Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #29051  
Alt 17.08.2006, 14:47
Benutzerbild von isinsu
isinsu isinsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard SEN daha cok

"HURAFELER" den bahsetmeyi seviyorsun???
Genel izlenimim bu.. butun yazdiklarin hurafe dedigimiz batil inanclardir...
Benzeri seyler bütün dinler de vardir...
  #29052  
Alt 17.08.2006, 14:49
Benutzerbild von isinsu
isinsu isinsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard olur mu oyle sey...

eger ki butun iddialar gercek ise... o zaman yaniltma var demek... !!!
  #29053  
Alt 17.08.2006, 14:53
Benutzerbild von isinsu
isinsu isinsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard schöne Antwort... o.T.

ohne Text
  #29054  
Alt 17.08.2006, 15:11
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard kendi hezeyanlarını gercek diye yutturma

ya kalkmak ve gerceklerin uzerini ortmeye calısmaktan oturu kafire kafir denir.kafir orten demektir.

islamın arap dini olduguna dair solediklerine verilen cevapları hice sayıp bunları curutmeden ayetlerde gordugunu dusundugun kendi hezeyanlarını ısrarla vurgulaman ve bu yorumları dayatmaya kalkman senin yukardaki tabire uydugunu ispatlamaya fazlasıYla yetiyor.DOLAYISIYLA SOZUNUN HİCBİR BAGLAYICILIGI YOK.yani kaale alınmaya degcek sozler degil.kuru adice yapılmıs saldırılardan oteye gecmiyor.


ayetlerin NUZUL SEBEPLERİ UZERİNDE defalarca durmamıza ragmen bu yorumların gelmesi CEHALETTE ISRARDAN BASKA BİR SEY DEGİLDİR.bu ayetlerin nuzul sebeplerini incelemek peygaberin hayatını da incelemek anlamına gelir.peygaberin hayatının hicbir eksik kalmayacak sekilde biliniyor olusu da inkar edilemeyen bir seyken senin peygamber yazmıs dediğin ayetleri PEYGABER BUNU NEREDE NE ZAMAN HANGİ ETKİ TEPKİ İŞLEMİNE GÖRE YAZDIGINI DA SÖYLEMEN GEREKİYOR.eger peygaber bunu yazmıssa roman gibi yazmamıs.AFORİZMALARIN TOPLANMASI SEKLİNDE yazmıstır.eger peygamber yazmıssa tum hayatı boyunca bir kitap yazdım hepsi bu buyurun okuyun dememiş bana ayet geldi demiş ve o sozleri o an soylemiş.yalan soyluyor olsada o an soylenmiş sozlerin siir yada aforizma yada kısa hikae olarak ne zaman soylendiğinin de belirtilmesi gerekir.buyrun yukardaki ben ayet dedigim sizin muhammed diyor dediğiniz sozlerin soylenme yerlerini ve gerekcelerini soyleyinz.cunku kimse kuranın toptan indiğini ya da yazıldıgını soyleyemiyor.peygaber yahudi ve hristiyanlar için o sozleri ne zaman soylemiş?neden soylemiş?hayatı her anıyla bilinen bir insanın ne dusundugunu KENDİ HAYATI HER HALİYLE SOYLEMEYE YETER..muhammed sav ne dusundugunu bunu bu sozleri neden soyledigini ve ne manada soyledigini SİZİN SAHTEKARCA ASAGILAMAYA DAYANAN SOZLERİNİZDEN OGRENECEK DEGİLİZ.hayatı yasanmıs ve bitmiş bir insanın insanlardan gizleyecek saklayacak bir seyi de kalmamıstır.yok muhamed yahudleri soyle kullanmıs yok hristiyanlar hakkında sunu demiş de sunu dusunuyormus.

yahudiler medinede peygabere suikast duzenlemiştir.bir kısmı oyle surulmustur.yahudiler musluman bir kadına sarkıntılık etmiş ve bir muslumanı oldurmuslerdir.ilişkilerin bozulması buralara dayanır.bu ayetlerin hangileri hangi olay sonrasında soylenmiştir.ve bu ayetlerin oncesindeki ve sonrasındaki ayetler nelerdir?

bir dinin kutsal kitabından bahsediyorsanız milyarlarca insanın inacından bahsediyor oluyorsunuz.ve bu sizin bu noktada EGER CİDDİ İSENİZ VE SAMİMİYSENİZ KURU BİR ASAGILAMA VE HAKARET AMACI GUTMEDEN saglam deliller ısıgında hareket etmek zorundasınız.EGER BUNU YAPMIYORSANIZ HER SEYNZLE SAHTEKARSINIZ DEMEKTİR..

siz ayetleri birer aforizma gibi alıp burda bu TEK sozleri (TEK 1 AYET MEALİNİ) dilediginiz gibi yorumlayabileceginize inanıyorsunuz.İMAN EDEN İNSANLAR İSE KURANIN BUTUNLUGUNDEN KOPMADAN VE PEYGAMBERİN HAYATINDAN SAPMADAN KURANI ANLAMA YOLUNA GİTTİKLERİ İÇİN sizin bahsettiğniz hicbir seyi goremez ve yaptıgınız yorumların hicbirini onaylayamaz.bu metoddan kopmazlar.cunku aklı basında tum insanlar bir gercegin ya da bu gercegin ancak bu yolla incelendiginde gercek olup olmayacagını bilir.ve iman edenler AKSİ YORUMLARIN BİR KAFİRDEN BASKASINDAN SUDUR ETMEYECEGİNİ GAYET İYİ BİLİR..siz yani kafirler kufrunuzde israr ettiginiz için sadece kufrunuzu besleyen seyleri bilgi olarak kabul edip aksini reddetmeye sartlanmıs durumdasınız.bu yuzden peygamberin hayatını bir muslumandan ve islamın asli kaynaklarından ogrenmek yerine ona iftira etemkten baska bir halt bilmeyen sizin gibi kafilerin kiatplarından besleniyorsunuz.VE BURDA VERDİGİNİZ YORUMLAR VE BU YORUMLARA DAYANAK TESKİL ETTİGİNİZ AYETLER bu kişilerin yazıp doktugu ve sizin copy paste ettiğiniz seyler.kaynak diye sundugunuz seyler o kişilerin burda okudum dediği seyyler.ve siz o kişilerin yazdıklarını okudugunuzda KENDİNİZİ O KAYNAKLARI OKUMUS SAYACAK KADAR BİR GERİZEKALILIK ORNEGİ SUNUYORSUNUZ.guya o kişiler islamın kaynaklarını okudu ve sizin soylediginiz sonuclara vardı.ve siz de onlara inandınız.soylediginiz seyler gercek degil sadece inanc cunku o devirde yasamadınız ve gormediniz.o kaynak ları da derinleesine inceleyip ercek mi deiğil mi diye sorgulamadan yalan oldugu sartlanmasıyla sadece ezberledinz.cunku bu din yalan ama neden yalan diyerek okudunuz.ve ezberlediginiz yalanları burda pazarlamaya kalkıyorsunuz.YANILIYOR MUYUM?ben niceyi satre ı kant ı marks ı freud u kendi kitaplarından okudum.siz her seyiyle bilinen ve kayıt altında olan peygamberin hayatını YORUMSUZ bir kaynaktan da olsa okudunuz mu?ve kuranı kuranın ayet olabilme ihtmalini gozeterek- ki bunu yapmak zorundasınız cunku boyle bir iddayı hice saymak tum gercekliğini en bastan reddetmek ve bu soylenenlere pesin hukumle yalan demek olur ve bu da bilgiye verilen deger ve gercege duyulan sadakate aykırıdır ve bu yapılan ancak bir kor cahile yakısır--okudunuz mu?okuyacagınız sey eal olacagı için bircok tutarsızlıklarla karsılastıgınızı dusunup kuran hakkında bilgi edinmeye calsıtıgınız da sizin iddalar ısıgında bir tefsre basvurmanız gerekr cunku NUZUL SEBEBİ DİYE BİR SEYLE KARSILASIRSINIZ.siz bir tefsiri alıp okudunuz mu?yooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo!!!!y aptıgınız sey dupeduz sahtekarlık.kuru kufur alay saldırı.yukardakileri bilimsel kimliğnizden otru yapmaya vaktiniz de yoktur.O ZAMAN KONUSMAYADA HAKKINIZ YOKTUR.NE BİLİYORSUNUZ Kİ NE SOYLUYORSUNUZ!!!!!
  #29055  
Alt 17.08.2006, 15:48
Benutzerbild von peren
peren peren ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Können Menschen Ängste mit Religion

bekämpfen?
Was möchtest Du hören bzw. lesen? Was für eine Antwort?
Warum haben also menschen ängste??? Erklärt Deine Religion warum das so ist? Gibt Dir Deine Religion eine logisch nachvollziehbare Erklärung dafür?
Sei frei und schreibe Deine Meinung...

Eine andere Version der Frage: Können Menschen Ihre Ängste mit Religionen bekämpfen/besänftigen sich davon befreien?
  #29056  
Alt 17.08.2006, 15:49
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sahtekarlıgının delili maide 12/13/14

sen sadece 14 u almıssın saymıssın ha saymıssın.dedim a gerizekalısın.aynı zaman da da kafirsin.elamılı hamdi yazır tefisiri..lütfen dikkatli oku bak kuran nasıl okuyor mus ogren!!!!

Meâl-i Şerifi

12 - Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.

13- Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever.

14- "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette- haber verecektir.

12- Bir zamanlar Allah, İsrailoğulları"ndan da söz almıştı. Ve onlardan on iki nakib (müfettiş) göndermiştik. Birinci cümlede "Allah", ikincide " biz" diye gıyabdan tekellüme iltifat (dönme), büyüklük ve ululuğun ortaya konması veya nakibleri Hz. Musa aracılığıyla gönderdiğine işaret içindir.

Nakib, teftiş mânâsına dan veya mânâsına olarak vezninde müfettiş veya teftiş veya tecrübe olunmuş emin (inanılır) ve itimad olunur mânâsına olup bir kavmin durumlarını bilen ve işlerine güçlerine kefil olan amir ve eminlerine söylenir ki, reis (başkan) den başkadır, gibi. Zeccac"ın beyanına göre bu kelimenin aslı, geniş delik demek olan den olduğu için bizim "kulağı delik" deyiminden anladığımız "sırlara âşina olma" mânâsını içine alan bir anlam vardır. İsrailoğulları on iki sıbt (torun) olduklarından, her sıbttan bir nakib gönderilmiştir. Mücahid, Kelbî ve Suddî demişlerdir ki, bu nakibler, Musa (a.s.)"ın harp ile görevlendirilmiş olduğu Cebbarlar şehrine gidip durumlarını öğrenmek ve dönüp peygamberleri Musa"ya haber vermek için gönderilmişlerdi. Gittiler, birtakım büyük cisimler ve bir kuvvet, heybet gördüler ve korktular, döndüler; gelir gelmez de kavimlerine söylediler, bildirdiler. Halbuki Musa (a.s.) onları söylemekten yasaklamıştı. Fakat sözlerinde durmadılar, caydılar. Yalnız Yehudâ sıbtından Kaleb b. Yufenna ile, Efrâim b. Yusuf sıbtından Yuşa b Nun sözlerinde durdular ki, ileride gelecek olan "Allah"tan korkanlardan iki adam dedi" (Mâide 5/23) âyeti bunlar hakkındadır.

Rivayet edildiğine göre Firavun"un suda boğulmasından sonra Allah Teâlâ İsrailoğulları"na Şam topraklarında Kenanlıların zalimlerinin oturdukları Eriha"ya gitmelerini emretmiş ve "Ben, burayı size vatan ve karargâh olmak üzere yazdım. Gidiniz içindekilerle savaş ediniz, yardımcınız benim" demiş. Hz. Musa"ya da verilen emirlerin yerine getirilmesi için, her sıbttan kavmine kefil olacak bir nakib ve emin seçmesini emretmişti. Hz. Musa nakibleri seçti ve İsrailoğulları"ndan söz aldı, nakibler bunlara kefil oldular ve bu şekilde hep birlikte hareket ettiler. Kenan topraklarına yaklaştıkları zaman nakibleri, anıldığı üzere, teftiş ve gizli şeyleri öğrenmeleri için gönderdi.

Ve Allah İsrailoğulları"na demişti ki: ben sizinle beraberim. Yani ilmimle, kudretimle yanınızda hazırım, emin olunuz sizi başarılı kılacağım. Şöyle ki: Eğer siz namazı doğru bir şekilde kılarsanız, ve zekatı verir, ve bütün peygamberlerime inanır, ve onları müdafaa ederseniz -"Ta"zir"in aslı kötülüğü defedecek bir iş yapmaktır. Kabahatli kimselere yapılan yola getirme ve terbiyeye ta"zir denilmesi de kötülükleri yasaklama ve iyilikleri savunma olması bakımındandır.- Bunlardan başka bir de Allah"a karz-ı hasen (borç verme) ile borç verirsiniz. Yani farz vergi olan zekatdan başka sırf kendi arzunuzla Allah için sadakalar, yardımlar verir ve verdiklerinizin mükafat ve karşılığı Allah tarafından muhakkak ödeneceğine inanmakla beraber, onu bugün dünyada almak ve görmek sevdasında bulunmaz ve ahiret sevabını ve sırf Allah"ın rızasını düşünerek verirseniz; işte namazı kılma, zekatı verme, bütün peygamberlere iman, bunları düşmanlara karşı savunma, Allah"a borç verme, bu beş şeyi yaptığınız takdirde muhakkak ve muhakkak tarafınızdan günahlarınızı örteceğim ve mutlaka sizi altlarından, ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bundan sonra, yani bu söz almadan ve bu şart ve tekit edilmiş vaadden sonra her kim de kâfirlik eder, peygamberlerin hepsine iman etmezse, açık yolun ortasında göz göre göre sapmış, hiçbir mazeret kabul etmiyecek çirkin bir hata yapmış, açıktan açığa en büyük tehlikelere atılmış olur. Şu halde bundan önce küfredenler hakkında bir mazeret kuruntusu olsa bile bundan sonrakiler için böyle bir şey bahis konusu olamaz. İşte İsrailoğulları vaktiyle böyle irşad edilmiş ve bu şartlar altında böyle sağlam ve tekit edilmiş bir sözleşmeye bağlanmış idi, fakat bozdular.

13-Şu halde başka bir sebeple değil, ancak sözleşmelerini bozduklarından dolayıdır ki biz de onları lanetledik

Bu lanetin tefsirinde üç şekil zikredilmiştir: Ata"nın açıklamasına göre, rahmetimizden kovduk ve uzaklaştırdık demektir ki, asıl mefhumu ve detaylı mânâsıdır. Hasen ve Mukatil: "çevirdik, şekillerini maymunlara ve domuzlara çevirdik" demek olduğunu söylemişler. İbnü Abbas hazretleri de: "Rezil ettik, üzerlerine cizyeleri, ağır vergileri bastırdık" diye tefsir etmiştir ki, misal ile açıklamaktır.

Özetle sırf sözleşmeyi bozmak yüzündendir ki, başlarına felaketler yağdırdık. ve kalplerini kasvet içerisinde bıraktık, ne söylense duymaz, hak ve adalet tanımaz, haksızlık ve zulümden kaçınmaz, Allah"dan korkmaz, ümitsizlikten kurtulmaz bir hale getirdik. Hamze ve Kisaî kırâetlerinde "ya"nın şeddesiyle ve "elif"siz olarak okunur ki, kalp veya hileli akçe (para) demektir. Yani kalblerini kalp para gibi bozuk ve düşkün bir hale getirdik. Bunun için kelimeleri yerlerinden değiştirerek bozarlar. Kelimeleri şuraya buraya çekerek kelâmı (sözü) değiştirirler. Bu onların öyle bir âdeti olmuştur ki, diğerleri bir yana, Allah"ın kelâmını ve arzularına uymayan ilâhî hükümleri bozar ve değiştirirler. Nitekim Tevrat"taki "recm" âyetini reisler hakkında "tahmim" yani "kömürle yüz karalamak" diye yorumlamaya kalkışmışlardı. Fırsat bulunca kelimeleri de başkalaştırırlar. Fakat çoğunlukla buna imkan bulamadıklarından dolayı bozgunculuklarını, kötü yorum ile yaparlar. Allah"ın kelâmını bozmaktan daha büyük bir kalb katılığı da düşünülmez. (Nisâ sûresindeki "Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar" (Nisâ, 4/46 âyetine bak.)

Yine kalblerinin katıldığından ve bozukluğundan dolayı hatırlatıldıkarı ve ihtar olundukları şeylerden en mühim bir kısmını da unuttular, Diğer bir mânâ ile, hatırlatıldıkları, belletildikleri şeylerin bir kısmından tad almayı, faydalanmayı unuttular, hatırlarına getirmez veya getiremez oldular ki, peygamberlerin sonuncusu olan peygamberimize iman bu cümledendir. Ey Muhammed, sen de bunlardan daima bir hiyanete muttali olur durursun. Yani bunların âdetleri budur. Geçmişleri, peygamberlere sözleşmeyi bozmak ve öldürmek ile hiyanet edegeldikleri gibi, sonra gelenleri de sana hainlik eder dururlar, sözleşmelerini bozarlar, düşmanlarına yardımda bulunurlar, seni öldürmeye ve zehirlemeye teşebbüs etmek isterler. Ancak birazı müstesna. Ki çoğunluğun açıklamasına göre bunlar iman etmiş olanlardır. Bununla beraber denilmiş ki, bu azlığın küfür üzere kalmış olmakla beraber, siyasi açıdan yaptıkları sözleşmede duran ve hainlik etmeyenler olması da muhtemeldir. Bu kadar kötülüklerin ve hainliklerin sayılmasından sonra bunlara hiç emân vermeyiniz. Hemen mahvediniz ve yok ediniz tarzında bir emir verilecek gibi gelirken bakınız ne buyuruluyor:

Şimdi ey Muhammed, sen bunlardan geçmişteki hainliklerini affet. Onlara aldırma, geçmişi Allah"a bırak ve geleceğe bak. Çünkü "muhakkak Allah iyilik yapanları sever". Affetmek ve aldırmamak da ihsan (iyilik yapma) dır. Sen ise büyük ahlâk, güzel ahlâk ile gönderilmişsin. Bu affetme ve aldırmama emrinin, müstesna olan az kimselere mi, yoksa diğerlerine de mi ait olduğu bahis konusu olmuştur. Bazı tefsirciler müstesnaya ait olduğunu, yani Hz. Peygamber"e iman edenlerin geçmişteki günahlarına veya iman etmemekle beraber sözünde duranların ufak tefek kusurlarına aldırmayıp affetmeyi emrettiğini söylemişlerdir. Fakat bunun böyle hainlikten istisna edilmiş olanlara bağlanması lafız itibarıyla yakın olmakla beraber, mânâ yönüyle kusurlu ve açık değildir. Doğrusu burada bu âyetin inmesinden önce vaki olan hainliklere ait olmak üzere, hainlere ibare ile ve müstesnalara öncelikle ve delaletle olmak üzere hepsine karşı genel bir af ve aldırmama emredilmiş ve bu şekilde âlemlere rahmet olan Hz. Peygamber"e önce el uzatmak isteyen hainlere karşı bile kin ve intikam hissinden uzak olarak adaletten başka güzel ahlâk ile muamele etmesi emredilmiştir. Affın, genelde vaki olan suça sarfedilmiş olacağı malumdur. Bununla beraber bunlarda hainliğin devam edip duracağı açıklandıktan sonra "onları affet" buyurulması, bu affın geleceğe de bir ilişkisine işaretten uzak değildir. Ve işte tefsircileri düşündüren de bu nokta olmuştur. Fakat bu yönle affetme ve aldırmamanın bütün gelecekte her suça ve hatta her hainliğe umum ve şümulünü (kapsamını) ifade eden hiçbir kayıt yoktur. Nihayet bununla her hainliğin cezalandırılmasının vacib olmadığı ve bazılarının affı caiz ve hatta mendub olduğu anlaşılır. Çünkü mutlak emir esasen ne umum ifade eder, ne de tekrar. Şu halde burada yahudilerin bu kadar cinayetlerden sonra muhakkak cezalandırılmaları gerekir gibi bir zan defedilmiş ve İslâm dininin musamahası gösterilmiştir. Şu halde mânânın özeti: "geçmişi affet, gelecekte de her hainliği cezalandırma taraftarı olma" demek olur. Katâde bunun Berâe (Tevbe) sûresindeki "Allah"a inanmayanlarla savaşın" (Tevbe, 9/29) âyetiyle, bazıları seyf (kılıç) âyeti ile, bazıları da Enfal sûresindeki, "Bir kavmin, (sözleşmeye) hainlik yapmasından korkarsan, sen de aynı şekilde onlara at, çünkü Allah hainleri sevmez." (Enfal, 8/58) âyetiyle hükmünün kaldırılmış olduğunu söylemişlerdir. Fakat "geçmişte ve gelecekte yahudilerin hiçbir hainliğini, hiçbir suçunu cezalandırma" demek olmadığı gibi; savaş ve öldürme emirleri de, "hiçbir af yapma" demek olmadığından, bunlarla nesih sözü çoğunluk katında bâtıldır. Ancak yukarda geçen (Enfal, 8/58) âyeti dikkat çekicidir. Fakat yerinde görüleceği üzere bunu da neshin affı değil, belki buradaki özetlemeyi bir açıklama olarak kabul etmek gerekir. Çünkü nebz (atma) emri bile bir izindir. Ve ondan sonra vuku bulacak tevbe ve müracaatın kabulü de yasak değildir.

14- İsrailoğulları böyle olduğu gibi "biz hıristiyanlarız" diyenlerden, kendilerine "hıristiyan" adı veren, hıristiyan oldukları iddiasında bulunan hıristiyanlardan da biz öylece söz almıştık. Bunlar da İncil gereğince Allah"a ve peygamberlerine iman edecekler, Tevrat ve diğer Allah"dan inen kitaplar ile amel edeceklerdi ki, bu arada hak ruh olan Hatemü"l- Enbiya (Peygamberlerin sonuncusu) Resulullah Efendimiz de -özellikle- dahil idi. Fakat çok geçmeden bunlar da sözlerinden, kendilerine anılıp hatırlatılan şeylerden mühim bir kısmını, en çok haz ve nasib alacakları esaslı noktaları terkedip unuttular, anlaşmalarını bozdular, bu cümleden olarak Allah"ı birlemek (tevhid) ve hak ruh olan son Peygamber"e iman bu aradadır. Unuttuklarından biz de aralarında kıyamete kadar kin ve düşmanlığı kışkırttık. Birbirlerini küfre nisbet edip kin ve nefret saçtılar, birbirlerinin kanlarını döktüler, kıyamete kadar da dökeceklerdir, ne yaptıklarını, ne sanat işlediklerini de Allah ileride kendilerine haber verecektir. O zaman sanatlarının cezasını görecekler, acısını tadacaklar, ne yaptıklarını anlayacaklardır. Bu cümle, şiddetli bir azab ile korkutma ve tehdittir. Nitekim dilimizde de: "Ben sana bu yaptığını anlatırım" demek, şiddetli bir tehdit ifade eder. "Allah" isminin açıkça geçmesi de büyüklük terbiyesi içindir. Yaptıklarına "sanat" denilmesi de iki nükteyi içerir ki, önce bunların bu kötü işlerde becerikli olduğunu, andlaşmayı bozmayı, kitabı ihmal etmeyi, kin ve düşmanlık saçmayı ve daha birtakım kötülükleri sanat edindiklerini bildirir. İkinci olarak, bunların sanayi ile öğündüklerine işaret ederek, yahudilerin ticaret sevdasıyla dini, Allah"ı ve ahireti unutmaları çoğunlukla ticarette zarar ve ziyan ile tasvir olunduğu gibi; bunların da sanat sevdasıyla Allah"ı, peygamberi, din ve diyaneti unutmaları zararlı bir sanat olarak tasvir edilmiştir.

Azab etme ve cezalandırmanın "haber verir" diye "tenbie", yani haber verme ve bildirme ile ifade edilmesi de bunların yaptıkları kötü, işlerin ahirete ait neticeleriyle hakikatinden "Dünya hayatından sadece (görünen) dış yüzü bilirler, ahiretten ise onlar tamamen gafildirler" (Rum, 30/7) âyeti gereğince gafil bulunduklarına ve başlarına kıyamet kopmadan fenalıklarını anlamayacaklarına işaret eder. Bütün bunlarla beraber bu cümlede, gelecekteki hitaplar ve beyanları destekleyici bir söz ve hazırlama mânâsı da vardır. Zira bu arada yaptıklarının bazıları haber verilecektir. Bunun için bu noktada her iki kitap ehline hitabı yöneltmek ile buyuruluyor ki:
  #29057  
Alt 17.08.2006, 15:55
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard maide suresinin tamamının tefsiri

cunku verdiğin ayetlerin tamamı maide suresi.kendi gerizekalılıklarını bize yutturmaya kalkacagına al biraz gercekleri oku.yukarda ayetleri neresinden kesip neresindn ne yorumlar cıkardıgını gorduk.buburu bari verdiğin ayetlerin tefisrlerinde nelerden bahsediliyor ve bu ayetler hangi ayetlerle birbirini tamamlıyor ve nuzul sebepleri neler?SAHTEKARLIK EDİP KUPKURU BİR ADİLİKLE SALDIRACAGINA BİRAZ URAS OKU!!!!!elmaılı hamdi yazır tefsiri.sen hangisini okuyon?turan dursun mu?

<a href="redirect.jsp?url=http://www.enfal.de/telmalili/maide.htm" target="_blank">http://www.enfal.de/telmalili/maide.htm</a>
  #29058  
Alt 17.08.2006, 16:33
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard pegamber kadınları seviyormus!!

kendisine sınırsız kadın alma özgürlüğü verilmiş.ama o 8 tane ile evlenmiş.sana ne?hz ayse memnun değilmiş peygambere o sozu soylemiş de neden bosanmamıs?hz ayse cok zekiymiş hatta astronomi ile bile ilgileniyormus ve peygambere bu sozu soylemiş.haklı yani cunku hz ayseye gore de peygamber kendisi uyduruyor bunu mu soyliyecegiz?bak bak!hz ayse bile peygamberin kendi hevası için sozler uydurdugunu soyluyor!kendi karısından daha mı iyi bileceksiniz! mi diyorsun?yani bu aslında bir kıskanlık krizinden ote bir sey ve peygamberin kendi zevkine ayet uydurdugunun delili.karısı soyluyor bunu yani.ve hz ayse de aslında bundan karlı cıktıgı için 8 kadınla yasamayı kabullenip peygaberden bosanmıyor.aslında hz ayse de islama inanmıyor ve peygamberin ayetleri uydurdugunu biliyor.oyle mi demek istiyorsunuz?baska bir sahtekarlık yani.karısının ksıkanclık anında soyledigi sozleri alıp hakikat gb sunarak aslında onu kendi ailesi içinden vuracaksınız.peygamberi karısından daha iyi kim blir ki o bile bu ayetleri kendi zevki için uydurdugunu soyluyor demek istiyorsunuz yani.bu kadarına da pes!!!!bu kadar ciekeflesilir.hz aiseyi musluman oldugunu hz ebubekir in kızı oldugunu islamın en buyuk alimlerinden ve hadis ravilerinden biri oldugunu gormezden gelip hatta bunu bile delil gosterip saldırmaa asagılamaya mesnet bulmaya calısıyorsunuz.PEYGAMBER KADINLARI SEVİYORMUS.bunu hicbir zaman inkar etmemiş.ve kendisine sınır konulmamasına ragmen 8 kadınla evlenmiştir.ve sen de dedin hepsi guzel olan kadınlar degil.yani icgususel evlilikler degil.akrabalık geliştirmek maksatlı yapılan evlilikler.ve Allah ın emri olan evlilik yani hz zeyd in eski esi hz zeyneble yapılan evlilik.cok evlenmiş 8 tane evlenmiş kadınları seviyormus.onca tartısmaya ragmen birkez olsun bile birisine kaba laf etmemiş.VE HEPSİDE BUNDAN GAYETTE MEMNUN.yiyecek aşları (yemekleri) olmamasına ragmen!!!!!

bu olayı daha oncede anlattım.

hz aise ile peygamnber bir konuda anlsamaz.hz ebubekiri hakem tutarlar.hz peygamber hz ayseye "ilkonce sen mi konusacaksın yoksa ben mi konusayım "der.hz ayse"sen konus ama dogruyu soyler "der.hz ebubekir hz ayseye bir TOKAT indirir ve "SEN HZ PEYGAMBERİN AGZINDAN HAKK SOZDEN BASKA BİR SOZ İŞİTTİN Mİ"der.hz ayse oradan alyanak ayrılır.peygmaber de gülümser.klasik kadın kaprisi.pegambere dogruyu soylemedigine dair imada bulunan kafir olur.hz aise nin sozlerinin kıskanclık hezeyanı oldugu acıktır.dolayısıyla sorumlu degildir.

hz aise sizin soylediklerinizden beridir.o uminlerin annesidir.KAFİRLERLE İŞİ OLMAZ.musluman olmadıgına deist olduguna gore.kafir sozunun senin için hicbir anlamı yoktur.cunku biz muminler deistlere kafir deriz.
  #29059  
Alt 17.08.2006, 16:36
Benutzerbild von peren
peren peren ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Magnumun hatasini sende yapiyorsun

Baska mealler bulup "benim meallerim dogru, seninki yanlis" hatasini yapiyorsun. Verdigim kaynaklar dogrudur, bunlari ben kendim tercüme etmedim.
Bunun haricinde icerik olarak benim yazdiklarimi hic bir sekilde cürütemedin. Degisen kibleyide...
Yazilarini daha kisa tutmaya calisirsan okunurlarda...

Kisisel hakaretlerin le elde etmeye calistigin nedir, bunu kisa bir makalede aciklarsan sevinirim.

Farkli meal olayindaki hatayi su sekilde cözebiliriz, belki o zaman su cok severek kullandiginiz SAHTEKAR kelimesinin sana ve senin gibilere daha cok yakistigini görürsün.
Önerim assagidaki iki ayetide senin mealcilerin acikladigi sekilde belirtebilirmisin (lütfen mümkün oldugunca kisa tutmaya calis):

Ahzab Suresi: "Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin hanimlarini, Allah"in sana ganimet olarak verdigi cariyelerini, amcanin, halanin, dayinin, teyzenin seninle beraber göc eden kizlarini sana helal kildik. Bir de peygamber kendisiyle evlenmek istedigi taktirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadini, diger müminlere degil, sirf sana mahsus olmak üzere helal kildik." (Ahzab 50) Muhammed, bu ayetle hem kendisine sinirsiz kadinla evlenme hakki vermis, hem de yine diger Müslümanlara zorunlu kilinan "baslik verme" usulünden kendisini muaf tutmustur.

Kadin sirası
Muhammed, cok karisi oldugu icin; karilari arasinda kiskanclik olmamasi için onlarla cinsel iliskilerini siraya koymustu. Fakat bu durumdan da pek memnun degildi. Cünkü karilari icinde yasli olanlar oldugu gibi, bazi esleriyle de, daha fazla birlikte olmak istiyordu. Muhammed"in her istegi oldugunda geldigi gibi, bu durumda da bir vahiy geldi ve Muhammed"in cinsel iliskilerini düzene koydu: "Ey Muhammed! Karilarindan diledigini geri birakabilir, diledigini öne alabilirsin..." (Ahzab 51) Muhammed"in ayet yazmadaki keyfiliginde, Kuran"a aile ici iliskileri tasiyacak kadar ileri gitmesi; karisi Ayse"nin de dikkatini ceker ve Islam"in en önemli hadis kaynaklarindan ögrendigimize göre, su sözü söyler: "Görüyorum ki senin efendi Tanrin, senin hevani (arzu, cinsel istek) yerine getirmek için kosuyor." (Buhari/Müslim/Ibn Mace/Ibn Hanbel).


Sanirim senin Elamlinin meali baskadir. Buraya yazip bizleri aydinlatirsan memnun olurum.

Saygilar

Peren
  #29060  
Alt 17.08.2006, 16:42
Benutzerbild von peren
peren peren ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Tesekkürler, bu yazdiklarin kafi

Sayet Allahin peygambere sinirsiz kadin alabilmesi icin ayet göndermesini normal buluyorsan ve Allahin kadinlarin sirasini bile belirlemesinin kuranda gecmesi normaldir diyorsan diyecek sözüm yok.
O zaman sen benim tartisma alanimdan cikmis oluyorsun. Ben kör inanlarla degil okurken anlayip "acaba bu ayetin insanlik adina inme sebebi neydi" soranlarla tartisiyorum.
Maalesef kör inanip okumayi, yorum yapmayi, anlamaya calismayi birakmis insanlarla isim olmaz.

Ileride yazdiklarina cevap vermezsem kendi capinda sinir krizi gecirirken bunlari göz önünde bulundur lütfen!
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu