| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
![]() |
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen ![]() |
![]() |
|
Themen-Optionen
![]() |
Thema durchsuchen
![]() |
|
|||
![]() Ali ibn Ebu Talib. Aleviligin ruhu sünniligin ruhundan Islam"a daha yakin.
|
|
|||
![]() ohne Text
|
|
|||
![]() mi var?
|
|
||||
![]() 29.03.2005
Belge, mason olmadığına dair bir açıklamaydı Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın Büyük Üstadı Kaya Paşakay, Süleyman Demirel’e, ‘Mason olmadığına dair belge’ verilmesi konusuyla ilgili, ‘Spekülatif bir olaydır. Bir kişi, bir kardeşinin mason olduğunu bir başkasına açıklayamaz. Demirel’inki ise mason olmadığına dair bir açıklamadır ve olaydaki nüans budur’ dedi. Demirel siyasete atılırken, mason olduğu halde kendisine mason değildir diye belge verildi. Bugün ne düşünüyorsunuz? Yaptıkları doğru muydu? (Büyük Üstad Kaya Paşakay anlatıyor) Bu olay çeşitli yönlere çekilebilen, spekülatif bir olaydır. O vesikanın, o şartlar altında verilmesine dair herhangi bir kanaat sarf etmek son derece zor. Burada yoruma girmek istemiyorum. Başta belirtmiştik, kişi kendi masonluğunu isterse açıklayabilir; ancak bir kardeşin mason olduğunu üçüncü bir şahsa açıklayamaz. Demirel’inki ise mason olmadığına dair bir açıklamadır ve olaydaki nüans budur. ATATÜRK MASON MUYDU? Atatürk’ün masonlukla ilgisi var mıydı? Buna dair elimizde kesin bilgiler yok; ama kendi söylevlerini ve ilkelerini düşünecek olursak, ortaya koyduğu tüm bu prensiplerin özünde, masonik ilkelerle bire bir örtüşen, destekleyen ve tavsiye eden ifadeler görüyoruz. Ama Atatürk zamanında Büyük Locamıza çok yakın davranmıştır, faaliyetlerini teşvik etmiştir. Yakın çevresi de, o zamanki meclis başkanımız, kendi doktoru, başbakanımız Şükrü Kaya, vekillerin çoğu hepsi masondurlar. Toplantı kaç kişiyle yapılıyor? 30 ila 100 kardeşten müteşekkil olarak yapılıyor. 100 üyeyi geçen localar yeni bir oluşuma yöneliyorlar. Asgari yine 30 üyeyle beraber yeni bir loca kuruyorlar. Singapur’daki kürsüde 9 ayrı dini kitap var Kürsünün üzerinde, Evrenin Ulu Mimarı’nı temsil ettiğine inanılan kitap bulundurulur. Hıristiyan ülkelerde, yemin kürsüsünün üzerinde tek ciltte Eski ve Yeni Ahit, Müslümanların da bulunduğu localarda ilaveten Kuran bulunur. Budizm ve Hinduizm ile onlara bağlı çeşitli mezheplerin bulunduğu Hindistan ve Doğu Asya’da kitap sayısı çoğalır. Örneğin, Singapur’da bu sayı 9’a kadar çıkabilir. Kutsal kitaplara neden bu kadar saygı gösterilir? Aday hangi kitabın üzerinde yemin eder? Kitap, gönye ve pergel ile birlikte locanın 3 büyük nurunu oluşturur. Türkiye Büyük Locası’na bağlı localarda Eski Ahit, Yeni Ahit ve Kuran olmak üzere üç kutsal kitap kürsünün üzerinde, herhangi bir yerlerinden açık dururlar. Aday sağ elini kitap üzerine, sol elini de kalbinin üzerine koyarak yemin eder. Hangi kitaba el bastığı önemsizdir. Zaten gözleri bağlı olduğundan, hangisi üzerine yemin ettiğini göremez. Bu semboller ahlak ve erdemi simgeler Gönye, pergel, tesviye, şakul, göz, güneş, ay, beş ve altı köşeli yıldız, J ve B harfleri gibi semboller neyi ifade eder? Yukarıdakilerin dışında yazı kalemi, taşçı kalemi, ham taş, küp taş, önlük, beyaz eldiven, kurukafa, ayna, ekmek, tuz, yağ, şarap, nar, akasya dalı, zeytin dalı, defne dalı, zambak, gül, kareli döşeme, gök kubbesi, yer küresi, kılıç, Dorik, İonik ve Korintiyen sütunlar, arı kovanı gibi semboller de vardır. Bunlar muhtelif gerçekleri, ahlak kaidelerini ve erdemleri simgeler. Semboller Süleyman Mabedi’nden alınmadır Altı köşeli yıldız, J ve B harfleri, Melik Süleyman ve mabedi, Tanrı’nın gizli adının Tevrat’ta yer aldığı gibi İbrani harflerle yazılmış olması... Neden İbrani semboller kullanıyorsunuz? İslam ülkesinde yaşamanıza rağmen neden İslami sembolleri tercih etmiyorsunuz? Masonluk, ülkeden ülkeye uygulama farklılıklarına rağmen, hep aynı sembolleri kullanır. Aksi takdirde bu masonluk değil, başka bir şey olurdu. Tek Tanrı’ya ibadet eden İbranilerin kralı Melik Süleyman, ilk defa, tek Tanrı’ya bir mabet inşa etti. Bunu göz önünde bulunduran Ortaçağ’ın katedral inşaatçıları ‘operatif masonlar’, Tanrı’ya ithaf edilen gotik kiliseler inşa ediyorlardı ve efsanevi model olarak, tüm sembolleriyle Süleyman Mabedi’ni kabullendiler. Bu semboller bu efsaneden dolayıdır, ayrıca operatif masonların istisnasız Hıristiyan olduklarını, inşaat sahiplerinin kilise olduğunu ve Yahudileri hiç sevmediklerini de unutmamak gerekir. BİTTİ |
|
||||
![]() 62- Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah"a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.
Benim asagidaki Elmalili nin tefsirini anladigim kadari ile Allah in en son gönderdigi hidayete tabi olmak sartdir. Yani Eniskaya olay senin naklettigin gibi degil. 62- İslâmiyet"e zahirde iman etmiş olanlar, yani, Muhammed dinini dilleriyle ikrar ettiklerinden dolayı insanlar arasında müslüman sayılanlar, Musa dinine mensup olan yahudiler, İsa dinine mensup hıristiyanlar, bu üç dinin dışındaki dinlerden olanlar yani onlardan her kim, Allah"a ve ahiret gününe, bu sûrenin başında beyan buyurulduğu üzere, gerçekten dış görünüşleriyle ve içyüzleriyle iman eder ve bu imana yaraşır şekilde iyi bir iş yaparsa şüphesiz bunların Rableri katında ecir ve mükafatları vardır. bunlara korku yoktur ve bunlar mahzun da olacak değillerdir, yani, yapılan inzarlar, uyarı ve tehditler bunlar hakkında değildir. İnsanlar Âdem"in sülbünden yeryüzüne indikleri zaman Cenab-ı Allah kendilerine "Eğer Ben"den size bir hidayet gelir de kim benim hidayetime uyarsa, işte onlara herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü de çekmeyecekler." (Bakara, 2/38) diye herhangi bir zamanda gelen hidayetine uymaları şartıyla bunu vaad etmemiş miydi? İşte Âdem"in tevbesinin semeresi olan o ilahî va"d, ebediyete kadar sürüp gidecek bir genel kanundur. Ve bu âyet ilahî kanunun bir inkişafıdır. Şu halde yahudiler gibi zillet ve meskenete düşenler ve Allah"ın gazabına uğramış olanlar bile her ne zaman tevbe eder, Allah"a ve ahiret gününe cidden iman ederek, Allah"ın son zamanda gönderdiği hidayete uyar ve ona göre salih amel işlerlerse o gazaptan kurtulurlar. Ve Allah katında ecir ve mükafat bulurlar. Sonuçta sırrına mazhar olarak, korku ve hüzünden kurtulurlar. Lakin bundan yararlanmak için görünüşte, yani insanlar arasında mü"min ve müslüman sayılmak yetmez, hatta belli bir süre salih kişi olarak yaşamış olmak da kâfi gelmez. O imanda sebat edip, güzel bir sonla gitmek, yani son nefeste iman ve güzel amel ile Allah"a kavuşmak lazımdır. Bu sûrenin baş tarafında "İşte onlar Rabblerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve gerçekten kurtuluşa erenler de ancak onlardır." (Bakara, 2/5) müjdesinin kimlere mahsus olduğu bilinmektedir ve bunda "Sana indirilene ve senden önce indirilene inananlar." (Bakara, 2/4) şartı da bulunmaktadır. Bunun için ahirete iman ve gerçek anlamda yakîn de bütün peygamberlerle birlikte Hz. Muhammed"e (s.a.v.) ve ona indirilen kitaba iman etmiş olanlara mahsus bulunduğu tebliğ edilmişti. Şu halde cümlesiyle beyan buyurulan gerçek imanın Hz. Muhammed"in peygamber olarak gönderilmesinden sonrakiler diye tefsir edilmesi lazım geldiğinde hiç şüphe yoktur. Zaten bu âyetin bilhassa bu noktadan İsrailoğulları"na hitap şeklinde bir icmal olup, bütün bu açıklamaların İslâm dinine davet sadedinde ve "Sizin yanınızda bulunan kitabı doğrulayan bu kitaba (Kur"ân"a) iman edin ve onu ilk inkâr eden olmayın!" (Bakara, 2/41) ilâhî emrini desteklemek için gelmiş olduğunda şüpheye yer yoktur. Hz. Muhammed"in peygamberliğinden önce Allah"a ve ahiret gününe iman eden ve iyi amel işleyenler bile Tevrat ve İncil hükmünce geleceğin büyük peygamberine iman ile mükellef idiler, buna işaret olmak üzere "Ahdimi yerine getirin." (Bakara, 2/40) buyurulmuştu. Böyle iken Hz. Muhammed"in peygamberliğinden sonra onu inkâr edenler arasında gerçek iman ehli bulunduğu varsayımına imkan kalır mı? Allah"a ve hesap gününe imanı bulunan ve bu iman ile mütenasip salih amel işleyecek olan kimselerin Hz. Muhammed"in peygamberliğini inkâr etmelerine imkan tasavvur olunabilir mi? Tarih sayfalarının şahitliğinde Hz. Muhammed"in peygamberliğinden daha açık, daha belirgin hangi peygamberlik vardır? Şu halde gökyüzündeki yıldızlardan bazılarını kabul edip de güneşi inkâr edenlerin Allah"a karşı imanlarında ciddiyet ve samimiyet tasavvur etmek gerçekle bağdaşmayan bir çelişki teşkil eder. Dikkat çekici olan şey şu ki, bu âyette iman, biri insanlara nazaran zahirî, diğeri Allah katında geçerli, hakikî iman olmak üzere iki defa zikredilmiş ve her şeyden önce "iman edenler" sözü, yahudilere, hıristiyanlara ve sâbiilere mukabil tutulmuştur. Demek ki, bu üçü, Kur"ân"ın sözkonusu ettiği imanın mutlak olarak dışındadırlar. Bununla beraber zahirî iman sahipleri bunlarla eşit tutulmuş ve hepsinin kurtuluşu kâmil iman ve salih amel şartına bağlı gösterilmiştir. Demek ki, gerek zahirî mü"min olan müslümanlar, gerek müslümanların dışında kalan yahudi, hıristiyan, sâbiî vs. Kur"ân"da yer aldığı şekilde Allah"a ve ahiret gününe dış görünüşte ve içyüzüyle cidden iman eder ve salih ameller yaparlar ve bunda sebat gösterirlerse o zaman "Onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar." ifadesinin sırrına mazhar olacaklardır ki, bunda da İslâm dininin davetiyle ve hidayetiyle bütün insanlara açık ve cihanşümûl bir din olduğu aşikar olur. Bu âyetten nihayet şu sonuca geliriz ki, İslâm dininin hakim olduğu müslüman toplumun teşekkülü için İman-ı Hakikî (gerçek iman) şart değildir. Onun zahirî bir ikrar ile dahi gerçekleşmesi sözkonusu olduğu gibi, bunun içinde dünyaya ait nokta-i nazarlarla bir siyasî anlaşma ile öbür dinlere mensup insanlar dahi din hürriyeti ile hayat haklarına mazhar olurlar. Fakat bütün bunlar arasında ferdî veya ictimaî (sosyal) anlamda gerçek selamet (kurtuluş) ancak kâmil iman ve salih amel sahiplerine vaad olunmuştur. Çünkü toplumun temel direği ve nizamın esas dayanağı bunlardır. İşte İslâmiyet"in gerek dünya, gerek ahiret için vaad ettiği selamet ve saadetin sırrı da bu gerçeğin içinde gizlidir. Şu halde kâmil iman ve salih amel erbabının bilgi ve amel feyizlerinden mahrum olan, sadece dış görünüşüyle müslüman bulunan bir İslâm toplumunun "Onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklar." ilâhî va"dine mazhar olması sözkonusu değildir. Allah"a imanı olmayanlar, hakkı yerine getiremezler, ahirete imanı olmayanlar da ebediyete hizmet edemezler. Herkesin yalnızca kendi nefsi için çalıştığı bir toplumun manzarası "Kimsenin kimseye faydası dokunmayacağı günden korkun!"(Bakara, 2/48) âyeti ile tasvir edilen kıyamet gününün bir benzeridir. |
|
||||
![]() Maide 15 - Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah"tan bir nur (Hz. Muhammed) ve apacık bir kitap da gelmiştir.
Maide16 - Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder. Bu ayetlerde cok aciktir ve son kitap ve PPeygambere tabi olunmasini gerekliligini aktarirlar. Yani Enis senin dedigin gibi" Ben Allah a inandiktan sonra istedigim kitabi secim ona göre yasayim yok". Kaldiki senin bu devirde eski Alman anayasasina göre yasadiginida zannetmiyorum . Tefsiri 15 ve 16: Ey Kitap ehli, ey Tevrat ve İncil ile kendilerinden söz alınmış yahudi ve hıristiyanlar! Muhakkak kitaplarınızda özel vasıfları anılarak vaad edilmiş ve müjdelenmiş olan Resûlümüz Muhammed aleyhisselam size geldi. O mensup olduğunuz kitabın içeriğinden gizlemekte olduğunuz, haz almayı unuttuğunuz şeylerin birçoğunu size açıkça beyan ediyor, bir çoğundan da affediyor yüzünüze vurmuyor. Açıkladıkları kaçınılmaz olan dinî esasları içerdiği, dolayısıyla diğerlerinden müstağni olduğu için, onları dikkatinize havale ediyor ve dinî bir zaruret bulunmadıkça sizi teşhir ve zelil etmek istemiyor. Şimdi size Allah"tan her türlü şek ve sapıklık zulmetleri (karanlıkları)ni yok eden bir nur ve i"cazlı bir beyan ile doğru yolu açıklayan bir kitab-ı mübin -yani Kur"ân- geldi ki, Allah bununla rızası arkasında giden, yani Allah"a iman ile rızasını arayan kimseleri selamet yollarına ( = es-Selam, Allah"ın güzel isimlerinden olduğuna göre) Allah yollarına hidayet eder, doğrultur, ve onları izin ve kolaylaştırmasıyla karanlıklardan nura, (cehâlet, küfür ve şaşkınlık zulmetlerinden tevhidin yakîn nuruna) çıkarır. Bunları doğru bir yola, dosdoğru bir caddeye, hak bir kanuna götürür ki, artık bundan sonrası selamet ve kurtuluşun kendisidir. Bu caddeden sapmaksızın gidenler doğruca giderler, Allah"ın rızasına ererler. "Nimet verdiğin kimselerin yoluna, kendilerine gazab edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil" (Fatiha, 1/6-7) Görülüyor ki burada önce yahudi ve hıristiyanların kitaplarında türlü türlü yorumlar, bozmalar ile gizlemeye uğraştıkları Resulullah"ın peygamberliği meselesi kendilerine açıktan haber verilerek hepsi doğru yola davet edilmiş ve bunların yaptıkları işlerde Allah"ın rızasını hesaba katmadıkları ve selameti nur ve açıklıkta ve doğrulukta değil, karanlıklarda, sapa ve eğri yollarda aradıklarına da işaret edilmiştir. Bu ise Allah"a imansızlıktan doğduğu için bu arada özellikle Allah"ın birliğini, birleşme davasıyla gizleyenlerin küfürleri pek açık bir şekilde anlatılmak ve cüz"i aklı bulunup hitaba değer olabilecek hiç kimsenin böyle apaçık bir küfrü benimseyemeyeceği de anlatılmak üzere hitaptan gıyaba geçilerek buyuruluyor ki: |
|
||||
![]() Hayirli Cumalar!
Bizim kimsenin inancini kücük görme gibil bir niyetimiz yoktur! Seslenisimiz ehli kitapi(!) cennetle müjdeleyen Müslümanlaradir! Siz asagidaki iman sartlarina inanirmisiniz? Inanirsaniz Cennetlik olurmusunuz!?? -------------------------------------------------------------------------------- 1-Çocuklar günahlı mıdır? Nasıl günahlı doğarlar? Kısa Cevap: Çocuklar suçlu doğmazlar. Günahlı ama suçlu değillerdir. Çocuğun nefsi var mı? Yarın bir gün nefsine göre hareket etmeyi öğrenecektir. Ayet: Luka 18:16 2-Asli günah nedir? Kısa Cevap: Dünyaya giren ilk isyan. Günahların ilki. Evrene giren kötülük bana da sıçradı. Siz melek misiniz? Ayet: Rom. 5:12 3-Siz günahsız mısınız? Kısa Cevap: Günahlıyız. Ama affa uğradık. Günahsız değiliz ama günahın cezasından kurtulduk. İsa bizim yerimize ödedi. Ayet: 1.Yuh.1:8-10 4-Siz Müslümanlığı kabul ediyor musunuz? Kuran’ı ve Muhammed’i kabul ediyor musunuz? Kısa Cevap: Benim bir şeyi kabul edip etmemem bir şey değiştirmez. İncil kabul etmiyor. İncil’in kabul etmediğini ben nasıl kabul edeyim? Ayet: Luka 16:16 5-İsa Tanrı mıdır? Kısa Cevap: İsa’yı biz Tanrılaştırmıyoruz. Tanrı kendisini insan yapmaya karar verdi.. Ayet: Yeşaya 9:6 Yeşaya 35:4-6 Mezmur 2:7 |