Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #23551  
Alt 03.09.2005, 11:04
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard AYnen öyle... sonuc olarak SAFSATALAR

ceryan etti
  #23552  
Alt 03.09.2005, 11:07
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Yok looo onlara Seytani Vahyii iniyorda

yüzleri ondan öyle olmustur hehe...

Rauschgift anpflanzten etmekde var DINLERINDE... hihi..

Eve gelince baba disari cickinca Mücahidin pääähähähäähäh
  #23553  
Alt 03.09.2005, 11:10
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Yaniii kardesim ne kadar zavallisiniz ya

yahu bir sefer kendi DIN anlayisini ve Devlet yönetim ve insanlar arasi iliskiler anlayisini bir yazsana suraya....

Ne kadar beceriksiz ve düsünceleri yazamayan insansin yawwwww...

Ikide bir Laga Luga....

Yazzz kardesim DIN anlayisini ve devlet anlayisini... görelim ögrenelim
  #23554  
Alt 03.09.2005, 11:12
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Müslüman olmak nedir ??? o.T.

ohne Text
  #23555  
Alt 03.09.2005, 11:12
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Hehe.. MEZHEP = YENI DIN o.T.

ohne Text
  #23556  
Alt 03.09.2005, 11:28
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard harfler veya alfabe demen gerek.

türkçe türkçe demek dogru değil sayın galvani..türklerin iki yarı milli yani kendi uretmeleri sayılabilecek alfabeleri vardır..göktürk alfabesi alfabe bile değil hece üzerine kurulmus henuz alfabelesememiş bir yapıya sahiptir.uygurca da sogdca ve sanskritce türetmesi bir alafabedir.

bugunku alfabe de herkesin malumu LATİNCE KÖKENLİDİR.devrimler esnasında yapılmıs ihanet denebilecek bir hatanın urunudur.niyesini özelde tartısırız istersen.tam bir batıcı yobazlıgın türk insanına dayatılması ve kültürel sürekliliğin yerle bir edilmesiyle alakalı bir dayatmanın ürünüdür.danısmanları ermeni yahudi ve ermenileşmiş yahudeleşmişl bir devlet merkezinin türk insanına yaptıgı feci bir dayatmanın urunudur..

agop dilacar diye birisini duydun mu?herif ermeni kökenli .tdk nın basında on yıldan fazla bulundu mesela.

gelelim meseleye.saptım farkındayım..latincenin mistik majezik unsurlarını bir dusunsene.ya incil latince birader...masonik simgeler sapık hristiyan tarikatlerinin simgeleri..mesela ilimunati.

alfabenin kendisi bir simgeler manzumesidir.ve tüm alfabelerin kökenini dinsel ve mitsel metinler olusturur.mitlerin kökenini de dinsel metinler olusturur..dolayısıyla simgeler manzumesi olan alfabelerin dinsel mitsel msitik sihirsel bazı uzantılarının olmaması dusunulemez.bizde latincenin herhangi bir dinsel cagrısıma yol acmaması dilin özelde alfabenin toplumun gelenek ve inanaclarıyla paralel olmamaısyla alakalıdır..bu yalınlık sadelik değil yoksulluk ve yozlasmıslıktır..dil her türlü cagrısımıyla dildir.ve cagrısım dunyası ne kadar zenginse dilin dil o kadar kuvvetlidir.senin dediğin sey dilin tüm cagrımlarından soyutlanıp yozlasmasının övülmesinden ibarettir.

sen istediğin kadar reddet bu millet islamla yogrulmus ve islamın sancaktarlıgını yylarca yürütmüş bir millettir.dili de bu cagrısımlarla her yerinden kusatılmıstır..arapca farca kelimelerin tüm cagrısımları bu cabanın urunudur..silmeye yeltenenler tüm köklerini silip soysuzlasmayı meziyet saymaktan baska bir seyi arzuladıklarının farkında bile değillerdir.pardon farkındadırlardır da işte!tamamen soysuzlasmıslardır.alfabe ve harfler
  #23557  
Alt 03.09.2005, 11:34
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Kuranda daha güzeli yaziliyken ben

sana ona bak diyecegim bu sefer ;O)
Manasiyla bir acip okumus olursun! :O)
  #23558  
Alt 03.09.2005, 11:36
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard El Kaide kime hizmet ediyor asıl soru bu

[YORUM - PROF. DR. MAHİR KAYNAK] El Kaide kime hizmet ediyor asıl soru bu

Tüm dünyaya, onların son derece etkili olduğu bilinen istihbarat servislerine rağmen varlığını sürdüren bir terör örgütü şüpheyle karşılanır; ama eylemlerinin sonucu da bu şüpheye eklenirse Batı kaynaklı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır. İsrail yolcu gemilerine saldırı hazırlığındayken yakalanan Luai Sakra’nın basına yansıyan ifadelerinden hareketle El-Kaide hakkında değerlendirmeler yapmayacağım.


Böyle davranırsam ‘teröristin kimliğiyle terörün hedefi ve kaynağı hakkında bir yorumda bulunulamaz’ biçimindeki yargıma ters düşerim. Bu kişinin İslamcı bir görünüm sergilememesi şüphesiz yadırganacak bir durumdur. İslam adına eylem yapan bir kişinin, bu iddiasıyla çelişen bir hayat tarzına sahip olması iki ihtimalden birini akla getirir: Ya eylemi planlayanlar meslekî bir hata yapmış ve İslamcı kimliğe sahip olmayan bir kişiyi kullanmışlardır ya da bu kişinin söylenen faaliyetle bir ilişkisi yoktur. Sonuç olarak yakalanan bir militan, eylemin hedefi ve niteliği hakkında hiçbir ipucu vermez.

El Kaide Avrupa’nın çıkarları için devrede

Öyleyse bir terör eylemini hangi kriterlere göre değerlendireceğiz? Bu soruya cevap vermeden önce terörü tanımlamak gerekir. Zaten bu konudaki belirsizlik, Genelkurmay Başkanı’nın terörü tarif etmek için akademisyenleri göreve çağırmasıyla da gün yüzüne çıkmıştır. Birçok eyleme terör sıfatının verilmesi, kelimenin içerdiği olumsuzluk ve haksızlığı söz konusu eyleme izafe etmek amacı taşır. Silahlı bir eylemle karşılaşan yönetimler ona terör diyerek hem kendi halkını hem de dünya kamuoyunu eylemin karşısında bir tavır almaya zorlar. Böyle olunca da birbirine hiç benzemeyen, amaçları ve metotları farklı birçok eylem türü aynıymış gibi algılanır.

Her şiddet olayı terör değildir. Terör, sivil ve siyasi tavrı bilinmeyen kişilere yönelik eylemler olarak tanımlanmalıdır. Herhangi bir yere konulan bomba, eylemi yapan grubun siyasi hedeflerini destekleyen kişilerin de ölmesine neden olabilir. Ama mesela IRA karşıtı bir sivil toplum kuruluşuna yapılan IRA saldırısı terör sayılabilir mi? Ya savaş dışındaki her saldırıyı terör olarak nitelendirir; ama bunu alt başlıklar olarak sınıflandırırız ya da terörü, hedef olması için herhangi bir neden olmayan sivil kişilere yönelik eylemler olarak tanımlar, diğerlerini bundan ayırırız.

Terör eylemleri bunu gerçekleştirenlerin söylemleriyle değerlendirilmemelidir. Birçok eylem onu gerçekleştirenlerin iddialarının tam tersi sonuçlar yaratır. Bunun en tipik örneği El-Kaide’dir. İslam için mücadele ettiğini söyleyenlerin eylemleri dünya ölçeğinde bir İslam karşıtlığı yaratmakta, tüm Müslüman ülkeler ABD’nin harekat alanı haline dönüşmekte ve dünya kamuoyu ABD’nin askeri müdahalelerine hoşgörüyle yaklaşmaktadır. El-Kaide’nin ABD dışındaki eylemleri İslam aleyhtarlığının yayılmasından başka bir sonuç yaratmamaktadır. Böyle bir mücadelenin Müslüman bir odak tarafından planlanması mümkün değildir. Tam tersine İslam karşıtı bir örgütün varlığından söz edilebilir. Her birey, özellikle başka ülkelerin insanları tarafından, iki özelliğiyle değerlendirilir: Birincisi onun kişisel nitelikleri, ikincisi ait olduğu toplum hakkında oluşmuş genel yargılardır. Yurtdışında her Türk, genel Türk imajının olumlu ve olumsuz yanlarına katlanmak zorundadır. Şu anda yeni bir Müslüman imajı oluşturulmaktadır ve bu imaj her Müslüman’ın ikinci kimliği haline gelmektedir. Bunun olumlu bir imaj olduğu söylenemez.

Dünyada artan Yahudi karşıtlığı ve ABD aleyhtarlığı yeni bir “kötü” insan tipiyle değiştiriliyor. Artık olumsuzlukların hedefi olacak yeni bir kitle yaratılıyor. İsrail’in Gazze’den çekilmesi, Arap-Yahudi gerginliğini azaltırken benzer bir tavrın Irak’ta ABD tarafından sergilenmesi beklenir. Böylece İsrail ve genel olarak Yahudilere yönelik olumsuz tavır azalırken Batı kamuoyuna yeni düşman olarak Müslümanlar gösterilmektedir. İkinci aşamada Arapların tehdit algılamasının da yön değiştirmesi hedeflenmektedir. Bugüne kadar topraklarında gözü olan, hayatlarına kasteden İsrail’in yerini bir başkası almalıdır.

1 Mart tezkeresinin oylandığı sırada en büyük endişem yeni düşmanın Türkiye olacağıydı. Türkiye, ABD ile birlikte Irak’a girecek ve onunla işbirliği içinde hareket edecekti. ABD bir süre sonra çekilince husumet sadece Türkiye’ye yönelik olarak kalacaktı. Bu düşmanlığın Araplarla sınırlı kalması da beklenemezdi. Yapılacak operasyonlardan Kürtlerin de hoşnut olmaması ve onların da Araplarla birlikte hareket etmesi kaçınılmazdı. İran’ın tavrının ne olacağını söylemeye bile gerek yok! 1 Mart tezkeresinin reddi, küçük hesaplar bir yana bırakılırsa, Türkiye’yi içine düşeceği anafordan ve bölgenin işbirlikçisi sıfatından kurtarmıştır. Böyle bir durumda El-Kaide denen örgüt, güya İslam adına, Türkiye’yi bir terör batağına çevirebilirdi.

‘İslamcı terör imaji’ kurgusal bir proje...

Şu anda düşman rolünü oynamak için Kürtlerin seçildiği anlaşılıyor. ABD işbirlikçisi İsrail’in yerini Kürtler dolduracak gibi görünüyor. Bunlardan çıkan sonuç, terör eylemlerinin yaratacağı sonuçlara göre değerlendirilmesi gerektiğidir. Böyle bir değerlendirme El-Kaide’nin dünya ölçeğinde anlamlı; ama hiçbir biçimde Müslümanlar lehine olmayan sonuçlar yaratan bir örgüt olduğudur. Varılacak sonuç genel bir İslam aleyhtarlığı, Batı’da Hıristiyanlık etrafında toparlanma, dünya ölçeğinde artan Yahudi aleyhtarlığının frenlenmesi, Araplara yeni bir düşman gösterilmesi olarak özetlenebilir. Tüm dünyaya, onların son derece etkili olduğu bilinen istihbarat servislerine rağmen varlığını sürdüren bir terör örgütü şüpheyle karşılanır; ama eylemlerinin sonucu da bu şüpheye eklenirse Batı kaynaklı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.

İslamcı terör olarak adlandırılan olgu son derece profesyonelce hazırlanmış ve dünya ölçeğinde sonuçlar yaratacak bir operasyon görünümündedir. İnsanların iyi ve kötü, dost ve düşman algılamaları değişmektedir. Tüm dünyada barışın düşmanı olarak görülen İsrail ve ABD, bu imtiyazını Müslümanlara bırakmaya hazırlanmaktadır. Bunun dışında Araplara yeni bir düşman hediye edilmekte, bir devlet kurmanın ancak dünyadaki şartlara uygun olması halinde mümkün olabileceğini görmeyen Kürt aşiret liderlerine, devlet yerine hedef tahtası olmak rolü biçilmektedir. Türkiye, tüm bu gelişmelerin merkezindedir. İzleyeceği politikalar sadece bir savunma refleksini aksettirmemeli, oyun kuruculardan birisi olma şansının olduğunu görerek taraf konumuna gelmelidir. Şu anda tek olumsuzluğumuz gereksiz korkularımızdır.

Bölgemiz bir savaş alanıdır ve Türkiye bu savaşın dışında değil, tam anlamıyla içindedir. Her şehidimiz şüphesiz bizi derinden yaralayan acılar bırakır; ama savaşta kayıplar vermek kaçınılmazdır. Savaş sadece silahların, bombaların patladığı yerlerde değil, tüm alanlarda verilmektedir. Ekonomimiz yeni metotların da denendiği bir mücadele alanıdır. Terör eylemleri bir yerleri bizden koparmak için değil, bizi belli bir davranışa itmek için yapılmaktadır. Bütün bunlara karşı önereceğimiz metot, söylenenlere ve olanlara bakmayın, bunların sonucu nedir sorusunun cevabı karşınızdakilerin gerçek niyetlerini gösterir olacaktır.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ



23.08.2005
  #23559  
Alt 03.09.2005, 11:36
Benutzerbild von xbaburx
xbaburx xbaburx ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard El Kaide kime hizmet ediyor asıl soru bu

[YORUM - PROF. DR. MAHİR KAYNAK] El Kaide kime hizmet ediyor asıl soru bu

Tüm dünyaya, onların son derece etkili olduğu bilinen istihbarat servislerine rağmen varlığını sürdüren bir terör örgütü şüpheyle karşılanır; ama eylemlerinin sonucu da bu şüpheye eklenirse Batı kaynaklı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır. İsrail yolcu gemilerine saldırı hazırlığındayken yakalanan Luai Sakra’nın basına yansıyan ifadelerinden hareketle El-Kaide hakkında değerlendirmeler yapmayacağım.


Böyle davranırsam ‘teröristin kimliğiyle terörün hedefi ve kaynağı hakkında bir yorumda bulunulamaz’ biçimindeki yargıma ters düşerim. Bu kişinin İslamcı bir görünüm sergilememesi şüphesiz yadırganacak bir durumdur. İslam adına eylem yapan bir kişinin, bu iddiasıyla çelişen bir hayat tarzına sahip olması iki ihtimalden birini akla getirir: Ya eylemi planlayanlar meslekî bir hata yapmış ve İslamcı kimliğe sahip olmayan bir kişiyi kullanmışlardır ya da bu kişinin söylenen faaliyetle bir ilişkisi yoktur. Sonuç olarak yakalanan bir militan, eylemin hedefi ve niteliği hakkında hiçbir ipucu vermez.

El Kaide Avrupa’nın çıkarları için devrede

Öyleyse bir terör eylemini hangi kriterlere göre değerlendireceğiz? Bu soruya cevap vermeden önce terörü tanımlamak gerekir. Zaten bu konudaki belirsizlik, Genelkurmay Başkanı’nın terörü tarif etmek için akademisyenleri göreve çağırmasıyla da gün yüzüne çıkmıştır. Birçok eyleme terör sıfatının verilmesi, kelimenin içerdiği olumsuzluk ve haksızlığı söz konusu eyleme izafe etmek amacı taşır. Silahlı bir eylemle karşılaşan yönetimler ona terör diyerek hem kendi halkını hem de dünya kamuoyunu eylemin karşısında bir tavır almaya zorlar. Böyle olunca da birbirine hiç benzemeyen, amaçları ve metotları farklı birçok eylem türü aynıymış gibi algılanır.

Her şiddet olayı terör değildir. Terör, sivil ve siyasi tavrı bilinmeyen kişilere yönelik eylemler olarak tanımlanmalıdır. Herhangi bir yere konulan bomba, eylemi yapan grubun siyasi hedeflerini destekleyen kişilerin de ölmesine neden olabilir. Ama mesela IRA karşıtı bir sivil toplum kuruluşuna yapılan IRA saldırısı terör sayılabilir mi? Ya savaş dışındaki her saldırıyı terör olarak nitelendirir; ama bunu alt başlıklar olarak sınıflandırırız ya da terörü, hedef olması için herhangi bir neden olmayan sivil kişilere yönelik eylemler olarak tanımlar, diğerlerini bundan ayırırız.

Terör eylemleri bunu gerçekleştirenlerin söylemleriyle değerlendirilmemelidir. Birçok eylem onu gerçekleştirenlerin iddialarının tam tersi sonuçlar yaratır. Bunun en tipik örneği El-Kaide’dir. İslam için mücadele ettiğini söyleyenlerin eylemleri dünya ölçeğinde bir İslam karşıtlığı yaratmakta, tüm Müslüman ülkeler ABD’nin harekat alanı haline dönüşmekte ve dünya kamuoyu ABD’nin askeri müdahalelerine hoşgörüyle yaklaşmaktadır. El-Kaide’nin ABD dışındaki eylemleri İslam aleyhtarlığının yayılmasından başka bir sonuç yaratmamaktadır. Böyle bir mücadelenin Müslüman bir odak tarafından planlanması mümkün değildir. Tam tersine İslam karşıtı bir örgütün varlığından söz edilebilir. Her birey, özellikle başka ülkelerin insanları tarafından, iki özelliğiyle değerlendirilir: Birincisi onun kişisel nitelikleri, ikincisi ait olduğu toplum hakkında oluşmuş genel yargılardır. Yurtdışında her Türk, genel Türk imajının olumlu ve olumsuz yanlarına katlanmak zorundadır. Şu anda yeni bir Müslüman imajı oluşturulmaktadır ve bu imaj her Müslüman’ın ikinci kimliği haline gelmektedir. Bunun olumlu bir imaj olduğu söylenemez.

Dünyada artan Yahudi karşıtlığı ve ABD aleyhtarlığı yeni bir “kötü” insan tipiyle değiştiriliyor. Artık olumsuzlukların hedefi olacak yeni bir kitle yaratılıyor. İsrail’in Gazze’den çekilmesi, Arap-Yahudi gerginliğini azaltırken benzer bir tavrın Irak’ta ABD tarafından sergilenmesi beklenir. Böylece İsrail ve genel olarak Yahudilere yönelik olumsuz tavır azalırken Batı kamuoyuna yeni düşman olarak Müslümanlar gösterilmektedir. İkinci aşamada Arapların tehdit algılamasının da yön değiştirmesi hedeflenmektedir. Bugüne kadar topraklarında gözü olan, hayatlarına kasteden İsrail’in yerini bir başkası almalıdır.

1 Mart tezkeresinin oylandığı sırada en büyük endişem yeni düşmanın Türkiye olacağıydı. Türkiye, ABD ile birlikte Irak’a girecek ve onunla işbirliği içinde hareket edecekti. ABD bir süre sonra çekilince husumet sadece Türkiye’ye yönelik olarak kalacaktı. Bu düşmanlığın Araplarla sınırlı kalması da beklenemezdi. Yapılacak operasyonlardan Kürtlerin de hoşnut olmaması ve onların da Araplarla birlikte hareket etmesi kaçınılmazdı. İran’ın tavrının ne olacağını söylemeye bile gerek yok! 1 Mart tezkeresinin reddi, küçük hesaplar bir yana bırakılırsa, Türkiye’yi içine düşeceği anafordan ve bölgenin işbirlikçisi sıfatından kurtarmıştır. Böyle bir durumda El-Kaide denen örgüt, güya İslam adına, Türkiye’yi bir terör batağına çevirebilirdi.

‘İslamcı terör imaji’ kurgusal bir proje...

Şu anda düşman rolünü oynamak için Kürtlerin seçildiği anlaşılıyor. ABD işbirlikçisi İsrail’in yerini Kürtler dolduracak gibi görünüyor. Bunlardan çıkan sonuç, terör eylemlerinin yaratacağı sonuçlara göre değerlendirilmesi gerektiğidir. Böyle bir değerlendirme El-Kaide’nin dünya ölçeğinde anlamlı; ama hiçbir biçimde Müslümanlar lehine olmayan sonuçlar yaratan bir örgüt olduğudur. Varılacak sonuç genel bir İslam aleyhtarlığı, Batı’da Hıristiyanlık etrafında toparlanma, dünya ölçeğinde artan Yahudi aleyhtarlığının frenlenmesi, Araplara yeni bir düşman gösterilmesi olarak özetlenebilir. Tüm dünyaya, onların son derece etkili olduğu bilinen istihbarat servislerine rağmen varlığını sürdüren bir terör örgütü şüpheyle karşılanır; ama eylemlerinin sonucu da bu şüpheye eklenirse Batı kaynaklı bir operasyonla karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.

İslamcı terör olarak adlandırılan olgu son derece profesyonelce hazırlanmış ve dünya ölçeğinde sonuçlar yaratacak bir operasyon görünümündedir. İnsanların iyi ve kötü, dost ve düşman algılamaları değişmektedir. Tüm dünyada barışın düşmanı olarak görülen İsrail ve ABD, bu imtiyazını Müslümanlara bırakmaya hazırlanmaktadır. Bunun dışında Araplara yeni bir düşman hediye edilmekte, bir devlet kurmanın ancak dünyadaki şartlara uygun olması halinde mümkün olabileceğini görmeyen Kürt aşiret liderlerine, devlet yerine hedef tahtası olmak rolü biçilmektedir. Türkiye, tüm bu gelişmelerin merkezindedir. İzleyeceği politikalar sadece bir savunma refleksini aksettirmemeli, oyun kuruculardan birisi olma şansının olduğunu görerek taraf konumuna gelmelidir. Şu anda tek olumsuzluğumuz gereksiz korkularımızdır.

Bölgemiz bir savaş alanıdır ve Türkiye bu savaşın dışında değil, tam anlamıyla içindedir. Her şehidimiz şüphesiz bizi derinden yaralayan acılar bırakır; ama savaşta kayıplar vermek kaçınılmazdır. Savaş sadece silahların, bombaların patladığı yerlerde değil, tüm alanlarda verilmektedir. Ekonomimiz yeni metotların da denendiği bir mücadele alanıdır. Terör eylemleri bir yerleri bizden koparmak için değil, bizi belli bir davranışa itmek için yapılmaktadır. Bütün bunlara karşı önereceğimiz metot, söylenenlere ve olanlara bakmayın, bunların sonucu nedir sorusunun cevabı karşınızdakilerin gerçek niyetlerini gösterir olacaktır.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ



23.08.2005
  #23560  
Alt 03.09.2005, 11:43
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ABÂDİLE:

Abdullahlar. Peygamber efendimizin Eshâb-ı kirâmı (arkadaşları) arasında fıkıh ve hadîs-i şerîf ilimlerinde şöhret bulmuş Abdullah adını taşıyan sahâbîler. Abâdile, Abdullah kelimesinin çokluk şeklidir. Peygamber efendimizin Eshâb-ı kirâmı arasında A bdullah isimli üç yüz kadar sahâbi bulunmaktaydı. Fakat bunların içinde; Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Abbâs, Abdullah bin Zübeyr, Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahü anhüm, ilimdeki yükseklikleri sebebiyle Abâdile ünvânı ile tanındılar. Bunlara Abâdile-i Erbea da denilmektedir.
Abdullah bin Mes"ûd"un (radıyallahü anh) fıkıh ilminde önemli bir yeri olduğu halde, Abâdile arasında zikredilmemesi, bu tâbirin onun vefâtından sonra çıkmış olması sebebiyledir. Bununla berâber onu Abâdileden sayan âlimler de vardır. (İbn-i Hümâm, Ahmed Naîm)
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu