Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Liebe, Flirt & Partnerschaft


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #21  
Alt 11.03.2015, 12:13
Benutzerbild von Alphawolf
Alphawolf Alphawolf ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 10.01.2015
Beiträge: 120
Blinzeln

Bunu bilimsel olarak açıklamak isterdim, fakat Parapsikoloji uzmanı hele ki; '' Froyd'' değilim. Hislerle açıklamaya kalksam, bazen insanın nutku tutulabiliyor ifade edemiyor kendini. O kadar etraflıca hiç düşünmedim abla bu konuyu ama , konu başlığına sebep olan soruya tek cevabım; '' Kıskancım''. Bunu bilir ve bunu söylerim.
  #22  
Alt 11.03.2015, 14:04
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von Alphawolf Beitrag anzeigen
Bunu bilimsel olarak açıklamak isterdim, fakat Parapsikoloji uzmanı hele ki; '' Froyd'' değilim. Hislerle açıklamaya kalksam, bazen insanın nutku tutulabiliyor ifade edemiyor kendini. O kadar etraflıca hiç düşünmedim abla bu konuyu ama , konu başlığına sebep olan soruya tek cevabım; '' Kıskancım''. Bunu bilir ve bunu söylerim.

Sigmund Freud, psikanaliz öğretisini geliştirmiş olan bir nörolog, ne diyor, bende bilmiyorum.

Prof. Dr. Erol Özmen´e göre kiskanclik:

Zitat:
KISKANÇLIK

Kıskançlık bir çok insanın yaşamını etkileyen rahatsız edici duygulardan birisidir. Kıskançlık, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da bir ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman öfke, değersizlik, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik eder.
Kıskançlık hem sahip olduğunu yitirebileceği (başkalarına kaptıracağı), hem de başkalarının sahip olduğuna kendisinin de sahip olması gerektiği düşünüldüğünde hissedilebilen bir duygudur. Bazen günlük yaşamın bir cilvesi olarak gelip geçici biçimde, bazen de yaşamı alt üst edecek biçimde; bazen yersiz yere ortada hiçbir neden yokken bazen de gerçek bir tehdit ya da yitim söz konusu olduğunda yaşanır. Kıskançlık yaşayan kişiler kıskançlıkların yersiz olup olmadığı araştırmalı ve kendi kendilerine sorgulamalıdırlar. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır.
Kıskanmak kuşkusuz insanoğlunun doğasında olan bir duygudur. Fakat günlük yaşamda kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri; kıskandıkları kişi ile ilişkilerinin bozulduğu ve ilişkilerinin eski güzelliğini yitirdiği görülür. Başka bir deyişle tam da korkulan gerçekleşir.
Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ilki ilişkiyi korumak ve sürdürmektir. Bu noktada yapıcı yaklaşım zorlayıcı olmayan ve kendi haklarından tümüyle özveride bulunmadan daha fazla yaşantıyı paylaşmaya çalışmaktır. Fakat kıskançlık yaşayan bir çok kişi ilişkiyi korumak ve geliştirmek için yapıcı çaba harcamak yerine gizli gizli öç alarak, küserek, ilişkiyi keserek ya da tehdit ederek, zor kullanarak ve kaba kuvvete başvurarak amacına ulaşmaya çalışmaktadırlar.
Kıskançlık yaşayan kişilerin özellikle başarmak zorunda oldukları konulardan ikincisi özgüvenlerini ve özsaygılarını korumaktır. Kıskançlık yaşayan kişiler yaşandığını düşündükleri rekabette yarışı kaybedeceklerini düşünerek kendilerini değersiz, önemsenmeyen, sayılmayan ve sevilmeyen bir insan gibi hissederler.
Kimlerin daha kıskanç olduğu eskiden beri ilgi çeken bir konudur. Genel olarak bakıldığında kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları görülmektedir.
Kadın ve erkeklerin yaşadıkları kıskançlık duyguları ile baş etme yöntemleri büyük farklılık bulunmaktadır. Kadınlar görece daha yapıcı bir yaklaşım göstermekle birlikte genel olarak kendi hak ve isteklerinden vazgeçen ve alttan alan bir yaklaşım göstermektedirler. Erkekler ise genellikle tehdit ederek ya da kaba kuvvet kullanarak sonuç elde etmeye çalışmaktadırlar.

Prof. Dr. Erol Özmen
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı
  #23  
Alt 11.03.2015, 14:14
feyzade
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von Beyazguel60 Beitrag anzeigen



cünkü er ya da gec o iliski bitmeye mahkumdur.



Neden bitmeye mahkum?
  #24  
Alt 11.03.2015, 18:24
seyrangah
 
Beiträge: n/a
Standard Zorla Güzellik olmaz! Ama tuzsuz da aş(k) olmaz

Zitat:
Zitat von Can28_ Beitrag anzeigen
Evet Can! Bir insan bir kelime söylerse diger birine, bu ikisinin ayni seyi anladigi anlamina gelmiyor. Ben hic bir zaman bunaltici, özgürlüklerini kisiltaci bir kiskancilik sergilemedim.
Ama benim sevdigim bir insana birisi yan gözle bakarsa en iyi gününde mavi gözlü olur. El hareketi yaparsa o elini kirmadan, ayaklarimin altinda ezmeden rahat bulmam!

Doguluyum, Asyaliyim, Türkiyeliyim
Öfkeliyim, kiskancim budur benligim

Cem Karaca

Geändert von seyrangah (11.03.2015 um 18:47 Uhr).
  #25  
Alt 11.03.2015, 20:00
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von feyzade Beitrag anzeigen
Neden bitmeye mahkum?
Aşırı kıskançlık ...

Nasıl dozunda kıskançlık bir ilişkiyi beslerse, aynen öyle de aşırıya kaçıldığı andan itibaren o ilişkiyi çöküşe götürür ve bitirir. Yani herşey dozunda iyidir...

Baskı ve sürekli aldatılma süphesi bence aşırı kıskançlığı besler ve iki tarafın da yorulmasına ve ilişkiyi bitirmesine yavaş yavaş yol açar.

Düşünsene feyzade,
  • iki de bir Telefonun çalıyor,
  • kız sen yine nerdesin, sabahtan beri arıyorum seni veya
  • iki kere aradım seni, neden Telefonuma cıkmadin,
  • Telefonun niye kapalı,
vesaire ... ?! *

Ay,
  • erkek baktı sana,
  • sana kimse bakmasın,
  • sen niye ona baktın ... ?!*

Sen buna ne kadar katlanabilirsin ki ?

Bıktım demez misin sen ?!



Hastalıkta olabilir...

Psikiyatrist-Psikoterapist Dr.İbrahim Bilgen:

Zitat:
EN GÜZEL İLİŞKİYİ BİLE BİTİREN CANAVAR ; “KISKANÇLIK”


Kıskançlık sanrısının ortaya çıktığı karakteristik durum, en ünlü yazarların en büyük eserlerinin bazılarının temelini oluşturan “ebedi üçgen”’dir. Psikiyatride adını William Shakespeare ‘in oyunundan alan “Otello Sendromu” (Patolojik Kıskançlık), hastalık düzeyindeki kıskançlık olarak adlandırılmak için kullanılmaktadır. Esasında, normal ve hastalıklı kıskançlık sınırı bile bulanıktır, ve normal kıskançlık sergilediği söylenen kişilerde bile, patolojik kıskançlığın ruh durumu ve davranışları için tipik sayılan belirtiler ortaya çıkmaktadır. Kimi psikologlar, kıskançlığın yoğun ve yıkıcı düzeyde olmamak kaydı ile ilişkilerin uzun süreli olmasında ve korunmasında katkıda bulunduğunu belirmektedirler.
Kıskançlık, nesnenin her şeyiyle tek sahibi olmak arzusudur. Bu yüzden, başka insanların gösterdiği en ufak ilgi bile bir tehdit oluşturmaktadır.
Patolojik (anormal,hastalıklı) Kıskançlığı olanlar ise cinsel eşinin sadakatsiz olduğu düşüncesine sahiptir. Önceleri hafif kıskançlık nöbetleri yaşın 40(kırk)’a gelmesi ile iyice belirgin hale gelir. Kişi sık sık eşinin kendisini aldattığı düşüncesi ile deliller aramaya başlar. Gömleklerinde kıl , leke, en sık aranan deliller arasında yer almaktadır. Hasta eşini sınamak ve aldattığı kişi ile yakalamak için çok yoğun bir uğraş içerisine girer. Bu kişiler sık sık kontrol ederler, tekrar ederler, sağlama yaparlar yani anlayacağınız hayatları kendilerini bunaltacak düzeyde kontrol ederek geçer. Portmantodaki paltoların sırası ezberlenir, kendisine göre işaretler koyulur, eğer paltoların sırası değişmiş yada koyduğu işaretin oynandığını görmüş ise bu olay ; eşinin kendisini aldattığı anlamına gelmesine yerde artar bile. Hastaların çoğu meni lekeleri için eşlerinin giysilerini, gayri meşru aşkın işaretlerini bulmak üzere çarşafları kontrol eder, ipucu olacak saçlar için elbiseleri inceden inceye denetler, cepleri arar, sürekli gözler ve izler. Eşten bir itiraf kopartmak için saatlerce onu sorgular. Hasta geçici olarak aldığı yanıtlardan ve açıklamalardan tatmin olsa bile, daha sonra aynı sorgulama temasına tekrar döner. Bunun sonucunda çatışma ve kavgalar giderek artar, bazen şiddet düzeyine ulaşır. Kıskançlığı dindirecek bir itiraf için sürekli baskı yapılır; ama eşi tarafında itirafta bulunulmuş olsa bile geçici bir rahatlamayı daha şiddetli bir suçlama, hakaret ve öfke nöbeti takip eder.
Özellikle bu duruma alkol kötüye kullanımında sıkça rastlanıldığı gibi şartta değildir. Bu kişiler sık sık dava açarlar, silah alırlar. İnsanlarla pek görüşmek istemezler.Göz iletişiminde fazla bulunmazlar. Güvensiz, şüpheli ve geçiştirici cümlelerden hiç hoşlanmazlar. Bunu yapan seviyesiz, güvensiz kişilerden hoşlanmazlar ve öfkelenirler. Sır vermeyi sevmezler. “Sırrını saklarsan kölendir, söylersen efendin” yada “ üç kişi arasında sır saklayabilir ama ikisi ölmüş olması kaydıyla” gibi sözleri hayat ilkeleri haline getirirler ve bunu bazen fazlasıyla abartırlar. Herkese güvenmezler ki bu arada şu bulunduğumuz toplumumuzda da pek haksız sayılmazlar. Kavgasız, Güven Dolu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle. Sağlıcakla Kalın...

*sadece bir iki örnek, konuya fazla dalmak istemedim

  #26  
Alt 11.03.2015, 22:54
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Reden

Zitat:
Zitat von T9 Beitrag anzeigen
az anlatmissin biraz daha ayrintili anlatirmisin

Ja, ich hab dich auch lieb.

  #27  
Alt 12.03.2015, 08:01
feyzade
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von Beyazguel60 Beitrag anzeigen


Aşırı kıskançlık ...

Nasıl dozunda kıskançlık bir ilişkiyi beslerse, aynen öyle de aşırıya kaçıldığı andan itibaren o ilişkiyi çöküşe götürür ve bitirir. Yani herşey dozunda iyidir...

Baskı ve sürekli aldatılma süphesi bence aşırı kıskançlığı besler ve iki tarafın da yorulmasına ve ilişkiyi bitirmesine yavaş yavaş yol açar.

Düşünsene feyzade,
  • iki de bir Telefonun çalıyor,
  • kız sen yine nerdesin, sabahtan beri arıyorum seni veya
  • iki kere aradım seni, neden Telefonuma cıkmadin,
  • Telefonun niye kapalı,
vesaire ... ?! *

Ay,
  • erkek baktı sana,
  • sana kimse bakmasın,
  • sen niye ona baktın ... ?!*

Sen buna ne kadar katlanabilirsin ki ?

Bıktım demez misin sen ?!



Hastalıkta olabilir...

Psikiyatrist-Psikoterapist Dr.İbrahim Bilgen:




*sadece bir iki örnek, konuya fazla dalmak istemedim

Die Situation, die du da beschreibst hat weniger mit Eifersucht sondern mehr mit Mißtrauen zu tun. Bu sekil davranan bi erkek, hem esine zerre kadar güvenmiyen hem kendine zerre kadar güvenmiyen bir erkek. Gerne würde ich sagen, ein gesundes Maß an Eifersucht ist ok, ama bende kiskanc bir insan degilim.
  #28  
Alt 12.03.2015, 11:47
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Cool

Zitat:
Zitat von T9 Beitrag anzeigen
mich haben hier viele lieb

Ach was, ich dachte nur ich.



  #29  
Alt 12.03.2015, 12:19
Benutzerbild von lafebesi
lafebesi lafebesi ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 526
Standard

Zitat:
Zitat von feyzade Beitrag anzeigen
Die Situation, die du da beschreibst hat weniger mit Eifersucht sondern mehr mit Mißtrauen zu tun. Bu sekil davranan bi erkek, hem esine zerre kadar güvenmiyen hem kendine zerre kadar güvenmiyen bir erkek. Gerne würde ich sagen, ein gesundes Maß an Eifersucht ist ok, ama bende kiskanc bir insan degilim.
Ja, ich glaube auch, dass es darum geht. Das Maß ist ausschlaggebend. Eifersucht gehört zur Liebe dazu, so lange es nicht zu Mistrauen oder Paranoia wird.

Wir sind auch mal einer Meinung, wer hätte das gedacht
  #30  
Alt 12.03.2015, 13:13
Beyazguel60
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von feyzade Beitrag anzeigen
Die Situation, die du da beschreibst hat weniger mit Eifersucht sondern mehr mit Mißtrauen zu tun. Bu sekil davranan bi erkek, hem esine zerre kadar güvenmiyen hem kendine zerre kadar güvenmiyen bir erkek. Gerne würde ich sagen, ein gesundes Maß an Eifersucht ist ok, ama bende kiskanc bir insan degilim.

Für mich gehören diese beiden Verhalten eng zusammen,

eine übermäßige Eifersucht resultiert ja praktisch aus Misstrauen.

Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu