| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
![]() |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
|
||||
![]() Sen ateistleri moku bile gelemezsin leyn....
onlar senin gibi sirf Penisleriyle düsünüp el alemin kizina karisina cirkeflik ne düsünür ne yaparlar.... Sen sirf bir bakisinla aklinda tecavüz eden barbarlardansin..... Ama annenin sucu iste, baban kafasina yumruk ata ata, bak kadinin aklini ne yapmisch ![]() Ha, babana hec sordunmu, annenden memnunmu diye? loooooool Egiten annelerdir.... Kendi ayip ve günahlarini kapatmak icin kadinlari hep kadinlar kötüler.... erkekler tapar kadinlara... kadinlar ise kiskanir kadinlari, akli yetmeyen kadinlar elbet.... Yazik, tüh, vallah yazih sana bä muahahaaaaaa |
|
|||
![]() 1.burasi forum tartisma ortami.dalga gecme alani degil
![]() 2.zindiksan zindik kim de olsun bitsin bu olay. 3.anneler beni icin kutsaldie senin gibi agzimda ki seks objesi degil. 4.madem akilli ve bilgili, entellektüel birisin o zaman yazdiklarima karsi neden mantikli bir aciklamya yapmiyorsunda dalga gecmeye calisiyorsun ![]() 5.bende senin arka kapina silahimi dayayim ![]() 6.es - dinseler den yani cifte dinli lerden ne beklenir hayati mutvak ve tuvalet arasinda geciyor ![]() 7.bu hangi ateistin inacinina dayaniyor ![]() sen bunlara bir cevap ver. 8. dünyanin kendi kendine tesadüfen var olduguna ve insanlarindan maymundan türedigine isaretler nedir. sana ben bir misal de verdim. havalanindaki ucaklarin kendi kendine tesadüfen var oldugunu söylüyorum ben hakkimda ne düsünüyorsun ![]() 9.elin kadinin namusuna laf atan varsa ve olay da ilk baslatan varsa oda düslerinkadini denilen biridir. 10.ben sadece arkadasin yazmis oldugu linkte yaziyi ekledim.ve bunuda ayit edemiyorsan senin aklin , beynin yok demektir. |
|
||||
![]() Roman eskiden bu yana burda rastladigim, bilgi alisverisinde bulundugum degerli bir insan benim gözümde.
Evliyim ve cocuklarim var, dolayisiyla flört kelimesi yanlis burda ama kesinlikle saygi var aramizda. Sanada saygilar, bakiyorum burda Avci gibi sözlügü bozuk insanlari adam etmeye calisiyorsun. Basarilar |
|
||||
![]() Ilgilenen varsa okusun. Bir zavallinin günlügünden. Avcinin önceki yazilarini sildim maalesefki, bana tecavüzcülerle verdigi örnegi bire bir aktarmak isterdim ama ben onun kadar insanlik disi olmayi beceremiyorum.
Buyrun Avcinin ziyaretci defterime yazdiklarini aynen aktariyorum. Kendisinden burda tekrar rica ediyorum: Benim ziyaretci defterimi bir daha ziyaret etmesin ve yazilar birakmasin! Seviyesini koruyamadigi müddetce benim yazilarima cevap vermesin, ben onun yazdiklarini iceriginin terbiye seviyemi asmasindan dolayi okumuyorum!!! Avci: "arkadaslar allahin selamini bunun gibi kafirlere vermeyin.siz nasil gurunuzua yedire biliyorsunuz? allahi inkar edene nasil allahin selami ve bereketine üzenie olsun diye biliyorsunuz? peren sen arkadaslarinla hangi bilgi alisverisinde bulunuyorsun ![]() vermis oldugun linki inceldim ama hepsini inceledim ![]() forumdaki recm ile nur suresine vermis oldugun linkten baktim orada senin yazdigindan daha fazlasi yaziyor. eeee bunlari neden eklemedin ya o zaman forumdaki yazina ![]() karsindaki insanlara tartismadan kendi düsüncelrini kabullendirmek istiyorsun. senin gibi düsünmemi istiyorsun ve sizin gibi tek tip insan olmamizi istiyorsun ![]() dedigim gibi sen hayvan olmaktan guru duya bilirsin ama ben insan olmaktan gurur duyuyorum. nede olsa sen insanlarin maymundan olduguna inandigin icin senin icin bu yazdiklarimi bir hakret olarak algilamassin ![]() dueslerinkadini arkadasin korkagin teki.tartismaya acik biri olsaydi gb me hakert dolu mesaj birakipta beni engellemezdi.cahil oldugunuzdan dolayi karsinizdaki insana konusma hakki tanimiyorsunuz. " |
|
||||
![]() Düşlerin Kadını.
Aşağıda Cicero adlı bir düşünürün dostluk hakkında olan düşüncelerini bırakıyorum... 1- Dostluk, ancak iyi insanlar arasında gerçekleşebilir. İyilik, dostluğun en gerekli niteliğidir. İyi olmayan insanlar dost olamazlar. Ama iyiliğin ölçüsü nedir?.. Cicero, iyilik konusunda, filozofların ölçülerini aşırı bulmaktadır. Filozoflara göre, bir insanın iyi olabilmesi için, bilge olması gereklidir. Cicero"ya göre, bu anlamda bir iyiliğe hiçbir ölümlü erişememiştir. Bilgelik, kıskançlık dolu, karanlık bir sözdür. İyi sayılmak için doğruluk, dürüstlük, hakseverlik ve cömertlik yolunu tutmak yeter. Katıksız iyilik, erdemli kişide bulunur. Çünkü dostluğu hem doğuran, hem sürdüren erdemdir. Genellikle iyi sayılan insanlar, iyi insanlardır. Onların erdemleri, günlük yaşayış için yeterlidir. Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulunmayan insanları düşlemek gerekmez. 2- Dostluk, sürekliliği gerektirir. Süreklilik niteliği bulunmayan yerde, dostluğun sözü edilemez. Sürekliliği de ancak erdemlilik sağlayabileceğine göre, bu nitelik, iyilik niteliğine sıkıca bağlıdır. Cicero"ya göre, gerçek dostluklar ölümsüzdür. Ancak bu sürekliliği sağlamak da kolay bir şey değildir. Ortaya çıkar ayrılıkları çıkabilir, siyasal düşünceler çatışabilir, insanların huyları değişebilir. Kara alınyazıları gibi, dostluğun üstüne çöken öyle rastlantılar vardır ki, bunlardan kaçınmak, insan bilgeliğinin değil, talihin işidir. 3- Dostluk, her alanda uyuşmayı gerektirir. Her alanda uyuşmamış olanlar, süreklilik niteliğini, bundan ötürü de dostluğu sağlayamazlar. Düşüncelerinde, beğenilerinde, yaşayışlarında benzerlik bulunanlar, birbirleriyle uyuşabilirler. Ayrı düşünceler, ayrı beğeniler, ayrı yaşayış biçimleri uyuşma yerine, çatışma doğururlar. Her alanda uyuşmamış kişilerin dostluğu, yalancı bir dostluktur ve her yalancılık gibi günün birinde kırılıp dökülmek zorundadır. 4- Dostluk, sadakati gerektirir. Çünkü uzun bir süre uyuşmuş bulunanlar, bu uyuşmanın bir, ya da birkaç niteliğini yitirebilirler. Önceden uyuşmamış kişilerin dostlukları ne kadar yalancı bir dostluksa, bu niteliklerin yitirilmesinden ötürü bozulan dostluklar da o kadar yalancıdır. Gerçek dostluk, ölümsüzdür. Talihin gözü kördür derler ama, güler yüz gösterdiği kişilerin de gözlerini kör ettiği bir gerçektir. Onlar, çok kez, bir kendini beğenme ve dostunu hor görme duygusuna kapılabilirler. Hiçbir şey, talihli bir budaladan daha çekilmez olamaz. Kimilerinin; önceden erdemli insanlarken, kumanda ve yetki elde ederek mutluluğa eriştikten sonra, değiştikleri, eski dostlarını hor görüp yenilerine bağlandıkları görülebilir. Yetkileri ya da paralarıyla alınabilecek her şeyi elde edip de, dostluğu, evrenin bu en değerli ve en güzel süsünü elde etmemelerinden daha budalaca ne olabilir? Alınabilecek olan şeyler, kim güçlüyse onun malıdırlar. Dostluksa, sadece dostun malıdır. 5- Dostluk, akıllılığı gerektirir. Herkesin mallarını alırken, sadece kendisinin olanı almasını beceremeyen budalalar dostluk kuramazlar. Bu akıllılık, sevgi alanında filizlenen bir akıllılıktır. Sevgi erdemi, dostlukları hem kurar, hem korur. Çünkü, onda her türlü ahenk, süreklilik, sağlamlık vardır. Kendini gösterip ışığını parlattığı zaman, başkasında da parladığını gördüğü erdem ışığına yaklaşır, ondaki ışıktan da ışık alır. Dostluk, işte bu ışıktan tutuşur. Sevgi ve dostluk sözcükleri aynı kökten gelirler (Amor, amicitia, amore). Sevmekse, hiçbir şeye gereksinmeden, hiçbir yarar beklemeden, sevilen"e bağlanmak demektir. Akıllılık, gerçek olanla gerçek olmayanı ayırmada tek ölçüdür. Yüze gülücüyle gerçek dostu, akıllılık ayırır. 6- Dostluk, birliği gerektirir. Taras"lı Arkhitas (İ.Ö. dördüncü yüzyılda yaşayan Pythagorasçı filozof) ne doğru söylemiş: Bir insan, göğe yükselerek evreni ve yıldızların güzelliğini seyretseydi bu seyir ona hoş gelmeyecekti. Oysa yanında gördüklerini anlatabileceği bir dostu bulunsaydı bundan pek hoşlanırdı... Evet, doğa yalnızlığı sevmiyor. Dostluğun en tatlı yanı da, doğanın istediği bu birlikteliği gerçekleştirmesidir. Doğa, ne istediğini, ne aradığını bu kadar açık olarak belli ettiği halde, bilmem nasıl oluyor da bu kadar sağırlaşabiliyor, doğanın uyarmalarına kulaklarımızı bu kadar tıkayabiliyoruz?.. Dostlar arasında, sadece sevgi ve beğenme değil, saygı da bulunacaktır. Doğa, dostluğu, erdemin yardımcısı olsun diye vermiştir, kötülüklerin yardakçısı olsun diye değil. Onun amacı şudur: Erdem, tek başına en üstün iyi"ye erişemediğine göre, oraya başkasıyla birleşip ortak olarak erişsin. İşte, bence, diyor Cicero, insanların peşinde koşmaya değer saydıkları her şeyi, şerefi, ünü, ruhun sükun ve sevincini içine alan birlik, bu birliktir. Bütün bunlar var olunca, yaşamak, mutlulukla dolar. Bunlar olmadan mutlu olunamaz. Mademki bu birlik, en üstün iyiliktir, onu elde etmek istiyorsak, erdem kazanmaya çalışalım. Erdemsiz, ne dostluğa, ne de herhangi bir şeye erişebiliriz. Erdeme değer vermeden dost edindiklerini sanan insanlar bir gün kötü bir olayla karşılaşmak zorunda kalırlarsa, o zaman; ne kadar yanılmış olduklarını anlayacaklardır. Atinalı Timon bile (insanların nankörlüğünden tiksinerek yalnızlığı arayan Atinalı zengin), tiksintisini dökebilecek bir insan aramamaya katlanamamıştır. Cicero, yapıtında, dostluğun sınırlarını da çizmeye çalışıyor. Soruyor: Acaba, Coriolanus"ün (İ.Ö. V"nci yüzyılda yaşayan Romalı komutan, önceleri pek sevildiği halde, sürgün cezasına çarptırılınca Roma"nın üstüne yürümeye kalkmıştı) dostları olsaydı, vatana karşı, onunla birlikte silaha sarılırlar mıydı?.. Doğa, dostluğu, erdemin yardımcısı olsun diye vermiştir, kötülüklerin yardakçısı olsun diye değil. Dostluğun temeli, erdeme karşı duyulan saygıya dayandığına göre, insan erdemden ayrılırsa, dostluk süremez. Utanç verici bir şey istememek, istenince de yapmamak, dostluğun en kutsal yasasıdır. Dosttan şerefli şeyler istemek, dost uğruna şerefli şeyler yapmak, dostluğun en kutsal yasasıdır. Bu konuda üç düşünce ileri sürülmektedir: a) Dostumuza karşı, kendimize beslediğimiz duyguların aynını beslemek düşüncesi: Bu düşünce, doğru bir düşünce değildir. Çünkü, kendimiz için yapamayacağımız nice işler vardır ki, dostlarımız uğrunda pekala yapabiliriz. Örneğin, kendimiz için yalvarmak şerefsizlik olduğu halde, dostumuz için yalvarmak ne büyük şereftir. b) Dostumuza karşı, dostumuzun bizim için beslediği duyguların aynını beslemek düşüncesi: Bu düşünce de, doğru değildir. Yapılan ve görülen iyiliklerin eş olmasını istemek, dostluğu çok ince ve derin hesaplara vurmak demektir. Gerçek dostluk, daha zengin, daha cömerttir. Aldığından çok vermemekte bu kadar titiz davranmaz. c) Dostumuza karşı, onun kendisine beslediği duyguların aynını beslemek düşüncesi: Bu düşünce de yanlıştır. Çünkü, kimi insanların güçleri kırılmış, ya da başarıya ulaşma umutları yitirilmiş olabilir. Dostunun da onun gibi düşünmesi dostluğa yaraşmaz. Tersine, dost, dostunun güçsüzlüğünü gidermeye, yitirilen umutlarını desteklemeye çalışan kişidir. Öyleyse, gerçek dostluğun sınırları başka türlü çizilecektir: Töresel bir temizlik içinde katıksız bir anlaşma. Dostluk üstüne söyleyeceklerim işte bunlar, diyor Cicero, size gelince, siz erdeme öylesine değer verin ki, onsuz dostluk olamaz erdemden başka hiçbir şeyin dostluğa üstün tutulabileceğine inanmayın. |