyim.. ancak bu dernek bana uzak oldugu icin, para yardimi disinda cok aktif yardim edemiyroum, takip edemiyorum..
Gelin bir dernek kuralim.. bir seyler degistirelim, izlemeyelim... Artik YETER ! konusmak yeterli degil..! |