Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #23631  
Alt 04.09.2005, 01:01
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard tamamda, pariste defile yapan , gögsü

görünen ve basi acik olan mankenlere sen simdi müslümanmi diyorsun? yoksa islami uyguladiklarini söylemek istiyorsun?
senin ne gördügünü ve ne düsüncelerle baktigini bilmek istemiyorum..
  #23632  
Alt 04.09.2005, 01:01
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Kendini müslüman sanan müsrikler gibi

Müslümanlar ne bilsin onlarin Müsrik oldugunu
  #23633  
Alt 04.09.2005, 01:03
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Ben hic Bir sey demiyorum

Benim Icin müslümanlik gönüldedir !..

Bu yüzden kimsenin ne oldugunu kimse bilemez allah ve kendi bilir..


Ama sizin gibi müslümanligi sekle semale indirgeyince söylenecek cok seyolur vesselam..
  #23634  
Alt 04.09.2005, 01:13
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard “İslamiyet’te tesettür yok&#

art niyetli olduklarında şüphe kalmaz..

bunlarin genelde Kuranla alakali olmadiklarida eninde sonunda anlasiliyor.
---------------------
ahzab:59
Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
---------
59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi"ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş o l duğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir".

İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak

suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek de m ek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık k alsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler" âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

Hz. Aişe"den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah"ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçile r ek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş k almalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla bir l ikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. Burada yukardaki âyetlerin eki gibi getirilen bu son cümle çok anlamlıdır. Bu bize şu mânâları ilham eder: 1- Allah"ın bağışlaması çoktur. Bugüne kadar geçmiş açıklıkları bağışlar. O kusurları örter. Rahmeti de çoktur; bundan böyle emrini tutanları rahmetiyle arzusuna çok ulaştırır. 2- Allah bağışlayıcı ve merhametli olduğu içindir ki, kadınlara eziyet edilmesine razı olmaz ve onun için örtülmelerini emreder. 3- Tesettür emrolunduğundan dolayı da kadı n lar bir baskıya uğratılmasın, aşırıya gidilmesin; çünkü Allah bağışlayıcı ve çok merhametlidir. Bu emri onların

aleyhine değil, lehine olarak vermiştir demek de olabilir.
----------------------------
ayni zamanda, köleleri serbest birakilmasini saglamak icin cok imkan veren durumlar aciklanmistir. bundan maksat, köleligin saglikli ve topluma uygun olarak azaltip yok etmek olsa gerek!

bu konuyu öncede okuduk!

cariyeler konusunda farkli yorumlar cikmis olsada, bazilarinin göstermek istedigi gibi tek bir görüs yoktur!
  #23635  
Alt 04.09.2005, 01:14
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sen kalbini yarip icindekini görebildigi

nimi iddia ediyorsun?
  #23636  
Alt 04.09.2005, 01:15
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard yukariyi oku! o.T.

ohne Text
  #23637  
Alt 04.09.2005, 01:17
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Madem ki tek bir Görüs yoktur

O zaman bu bir Din emri degildir.

Cünkü DIN de bir cok görüs olmaz..
Galiba yoktur..

Ne demek galiba?..
demokrasi mi bu ?..

)
  #23638  
Alt 04.09.2005, 01:18
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Hayir

Yazdiklarinizdan Kime hizmet ettiginizi görebiliyorum..

Kuran yetmez diye tepinen müslüman olur mu ?..
  #23639  
Alt 04.09.2005, 01:36
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Ve Kabine Toplandi...

ÇIKARTILACAK yasalara AB, dış politikaya ABD, ekonomiye IMF baktığına göre, kabinenin toplanmasına bile gerek kalmadığını ileri sürseler bile, o gün kabine ‘iç ve dış meseleleri’ görüşmek üzere toplandı.

Başbakan açılış duasını okudu.

‘Kıymetli arkadaşlarım, bugün iç ve dış meselelerimi kalbi duygularla görüşmek üzere toplandık’ dedi ve ilk sözü Devlet Bakanı’na verdi.

Devlet Bakanı, ‘Musa sallallahü aleyhi ve selleme bir gün bir taş sordu. Dedi ki, Ey Musa...’ diyerek bir ‘misal’ ile kimsenin başkasının malında gözü olmaması gerektiğini bu taş hadisesinin çok güzel ifade ettiğini anlattı.

Dinleyenlerin itikadı bir iken bin oldu.

Başbakan sordu:

‘Bu buyurduğunuz iç mesele mi, dış mesele mi?..’

Devlet Bakanı, ‘İç mesele’ dedi.

*

Dış meselelere geçildi.

Ebu Abdullah’a söz verildi. Ebu Abdullah, ‘El hukuk-ül kitap’tan mealler vererek AB ile gelinen son noktayı ‘Ariflerin menkıbeleri buyuruyorlar ki, bir kimse bir yere gitmek isterse ona melekler yol gösterir. Bir kimse bir yere gitmek istemezse ona sabır ihsan olunur’ şeklinde açıkladı.

Dinleyenlerin itikadı bir iken bin oldu.

Daha sonra söz alan Müdafaa-i Milli Vekili, ‘Bedir Kalesi cengini’ anlattı.

Kabine ağlıyordu.

Hatip de heyecanlandı ve elini kulağına alarak ‘Melayıkler gelip dediler ki ey Raşit... Ol Bilal Habeş-i olmuştur şehit...’ beytini makamında okudu.

*

Genel değerlendirme yapılırken, niyete yatmış olan Turizm Bakanı gözlerini açarak hayırlara vesile olacak bir rüya gördüğünü, rüyasında bir beyaz ata binip bir büyük muhterem zatı ziyarete gittiğini anlattı.

Kabine merakla, ‘Muhterem zat ne dedi, muhterem zat ne dedi?’ diye bir ağızdan sordu.

Turizm Bakanı, muhterem zat tam konuşacakken tiyatrocuların gürültü yaptıklarını söyledi ve muhterem zatın ne dediğini öğrenmek üzere yeniden niyete yattı.

Hep birlikte iki cüz okundu.

(.....)

Ve Başbakan kapıda bekleyen medyaya kabinenin iç ve dış meseleleri görüştüğünü, ‘Hükümetimiz iç ve dış meseleleri bir bir çözmektedir’ diyerek açıkladı.

Dinleyenlerin itikadı bir iken bin oldu.

Bekir COSKUN
  #23640  
Alt 04.09.2005, 01:38
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard o.T.

Kur"an-ı Kerîm"de içki yasağı tedrîc prensibine göre gelmiştir.

Mekke"de inen ilk ayette yasak hükmü yer almaz.

"Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvelerinden içki yapıyor güzel rızık ediniyorsunuz, bunda aklı eren bir kavim için elbet bir ibret vardır" (en-Nahl, 16/67).

Bundan sonra Hz. Ömer bir gün Resulullah (s.a.s)"a gelerek şöyle dedi: "Ya Resulullah! Şarap malı helâk edici ve aklı giderici olduğu malumunuzdur. Yüce Allah"tan, şarabın hükmünü bize açıklamasını iste. Hz. Peygamber; "Ey Allah"ım, şarap hakkında bize açıklayıcı beyanını bildir" diye dua edince şu ayet indi:

"Sana içkiyi ve kumarı sorarlar, de ki. "Onlarda hem büyük günah hem de insanlar için bazı faydalar vardır. Ancak günahları faydalarından daha büyüktür" (el-Bakara, 2/219). Bu ayet inince, bazı sahabîler "büyük günah" diye içkiyi bırakmış bazıları ise "insanlara faydası da var" diyerek içmeye devam etmişlerdir.

Bir gün Abdurrahman b. Avf bir ziyafet vermiş, ashâb-ı kirâmdan bazıları da bu ziyafette hazır bulunmuştu. Yemekte içki de içmişlerdi. Akşam namazının vakti girince, içlerinden birisi imam olmuş ve namaz kıldırırken "kâfirûn" sûresini yanlış okumuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Ya Rabbi bize içki konusundaki beyanında ziyade yap" diye dua etmiş ve daha sonra şu ayet inmiştir: "Ey iman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın" (en-Nisa, 4/43). Bu surette içki yalnız namaz vakitlerinde olmak üzere yasaklanmıştır. Artık onu içenler yatsı namazından sonra içiyorlar, sarhoşlukları geçtikten sonra sabah namazını kılıyorlardı.

Yine bir gün Utbe b. Mâlik (r.a) bir evlenme ziyafeti vermişti. Sa"d b. Ebî Vakkas da oradaydı. Deve eti yediler, içki içtiler, sarhoş olunca da asalet iddiasına kalkıştılar. Sa"d bu konuda kavmini öven ve Ensar"ı hicveden bir şiir okudu. Ensar"dan birisi buna kızarak, sofradaki bir deve kemiği ile Sa"d"ı yaraladı. Sa"d da durumu Resulullah (s.a.s)"a şikâyette bulundu. Bunun üzerine bu konuda kesin içki yasağı bildiren ayetler indi:

"Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın amelinden bir murdardır. Bunlardan kaçınınız ki, felaha eresiniz. Şeytan içki ve kumarla aranıza kin ve düşmanlık sokmak, sizi Allah"ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?" (el-Mâide, 5/90-91)
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu