Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Gesellschaft & Soziales


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #21581  
Alt 16.07.2005, 20:46
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Bu arada Süleymanin dogdugu evde

yani Trabzonda, onun bir Heykeli var....
Sayin DIn azmanlari icin söylüyorum... tüm Trabzon o heykele tapmis olmasin... ?? grins grisn... o yüzden bir gece aksiyno ile gidip Sultan Süleymanin dogdugu evin önünden heykelini koparmaniz sizlere Allahin Jandarmasi olarak emredildi... gazaniz bubarek olsun ve kiciniz yagli olsun.... Selamlar
  #21582  
Alt 16.07.2005, 20:47
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ECEVIT VE VAHDETTIN

Zaman?ın sorularını cevaplayan eski Başbakan, Padişah Vahdettin ile uzaktan akraba olduğunu açıklıyor. Vahdettin?in damadı Sadrazam Tevfik Paşa, Ecevit?in annesinin teyzesinin kayınpederi. Ecevit Abdülhamid içn de ?Hem dinine bağlı birisiydi hem de Batı kültürünü ihmal etmedi. Okullar, köprüler, yollar yaptırdı. Eğitim çalışmaları yaptı.? diyor.

--------------------------------------------------------------------------------

ZAMAN(Ömer Şahin/ Ankara) Osmanlı döneminde Anadolu halkının durumunu araştıran Ecevit, Zaman?a önemli tespitlerde bulundu. Eski Başbakan, uzaktan akrabası olan Padişah Vahdettin?le ilgili tarihî bir yanılgıyı düzeltti: Kurtuluş Savaşı?na açıktan olmasa da belirgin şekilde destek verdi.
Osmanlı İmparatorluğu?nun son padişahı Vahdettin... Kimilerine göre, İngiliz gemisiyle ülkeyi terk eden bir hain, kimilerine göre ise Mustafa Kemal?in Samsun?a çıkışını onaylayan ve vatanın kaderini Atatürk?e teslim eden bir kahraman... Resmî tarih ile muhalif görüşü savununlar arasındaki tartışma 80 yıldır sürüyor. Türk siyasetinin sembol isimlerinden Bülent Ecevit, olaya yeni bir boyut kazandırdı. Osmanlı?nın son sultanı ile uzaktan akraba olan eski Başbakan, Vahdettin?e ?vatan haini? denilmesine karşı çıkıyor: ?Kurtuluş Savaşı?na açıktan olmasa bile belirgin şekilde destek oldu. İstanbul?dan ayrılacağı zaman devletin elinde külliyetli altın ve para vardı. O, çok az bir miktar aldı. İstese tümünü alabilirdi. Saygıdeğer bir davranışta bulundu.?
3 Kasım seçimlerinin ardından aktif siyasete veda eden DSP?nin eski lideri Ecevit, günlerini Or-An Sitesi?ndeki kütüphane evinde geçiriyor. Oluşturduğu ?Ulusal Uzmanlar Grubu? aracılığıyla ağırlıklı olarak dış politikayla ilgili çalışmalar yürüten Ecevit, Osmanlı döneminde Anadolu halkının durumunu ele alan bir kitap yazıyor. Zaman?ın sorularını cevaplayan eski Başbakan, Padişah Vahdettin ile uzaktan akraba olduğunu açıklıyor. Vahdettin?in damadı Sadrazam Tevfik Paşa, Ecevit?in annesinin teyzesinin kayınpederi.
Ecevit?in anlatımına göre, Sultan Vahdettin, Damat Ferit Paşa?dan sonra Tevfik Paşa?yı sadrazamlık makamına getirir. Atatürk?ün öncülüğündeki Milli Mücadele hareketine destek veren Tevfik Paşa?nın iki oğlu vardır; İsmail Hakkı Oktay ve Ali Oktay. İsmail Hakkı, Vahdettin?in kızı Naciye Sultan ile evlenir. Fakat bu evlilik kısa sürer. Anadolu?ya geçerek Kurtuluş Savaşı?na katılan İsmail Hakkı Bey, İstanbul?daki Naciye Hanım?la ayrılır. İsmail Hakkı Bey?in daha sonra hayatını birleştirdiği Ferhande Hanım ise Ecevit?in akrabasıdır. Eski Başbakan bu durumu şöyle anlatıyor: ?Ferhande Hanım annemin teyzesidir. Annemle aynı yaşlarda, kardeş gibiydiler. Beni de oğlu gibi severdi. Aynı zamanda Arabistan?da bulunan büyüğümüzün de akrabasıdır.?
Bülent Ecevit, bu sebeple çocukluk döneminde Tevfik Paşa?yı tanıma fırsatı bulur. Tevfik Paşa, Kurtuluş Savaşı?na destek verdiği için saltanatın kaldırılmasından sonra zarar görmez, sürgüne gönderilmez. Erenköy?deki bir konakta hayatını sürdürür. Ecevit, o günleri hâlâ unutmamış: ?4-5 yaşlarında idim. Eniştem İsmail Hakkı Bey, babası ile görüşmeye gittiği zaman beni de götürürdü. Tevfik Paşa, benimle ilgilenir, kıvançlandırırdı. Onu ilgi ile izlerdim.?
Bülent Ecevit, Osmanlı padişahları için iyi-kötü ayrımı yapmanın doğru olmadığını, hepsinin farklı yönleri olduğunu vurguluyor. Abdülhamit?in ?demokratikleşmeyi engelleme ve aydınları yurtdışına gönderme? gibi tavırlarını eleştiren Ecevit, olumlu bulduğu yanlarını ise şöyle özetliyor: ?Hem dinine bağlı birisiydi hem de Batı kültürünü ihmal etmedi. Okullar, köprüler, yollar yaptırdı. Eğitim çalışmaları yaptı.?
  #21583  
Alt 16.07.2005, 20:51
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard sen öyle san! o.T.

ohne Text
  #21584  
Alt 16.07.2005, 20:53
Benutzerbild von frankenstein
frankenstein frankenstein ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Gerci senin icin arkasinda namaz....

kildigin imam ibne olsa farketmez ama......
  #21585  
Alt 16.07.2005, 20:54
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard BÜYÜK DÜSÜNMEK

Haklisin, onlarin bir ömre sigdirdiklarini sen hayal bile edemiyorsun.
Bunu anlayabilmek icin büyük düsünmek lazim, ufku genis olmak lazim.
  #21586  
Alt 16.07.2005, 21:09
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

Ömrü Gaza Meydanlarında Geçen
Tevhid Sancağını Zirveye Çıkaran

Şanlı Hünkâr

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN


On altınca asır, tarihimizin en parlak devresi... Bu devreye 46 yıllık saltanatı ile mührünü basan şanlı hünkâr... Avrupalıların, "Muhteşem" sıfatını kullandıkları Sultan Süleyman...
Karadeniz"in şirin vilayetlerinden ve Osmanlı Devleti sancaklarından Trabzon"da 6 Kasım 1494"te dünyaya gelen küçük yavruya isim düşünülmektedir. Bu erkek çocuğun babası, geleceğin "Yavuz"u olacak olan Şehzade Selim"dir. Sancak Beyi olarak Trabzon"da bulunmaktadır. İsim için eskiden beri devam edegelen bir an"aneye başvurulur ve Kur"an-ı Kerim"den tefe"ül edilir. Açılan sahifedeki "İnnehu min Süleyman..." âyetinden alınarak yavruya Süleyman ismi verilir...

Şehzade Süleyman henüz küçük yaşlanndan itibaren şanlı pederinin bırakacağı muazzam Devletin becerikli idarecisi olacak şekilde yetiştirilir. Mükemmel dinî kültürün yanında san"at da öğretilir istikbalin Kanunisi"ne... Hocası Mevlânâ Hayreddin O"na dinî ilimleri öğretmiştir. Ayrıca devrin meşhur âlimlerinden müsbet ilimleri tahsil etmiştir. San"at olarak ta kuyumculukta karar kılınmıştır. Bu san"attaki ustasıyla Şehzade Süleyman arasında cereyan eden bir hadise hayli enteresandır. Şehzade Süleyman, ustasının verdiği vazifeyi yapmayınca ustası, "Sana bin sopa vuracağım" der. Bunu duyan Şehzade Süleyman"ın annesi Hafza Hatun ustadan evladının affını rica eder ve ustaya bin altın verir. Fakat usta yemin etmiştir. Yemini yerine getirmek için bir formül bulur ve çırağı Şehzade Süleyman"dan altınları yüz ince tel haline getirmesini ister. Ustanın isteği yerine getirilince, usta bu yüz altın telle Şehzadeye on kere vurur...

Şehzade Süleyman dedesi III.Bayezıd"ın sağlığında Devlet idareciliğine ilk adımı atmıştır. Evvela Şebinkarahisar, ardından Bolu sancak beyliğine tayin edilir. Bu iki tayine de amcası Şehzade Ahmet itiraz etmiştir. Tahta oturmayı ümid eden Şehzade Ahmed, yeğeninin, Yavuz Selim hesabına ümidini engelleyeceğini hesaplamaktadır... Ve şehzade Süleyman Kefe sancakbeyliğine tayin edilir. Henüz çocukluk çağındaki Şehzade Süleyman sancak beyliğinden önce yine henüz Şehzade olan pederi Şehzade Selimin Şah İsmail ordusunu Erzincan"da darmadağın ederken de yanıbaşındadır...

Yavuz Sultan Selim"in padişahlığı esnasında; Şehzade Süleyman padişah"ın payitahtta bulunmadığı sıralar babasına vekalet etmiş, daha sonra Saruhan sancak beyliği vazifesi ile Manisa"ya gönderilmiştir.

Tahta oturuşu ve sonrası

Yavuz"un 22 Eylül 1520"de vefatı üzerine Şehzade Süleyman 30 Eylül 1520"de Osmanlı tahtına oturmuştur. İlk icraat olarak adalet işlerini yoluna koymuş ve iç huzuru sağlamak için uğraşmıştır. 6 Şubat 1521 de Canbirdi Gazali isyanının bastırılmasından sonra üç kıtada 46 yıl boyunca devam edecek seferlere başlamıştır.

Kanunî, 7 Eylül 1566"da vefatına kadar 13 "Sefer-i Hümâyûn"a" çıkmıştır. Bu seferlerin neticesinde dört bir yanda kazanılan zaferler ve yapılan fetihlerle Devlet ihtişamın zirvesine ulaşmıştır. Garpta Belgrad"ın, Rodos"un fethedilmesi, Mohaç zaferinin kazanılması, Estergon seferi neticesinde alınan topraklar ve Viyana kapılarına dayanış... Doğuda ve Güneyde; İran üzerine yapılan seferlerle doğu hududunun sağlamlaştırılması... Akdenizdeki fetihler... Afrika kıtasındaki fetihler... Bütün bu fetihlerle Kanuni pederinden devraldığı topraklara; Trablusgarb"ı, İrak"ı, Cezayir"i... Anadolu"da Van"dan Ardahan"a kadar kuzey ile kuzeydoğu topraklarını, Batı"da; Macaristan, Erdel, Belgrad havalisini, Rodos"u, Adalar denizinde

en mühimmi Sakız olmak üzere çeşitli Venedik ve Ceneviz sömürgelerini... Akdeniz"de büyük ehemmiyeti olan Cerbe adasını ilave etmiş; Akdeniz"le Kızıldeniz"i ve Basra Körfezini birer Müslüman Türk gölü haline getirmiş; Osmanlı sancağını Umman ve Hint denizlerinde dalgalandırmıştır. Doğu sınırında çıbanbaşı olan Safevileri büsbütün sindirmiş ve İspanya krallığı ile Almanya imparatorluğuna ve Avusturya devletine, Osmanlı Devletinin hakimiyetini kabul ettiren anlaşmalar imzalatıp haraca bağlamıştır. Geriye hudutlarında güneş batmayan muhteşem bir Devlet bırakan bu idarecilerin devresinde Osmanlı Devleti "süpergüç" olmuştur.

Osmanlı Devleti Kanuni devrinde adaletiyle, idaresiyle, iktisadi faaliyetleriyle, ilim, kültür, san"at faaliyetleriyle bütün dünyaya örnek olmuştur.

Kanuni rahat döşeğinde ölümü hazmedememiş, Hakkın emanetini harp meydanında teslim etmek istemiş ve öyle de olmuştur. Son "Sefer-i Hümayun"da" ordu Zigetvar kalesi önlerindeyken top, tüfek sesleri, kılıç şakırtıları arasında teslim-i ruh etmiştir. Vefatının akabinde de kale fethedilmiştir.

Kanuni harp sanatındaki mahareti yanında, san"atkarlığıyla da tanınır. Aynı zamanda usta bir şairdir. "Muhibbi" mahlasıyla (takma ad) yazdığı şiirlerde san"atının ve fikrinin pırıltılarını görmekteyiz. Bütün hayatı boyunca adımlarını, Allah rızası için atmaya çalışmış olan bu cihangir padişah Tevhid uğruna her fedakârlığı göze almaktan çekinmemiştir.

Bir şiirinde şöyle der:

"Halk içinde mü"teber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Saltanat dedikleri ancak cihan gavgaasıdır

Olmaya baht-u saadet dünyada vahdet gibi"

Hak için, "İla-yi kelimetullah" için çalıştığını hareketleriyle gösterdiği gibi, fikrini "Muhibbi" mahlasıyla yazdığı şiirlerinde sık sık işlediğini görmekteyiz. Kanuni, şu meşhur şiirinde niyetini açıkça belirtmektedir:

"Allah Allah diyelim, sancak-ı şahı çekelim,

Yürüyüp her yandan Şark"a sipahi çekelim

İki yerden kuşanalım yine gayret kuşağın,

Bulaşıp toz ile toprağa bu rahı çekelim,

Payimal eyliyelim kişverini sürhserin,

Gözüne sürme deyu dûd-ı siyahı çekelim.

Bize farz olmuş iken olmamız İslâm"a zahir

Nice bir oturalım bunca günahı çekelim!

Umarım rehber ola bize Ebübekr ü Ömer

Ey Muhibbi, yürüyüp Şark"a sipahi çekelim!"

Bu büyük hükümdarın devrinde yüzlerce büyük şahsiyetler yetişmiştir. Edebiyyata; Fuzulî, Bakî... İlim"de; Zenbilli Ali Efendi, İbni Kemal ve Ebussuud Efendi... Mimaride; Koca Sinan... Tarih"te; Selanikî Mustafa, Âli, Celâlzâde Mustafa, Nişancı Mehmet... Coğrafyada; Pîri Reis... Denizcilikte; Barbaros Hayreddin Paşa ve Turgut Reis... Önde gelen isimlerdendir.

Şair Padişahlardan Kanûnî"nin meşhur Beyti:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

İlme ve buna bağlı olarak âlimlere ve san"atkarlara büyük değer veren Kanuni Devrinde Osmanlı sınırları yüzlerce san"at eserleriyle süslenmiş, yüzlerce eser yazılmıştır. Mimari sahasındaki başlıca eserler; Süleymaniye Külliyesi, Babasının namına yaptırdığı Sultan Selim Camii, oğullan Şehzade Mehmed ve Cihangir namına yaptırdığı camiler... Kızı Mihrimah Sultan namına yaptırdığı Edirnekapı ve Üsküdar"daki camiler, Haseki Sultan Camii ve medresesi ve her tarafa dağılmış, köprüler, medreseler, tekkeler...

Şan ve şerefle dolu bir devri ve Hak âşığı şanlı hünkan anlatmaya ciltler dolusu yazılar yetmez. Biz Kanuni hakkındaki yazımızı taşıdığı mânâ itibariyle vasiyyeti ve bir şiirle noktalayalım.

Kanuni hastalığı esnasıda Ebussuud efendiye bir sandık teslim ederek vefatında bu sandıkla gömülmesini vasiyyet etmiştir. Vefatı takiben ulemâ arasında yapılan tartışmalar neticesinde, dinimizde eşya ile gömülmek caiz görülmediğinden sandık kabre konulmaz. Fakat merak üzere açılır. İçindekileri gören Ebussuud efendi göz yaşlarını tutamaz. Sandıkta. Kanuni"nin verdiği hükümler için aldığı fetvalar vardır. Ebussuud efendi ağlayarak "-Süleyman sen kendini kurtardın biz ne yapacağız..." der...

Kanuni için ağlayanlardan birisi de şair Baki"dir. "Kanuni Sultan Süleyman Mersiyyesi" ile hislerini dile getirmiştir. Bu meşhur manzumenin altıncı bendininin son beyitleriyle yazımızı noktalayalım:

Şöyle diyor Baki şanlı hünkar için:

"Dest-i fenada merg-i hevâ durmayıp döner

Tiğın Huda yolunda sebil etti canları

Şemşîr gibi rûy-ı zemine taraf taraf

Saldın demir kuşaklı cihan pehlivanları

Aldın hezâr bütkedeyi mescid eğledin

Nâkus yerlerinde okuttun ezanları

Âhir çalındı kûs-ı rahîl ettin irtihâl

Evvel konağın oldu cinân büstanları

Minnet Hudâya iki cihanda kılup saîd

Nâm-ı şerifin eyliye hem gazi hem şehid"
  #21587  
Alt 16.07.2005, 21:14
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard dostum benim kendim Mühendisim

benim kadar sen Mimar Sinani taniyamazsin kiii gidip adamin mezarinida ziyaret ettim, anla artik adama ne kadar hayran oldugumu.... ama bunu ben degil uzmanlar söylüyor bir cok yapinin onun adina uydurulmus olamsini....

Zaten esas büyük eserleri oratada..... öyle her kösede yapilan Camiileri yada kervansaraylari hep Miamr Sinan yapmis degilya... hem ondan önce hem ondan sonra ne kalitelei Mimarlar vardirki... Mostar köprüsü olsun yada Sultan Ahmed Camiisi gibi dünya eserleri birakmislar...
  #21588  
Alt 16.07.2005, 21:17
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Trabzonda dogmasi enteressant

ben her zaman derim... Hayir ve Ser Trabzondan gelir...

Trabzon her zaman TR capinda en önde gelen insanlar cikarir veeee ayni zamanda en salaklarini cikarir....

Bu sebeple iki cesit Trabzonlu veridr... cift Beyinli ve sifir beyinli... traurig aber wahr...

Mafyasindan alda en Üstad Hocasindan al.. bunlar hep Trabzondan geliyor... Futbolculari unutmayalim tabiii
  #21589  
Alt 16.07.2005, 21:19
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Farz etki Imam IBNE

simdi sen namazmi kilacaksin kardesim... yoksa Hocanin kicinami kafayi takip Hocanin üzerine atlayacaksin....

Artik biraz kafayi calistirmanin zamani geldi ve geciyor bile... kimse kimsenin nen kicindan nede hayatindan sorumludur.... bunu ögrenin
  #21590  
Alt 16.07.2005, 21:23
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard ÖNYARGILI OLMAMAK LAZIM

Trabzonlu olmadigim icin bir yorum yapamayacagim ama yinede ön yargili olmamak lazim.
Sen en iyisimi Trabzonlu aziz dostun isigadogruya sor bu meseleyi.
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu