| 
				 KURAN TÜRKCÜLERIN MODA KITABI 
 DEYILDIRRRR
 Ba"zıları da "Kur"ânı her çağda, o asrın
 teknolojisinin, ilminin ışığında yeniden tefsîr etmek
 ve Allahın murâdını açıklamak gerekir." diyerek
 Kur"ân-ı kerîmi asra uydurmaya çalışıyorlar. Tefsîr,
 moda kitâbı değildir. Her çağa, her asra göre değişik
 tefsîr olmaz. Dinimiz eksik mi ki tamamlanacaktır?
 Yoksa fazlalık mı var ki çıkarılacak? Dinde eksiklik
 ve fazlalık olmadığı için değişik, yeni bir tefsîre
 ihtiyâç olmaz. Çünkü dine yeni birşey eklemek bid"at
 olur. Dinimizin emrilerini değiştirmek kadar büyük
 sapıklık olur mu? Her çağa, her asra göre değişik
 tefsîr yazmak demek, dini her asırda, bozmak demektir.
 
 Kur"ân-ı kerîmin ma"nâsını Muhammed aleyhisselâm
 anlamış ve hadîs-i şerîfleri ile bildirmiştir. Doğru
 tefsîr kitâbı O"nun hadîs-i şerîfleridir. Tefsîr
 âlimleri, tefsîrlerini Peygamber efendimizden ve
 Eshâb-ı kiramdan naklederek meydana getirdiler.
 Bunların tefsîrleri asra uygundur. Kur"ân-ı kerîmin
 emîrleri, her asırdaki insan için aynıdır. Önceki
 asırlar için başka, sonraki asırlar için başka ma"nâsı
 yoktur.
 
 Tehlikeli Kimseler
 
 Peygamber aleyhisselâmdan gelen bilgileri, aynen
 nakleden islâm âlimlerinden farklı bildirmek, dini
 bozmak demektir. Kur"ân-ı kerîmi en iyi bilen
 Peygamber efendimizdir. O"nun açıklamaları bellidir.
 Bundan daha başka şekilde açıklamak, dini değiştirmek
 olur, reform olur. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
 (Ümmetime en çok tehlikeli olacak kimse, Kur"ân-ı
 kerîmi yersiz te"vil edendir.) [Taberânî]
 
 Her asırda, her insana lâzım olan îmân ve ibâdet
 aynıdır. Asra göre îmân esâsları ve ibâdet şekli
 değiştirilemez. Bundan yarım asır önce, İlâhiyat
 Fakültesi profesörlerince namaz kılma şeklinin
 değiştirilmesi düşünülmüş, câmilere "Asra göre modern
 ibâdet âletleri" konulması teklif edilmişti.
 
 Asra göre, çağa göre tefsîr yazanların böyle bir
 düşünceleri yoksa, İslâm âlimlerinin bildirdiklerinde
 değişiklik yapmadan aynı şeyi naklediyorlarsa, o zaman
 "Asra Göre Tefsîr" demenin ma"nâsı yoktur. Eğer
 değişiklik varsa, zaten mu"teber değildir.
 
 Asrımızdaki insana göre kitap yazılacaksa, İslâm
 âlimlerinin kitapları aynen alınır, günümüzde
 kullanılan kelimelerle, buluşlarla açıklanabilir.
 Meselâ; müşrikler Peygamber efendimize, (Mescid-i
 Aksa"nın kaç kapısı, kaç penceresi vardı?) gibi
 suâller sormuşlardı. Fakat Resûlullah efendimiz
 Mi"râca giderken etrafına bakmadığı için bunları
 görmemişti. Cebrâil aleyhisselâm Mescid-i Aksâ"yı
 gözünün önüne getirince bakıp sorduklarına cevap
 verdi. Bu hadîse anlatılırken, (Televizyonda görür
 gibi görmüştü.) denebilir. Bu şekildeki bir açıklamaya
 da "Asrın Tefsîri" veya "Çağdaş Tefsîr" denmez.
 
 İlmin ve Fennin Işığında Tefsîr diyenler de vardır.
 İlim ve fen, dinden ayrı mıdır da ilmin ışığı deniyor?
 Ecnebiler, din ile ilmi ayrı zannettikleri için böyle
 yazıyorlar. Ecnebiyi taklid eden reformcular da aynı
 şeyi söylüyorlar.
 
 Dini Değiştirmek
 
 Mecelle"nin Dürer-ül-hükkâm şerhinde (Zamanın
 değişmesi ile, örf ve âdete dayanan hükümler
 değişebilir. Nassa, dayanan hükümler zamanla
 değişmez.) deniyor. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de
 buyuruyor ki: (Ba"zıları, yapacakları değişikliklerle,
 dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını
 zannediyorlar. Ortaya bid"atler çıkarıyorlar.
 Bid"atlerin zulmetleri ile sünnetin nûrunu örtmeye
 çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını
 tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din
 noksan değildir. Kâmildir. Kur"ân-ı kerîmde meâlen
 buyuruluyor ki:
 
 (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize
 olan ni"metimi tamamladım ve size din olarak
 İslâmiyyeti vermekle râzı oldum.) [Mâide 3]
 
 Dini noksan sanıp, tamamlamaya [asra göre, çağdaş
 tefsîr yazmaya] çalışmak bu âyet-i kerîmeye inanmamak
 olur.) [C. 1, m.260]
 
 Allahü teâlâ ve O"nun Resûlü Muhammed aleyhisselâm,
 kıyâmete kadar hayat şekillerinde ve fen vâsıtalarında
 yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şâmil
 olan hükümleri bildirdiler. Müctehidler de bunların
 hepsini açıkladılar. Sonra gelen müceddid âlimler, bu
 hükümlerin yeni olaylara nasıl tatbik edileceklerini,
 tefsîr ve fıkıh kitaplarında
 |